go for something - Türkisch Englisch Wörterbuch

go for something

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen, die der Begriff "go for something" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 90 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
go in for something v. katılmak
go to town for something v. bir şey için kasabaya gitmek/inmek
Phrasals
go out for (something) v. (bir şeyde) şansını denemek
go out for (something) v. (bir şey) yemek için bir yere gitmek
go out for (something) v. (bir şeye) katılmaya çalışmak
go out for (something) v. (bir şeyi) denemek
go out for someone or something v. birini/bir şeyi alıp getirmek için dışarı çıkmak
go out for (something) v. (bir şey) yemek için dışarı çıkmak
go out for (something) v. (bir şeyin seçmelerine katılmak
go out for someone or something v. birini/bir şeyi geri getirmek için dışarı çıkmak
go for someone or something v. birini/bir şeyi almaya gitmek
go for (something) v. (bir şeyi) tercih etmek
go for (something) v. (bir şeyi) kabul etmek
go for someone or something v. birinden/bir şeyden hoşlanmak
go for someone or something v. birini/bir şeyi getirmeye gitmek
go for (something) v. (bir şeyden) hoşlanmak
go for (something) v. (bir şey) için yarışmak
go for (something) v. (bir şeyi) desteklemek
go for (something) v. (bir şeyden) zevk/keyif almak
go for (something) v. (bir şey) istemek
go for (something) v. (bir amaca) doğru ilerlemek
go for (something) v. (belirli bir süre) gitmek/dayanmak
go for (something) v. (belirli bir fiyata) gitmek/satılmak
go for (something) v. (bir şey) almaya gitmek
go for something v. bir şeye/birinin dediğine inanmak
go for (something) v. (bir şeyde) karar kılmak
go for something v. bir şeyi/birinin dediğini kabul etmek
go for someone or something v. biri/bir şey için dışarı çıkmak
go for (something) v. (bir şeye) hayır dememek
go for (something) v. (bir şey yapmaya) gitmek/çıkmak
go for (something) v. (bir şeyi) iyi/hoş karşılamak
go for (something) v. (bir şey) getirmeye gitmek
go for (something) v. (bir şeye) vurmak
go for (something) v. (bir şey) için mücadele etmek
go for (something) v. (bir amaç) yolunda ilerlemek
go for (something) v. (bir şeyi) hedef almak
go for (something) v. (bir şeyden) yana olmak
go for (something) v. (bir şeye) gitmek
go for (something) v. (bir şey) girişiminde bulunmak
go for (something) v. (bir şeye) saldırmak
go up for (something) v. (terfi, yükselme) sürecine girmek
go up for (something) v. (satışa, müzayedeye) çıkmak
go up for (something) v. (krikette) vurucunun saha dışında olduğu itirazında bulunmak
go up for (something) v. (terfiye, yükselmeye) yaklaşmak
Phrases
all systems go (for something) expr. (bir şey için) her şey hazır
all systems go (for something) expr. (bir şey için) her şey planlandığı gibi
all systems go (for something) expr. (bir şey için) her şey yolunda
all systems go (for something) expr. (bir şey için) her şey başlamaya hazır
all systems go (for something) expr. (bir şey için) her şey hazır
all systems go (for something) expr. (bir şey için) her şey planlandığı gibi
all systems go (for something) expr. (bir şey için) her şey başlamaya hazır
all systems go (for something) expr. (bir şey için) her şey yolunda
Colloquial
go all out for something v. bir şey için elinden gelen her şeyi yapmak
go all out for something v. bir şey için elinden geleni yapmak
go all out for something v. bir şey için tüm yolları denemek
go all out for something v. bir şey için canını dişine takmak
go all out for something v. bir şey için her yolu denemek
Idioms
all dressed up with nowhere to go completely ready for something v. hazır şekilde ortada kalmak
go to the wall (for somebody/something) v. biri için elinden geleni yapmak
go in for something v. bir şeyi düzenli olarak yapmak
go in for something v. bir şeyden zevk almak
go in for something v. bir şeyden keyif almak
go on the scrounge (for something) v. karşılıksız (bir şey) istemek
go on the scrounge (for something) v. karşılıksız (bir şey) arayışında olmak
go on the scrounge (for something) v. karşılıksız para, yiyecek istemek
go on the scrounge (for something) v. (bir şeye) ortakçılık yapmak
go on the scrounge (for something) v. (bir şey) otlanmak
go the extra mile (for somebody/something) v. (biri/bir şey için) gerekenden fazlasını yapmak
go the extra mile (for somebody/something) v. (biri/bir şey için) fazlasıyla uğraşmak/çabalamak
go the extra mile (for somebody/something) v. (biri/bir şey için) elinden gelenin fazlasını yapmak
go overboard (for somebody/something) v. (biriyle/bir şeyle ilgili) aşırıya kaçmak
go overboard (for somebody/something) v. (biri/bir şey konusunda) ölçüyü kaçırmak
go overboard (for somebody/something) v. (biri/bir şey konusunda) abartılı davranmak
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber biri/bir şey) için sonuna kadar savaşmak/mücadele etmek
go to the stake for (something) v. (inandığı şeyi savunmak için/inançları uğruna) her şeyi yapmak
go to the mat for (someone or something) v. (birine/bir şeye) arka çıkmak
go to the mat for (someone or something) v. (birine/bir şeye) destek olmak
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber birine/bir şeye) arka çıkmak
go to the stake for (something) v. (bir şey) için her şeyi yapmak
go to the mat for (someone or something) v. (biri/bir şey) için sonuna kadar savaşmak/mücadele etmek
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber birini/bir şeyi) desteklemek
go to the mat for (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) sonuna kadar arkasında durmak
go to the stake for (something) v. (bir şey) için her yolu denemek
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber birine/bir şeye) destek olmak
go to the mat for (someone or something) v. (birini/bir şeyi) desteklemek
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber birinin/bir şeyin) sonuna kadar arkasında durmak
go to the mat for (someone or something) v. (birine/bir şeye) tam destek vermek
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber birine/bir şeye) tam destek vermek
(buy something, go) for a song expr. (bir şeyi) ucuza (almak, satmak)
(buy something, go) for a song expr. (bir şey) ucuza (gelmek, gitmek)