bir damla - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

bir damla



Bedeutungen von dem Begriff "bir damla" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 5 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
bir damla dash n.
bir damla drop n.
bir damla a drop of adj.
bir damla spot of adj.
Colloquial
bir damla a little dab'll do ya expr.

Bedeutungen, die der Begriff "bir damla" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 40 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
bir damla su a drop of water n.
kıvamı koyu iri bir damla blob n.
bir damla boya a drop of paint n.
bir damla gözyaşı teardrop n.
damla taşa benzer bir şekilde stalactitically adv.
bir damla bile ziyan etmeden supernaculum adv.
Phrasals
(bir şeyin içine) damla damla akmak/sızmak drip in (something) v.
(bir şeyin içine) damla damla akıtmak/koymak/eklemek/dökmek drip in (something) v.
(bir şeyin içine) damla damla akmak/sızmak drip into (something) v.
(bir şeyin içine) damla damla akıtmak/koymak/eklemek/dökmek drip into (something) v.
damla damla (bir şeyin) içine akmak/sızmak drip in v.
bir şeyi bir şeyin içine damla damla akıtmak/koymak drip something into something v.
bir şeyi bir şeyin içine damla damla eklemek/dökmek drip something into something v.
bir şeyi bir şeyin içine damla damla akıtmak/koymak drip something in v.
bir şeyi bir şeyin içine damla damla eklemek/dökmek drip something in v.
Colloquial
bir damla gözyaşı a single teardrop n.
bir damla yeterli just a dab'll do ya expr.
bir damla yeterli a little dab'll do ya [us] expr.
bir damla yeterli a little dab will do you [us] expr.
Idioms
okyanusta bir damla mote in the eye n.
okyanusta bir damla a mote in someone's eye n.
okyanusta bir damla drop in the bucket n.
okyanusta bir damla a drop in the ocean n.
okyanusta bir damla spit in the ocean n.
okyanusta bir damla a drop in the bucket n.
bir damla gözyaşı dökmemek not shed a tear v.
bir damla dahi içmemek not to touch a drop v.
bir damla bile içmemek not to touch a drop v.
okyanusta bir damla drop in a bucket v.
(birinin) damarlarında bir damla bile kötülük/kıskançlık bulunmaz doesn't have a (certain kind of) bone in (one's) body expr.
(bir şey) bardağı taşıran son damla (something) is the last straw expr.
(bir şey) bardağı taşıran son damla (something) is the straw that broke the camel's back expr.
Botanic
özellikle abd'nin güneyindeki kuru alkali topraklarda bol miktarda yetişen bir damla tohumu alkali sacaton (sporobolus airoides) n.
damla sakızı elde edilen küçük bir güney avrupa ağacı ausubo (pistacia lentiscus) n.
damla sakızı elde edilen küçük bir güney avrupa ağacı mastic tree (pistacia lentiscus) n.
güney avrupa'da yetişen, reçinesinden damla sakızı elde edilen, yaprakları adulteran olarak kullanılan ve yaprak dökmeyen küçük bir ağaç mastic n.
güney avrupa'da yetişen, reçinesinden damla sakızı elde edilen, yaprakları adulteran olarak kullanılan ve yaprak dökmeyen küçük bir ağaç lentisk n.
güney avrupa'da yetişen, reçinesinden damla sakızı elde edilen, yaprakları adulteran olarak kullanılan ve yaprak dökmeyen küçük bir ağaç mastic shrub n.
güney avrupa'da yetişen, reçinesinden damla sakızı elde edilen, yaprakları adulteran olarak kullanılan ve yaprak dökmeyen küçük bir ağaç pistacia lentiscus n.
Slang
bir damla şey chicken shit n.