büyükbaş - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

büyükbaş



Bedeutungen von dem Begriff "büyükbaş" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 4 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
büyükbaş bigwig n.
Idioms
büyükbaş big bug n.
büyükbaş big guns n.
Gastronomy
büyükbaş cattle n.

Bedeutungen, die der Begriff "büyükbaş" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 146 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
sürü (büyükbaş) herd n.
bölme (ahırda tek bir büyükbaş hayvana ait) stall n.
büyükbaş yetiştiren çiftçi stockbreeder n.
büyükbaş sürüsü herd n.
büyükbaş hayvan yetiştirme stock farming n.
büyükbaş yetiştiren çiftçi stock farmer n.
büyükbaş hayvan cattle n.
büyükbaş koyun ağılı corral n.
büyükbaş hayvanların kaçmasına engel olmak için iki ayağına takılan ip ya da zincir spancel n.
(sığır/öküz) büyükbaş hayvan bovine animal n.
büyükbaş hayvan küpesi bit n.
büyükbaş hayvan çalıp çalıntı olduklarını gizlemek için kulak küpelerini değiştiren hırsız blotter [dialect] n.
kentin büyükbaş hayvanlarından sorumlu kimse hayward n.
büyükbaş hayvanlık bovinity n.
büyükbaş hayvanları çalmak için yapılan baskın hership [obsolete] n.
büyükbaş hayvanları çalmak için yapılan baskında elde edilen ganimet hership [obsolete] n.
büyükbaş otlatan kimse grazier n.
büyükbaş hayvan sahibi grazier n.
büyükbaş hayvan çalma rustling n.
büyükbaş hırsızlığı rustling n.
belirli bir hayvanın büyükbaş sürüsünden çıkarılması cutting n.
büyükbaş hayvan sürülen toprak yol drove [dialect] [uk] n.
büyükbaş kesiminde kullanılan balta pollax n.
büyükbaş kesiminde kullanılan balta pollaxe n.
büyükbaş yemi feeder n.
otlatılan boynuzlu büyükbaş sayısına göre sabitlenen kira türü cornage n.
(büyükbaş gösterisinde) hayvanların sergilendiği halka show-ring n.
büyükbaş sergileme alanı showyard n.
evcil büyükbaş hayvan beast [uk] n.
büyükbaş yağmacılığı spreagh [scotland] n.
büyükbaş yağmacılığı spreaghery [scotland] n.
büyükbaş yağmacılığı sprechery n.
(büyükbaş hayvan) harekete geçirmek chouse [dialect] v.
(büyükbaş hayvan) böğürmek rout [uk] v.
(büyükbaş hayvan) bağırmak rout [uk] v.
büyükbaş kesiminde kullanılan balta pollaxe v.
(büyükbaş) ıslak zemini çiğneyerek balçık hale getirmek pug v.
çok sayıda büyükbaş yönetmek surcharge [uk] v.
büyükbaş sürüsündeki belirli bir hayvanı saf dışı bırakmak için eğitilen (at) cutting adj.
Phrasals
(büyükbaş hayvanı) aşırı besleyerek üreme kalitesini bozmak burn out v.
(büyükbaş hayvanı) alıp kaçmak run off v.
Colloquial
(özellikle büyükbaş hayvanlarda) but nache n.
Idioms
canlı (büyükbaş hayvan) on the hoof expr.
henüz kesilmemiş (büyükbaş hayvan) on the hoof expr.
Trade/Economic
büyükbaş hayvan pazarı tryst [scottish] n.
Law
(eskiden) bazı kiracıların büyükbaş hayvanlarını tımarları üzerinden pazar veya panayırlara götürme ayrıcalığı karşılığında krallarına veya derebeylerine ödedikleri yıllık ücret drofland n.
Politics
büyükbaş hayvanların küpelenmesi tagging of bovines n.
Institutes
büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık daire başkanlığı department of large and small ruminant breeding n.
Railway
hayvan vagonu (genellikle büyükbaş) cattle truck n.
Pathology
büyükbaş hayvanlarda beyaz yılankökü zehirlenmesi slows n.
Veterinary
büyükbaş hayvanı muayene ya da tedavi ederken kaçmaması için ayağa kalkamayacağı şekilde sırt üstü devirmek casting n.
solunum yollarında ödem ve ateş belirtileri olan büyükbaş hayvan hastalığı catarrhal fever n.
tek hücreli bir sığır parazitinden kaynaklanan büyükbaş hayvan hastalığı red water n.
kanlı idrara neden olan bir büyükbaş hayvan hastalığı red water n.
babeziya bovis protozoanı tarafından yayılan bir büyükbaş hayvan hastalığı redwater n.
kanlı idrara neden olan bir büyükbaş hayvan hastalığı redwater n.
büyükbaş hayvanlarda görülen ölümcül bir zehirlenme tires n.
büyükbaş hayvanlarda görülen ölümcül bir zehirlenme tremble n.
büyükbaş hayvanlarda görülen ölümcül bir zehirlenme trembles n.
bir çeşit büyükbaş hastalığı x–disease n.
bir çeşit büyükbaş hastalığı xx–disease n.
küçükbaş ve büyükbaş hayvanlarda görülen bir hastalık facial eczema n.
büyükbaş ve küçükbaş hayvanlarda görülen bronşit husk n.
(ayak ve ağız hastalığı kaynaklı) vücut ısısını düzenleyemeyen büyükbaş hayvan panter n.
karaciğerde açık renkli bölgeler oluşturan bir büyükbaş hastalığı sawdust n.
karaciğerde açık renkli bölgeler oluşturan bir büyükbaş hastalığı sawdust liver n.
büyükbaş hayvanın bağırsaklarını boşaltma scouring n.
Zoology
büyükbaş hayvanların topuklarını ısırarak sürüyü kontrol eden bir çoban köpeği heeler n.
sığır cinsinden büyükbaş rother beasts n.
bos cinsi büyükbaş rother beasts n.
büyükbaş hayvanların boyunlarının altında biriken sarkık deri parçası dewlap n.
(büyükbaş sürüsünden hayvanı) çıkarmak cut v.
(büyükbaş hayvan) alt çenenin anormal derecede çıkıntılı olduğu bir mutasyona uğramış bulldog adj.
Botanic
batı hindistan'da yetişen, yaprak ve dalları büyükbaş hayvan yemi olarak kullanılan, dut familyasına mensup küçük ağaç ramoon n.
yaprakları büyükbaş hayvanlar için zehirli olan isotoma cinsine mensup bitkilere verilen ad tibey n.
genellikle büyükbaş hayvan yemi olarak yetiştirilen geniş köklü sarımsı renkte bir pancar mangel-wurzel (beta vulgaris vulgaris) n.
genellikle büyükbaş hayvan yemi olarak yetiştirilen geniş köklü sarımsı renkte bir pancar mangold (beta vulgaris vulgaris) n.
genellikle büyükbaş hayvan yemi olarak yetiştirilen geniş köklü sarımsı renkte bir pancar mangold-wurzel (beta vulgaris vulgaris) n.
avustralya'ya özgü, büyükbaş yemi olarak kullanılan uzun ve sert bir çim sago grass (paspalidum globoideum) n.
pembemsi beyaz çiçekleri olan, büyükbaş hayvanlar için zehirli bir doğu abd çalısı sorrel tree n.
pembemsi beyaz çiçekleri olan, büyükbaş hayvanlar için zehirli bir doğu abd çalısı staggerbush n.
pembemsi beyaz çiçekleri olan, büyükbaş hayvanlar için zehirli bir doğu abd çalısı lyonia mariana n.
genellikle büyükbaş hayvan yemi olarak yetiştirilen geniş köklü sarımsı renkte bir pancar mangel n.
genellikle büyükbaş hayvan yemi olarak yetiştirilen geniş köklü sarımsı renkte bir pancar mangelwurzel n.
genellikle büyükbaş hayvan yemi olarak yetiştirilen geniş köklü sarımsı renkte bir pancar mangel-wurzel n.
genellikle büyükbaş hayvan yemi olarak yetiştirilen geniş köklü sarımsı renkte bir pancar mangold n.
genellikle büyükbaş hayvan yemi olarak yetiştirilen geniş köklü sarımsı renkte bir pancar mangold-wurzel n.
genellikle büyükbaş hayvan yemi olarak yetiştirilen geniş köklü sarımsı renkte bir pancar beta vulgaris vulgaris n.
büyükbaş hayvan yemi olarak kullanılan hindistan'a özgü bir ot doob grass (cynodon dactylon) n.
Agriculture
kesim için beslenen büyükbaş hayvan stocker n.
büyükbaş hayvan su deliği bore [australia] n.
büyükbaş hayvan sürüsü bow n.
çiftlikteki büyükbaş hayvanlar bow n.
büyükbaş yemi feed grain n.
büyükbaş hayvanların semirtildiği yer feedlot n.
büyükbaş hayvanların semirtildiği yer feedyard n.
kuraklık zamanlarında büyükbaş otlatılan yol kenarı paddock [australia] n.
Breeding
büyükbaş hayvan çiftliği cattle farm n.
büyükbaş hayvan ağılı cattle pen n.
büyükbaş hayvan çiftliği cattle ranch n.
büyükbaş hayvan nolt [obsolete] n.
büyükbaş hayvanlar bovine animals n.
büyükbaş hayvan dürtmeye yarayan ucu sivri çubuk stock prod n.
büyükbaş hayvan yetiştiriciliği cattle-raising n.
büyükbaş hayvan yetiştiricisi stockbreeder n.
büyükbaş hayvancılık cattle farming n.
büyükbaş hayvancılık bovine breeding n.
büyükbaş hayvan dürtmeye yarayan ucu sivri çubuk cattle prod n.
doğum locası (büyükbaş hayvan) box stall n.
tüm yaşamı boyunca otla beslenmiş olan büyükbaş hayvanların eti grass finished beef n.
(genelde büyükbaş) hayvan taşıma vagonu stock car n.
(sığır, öküz gibi) büyükbaş hayvan bovine n.
(genelde büyükbaş) hayvan taşıma kamyonu cattle truck n.
küçükbaş ve büyükbaş ovine and bovine n.
büyükbaş hayvanların pazara teslimi yarding [australia] n.
tekrar sayılmasını önlemek için kuyruğu kısa kesilmiş büyükbaş hayvan bangtail [australia] n.
tekrar sayılmasını önlemek için kuyruğu kısa kesilmiş büyükbaş hayvanlardan oluşan sürü bangtail muster [australia] n.
büyükbaş hayvan erf n.
büyükbaş hayvan çiftçisi estanciero n.
canlı büyükbaş hayvan beef on the hoof n.
büyükbaş hayvan bestial [scotland] n.
kesim için yetiştirilen büyükbaş hayvan vealer [new zealand] n.
büyükbaş hayvanın başını sabit tutmaya yarayan hareketli iskelet headgate n.
büyükbaş hayvan yemliği feed bunk n.
uzun boynuzları, kahverengi ve beyaz postu olan büyükbaş hayvan longhorn n.
büyükbaş hayvan ağılı cow pen n.
(büyükbaş veya koyunların geçişini sağlayan) dar koridor shoot n.
(büyükbaş hayvanda) boynuz oluşumunu engellemek dehorn v.
(büyükbaş) bağırsaklarını boşaltmak scour v.
tüberküloz gibi hastalıklardan arındırılmış (büyükbaş hayvan) attested [brit] adj.
(büyükbaş hayvan damgası) ters crazy adj.
(büyükbaş hayvan) kaba ve düşük kaliteli plain adj.
(büyükbaş) sırtı çizgili finchbacked adj.
(büyükbaş) sırtı benekli finchbacked adj.
(büyükbaş) sırtı çizgili finched adj.
(büyükbaş) sırtı benekli finched adj.
History
boynuzlu büyükbaş hayvanlara konulan feodal vergi horngeld n.
(orta çağ ingilteresi'nde) derebeyinin büyükbaş hayvanlarını gütme karşılığında alınan arazi drofland n.
(orta çağ ingilteresi'nde) derebeyinin büyükbaş hayvanlarını gütme karşılığında alınan arazi dryfland n.
Mythology
(yunan mitolojisinde) içinde binlerce büyükbaş hayvan bulunan ahırını yıllarca temizletmemiş kral augeas n.
yunan mitolojisinde komşusunun büyükbaş hayvanlarını çalıp görünmez hale getiren bir hırsız autolycus n.
Archaic
koyun, büyükbaş hayvan ve domuzlar için yapılmış duvarla çevrili yer ree n.
büyükbaş hayvan noot n.
büyükbaş hayvanlarda kaburga kıkırdağı tendrons n.
(büyükbaş) yem çarpması yaşamak founder v.
Engineering
büyükbaş hayvan taşımak için kullanılan bir yol beef road [australia] n.