güvence - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

güvence



Bedeutungen von dem Begriff "güvence" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 31 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
güvence assurance n.
güvence guarantee n.
General
güvence indemnity n.
güvence security n.
güvence warrant n.
güvence reassurance n.
güvence warranty n.
güvence indemnification n.
güvence surety n.
güvence guaranty n.
güvence trust n.
güvence pledge n.
güvence cautionary n.
güvence anchor-hold n.
güvence doquet n.
güvence gauge n.
güvence plevin n.
güvence securement n.
güvence substance n.
güvence surance [obsolete] n.
Idioms
güvence safety net n.
Trade/Economic
güvence covenant n.
güvence assurance n.
güvence guaranty n.
güvence collateral n.
güvence guarantee n.
güvence surety n.
Law
güvence securitas n.
güvence assurance n.
güvence guaranty n.
Archaic
güvence band n.

Bedeutungen, die der Begriff "güvence" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 154 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
güvence belgesi warranty n.
güvence akçesi security n.
güvence verme sponsion n.
sosyal güvence social security n.
kalite güvence quality assurance n.
anayasal güvence constitutional guarantee n.
anayasal güvence constitutional assurance n.
kalite güvence standardı quality assurance standard n.
güvence veren kimse guarantor n.
geçici güvence provisional warrant n.
güvence altına alma securing n.
geleceğini güvence altına alma securing the future of n.
güvence verme avouchment n.
güvence sunma avouchment n.
yeniden güvence veren kimse reassurer n.
güvence veren kimse assurer n.
güvence veren kimse assuror n.
güvence veren engager n.
belirli bir konuda bir kişinin diğerine güvence verdiği anlaşma guaranty n.
bir şeyin sorumluluğunu kabul eden veya güvence veren kimse guaranty n.
güvence altına alan kimse insurer n.
güvence altına alan şey insurer n.
ön güvence preassurance n.
güvence altına alma securance n.
güvence vermek pledge v.
güvence vermek reassure v.
güvence vermek guarantee v.
güvence altına almak secure v.
güvence altına almak guarantee v.
güvence altına almak assure v.
güvence oluşturmak build up trust v.
güvence oluşturmak establish confidence v.
güvence oluşturmak establish trust v.
güvence oluşturmak build up confidence v.
güvence vermek assure of v.
güvence altına alınmak be guaranteed v.
anayasayla güvence altına alınmak be guaranteed in the constitution v.
anayasada güvence altına alınmak be guaranteed in the constitution v.
güvence sağlamak provide assurance v.
güvence altına almak enlist v.
güvence altına almak enlock v.
güvence altına almak insure v.
güvence altına almak pull v.
güvence vermek give v.
güvence vermek rock v.
güvence vermek pignerate v.
kesin güvence altına almak clench v.
karşılıklı güvence vermek interpledge v.
kendi adına güvence vermek preengage v.
güvence altına almak secure [obsolete] v.
güvence altında guaranteed adj.
güvence altında under guarantee adj.
güvence parası verilmemiş unhandselled adj.
güvence altına alan security adj.
güvence ile ilgili sponsional adj.
güvence vererek reassuredly adv.
güvence altında gtd (guaranteed) abrev.
güvence altında gtd. (guaranteed) abrev.
Phrasals
güvence altına almak nail down v.
birine bir şeyi yapacağına dair güvence vermek reassure someone of something v.
ile ilgili güven/güvence vermek reassure someone about something v.
belli bir sorun ya da durum karşısında güvence sağlamak cover someone or something against something v.
belli bir sorun ya da durum karşısında güvence sağlamak cover for (someone or something) v.
belli şeyleri kontrat süresince güvence altına almak lock in v.
kontratla güvence altına almak lock in v.
birine bir konuda güvence vermek assure someone of something v.
(birine bir konuda) güvence vermek assure (one) of (something) v.
(bir şeye) karşı güvenlik/güvence sağlamak provide against (something) v.
(bir şeye) karşı güvenlik/güvence sağlamak provide for (something) v.
ile ilgili güven/güvence vermek reassure about v.
yapacağına dair güvence vermek reassure of v.
Phrases
anayasada güvence altına alınmıştır enshrined in the constitution expr.
Colloquial
siyasi bağlantılarını kullanarak müşterileri güvence altına alabilen, gelir yaratabilen kimse rainmaker n.
oy almayı güvence altına alan durum vote-winner n.
Idioms
güvence olarak yapılan birikim safety net n.
ipotek borçlusunun sahip olduğu her şeyin (araç, kredi, iş, arsa) borcu güvence altına almak için kullanıldığı ipotek türü anaconda mortgage n.
güvence vermek make sure v.
güvence vermek make certain v.
(bir şeyi) güvence altına almak make certain of v.
Formal
güvence bedeli depositation n.
Trade/Economic
abd işçi emeklilik geliri güvence yasası united states employee retirement income security act n.
alınan kısa dönemli kredi karşılığında güvence olarak stok mülkiyetinin finansman kuruluşuna devri floor-planning n.
ana para ve faiz ödemeleri başka bir şirket tarafından güvence altına alınan tahvil guaranteed bond n.
belgelendirilmiş kalite güvence sistemi certified quality assurance system n.
bir borca güvence olarak konulan varlıklar collateral n.
ek güvence collateral n.
emeklilik kredisinin güvence bölümü the guarantee part of pension credit n.
esnek güvence flexicurity n.
finansal güvence danışmanı financial security advisor n.
güvence açısından ilk derecede gelen tahvil prior-lien bond n.
güvence bildirimi statement of assurance n.
güvence beyanı declaration of assurance n.
güvence veren guarantor n.
güvence aranmayan kredi credit in blank n.
güvence depozitosu security deposit n.
güvence beyanı statement of assurance n.
güvence akçesi bond n.
güvence bedeli security deposit n.
güvence bedeli deposit value n.
güvence kredisi guarantee credit n.
güvence olmaksızın açılan kredi blank credit n.
güvence hizmetleri assurance services n.
hisse senetlerinin sulandırılmasına karşı ayrılan güvence fonu antidilution provision n.
kalite güvence sorumlusu quality assurance representative n.
kalite güvence sorumlusu quality assurance officer n.
kalite güvence belgesi quality assurance certificate n.
kalite güvence sistemi quality assurance system n.
kalite güvence sözleşmesi quality assurance agreement n.
kalite güvence sözleşmesi quality assurance contract n.
kalite güvence uzmanı quality assurance specialist n.
kalite güvence müdürü quality assurance manager n.
kredi sözleşmelerinde yer alan ayrıntılı güvence koşulları covenant n.
kur riskine karşı vadeli teslim piyasasında güvence sağlama işlemi yapan uluslararası ticari veya mali işlemci hedger n.
kredi güvence koşulları covenant n.
şahsi güvence personal security n.
sosyal güvence benefit primary n.
tasarım, geliştirme, üretim, tesis ve serviste kalite güvence modeli model for quality assurance in design, development, production, installation, and servicing n.
tedarikçi kalite güvence uzmanı supplier quality assurance specialist n.
tam kalite güvence sistemi full quality assurance system n.
zarara karşı güvence mektubu letter of reserve n.
(hisse senedi veya tahvil) alışını güvence altına alan bankacı underwriter n.
güvence vermek give security v.
(hisse senedi veya tahvil) alışını güvence altına almak underwrite v.
güvence bedeli sağlamak deposit v.
(iflas durumunda) alacaklının taahhütname ve güvence akçesini ibraz etmek strike a docket [uk] v.
güvence altına alınmış assets cover adj.
Law
ayni güvence real deposit n.
borç alınan paranın geri ödenmesini güvence altına alan belge obligation n.
güvence olarak almak engage v.
(bir fikir, ülkü veya felsefeyi) yasa ile güvence altına almak enshrine v.
sözleşme ile güvence altına alınmamış uncovenanted adj.
ipotekle güvence altına alınan hypothecary adj.
Politics
anayasal güvence constitutional security n.
kalite güvence ekipmanı quality assurance equipment n.
güvence tedbirleri assurance measures n.
önergenin vs. geçişini güvence altına almak carry v.
güvence vermek insure v.
karşılıklı güvence vermek mutual guarantees v.
Insurance
uluslararası sosyal güvence birliği international social security association n.
can ve mal kaybına karşı güvence veren kimse assuror n.
Technical
kalite güvence quality assurance n.
nitelik güvence gözetimi quality assurance surveillance n.
nitelik güvence dizgesi quality assurance system n.
sıkı nitelik güvence yordamları stringent quality assurance procedures n.
Computer
güvence veritabanı trustdb n.
Textile
kalite güvence quality assurance n.
Construction
kalite güvence quality assurance n.
Automotive
oem parça tedarikçileri kalite güvence teminatı quality assurance standard for oem part suppliers n.
sürücü güvence programı motorist assurance program n.
Medical
sterilite güvence düzeyi sterility assurance level n.
Military
müttefik kalite güvence yayımı allied quality assurance publication n.
askeri birliklerle donatarak güvence altına almak garrison v.
Archaic
güvence vermek impledge v.
Slang
kolayca paraya dönüştürülebilecek maddi güvence dry powder n.