faydalı - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

faydalı



Bedeutungen von dem Begriff "faydalı" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 49 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
faydalı helpful adj.
faydalı useful adj.
General
faydalı advantageous adj.
faydalı serviceable adj.
faydalı good adj.
faydalı beneficial adj.
faydalı of service adj.
faydalı favourable adj.
faydalı to the good adj.
faydalı favorable adj.
faydalı salutary adj.
faydalı worthwhile adj.
faydalı fructuous adj.
faydalı profitable adj.
faydalı of use adj.
faydalı benignant adj.
faydalı rewarding adj.
faydalı useful adj.
faydalı gainly adj.
faydalı aidful adj.
faydalı positive adj.
faydalı aidant adj.
faydalı banausic adj.
faydalı advantageable [obsolete] adj.
faydalı noteful adj.
faydalı assistful adj.
faydalı behooveful adj.
faydalı behoveful adj.
faydalı benefactory adj.
faydalı benefic adj.
faydalı bening adj.
faydalı healthy adj.
faydalı opportune [obsolete] adj.
faydalı plummy adj.
faydalı premial adj.
faydalı serendipitous adj.
faydalı servient adj.
faydalı singular [obsolete] adj.
faydalı fotive adj.
faydalı beneficent adj.
Idioms
faydalı grist for the mill expr.
faydalı grist to the mill expr.
faydalı grist for someone's mill expr.
Trade/Economic
faydalı advantageable adj.
faydalı useful adj.
faydalı advantageous adj.
Technical
faydalı useful adj.
Archaic
faydalı towardly adj.
faydalı assistant adj.

Bedeutungen, die der Begriff "faydalı" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 192 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
faydalı yük useful load n.
faydalı yorum beneficial comment n.
faydalı taraf compensation n.
her zaman birinin üzerinde taşınan faydalı bir şey vade mecum n.
tanıdık (faydalı olabilecek) contact n.
faydalı olan durum salutariness n.
topluma faydalı useful to society n.
faydalı sanatlar useful arts n.
faydalı cevap helpful answer n.
faydalı bilgiler useful information n.
faydalı bilgiler bülteni tipsheet n.
faydalı katkı useful contribution n.
faydalı sebze ya da meyve eater n.
faydalı ipuçları veya teknikler hack n.
kısıtlı bir sürede ortaya konmuş faydalı iş mechanical effect n.
insanlar için faydalı olan bitkiler ve şifalı otlar hakkındaki kitap herbal n.
faydalı uygulama hygiene n.
(tarım, ticaret ve üretim gibi) faydalı sanatlar chreotechnics [rare] n.
faydalı yorum hit n.
başkası için yapılan faydalı eylem office n.
faydalı şey good n.
faydalı olma do-gooding n.
faydalı olma favorableness n.
faydalı olma favourableness n.
faydalı hale getirme pragmatization n.
faydalı hale getirme pragmatisation n.
faydalı olmak avail v.
faydalı olmak be helpful v.
faydalı işler yapmak do useful things v.
faydalı kılmak utilize v.
faydalı sonuç vermek turn out at advantage v.
faydalı bulmak find beneficial v.
faydalı bulmak find useful v.
faydalı olmak be beneficial v.
faydalı bir amaca hizmet etmek serve a useful purpose v.
faydalı kılmak utilise v.
-e faydalı olmak be beneficial to v.
(vaktini, zamanını) faydalı şekilde değerlendirmek employ v.
daha faydalı hale getirmek enrich v.
faydalı olmak enure v.
faydalı olmak inure v.
faydalı olmak benefit v.
faydalı olmak prevail [obsolete] v.
faydalı olmak skill v.
çok faydalı of great use adj.
faydalı olmayan nonadvantageous adj.
topluma faydalı beneficial to society adj.
çok faydalı very useful adj.
topluma faydalı socially beneficial adj.
topluma faydalı beneficial to the society adj.
en üst derecede verimli/faydalı uber-efficient adj.
faydalı olmayan unbeneficial adj.
faydalı şey utility adj.
en faydalı right-hand adj.
çok faydalı ideal adj.
faydalı gelen do-good adj.
çok faydalı invaluable adj.
faydalı olarak helpfully adv.
faydalı surette to good purpose adv.
faydalı bir şekilde rewardingly adv.
faydalı bir şekilde applicatively adv.
faydalı olarak to the purpose adv.
faydalı bir şekilde usefully adv.
faydalı bir şekilde advantageously adv.
en faydalı şekilde to the best advantage adv.
faydalı olarak benignantly adv.
faydalı olarak serviceably adv.
faydalı olması açısından advantageously adv.
faydalı olacak şekilde opportunely adv.
faydalı bir şekilde salutiferously adv.
faydalı bir şekilde preferentially adv.
faydalı olması açısından preferentially adv.
Phrasals
faydalı olmak pay off v.
(birini/bir şeyi) ideal, faydalı biri/bir şey olarak duyurmak tout (someone or something) as v.
(birini/bir şeyi) ideal, faydalı biri/bir şey olarak pazarlamak tout (someone or something) as v.
(birini/bir şeyi) ideal, faydalı biri/bir şey olarak göstermek tout (someone or something) as v.
(birini/bir şeyi) ideal, faydalı biri/bir şey olarak tanıtmak tout (someone or something) as v.
(birini/bir şeyi) ideal, faydalı biri/bir şey olarak duyurmak tout someone or something as something v.
(birini/bir şeyi) ideal, faydalı biri/bir şey olarak pazarlamak tout someone or something as something v.
(birini/bir şeyi) ideal, faydalı biri/bir şey olarak göstermek tout someone or something as something v.
(birini/bir şeyi) ideal, faydalı biri/bir şey olarak tanıtmak tout someone or something as something v.
birine/bir şeye yararlı/faydalı olmak credit to someone or something v.
faydalı/değerli olmak amount to something v.
faydalı/değerli olmak amount to something v.
Phrases
için faydalı in some transaction for expr.
Colloquial
faydalı bilgi drum [australia] n.
(birine/bir şeye) faydalı good for (someone or something) adj.
faydalı olmaz (not) go far expr.
daha faydalı all to the good expr.
daha faydalı all to the good expr.
umarım önemli/faydalı bir şeydir this (had) better be good expr.
Idioms
yararlı/faydalı düzenleme sweet deal n.
yararlı/faydalı anlaşma sweet deal n.
faydalı durum the sweet spot n.
sağlık için olağanüstü derecede faydalı bir sıvı wonder water n.
faydalı olmak stand in hand v.
faydalı olmak come in useful v.
faydalı olmak do good v.
kullanışlı/faydalı yönleri olmak have one's uses v.
(ileride) faydalı olmak come in useful v.
(ileride) faydalı olmak come in handy v.
faydalı olmak be a sport v.
yararlı/faydalı olmak be good news v.
(biri/bir şey) için faydalı/yararlı olmak be good news (for somebody/something) v.
kullanışlı/faydalı yönleri olmak have (someone's or something's) uses v.
kullanışlı/faydalı yönleri olmak have its uses v.
çok faydalı olmak stand in good stead v.
bir şey yapmak faydalı olmuş (all) the better for something adj.
(birine/bir şeye) faydalı of service (to someone or something) adj.
biri için faydalı in some transaction for someone expr.
(bir şeyden) faydalı/anlamlı bir sonuç çıkacak will come of (something) expr.
birine faydalı grist for somebody's mill expr.
birine faydalı grist to somebody's mill expr.
bir şey yüzünden daha az değerli, etkileyici, keyifli, faydalı değil none the worse for something expr.
Speaking
faydalı bir şey yap do something useful expr.
sana yardım edecek birinin olması sana faydalı olur it would be helpful to you if you had somebody to help you expr.
Trade/Economic
faydalı masraf useful expense n.
faydalı olmayan işçilik nonproductive labor n.
faydalı giderler useful expenses n.
faydalı yük useful load n.
faydalı model tescili utility model registration n.
faydalı gezi useful trip n.
faydalı model petty patent n.
faydalı ömür useful life n.
faydalı ürün utility model n.
faydalı gezi beneficial trip n.
faydalı ziyaret useful visit n.
faydalı ziyaret beneficial visit n.
faydalı ekonomik ömür economic life n.
Law
(antik roma hukuku) medeni veya çıkarcı olmaktan ziyade faydalı veya hakkaniyetli bonitary adj.
(antik roma hukuku) medeni veya çıkarcı olmaktan ziyade faydalı veya hakkaniyetli bonitarian adj.
Politics
faydalı model utility model n.
kısıtlı zaman sebebiyle potansiyel olarak faydalı tedbirlerin avam kamarasının son oturumunda terkedilmesi massacre of the innocents n.
Technical
faydalı yük useful load n.
faydalı uzunluk working length n.
faydalı depolama conservation storage n.
faydalı yükseklik useful height n.
faydalı biriktirme hacmi usable reservoir storage n.
faydalı ağırlık effective weight n.
faydalı biriktirme hacmi available storage capacity n.
faydalı demet useful beam n.
faydalı kesit useful cross-section n.
faydalı olmayan su unavailable water n.
faydalı olmayan rutubet unavailable soil moisture n.
faydalı uzunluk usable length n.
faydalı yükseklik available head n.
faydalı ömür useful life n.
faydalı güç useful power n.
faydalı derinlik effective depth n.
faydalı kat alanı usable floor area n.
kullanılabilir faydalı yük available working head n.
ortalama faydalı deşarj average available discharge n.
ortalama faydalı akım average available discharge n.
(elektronik alıcıda) faydalı sinyal değerinin düşmesi durumunda alıcıyı tamamen kesen devre squelch n.
Computer
internette faydalı bilgileri ararken elenmesi gereken çok miktarda gereksiz veya hatalı bilgi bitslag n.
Telecom
faydalı yük payload n.
Electric
bir makinenin faydalı gücü useful power of a machine n.
Automotive
faydalı iş useful work n.
faydalı frenleme regenerative braking n.
faydalı ısı öncelikli birlikte üretim çevrimi bottoming cycle n.
Aeronautic
faydalı yük disposable load n.
uçak faydalı yükü aircraft payload n.
Medical
bitki gibi doğada bulunan bir nesnenin eskiden tıbbi açıdan faydalı olduğunu düşündüren fiziksel veya niteliksel özelliği signature n.
Pharmaceutics
vücuda faydalı madde içermeyen (ilaç) non-nutritious adj.
Food Engineering
kambucha çayı mantarlarının mayalanması ile oluşan, herbal tıp açısından faydalı kabul edilen, kefir benzeri bir ürün scoby n.
meyve suyu ile vücuda faydalı bileşenlerin karışımından oluşan alkolsüz içecek smart drink n.
vücuda faydalı olmayan nonnutritive adj.
(gıda maddesi) sindirimi zor ve faydalı prebiotic adj.
Gastronomy
(yiyecek) faydalı hale getirmek fortify v.
Biology
orta veya yüksek dozlarda tehlikeli olabilen maddelerin düşük dozda faydalı etkiler yarattığı doz-yanıt ilişkisi hormesis n.
türler arasındaki faydalı etkileşim yoluyla evrimleşmiş (türler) coadapted adj.
genetik lokuslarda birbirleriyle faydalı etkileşim içinde olmaları nedeniyle yerleşmiş (alel) coadapted adj.
Agriculture
faydalı tarla kapasitesi available field capacity n.
faydalı nem available soil moisture n.
Social Sciences
karşılıklı olarak faydalı kültür veya görüş alışverişi cross-fertilization n.
karşılıklı olarak faydalı kültür veya görüş alışverişi cross-fertilisation n.
üyeleri arasındaki normal veya faydalı ilişkilerin bozulduğu (sosyal yapı) dysfunctional adj.
Education
faydalı bilgi öğretimi chrestomathics n.
faydalı bilgiye ait chrestomathic adj.
faydalı bilgiye yönelik chrestomathic adj.
Religious
ilahi inayetin tanrı tarafından bahşedilmesi nedeniyle faydalı olduğunu savunan molinist bir teori congruism n.
Military
ay aracı faydalı ağırlığı lunar payload n.
faydalı çıkış hızı effective exhaust velocity n.
faydalı işgal beneficial occupancy n.
faydalı yük useful load n.
Latin
faydalı masraf impensae utiles n.
Archaic
faydalı hale getirmek fecundify v.
Entomology
faydalı böcek beneficial insect n.
faydalı böcek beneficial bug n.
Slang
hiçbir faydalı işe yaramayan lüzumsuz kimse neer-do-well n.
aşırı faydalı killer adj.
ne kadar da faydalı what a helpful chap! expr.