düzgün - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

düzgün



Bedeutungen von dem Begriff "düzgün" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 81 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
düzgün even adj.
düzgün straight adj.
düzgün smooth adj.
düzgün decent adj.
General
düzgün paint n.
düzgün dandy adj.
düzgün shapely adj.
düzgün equable adj.
düzgün dandyish adj.
düzgün shipshape adj.
düzgün unruffled adj.
düzgün clean adj.
düzgün formal adj.
düzgün slick adj.
düzgün neat adj.
düzgün trim adj.
düzgün square adj.
düzgün sleek adj.
düzgün fluent adj.
düzgün in good trim adj.
düzgün ordered adj.
düzgün right adj.
düzgün orderly adj.
düzgün slicken adj.
düzgün measured adj.
düzgün flat adj.
düzgün clear-cut adj.
düzgün clean-cut adj.
düzgün level adj.
düzgün presentable adj.
düzgün proper adj.
düzgün regular adj.
düzgün steady adj.
düzgün uniform adj.
düzgün squared away adj.
düzgün just so adj.
düzgün righteous adj.
düzgün trig [scottish] adj.
düzgün ataunt adj.
düzgün ataunto adj.
düzgün unrumpled adj.
düzgün unwrinkled adj.
düzgün fair adj.
düzgün right-minded adj.
düzgün right-running adj.
düzgün compt [obsolete] adj.
düzgün polite [obsolete] adj.
düzgün feat [dialect] [uk] adj.
düzgün ordinee adj.
düzgün sculptured adj.
düzgün shapable adj.
düzgün shapeable adj.
düzgün silken adj.
düzgün crystalline adj.
düzgün smeeth adj.
düzgün suent [dialect] adj.
düzgün truly adv.
düzgün smartly adv.
düzgün even adv.
düzgün properly adv.
Colloquial
düzgün clear cut adj.
düzgün in good order expr.
düzgün all correct expr.
düzgün all correct expr.
Idioms
düzgün according to cocker [uk] expr.
düzgün according to gunter [us] expr.
Technical
düzgün uniform adj.
düzgün slick adj.
düzgün correct adj.
düzgün permanent adj.
düzgün smooth adj.
düzgün closely graded adj.
düzgün regular adj.
düzgün level adj.
Computer
düzgün uniform sampling adj.
Automotive
düzgün homogeneous adj.
Music
düzgün grazioso adj.
Archaic
düzgün net adj.
düzgün janty adj.
Slang
düzgün together adj.
British Slang
düzgün kosher adj.

Bedeutungen, die der Begriff "düzgün" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 477 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
düzgün görünüşlü presentable adj.
doğru düzgün decent adj.
düzgün bir şekilde properly adv.
doğru düzgün bir şekilde fittingly adv.
General
düzgün akış denetimi laminar flow control n.
düzgün boyayan boya levelling dye n.
düzgün biçim shape n.
düzgün olmama irregularity n.
düzgün giyimlilik dapperness n.
düzgün görünüşlü olma presentableness n.
düzgün konuşma smooth talking n.
düzgün kesilebilirlik sectility n.
düzgün kenar straight edge n.
düzgün konuşma clean speech n.
alabora olması halinde otomatik olarak düzgün duruma gelen küçük bot self-righting n.
düzgün davranış proper behavior n.
düzgün davranış correct behavior n.
düzgün/adamakıllı (bir) iş decent work n.
düzgün bir adam a proper man n.
düzgün bir iş a proper work n.
düzgün kalp atışı eurhythmy n.
eli yüzü düzgün bir kız a decent-looking girl n.
düzgün kalp atışı eurythmy n.
sorunsuz/düzgün işlem smooth operation n.
düzgün sapma uniform deviate n.
mobilya ayağı gibi ortası ve ucu şişkin, düzgün çubuk baluster n.
düzgün giyimlilik rakishness n.
düzgün çalışmayan sistem nonsystem n.
düzgün olmama unequalness n.
düzgün temsil etmeyen kimse misrepresentative n.
yoga ve meditasyonda düzgün vücut pozisyonları ve duruşlar mudra n.
düzgün çalışan araba goer n.
düzgün çalışan şey goer n.
düzgün bir yaşam için gerekli görülen şeyler decencies n.
düzgün yaşamın dış koşulları decencies n.
engellilik yüzünden düzgün hareket edemeyen kimse duck n.
yemeğini didikleyip doğru düzgün yemeyen kimse pingler [dialect] [uk] n.
düzgün görünüm seemlyhed n.
şekli düzgün olma shapeliness [rare] n.
düzgün örüntü sleight [obsolete] n.
düzgün şekil sleight [obsolete] n.
dinamik hoparlörün ses bobinini mıknatısa göre düzgün bir şekilde konumlandıran ve genellikle esnek bir fiber halkadan oluşan parçası spider n.
düzgün şekle girmek got into linear form v.
ağır ya da düzgün adımlarla yürümek pace v.
düzgün olmak be orderly v.
düzgün olmak be honest v.
düzgün olmak be smooth v.
düzgün olmak be straight v.
düzgün ateş etmek shoot straight v.
düzgün çalışmak work properly v.
düzgün çalışmak function properly v.
düzgün olmak be well-arranged v.
işi düzgün yapmak do the work right v.
düzgün bir şekilde kesmek/biçim vermek manicure v.
düzgün kalınlıkta maddeyle döşemek thicken v.
düzgün şekle sokmak trick v.
düzgün hale getirmek even v.
düzgün bir görünüm vermek varnish v.
bir fikre düzgün bir görünüm vermek varnish v.
(parçaları) pürüzsüz veya düzgün olması için bir araya getirmek fair v.
sınırlarda ve köşelerde taşma yapmadan düzgün şekilde birleştirmek miter v.
hızlı ve düzgün bir şekilde yürümek link [scotland] v.
hızlı ve düzgün hareket etmek link [scotland] v.
düzgün olmayan bir yüzeyi kımıldatmak ruffle v.
beyzbol topuna düzgün falso verememek hang v.
düzgün olarak devam eden firm adj.
tavrı düzgün in fine fettle adj.
düzgün görünüşlü presentable adj.
düzgün olmayan salebrous adj.
düzgün giyimli dapper adj.
eli yüzü düzgün fairly pretty adj.
eli yüzü düzgün presentable adj.
düzgün konuşan smooth spoken adj.
düzgün olmayan irregular adj.
kıyafeti düzgün respectable adj.
düzgün kesilebilir sectile adj.
düzgün tıraşlı smooth shaven adj.
düzgün damarlı even-textured adj.
çok düzgün extra-smooth adj.
düzgün olmayan uneven adj.
konuşması düzgün well-spoken adj.
düzgün olmayan unlevel adj.
düzgün sayılabilecek halfway decent adj.
elle tutulur anlamda düzgün halfway decent adj.
şöyle doğru düzgün halfway decent adj.
düzgün vücutlu well-proportioned adj.
için düzgün/düz smooth for adj.
düzgün kesilmiş/bakımlı manicured adj.
düzgün vücutlu curvaceous adj.
düzgün vücutlu curvy adj.
alkolün etkisiyle doğru düzgün düşünme yeteneğini yitirmiş befuddled adj.
alkolün etkisiyle doğru düzgün düşünme yeteneğini yitirmiş befogged adj.
düzgün ölçülmüş well-measured adj.
düzgün işletilen well operated adj.
kısa ve düzgün brief and orderly adj.
doğru düzgün nice adj.
düzgün ve anlaşılır kelimeler kullanamayan nonverbal adj.
düzgün kırpılmış tosh [scottish] adj.
düzgün kesilmiş trim [obsolete] adj.
doğru düzgün true adj.
düzgün çalışan true adj.
düzgün kırpılmış apiked [obsolete] adj.
eli yüzü düzgün au fait [french] adj.
düzgün şekil verilmemiş undershapen adj.
düzgün olmayan unslick adj.
düzgün olmayan untrim adj.
düzgün damarlı even-textured adj.
düzgün çalışmayan wonky adj.
doğru düzgün profound adj.
doğru düzgün honourable [obsolete] adj.
doğru düzgün hissedilmeyen obscure adj.
düzgün bir şekilde yürütülmemiş off-base adj.
düzgün bir şekilde tasavvur edilmemiş off-base adj.
düzgün bir şekilde anlaşılmamış off-base adj.
(vücut) düzgün rounded adj.
doğru düzgün adı olmayan improper adj.
düzgün şekil verilmiş contoured adj.
düzgün şekillendirilmiş flowing adj.
aşırı düzgün priggish adj.
(el yazısı) düzgün set adj.
düzgün biçimli shapely adj.
düzgün dizili shapely adj.
planı düzgün olan shapely adj.
şık ve düzgün görünen presentable adj.
düzgün görünüşlü bir şekilde presentably adv.
düzgün bir şekilde dandyishly adv.
düzgün bir şekilde sleekly adv.
düzgün olarak uniformly adv.
düzgün şekilde in the correct way adv.
doğru düzgün properly adv.
düzgün biçimde even adv.
doğru düzgün nice adv.
doğru düzgün nicely adv.
düzgün bir biçimde neat adv.
düzgün ve titiz bir biçimde primly adv.
doğru düzgün trim adv.
düzgün hareket ederek trippingly adv.
doğru düzgün widely adv.
düzgün bir şekilde emendately adv.
düzgün olmayan bir şekilde unproperly adv.
düzgün bir biçimde evenly adv.
düzgün bir şekilde meetly adv.
düzgün bir şekilde çalışmadan wrong adv.
düzgün bir şekilde işlev göstermeden wrong adv.
doğru düzgün featly adv.
düzgün bir şekilde coherently adv.
düzgün bir şekilde ordinately adv.
doğru düzgün orthodoxly adv.
düzgün bir şekilde spruntly adv.
… düzgün bir şekilde the ... doesn't work properly expr.
Phrasals
(sinyal) düzgün iletilememek break up v.
düzgün çalıştığını doğrulamak için belirli bir süre için yeni bir elektronik ekipman parçası kullanmak burn in v.
düzgün çalıştığını doğrulamak için belirli bir süre için yeni bir elektronik ekipman parçası kullanmak burn into v.
(bir şeyin) düzgün çalışması için uğraşmak battle with (something) v.
hokeyde rakibin düzgün bir vuruş yapmasını engelleyecek şekilde konum almak box out v.
(bir şeyi) düzgün söylemekte zorlanmak trip over (something) v.
Phrases
kalabalık bir gruptan/komiteden düzgün bir karar çıkmaz a camel is a horse designed by a committee expr.
kalabalık bir gruptan/bir komiteden düzgün bir karar çıkması çok zordur a camel is a horse designed by a committee expr.
perspektifi düzgün in perspective expr.
uygun/düzgün hale to rights expr.
düzgün çizilmiş in drawing expr.
Proverb
iyi/düzgün/erdem içinde yaşayan uzun yaşar he lives long who lives well
aynı anda iki işi yürütmek iki işi de düzgün yapamamaya neden olur a man cannot serve two masters
bir şey doğru/doğru düzgün yapılsın istiyorsan kendin yapacaksın if you want it done right, do it yourself
bir şey doğru/doğru düzgün yapılsın istiyorsan kendin yapacaksın if you want something done right, do it yourself
Colloquial
düzgün şekilli kalçalara sahip olma callipygia n.
düzgün şekilli kalçalara sahip olma callipygy n.
düzgün bir ilişki yaşayan çift thing n.
düzgün/güzel saçlı becky becky with the good hair n.
sağda solda düzgün kıyafetlerle gezip kadınları tavlamaya çalışan adam drug store cowboy n.
düzgün biri regular fellow n.
düzgün davranan kimse square n.
düzgün erkek quality joe n.
düzgün çalışmamak be on the blink v.
düzgün bir iş bulmak get a regular job v.
bir şeyi düzgün anlamak get something right/straight v.
(biriyle/bir şeyle ilgili) işler olumlu/düzgün ilerlemek go well with (someone or something) v.
düzgün şekilli kalçalara sahip olan callipygous adj.
düzgün şekilli kalçalara sahip olan callipygian adj.
düzgün kalçalı callipygous adj.
düzgün kalçalı callipygian adj.
doğru düzgün çalışmayan on the bum adj.
düzgün kalçalı callipygian adj.
düzgün biçimde in good order expr.
çok düzgün like a book expr.
doğru düzgün göremiyorum can't see straight expr.
düzgün ilerlemeyen no-go expr.
yatağını düzgün bir şekilde yap make your bed properly expr.
ya işini doğru düzgün yap ya da çek git (do something) or get off the pot expr.
ya doğru düzgün çalış ya da gölge etme (do something) or get off the pot expr.
son derece düzgün/doğru on the up and up [us] expr.
sağlam/düzgün ya, bozana kadar uğraş/uğraşırlar artık if it ain't broke, fix it till it is expr.
Idioms
düzgün adam a good joe n.
düzgün adam good joe n.
düzgün konuşma sweet talk n.
düzgün ingilizce bbc english n.
olduğundan daha iyi, düzgün ve sorunsuz gösterilen hesap padded account n.
bir yerin sağlıklı/düzgün işlediğine dair teminat clean bill of health n.
düzgün/doğru düzgün çalışmamak be on the bum v.
düzgün olmamak be out of true v.
düzgün düşünememek not be thinking straight v.
düzgün ve tertipli bir şekilde/muntazaman yerleştirmek get something in apple-pie order v.
düzgün/adam gibi davranmak comport oneself with better behavior v.
düzgün davranmak comport oneself with better behavior v.
düzgün işlemek be up and running v.
düzgün ve sorunsuz çalışmak be up and running v.
düzgün ve tertipli bir şekilde/muntazaman yerleştirmek put something in apple-pie order v.
morali düzgün olmak have one's tail up v.
sorunsuz/düzgün çalışmak purr like a cat v.
sorunsuz/düzgün çalışmak purr like a kitten v.
düzgün/şık giyinmek dress for success v.
(bir şeyi) düzgün hatırlamamak not put (one's) finger on (something) v.
düzgün işler durumda olmak be off the ground v.
düzgün gitmemek go off-kilter v.
düzgün çalışmamak go off-kilter v.
düzgün gitmemek go out of kilter v.
düzgün çalışmamak go out of kilter v.
düzgün çalışmamak go phut v.
hesapları olduğundan daha iyi, düzgün ve sorunsuz göstermek pad the accounts v.
hesapları olduğundan daha iyi, düzgün ve sorunsuz göstermek pad one's accounts v.
(bir şeyi/yeri) düzgün tutmak keep (something) in order v.
(birinin) düzgün davranmasını sağlamak keep (someone) in order v.
perspektifi düzgün olmak be in perspective v.
düzgün çalışmamak be out of fix v.
doğru düzgün çalışmamak be in bad shape v.
düzgün çalışmak be in good condition v.
düzgün çalışmamak be out of kilter v.
düzgün çalışmamak be out of order v.
üstü başı düzgün olmak be well turned out v.
doğru düzgün görememek can't see straight v.
bir yerin sağlıklı/düzgün işlediğine dair teminat verilmek be given a clean bill of health v.
bir yerin sağlıklı/düzgün işlediğine dair teminat almak have a clean bill of health v.
bir konuyla ilgili doğruları/gerçekleri doğru düzgün öğrenmek/yansıtmak get one's facts straight v.
bir konuyla ilgili doğruları/gerçekleri doğru düzgün öğrenmek/yansıtmak get the facts straight v.
düzgün vücut hatlarına sahip olmak have curves in all the right places v.
(bir şey) olarak düzgün/efektif/etkili çalışmak hold up as (something) v.
(bir şey) olarak düzgün/efektif/etkili işlemek hold up as (something) v.
(bir şey) olarak düzgün/efektif/etkili iş görmek hold up as (something) v.
düzgün tutmak keep in order v.
düzgün davranmasını sağlamak keep in order v.
doğru düzgün görmemek not see straight v.
düzgün işler durumda off the ground adj.
düzgün düşünemiyorum can't think straight expr.
düzgün ve sağlıklı tuvalet alışkanlığına sahip regular as clockwork expr.
düzgün ve sağlıklı tuvalet alışkanlığına sahip as regular as clockwork expr.
düzgün anlaşılır bir dille in plain english expr.
düzgün işleyen up and running expr.
düzgün çalışmaz halde in bad shape expr.
düzgün çalışmayan in bad shape expr.
düzgün çalışır halde in good shape expr.
düzgün işler durumda on its feet expr.
düzgün çalışmayan out of fix expr.
Speaking
eli yüzü düzgün bir iş a decent job n.
düzgün davran be good n.
düzgün davranın be good n.
bu sefer işi düzgün yapalım this time we’re going to do it right expr.
düzgün otur sit nicely expr.
umarım düzgün gidiyordur I hope it's going smoothly expr.
düzgün bir şeyler giyin wear something decent expr.
Trade/Economic
büyük ve düzgün kara yolu express way n.
daha düzgün koşullar more favorable terms n.
düzgün durumlu büyüme oranı steady-state growth rate n.
düzgün işleyen piyasa orderly market n.
düzgün hat gemileri navlun tarifesi liner terms n.
düzgün bir şekilde yerleştirilmiş trimmed adj.
mallar düzgün biçimde paketlenip istiflendi contents unknown expr.
Law
vasiyetin düzgün biçimde icrası şartı attestation clause n.
Technical
elmas kesme aletinin, taşı düzgün kesip cilalayacak şekilde sabit durabilmesi için gereken aygıt tang n.
balyaların düzgün ve kare paketlemeye yarayan pres mekanizması tucker n.
bir tüpün katotu ve elektrotu arasına uygulanan düzgün gerilim grid bias n.
düzgün çokgen regular polygon n.
düzgün uzunluk straight length n.
düzgün nicemleme uniform quantization n.
düzgün dağılmış yük uniform load n.
düzgün çalışma smooth running n.
düzgün olmayan kesim sugary cut n.
düzgün sönümlü dağılım tapered distribution n.
düzgün boyama maddesi leveling agent n.
düzgün dönme testi true running test n.
düzgün akış uniform flow n.
düzgün olmayan nicemleme nonuniform quantization n.
düzgün olmayan hareket shake n.
düzgün prizma regular prism n.
düzgün olmayan savak irregular weir n.
düzgün örnekleme uniform sampling n.
düzgün oturma uniform settlement n.
düzgün kenar deneyi straightedge test n.
düzgün çokyüzlü regular polyhedron n.
düzgün dislokasyon perfect dislocation n.
düzgün ivme uniform acceleration n.
düzgün hız uniform velocity n.
düzgün akış laminar flow n.
düzgün kararlılık uniform stability n.
düzgün piramit regular pyramid n.
düzgün akış denetimi laminar flow control n.
düzgün dalga straight wave n.
düzgün sınırlılık prensibi uniform boundedness principle n.
düzgün yüzey plane surface n.
düzgün zemin yapısı regular soil structure n.
düzgün akış özellikleri uniform flow characteristics n.
düzgün yansıma regular reflection n.
düzgün olmayan çokgen irregular polygon n.
düzgün sekizyüzlü regular octagon n.
düzgün dörtyüzlü regular tetrahedron n.
düzgün olmayan oturma nonuniform settlement n.
düzgün değişen doğru akım pulsating direct current n.
düzgün olmayan sınır irregular boundary n.
düzgün hareket steady motion n.
düzgün trafik smooth traffic n.
düzgün boyama gücü leveling power n.
düzgün dilim wafer n.
düzgün beşgen regular pentagon n.
düzgün penetrasyon regular penetration n.
düzgün olmayan şev uneven slope n.
düzgün boyayan boya leveling dye n.
düzgün (dağılmış) yük uniform load n.
eksiksiz düzgün uzay complete uniform space n.
hatalı veya düzgün olmayan şekil pseudomorph n.
rasgele düzgün sayı uniform random number n.
suyu düzgün kereste straight-grained timber n.
tülün düz bir zemine ya da duvara sürülerek ve yayarak düzgün bir şekilde oturtulması/yapıştırılması marouflage n.
tamamen düzgün uzay completely regular space n.
hoparlörün kötü tasarımı ve yetersiz sönümlemesi nedeniyle bas notaların düzgün çıkmaması hangover n.
sabit akımdan düzgün değişen akım üreten titreşimli cihaz vibrator n.
makine parçasında düzgün çalışabilmek veya başka bir parçanın çalışabilmesi için meydana gelen kısa süreli kesinti dwell n.
düzgün kesilmiş, üstü cilalı, belirli bir geometrik biçimli taş kesimi cabochon n.
dikdörtgen ve düzgün bir kesite sahip haddelenmiş metal çubuk flat n.
düzgün olarak azaltmak (sayı/hakim) dwindle v.
düzgün çalışmayan nonperforming adj.
kenarları düzgün şekilde konik, tabanı düz olan trochoid adj.
kenarları düzgün şekilde konik, tabanı düz olan trochiform adj.
düzgün sınırlı uniformly bounded adj.
düzgün profilli straight-sided adj.
düzgün olmayan uneven adj.
düzgün teçhiz edilmemiş ill-equipped adj.
düzgün kesilmiş clean cut adj.
düzgün olmayan unlevel adj.
doğru düzgün straight adv.
düzgün bir şekilde correctly adv.
Computer
düzgün nokta smooth point n.
düzgün olmayan nicemleme non-uniform quantization n.
düzgün kayıt good registry n.
düzgün bitiş smooth end n.
düzgün hat smoothline n.
düzgün başlangıç smooth start n.
daha düzgün çalışmak run more smoothly v.
metnin bilgisayarda düzgün bir şekilde görüntülenebilmesi için kodlama eklemek mark up v.
sürücü düzgün mü? is drive good? expr.
Informatics
düzgün trafik smooth traffic n.
düzgün örnekleme uniform sampling n.
düzgün yakınsaklık metriği maximum metric n.
Electric
telin düzgün bir boru etrafına sarılmasıyla elde edilen bobin helix n.
Mechanic
düzgün çalışması için yağ eklenmiş (makine) oiled adj.
Textile
düzgün boyayan boya levelling dye n.
düzgün boyama gücü levelling power n.
eteğin ucunu giyildiğinde düzgün ve uygun bir yükseklikte duracak şekilde ayarlamak hang v.
düzgün bir yapısı olmayan deconstructed adj.
Construction
düzgün akış laminar low n.
düzgün yatay derzli moloz taş yapım coursed rubble masonry n.
düzgün yayılı yük uniformly distributed loads n.
düzgün boyama maddesi levelling agent n.
düzgün yüzey smooth surface n.
düzgün şekilde sıralanmamış (taş, tuğla) random adj.
düzgün ve sıvasız yüzeyi olan (tuğla örgüsü) fairfaced adj.
Lighting
düzgün geçirme çarpanı regular transmittance n.
düzgün yansıma specular reflection n.
düzgün geçme regular transmission n.
düzgün yansıma regular reflection n.
düzgün yansıtma çarpanı regular reflectance n.
Woodworking
suyu düzgün kereste straight-grained timber n.
hindistan'a özgü aporosa cinsi ağaçtan elde edilen düzgün taneli sert kereste kokra n.
Automotive
düzgün akış hatlı egzoz manifoldu headers n.
(arka tekerlek) ön tekerleği düzgün bir şekilde izlemek track v.
araç düzgün akmalıdır vehicle should coast smoothly expr.
Aeronautic
havanın uçağın kanadından daha düzgün akması ve türbülansın en aza inmesine yarayan bir araç turbulator n.
düzgün yaklaşma straight-in approach n.
düzgün dönüş gentle turn n.
düzgün yer döşemesi straight runs of pavement n.
düzgün iniş gentle landing n.
Marine
babafingo yelkenlerinin düzgün bir şekilde taşınabildiği esinti topgallant breeze n.
düzgün olmayan tarama uneven trace of dredging n.
düzgün yerleştirme uniform placing n.
düzgün türbülans akımı smooth turbulent flow n.
düzgün laminer sınır tabakası smooth laminar boundary layer n.
yükü düzgün istif ederek gemiyi dengelemek trim v.
yüzeyi düzgün bir hale getirmek için (halat) tellerinin arasındaki boşlukları iplik veya sicim ile doldurmak worm v.
teknede bulunan uzun ipi sararak (düzgün bir şekilde) depolamak cheese down v.
Mining
düzgün patlatma smooth blasting n.
düzgün delik smooth hole n.
Medical
düzgün sınırlı lezyon well-circumscribed lesion n.
düzgün kenarlı smooth marginated adj.
çabuk ve düzgün bir şekilde iyileşen euplastic adj.
vücutta düzgün çalışmayan incompetent adj.
Physiology
özellikle metabolik deneylerde kullanılan düzgün bir şekilde bölünmüş doku süspansiyonu brei n.
Pathology
böbreklerde nefronun glomerül kısmının düzgün çalışmadığı, proteinin kandan idrara karışarak vücut dokularında sıvının biriktiği bir hastalık nephrotic syndrome n.
renkleri düzgün görememe rahatsızlığı chromatopsia n.
amaçlı hareketlerin doğru veya düzgün yapılamaması paraphraxia n.
amaçlı hareketlerin doğru veya düzgün yapılamaması paraphraxis n.
Printing
düzgün baskı için plaka ile tabanı arasına yerleştirilen parça interlay n.
Math
düzgün çokgenin merkezden uzaklığı radius n.
ayırtık düzgün yapı discrete uniform structure n.
düzgün çokyüzlü regular polyhedron n.
düzgün temsil regular representation n.
düzgün yarıgrup regular semigroup n.
düzgün çokgen regular polygon n.
düzgün sınırlılık uniform boundedness n.
düzgün süreklilik uniform continuity n.
düzgün yakınsaklık uniform convergence n.
düzgün olmayan fonksiyon nonsmooth function n.
eksiksiz düzgün uzay complete uniform space n.
tamamen düzgün uzay completely regular space n.
dağılım teorisinde düzgün fonksiyonlar oluşturmak için kullanılan özel özellikli düzgün fonksiyon mollifier n.
(gömme işleminde) diferansiyeli her yerde birebir olan düzgün harita immersion n.
Geometry
düzgün dışbükey çokyüzlü regular convex polyhedron n.
düzgün dışbükey çokyüzlü regular convex solid n.
düzgün on iki yüzlü regular dodecahedron n.
düzgün altıgen regular hexagon n.
düzgün altı yüzlü regular hexahedron n.
düzgün yirmi yüzlü regular icosahedron n.
düzgün sekiz yüzlü regular octahedron n.
düzgün olma regularity n.
köşelerinden düzgün kesilmiş küp truncated cube n.
düzgün çokgenin merkezinden kenara indirilen dikme apothem n.
yüzleri birbirine eş düzgün çokgenlerden oluşan simetrik cisim archimedean solid n.
yüzleri düzgün çokgen olan, eşit açılara sahip (çokyüzlü) regular adj.
hem saat yönünde hem de tersi yönünde aynı sayıda köşe veya kenara sahip olan (iki düzgün çokgen köşesi veya kenarı) belirtilen açının karşısında bulunan (dik üçgen kenarı) opposite adj.
Logic
çelişki yaratmamak şartıyla olabildiğince geniş olan (düzgün formüller kümesi) maximal adj.
Statistics
düzgün olmayan rasyonel temelli eğri non-uniform rational basis spline (nurbs) n.
düzgün rastgele değişken uniform random variable n.
Physics
atomların veya moleküllerin tek bir frekansta düzgün bir şekilde salınan temel bir titreşim hareketinin kuantum mekaniğinde ifade edilmesi phonon n.
düzgün dairesel hareket uniform circular motion n.
düzgün hızlanma uniform acceleration n.
düzgün ivme uniform acceleration n.
düzgün dairesel hareket regular circular movement n.
Biology
(çiçek veya parçaları) düzgün olmayan irregular adj.
Marine Biology
echinus cinsinin yuvarlak düzgün deniz kestaneleri içeren şubesi regularia n.
Botanic
hastalık veya besin yetersizliği nedeniyle düzgün büyüyememe hypoplasia n.
düzgün süleyman mührü great solomon's-seal n.
düzgün süleyman mührü polygonatum biflorum n.
düzgün süleyman mührü polygonatum commutatum n.
Breeding
doğru düzgün kısırlaştırılamadığı için iyi et veremeyip nadiren üreyebilen horoz slip n.
Forestry
kesilirken düzgün ayrılması için ağaç gövdesine çentik atmak undercut v.
Linguistics
çok boyutlu düzgün doğrusal çözümleme multiple-regression analysis n.
düzgün dağılım eğrisi normal curve n.
düzgün doğrusal çözümleme regression analysis n.
düzgün doğrusal çizgi regression line n.
düzgün bir biçimde ifade etme articulating n.
düzgün dağılım normal distribution n.
düzgün olmayan yazım inorthography n.
Religious
doğru düzgün orthodoxally [obsolete] adv.
Geography
düzgün hat slicken line n.
Military
düzgün tıraş proper haircut n.
yivli silah namlusunda düzgün spiral hatve uniform twist n.
Sport
(takımı) sahaya düzgün veya yeterli düzeyde çıkaramama misfield n.
(takımı) sahaya düzgün veya yeterli düzeyde çıkaramamak misfield v.
Art
resim ve heykel sanatında kumaş kıvrımlarının görüntüsünün düzgün biçimde yapılması casting of draperies n.
Music
düzgün ve sürekli bir şekilde legato adv.
Printery
renkli baskıda renklerin düzgün hizalanması register n.
daktiloda satırları düzgün hizalayan aparat aligner n.
daktiloda satırları düzgün hizalayan aparat aliner n.
satır kenarlarını düzgün hale getirmek range v.
boşlukları düzgün ayarlanarak iç içe durması sağlanmış (font) kerned adj.
Archaic
düzgün giyimli tight [dialect] adj.
Slang
düzgün ve etkileyici vücut thicc n.
düzgün vücutlu erkek beefcake n.
düzgün konuşamayan kimse mushmouth n.
düzgün vücut curves in all the right places n.
(makine) düzgün çalışmamak go (or be) on the fritz [us] v.
sarhoşluktan düzgün yürüyememek walk on rocky socks v.
düzgün bir fiziği olmak be built like a brick shithouse v.
doğru düzgün işlememesine/çalışmamasına neden olmak kack up v.
doğru düzgün yapmak cook v.
doğru düzgün çalışmayan on the blink adj.
düzgün vücutlu zoftig adj.
düzgün vücutlu juicy adj.
British Slang
düzgün bir ilişki yaşayan çift item n.
Modern Slang
sadece reklamlar için trafik çekmeye çalışan ve doğru düzgün bir içeriği olmayan web sitesi ad trap n.