en yakın - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

en yakın



Bedeutungen von dem Begriff "en yakın" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 9 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
en yakın closest adj.
en yakın nearest adj.
en yakın proximate adj.
en yakın next adj.
en yakın eftest [obsolete] adj.
en yakın hithermost adj.
en yakın proximately adv.
en yakın this pron.
Archaic
en yakın nighest adj.

Bedeutungen, die der Begriff "en yakın" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 174 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
en yakın olma proximateness n.
en yakın aile bireyleri immediate family n.
en yakın akraba next of kin n.
en yakın çıkış the nearest exit n.
en yakın zaman soonest time n.
en yakın komşu nearest neighbour n.
en yakın akraba next to kin n.
en yakın mirasçı next to kin n.
en yakın komşu closest neighbour n.
en iyi/en yakın arkadaş best friend n.
güneşe en yakın gezegen the closest planet to the sun n.
güneşe en yakın gezegen the nearest planet to the sun n.
(liderin/birincinin) en yakın rakibi someone’s nearest rival​/​challenger n.
(lidere/birinciye) en yakın rakip someone’s nearest rival​/​challenger n.
en yakın yerleşim nearest inhabited area n.
en yakın yerleşim bölgesi nearest inhabited area n.
fıçının ortasına en yakın demir çember bulge hoop n.
en yakın arkadaş musketeer n.
(i. ve ii. dünya savaşında ölenlerin anıldığı) 11 kasıma en yakın pazar günü poppy day n.
iki nesnenin en yakın yüzeyleri arasındaki mesafe clear n.
en yakın nokta inside n.
en yakın bölüm inside n.
(yol, kaldırım) yola en yakın kısım outside n.
en yakın nokta perigee n.
yarış alanının en iç kısmına yakın olmak have the inside track v.
en yakın arkadaşlarından birisi olarak saymak count someone among one's closest friends v.
kıça en yakın olan sternmost adj.
günümüze en yakın tarihte hazırlanmış updated adj.
bu tarafa en yakın hithermost adj.
performansta en iyiye bir yakın başarı second-best adj.
(kişinin kendisine) en yakın ownmost adj.
en uyguna yakın suboptimal adj.
bir dişin çenenin ön kısmının ortasına en yakın olan yüzeyine ait veya ilişkin mesal adj.
ortaya en yakın yerde bulunan middest [obsolete] adj.
öne en yakın forwardmost adj.
en yakın zamanda in the earliest time adv.
en yakın zamanda in the soonest time adv.
en yakın olan nextly adv.
en iyiye yakın second best adv.
en yakın olan this pron.
en yakın olma anlamı veren son ek -most suf.
rakip kaleye en yakın konumda bulunan forvet oyuncusu rf (right forward) abrev.
Phrasals
en yakın alt sayıya yuvarlamak round something down v.
(en yakın tam sayıya) yuvarlamak round off to v.
Proverb
gecenin en karanlık anı şafağa en yakın anıdır it's always darkest just before the dawn
gecenin en karanlık anı şafağa en yakın anıdır darkest hour is just before the dawn
gecenin en karanlık anı sabaha en yakın olduğu andır darkest hour is just before the dawn
gecenin en karanlık anı sabaha en yakın olduğu andır it's always darkest just before the dawn
Colloquial
en yakın arkadaş bffl (best friend for life) n.
en yakın arkadaş bosom chum n.
en yakın/iyi arkadaş best bud n.
en yakın arkadaş someone's right hand n.
en yakın arkadaş ride or die n.
en yakın arkadaşım my dog n.
Idioms
en yakın arkadaş bosom chum n.
en yakın arkadaş bosom buddy n.
en yakın arkadaş bosom pal n.
ringe/sahneye en yakın koltuk a ringside seat n.
ringe/sahneye en yakın koltuk a ringside view n.
en yakın arkadaş boon companion n.
en yakın arkadaş bosom buddy/friend n.
en yakın arkadaş work spouse n.
(en yakın tam sayıya) yuvarlamak round up to something v.
(en yakın tam sayıya) yuvarlamak round off to something v.
(en yakın tam sayıya) yuvarlamak round down to something v.
Speaking
en yakın arkadaşımı nereden tanıyorsun? how do you know my best friend? expr.
en yakın banka nerede? where is the nearest bank? expr.
en yakın arkadaşın kim? who is your closest friend? expr.
en yakın arkadaşlarım my closest friends expr.
en yakın dostlarım my closest friends expr.
Trade/Economic
en yakın teslim ayı spot delivery month n.
en yakın sebep proximate cause n.
en yakın liman nearest port n.
en yakın vadeli sözleşme nearby contract n.
en yakın amir immediate supervisor n.
en yakın postaneye ödeme sistemi lock box system n.
veya en yakın teklif or nearest offer (ono) n.
vadesi en yakın tarihli olan vadeli işlem sözleşmesi nearby contract n.
bir sayıyı en yakın yuvarlak sayıya indirgemek round down v.
Law
en yakın akraba next-of-kin n.
en yakın mahkeme nearest tribunal n.
en yakın bütün mirasçıların reddi disclaimer by all nearest heirs n.
en yakın sebep proximate cause n.
en yakın akraba blood kindred n.
suçun işlendiği yere en yakın mahkeme nearest court to the place of committing crime n.
harfi harfine uyulması mümkün olmayan durumlarda bağışçı veya vasiyet sahibinin niyetine en yakın uygulamanın yapılması kuralı rule of cy pres n.
harfi harfine uyulması mümkün olmayan durumlarda bağışçı veya vasiyet sahibinin niyetine en yakın uygulamanın yapılması kuralı cy pres n.
harfi harfine uyulması mümkün olmayan durumlarda bağışçı veya vasiyet sahibinin niyetine en yakın uygulamanın yapılması kuralı cy pres doctrine n.
Politics
hafta sonunu uzatmak için bir resmi tatili en yakın pazartesi gününe taşımak mondayize [new zealand] v.
hafta sonunu uzatmak için bir resmi tatili en yakın pazartesi gününe taşımak mondayise [new zealand] v.
Insurance
varış limanının buzlanma nedeniyle malın boşaltılmasına elverişli olmaması dolayısıyla geminin en yakın bir diğer limanda malı boşaltabilmesi için yön değiştirmesine izin veren hüküm ice deviation clause n.
Advertising
veya en yakın teklif ono (or nearest offer) abrev.
Technical
en yakın komşular nearest neighbours n.
en yakın kiriş next beam n.
en yakın komşu atomlar nearest neighbour atoms n.
en yakın atom sayısı coordination number n.
en yakın görüş mesafesi shortest focusing distance n.
kranka en yakın kat layer closest the crankshaft is n.
çapa kepçe üzerinde kolun traktöre en yakın kısmı boom n.
geminin baş tarafına en yakın direk foremost n.
kıç tarafa en yakın sternmost adv.
Computer
en yakın komşu nearest neighbor n.
Informatics
sistemde sıranın en üstünde veya en üstüne yakın anahtar top-of rack n.
Telecom
uydu yörüngesinin yere en yakın olduğu yükseklik altitude of the perigee n.
Automotive
aracın kaldırıma en yakın olan bölümü nearside n.
pistonlu bir motorun pistonun krank miline en yakın olduğu krank konumu outer dead centre n.
Railway
iç kesimde bulunan bir yerleşime en yakın noktadaki demiryolu durağı pier n.
Marine
ayın yeryüzüne en yakın noktada olmasından oluşan gel-git perigean tide n.
en yakın yaklaşma noktası closest point of approach n.
yarış teknesinde küreği pruvaya en yakın kullanan kimse bow n.
uşkuna, iki direkli yelkenli veya filikanın üçgen şeklinde olup kıç tarafa en yakın bulunan pruva yelkeni foresail n.
(yelkeni) kıça en yakın tarafa çekerek yelkenliyi döndürmek üzere ayarlamak flatten v.
kıça en yakın aftmost adj.
pruvaya en yakın bulunan foremost adj.
kıça en yakın aftermost adv.
en yakın yaklaşma noktası cpa (closest point of approach) abrev.
Mining
yüzeye en yakın geçit veya katmanın kenarı back n.
kömürün (ışığa veya yüzeye yakın olan) en üst tabakası day-coal n.
Anatomy
avuç içinin bileğe en yakın kısmı heel n.
Dentistry
dişin çenenin ön kısmının ortasına en yakın yüzeyine ait veya ilişkin mesial adj.
Physiology
en yakın nokta punctum proximum n.
Optics
teleskopta incelenen nesneye en yakın mercek object lens n.
teleskopta incelenen nesneye en yakın mercek objective lens n.
nesneye en yakın (lens) objective adj.
Gastronomy
(kuzu eti, domuz eti, sığır eti) boynun kaburgaya en yakın ucu best end n.
Math
bir sayıyı 10'un kuvveti olan en yakın sayıya tamamlayan fark arithmetical complement of a number n.
en yakın tam sayıya yuvarlamak round to the nearest integer value v.
Statistics
en iyiye yakın doğrusal tahmin edici nearly best linear estimator n.
en yakın komşu yöntemleri nearest-neighbour methods n.
en yakın komşu kümelemesi nearest-neighbour clustering n.
Physics
fermi seviyesine en yakın kuşaklar valence-conduction band n.
Biology
bitki veya hayvan organının birleşim noktasına en yakın kısmı base n.
Astronomy
gök cisminin yörüngeye kütlesinden en yakın veya uzak noktası apsis n.
gök cisminin yörüngeye kütlesinden en yakın veya uzak noktası absis n.
yörüngeleri güneşe en yakın olan dört gezegenden (merkür, venüs, dünya ve mars) herhangi biri terrestrial planet n.
eliptik yörüngede sistemin kütle merkezine en yakın nokta pericentre n.
gök cisminin yörüngesine kütlesinden en yakın veya en uzak noktalar apse n.
güney yarım küreden görülebilen, samanyolu'na en yakın bağımsız yıldız sistemleri olan iki küçük galaksiden her biri magellanic clouds n.
jüpiter'in kendisine en yakın uydusu metis n.
güneş'ten bakıldığında bir dış gezegenin veya ay'ın dünya ile aynı hizada olup dünya'ya neredeyse en yakın konumunda bulunması opposition n.
gezegenin güneşe en yakın tarafı dayside n.
aya fırlatılan bir uzay aracının aya en yakın olduğu nokta pericynthion n.
güneş atmosferinin kromosferine yakın görünen ve güneşin kutuplarında en fazla sayıda meydana gelen çok küçük sivri uçlu kısa ömürlü uzantı spicule n.
eliptik yörüngede sistemin kütle merkezine en yakın noktaya ait pericentric adj.
eliptik yörüngede sistemin kütle merkezine en yakın noktayla ilgili pericentric adj.
Botanic
bitkinin köklere en yakın büyüyen kısmı wick [uk] n.
yapracığının en alt katmanı bitki sapına en alt süperior katmandan daha yakın olan (bitki) catadromous adj.
Fishery
kamış oltada içinden misinanın geçtiği ele en yakın yerdeki en büyük çaplı kılavuz butt guide n.
Education
abd'de ortaokulu ve lise öğrencilerinin yaşadıkları bölgeye en yakın devlet okuluna yerleştirildiği sistem school choice n.
Religious
30 kasıma en yakın olan pazar günü advent sunday n.
Military
bir nehrin karşısında da iletişim sağlamak üzere düşmana en yakın köprünün sonunda mevzilenme tete-de-pont n.
okyanusun hedef alanına en yakın operasyon bölgesi close support area n.
Sport
topa o anda sahip olan oyuncuya en yakın kale direği near post n.
kazanmaya en yakın koşucu front-runner n.
oyuncuya en yakın labut headpin n.
körlingde taşa yapılan hedefe en yakın vuruş nose hit n.
(rugby) sahanın toplanma alanı ile en yakın taç çizgisi arasında kalan bölümü blind side n.
(rugby) toplanma alanının taca en yakın bölümü blind side n.
(kriket) sahada top atan oyuncuya en yakın taraftaki pozisyondaki dış meydanı oyuncusu mid-on n.
(lakros) rakibin kalesine en yakın iki oyun konumundan her biri home n.
(lakros) rakibin kalesine en yakın iki oyun konumundan birinde oynayan oyuncu home n.
müsabakayı ringe veya arenaya en yakın koltukta izleyen kimse ringsider n.
(kriket) dış tarafta atıcıya en yakın pozisyonda bulunan alan savunma oyuncusu mid-off n.
(kriket) dış tarafta atıcıya en yakın alan savunma pozisyonu mid off n.
(kriket) dış tarafta atıcıya en yakın alan savunma pozisyonu mid-off n.
(kriket) dış tarafta atıcıya en yakın pozisyonda bulunan alan savunma oyuncusu mid off n.
(kriket) bacak tarafında atıcıya en yakın pozisyonda bulunan alan savunma oyuncusu mid-on n.
(kriket) bacak tarafında atıcıya en yakın pozisyonda bulunan alan savunma oyuncusu mid on n.
(kriket) bacak tarafında atıcıya en yakın alan savunma pozisyonu mid on n.
(kadın lakrosta) rakip gol sahasına en yakın noktada oynayan hücum oyuncusu first home n.
Baseball
sayı kalesinden geri çekilmiş atıcıya en yakın ayakla in the bucket adv.
Art
perspektif resimde izleyicinin kendine en yakın algılaması istenen bölüm foreground n.
Photography
en yakın çekim extreme close-up n.
Ornithology
(kuşlarda) boynun sırta en yakın bölümü auchenium n.