dokunan - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

dokunan



Bedeutungen von dem Begriff "dokunan" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 7 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
dokunan woven adj.
dokunan touching adj.
dokunan tangent adj.
dokunan attiguous [obsolete] adj.
dokunan contiguate adj.
dokunan osculant adj.
Archaic
dokunan attingent adj.

Bedeutungen, die der Begriff "dokunan" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 56 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
ortadoğu veya orta asya'da dokunan halı oriental rug n.
dokunan kimse/şey toucher n.
hafifçe dokunan kimse dabber n.
hafifçe dokunan şey dabber n.
çok dar dokuma tezgahında dokunan renkli keten ip veya örgü incle n.
hindistan cevizi lifinden dokunan hasır cocomat n.
(asya veya orta doğu'da) elde dokunan halı oriental carpet n.
dokunan kimse osculator n.
keçi yününden dokunan bir hint kumaşı sling n.
insanın yüreğine dokunan touching adj.
çok az dokunan tangental adj.
çok az dokunan tangential adj.
Colloquial
hassas duygulara dokunan şey/durum warm fuzzy n.
sinirine dokunan on (one's) nerves expr.
birinin sinirine dokunan on someone's nerves expr.
Idioms
(birinin) sinirine dokunan kimse a thorn in (one's) flesh n.
birinin sinirine dokunan kimse thorn in someone's side n.
birinin sinirine dokunan kimse thorn in someone's flesh n.
birinin sinirine dokunan kimse a thorn in someone's side (or flesh) n.
hassas duygulara dokunan warm and fuzzy adj.
(birinin) sinirine dokunan in (one's) hair expr.
sinirine dokunan in hair expr.
sinirine dokunan in your hair expr.
Industry
iki veya daha fazla elyaftan eğrilmiş iplikten dokunan kumaş mixture n.
iki veya daha fazla renge boyanmış elyaf iplikten dokunan kumaş mixture n.
çözgü ve örgüde farklı ipliklerden dokunan kumaş mixture n.
Technical
çıtaların üstünden ve altından dokunan kamış veya ince çubuk weaver n.
Textile
dairesel ve dikişsiz bir biçimde dokunan/örülen kumaş tubular fabric n.
pamuk, reyon, ipek veya naylondan dokunan, kıyafet, perde ve cibinlikte kullanılan ince ve saydam bir kumaş marquisette n.
dokuma tezgahında yeni ipe başladıktan sonra dokunan ilk birkaç santimetrelik kısım headend n.
geniş tezgahta dokunan dikişsiz halı broadloom n.
yabani ipekböceği ipliklerinden dokunan ipek kumaş honan n.
ipek gibi görünüp başka türde ipliklerden dokunan parlak kumaş honan n.
örgü şeklinde dokunan pürüzlü giysi kumaşı hopsacking n.
ipek, reyon, yün veya pamuktan dokunan, kırışık bir dokusu olan musline benzer hafif ve şeffaf bir kumaş mousseline n.
koyunun arka kısmında bulunan keçeleşmiş yünden dokunan kaba yünlü kumaş dagswain n.
eğirme sırasında ipliğe takılan veya yanlışlıkla kumaşa dokunan atık lif gout n.
eğirme sırasında ipliğe takılan veya yanlışlıkla kumaşa dokunan atık liflerden kaynaklanan kumaş kusuru gout n.
önce boyanan sonra elde dokunan bir kumaş ikat n.
dokuma tezgahında dokunan kumaş parçası rougher n.
ortadoğu'da dokunan halı oriental n.
eskiden orléans'ta dokunan bir kumaş orléans n.
çözgünün iplikleri arasında yer alıp mekik dokunan aralık shed n.
shetland ipliğiyle dokunan giysi shetland n.
iran'ın şiraz bölgesindeki türkmenlerce dokunan yumuşak bir yün halı shiraz n.
manila keneviri liflerinden dokunan parlak bir kumaş sinamay n.
genellikle siyah yüne beyaz yün karıştırılarak dokunan düz ve kaba çuha bezi slat [uk] n.
(çözgüyü) mekik dokunan aralıkları oluşturacak şekilde ayırmak shed v.
eşit çözgü ve atkı ipliğinden dokunan square adj.
Furniture
hindistan cevizi kabuğundaki liflerden dokunan kalın bir hasır çeşidi coconut matting n.
Medical
hastaları iyileştirirken hastaya dokunan veya ellerini hastaya yaklaştırarak tedavi uygulayan şifacı therapeutic touch n.
Geometry
tek bir noktadan dokunan tangent adj.
çok az dokunan tangential adj.
Botanic
yüzeyaltına dokunan sternotribe adj.
History
(eskiden) ingiltere'de dokunan kaba yünlü bir çeşit kumaş dozen n.
Environment
sağlığa dokunan deleterious adj.