|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
güçlü kuvvetli |
sturdy adj.
|
|
General |
|
2 |
General |
güçlü bellek |
retentive memory n.
|
|
3 |
General |
süper güçlü |
superpower n.
|
|
4 |
General |
daha güçlü başka bir devletçe kontrol edilip korunan devlet |
protectorate n.
|
|
5 |
General |
güçlü bir duygunun ortaya çıktığı an |
a fainting fit n.
|
|
6 |
General |
güçlü ve şiddetli dalga |
roust n.
|
|
7 |
General |
güçlü tepki (siyasal/toplumsal bir gelişmeye karşı) |
backlash n.
|
|
8 |
General |
güçlü hafıza |
retentive memory n.
|
|
9 |
General |
güçlü duygu |
passion n.
|
|
10 |
General |
güçlü umut |
lively hope n.
|
|
11 |
General |
donanması güçlü devlet |
sea power n.
|
|
12 |
General |
güçlü burgaç |
whirlpool n.
|
|
13 |
General |
güçlü rakip |
nemesis n.
|
|
14 |
General |
tıknaz ve güçlü adam |
chunk n.
|
|
15 |
General |
kişinin en güçlü tarafı |
forte n.
|
|
16 |
General |
güçlü bir devletin koruma ve denetimi altında olan devlet |
protectorate n.
|
|
17 |
General |
en güçlü olanın yaşamasını sürdürme ilkesi |
survival of the fittest n.
|
|
18 |
General |
çoğunlukla yarışlar için kullanılan güçlü motorlu tekne |
powerboat n.
|
|
19 |
General |
güçlü el |
strong hand n.
|
|
20 |
General |
güçlü el |
powerful hand n.
|
|
21 |
General |
güçlü adam |
strong man n.
|
|
22 |
General |
güçlü kanıtlara dayalı |
testatum n.
|
|
23 |
General |
güçlü duygu |
heartstring n.
|
|
24 |
General |
çok güçlü bir yumruk |
haymaker n.
|
|
25 |
General |
güçlü kuruluş |
strong company n.
|
|
26 |
General |
güçlü akım |
strong current n.
|
|
27 |
General |
güçlü akım |
powerful current n.
|
|
28 |
General |
güçlü ve zayıf noktaları |
strengths and weaknesses n.
|
|
29 |
General |
güçlü patlayıcı |
disruptive explosive n.
|
|
30 |
General |
çizgi roman dünyasında en güçlü kötüleri temsil eden grup |
archnemesis n.
|
|
31 |
General |
çizgi roman dünyasında en güçlü kötüleri temsil eden grup |
archenemy n.
|
|
32 |
General |
çizgi roman dünyasında en güçlü kötüleri temsil eden grup |
archfoe n.
|
|
33 |
General |
çizgi roman dünyasında en güçlü kötüleri temsil eden grup |
archvillain n.
|
|
34 |
General |
güçlü olmaya duyulan açlık |
power hunger n.
|
|
35 |
General |
daha güçlü kanıtlarla ispatlama |
instantiation n.
|
|
36 |
General |
güçlü delil |
strong evidence n.
|
|
37 |
General |
güçlü duygu |
emotion n.
|
|
38 |
General |
güçlü rekabet |
strong competition n.
|
|
39 |
General |
afrika'nın güneybatı kıyılarındaki çok güçlü kuzey-güney akıntısı |
agulhas current n.
|
|
40 |
General |
bir insanın hakkında güçlü duygulara sahip olduğu ve konuşmaya bayıldığı konu |
hobby-horse n.
|
|
41 |
General |
güçlü inanç |
faith n.
|
|
42 |
General |
güçlü istek |
itch n.
|
|
43 |
General |
güçlü istek |
longing n.
|
|
44 |
General |
en güçlü sınama |
most powerful test n.
|
|
45 |
General |
güçlü yön |
strength n.
|
|
46 |
General |
güçlü kanıt |
mounting evidence n.
|
|
47 |
General |
güçlü bir duygusal bağ |
a strong emotional bond n.
|
|
48 |
General |
güçlü yönü |
one's strength n.
|
|
49 |
General |
güçlü yön |
one's strength n.
|
|
50 |
General |
güçlü irade |
iron will n.
|
|
51 |
General |
güçlü irade |
strong will n.
|
|
52 |
General |
zayıf ve güçlü yan |
weakness and strength n.
|
|
53 |
General |
zayıf ve güçlü yanlar |
weaknesses and strengths n.
|
|
54 |
General |
zayıf ve güçlü yanları |
one's weaknesses and strengths n.
|
|
55 |
General |
güçlü erkek |
strong man n.
|
|
56 |
General |
güçlü bağ |
strong bond n.
|
|
57 |
General |
güçlü bir mikroskop |
a powerful microscope n.
|
|
58 |
General |
güçlü sabun |
strong soap n.
|
|
59 |
General |
güçlü eller |
strong hands n.
|
|
60 |
General |
güçlü bağlar |
strong ties n.
|
|
61 |
General |
güçlü iman |
strong faith n.
|
|
62 |
General |
güçlü iman |
living faith n.
|
|
63 |
General |
kaba ve güçlü adam |
bruiser n.
|
|
64 |
General |
güçlü bir imaj verecek şekilde giyinme |
power dressing n.
|
|
65 |
General |
güçlü ve zayıf yönlerini belirleme |
identifying strengths and weaknesses n.
|
|
66 |
General |
güçlü şirin |
hefty smurf n.
|
|
67 |
General |
güçlü delil |
strong case n.
|
|
68 |
General |
güçlü duygu |
strong emotion n.
|
|
69 |
General |
güçlü düşman |
powerful enemy n.
|
|
70 |
General |
güçlü motivasyon |
strong motivation n.
|
|
71 |
General |
güçlü kadın |
strong woman n.
|
|
72 |
General |
güçlü güneş ışığı |
strong sunlight n.
|
|
73 |
General |
güçlü büyücü |
archwizard n.
|
|
74 |
General |
güçlü bir yaratıcı güç |
demiurge n.
|
|
75 |
General |
güçlü ve nüfuslu |
hogen-mogen n.
|
|
76 |
General |
güçlü silahlı direniş |
strong armed resistance n.
|
|
77 |
General |
güçlü ve keskin tat veya kokuya sahip olma |
raciness n.
|
|
78 |
General |
güçlü muhalefet |
strong objection n.
|
|
79 |
General |
1800'lerde new york'ta güçlü demokratik ve politik bir topluluk olan tammany hall'ın etkinlik ve ilkeleri |
tammanyism n.
|
|
80 |
General |
en güçlü etki |
most powerful impact n.
|
|
81 |
General |
güçlü sarı renk |
camboge n.
|
|
82 |
General |
güçlü kalas, duba veya takoz |
cavel n.
|
|
83 |
General |
güçlü kalas, duba veya takoz |
kevel n.
|
|
84 |
General |
filipinler'de ispanyol kökenli güçlü toprak sahibi |
cazique n.
|
|
85 |
General |
güçlü bağlantılar |
strong links n.
|
|
86 |
General |
hayvansal ürünler pişerken veya yanarken oluşan güçlü ve hoş olmayan koku |
nidor n.
|
|
87 |
General |
hafızası güçlü olma |
tenacity n.
|
|
88 |
General |
fiziksel olarak güçlü olma |
thew n.
|
|
89 |
General |
fiziksel olarak güçlü olma |
brawn n.
|
|
90 |
General |
fiziksel olarak güçlü olma |
might n.
|
|
91 |
General |
fiziksel olarak güçlü olma |
muscle n.
|
|
92 |
General |
fiziksel olarak güçlü olma |
potence n.
|
|
93 |
General |
fiziksel olarak güçlü olma |
potency n.
|
|
94 |
General |
fiziksel olarak güçlü olma |
puissance n.
|
|
95 |
General |
fiziksel olarak güçlü olma |
sinew n.
|
|
96 |
General |
güçlü ve erkeksi kadın |
amazon n.
|
|
97 |
General |
güçlü veya anormal arzu |
a month mind n.
|
|
98 |
General |
piyasaya yön veren güçlü kurum |
eight-hundred-pound gorilla n.
|
|
99 |
General |
güçlü kimse |
endurer n.
|
|
100 |
General |
kısa, keskin ve güçlü konuşma tonu |
bark n.
|
|
101 |
General |
ani ve güçlü etki |
zap n.
|
|
102 |
General |
güçlü ve cesur savaşçı |
kemp n.
|
|
103 |
General |
güçlü zıt renklerden oluşan yatay çizgili tasarım |
bayadere n.
|
|
104 |
General |
bastırılmış düşünce veya duyguların güçlü bir şekilde dışa vurumu |
vent n.
|
|
105 |
General |
iri yarı, güçlü adam |
bruiser n.
|
|
106 |
General |
küçük ve güçlü grup |
big five n.
|
|
107 |
General |
küçük ve güçlü grup |
big four n.
|
|
108 |
General |
küçük ve güçlü grup |
big three n.
|
|
109 |
General |
güçlü koku |
bite n.
|
|
110 |
General |
güçlü tat |
bite n.
|
|
111 |
General |
sabır, özveri, besleyici olma ve cinselliği sadece evlilikte yaşama gibi değerlere önem veren ve özellikle birtakım latin amerikalı kültürlerde yaygın olan, geleneksel dişiliğin güçlü veya abartılı bir formu |
marianismo n.
|
|
112 |
General |
genellikle olumlu yönde olan kalıcı veya güçlü izlenim |
mark n.
|
|
113 |
General |
en güçlü hassasiyetler |
quick n.
|
|
114 |
General |
güçlü darbe |
whang n.
|
|
115 |
General |
güçlü ve çalışmaya rıza gösteren at |
wheel horse n.
|
|
116 |
General |
sesli ve güçlü fısıltı |
wheeze n.
|
|
117 |
General |
insanları intikama teşvik eden kan lekeli tişört gibi güçlü sembol |
bloody shirt n.
|
|
118 |
General |
felaket boyutunda hasarlara sebep olan çok güçlü fırtına |
megastorm n.
|
|
119 |
General |
kurnaz, güçlü ve alaycı kimse |
mephistopheles n.
|
|
120 |
General |
koloidal bir çözeltinin bağları güçlü olan parçacığı |
micelle n.
|
|
121 |
General |
güçlü kimse |
mighty n.
|
|
122 |
General |
çok güçlü savaşçı |
mighty [obsolete] n.
|
|
123 |
General |
güçlü fare |
mighty mouse n.
|
|
124 |
General |
çok güçlü ve cesaretli olan bir kurgusal fare |
mighty mouse n.
|
|
125 |
General |
briçte güçlü sayılabilecek el |
helping hand n.
|
|
126 |
General |
çok güçlü erkek |
heracles n.
|
|
127 |
General |
oldukça güçlü erkek |
hercules n.
|
|
128 |
General |
çıkar amacıyla daha güçlü veya kıdemli bir kimseyi kopya eden kimse |
mini-me n.
|
|
129 |
General |
güçlü gemlenmiş dizgin |
brake [obsolete] n.
|
|
130 |
General |
güçlü adam |
buck n.
|
|
131 |
General |
güçlü erkekler |
hes [dialect] n.
|
|
132 |
General |
güçlü rüzgarlar nedeniyle çok şiddetli ve tehlikeli hale gelmiş deniz |
high sea n.
|
|
133 |
General |
çok güçlü tat veya koku |
hogo [dialect] [uk] n.
|
|
134 |
General |
güçlü tadı olan bira |
hummingale n.
|
|
135 |
General |
güçlü arzu |
month's mind [uk] n.
|
|
136 |
General |
canlı veya güçlü aktivite |
galvanism n.
|
|
137 |
General |
kısa, kalın ve güçlü boyun |
bull neck n.
|
|
138 |
General |
kısa, kalın ve güçlü boyun |
bullneck n.
|
|
139 |
General |
iki güçlü rakip arasındaki zorlu çarpışma |
bushfighting n.
|
|
140 |
General |
güçlü çocuk |
buster n.
|
|
141 |
General |
güçlü etki yapan unsur |
gas n.
|
|
142 |
General |
güçlü bir eğilim |
genius n.
|
|
143 |
General |
ince ve güçlü bir polyester film markası |
mylar® n.
|
|
144 |
General |
aşırı derecede büyük veya güçlü şey |
giant n.
|
|
145 |
General |
güvenilebilecek, güçlü ve dayanıklı kimse |
gibraltar n.
|
|
146 |
General |
güçlü birinin yaptığı özel iyilik |
grace n.
|
|
147 |
General |
güçlü duygusal tepkilere neden olan konu |
gut issue n.
|
|
148 |
General |
güçlü sporcu |
hearty n.
|
|
149 |
General |
kargo taşımak veya et asmak için kullanılan güçlü kanca |
hock [uk] n.
|
|
150 |
General |
güçlü nüfuz |
long-legs [africa] n.
|
|
151 |
General |
çok sayıda güçlü ve merkezi olarak kontrol edilen şubeleri olan kuruluş (çok uluslu şirket) |
octopus n.
|
|
152 |
General |
güçlü ve nüfuz eden özellik |
odor n.
|
|
153 |
General |
güçlü koku |
odorament n.
|
|
154 |
General |
bir araya gelince güçlü etki oluşturan ikili |
one-two n.
|
|
155 |
General |
güçlü ışık |
overlight n.
|
|
156 |
General |
güçlü kimse |
overmatch n.
|
|
157 |
General |
güçlü rakip bulunan yarışma |
overmatch n.
|
|
158 |
General |
güçlü, istikrarlı ve güvenilir şey |
rock n.
|
|
159 |
General |
(uzak mesafede kullanılan) güçlü ok |
rover n.
|
|
160 |
General |
güçlü ortak |
royalist n.
|
|
161 |
General |
güçlü ve tıknaz at |
chunk n.
|
|
162 |
General |
güçlü izlenim yaratma |
impressiveness n.
|
|
163 |
General |
güçlü etki yaratma |
impressiveness n.
|
|
164 |
General |
güçlü olunan alan |
compass n.
|
|
165 |
General |
(siyasi sistem, din) yerleşik kurumlara güçlü bağlılık |
institutionalism n.
|
|
166 |
General |
güçlü kızlar |
strong girls n.
|
|
167 |
General |
içerisinde bulunduğumuz evrenin güçlü bir uzaylı bilgisayarının içerisinde bir simülasyon olduğu inancı |
alientology n.
|
|
168 |
General |
çevresindekilerden daha büyük ve güçlü olan ulus |
colossus n.
|
|
169 |
General |
büyük ve güçlü bir sanayi firması |
colossus n.
|
|
170 |
General |
güçlü örnek |
concentrate n.
|
|
171 |
General |
düşmanın elindeki araziye yapılan güçlü askeri saldırı |
drive n.
|
|
172 |
General |
güçlü girişim |
drive n.
|
|
173 |
General |
güçlü mafya lideri |
don n.
|
|
174 |
General |
sezgileri güçlü kimse |
doomsaying n.
|
|
175 |
General |
sezgileri güçlü kimse |
doomsdayer n.
|
|
176 |
General |
örümcek ağının çerçevesini oluşturup örümceği taşıyan güçlü iplik |
dragline n.
|
|
177 |
General |
türünün en güçlü üyesi |
dreadnaught n.
|
|
178 |
General |
güçlü bir duygunun ortaya çıktığı an |
drow n.
|
|
179 |
General |
çok güçlü kimse |
ironside n.
|
|
180 |
General |
güçlü kimse |
padishah n.
|
|
181 |
General |
rekabette güçlü olma |
favorable position n.
|
|
182 |
General |
rekabette güçlü olma |
favourable position n.
|
|
183 |
General |
güçlü kimse |
panjandrum n.
|
|
184 |
General |
elektronik iletişim sinyaline ait en güçlü bölüm |
peak n.
|
|
185 |
General |
güçlü fırtına |
pirry n.
|
|
186 |
General |
güçlü kimse |
potency n.
|
|
187 |
General |
güçlü kimse |
potent [obsolete] n.
|
|
188 |
General |
hızlı ve güçlü nabız vuruşu |
pounding n.
|
|
189 |
General |
güçlü ve etkili siyasi atılım |
power play n.
|
|
190 |
General |
güçlü kimse |
samson n.
|
|
191 |
General |
güçlü darbe |
dirl [scotland] n.
|
|
192 |
General |
güçlü bir alkollü içki çeşidi |
fire water n.
|
|
193 |
General |
yunanistan'a özgü güçlü anason aroması olan bir içki |
ouzo n.
|
|
194 |
General |
güçlü olma |
prepollency n.
|
|
195 |
General |
güçlü gazete sahibi kimse |
press lord n.
|
|
196 |
General |
güçlü kalem |
puissaunce n.
|
|
197 |
General |
güçlü olma |
puissantness n.
|
|
198 |
General |
güçlü ve dayanıklı beyaz bir lif çeşidi |
sisal hemp n.
|
|
199 |
General |
güçlü aile bağları |
strong family ties n.
|
|
200 |
General |
güçlü kuvvetli insan |
bear cat n.
|
|
201 |
General |
çok güçlü kimse |
beast n.
|
|
202 |
General |
güçlü ve etkili girişim |
push n.
|
|
203 |
General |
güçlü teşvik |
push n.
|
|
204 |
General |
güçlü kimse |
stalwart n.
|
|
205 |
General |
bir sesin beklenmedik güçlü çıkışı |
stress of voice n.
|
|
206 |
General |
güçlü olma |
sufferableness n.
|
|
207 |
General |
çok güçlü beyin |
superbrain n.
|
|
208 |
General |
çok güçlü kimse |
supergiant n.
|
|
209 |
General |
çok güçlü kimse |
superheavyweight n.
|
|
210 |
General |
güçlü kadın |
superwoman n.
|
|
211 |
General |
(daha güçlü bir argüman oluşturmak için) bir argümanın kabulü |
synchoresis n.
|
|
212 |
General |
kendini belirli bir şeyi yapacak kadar güçlü hissetmek |
feel up to v.
|
|
213 |
General |
(zor durumlara alışarak) daha dayanıklı/güçlü olmak |
toughen v.
|
|
214 |
General |
güçlü bir inanç duymak |
believe v.
|
|
215 |
General |
güçlü tutmak |
sustain v.
|
|
216 |
General |
daha güçlü yapmak |
toughen v.
|
|
217 |
General |
güçlü kanıtları olmak |
remonstrate v.
|
|
218 |
General |
ruhen güçlü olmak |
be mentally strong v.
|
|
219 |
General |
krizden daha güçlü olarak çıkmak |
come out of the crisis stronger v.
|
|
220 |
General |
krizden daha güçlü çıkmak |
come out of the crisis stronger v.
|
|
221 |
General |
güçlü bir sembolü/simgesi olmak/haline gelmek |
become the potent symbol of v.
|
|
222 |
General |
çok güçlü olmak |
be very strong v.
|
|
223 |
General |
çok güçlü olmak |
be very powerful v.
|
|
224 |
General |
japon yapıştırıcısıyla/güçlü bir yapıştırıcıyla yapıştırmak |
superglue v.
|
|
225 |
General |
güçlü bir takıma düşmek |
fall in with a strong team v.
|
|
226 |
General |
güçlü kalmak |
remain firm v.
|
|
227 |
General |
güçlü tesir etmek |
empassion [obsolete] v.
|
|
228 |
General |
güçlü bir şekilde etkilemek |
hold v.
|
|
229 |
General |
güçlü bir sempati duymak |
pull v.
|
|
230 |
General |
(üzerine doğru) güçlü bir rüzgar estirmek |
blast v.
|
|
231 |
General |
güçlü bağlılık yaratmak |
wed v.
|
|
232 |
General |
(bir şey) üzerinde güçlü ve hoş bir etkiye sahip olmak |
whow v.
|
|
233 |
General |
(bir kimseye veya şeye) karşı güçlü bir etken olmak |
mitigate against v.
|
|
234 |
General |
güçlü bir izlenim bırakmak |
burn v.
|
|
235 |
General |
güçlü bir ıslıklı ses çıkarmak |
hizz [dialect] v.
|
|
236 |
General |
(soba, şömine) aşırı güçlü bir yukarı yönlü hava akımına sahip olmak |
overdraw v.
|
|
237 |
General |
baskı makinesinin üzerindeki ambalajlama kısmına daha güçlü baskı elde etmek için eklenen malzemeyi hazırlamak |
overlay v.
|
|
238 |
General |
(takım, oyuncu veya profesyonel boksör) daha güçlü rakip ile eşleşmek |
overmatch v.
|
|
239 |
General |
(ip veya halat benzeri) güçlü bir şekilde çekmek |
rouse v.
|
|
240 |
General |
güçlü şekilde itmek |
impact v.
|
|
241 |
General |
güçlü duygular uyandırmak |
impress v.
|
|
242 |
General |
güçlü izlenim yaratmak |
impress v.
|
|
243 |
General |
güçlü olmak |
own v.
|
|
244 |
General |
güçlü ve karşı konulamaz etki yapmak |
compel v.
|
|
245 |
General |
güçlü bir şekilde vurmak |
connect v.
|
|
246 |
General |
daha güçlü ve kararlı bir çaba sarf etmek |
outhustle v.
|
|
247 |
General |
daha güçlü olmak |
outpower v.
|
|
248 |
General |
daha güçlü kokmak |
outsmell v.
|
|
249 |
General |
daha güçlü konuşmak |
outspeak v.
|
|
250 |
General |
güçlü görünmek |
prove v.
|
|
251 |
General |
güçlü kalmak |
stretch [obsolete] v.
|
|
252 |
General |
(güçlü bir duyguyu) göstermek |
strike v.
|
|
253 |
General |
yeterince güçlü |
strong enough adj.
|
|
254 |
General |
daha güçlü hale getirilmiş |
amplified adj.
|
|
255 |
General |
algılaması güçlü |
percipient adj.
|
|
256 |
General |
cinsel yönden güçlü |
virile adj.
|
|
257 |
General |
kadar güçlü |
as strong as adj.
|
|
258 |
General |
çok güçlü (kimse) |
tough as nails adj.
|
|
259 |
General |
çok güçlü |
steel adj.
|
|
260 |
General |
güçlü kuvvetli |
hardy adj.
|
|
261 |
General |
güçlü kuvvetli (kimse) |
stalwart adj.
|
|
262 |
General |
çok güçlü ve kararlı (kimse) |
as tough as nails adj.
|
|
263 |
General |
çok güçlü |
all powerful adj.
|
|
264 |
General |
güçlü kuvvetli |
burly adj.
|
|
265 |
General |
güçlü kuvvetli |
strapping adj.
|
|
266 |
General |
çok güçlü |
high power adj.
|
|
267 |
General |
güçlü ve gözü pek |
redoubtable adj.
|
|
268 |
General |
güçlü tutulmuş |
sustained adj.
|
|
269 |
General |
çok güçlü |
high powered adj.
|
|
270 |
General |
güçlü kuvvetli |
beefy adj.
|
|
271 |
General |
önsezileri güçlü |
prescient adj.
|
|
272 |
General |
önsezileri güçlü |
sentient adj.
|
|
273 |
General |
güçlü (üslup) |
sinewy adj.
|
|
274 |
General |
güçlü kuvvetli |
hefty adj.
|
|
275 |
General |
güçlü çekimi olan |
affinitative adj.
|
|
276 |
General |
kavraması güçlü |
insightful adj.
|
|
277 |
General |
algılaması güçlü |
insightful adj.
|
|
278 |
General |
bedence güçlü |
athletic adj.
|
|
279 |
General |
maddi yönden güçlü |
financially powerful adj.
|
|
280 |
General |
güçlü kuvvetli |
able-bodied adj.
|
|
281 |
General |
çok güçlü |
high-power adj.
|
|
282 |
General |
düşük güçlü |
low-power adj.
|
|
283 |
General |
güçlü kuvvetli |
red-blooded adj.
|
|
284 |
General |
tanımlanamaz denli güçlü |
inexpressible adj.
|
|
285 |
General |
çok güçlü |
concerted adj.
|
|
286 |
General |
çok güçlü |
concentrated adj.
|
|
287 |
General |
(ses) güçlü |
piercing adj.
|
|
288 |
General |
güçlü patlayıcı |
powerful explosive adj.
|
|
289 |
General |
(bellek) güçlü |
tenacious adj.
|
|
290 |
General |
daha güçlü biri tarafından yenilgiye uğramış |
outmuscled adj.
|
|
291 |
General |
çok güçlü veya etkili |
compelling adj.
|
|
292 |
General |
güçlü iradesi olan |
strong-willed adj.
|
|
293 |
General |
(sporda) çok hızlı/güçlü/etkileyici |
blistering adj.
|
|
294 |
General |
aşırı güçlü |
over-strong adj.
|
|
295 |
General |
fazla güçlü |
over-strong adj.
|
|
296 |
General |
güçlü karaktere sahip |
well-set-up adj.
|
|
297 |
General |
(duygusal açıdan) güçlü ve (her türlü duygusal travmaya karşı) sağlam |
heartstrong adj.
|
|
298 |
General |
çok güçlü |
cannonball adj.
|
|
299 |
General |
kaçınılmaz bir biçimde güçlü |
unmistakably powerful adj.
|
|
300 |
General |
güçlü ve gür bir sesi olan |
trumpet-tongued adj.
|
|
301 |
General |
güçlü ve agresif (kadın) |
amazonian adj.
|
|
302 |
General |
aşırı güçlü |
ultrapowerful adj.
|
|
303 |
General |
tanımlanamaz derecede güçlü |
unexpressible adj.
|
|
304 |
General |
güçlü olmayan |
unpowerful adj.
|
|
305 |
General |
eş güçlü |
equipotent adj.
|
|
306 |
General |
eşit güçlü |
equipotent adj.
|
|
307 |
General |
güçlü tutulmamış |
unsustained adj.
|
|
308 |
General |
güçlü tutmayan |
unsustaining adj.
|
|
309 |
General |
askeri açıdan güçlü |
bellipotent adj.
|
|
310 |
General |
çok güçlü |
extra-strong adj.
|
|
311 |
General |
aşırı güçlü |
extra-strong adj.
|
|
312 |
General |
güçlü, sert veya acı veren (darbe) |
juicy adj.
|
|
313 |
General |
güçlü etki yaratabilen |
virtuous [obsolete] adj.
|
|
314 |
General |
son derece güçlü |
weapons-grade adj.
|
|
315 |
General |
son derece güçlü |
industrial-strength adj.
|
|
316 |
General |
çok güçlü |
over-strong adj.
|
|
317 |
General |
çok güçlü |
big adj.
|
|
318 |
General |
vücudu güçlü |
big [obsolete] adj.
|
|
319 |
General |
devasa ve güçlü |
mastodonic adj.
|
|
320 |
General |
az ama güçlü (nabız) |
wiry adj.
|
|
321 |
General |
güçlü ve dayanıklı |
boisterous [obsolete] adj.
|
|
322 |
General |
çok güçlü |
bold adj.
|
|
323 |
General |
ifadesi güçlü |
bold adj.
|
|
324 |
General |
oldukça güçlü |
hellacious adj.
|
|
325 |
General |
çok büyük ve güçlü |
herculean adj.
|
|
326 |
General |
daha güçlü ve kaslı görünen |
buffer adj.
|
|
327 |
General |
aşırı güçlü |
high adj.
|
|
328 |
General |
yüksek potansiyel güçlü |
high adj.
|
|
329 |
General |
çok güçlü |
high-octane adj.
|
|
330 |
General |
yüksek güçlü |
high-octane adj.
|
|
331 |
General |
çok güçlü alkollü |
high-proof adj.
|
|
332 |
General |
oldukça güçlü |
high-voltage adj.
|
|
333 |
General |
rahatsız edildiğinde tehlikeli derecede güçlü olan |
holy adj.
|
|
334 |
General |
çok güçlü |
bull adj.
|
|
335 |
General |
maneviyatı güçlü |
lovely adj.
|
|
336 |
General |
düşük güçlü |
low-powered adj.
|
|
337 |
General |
güçlü tutuşlu |
bulldog adj.
|
|
338 |
General |
(ses) güçlü |
rich adj.
|
|
339 |
General |
(koku) güçlü |
rich adj.
|
|
340 |
General |
güçlü ve net olan |
ringing adj.
|
|
341 |
General |
sağlıklı ve güçlü |
ripped adj.
|
|
342 |
General |
sağlıklı ve güçlü |
grushie adj.
|
|
343 |
General |
güçlü etkisi olan |
gut adj.
|
|
344 |
General |
güçlü ve sert kokulu |
odiferous adj.
|
|
345 |
General |
güçlü ve keskin kokulu |
odiferous adj.
|
|
346 |
General |
güçlü ve nüfuz eden özellik |
odour adj.
|
|
347 |
General |
aşırı güçlü |
overmighty adj.
|
|
348 |
General |
çok güçlü |
overpotent adj.
|
|
349 |
General |
aşırı güçlü |
overpotent adj.
|
|
350 |
General |
fazla güçlü |
overpowered adj.
|
|
351 |
General |
aşırı güçlü |
overpowered adj.
|
|
352 |
General |
çok güçlü |
overrich adj.
|
|
353 |
General |
çok güçlü |
overstrong adj.
|
|
354 |
General |
aşırı güçlü |
overstrong adj.
|
|
355 |
General |
güçlü kuvvetli |
robustious adj.
|
|
356 |
General |
güçlü kuvvetli |
rugged adj.
|
|
357 |
General |
güçlü ve nahoş kokulu |
olid adj.
|
|
358 |
General |
tesiri güçlü |
infallible adj.
|
|
359 |
General |
güçlü asitler veya alkalilerle yıkanarak kolay çıkarılamayan |
indelible adj.
|
|
360 |
General |
güçlü kuvvetli |
feirie [scotland] adj.
|
|
361 |
General |
aynı güçlü yanları paylaşan |
fellow adj.
|
|
362 |
General |
çok güçlü |
ferocious adj.
|
|
363 |
General |
güçlü duygular uyandırmayan |
innocuous adj.
|
|
364 |
General |
kanatları güçlü |
pennipotent adj.
|
|
365 |
General |
son derece güçlü |
pounding adj.
|
|
366 |
General |
güçlü ve ritmik çalışan |
pounding adj.
|
|
367 |
General |
aşırı güçlü |
fierce adj.
|
|
368 |
General |
hitabeti güçlü olan |
orate adj.
|
|
369 |
General |
armonik dizideki en güçlü müzik uyumlarına ait |
perfect adj.
|
|
370 |
General |
sağlam ve güçlü fiziksel aktivite ile ilgili |
physical adj.
|
|
371 |
General |
önsezileri güçlü |
prescious [obsolete] adj.
|
|
372 |
General |
güçlü ve etkili şekilde ikna edici |
silver adj.
|
|
373 |
General |
önsezileri güçlü |
prevoyant adj.
|
|
374 |
General |
güçlü görünen |
square adj.
|
|
375 |
General |
güçlü yapılı |
square adj.
|
|
376 |
General |
(alkol, ilaç) güçlü |
stiff adj.
|
|
377 |
General |
hafif güçlü |
stiffish adj.
|
|
378 |
General |
çok güçlü |
superpowerful adj.
|
|
379 |
General |
çok güçlü |
superstrong adj.
|
|
380 |
General |
çok güçlü |
supervirile adj.
|
|
381 |
General |
güçlü bir biçimde |
brawnily adv.
|
|
382 |
General |
güçlü bir şekilde |
potently adv.
|
|
383 |
General |
güçlü olarak |
strong adv.
|
|
384 |
General |
güçlü bir biçimde |
spiritedly adv.
|
|
385 |
General |
güçlü bir şekilde |
bouncingly adv.
|
|
386 |
General |
güçlü bir biçimde |
vigorously adv.
|
|
387 |
General |
güçlü olarak |
burlily adv.
|
|
388 |
General |
güçlü bir şekilde |
powerfully adv.
|
|
389 |
General |
güçlü bir şekilde |
robustly adv.
|
|
390 |
General |
güçlü bir şekilde |
puissantly adv.
|
|
391 |
General |
güçlü bir şekilde |
influentially adv.
|
|
392 |
General |
güçlü bir halde |
beefily adv.
|
|
393 |
General |
güçlü ve etkili bir biçimde |
eloquently adv.
|
|
394 |
General |
güçlü bir şekilde |
acutely adv.
|
|
395 |
General |
güçlü ve sağlam bir şekilde |
huskily adv.
|
|
396 |
General |
güçlü ve etkili bir biçimde |
diserty [obsolete] adv.
|
|
397 |
General |
güçlü bir şekilde |
crank [obsolete] adv.
|
|
398 |
General |
güçlü bir şekilde |
down adv.
|
|
399 |
General |
güçlü bir şekilde |
freshly adv.
|
|
400 |
General |
güçlü bir şekilde |
snell [dialect] adv.
|
|
401 |
General |
güçlü bir şekilde |
snelly adv.
|
|
402 |
General |
güçlü bir darbe veya çarpışma sesi anlamında kullanılan ünlem |
whammo interj.
|
|
403 |
General |
olağanüstü güçlü anlamını veren bir ön ek |
din- pref.
|
|
404 |
General |
olağanüstü güçlü anlamını veren bir ön ek |
dino- pref.
|
|
405 |
General |
güçlü anlamına gelen ön ek |
potent- pref.
|
|
Phrasals |
|
406 |
Phrasals |
birdenbire (güçlü veya hayranlık uyandırıcı) bir şeye dönüşmek |
explode into something v.
|
|
407 |
Phrasals |
(insanı olumsuz etkileyen) güçlü bir duyguyla dolu olmak |
be devoured by v.
|
|
408 |
Phrasals |
(birine veya bir şeye) güçlü darbeler indirmek |
whale away at (someone or something) v.
|
|
409 |
Phrasals |
(birine veya bir şeye) güçlü darbeler indirmek |
whale into (someone or something) v.
|
|
410 |
Phrasals |
(birine veya bir şeye) güçlü darbeler indirmek |
whale on (someone or something) v.
|
|
411 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi güçlü bir şeyle) kırıp geçirmek |
strike (someone or something) with (something) v.
|
|
412 |
Phrasals |
güçlü/yoğun bir şekilde bir şey izlenimi vermek |
reek of something v.
|
|
413 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) güçlü darbeler indirmek |
wail on (someone or something) v.
|
|
414 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) güçlü bir şekilde çekmek |
yank on (someone or something) v.
|
|
415 |
Phrasals |
bir şeyi güçlü bir şekilde çekmek |
yank on something v.
|
|
416 |
Phrasals |
güçlü bir etki bırakmak |
bowl over v.
|
|
417 |
Phrasals |
kendini (bir şey) yapacak kadar güçlü, enerjik hissetmek |
feel up to (something) v.
|
|
418 |
Phrasals |
travmatik bir şey karşısında güçlü durmak |
rise above v.
|
|
419 |
Phrasals |
şanssızlığa rağmen güçlü durmak |
rise above v.
|
|
420 |
Phrasals |
üzerinde güçlü bir şekilde parlamak |
glare down v.
|
|
421 |
Phrasals |
üzerinde güçlü bir şekilde parlamak |
glare down on v.
|
|
422 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinde güçlü bir şekilde parlamak |
glare down on (someone or something) v.
|
|
423 |
Phrasals |
(birinin) en güçlü/belirgin özelliği olmak |
run through (one) v.
|
|
424 |
Phrasals |
olumsuz/kötü (birine/bir şeye) karşı güçlü hale gelmek/getirmek |
steel (someone or oneself) against (someone or something) v.
|
|
425 |
Phrasals |
-e karşı güçlü hale gelmek/getirmek |
steel against v.
|
|
426 |
Phrasals |
güçlü darbeler indirmek |
whale away v.
|
|
427 |
Phrasals |
güçlü darbeler indirmek |
whale into v.
|
|
428 |
Phrasals |
(raporu) detaylandırarak veya içeriğini zenginleştirerek daha eksiksiz veya güçlü hale getirmek |
fill out v.
|
|
Phrases |
|
429 |
Phrases |
zengin ve güçlü kimse |
a person of substance n.
|
|
430 |
Phrases |
zengin ve güçlü kimse |
a woman of substance n.
|
|
431 |
Phrases |
zengin ve güçlü kimse |
a man of substance n.
|
|
432 |
Phrases |
güçlü ve yok sayılmayacak kimse |
a person to be reckoned with n.
|
|
433 |
Phrases |
güçlü ve yok sayılmayacak kimse |
a woman to be reckoned with n.
|
|
434 |
Phrases |
güçlü ve yok sayılmayacak kimse |
a man to be reckoned with n.
|
|
435 |
Phrases |
güçlü ordu güçlü ülke |
strong army strong country n.
|
|
436 |
Phrases |
güçlü ordu güçlü ülke |
powerful army powerful country n.
|
|
437 |
Phrases |
(birine/bir şeye) güçlü bir sempati duymak |
yearn over (someone or something) v.
|
|
438 |
Phrases |
-e güçlü bir sempati duymak |
yearn over v.
|
|
439 |
Phrases |
hayret veya benzeri güçlü duyguları ifade eden ünlem |
o interj.
|
|
Proverb |
|
440 |
Proverb |
güçlü olan haklıdır |
might makes right
|
|
441 |
Proverb |
işler zorlaştığında güçlü olan sıyrılır geçer |
when the going gets tough, the tough get going
|
|
442 |
Proverb |
güçlü bir duruşu/tutumu olmayan her yana çekilir/her şeye tav olur |
a man who stands for nothing will fall for anything
|
|
443 |
Proverb |
güçlü bir ekonomi tüm işletmeleri ve kişileri kalkındırır |
a rising tide lifts all boats
|
|
Colloquial |
|
444 |
Colloquial |
en güçlü şirketler |
the big boys n.
|
|
445 |
Colloquial |
en güçlü kimse |
top cat n.
|
|
446 |
Colloquial |
bir grubun ya da hareketin içindeki en önemli ya da güçlü kişi |
big kahuna [us] n.
|
|
447 |
Colloquial |
bir grubun ya da hareketin içindeki en önemli ya da güçlü kişi |
a big kahuna [us] n.
|
|
448 |
Colloquial |
bir grubun ya da hareketin içindeki en önemli ya da güçlü kişi |
a grand kahuna [us] n.
|
|
449 |
Colloquial |
güçlü bir şekilde ovma/fırçalama |
elbow grease n.
|
|
450 |
Colloquial |
hızlı ve güçlü araba |
goat n.
|
|
451 |
Colloquial |
bir gruptaki, kurumdaki, işteki, hareketteki en önemli/güçlü kişi |
grand poobah n.
|
|
452 |
Colloquial |
güçlü suçluluk duygusu |
guilt complex n.
|
|
453 |
Colloquial |
güçlü kimse/şey |
war horse n.
|
|
454 |
Colloquial |
sağlam/güçlü karakterli kimse |
war horse n.
|
|
455 |
Colloquial |
güçlü politik lider |
kingfish n.
|
|
456 |
Colloquial |
güçlü kimse |
big beast n.
|
|
457 |
Colloquial |
güçlü ve kaslı yapılı erkek |
he-man n.
|
|
458 |
Colloquial |
güçlü ve nahoş merhem |
horse liniment n.
|
|
459 |
Colloquial |
koruma veya fedai olarak işe alınan güçlü adam |
muscleman n.
|
|
460 |
Colloquial |
güçlü, fettan ve gizemli görünen doğu asyalı kadın |
dragon lady n.
|
|
461 |
Colloquial |
olağanüstü güçlü erkek |
iron man n.
|
|
462 |
Colloquial |
çok güçlü kadın atlet |
ironwoman n.
|
|
463 |
Colloquial |
güçlü yumruk |
pile-driver n.
|
|
464 |
Colloquial |
güçlü tekme |
pile-driver n.
|
|
465 |
Colloquial |
güçlü bir ritmi olan |
beaty n.
|
|
466 |
Colloquial |
güçlü ve kararlı davranmak |
cowboy up v.
|
|
467 |
Colloquial |
güçlü bir konumdaki (biriyle) iletişimi/bağlantısı olmak |
have an in with (someone) v.
|
|
468 |
Colloquial |
güçlü durmak |
assert (oneself) v.
|
|
469 |
Colloquial |
(birinden) daha iyi/güçlü olmak |
be too much (for somebody) v.
|
|
470 |
Colloquial |
güçlü/hoş bir ritmi olan |
bumping adj.
|
|
471 |
Colloquial |
daha güçlü |
hopped up adj.
|
|
472 |
Colloquial |
(biriyle/bir şeyle) ilgili artık güçlü duygular hissetmeyen |
over (someone or something) adj.
|
|
473 |
Colloquial |
bir şey yönünden/bakımından güçlü |
strong on adj.
|
|
474 |
Colloquial |
en güçlü |
top-cat adj.
|
|
475 |
Colloquial |
iyi/güçlü durumda olan |
going strong adj.
|
|
476 |
Colloquial |
güçlü, aşılması zor (savunma/bariyer) |
watertight adj.
|
|
477 |
Colloquial |
aşırı derecede güçlü bir şekilde |
big adv.
|
|
478 |
Colloquial |
çok kaslı ve güçlü |
as fit as a mallee bull expr.
|
|
479 |
Colloquial |
(birinin) gerçekte ne kadar güçlü, yetenekli, cesaretli olduğu |
what (one) is made of expr.
|
|
480 |
Colloquial |
gerçekte ne kadar güçlü, yetenekli, cesaretli olduğun |
what you are made of expr.
|
|
481 |
Colloquial |
birinin gerçekte ne kadar güçlü, yetenekli, cesaretli olduğu |
what somebody is made of expr.
|
|
482 |
Colloquial |
(maori dilinde) güçlü ol! |
kia kaha [new zealand] expr.
|
|
483 |
Colloquial |
güçlü ama aptal |
all brawn and no brain expr.
|
|
484 |
Colloquial |
güçlü ama aptal |
all brawn and no brain expr.
|
|
Idioms |
|
485 |
Idioms |
sezgisi güçlü olma |
a nose for something n.
|
|
486 |
Idioms |
çok güçlü |
110 proof n.
|
|
487 |
Idioms |
güçlü kuvvetli herkes |
all able-bodied people n.
|
|
488 |
Idioms |
bir gruptaki en güçlü ya da en başarılı kişi |
king of the castle (brit) n.
|
|
489 |
Idioms |
bir gruptaki en güçlü ya da en başarılı kişi |
king of the hill (us) n.
|
|
490 |
Idioms |
en güçlü/kuvvetli aday |
shoo-in n.
|
|
491 |
Idioms |
en güçlü/kuvvetli aday |
a shoo-in n.
|
|
492 |
Idioms |
güçlü adam |
big six n.
|
|
493 |
Idioms |
güçlü ve etkin insan |
a big wheel n.
|
|
494 |
Idioms |
güçlü/kuvvetli kimse |
an iron man n.
|
|
495 |
Idioms |
güçlü ve mücadeleci kimse |
a tough cookie n.
|
|
496 |
Idioms |
güçlü aşk macerası |
bad romance n.
|
|
497 |
Idioms |
güçlü ve sessiz tip |
the strong, silent type n.
|
|
498 |
Idioms |
önemli ve güçlü kişiler |
big guns n.
|
|
499 |
Idioms |
piyasaya yön veren güçlü kurum |
800-pound gorilla n.
|
|
500 |
Idioms |
güçlü istek |
yearning desire n.
|
|