bir yere - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

bir yere



Bedeutungen von dem Begriff "bir yere" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 9 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
bir yere away adv.
bir yere anywhere adv.
bir yere someplace adv.
bir yere somewhere adv.
bir yere somegate [scotland] adv.
bir yere over adv.
bir yere where pron.
Colloquial
bir yere somewheres adv.
Archaic
bir yere somewhither adv.

Bedeutungen, die der Begriff "bir yere" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
almak (bir yere gelip/gidip birini) pick up v.
(birini ) (bir yere) çağırmak call in v.
General
tayin etme (bir yerden başka bir yere) transfer n.
çekilme (bir yere) seclusion n.
güneşli bir yere seyahat etme arzusu sunlust n.
havanın belli bir yere doğru yer değiştirmesi current n.
belirli bir yere yerleştirme emplacing n.
uzun bir aradan sonra bir yere dönen (kimse) returnee n.
hava (bir yere özgü manevi) tone n.
bir yerden başka bir yere taşıma veya götürme transfer n.
bir yere adını veren kimse eponym n.
başka bir yere yerleştirilen kimse/şey transplant n.
bomba yerleştiren kimse (bir yere) bomber n.
bir yere gidişi ve oradan dönüşü kapsayan bilet return ticket n.
bir yerden başka bir yere geçen transfer n.
bir bölgenin coğrafi özelliklerinin bulunduğu yere göre tanımlanması geographical position n.
bırakılan izlerin birini belirli bir yere kadar götürmesi trace to n.
ağız (korkunç bir yere açılan) maw n.
müstahkem bir yere merdivenle çıkıp hücum etme escalading n.
bir yere çıkmaya veya bir yerden inmeye yarayan basamaklar dizisi ladder n.
iskan edilen bir yere yerleşen kimse settler n.
bir yere sahip olma durumu whereness n.
bomba atan (bir yere) bomber n.
kocası geçici olarak bir yere gitmiş olan kadın grass widow n.
korunmak için birine veya bir yere bırakılan eşya safety deposit n.
bir yere alışma orientation n.
ağaçlık veya kameriye gibi gölgeli bir yere koyma embowering n.
bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık road n.
bir yerden başka bir yere geçirme transfer n.
kapanma (bir yere) seclusion n.
bir yere sıvı doldurmaya yarayan pompa syringe n.
bir yere kalıcı olarak park edilen ve konut olarak kullanılan büyük karavan mobile home n.
karısı geçici olarak bir yere gitmiş olan adam grass widower n.
bir yere asılmak için yazılmış yazı plate n.
iskan edilen bir yere yerleştirilen kimse settler n.
kutsal bir yere koyma shrining n.
bir yerden başka bir yere giden transmigrator n.
tedavi amacıyla ağır yaralı hastaların başka bir yere tahliye edilmesi medical evacuation n.
tedavi amacıyla ağır yaralı hastaların başka bir yere tahliye edilmesi medevac n.
belirli bir yere özgü hayvan endemic n.
belirli bir yere özgü hastalık endemic n.
aktarma (bir yerden başka bir yere) transit n.
bir evin saçaklarından yere dökülen yağmur suları eaves-drip n.
bir hayvan veya bitkinin yeni bir yere uyum sağlayarak orayı yurt edinmesi denizenship n.
başka bir yere hareket etmeyi beklerken insanlar kısa süreyle otursun veya dinlensinler diye tasarlanmış yer lounge n.
(bir yere) çekilme/kapanma; inzivaya çekilme reclusion n.
sağlıklı/ayağı yere basan bir analiz a sound analysis n.
belli bir yere yoğunlaşma localization n.
belli bir yere yoğunlaşma localisation n.
bir yere ait olmama duygusu monachopsis n.
bir yere ait olamama duygusu monachopsis n.
çamurun başka bir yere taşınması için kullanılan büyük deniz aracı mud boat n.
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol scenic route n.
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol tourist road n.
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol tourist route n.
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol tourist drive n.
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol holiday route n.
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol theme route n.
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol scenic byway n.
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol scenic drive n.
karda yere uzanıp kolları ve ayakları aşağı yukarı oynatarak meleğe benzer bir şekil oluşturma snow angel n.
toprak gibi maddeleri bir yere sıkıştırmak için kullanılan uzun demir çubuk tamping iron n.
bir yere bitişik yapı abutment n.
tırmıkla bir yere yığılmış süprüntü rakeage n.
bölgedeki iş ya da politikalardan kişisel çıkar elde etmek için bir yere yerleşen kimse carpetbagger n.
araç paylaşarak bir yere giden kimse(ler) carpooler n.
bir yere tek araba gidenlerin her biri carpooler n.
araç paylaşarak bir yere giden kimse(ler) carshare n.
bir yere tek araba gidenlerin her biri carshare n.
bir yerden bir yere gönderme channelization n.
bir yerden bir yere gönderme channelisation n.
bir yere bağlı olunmayan heyecan verici hayat tarzı nomadism n.
bir yere yeni gelen kimse newcome n.
bir yere yeni varan kimse newcome n.
bir yere yeni gelen veya varan şey newcome n.
biriyle bir yere seyahat eden kimse traveling companion n.
bir yere sıkıştırılan (kumaş gibi) malzeme tuck–in n.
bir yere sahip olma durumu ubeity n.
bir yere sahip olma ubication n.
ayağı yere bastırarak yapılan bir işaret tramp n.
itfaiye ve kanun uygulayıcı personel tarafından bir yere zorla girerken kullandıkları metal araç halligan bar n.
itfaiye ve kanun uygulayıcı personel tarafından bir yere zorla girerken kullandıkları metal araç halligan tool n.
itfaiye ve kanun uygulayıcı personel tarafından bir yere zorla girerken kullandıkları metal araç hooligan tool n.
jetle popüler bir yerden başka bir popüler yere seyahat etme jet-setting n.
bir şey veya yere ait kimse child n.
(bir yere) gönülden bağlı kimse child n.
yere kazık atılarak oynanan eski bir güney afrika oyunu jukskei [south africa] n.
bir yerden bir yere dolaşma vagrancy n.
dini veya turistik bir yere giden ziyaretçi visitant n.
bir binicinin nedensiz yere düşmesi voluntary n.
bir yere yakın olma whereabout n.
bir yere girişi engelleyen veya kapatan kale blockhouse [obsolete] n.
bir yere takılabilen dekor hang-up n.
(duvar, tavan gibi) bir yere tutturulabilen şey hang-up n.
yere veya tahtanın üzerine çizilen çizgilerin kesişim noktalarına taş yerleştirerek oynanan, iki kişilik modası geçmiş bir oyun merils n.
sonu bir yere varmayan koşturmaca merry-go-round n.
hızla gelişen bir yere yerleşen kimse boomer n.
ayakların bufalo gibi yere sürtülmesini anımsatan bir step dansı buffalo n.
yoldan geçen araba ile bir yere bırakılma hop n.
bir yerden benzer başka yere giden kimse hopper n.
(bir şeyi) yanlış yere koyan kimse mislayer n.
(bir yere) taşınma move-in n.
bir yerden başka yere hareket edebilme locomobility n.
bir yere sabitlenen şey lodger n.
bir yere yerleştirilen şey lodger n.
oyuncuların belirli bir işaretle yere atılan küçük nesneleri almaya çalıştıkları bir oyun muss [obsolete] n.
bir yere dadanan tip hanger-on n.
küçük bir yere kapatma claustration n.
bir yere giden en kısa yol direction n.
(yeni bir yere) akın etme rush n.
belirli bir yere, nesneye doğru sürme drive-by n.
(ayaklara) basıncı azaltmak için belirli bir yere sabitlenen yumuşak malzeme pad n.
tarihi ya da manevi bir yere yapılan gezi pilgrimage n.
bir yere çarparak durma fetch-up n.
bir yere özgü olan şey inhabitant n.
yeni bir yere toplu halde giriş invasion n.
(hayvan, bitki) koruma veya spor amaçlı bir yere doldurmak plant n.
bir yere girme ayrıcalığı sanctuary n.
bir eylemi gerçekleştirmek üzere belirlenen yere çağrılan insan grubu flash mob n.
tırpanla veya orak makinesi ile biçilip bir yere yığılan tahıl gavel n.
yabancı bir yere yapılan gezi peregrinity [obsolete] n.
bir yere sabitlenen şey fossil n.
(gecikme anlamında) bir yere takılma stick n.
bir şeyi bir yere sürtmek rub something against v.
bir yere çekidüzen vermek smarten a place up v.
bir yere ulaşmak arrive in v.
kadar yayılmak (bir yere) spill over into v.
bir amaç için bir yere gitmek go to see v.
birşeyi başka bir yere temelli götürmek transplant v.
bir şeyi bir çivi veya raptiyeyle bir yere tutuşturmak tack on v.
hayatında özel bir yere sahip olmak have a special place in one's life v.
birini bir yere indirmek set someone down v.
işi belirli bir yere vardırmamak stop short of v.
birini pat diye (bir yere) oturtuvermek plump someone into v.
iyi bir yere saklamak stash v.
sıkışmak (dar bir yere) squash into v.
bir şeyi çivi veya raptiyeyle bir yere asmak tack something on v.
hırsızlık amacıyla bir yere girmek break in v.
süzülmek (bir sıvı bir yere) soak into v.
bir yere doğru gidecek olmak be destined for v.
oturtmak (bir şeyi bir yere) settle v.
bir şeyi birinin erişemeyeceği bir yere koymak place something out of someone 's reach v.
işi belirli bir yere vardırmamak stop short at v.
sürmek (bir şeyi bir yere) smooth over v.
kapıyı kilitleyerek birinin bir yere girmesini engellemek lock someone out of v.
bir yere baskın yapmak surprise v.
bir yerden çıkararak başka bir yere dikmek (bitkiyi) transplant v.
bir yerden çıkarılıp başka bir yere dikilmeye elverişli olmak (bitki) transplant v.
canlılık vermek (bir yere) brighten v.
insanları bir yere yerleştirmek peoples v.
yerleştirmek (bir kimseyi bir yere/birinin yanına) quarter with v.
uygun düşmek (bir yere/çevreye/gruba vb'ne) fit in v.
iskan etmek (insanları boş bir yere) settle v.
güvenli bir yere gizlemek stash v.
birini daha aşağı bir yere koymak put someone down v.
kendini bir yere atmak throw oneself v.
bir yere koymak place v.
bir iş sonuçlanıncaya kadar boş yere gecikmelerle uğramak drift v.
bir yere girerken deftere imza atmak sign in v.
forum gibi bir yere iş olsun diye entry girmek blogorrhea v.
bir şeyi bir yere koymak lay down v.
başka bir yere göndermek send away v.
bir yere lop diye oturmak plump oneself down on v.
bir şeyi bir yere koymak set something down v.
bir şeyi bir yere akıtmak channel something into v.
bir yere lop diye oturmak plop oneself down on v.
çevirmek (bir ışığı bir yere) shine v.
bir yere oturuvermek plunk oneself down on v.
götürmek (bir yerden başka bir yere) transport v.
bir yere uğramak stop by v.
bir el hareketiyle bir yere çekmek sweep v.
oturmak veya bir yere yaslanarak durmak slouch v.
fırlayıp bir yere doğru koşmak make a bolt for v.
uygun olmak (bir yere/çevreye/gruba vb'ne) fit in v.
yerleştirmek (insanları bir yere) settle v.
gitmemek (gidilmesi gereken bir toplantıya/yere) skip v.
bir iş için bir yere gitmek run an errand v.
bir el hareketiyle (bir yere) itmek veya çekmek sweep v.
bir şeyi düzenli bir şekilde (bir yere) koymak stow in v.
bir şeyi bir yere doğru uzatmak poke something at v.
uygun bir aday olduğu söylenmek (belirli bir yere) be ticketed for v.
hırsızlık amacıyla bir yere girmek break into v.
aday gösterilmesi planlanmak (birinin belirli bir yere) be ticketed for v.
geçirmek (bir yerden başka bir yere) shift v.
sığışmak (bir yere) squeeze in v.
bir yere doğru ilerlemek head for v.
giderek varmak (bir yere) work up to v.
sık sık gitmek (bir yere) frequent v.
meşgul olmak (belirli bir yere ait işlerle) tend v.
uğramak (gemi bir yere) touch at v.
bir şeye tutunarak bir yere sıçramak swing v.
projeksiyon makinesiyle bir şeyi bir yere yansıtmak project something onto v.
bir şeyi bir yere sokmak shove something into v.
bir el hareketiyle bir yere itmek sweep v.
bir şeyi bir yere sıkıştırmak shut something in v.
küçük bir yere kapamak cabin v.
kutsal bir yere koymak enshrine v.
bir şeyi düzenli bir şekilde (bir yere) koymak stow away v.
dikmek (gözü bir yere) fasten on v.
götürmek (birini/bir şeyi başka bir yere) take away v.
doluşmak (bir yere) crowd v.
bir yere sıkıca tutturmak secure v.
gözden ırak bir yere çekilmek submerge v.
birini apar topar bir yere sokmak hustle someone into v.
bir şeyi yere koymak put something down v.
küt diye (bir yere) vurmak smack down on v.
hakim olmak (bir yere) dominate v.
bir yere götürmek take someone off v.
sürmek (bir şeyi bir yere) smear v.
birini (rahat bir yere) oturtmak settle someone down in v.
kayışla bağlamak (birşeyi) (bir yere) strap something to v.
uygun bir yere yerleştirmek niche v.
bir şeyi bir çalıştırma kolu vb kullanarak bir yere kaldırmak wind up v.
bir yere götürmek take something off v.
tenha bir yere çekilmek sequester oneself v.
çıkmak (motorlu taşıt bir yere) pull out v.
(bir yere) sokulmak/alınmak be let into v.
kapıyı kilitleyerek birini bir yere hapsetmek lock someone in v.
bir şeyi gürültülü bir şekilde (bir yere) koyuvermek slap on v.
birtakım hareketlerle birşeyi belirli bir yere getirmek maneuver v.
bir yere rahatça girip çıkabilmek have the run of v.
arabayı sürmek (bir yere) pull in v.
bir şeyi belli etmeden (bir yere) koymak slide into v.
bir yere kapanmak shut oneself up in v.
birinin kalbinde özel bir yere sahip olmak have a special place in one's heart v.
bir yere sokmak permit in v.
üremesi için (bir yere) koymak stock v.
insanlar bir yerden başka bir yere geçmekte olmak be in transit v.
yerleştirmek (bir kimseyi bir yere/birinin yanına) quarter in v.
bir yere almak permit in v.
manevra yaparak belirli bir yere getirmek maneuver v.
yerleştirmek (bir kimseyi bir yere/birinin yanına) quarter v.
tayin etmek (önemli bir yerden önemsiz bir yere/makama) shunt v.
gizli bir yere saklamak cache v.
bir yere sevimli bir hava vermek jolly a place up v.
girmek (motorlu taşıt bir yere) pull in v.
birini bir yere sızdırmak infiltrate someone into v.
yükselmek (bir yer üzerinde/bir yere) soar v.
kapamak (bir yere kapamak) coop in v.
bir yarışta daha avantajlı bir yere geçmeye çalışmak jockey for position v.
verilmesi planlanmak (bir şeyin belirli bir şeye/yere) be ticketed for v.
sürmek (yağlı kolayca dağılan veya yapışkan bir şeyi bir yere) smear with v.
bir şeyi (aşağı bir yere) koymak put something down v.
bir yere devamlı yaşamak amacıyla gelmek come to stay v.
emin bir yere gizlemek stash v.
fırlatmak (bir şeyi bir yere) aim at v.
bir şeyi bir yere çivilemek nail something to v.
yaltaklanarak bir yere girmek wheedle one's way into v.
bir şeyi bir yere sürmek rub something on v.
mallar bir yerden başka bir yere taşınmakta olmak be in transit v.
bir şeyi bir yere sıkıştırmak shut something on v.
bir yere kapanmak shut oneself away in v.
derinlemesine girmek (bir sıvı bir yere) soak into v.
birini apar topar bir yere götürmek hustle someone off to v.
hakim olmak (bir yere) command v.
birini bir yere kapatmak shut someone up in v.
güvenli bir yere kaçmak (kurşunlardan) run for cover v.
kutsal bir yere koymak inshrine v.
bir yere yetişmek get to (a place) in time v.
(birinin yardımı sayesinde) bir yere gelmek get somewhere v.
(belirli bir yere) seçilmek get into v.
(gizli bir yere vb) erişmek get access v.
dalgın dalgın bir yere bakmak gaze at v.
belirli bir yere ulaşmak get there v.
bir yere varamamak get nowhere v.
(bir yere) ulaştırmak get somewhere v.
belirli bir yere gelmek get there v.
bir yerden alıp başka yere koymak shuffle v.
su yüzünde yüzerek bir yere gitmesini sağlamak float v.
yavaş yavaş bir yere girmek work one's way into v.
koymak (bir başka yere) transpose to v.
aktarmak (bir başka yere) transpose to v.
belirli bir yere sınırlamak localize v.
bir yere bağlanmış palaman çekerek yürütmek warp v.
bir yere gelmek gain a footing v.
kafasını belli bir yere vermek keep one's mind on v.
bir yere gelmek obtain a footing v.
ayağını bir yere çarpmak stub v.
başka bir yere dikmek (bitki) transplant v.
(bir yere) ulaşmak arrive at v.
önemli bir yere sahip olmak occupy an important place v.
önemli bir yere sahip olmak have an important position v.
önemli bir yere sahip olmak have an important place v.
önemli bir yere sahip olmak occupy an important position v.
birini bir iş için bir yere yollamak send into v.
birini bir yere göndermek send into v.
kuş uçmaz kervan geçmez (ücra) bir yere çakılıp/kısılıp kalmak be stuck in the middle of nowhere v.
telekinezi yoluyla birini veya bir şeyi bir yerden başka bir yere taşımak teleport v.
bir yerden başka bir yere göç etmek immigrate into some place from some place v.
bir yerden başka bir yere göç etmek immigrate to some place from some place v.
birisini bir yere ışınlamak beam someone up (to some place) v.
bir yere gitmek için ayrılmak depart for some place v.
bir yere uğramak pop into v.
bir yere uğramak pop in v.
(çöp gibi) bir yere bir şey atmak fling something into something v.
(çöp gibi) bir yere bir şey atmak fling something in v.
(gemi) bir yere doğru ilerlemek float into something v.
(haritada/rakım olarak) daha yüksek bir yere uçmak fly up to something v.
(birini bir yere gelmesi için) çağırmak call someone forth v.
birini bir yere/göreve seçmek elect someone to something v.
(bir yere gitmek için) yola çıkmak embark for some place v.
bir yerden başka bir yere göç etmek emigrate from some place to some place v.
birini bir yere kaydetmek enlist someone for something v.
bir yere uğramak drop in on v.
bir yere girmek get inside something v.
birine veya bir yere başvuruda bulunmak veya bir belge sunmak/ibraz etmek file something with someone or something v.
(aracı vb) bir yere çekmek haul up somewhere v.
(aracı vb) bir yere çekmek stop somewhere v.
(aracı vb) bir yere çekmek pull up somewhere v.
bir şeyin rotasını bir yere doğru yöneltmek head something at something v.
uzak bir yere gitmek go somewhere far away v.
birini özel bir yere götürmek take someone a special place v.
bir yere sıfırdan gelmek come from nothing v.
bir yere davetsiz gitmek invite oneself v.
bir şeyi yere düşürmek drop something to the floor v.
arabayı dar/sıkışık bir yere yerleştirmek/park etmek ease a car into a narrow space v.
kendini bir yere ait hissetmek feel that you belong in a place v.
(buhar gücü ile çalışan gemi) bir yere girmek steam into v.
(buhar gücü ile çalışan gemi) bir yere girmek steam in v.
uzun adımlarla bir yere girmek stride in/into v.
bir şeyi almak için yere eğilmek bend over to pick something up v.
birini farklı bir yere koymak put someone in a different place v.
birtakım hareketlerle birşeyi belirli bir yere getirmek manoeuvre v.
manevra yaparak belirli bir yere getirmek manoeuvre v.
belirli bir yere sınırlamak localise v.
(bir yere) sokmak corral v.
sessiz bir yere gitmek go someplace quiet v.
topuğu bir yere takılmak catch a heel v.
(bir yere gitmek için) vapura binmek take a ferry v.
bir toplantıya katılmak veya oy kullanmak yahut oyunda yer almak üzere bir yere gitmek turn out v.
(bir yere) kabul etmek receive v.
birisini veya bir şeyi çabucak bir yere götürmek whisk v.
(bir yere) bırakmak get v.
(bir yere/birine) çevirmek present v.
(bir yere/birine) döndürmek present v.
kulübe gibi küçük bir yere kapatmak cabin v.
karda yere uzanıp kolları ve ayakları aşağı yukarı oynatarak meleğe benzer bir şekil oluşturmak snow angel v.
(bir yere) yetiştirmek rave v.
bir yere yerleşmek camp v.
(bir şeyi çalmak için) (bir yere) gizlice sızmak raid v.
bir araca ortaklaşa binerek bir yere gitmek carpool v.
bir araca ortaklaşa binerek bir yere gitmek carshare v.
kale gibi korunaklı bir yere koymak castle v.
emek vererek bir yere, konuma vb. getirmek labor [obsolete] v.
emek vererek bir yere, konuma vb. getirmek labour [obsolete] v.
bir yerden bir yere göndermek channelize v.
bir yerden bir yere göndermek channelise v.
(bir şeyi bir yere) saklamak niche v.
(kendini bir yere) atmak throw v.
ters bir yere koymak transplace v.
başka bir yere koymak transplace v.
bir şeye/yere delik açmak dig down v.
(bir şeye/yere) çukur açmak dig down v.
(bir şeye/yere) çukur kazmak dig down v.
(belli bir yere) oturmak sit at (something) v.
bir yere kapatmak keep v.
bir yere toplamak yard v.
bir yere kapatmak yard v.
bir yere koymak yard v.
güvenli bir yere koymak ensconce v.
güvenli bir yere saklamak ensconce v.
serbestçe hareket edecek şekilde bir yere sabitlemek hang v.
kendini bir yere sabitlemek barnacle v.
kendini bir yere bağlamak barnacle v.
ucunu bir yere sıkıştırarak parmağı yaralamak jam v.
hız ve enerji ile götürmek (bir yere) zip v.
(su, dalga) yumuşak seslerle bir yere vurmak lap v.
(bir yere) tuzak kurmak withset [uk/scotland] v.
daha iyi bir yere gelmeye çalışmak veya taktik değiştirmek manoeuver v.
yarışta daha avantajlı bir yere geçmeye çalışmak manoeuver v.
kaçma ihtimalinin olmadığı ıssız bir yere bırakmak maroon v.
(mecazi anlamda) bir yere dalmak boil v.
ağır bir tokmakla vurmuşçasına yere sermek maul [obsolete] v.
(gruplar halinde) bir yere yavaş yavaş hareket etmek migrate v.
(çabalayarak) bir yere gelmek haul v.
yüksek irtifalı bir yere seyahat etmek head for the hills v.
kamerayı başka bir yere yerleştirmek break v.
(restoran) içki satmayan bir yere içki götürmek brown-bag v.
bir yerden bir yere zıplamak hopscotch v.
bir yere üşüştürmek huddle v.
bir yere anıtlar dikmek monument v.
yeni bir yere yerleştirmek reposition v.
av izi sürerken bir yerden bir yere geçmek hunt v.
(yakınlarda bir yere) pusu kurmak lurch [uk] v.
(bir yere) manzarası olmak give v.
(bir yere) açılmak give v.
bir yere varmak lob [australia] v.
bir yere ulaşmak lob [australia] v.
belirli bir yere odaklanmak localize v.
belirli bir yere odaklanmak localise v.
bir yerden başka yere gitmek locomote v.
bir yerden başka yere hareket etmek locomote v.
bir yerden bir yere gitmek log [obsolete] v.
bir yerden bir yere hareket etmek log [obsolete] v.
çan kullanarak bir yere getirmek chime v.
kendini bir yere atmak clap v.
(bir şeyi) bir yere hafifçe bastırmak dab v.
bir yere hızla koşmak dap v.
bir yere hızla gitmek dap v.
bir yere beklemek demand v.
gizli bir yere koymak deposit v.
otostopla bir yere bırakılmak hitchhike v.
güvenli bir yere yerleştirmek ice v.
(bir şeyi bir yere) sürmek override v.
bir yerden bir yere gitmek run around v.
resmi olarak bir yere kapatmak (ruh sağlığı tesisi) commit v.
tasfiye etmek üzere bir yere koymak commit v.
güvende tutmak için bir yere koymak commit v.
uzak bir yere koymak disloign [obsolete] v.
(bir yere girip) sıkışmak become lodged v.
(birine/bir yere) dönmek dwell v.
bir yere yerleşmek settle down v.
bir şeyi ait olduğu yere getirmek bring (something) where it belongs v.
avı (belirli bir yere) sürmek drive v.
bir yerden bir yere gitmek palmer [dialect] [scotland] v.
yürüyerek bir yerden bir yere gitmek pad v.
bir yere kapatmak pinfold v.
bir yere kapatmak penfold v.
(bir şeyi) bir yere koymak pop [uk] v.
korunaklı bir yere yerleştirmek couch v.
(asker) korunaklı bir yere konuşlanmak intrench v.
bir yere almak pend [obsolete] v.
samanı dirgenle alıp başka bir yere atmak pitch v.
(hayvanları) bir yere yerleştirip orada büyütmek plant v.
(bir yere) ilan asmak poster v.
(bir yere) poster asmak poster v.
belli etmeden bir yere koymak slip v.
(bir yere kadar) çekmek gather v.
uçağı uygun bir yere indirmek park v.
öpüşüp koklaşmak için aracı tenha bir yere çekmek park v.
kendini bir yere bırakmak plop v.
bir yere yerleşmek plunk down v.
başka bir olay gerçekleşmeden önce (bir şeyi) bir yere yerleştirmek preposition v.
sağlam bir yere yerleştirmek sconce [obsolete] v.
belirli bir yere sokmak scourge v.
(nesneyi) bir yere oturtmak için kesmek scribe v.
bir yere tam oturmak seat v.
bir yere yerleşmek sit down v.
(bebek) bir yere tutunarak küçük adımlar atmak cruise v.
kötü havadan kaçıp bir yere sığınmak skug v.
(bir yere) neşe katmak solace v.
(bir yere) renk getirmek solace v.
bir yere güvenli bir şekilde koymak snug v.
bir yere zorlamak squeeze v.
(bir yere) bırakmak drop v.
(bir yere) bakmak tend v.
belirli bir yere veya bölgeye ait local adj.
müstahkem bir yere merdivenle çıkıp hücum edilmiş escaladed adj.
belirli bir yere yerleştirilmiş emplaced adj.
bir yere özgü indigenous adj.
ağaçlık veya kameriye gibi gölgeli bir yere konulmuş embowered adj.
sürülmüş (bir şeyi bir yere) smeared adj.
bir yere kapatılmış pent up adj.
toplanmış (bir yere) crowded adj.
bir yere oturtulmaz inexplicable adj.
bir yere yerleşmiş sedentary adj.
bir yere özgü indigenous to adj.
kutsal bir yere koyulmuş shrined adj.
dar ya da yetersiz bir yere sıkışmış shoehorned adj.
sürekli bir yerden başka bir yere gitmeyle ilgili transmigratory adj.
bir yerden bir yere giden deambulatory adj.
belirli bir yere özgü endemic adj.
bir yere özgü endemic in adj.
(bir yere) yavaş ısınan slow-to-warm-up adj.
boyutu ve yapım biçimi yönünden bir yere uygun cabinet adj.
(bir yere) koyulmuş laid adj.
bir yere özgü (bitki ya da hayvan) native adj.
bir yere kapanmaya ilişkin umbratic adj.
bir yere kapanmaya ilişkin umbratical adj.
bir yere bakmayan (göz) unfocused adj.
güvenli bir yere konulmuş ensconced adj.
(belli bir yere) koyulmamış unlaid adj.
bir el hareketiyle bir yere çekilmemiş unswept adj.
bir yere kapatılmış uppent adj.
bir yere yönelmiş headed adj.
hastalık nedeniyle (bir yere) bağlı olan homebound adj.
bir yerden başka yere giden hopping adj.
bir yerden bir yere seyahat eden mobile adj.
bir yerden bir yere göç eden mobile adj.
(eski bir yere, duruma) dönen reverted adj.
bir yere ait locational adj.
bir yerden başka bir yere gitmeyle ilgili locomotory adj.
bir yerden başka bir yere gidebilen locomotory adj.
bir yerden başka bir yere geçen of passage adj.
belirli bir yere kadar so far adv.
bir yere kadar up to some extend adv.
ayrı bir yere apart adv.
bir yere kadar to some extent adv.
bir yerden başka bir yere from pillar to post adv.
herhangi bir yere any place adv.
bir yere kadar so far adv.
herhangi bir yere anywhere adv.
başka bir yere another place adv.
herhangi bir yere whithersoever adv.
(herhangi) bir yere anywhere adv.
başka bir yere anywhere else adv.
burada bir yere here somewhere adv.
bir yere yönelterek pointedly adv.
herhangi bir yere any whither adv.
herhangi bir yere doğru anywhither adv.