bir kez - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

bir kez



Bedeutungen von dem Begriff "bir kez" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 9 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
bir kez once adv.
General
bir kez for once adv.
bir kez e'er adv.
bir kez ever adv.
bir kez once adv.
bir kez one time adv.
bir kez oncet [us] adv.
bir kez ones adv.
Technical
bir kez once adv.

Bedeutungen, die der Begriff "bir kez" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 244 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
bir kez daha once more adv.
bir kez daha once again adv.
General
iki kez tekrarlanması gereken bir harfin yalnızca bir kez yazılması haplography n.
yılda bir kez gerçekleşen etkinlik annual n.
bir ilanın gazeteye bir kez konması insertion n.
bir kez olan ve bir daha tekrarlanmayan olay one-off n.
düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi failure to stop drill n.
düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi failure drill n.
düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi mozambique drill n.
düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi mozambic drill n.
ilk kez köln'de üretilmiş bir çeşit parfüm eau-de-cologne n.
yılda bir kez olan şey yearlies n.
bir konu hakkında ilk kez yayın yapan kimse broacher n.
bir kez daha tekrarlanan olay reoccurrence n.
bir kez daha bölümlendirme repartotion n.
ikinci kez bir araya gelme reunition n.
ilk kez yaşanan bir olayın ve sahnenin yaşanmış gibi hatırlanması durumu déjàvu n.
bir kez gerçekleşen şey one shot n.
yalnızca bir kez gerçekleşen şey one-shot n.
yalnızca bir kez yapılan şey one-shot n.
yalnızca bir kez kullanılan şey one-shot n.
çanların peş peşe ahenkli bir şekilde on kez çalınması royal n.
bir kez katlanmış kağıt yaprağı folio n.
sayfaları ortadan ikiye bir kez katlanarak veya kesilerek oluşturulmuş kitap folio n.
bir şeye ilk kez başlama origination n.
bir şeyi ilk kez başlatma origination n.
bir internet fenomeninin ilk kez yüzünü göstermesi face reveal n.
bir şeyi ilk kez yapmak do something for the first time v.
oyunculuk işini bir kez daha gözden geçirmek give acting a second thought v.
annesini son bir kez görmek see one’s mother for the last time v.
babasını son bir kez görmek see one’s father for the last time v.
bir şeyi ilk kez denemek try something for the first time v.
ilk kez hamile kalan veya sadece bir çocuk doğuran kadınla ilgili primiparous adj.
sadece bir kez meydana gelen nonce adj.
hayatta bir kez karşılaşılacak olan once-in-a-lifetime adj.
yalnızca bir kez gerçekleşen one-shot adj.
yalnızca bir kez sergilenen one-shot adj.
yalnızca bir kez üretilen one-shot adj.
yalnızca bir kez sahnelenen one-shot adj.
yalnızca bir kez yapılan one-time adj.
yalnızca bir kez gerçekleşen one-time adj.
yalnızca bir kez gerçekleşen one-shot adj.
yalnızca bir kez gerçekleşen onetime adj.
yalnızca bir kez yapılan onetime adj.
yalnızca bir kez gerçekleşen one-time adj.
yalnızca bir kez yapılan one-time adj.
bir kez olarak for this once adv.
bir kez daha once more again adv.
bir iki kez once or twice adv.
bir kez daha yet again adv.
saatte bir kez once per hour adv.
günde bir kez once a day adv.
sadece bir kez one time only adv.
haftada bir kez once a week adv.
bir kez daha one more time adv.
en az bir kez at least one time adv.
sadece bir kez only once adv.
yılda bir veya iki kez once or twice a year adv.
son bir kez one last time adv.
bir kez daha againward adv.
tek bir kez once in a way [brit] adv.
tek bir kez once and a way [brit] adv.
bir kez daha renewedly [us] adv.
en az bir kez once adv.
bir milyon kez meg- pref.
bir milyon kez mega- pref.
her seferinde yalnızca bir kez anlamı veren ön ek mono- pref.
bir buçuk kez anlamına gelen ön ek sesqui- pref.
Phrasals
bir yerde son kez çalışmak bow out v.
bir görevi son kez yapmak bow out v.
Phrases
bir kez daha on one occasion expr.
bir kez bile no even once expr.
daha önce bir kez once before expr.
Proverb
söz ağızdan bir kez çıkar word spoken is past recalling
söz ağızdan bir kez çıkar word once spoken is past recalling
laf ağızdan bir kez çıkar word once spoken is past recalling
laf ağızdan bir kez çıkar word spoken is past recalling
bir kez düşmanla karşılaşmayasın tüm planlar ters teper no plan survives contact with the enemy
laf ağızdan bir kez çıkar a word (once) spoken cannot be recalled
söz ağızdan bir kez çıkar a word (once) spoken cannot be recalled
laf ağızdan bir kez çıkar a word (once) spoken is past recalling
söz ağızdan bir kez çıkar a word (once) spoken is past recalling
Colloquial
bir şeyi bırakmadan önce son kez yapılan şey final hurrah n.
(bir şeyi) ilk kez gösteren kimse unveiler n.
bir iki kez once or twice adv.
bir kez daha düşünsen iyi edersin you've got another thing coming expr.
haftada en az bir kez at least once in a week expr.
hayatında bir kez olsun babanı dinle for once in your life you listen to your father expr.
hayatımda bir kez olsun for once in my life expr.
hayatta bir kez once in a lifetime expr.
haftada bir kez once a week expr.
haftada en az bir kez at least once a week expr.
son bir kez for a last time expr.
bana bunu tekrar/son bir kez daha açıkla run that by me one more time expr.
bana bunu tekrar/son bir kez daha söyle run that by me one more time expr.
bana bunu tekrar/son bir kez daha bildir run that by me one more time expr.
(birinin) ilk kez duyduğu bir şey (it's) news to (one) expr.
insan bir kez genç olur young once expr.
Idioms
bir kez parlayıp sönen a flash in the pan n.
son bir kez deneme last burst of fire n.
bir askerin ilk kez savaşa/muharebeye girmesi baptism by fire n.
son (bir) kez doya doya eğlenme/eğlence (one) last fling n.
acemi bir avcının ilk kez av gördüğünde duyduğu heyecan buck fever n.
bir sorunu/problemi ilk kez yaşayan patient zero n.
bir rolü ilk kez oynamak make (one's) bow v.
bir görevi ya da işi ilk kez yapıyor olmak make (one's) bow v.
aynı ilaçtan bir kez daha almak üzere reçete ile eczaneye başvurmak get (one's) prescription refilled v.
birine ummadığı bir anda ilk kez onu sevdiğini söylemek drop the l-bomb v.
(birini/bir şeyi) son kez görmek see the end of (someone or something) v.
yazılı bir eseri ilk kez bastırıp yayınlamak get into print v.
(bir şeyi) ilk kez denemek have a lash at (something) v.
(bir şeyi yapmaya) ilk kez girişmek/kalkışmak have a lash at (something) v.
(bir şeyi yapmaya) ilk kez teşebbüs etmek have a lash at (something) v.
(birine bir şeyi) tekrar/son bir kez daha açıklamak run (something) by (one) one more time v.
(birine bir şeyi) tekrar/son bir kez daha söylemek run (something) by (one) one more time v.
(birine bir şeyi) tekrar/son bir kez daha bildirmek run (something) by (one) one more time v.
'-in ilk kez duyduğu bir haber/bilgi olmak be news to v.
birinin ilk kez duyduğu bir haber/bilgi olmak be news to someone v.
şans eseri hayatında bir kez ve kısa süreliğine karşılaşmak be (like) ships that pass in the night v.
(birini/bir şeyi) ikinci kez düşünmek/değerlendirmek get second thoughts (about someone or something) v.
(bir şey yapmayı) ilk kez denemek have a stab at (doing something) v.
bir şeyi/bir şey yapmayı ilk kez denemek have a stab at something/at doing something v.
(bir şeyi) ilk kez görmek lay (one's) eyes on (something) v.
(bir şey) ilk kez gözüne çarpmak lay (one's) eyes on (something) v.
bir rolü ilk kez oynamak make your bow v.
bir görevi ya da işi ilk kez yapıyor olmak make your bow v.
(bir şeyi) ikinci kez düşünmemek not give (something) a second thought v.
(bir şeyi) ikinci kez düşünmemek not give (something) another thought v.
(birini/bir şeyi) son kez görmek see the last of (someone or something) v.
bir şeyi/bir şey yapmayı iki kez düşünmek think twice about something/about doing something v.
(bir şeyle) ilk kez karşılaşmamış no stranger to (something) adj.
bir kez daha once again adv.
bir kez daha once and again adv.
şans kapıyı bir kez çalar opportunity knocks but once expr.
hayatta bir kez yaşanacak bir deneyim once-in-a-lifetime experience expr.
hayatta bir kez yaşanacak bir deneyim once-in-a-lifetime experience expr.
hayatta bir kez olacak bir durum once-in-a-lifetime situation expr.
hayatta bir kez yaşanacak bir durum once-in-a-lifetime situation expr.
hayatta bir kez başına gelecek bir şey once-in-a-lifetime situation expr.
Speaking
bir kez daha deneyebilir miyiz? can we have another go? expr.
bir kez daha deneyebilir miyim? can I have another go? expr.
bir kez daha teşekkür ederim thank you once again expr.
bin kez düşün bir kere konuş put mind in gear before opening mouth expr.
bir şey söylemeden önce iki kez düşün think twice before saying anything expr.
delikanlılık bir kez yaşanır you're only young once expr.
dünyaya bir kez geliyorsun! you only live once! expr.
hayata bir kez geliyoruz we only go around once expr.
hayatımda bir kez olsun senin kitap okuduğunu görmedim I've never seen you read a book in my life expr.
hadi bir kez daha deneyelim let's try it once more expr.
insan bir kez genç olur you're only young once expr.
sana bir kez daha soracağım so I'm going to ask you one more time expr.
sadece bir kez daha just one more time expr.
sadece bir kez giyildi it's only been worn once expr.
senede bir kez biraraya gelirler they get together once a year expr.
sana son bir kez dokunmadan without touching you one last time expr.
yalnızca bir kez oynadık we only played it once expr.
Trade/Economic
yeni çıkan bir ürün veya hizmetin ilk kez görücüye çıkması rollout n.
yılda bir kez hesapların incelenmesi annual audit n.
bir kez kullanılıp atılacak mallar disposable goods n.
Politics
senede bir kez yapılan ulusa sesleniş state of the union address n.
senede bir kez yapılan ulusa sesleniş annual address n.
bir politikacının son kez yürüttüğü kampanya last hurrah n.
bir kez daha görüşülmek üzere iade etmek recommit v.
Technical
her-kez-bir-satır yazıcı line-at-a-time printer n.
telsizle iletişimde radyo dalgasının yer istasyonundan iyonosfere bir kez gidiş dönüşü hop n.
uydu iletişiminde sinyalin yer istasyonundan uzay istasyonuna bir kez gidiş dönüşü hop n.
silahın tek bir kez patlaması cough n.
motor silindirlerinin tek bir kez patlaması cough n.
bir kez daha bölmek subdivide v.
Computer
bir kez yanıp sön flash once n.
bir kez tara scan once n.
her-kez-bir-sayfa yazıcı page-at-a-time printer n.
her’-kez’-bir’-satır yazıcı line-at-a-time printer n.
üzerine bir kez yazıldıktan sonra salt okunura dönüşen kompakt disk compact disc recordable n.
üzerine bir kez yazıldıktan sonra salt okunura dönüşen kompakt disk compact disc write-once n.
üzerine bir kez yazıldıktan sonra salt okunura dönüşen kompakt disk cd-wo n.
bir kez çalıştır run once expr.
bir kez sor ask once expr.
bir kez yoksay ignore once expr.
her hücreyi sadece bir kez numaralandır number each cell only once expr.
hepsini bir kez dene round robin expr.
Mining
yalnızca bir kez haddelenen demir çubuk muck bar n.
Medical
bağışıklık sisteminin bir antijene ilk kez maruz kaldıktan sonra daha hızlı ve güçlü bir şekilde yanıt verme yetisi memory n.
Psychology
ilk kez yaşanan bir olayın ve sahnenin yaşanmış gibi hatırlanması durumu déjà vu n.
Physiology
(ağızdan veya burundan) bir kez nefes alma veya verme whiff n.
Pathology
bir hücrede (iki yerine) üç kez meydana gelen kromozom trisome n.
bir hücrede üç kez meydana gelen (kromozom) trisomic adj.
Math
bir doğru ile birden fazla kez kesişip kendisi ile kesişmeyen kapalı bir eğri meander n.
Biology
antijene ilk kez maruz kaldıktan sonra o antijenin antikorunu veya reseptörünü üreten uzun ömürlü bir akyuvar memory cell n.
Marine Biology
bir kez yumurtlayan semelparous adj.
Astronomy
evrenin sonsuz kez kendi kendini tekrarladığını öne süren bir kozmolojik model oscillating universe n.
evrenin sonsuz kez kendi kendini tekrarladığını öne süren bir kozmolojik model oscillating universe theory n.
Zoology
yılda bir kez kızışma dönemi geçiren monoestrous n.
yılda bir kez çiftleşme dönemi olan monoestrous n.
yılda bir kez kızışma döngüsüne giren monestrous adj.
bir mevsimde birçok kez kuluçkaya yatan polygoneutic adj.
Botanic
bir mevsimde birden fazla kez çiçek açan gül remontant n.
malezya'ya özgü bir kez çiçek açıp meyve verdikten sonra ölen tüy yapraklı bir palmiye ağacı cinsi metroxylon n.
malezya'ya özgü bir kez çiçek açıp meyve verdikten sonra ölen tüy yapraklı bir palmiye ağacı cinsi genus metroxylon n.
bir kez meyve verip ölen bitki monocarp n.
bir kez meyve verip ölen bitki monocarpic plant n.
bir kez meyve verip ölen bitki monocarpous plant n.
bir mevsimde birden fazla kez çiçek açan remontant adj.
bir kez çiçek açan (bitki) hapaxanthic adj.
bir kez meyve verip ölen (bitki) monocarpic adj.
ömrü boyunca bir kez meyve veren semelparous adj.
ömründe bir kez çiçek açan semelparous adj.
Agriculture
bir önceki baharda yeni sürülmüş olan çayırı sonbaharda ikinci kez sürmek backset v.
Breeding
bir kez yün vermiş koyun shearling n.
History
latin amerika'da 12 ekim'de kolomb'un ilk kez amerika'ya gelişinin kutlandığı bir bayram día de la raza n.
Religious
incil'i bir şehre veya bölgeye ilk kez getiren kimse evangelist n.
ilk kez 1854'te kutlanan bir roman katolik bayramı 8-dec n.
isa'nın bin yıllık dönemde ikinci kez geleceğine dayanan bir inanç türü premillennialism n.
Military
abd'de başka bir figürün yanına eklendiğinde aynı madalyadan ikinci kez alındığını belirten askeri nişan oak leaf cluster n.
ilk kez vietnam savaşı'nda amerikan ordusu tarafından kullanılmış bir taarruz tüfeği m-16 n.
Hunting
tetiğin çekilmesi ile silindirin sağa veya sola bir kez dönmesini sağlayan iç parça hand n.
tetiğe bir kez basmakla seri ateşleme yapmak üzere modifiye edilmiş yarı otomatik silah bump stock n.
Sport
ilk kez 1912 olimpiyat oyunları'nda düzenlenen ve her bir katılımcının beş etkinlikte yer aldığı bir atletik yarışma modern pentathlon n.
büyük bir patikayı bir sezonda iki kez geçmek yo-yo v.
(softbolda) bir takımı finalde iki kez yenmek double-dip v.
Tennis
her iki taraf da 40 sayı aldıktan sonra oyunu kazanmak için bir tarafın iki kez üst üste sayı almasını gerektiren beraberlik durumu deuce n.
Wagering
10 tane zarı 13 defa atarak belirli bir sayıyı en az 26 kez denk getirme üzerine bir kumar oyunu twenty-six n.
Art
rus imparatorluk balesi'nin seçkin baş dansçısına yalnızca birkaç kez verilen bir unvan prima ballerina assoluta n.
Music
13. yüzyıla özgü, her biri birçok kez tekrarlanan iki cümleden oluşan tek sesli bir şarkı formu rondeau n.
müzik dilinde ilk kez karşılaşılan bir notayı çalmak veya söylemek sight-read v.
Theatre
yalnızca bir kez sahnelenen gösteri one shot n.
Cinema
bir filmin ilk kez gösterildiği sinemadan başka sinemada gösterimi arasında geçmesi gereken süre clearance n.
Librarianship
yılda bir kez yayımlanan kaynak kitap yearbook n.
yılda bir kez yayımlanan kaynak kitap yearly n.
yılda bir kez yayımlanan kaynak kitap annual n.
Mythology
avrupa masallarında birden fazla kez evlenen ve eşlerini öldüren kötü bir adam bluebeard n.
Printery
ayda bir kez düzenli olarak yayınlanan süreli yayın monthly n.
dört sayfa haline gelmesi için bir kez katlanıp yalnızca ilk sayfasına baskı yapılmış kağıt fly n.
bir kez katlanan bir veya birden fazla büyük gazete sayfasından oluşan blanket adj.
Abbreviation
sadece bir kez kayıt yapılabilen kompakt disk cd-video n.
Archaic
bir kez daha eftsoons adv.
Ornithology
tüylerini yalnız bir kez dökmüş kuş annotine n.
Entomology
dönemlik bir kez kuluçkası olan monogoneutic adj.
Slang
ilk kez tehlikeli/zor/yasa dışı bir şey yapmak burst (one's) cherry v.
bir işi ilk kez yapıyor olmak burst (one's) cherry v.
bir işi ilk kez yapıyor olmak lose (one's) cherry v.
bir işi ilk kez yapıyor olmak pop (one's) cherry v.
bir kez siyahını denedin mi bir daha asla vazgeçemezsin once you go black, you never go back expr.
bir kez zenci biriyle yatarsan bir daha başkasıyla yatmazsın once you go black, you never go back expr.