bulaşıcı - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

bulaşıcı



Bedeutungen von dem Begriff "bulaşıcı" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 23 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
bulaşıcı contagious adj.
bulaşıcı infectious adj.
General
bulaşıcı transmitted adj.
bulaşıcı catching adj.
bulaşıcı taking adj.
bulaşıcı communicable adj.
bulaşıcı pestiferous adj.
bulaşıcı transmissible adj.
bulaşıcı corruptive adj.
bulaşıcı contagious adj.
bulaşıcı leperous adj.
bulaşıcı communicative [obsolete] adj.
bulaşıcı infestive adj.
bulaşıcı infestive adj.
Politics
bulaşıcı contagious adj.
Medical
bulaşıcı infectious adj.
bulaşıcı communicable adj.
bulaşıcı pestiferous adj.
bulaşıcı epidemic adj.
bulaşıcı pestilent adj.
bulaşıcı contagious adj.
bulaşıcı contractable adj.
Pathology
bulaşıcı smittle [scotland] adj.

Bedeutungen, die der Begriff "bulaşıcı" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 194 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
bulaşıcı hastalık contagious disease n.
General
bulaşıcı bir köpek hastalığı distemper n.
bulaşıcı hastalık contagion n.
bulaşıcı hastalık infectious disease n.
bulaşıcı hastalık communicable disease n.
felce sebebiyet verebilen bulaşıcı bir virüs hastalığı poliomyelitis n.
bulaşıcı hastalıklar hastanesi fever hospital n.
bulaşıcı ve salgın hastalıklar hastanesi pest house n.
bulaşıcı olmayan hastalık non-infectious disease n.
bulaşıcı olmayan hastalık non-communicable disease n.
bulaşıcı olmayan hastalık non-contagious disease n.
belli bir hastalığın bulaşıcı olduğuna inanan kimse infectionist n.
veba ve bulaşıcı hastalıklar plague and pestilence n.
bulaşıcı etki contagion n.
bulaşıcı özellik contagion n.
bulaşıcı huy contagion n.
ispata ihtiyaç duymaksızın bazı hastalıklarının bulaşıcı olduğuna inanan kimse contagionist n.
bulaşıcı kahkaha contagious laugh n.
bulaşıcı gülüş contagious laugh n.
bulaşıcı maddelerden temizlemek decontaminate v.
bulaşıcı hastalık getiren pestilent adj.
bulaşıcı olmayan noncontagious adj.
bulaşıcı olmayan noninfectious adj.
bulaşıcı (hastalık) communicable adj.
bulaşıcı hastalığı bulunan contagious adj.
bulaşıcı olmayan non-infectious adj.
(bulaşıcı hastalık) çok yaygın brief [dialect] adj.
bulaşıcı hastalık kapmış contagioned adj.
bulaşıcı bir biçimde contagiously adv.
bulaşıcı bir şekilde communicably adv.
bulaşıcı bir halde infectiously adv.
Colloquial
bulaşıcı kahkaha contagious laughter n.
bulaşıcı gülüş contagious laughter n.
Idioms
bir şeyden bulaşıcı bir hastalıkmış gibi uzak durmak avoid something like the plague v.
Technical
bulaşıcı madde sticky substance n.
bulaşıcı (hastalık) communicable adj.
Marine
gemi veya limanda bulaşıcı hastalıktan şüphelenildiğini belirten sağlık raporu touched bill n.
Medical
bebeklerde şiddetli solunum yolu enfeksiyonlarına sebep olan bulaşıcı ve yaygın bir virüs respiratory syncytial virus n.
bulaşıcı bağarsak hastalığı enteric diseases n.
bulaşıcı hastalık zymotic disease n.
bulaşıcı dönem communicable period n.
bulaşıcı olmayan hastalıklar eylem planı ncd action plan n.
bulaşıcı hastalık contagious disease n.
bulaşıcı hastalık kontrolü communicable disease control n.
bulaşıcı olmayan hastalık non-communicable disease n.
bulaşıcı hastalık zymosis n.
bulaşıcı ve öldürücü hastalık pestilence n.
bulaşıcı hastalık communicable disease n.
bulaşıcı hastalıklar communicable diseases n.
bulaşıcı hastalık infectious disease n.
bulaşıcı olmayan hastalıklar eylem planı noncommunicable diseases action plan n.
bulaşıcı hastalıkların ihbarı notification of infectious diseases n.
bulaşıcı süngerimsi ensefalopati transmissible spongiform encephalopathy n.
bulaşıcı hastalıkların ihbar edilmesi notification of communicable diseases n.
bulaşıcı olmayan hastalık noncommunicable disease n.
bulaşıcı olmayan hastalıklar non-communicable diseases n.
bulaşıcı maddeler transmissible agents n.
bulaşıcı hastalıklar uzmanı infectious diseases specialist n.
bulaşıcı karaciğer yangısı infectious hepatisis n.
bulaşıcı ajanlar transmissible agents n.
bulaşıcı hastalık epidemy n.
bulaşıcı hastalıkların bildirimi notification of infectious diseases n.
bulaşıcı bağırsak hastalığı enteric diseases n.
bulaşıcı hastalıklar infectious diseases n.
bulaşıcı hastalıkların ihbar edilmesi notification of infectious diseases n.
hayvanlarda görülen bulaşıcı hastalıkları ve salgınları konu alan bilim dalı epizoology n.
köpek ve diğer memelilerde bulaşıcı ve çoğunlukla öldürücü virüs hastalığı rabies n.
sinir uçlarını etkileyip duyu kaybına yol açan bulaşıcı hastalık leprosy n.
sudan kaynaklanan bulaşıcı bağırsak hastalığı cholera n.
şiddetli eklem ve adale ağrıları veren ateşli ve bulaşıcı hastalık dengue n.
yıkıcı ve bulaşıcı hastalık devastating contagious disease n.
bulaşıcı hastalığa neden olan şey zyme [obsolete] n.
bulaşıcı ajanın vektörle dolaylı olarak bulaşması vector-borne transmission n.
sinir uçlarını etkileyip duyu kaybına yol açan bulaşıcı hastalık measles [obsolete] n.
bulaşıcı hastalık yapan virüs contagium n.
bulaşıcı hastalık yapan canlı organizma contagium n.
iskoçya'ya özgü bulaşıcı bir hastalık sivvens n.
bulaşıcı hastalığın bir hayvan türünden başka bir türe, özellikle de insanlara geçmesi spillover n.
bulaşıcı bir hastalık hususunda sistematik veri toplama ve analiz işlemi surveillance of disease n.
bulaşıcı hastalığı olmayan (kimse) noncontagious adj.
bulaşıcı hastalık taşımayan (kimse) noncontagious adj.
(halk sağlığı yetkililerine) bildirilmesi gereken (bulaşıcı hastalık) notifiable adj.
tekrar bulaşıcı reinfectious adj.
bulaşıcı hastalığa ilişkin zymotic adj.
bulaşıcı hastalık yayan pestiferous adj.
bulaşıcı hastalığa karşı anticontagious adj.
bulaşıcı hastalığı yok eden anticontagious adj.
Pathology
cilt kalınlaşması ve sivilceli renk değişikliğine sebep olan tropik amerika'da yaygın ve bulaşıcı cilt hastalığı carate n.
sıçan (fare) ısırığından kaynaklanan akut bulaşıcı ateşli bir hastalık ratbite fever n.
sıçan (fare) ısırığından kaynaklanan akut bulaşıcı ateşli bir hastalık ratbite disease n.
sıçan (fare) ısırığından kaynaklanan akut bulaşıcı ateşli bir hastalık rat-bite fever n.
belsoğukluğu mikrobu dışındaki bulaşıcı bir etkenden kaynaklanan idrar yolu iltihabı nongonococcal urethritis n.
hem virüs hem bakteriye benzeyen bir organizmanın neden olduğu kronik ve bulaşıcı bir göz nezlesi trachoma n.
bulaşıcı süngerimsi ensefalopati prion disease n.
asya'da yaygın olan akut bulaşıcı bir hastalık tsutsugamushi disease n.
asya'da yaygın olan akut bulaşıcı bir hastalık scrub typhus n.
basilus antrasis enfeksiyonu sonucu meydana gelen, bulaşıcı olmayan bir insan hastalığı anthrax n.
ayak gibi nemli yüzeylerde üreyen bir mantarın neden olduğu bulaşıcı bir hastalık athletes foot n.
ayak gibi nemli yüzeylerde üreyen bir mantarın neden olduğu bulaşıcı bir hastalık athlete's foot n.
ayak gibi nemli yüzeylerde üreyen bir mantarın neden olduğu bulaşıcı bir hastalık tinea pedis n.
genellikle ellerde ve ayaklarda görülen bulaşıcı bir yara veldt sore n.
sinir uçlarını etkileyip duyu kaybına yol açan bulaşıcı hastalık measelry [obsolete] n.
aşırı terleme ve deride küçük sıvı dolu keseciklerin oluşumu ile karakterize akut ve bulaşıcı bir ateş miliary fever n.
aşırı terleme ve deride küçük sıvı dolu keseciklerin oluşumu ile karakterize akut ve bulaşıcı bir ateş sweating sickness n.
bulaşıcı uçuk herpes n.
bakteri kaynaklı bulaşıcı bir hastalık listeria meningitis n.
bakteri kaynaklı bulaşıcı bir hastalık listeriosis n.
domuzlara özgü oldukça bulaşıcı ölümcül viral bir hastalık classical swine fever n.
domuzlara özgü oldukça bulaşıcı ölümcül viral bir hastalık classic swine fever n.
virüslerin yol açtığı bulaşıcı bir hastalık roseola infantum n.
(genellikle göğüste) epidemik biçimde ortaya çıkıp ağrı nöbetleri ile karakterize olan akut ve bulaşıcı bir hastalık diaphragmatic pleurisy n.
kanda tespit edilen akut, bulaşıcı, enfeksiyöz bir hastalık famine fever n.
afrika ve güneydoğu asya'da yaygın görülen bulaşıcı bir hastalık pian n.
bulaşıcı bir göz iltihabı çeşidi pink eye n.
ağır ve bulaşıcı bir solunum hastalığı sars n.
poksvirüslerin yol açtığı bulaşıcı bir viral hastalık scabby mouth [australia/new zealand] n.
bulaşıcı hastalığı yeni atlatmış olup hala bulaştırma ihtimali olan kimse convalescent carrier n.
iskoçya'ya özgü yaws hastalığına benzer bulaşıcı bir hastalık sibbens n.
yaban hayatı nedeniyle kirlenmiş içme suyunun neden olduğu bulaşıcı bir hastalık beaver fever n.
(bulaşıcı hastalık) bir hayvan türünden başka bir türe, özellikle de insanlara geçmek spill over v.
bulaşıcı olmayan non-infectious adj.
bulaşıcı olmayan noninfective adj.
bulaşıcı olmayan (hastalık) nontransmissible adj.
bulaşıcı hastalıklara ait loimic adj.
bulaşıcı hastalıklar ile ilgili loimic adj.
Pharmaceutics
bulaşıcı ve enfeksiyöz hastalıklara karşı koruyucu madde alexiteric n.
bulaşıcı uçuk virüsüne karşı etkili antiherpes adj.
Dermatology
ciltte meydana gelen kronik ve bulaşıcı bir hastalık amboyna button n.
Veterinary
köpeklerde kusma, ishal, ateş ve ileri safhada ölüm ile karakterize son derece bulaşıcı viral bir hastalık canine parvovirus n.
koyun, at ve sığırlarda görülen çok bulaşıcı ve ölümcül bir hastalık charbon n.
sığırlarda akut göz ağrısı yapan bulaşıcı bir göz hastalığı new forest disease n.
sığırlar üzerinde yaşayan kenelerden geçen, bulaşıcı bir sığır hastalığı texas fever n.
atlarda görülen, sakağıya benzer bulaşıcı bir hastalık farcy n.
bulaşıcı ektima contagious ecthyma n.
bulaşıcı agalaksi/süt kesen hastalığı contagious agalactia n.
atlar arasında bulaşıcı bir anemi american surra n.
atlar arasında bulaşıcı bir anemi equine infectious anemia n.
atlar arasında bulaşıcı bir anemi swamp fever n.
pasteurella anatipestifer bakterisinden kaynaklı akut bir bulaşıcı kuş hastalığı anatipestifer infection n.
özellikle sığır ve koyunlarda görülen, insanlara da geçebilen bulaşıcı bir hayvan hastalığı anthrax n.
özellikle sığır ve koyunlarda görülen, insanlara da geçebilen bulaşıcı bir hayvan hastalığı splenic fever n.
bir tür korona virüsten kaynaklanan iştahsızlık ve kilo kaybına neden olan akut bir evcil hindi bulaşıcı hastalığı x–disease n.
bir tür korona virüsten kaynaklanan iştahsızlık ve kilo kaybına neden olan akut bir evcil hindi bulaşıcı hastalığı blue comb n.
bir tür korona virüsten kaynaklanan iştahsızlık ve kilo kaybına neden olan akut bir evcil hindi bulaşıcı hastalığı blue comb disease n.
Kanatlı bulaşıcı bursal hastalığı virüs suşu avian infectious bursal disease virus strain n.
bir tür korona virüsten kaynaklanan, iştahsızlık ve kilo kaybına neden olan bulaşıcı bir evcil hindi hastalığı avian monocytosis n.
bir tür korona virüsten kaynaklanan, iştahsızlık ve kilo kaybına neden olan bulaşıcı bir evcil hindi hastalığı blue comb n.
bir tür korona virüsten kaynaklanan, iştahsızlık ve kilo kaybına neden olan bulaşıcı bir evcil hindi hastalığı blue comb disease n.
bir tür korona virüsten kaynaklanan, iştahsızlık ve kilo kaybına neden olan bulaşıcı bir evcil hindi hastalığı mud fever n.
deride kesecikler şeklinde ortaya çıkan, ineklerde görülen bulaşıcı ve virütik bir hastalık kinepox n.
bulaşıcı enterohepatit infectious enterohepatitis n.
pasteurella multocida bakterisinin neden olduğu akut bir bulaşıcı hastalık hemorrhagic septicemia n.
bulaşıcı ve genellikle ölümcül bir tavşan hastalığı myxo n.
bulaşıcı ve genellikle ölümcül bir tavşan hastalığı myxomatosis n.
at ve domuzlarda görülen bulaşıcı bir hastalık influenza n.
bulaşıcı ve ateşli bir at hastalığı pinkeye n.
bulaşıcı bir kemirgen hastalığı plague n.
bulaşıcı bir koyun, keçi ve sığır hastalığı orf n.
bulaşıcı bir koyun, keçi ve sığır hastalığı scabby mouth [australia] n.
bulaşıcı bir koyun, keçi ve sığır hastalığı contagious pustular dermatitis n.
mycoplasma cinsi bir bakterinin koyun, keçi ve sığırlarda sebep olduğu bulaşıcı bir pnömoni pleuropneumonia n.
actinobacillus cinsi bir bakterinin domuzlarda sebep olduğu bulaşıcı bir solunum hastalığı pleuropneumonia n.
bulaşıcı ve ateşli bir at hastalığı shipping fever n.
atlarda bulaşıcı lober pnömoni shipping fever n.
atlarda virüsün yol açtığı bulaşıcı ve ateşli bir hastalık shipping fever n.
atlarda virüsün yol açtığı bulaşıcı ve ateşli bir hastalık pinkeye n.
brucella cinsi bir bakterinin tavşanlarda meydana getirdiği bulaşıcı bir hastalık snuffles n.
(veterinerlik makamına) bildirilmesi gereken (bulaşıcı hastalık) notifiable adj.
bulaşıcı hastalığa dayanıklı (hayvan) salted adj.
Chemistry
bulaşıcı maddelerden temizleyici kimyasal decontaminating chemical n.
bulaşıcı maddelerden temizleyici decontaminant adj.
Biology
virüslerin ve bulaşıcı maddelerin pasifleştirilmesi inactivation of viruses and transmissible agents n.
bulaşıcı mikroorganizmaların büyümesini engelleyerek enfeksiyonu önleyen madde antiseptic n.
birtakım bulaşıcı hastalıklara sebep olan veya bu hastalıkların yayılmasına yol açan bir mikroorganizma microzyme n.
virüsün bulaşıcı olmayan hücre içi formu provirus n.
Marine Biology
bulaşıcı su toplama hastalığı infectious dropsy n.
bulaşıcı som balığı kansızlığı infectious salmon anaemia n.
bulaşıcı kan kangreni infectious haematopoietic necrosis n.
şişmiş sünger benzeri bir gövde ve çıkıntılı pullar şeklinde kendini gösteren, bakteriyel ve bulaşıcı bir balık hastalığı dropsy n.
Botanic
bazı bulaşıcı bitki virüslerinin daha büyük rna'ları ile ilişkili küçük bir rna parçacığı virusoid n.
Social Sciences
bulaşıcı hastalığın yayılmasını önlemek için yalnızca kendi aralarında sosyalleşen küçük insan grubu bubble n.
bulaşıcı hastalığın yayılmasını önlemek için yalnızca kendi aralarında sosyalleşen küçük insan grubu pod n.
Military
acilen bulaşıcı maddelerden temizleme immediate decontamination n.
bulaşıcı maddelerden temizleme maddesi decontaminating material n.
bulaşıcı maddelerden temizleme decontamination n.
bulaşıcı maddelerden temizleme hendeği wallow course n.
bulaşıcı maddelerden temizleme hendeği mud-lime slurry course n.
bulaşıcı maddelerden temizleme istasyonu personnel decontamination station n.
bulaşıcı maddelerden temizleme maddesi decontaminating agent n.
bulaşıcı maddelerden temizleme cihazı decontaminating apparatus n.
harekat ortamının bulaşıcı maddelerden temizlenmesi operational decontamination n.
Abbreviation
bulaşıcı süngerimsi ensefalopati tse (transmissible spongiform encephalopathy) n.
bulaşıcı süngerimsi ensefalopati tse (transmissible spongiform encephalopathy) n.
Archaic
(insanlarda görülen) enfeksiyöz ciddi bir bulaşıcı hastalık rot n.