geniş - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

geniş



Bedeutungen von dem Begriff "geniş" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 84 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
geniş extensive adj.
geniş large adj.
geniş broad adj.
geniş wide adj.
General
geniş full adj.
geniş ample adj.
geniş larger adj.
geniş cosmical adj.
geniş sweeping adj.
geniş cosmic adj.
geniş extended adj.
geniş capacious adj.
geniş carefree adj.
geniş broader adj.
geniş womby adj.
geniş roomy adj.
geniş expansive adj.
geniş obtuse adj.
geniş diffuse adj.
geniş spacious adj.
geniş vast adj.
geniş splay adj.
geniş open adj.
geniş commodious adj.
geniş comprehensive adj.
geniş wider adj.
geniş broad adj.
geniş wide adj.
geniş grande adj.
geniş walk-in adj.
geniş detailed adj.
geniş rangy adj.
geniş champaign adj.
geniş champion [obsolete] adj.
geniş nation [dialect] adj.
geniş ampliate adj.
geniş yawning adj.
geniş large-size adj.
geniş vivid adj.
geniş extense [obsolete] adj.
geniş latitudinous adj.
geniş wyd (wide) adj.
geniş braid adj.
geniş braid [scotland] adj.
geniş hiant adj.
geniş muckle adj.
geniş distent [obsolete] adj.
geniş inflated adj.
geniş dree [dialect] adj.
geniş fieldy adj.
geniş outthrust adj.
geniş room [obsolete] adj.
geniş roomful adj.
geniş roomsome [obsolete] adj.
geniş roomthy adj.
geniş spaceful adj.
geniş spacey adj.
geniş spacy adj.
geniş squab adj.
geniş square-built adj.
geniş cavernous adj.
geniş diverse adj.
geniş broadly adv.
geniş meg- pref.
geniş mega- pref.
geniş megal- pref.
geniş megalo- pref.
Idioms
geniş broad in the beam expr.
Trade/Economic
geniş extensive adj.
geniş broad adj.
Technical
geniş exhaustive adj.
geniş broad adj.
geniş wide adj.
Computer
geniş thick adj.
geniş expanded adj.
Zoology
geniş depressed adj.
Botanic
geniş depressed adj.
Linguistics
geniş nonrestrictive adj.
geniş non-restrictive adj.
geniş timeless adj.
geniş open adj.
geniş wide adj.
geniş descriptive adj.
Archaic
geniş vasty adj.

Bedeutungen, die der Begriff "geniş" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
geniş çaplı extensive adj.
General
kalın sapları olan geniş bir bambu krooman n.
kayak pistlerini düzeltmekte kullanılan geniş paletli büyük traktör piste groomer n.
kafatasının en geniş transvers kutrunun uçlarından her biri euryon n.
geniş aile family size n.
genellikle bir şehir ve kasaba ile kenar semtlerinin birleştiği geniş yayılımlı alan conurbation n.
güney amerika'nın geniş ve ağaçsız bozkırları pampas n.
hanedan armasının çevresini saran geniş şerit fess n.
eski roma'ya ait geniş malikane latifundium n.
kıtadan daha küçük, geniş kara parçası subcontinent n.
abd'nin batı kıyısının kuzeyinden güneyi açıklarına yönelen geniş, soğuk ve ağır okyanus akıntısı california current n.
geniş kravat windsor tie n.
geniş kitle large mass n.
geniş ve düz yer plain n.
geniş çevre great circle n.
geniş ve tek parçadan oluşan kayak snowboard n.
geniş görüşlülük liberality n.
bir kitapta konuyla ilgili daha geniş açıklama için oluşturulmuş ek kısım excursus n.
geniş dudak benzeri taçyaprağı labella n.
geniş ağızlı büyük bardak beaker n.
geniş yataklı oda queen room n.
geniş fikirlilik broad mindedness n.
geniş düzenek elaborated code n.
üstü dar altı geniş elbise dirndl n.
geniş yer stretch n.
geniş kenarlı şapka wide brimmed hat n.
geniş kenarlı fötr şapka stetson n.
çok geniş bir alan sweep n.
yolcuların etrafı seyretmelerine uygun, geniş pencereli vagon observatin car n.
kısa, geniş kanatlı ve uzun kuyruklu bir şahin accipiter n.
türlü işlerde kullanılan ağaçtan uzun ve geniş kap hull n.
geniş açı wide angle n.
geniş hat broad gauge n.
geniş anlamda yer bulan görüşler much publicized views n.
geniş bardak beaker n.
geniş kenarlı şapka sombrero n.
papaz ve piskoposların ayin için giydiği geniş kolları olan yanlardan açık bir tür cüppe dalmatic n.
geniş yüzgeç flapper n.
geniş kapsamlı denetim comprehensive audit n.
çoğunlukla geniş saçaklı, küçük, ahşap ev veya bungalov chalet n.
geniş kenarlı fötr şapka slouch hat n.
geniş tişort sweatshirt n.
geniş düz yer flat n.
geniş arazi tract n.
geniş boğaz sound n.
geniş film wide film n.
geniş ölçekli yeraltı oyuğu cave n.
geniş paçalı pantolon bells n.
geniş yüzlü bıçak matchet n.
geniş kavis sweep n.
dar anlamlı bir sözcüğün geniş anlamda kullanılması synecdoche n.
geniş zaman ortacı present participle n.
geniş çeneli olma eurygnathism n.
benekli geniş balık jewfish n.
geniş ağızlı kap beaker n.
geniş alan sweep n.
geniş dönemeç sweep n.
çok geniş ve çeşitli bilgi erudition n.
geniş plan master shot n.
geniş görünüm panorama n.
geniş ev spacey home n.
geniş elbise frock n.
toprakta veya kayalarda oluşmuş derin ve geniş çatlaklar chasm n.
geniş çayır savanna n.
geniş aile extended family n.
geniş alan expanse n.
geniş ekran wide screen n.
sibirya'da çok geniş alana yayılan iğne yapraklı ağaçla kaplı bölge taiga n.
geniş kapsamlı şey catchall n.
otlarla kaplı geniş düzlük prairie n.
ön ve arka kısımları daha geniş böylece dönüşlerde kolaylık sağlayan kayak carving ski n.
geniş film large format film n.
geniş gölgesiyle altındakileri güneşten koruyan ağaç shade tree n.
geniş plan long shot n.
nehrin çizdiği geniş kıvrım the sweep of the river n.
kayakçının geniş açılı dönüş yapmasına olanak tanıyan bir dönüş şekli telemark n.
geniş çayır savannah n.
geniş kıvrım sweep n.
geniş manzara prospect n.
geniş yer elbowroom n.
kuzey amerika'nın ağaçsız geniş otlaklarına verilen isim prairie n.
geniş kenarlı bıçak machete n.
geniş hatlı demiryolu broad gauge n.
geniş tarım extensive cultivation n.
geniş yaprak broadleaf n.
geniş coğrafya wide area n.
geniş katılım broader participation n.
geniş katılım broad participation n.
geniş katılım broad participation n.
vahşi hayvanların doğal hayatlarını devam ettirdikleri geniş alan game reserve n.
geniş katılım high level of participation n.
vahşi hayvanların doğal hayatlarını devam ettirdikleri geniş alan game park n.
geniş coğrafya wide geography n.
geniş olanak favourable opportunity n.
geniş anlam broad meaning n.
geniş ve sık ormanlık weald n.
geniş olanak ample opportunity n.
geniş olanak fair chance n.
geniş kapsamlı değişiklikler momentous changes n.
geniş kapsamlı değişiklikler massive changes n.
geniş kapsamlı değişiklikler radical changes n.
geniş kapsamlı değişiklikler drastic changes n.
geniş kapsamlı değişiklikler sweeping changes n.
geniş kapsamlı değişiklikler profound changes n.
geniş kapsamlı değişiklikler extreme changes n.
geniş kapsamlı değişiklikler dramatic changes n.
geniş yayılım broad distribution n.
geniş dağılım wide distribution n.
geniş dağılım broad distribution n.
geniş yayılım wide distribution n.
geniş cadde avenue n.
geniş daire large circle n.
geniş filo large fleet n.
geniş silme cornice n.
geniş araç large vehicle n.
geniş başlı çivi clout n.
geniş kullanım extensive usage n.
geniş görüş alanı wide field of view n.
geniş çaplı destek extensive support n.
geniş gömme dolap walk-in closet n.
geniş oda hall n.
geniş kase basin n.
taçyaprağın üst geniş kenarı limb n.
yaprağın geniş kısmı limb n.
geniş spektrumlu broad-spectrum n.
geniş mezheplilik unorthodoxy n.
geniş kelime dağarcığı extensive vocabulary n.
geniş görüş vision n.
geniş alana yayılma range over a wide field n.
geniş izleyici kitlesi vast audience n.
geniş seyirci kitlesi wide audience n.
geniş seyirci kitlesi vast audience n.
geniş izleyici kitlesi wide audience n.
geniş omuzlar broad shoulders n.
geniş perspektif broad perspective n.
geniş bilgi extensive knowledge n.
toplumun geniş kesimi a large segment of the society n.
toplumun geniş bir kesimi a large segment of the society n.
uzun ve geniş bir kayık türü tirhandil n.
toplumun geniş bir kesimi a large section of the community n.
toplumun geniş kesimi a large section of the community n.
geniş imkan vast opportunity n.
geniş halk kitlesi large mass of people n.
geniş halk kitlesi a vast majority of public n.
halkın geniş bir kesimi a vast majority of public n.
geniş omuz wide shoulder n.
geniş imkanlar vast opportunities n.
geniş imkanlar broad opportunities n.
geniş (bileklik tipi) bilezik cuff bracelet n.
geniş kazı çalışması large-scale excavation work n.
geniş anlamda konuşma loosely speaking n.
arkası kabarık ve yüksek oturacak yeri ise geniş koltuk winged chair n.
arkası kabarık ve yüksek oturacak yeri ise geniş koltuk wing chair n.
arkası kabarık ve yüksek oturacak yeri ise geniş koltuk grandfather chair n.
geniş omuzlar wide shoulders n.
geniş değişkenlik large variability n.
güneş ışınlarından koruyucu geniş kenarlı şapka sunhat n.
güneş ışınlarından koruyucu geniş kenarlı şapka sunbonnet n.
geniş renk yelpazesi a wide selection of colours n.
geniş renk yelpazesi a wide spectrum of colors n.
geniş renk yelpazesi a wide range of colours n.
geniş araştırma extensive research n.
geniş kapsamlı değişiklikler fundamental changes n.
geniş bilgi birikimi deep knowledge n.
geniş bilgi birikimi extensive knowledge n.
geniş bilgi birikimi wide knowledge n.
geniş bilgi birikimi vast knowledge n.
geniş ağızlı eyer full-quarter saddle n.
geniş zamanlı cümle sentence in present tense n.
geniş alın wide forehead n.
geniş alın broad forehead n.
geniş çaplı hasar extensive damage n.
geniş kavram broad concept n.
geniş vücut bulk n.
geniş fikirlilik broadmindedness n.
geniş cadde boulevard n.
geniş konu broad subject n.
geniş kadro a large staff n.
geniş deneyim wide experience n.
geniş tecrübe comprehensive experience n.
geniş deneyim broad experience n.
geniş tecrübe wide experience n.
geniş deneyim comprehensive experience n.
geniş deneyim extensive experience n.
geniş tecrübe extensive experience n.
geniş tecrübe broad experience n.
geniş gezinti aracı coach and six n.
geniş, yumuşak, rulo şeklindeki bir Britanya ekmeği bap n.
medyada geniş yer significant media coverage n.
çok geniş alan wide open space n.
geniş açık alan wide open space n.
geniş alan wide scope n.
geniş burun kökü broad nasal bridge n.
geniş yorumlama broad interpretation n.
geniş konu yelpazesi wide range of subjects n.
daha geniş ölçek broader scale n.
geniş baldır wide calf n.
geniş bilgi tabanı broad base of knowledge n.
uzun saplı geniş balık yakalama filesi tailer n.
geniş düzlük vast plain n.
geniş ova vast plain n.
tepesi geniş üstten püskülleri olan bir tür iskoç beresi tam-o'-shanter n.
tepesi geniş üstten püskülleri olan bir tür iskoç beresi tam-o-shanter n.
tepesi geniş üstten püskülleri olan bir tür iskoç beresi tam n.
tepesi geniş üstten püskülleri olan bir tür iskoç beresi tammy n.
tepesi geniş üstten püskülleri olan bir tür iskoç beresi tammie n.
alt tarafı geniş, üst tarafı kadranın etrafında bir daire oluşturacak şekilde daralan masa saati tambour clock n.
geniş alan acres n.
geniş su kabı back n.
atın arkasından geçen ve arabanın dingilini destekleyen geniş kayış backband n.
geniş yol rambla n.
geniş cadde rambla n.
geniş bakış açısı capaciousness n.
saçın arkasına takılan uzun dişli geniş süs tarağı backcomb n.
düz ve geniş toprakları olan ülke champaign n.
düz ve geniş toprakları olan ülke champion [obsolete] n.
not alınmasını kolaylaştırmak için satırları arasında geniş boşlukları olan kitap text-book n.
geniş ince bir bıçak ile yapılan balta tobacco hatchet n.
geniş ince bir bıçak ile yapılan balta tobacco spud n.
(new england dışındaki eyaletlerde) geniş kapsamlı bir toprak birimi town n.
başın arkasına süs amaçlı takılan uzun dişli geniş tarak tucking-comb n.
başın arkasına süs amaçlı takılan uzun dişli geniş tarak back comb n.
çok geniş kap tun n.
amerika'da yerlilere ait en geniş tarih öncesi topraklar cahokia mounds n.
eskimoların kullandığı kısa saplı, hilal şeklinde geniş ağızlı bir bıçak ulo n.
eskimoların kullandığı kısa saplı, hilal şeklinde geniş ağızlı bir bıçak ulu n.
geniş alanlar swathes of n.
bir şeyin en geniş olduğu kısım beam n.
filipinler'de kullanılan uzun geniş bir bıçak barong n.
geniş özel arazi barony n.
bilgisi geniş olma learnedness n.
geniş kapsamlılık extensionality n.
geniş bir zihinsel görüş landscape n.
modern italya'da geniş bir malikane latifondo n.
ispanya veya latin amerika'da geniş arazi üzerine kurulmuş bir malikane latifundio n.
ispanya veya latin amerika'da geniş arazi üzerine kurulmuş malikanenin sahibi latifundista n.
çok geniş boşluk vastitude n.
çok geniş alan vastitude n.
çok geniş kapsam vastitude n.
gazetenin iç sayfalarındaki uzun bir gazete yazısını ayıran geniş çizgi binder n.
gazetenin iç sayfalarındaki uzun bir gazete yazısını ayıran geniş çizgi binder line n.
katran kaplı deriden yapılan geniş bir bira bardağı blackjack n.
malikane veya kalenin geniş odası manor hall n.
eskiden yüksek rütbeli subaylar tarafından kullanılan geniş bir arazi çadırı markee n.
üstünden geçen kayışının yandan bağlandığı alçak topuklu, geniş ve yuvarlak burunlu bir tür kadın ayakkabısı mary jane n.
üstünden geçen kayışının yandan bağlandığı alçak topuklu, geniş ve yuvarlak burunlu bir tür kadın ayakkabısı maryjane n.
porselen astarlı ve vidalı çinko kapağı lastik bir halka yardımı ile yanlardan kapanan geniş ağızlı bir cam kavanoz mason jar n.
evde konserve yapımında kullanılan geniş ağızlı ve vidalı kapaklı çeşitli kavanozlara verilen ad mason jar n.
(orta doğu'da) ev veya dükkan gibi yapıların duvarlarına taştan inşa edilen geniş oturma sırası mastaba n.
bir kravatı bağlarken ekstra döndürmeler yapılarak elde edilen geniş ve üçgen bir düğüm windsor knot n.
iskoçya'da takılan geniş, mavi, yün bir kep bluebonnet n.
maori kültüründe kabilenin toplandığı geniş salon meeting house n.
maori kültüründe kabilenin toplandığı geniş salon wharepuni n.
tek tarafı dik olan sekili geniş yamaç mesa n.
geniş kenarlı şapka mexican hat n.
kucağa koyulup yazı yazmak için kullanılan, geniş ve hafif bir tahtadan oluşan çalışma yüzeyi writing board n.
geniş çapta kayıp veya yayılma hemorrhage n.
geniş alana yayılmış durgun su millpond n.
elin geniş ve düz kısmı broad n.
bir şeyin geniş kısmı broad n.
dikenli ve geniş uçlu ok broad arrow n.
fıçının en geniş yeri bulge n.
üst bacak ve kalçaların en geniş olduğu kısım hip n.
geniş ailenin yaşadığı birkaç evden oluşan yapı homestead [south africa] n.
casusluğa başlamadan çok önce gizlenip geniş çapta casusluk faaliyetleri yürüten bir organizasyonda yetkili konuma ulaşmış casus mole n.
genellikle gümüşten yapılan, ağzı çentikli geniş punç kasesi monteth n.
eskiden batı hint adaları'nda kullanılan geniş ve düz tabanlı bir gemi teknesi moses n.
eskiden batı hint adaları'nda kullanılan geniş ve düz tabanlı bir tür gemi teknesi moses boat n.
otlarla kaplı geniş bir düzlükte bulunan çalılık mot n.
geniş manzara lookout n.
geniş manzara look-out n.
yayaların kısa mesafeleri kat etmesi için tasarlanmış uzun ve geniş yürüyen bant moving sidewalk n.
geniş çap mucho n.
geniş kapsam mucho n.
bataklıklarda üzerinde kütük taşınan geniş ve alçak bir kızak mud boat n.
geniş görüşlü olmama myopia n.
(kütüğün, tüfeğin,) geniş veya kalın ucu but end n.
şakakta dar, alt çenelerde geniş ve yuvarlak olan yan bıyıklar muttonchops n.
şakakta dar, alt çenelerde geniş ve yuvarlak olan yan bıyıklar muttonchop whiskers n.
(hanedan armalarında) karakteristik formu ve pozisyonu bakımından daha geniş geometrik şekillere karşılık gelen şekil diminutive n.
sıvının buharlaşmasını hızlandırmak için geniş yüzeye maruz bırakılması graduation n.
geniş bir kurdeleden oluşan, yüksek rütbe gösteren bir kordon grand cordon n.
istiridye toplamak için kullanılan geniş ağızlı kıskaç grappling tongs n.
geniş aralık gulf n.
geniş bilgi dağarcığı multiscience n.
geniş nesne oversize n.
semeri yerinde tutmak için atın etrafına sarılmış geniş şerit roller n.
geniş mülkler sprawling estates n.
kalın tabanlı, geniş ağızlı ve 7-8 ons hacimli kısa ve geniş bir bardak old-fashioned n.
kalın tabanlı, geniş ağızlı ve 7-8 ons hacimli kısa ve geniş bir bardak old-fashioned n.
geniş coğrafi bölge compages n.
geniş coğrafi bölge compage n.
geniş aile connection n.
insanlara cazip gelen renkli, hareketli ve geniş yer disneyland n.
geniş mezheplilik broad-mindedness n.
geniş, hafif ve gevşek örülmüş başörtüsü cloud n.
geniş ve ağır yumruk clubfist n.
geniş bir konu yelpazesini anlama kapasitesi comprehensiveness n.
arka kısmında bagaj bölümü olan, geniş ve kapalı bir tür fayton concord n.
arka kısmında bagaj bölümü olan, geniş ve kapalı bir tür fayton concord coach n.
geniş cadde concourse n.
(hindistan'da kullanılan) silindir şeklinde geniş yastık cow pillow n.
geniş kapsamlı eğitici kitap cyclopaedia [obsolete] n.
geniş kapsamlı eğitici kitap cyclopedia [obsolete] n.
geniş olma dilatancy n.
açık, yüksek ve çimenlik geniş arazi down n.
geniş akarsu drink n.
boruyu daha geniş çaplı bir boruyla birleştiren bağlantı increaser n.
geniş ağızlı cam şişe packer n.
(köstebek yakalayıcılarının kullandığı) geniş bıçaklı ucu olan bir alet paddle staff n.
geniş ölçüde antitez, karşıtlık, çelişki, oksimoron ve paradoks kullanımına dayanan yenilikçi bir edebiyat, sanat ve felsefe hareketi paradoxism n.
dişleri uzun ve geniş aralıklı tarak pick n.
geniş ölçekli bilgi polymathy n.
geniş kitlelere hitap eden ürün crowd puller n.
geniş boyunbağı faule n.
mil üzerinde yer alan geniş karıştırma bıçağı paddle n.
balinanın alt çenesinde geniş arka bölüm pan n.
malezya kökenli geniş bir tropikal ağaç cinsi pandanus n.
tabanı dar üstü geniş toprak kap panshon [uk] [dialect] n.
geniş açıklık plain n.
geniş ve düz nesne platter n.
geniş oda salle n.
geniş benzerlik broad similarity n.
geniş ve koni şekilli hasır şapka coolie hat n.
aydınlık ve geniş alan daylight n.
geniş çaplı taşkınlık fire storm n.
bir şeye vurmak için kullanılan düz ve geniş alet (sineklik) flap [obsolete] n.
geniş kitlelere yayılan şey flood tide n.
güney amerika'nın geniş ve ağaçsız bozkırlarında yaşayan ispanyol ve yerli atalara sahip melez sığır çobanı guacho n.
geniş manzaralı yazlık gazeebo n.
toprak sınıflandırmasında en geniş kategori order n.
(körling) merkezinde geniş yuvarlak bir taşın bulunduğu dairesel alan parish n.
geniş kapsamlı konuşma peregrination n.
geniş kapsamlı tedavi peregrination n.
geniş lamba tabanı petticoat n.
geniş maşrapa tabanı petticoat n.
geniş zamanda çekimlenmiş fiil present n.
geniş ve dolgun yüz pudding face n.
iskoç ovası yerlilerinin taktığı geniş düz kep scone n.
iskoç ovası yerlilerinin taktığı geniş düz kep scone cap n.
geniş bir alanı etkileyen bir hastalık türü scourge n.
geniş baş örtüsü screen [scotland] n.
kolumbiya nehri boyunca geniş bir bölgeye yayılmış yerli bir amerikan halkı shahaptian n.
kolumbiya nehri boyunca geniş bir bölgeye yayılmış yerli bir amerikan halkı shahaptin n.
geniş ağızlı bir şişeyi kapatan ince ve düz tıpa shive n.
daha geniş kitle wider audience n.
bileklik olarak kullanılan geniş metal şerit cuff n.
kolsuz geniş bir elbise modeli skimmer n.
yatay ve geniş yuvalar içeren saban demiri slat moldboard n.
şiddetli yağmurların geniş bir yarığı aşındırması ile oluşan ve genellikle su bulundurmayan derin hendek sluit [africa] n.
geniş kenarlı yumuşak fötr şapka smasher [africa] n.
geniş kenarlı yumuşak fötr şapka smasher hat n.
geniş kitlelere yayılmak için ucuza satılan ciltsiz kitap pocket edition n.
piramit şeklinde geniş kapasiteli çadır pyramidal tent n.
yaprağın geniş kısmı sorrage n.
küçük bir çizimin karelere ayrılarak daha geniş alana aktarılması işlemi squaring n.
geniş çaplı tarım ile uğraşan soylu kimse squatter n.
üretimin geniş bir zamana yayılması stretch-out n.
(kısa not) daha geniş bir konunun alt maddesi subitem n.
geniş kenarlı kadın şapkası sundown n.
geniş toplum superclub n.
çok geniş yol superroad n.
geniş kapsamlı kullanım synecdochism n.
antik roma'da giyilen geniş bir kıyafet synthesis n.
çok geniş bir alana yayılmak sprawl v.
geniş bir yay çizerek dönmek swing v.
geniş bir yay çizerek bir yöne doğru dönmek swing v.
daha geniş hale getirmek make broader v.
geniş bir kitleye yayılmak be widely disseminated v.
daha geniş olmak overlap v.
birine geniş yetki vermek give someone a free hand v.
bir şeye geniş bir açıdan bakmak look at something in perspective v.
geniş düşünmek think broadly v.
geniş kapsamlı olmak range far v.
basında geniş yankı bulmak have a broad repercussion in press v.
geniş yankı bulmak have a broad repercussion v.
geniş kapsamlı olmak cut across v.
geniş kitleler tarafından eleştirilmek be widely criticized v.
geniş kitlelerce eleştirilmek be widely criticized v.
geniş kabul görmek be widely accepted v.
geniş kabul görmek receive broad acceptance v.
geniş kabul görmek receive wide acceptance v.
hayal gücü geniş olmak have a vivid imagination v.
hayal gücü geniş olmak have a great imagination v.
geniş yer tutmak (medyada vb) have a wide coverage v.
geniş yer tutmak (medyada vb) have an extensive coverage v.
geniş vizyonlu olmak have a broad vision v.
vizyonu geniş olmak have a broad vision v.
geniş vizyonu olmak have a broad vision v.
geniş vizyona sahip olmak have a broad vision v.
geniş alana yayılmak spread on a large area v.
geniş ölçüde takdir edilmek be widely acclaimed v.
geniş ölçüde kabul görmek be widely acclaimed v.
geniş kitlelere ulaştırmak reach the large masses v.
geniş bir alanı kapsamak goes a long way v.
geniş kitleler tarafından beğenilmek be widely acclaimed v.
geniş kitlelere ulaşmak reach the large masses v.
geniş kitlelere duyurmak reach large masses v.
medyada geniş yer bulmak have wide media coverage v.
basında geniş yer bulmak have wide media coverage v.
medyada geniş yer bulmak have wide press coverage v.
basında geniş yer bulmak have widespread media coverage v.
basında geniş yer bulmak have wide press coverage v.
medyada geniş yer bulmak have widespread media coverage v.
geniş açıdan bakmak look from a broad perspective v.
geniş omuzlu olmak have wide shoulders v.
geniş omuzları olmak have wide shoulders v.
geniş omuzları olmak have broad shoulders v.
geniş omuzlu olmak have broad shoulders v.
geniş olarak açıklamak amplify v.
geniş yelpazede müşteriye ulaşmak reach broad spectrum of costumers v.
ufku geniş olmak have a broad perspective/an open mind v.
geniş yer ayırmak give wide coverage to v.
geniş yer vermek give wide publicity to v.
geniş yer vermek give wide coverage to v.
geniş yer ayırmak give wide publicity to v.
medyada geniş yer bulmak receive widespread media attention v.
medyada geniş yer almak receive widespread media coverage v.
(geniş kesim) sarkmak bag v.
(öğreti, vazife) en geniş anlamıyla yorumlamak maximise v.
ağzı geniş şekilde açmak gape v.
geniş bir yüzeyi düzleştirmek veya pürüzsüzleştirmek grade v.
çok geniş ayarlamak overset v.
(özellikle rotasını tersine çevirerek) geniş bir döngü tamamlamak circle (back) v.
geniş bir kitleye tanıtmak plaster v.
düz ve geniş bir aletle vurarak ilgi çekmek flap v.
sıkı pozisyondan geniş veya yayılmış pozisyona getirmek fold v.
geniş yer vermek skywrite v.
(kendini) geniş kitlelere kabul ettirmek spread v.
uzun ve geniş alan kaplamak stretch along v.
geniş alanda rahatça seyahat etmek roam v.
geniş çeneli eurygnathic adj.
çok geniş xl adj.
mezhebi geniş free and easy adj.
çevresi geniş sociable adj.
daha geniş wider adj.
geniş görüşlü liberal adj.
kadar geniş as large as adj.
en geniş broadest adj.
geniş çeneli eurygnathous adj.
daha geniş larger adj.
geniş yürekli carefree adj.
geniş ölçüde yapılan extensive adj.
daha geniş wombier adj.
geniş tabanlı wide base adj.
geniş omuzlu broad shouldered adj.
çok geniş voluminous adj.
geniş kaideli sessile adj.
geniş gönüllü liberal adj.
yeterince geniş wide enough adj.
yüreği geniş easygoing adj.
yeterince geniş huge enough adj.
daha geniş broader adj.
geniş sayılabilecek widish adj.
geniş tezgahta dokunmuş broadloom adj.
geniş (fr) grande adj.
yassı ve geniş burunlu (özellikle maymunlar için kullanılır) broadnosed adj.
geniş yapraklı large leafed adj.
geniş bir alanı kapsayan sweeping adj.
basık ve geniş burunlu (hayvan) platyrrhinian adj.
yeterince geniş large enough adj.
çok geniş vast adj.
çok geniş sweeping adj.
geniş fikirli broad minded adj.
karnı geniş lighthearted adj.
geniş kesilmiş wide cut adj.
geniş kapsamlı omnibus adj.
-den daha geniş larger than adj.
geniş kapsamlı universal adj.
çok geniş enormous adj.
geniş anlamda yaygın largely common adj.
geniş izli wide waled adj.
geniş ağızlı widemouthed adj.
geniş kapsamlı sweeping adj.
en geniş widest adj.
geniş çaplı large scaled adj.
karnı geniş carefree adj.
havsalası geniş tolerant adj.
geniş kapsamlı ve ayrıntılı exhaustive adj.
en geniş largest adj.
geniş bir yelpazede wide range of adj.
geniş yelpazeli wide range of adj.
geniş çeşitlilikte a wide variety of adj.
geniş yelpaze wide range (of) adj.
geniş çaplı global adj.
geniş kapsamlı all-inclusive adj.
geniş fikirli broad-minded adj.
geniş-sırtlı broad-backed adj.
geniş görüşlü large-minded adj.
geniş ölçüde far-reaching adj.
geniş kapsamlı far-reaching adj.
etki alanı geniş far-reaching adj.
geniş çaplı full-scale adj.
geniş kapsamlı far-going adj.
etki çevresi geniş far-reaching adj.
geniş fikirli large-minded adj.
geniş kapsamlı in-depth adj.
geniş kapsamlı wide-ranging adj.
geniş kapsamlı well-rounded adj.
geniş açılı (mercek) wide-angle adj.