|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
General |
|
1 |
General |
(bir paket veya kutu içindeki) adet ya da tane |
Count n.
|
|
2 |
General |
bir tane patlatmak |
wop v.
|
|
3 |
General |
(yumruğu) bir tane çakmak |
pize [dialect] v.
|
|
4 |
General |
bir iki tane |
one or two adj.
|
|
5 |
General |
bir iki (tane) |
a couple of adj.
|
|
6 |
General |
bir iki (tane) |
a couple of adj.
|
|
7 |
General |
yirmi bir tane olan |
twenty-one adj.
|
|
8 |
General |
günde bir tane |
one piece a day adv.
|
|
9 |
General |
günde bir tane |
one a day adv.
|
|
10 |
General |
günde bir tane |
one per day adv.
|
|
11 |
General |
bir tane daha |
one more adv.
|
|
12 |
General |
bir tane daha |
another pron.
|
|
13 |
General |
sadece bir tane ile sınırlı anlamı veren ön ek |
mon- pref.
|
|
14 |
General |
tek seferde yalnızca bir tane anlamı veren ön ek |
mon- pref.
|
|
15 |
General |
küçük tane anlamına gelen bir ön ek |
chondr- pref.
|
|
16 |
General |
küçük tane anlamına gelen bir ön ek |
chondri- pref.
|
|
17 |
General |
küçük tane anlamına gelen bir ön ek |
chondro- pref.
|
|
Phrasals |
|
18 |
Phrasals |
bir tane patlatmak için hedef almak |
strike at v.
|
|
19 |
Phrasals |
(birine) bir tane geçirmek |
land (someone) one v.
|
|
|
20 |
Phrasals |
(birine) bir tane patlatmak |
land (someone) one v.
|
|
21 |
Phrasals |
(birine) bir tane yumruk atmak |
land (someone) one v.
|
|
22 |
Phrasals |
(birine) bir tane indirmek |
land (someone) one v.
|
|
23 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) bir tane patlatmak için hedef almak |
strike at (someone or something) v.
|
|
Colloquial |
|
24 |
Colloquial |
bir iki tane |
one or two n.
|
|
25 |
Colloquial |
hızlı bir tane (yeme, içme) |
fast one n.
|
|
26 |
Colloquial |
bir tane vurmak/çakmak/geçirmek |
paste one v.
|
|
27 |
Colloquial |
(birine) bir tane geçirmek/patlatmak |
sock (someone) one v.
|
|
28 |
Colloquial |
(birine) bir tane vurmak |
sock (someone) one v.
|
|
29 |
Colloquial |
bir tane geçirmek |
swack v.
|
|
30 |
Colloquial |
bir tane patlatmak |
swack v.
|
|
31 |
Colloquial |
bir tane de benden/bizden |
and one for luck expr.
|
|
32 |
Colloquial |
bir tane daha doldur |
pour me another expr.
|
|
33 |
Colloquial |
bir tane de benden/bizden |
and one more for luck expr.
|
|
34 |
Colloquial |
buraya bir tane daha sedye |
one more stretcher over here expr.
|
|
35 |
Colloquial |
herkese sadece bir tane |
one to a customer expr.
|
|
36 |
Colloquial |
işte bir tane geliyor |
here comes one expr.
|
|
37 |
Colloquial |
(bir şeyden) bir tane daha ister misin/ister misiniz? |
care for another (something) expr.
|
|
Idioms |
|
38 |
Idioms |
bin bir tane |
a hundred and one n.
|
|
39 |
Idioms |
herkese yalnızca bir tane |
one per customer n.
|
|
|
40 |
Idioms |
her müşteriye bir tane |
one per customer n.
|
|
41 |
Idioms |
bir müşterinin bir üründen sadece bir tane almasına izin veren satış politikası |
one per customer n.
|
|
42 |
Idioms |
herkese yalnızca bir tane |
one to a customer n.
|
|
43 |
Idioms |
her müşteriye bir tane |
one to a customer n.
|
|
44 |
Idioms |
bir müşterinin bir üründen sadece bir tane almasına izin veren satış politikası |
one to a customer n.
|
|
45 |
Idioms |
bir düzine ve bir tane de ekstra |
a baker's dozen n.
|
|
46 |
Idioms |
bir düzine ve bir tane de ekstra |
a long dozen n.
|
|
47 |
Idioms |
bir tane patlatmak |
land somebody one v.
|
|
48 |
Idioms |
bir tane indirmek |
sock somebody one v.
|
|
49 |
Idioms |
bir tane oturtmak/çakmak |
punch somebody's lights out v.
|
|
50 |
Idioms |
bir tane geçirmek |
sock somebody one v.
|
|
51 |
Idioms |
bir tane patlatmak |
sock somebody one v.
|
|
52 |
Idioms |
bir tane indirmek |
land somebody one v.
|
|
53 |
Idioms |
bir tane geçirmek |
land somebody one v.
|
|
54 |
Idioms |
bir tane yapıştırmak |
pin back (one's) ears v.
|
|
55 |
Idioms |
suratına bir tane yapıştırmak |
pin back (one's) ears v.
|
|
56 |
Idioms |
birine bir tane yapıştırmak |
pin someone's ears back v.
|
|
57 |
Idioms |
birinin suratına bir tane yapıştırmak |
pin someone's ears back v.
|
|
58 |
Idioms |
bir tane yapıştırmak |
pin someone’s ears back v.
|
|
59 |
Idioms |
suratına bir tane yapıştırmak |
pin someone’s ears back v.
|
|
60 |
Idioms |
birine bir tane çakmak |
give somebody a thick ear v.
|
|
61 |
Idioms |
bir tane yapıştırmak |
pin ears back v.
|
|
62 |
Idioms |
bir tane oturtmak/çakmak |
punch lights out v.
|
|
63 |
Idioms |
(birine/bir şeye) bir tane patlatmak/geçirmek |
take a punch at (someone or something) v.
|
|
64 |
Idioms |
bir tane bile |
nary a [old-fashioned] expr.
|
|
65 |
Idioms |
bir tane (bir şey) gördün mü hepsini görmüş gibi olursun/oluyorsun |
when you've seen one (something), you've seen them all expr.
|
|
66 |
Idioms |
bir tane (bir şey) gördün mü, duydun mu hepsini görmüş, duymuş gibi olursun/oluyorsun |
when you've seen, heard one, you've seen heard them all expr.
|
|
Speaking |
|
67 |
Speaking |
al şunlardan bir tane |
here take one expr.
|
|
68 |
Speaking |
al bir tane |
here take one expr.
|
|
69 |
Speaking |
bir tane eleman lazım |
we need one employee expr.
|
|
70 |
Speaking |
bir tane eleman lazım |
we need an employee expr.
|
|
71 |
Speaking |
bana başka bir tane ver |
give me another one expr.
|
|
72 |
Speaking |
bir tane bile yok |
not a single one expr.
|
|
73 |
Speaking |
bir tane alabilir miyim? |
can I have one? expr.
|
|
74 |
Speaking |
orada bir tane var |
there's one over there expr.
|
|
75 |
Speaking |
sadece bir tane |
just one expr.
|
|
Trade/Economic |
|
76 |
Trade/Economic |
aynı anda birkaç tane küçük firmanın satın alınarak birleşmeye zorlanmalarına dayanan bir yatırım biçimi |
rollup n.
|
|
Politics |
|
77 |
Politics |
abdülmecid tarafından 1851'de verilmeye başlanan, madalyonunda yedişer tane gümüşten ışın ve hilal bulunan bir türk nişanı |
medjidie n.
|
|
Technical |
|
78 |
Technical |
bir ucunda iki tane küçük diğer ucunda ise bir tane büyük bıçak bulunan kompakt ve katlanabilir bir bıçak |
whittler n.
|
|
Marine |
|
79 |
Marine |
geminin direğinin hangi türden veya kaç tane olduğunu ifade ederken kullanılan bir son ek |
-masted suf.
|
|
|
Statistics |
|
80 |
Statistics |
n bölü m şeklinde tanımlanan, bir olayın m tane eşit olasılıklı durum içerisinde n kere gerçekleşme olasılığı |
mathematical probability n.
|
|
81 |
Statistics |
n bölü m şeklinde tanımlanan, bir olayın m tane eşit olasılıklı durum içerisinde n kere gerçekleşme olasılığı |
classical probability [uk] n.
|
|
Chemistry |
|
82 |
Chemistry |
yapılarında en az bir tane karbon-karbon çift bağı içeren doymamış yağlı hidrokarbon |
alkene n.
|
|
83 |
Chemistry |
yapılarında en az bir tane karbon-karbon çift bağı içeren doymamış yağlı hidrokarbon |
olefine n.
|
|
84 |
Chemistry |
yapılarında en az bir tane karbon-karbon çift bağı içeren doymamış yağlı hidrokarbon |
olefin n.
|
|
85 |
Chemistry |
yalnızca bir tane asidik hidrojen atomu içeren asit |
monacid n.
|
|
86 |
Chemistry |
bir tane karbon atomuyla ayrılmış benzen halkasındaki iki konuma ait |
meta adj.
|
|
87 |
Chemistry |
bir tane karbon atomuyla ayrılmış benzen halkasındaki iki konumla ilgili |
meta adj.
|
|
88 |
Chemistry |
bir tane değiştirilebilir atomu veya radikali olan |
monatomic adj.
|
|
89 |
Chemistry |
bir tane karbon atomuyla ayrılmış benzen halkasındaki iki konumla ilgili anlamı veren bir ön ek |
meta- pref.
|
|
Biology |
|
90 |
Biology |
ipliksi bağdan oluşan doku çıkıntısı bir tane olan (nöron) |
unipolar adj.
|
|
Marine Biology |
|
91 |
Marine Biology |
parlak kırmızı renkte gövdesinde ikişer tane kırmızımsı sarı şerit olan bir balık |
red goatfish (mullus auratus) n.
|
|
Botanic |
|
92 |
Botanic |
linne sistemine göre on iki tane boyuncuğu olan bir bitki takımı |
dodecagynia n.
|
|
Literature |
|
93 |
Literature |
beş tane üç mısralı kıta ve bir tane dörtlük içeren bir fransız şiiri |
villanelle n.
|
|
94 |
Literature |
normal ölçüden bir tane daha fazla hece içeren dize |
hypermetrical verse n.
|
|
Linguistics |
|
95 |
Linguistics |
en az bir tane bağımlı biçim içeren (kelime) |
complex adj.
|
|
Religious |
|
96 |
Religious |
sadece bir tane maaşlı kilise makamına sahip olan papaz |
unalist n.
|
|
Military |
|
97 |
Military |
24 tane gemisavar seyir füzesiyle teçhiz edilmiş nükleer güçle çalışan bir sovyet saldırı denizaltısını sınıfını tanımlayan bir nato terimi |
oscar n.
|
|
Wagering |
|
98 |
Wagering |
10 tane zarı 13 defa atarak belirli bir sayıyı en az 26 kez denk getirme üzerine bir kumar oyunu |
twenty-six n.
|
|
Latin |
|
99 |
Latin |
aynısından bir tane daha |
alter idem n.
|
|
Archaic |
|
100 |
Archaic |
her bir yüzünde bir tane olan |
singular adj.
|
|
101 |
Archaic |
her bir tarafında birer tane olan |
singular adj.
|
|
Entomology |
|
102 |
Entomology |
dört tane ayak ekleminden biri çok küçük olan böcekleri içeren bir kın kanatlı taksonu |
trimera n.
|
|
103 |
Entomology |
dört tane ayak ekleminden biri çok küçük olan böcekleri içeren bir kın kanatlı taksonu |
pseudotrimera n.
|
|
Slang |
|
104 |
Slang |
çivi çiviyi söker (iç bir tane daha) |
hair of the dog that bit one n.
|
|
105 |
Slang |
penisine bir tane patlatma/indirme |
pecker slap n.
|
|
106 |
Slang |
bir tane şaplatma/patlatma |
twack n.
|
|
107 |
Slang |
(bir tane) koymak |
bop v.
|
|
108 |
Slang |
bir tane geçirmek |
bop v.
|
|
109 |
Slang |
birine bir tane patlatmak/geçirmek |
land/sock somebody one v.
|
|
110 |
Slang |
bir tane çakmak/vurmak |
paste someone one v.
|
|
111 |
Slang |
suratına bir tane çakmak |
clock v.
|
|
112 |
Slang |
penisine bir tane patlatmak/indirmek |
pecker slap [us] v.
|
|
113 |
Slang |
(birine) bir tane çarpmak/çakmak |
clock (one) v.
|
|
114 |
Slang |
(birinin) poposuna bir tane vurmak |
dust (one's) pants v.
|
|
115 |
Slang |
poposuna bir tane vurmak |
dust pants v.
|
|
116 |
Slang |
(suratına) bir tane yapıştırmak |
bitch-slap v.
|
|
117 |
Slang |
bir tane (yumruk, tokat) yapıştırmak |
pack v.
|
|
118 |
Slang |
bir tane daha (içki) |
hit me expr.
|
|
119 |
Slang |
bir tane daha ver |
hit me expr.
|
|
120 |
Slang |
çek bir tane daha |
hit me expr.
|
|
121 |
Slang |
bir tane daha ver |
hit me again expr.
|
|
122 |
Slang |
çek bir tane daha |
hit me again expr.
|
|
British Slang |
|
123 |
British Slang |
bir tane indirmek |
lamp v.
|
|