gelen şey - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

gelen şey



Bedeutungen von dem Begriff "gelen şey" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
gelen şey arrival n.

Bedeutungen, die der Begriff "gelen şey" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 100 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
tanrıdan gelen şey visitation n.
bir neslin kendisinden sonra gelen nesle bıraktığı şey heritage n.
beraberinde gelen şey concomitant n.
(çek defteri gibi) kopya olarak başka bir şeye karşılık gelen herhangi bir şey tally n.
başa gelen şey adventure n.
gecikmeli gelen şey lag n.
bir yere yeni gelen veya varan şey newcome n.
bir sonra gelen şey next n.
beraberinde gelen şey attendant n.
çok ve sık gelen şey avalanche n.
göze hoş gelen kişi veya şey eye candy n.
en önde gelen şey kahuna n.
en önde gelen şey king n.
başa gelen şey fall [scotland] n.
rüzgar gibi gelen şey breeze n.
yeniden meydana gelen şey reoccurrence n.
elden gelen her şey business n.
itici gelen şey obscenity n.
meydana gelen şey occurrence n.
çok tanıdık gelen şey déjà vu n.
belirli bir soydan gelen şey descension n.
cazip gelen ve ilgi çeken şey desirable n.
ağır gelen şey overbalance n.
fazlalık gelen şey overbalance n.
üstün gelen şey overshadower n.
hoş gelen şey oyster n.
dışarıdan gelen şey ingate n.
farklı durumlar arasında gidip gelen şey cycler n.
yabancı gelen şey fantasia n.
tuhaf gelen şey fantasia n.
şans eseri gelen şey income n.
... libre gelen şey pounder n.
peşi sıra gelen şey corollary n.
sel gibi gelen şey flooder n.
yabancı ülkeden gelen şey (gemi, ürün) foreigner n.
öne gelen şey prefix n.
erken gelen şey premature n.
ayda iki kez meydana gelen şey semimonthly n.
altı unsurdan meydana gelen şey senary [obsolete] n.
akın akın gelen şey shower n.
gaipten gelen şey supernatural n.
(bir şey için) ön şart anlamına gelen ön ek pre- pref.
bir şey olan kimse anlamına gelen son ek -er suf.
giyilen şey anlamına gelen son ek -et suf.
kıran şey anlamına gelen son ek -clast suf.
(belirli bir şeye) ait olan şey anlamına gelen son ek -ia suf.
(belirli bir şeyden) türeyen şey anlamına gelen son ek -ia suf.
(belirli bir şey ile) ilişkili şey anlamına gelen son ek -ia suf.
...'ya ait şey anlamına gelen son ek -ier suf.
... ile ilişkili şey anlamına gelen son ek -ier suf.
...'dan gelen şey anlamına gelen son ek -ier suf.
bir şey ile bağlantılı faaliyet anlamına gelen son ek -ing suf.
bir şey ile bağlantılı süreç anlamına gelen son ek -ing suf.
belirli bir konsept ile ilgili şey anlamına gelen son ek -ing suf.
belirli bir kavram ile ilgili şey anlamına gelen son ek -ing suf.
Colloquial
ilaç gibi gelen şey a shot in the arm n.
takıntı haline gelen şey white whale n.
çekici/cazip gelen ama elle tutulur bir değeri olmayan şey junk food n.
çekici/cazip gelen ama bir faydası olmayan şey junk food n.
inceden gelen (bir şey) kokusu a whiff of (something) n.
hafifçe gelen kötü (bir şey) kokusu a whiff of (something) n.
alttan alta gelen (bir şey) kokusu a whiff of (something) n.
göze hoş gelen şey chocolate-box n.
bir şey için elinden gelen her şeyi yapmak go all out for something v.
Idioms
beklenmedik bir şekilde gelen şey chance comer n.
(birine) en iyi gelen şey/faaliyet drug of choice n.
doğuştan gelen şey accident of birth n.
elinden gelen her şey everything humanly possible n.
ilaç gibi gelen (şey) money from home n.
her şey olup bittikten sonra yardıma gelen şey an ambulance at the bottom of a cliff n.
kulağa hoş gelen şey music to ears n.
en mutlu eden/iyi gelen şey the best medicine n.
önde gelen şey/kimse flagship n.
yapması kolay gelen bir yetenek/şey olmak come easily to (one) v.
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak go to any lengths to (do something) v.
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak go to any length to (do something) v.
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak go to any greats to (do something) v.
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak go to any great to (do something) v.
(birinin) kulağına hoş gelen şey music to (one's) ears v.
bu elimden gelen bir şey değil it is out of my hands expr.
(iki şey) arasında gidip gelen on the borderline expr.
arzusu/isteği/içinden gelen şey tükenmiş out of (one's) system expr.
elinden gelen bir şey değil out of hands expr.
elinden gelen bir şey değil out of your hands expr.
ardından gelen şey ... the next thing... expr.
(bir şey) için yapabilecek/elden gelen bir şey yok there's no help for (something) expr.
(bir şey) için yapabilecek/elden gelen bir şey yok there's no helping (something) expr.
Speaking
başıma gelen en güzel şey the best thing that ever happened to me expr.
çocukların bir şey isterken lütfen kelimesini söylemeyi unuttukları zaman onlara annesi/babası tarafından nezaket kurallarını hatırlatmak için söylenen burada ne söylüyorduk anlamına gelen ifade what's the magic word? expr.
hayat başınıza gelen şey değildir life is not what happens to you expr.
ilk akla gelen şey the first thing that comes to mind expr.
ilk akla gelen şey the first things that spring to mind expr.
ilk akla gelen şey the first thing coming to mind expr.
Technical
karşılık gelen şey correspondence n.
Religious
tanrıdan gelen şey ways of god n.
Latin
kazayla gelen şey escapium n.
birçok şeyden meydana gelen tek şey e pluribus unum expr.
Slang
ilk sırada gelen şey numero uno n.
şey/yani anlamına gelen bir sözcük jont n.
ilk sıradakinin ardından gelen şey second banana n.