hand in - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

hand in

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "hand in" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 10 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
hand in v. sunmak
hand in v. iletmek
hand in v. teslim etmek
hand in v. getirmek
hand in v. vermek
Phrasals
hand in v. teslim etmek
hand in v. vermek
Idioms
hand in n. katkısı olma
hand in n. rol oynama
hand in n. parmağı olma

Bedeutungen, die der Begriff "hand in" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
bird in the hand n. çantada keklik
to the matter in hand n. eldeki konu
to the matter in hand n. ele alınan konu
four-in-hand n. dört atlı araba
four-in-hand knot n. bir kravat bağlama yöntemi
asking for the girl's hand in marriage n. kız isteme
four-in-hand n. dört atlı ekip
four-in-hand n. dört atlı takım
a pain in the hand n. el ağrısı
a pain in the hand n. elde ağrı
hand something in v. teslim etmek
pay in hand v. avucuna saymak
hand in one's notice v. istifasını vermek
be hand in glove v. canciğer olmak
pay cash in hand v. avucuna saymak
take pen in hand v. kaleme sarılmak
have one's hand in v. karışmak
hand in one's chips v. ölmek
ask for the girl's hand in marriage v. kız istemek
have a hand in v. bir işte parmağı olmak
hand in one's resignation v. istifasını vermek
be hand in and glove with v. ile yakın ilişki içinde olmak
hand in one's checks v. ölmek
be hand in glove v. içli dışlı olmak
have one's hand in v. bulaşmak
take in hand v. yönetimi ele almak
got one's hand in v. belirli bir işe alışmak
got one's hand in v. belirli bir işe başlamak
get one's hand in v. belirli bir işe alışmak
get one's hand in v. belirli bir işe başlamak
hand something in v. vermek
take in hand v. idaresini ele almak
get one's hand in v. usta olmak
get one's hand in v. eli alışmak
got one's hand in v. bir işe alışmak
work cash in hand v. peşin çalışmak
hand in one's resignation v. istifasını sunmak
take someone in hand v. gözetip denetleyerek idare etmek
take someone in hand v. birini gözetmek
take someone in hand v. gözetip denetlemek
take someone in hand v. ilgilenmek
take someone in hand v. birine bakmak
take someone in hand v. birine nezaret etmek
take someone in hand v. birini idare etmek
take in hand v. idare etmek
take in hand v. bakmak
take in hand v. ilgilenmek
take in hand v. nezaret etmek
take in hand v. gözetmek
have one's hand in v. parmağı olmak
have a hand in v. parmağı olmak
come to ask for the girl's hand in marriage v. (kız) istemeye gelmek
pay cash-in-hand v. (parayı) elden yatırmak
pay cash-in-hand v. parayı elden yatırmak
take in hand v. yola getirmek
take in hand v. üstüne almak
be in hand v. başlamış olmak
be in hand v. (anlaşma) başlamak
have cash in hand v. parası olmak
take something in hand v. denetim altına almak
take something in hand v. ele almak
take something in hand v. eline almak
take something in hand v. duruma el koymak
take something in hand v. kontrol etmek
sit hand in hand v. ele ele oturmak
walk hand in hand v. ele ele yürümek
put one's hand in one's pocket v. elini cebine sokmak
put one's hand in one's pocket v. elini cebine koymak
be spotted with cigarette in hand v. elinde sigarayla kameralara yansımak
be spotted with cigarette in hand v. elinde sigarayla görüntülenmek
jam one's hand in the door v. elini kapıya sıkıştırmak
have in hand v. hakimiyeti altına almak
have in hand v. kontrolü altında tutmak
have in hand v. meşgul olmak
have in hand v. iştigal etmek
in hand adj. mevcut
cap in hand adj. alçakgönüllü
four-in-hand adj. dört atlı takıma özgü
four-in-hand adj. dört atlı takıma ait
four-in-hand adj. dörtlü ekibe ait
four-in-hand adj. dörtlü ekibe özgü
in hand adv. elde
in hand adv. göz hapsinde
hand in hand with adv. el ele elbirliği ile
hand in hand adv. el ele
hand in hand with adv. elbirliği ile
in hand adv. hazırlanmakta
hand in hand with adv. ile birlikte
hat in hand adv. alçakgönüllü biçimde
in hand adv. kontrol altında
hand in hand with adv. el ele
hat in hand adv. mütevazı biçimde
in one hand adv. (kumar) tek elde
in hand adv. fazladan
in hand adv. (genellikle tasma ile) eşlik eden
in hand adv. işlemde
in hand adv. el ele
in hand [obsolete] adv. değerlendirme altında
in one's hand expr. kendi elinde
in one's hand expr. riski kendine ait
Phrasals
hand something in (to someone) v. (ödev/sınav kağıdı vb) teslim etmek
hand (something) in to (one) v. (birine ödev/sınav kağıdı ) teslim etmek
hand (something) in to (one) v. (bir şeyi birine) teslim etmek/vermek
Phrases
in witness whereof i set my hand and affix my seal expr. imzam ve mührüm buna tanıktır
in witness whereof i have hereunto set my hand affixed my seal this expr. imzam ve mührüm buna tanıktır
hand in hand expr. el ele
hand in hand expr. birbirinin elini tutarak
hand in hand expr. el tutuşarak
hand in hand expr. ayrılmaz bir ikili/üçlü olma
hand in hand expr. birbiriyle iyi gitme
hand in hand expr. birlikte iyi olma
hand in hand expr. birlikte/beraber/bir arada çalışma
hand in hand expr. el ele verme
hand in hand expr. el birliği etme
Proverb
an iron hand in a velvet glove yumuşak atın çiftesi pek olur
bird in the hand is worth two in the bush eldeki bir kuş daldaki iki kuştan iyidir
bird in the hand is worth two in the bush elde edilmiş olan şey elde edilememiş güzel şeylerden daha iyidir
a bird in the hand is worth two in the bush eldeki serçe damdaki güvercinden iyidir
an iron hand in a velvet glove yumuşak atın çiftesi pek olur
an iron hand in a velvet glove yumuşak atın çiftesi pek olur
Colloquial
hand in glove n. birliktelik
hand in glove n. birlikte iş görme
hand in glove n. el birliği
hand in glove n. işbirliği
hand in glove n. ortaklık
the ace in (one's) hand n. gizli silah
the ace in (one's) hand n. koz
the ace in your hand [uk] n. gizli silah
the ace in your hand [uk] n. koz
with hat in hand expr. alçakgönüllülükle
hand in glove expr. çok yakın ilişki içinde
hand in glove expr. el ele
cap in hand expr. mütevazı biçimde
cap in hand expr. mütevazı
with hat in hand expr. tevazuyla
Idioms
the matter in hand (brit) n. ele alınan/tartışılan/söz konusu konu
the matter in hand (brit) n. gündemdeki konu
have the game in one's hand n. kazanılması kesin olan şey
a bird in the hand n. çantada keklik
(some number of) games in hand n. (belli bir sayıda) oynanacak oyun
(some number of) games in hand n. (belli bir sayıda) oyun daha
a bird in hand n. eldeki serçe
a bird in hand n. sahip olunan şey
a bird in hand n. mevcutta olan şey
a bird in hand n. elde bulunan şey
a bird in the hand n. eldeki serçe
a bird in the hand n. sahip olunan şey
a bird in the hand n. mevcutta olan şey
a bird in the hand n. elde bulunan şey
a game in hand n. oynanacak bir oyun daha
a game in hand n. oynanacak son bir oyun daha
a game in hand n. elde son bir oyun daha
bird in the hand n. eldeki fırsat
bird in the hand n. ele geçmiş fırsat
bird in the hand n. eldeki/elde edilmiş hak
a bird in the hand n. çantada keklik
a bird in the hand n. eldeki serçe
a bird in the hand n. sahip olunan şey
a bird in the hand n. mevcutta olan şey
a bird in the hand n. elde bulunan şey
a bird in the hand n. eldeki serçe (damdaki güvercinden iyidir)
a bird in the hand n. bugünkü tavuk (yarınki kazdan iyidir)
a hand in something n. bir şeyde pay
a hand in something n. bir şeyde rol
a hand in something n. bir şeyin parçası
catch someone with his hand in the cookie jar v. birini suç üstü yakalamak
bear in hand v. aldatmak
grease in the hand v. rüşvetle yozlaştırmak
hold in hand v. parmağında oynatmak
stand in hand v. birinin ilgisini çekmek
stand one in hand v. birini ilgilendirmek
take in hand v. üstlenmek
hold in hand v. beklentilerle oyalamak
stand one in hand v. birini etkilemek
take in hand v. denemek
stand in hand v. faydalı olmak
bear in hand v. kandırmak
bear in hand v. avutmak
take in hand v. kalkışmak
hold in hand v. kontrolü altında tutmak
stand in hand v. yararlı olmak
take in hand v. teşebbüs etmek
bear in hand v. yalan vaatlerle beklentiyi sürdürmek
with one's hand in the till v. çalıştığı işletmeden para çalmak
with one's hand in the till v. patronu tırtıklamak
with one's hand in the till v. kasadan para çalmak
have one's hand in the cookie jar v. çalıştığı işletmeden para çalmak
have one's hand in the cookie jar v. patronu tırtıklamak
have one's hand in the cookie jar v. kasadan para çalmak
have (one's) hand in the cookie jar v. kirli işlere bulaşmak
have (one's) hand in the cookie jar v. rüşvet almak
have (one's) hand in the cookie jar v. yolsuzluk yapmak
carry fire in one hand and water in the other v. iki yüzlü olmak
carry fire in one hand and water in the other v. iki yüzlü davranmak
use an iron hand in a velvet glove v. aba altından değnek göstermek
get one's hand in v. alışkın olmak
keep one's hand in v. alışkın olmak
get one's hand in v. alışmak
keep one's hand in v. alışmak
get a hand in something v. bir şeyde eli olmak
throw one's hand in v. boyun eğmek
go hand in hand v. bir arada olmak
go hand in hand v. birlikte olmak
ask for someone's hand (in marriage) v. birine evlenme teklifinde bulunmak
can't see one's hand in front of one's face v. burnunun ucunu görememek
hand something in to someone v. bir şeyi birine teslim etmek/vermek
ask for someone's hand (in marriage) v. biriyle evlenmek istemek
hold someone in the palm of one's hand v. birini avucunun içinde tutmak
hold someone in the palm of one's hand v. birisini denetimi altında bulundurmak
have someone in the palm of one's hand v. birisini avucunun içine almak
have someone in the palm of one's hand v. birini avucunun içinde tutmak
ask for someone's hand (in marriage) v. birine evlenme teklif etmek
get a hand in something v. bir şeyde parmağı olmak
not see one's hand in front of one's face v. burnunun ucunu görememek
get a hand in something v. bir şeyde payı olmak
have someone in the palm of one's hand v. birisini denetimi altında bulundurmak
have a hand in something v. bir şeyde payı olmak
hold someone in the palm of one's hand v. birisini avucunun içine almak
have somebody in the palm of one's hand v. birini kontrolü altında tutmak
be hand in hand v. bir arada olmak
be hand in hand v. birlikte olmak
work hand in glove with somebody v. biriyle elele verip bir işe girişmek
work hand in glove with somebody v. dirsek temasına geçmek
work hand in glove with somebody v. dirsek temasında olmak
have one's hand in the till v. çalıştığı şirketten para çalmak
have a hand in v. çorbada tuzu bulunmak
put one's hand in one's pocket v. cüzdanına davranmak
have a hand in v. çorbada tuzu olmak
keep one's hand in v. deneyimden dolayı bir şeyi yapmaya alışkın olmak
have the game in one's hand v. çantada keklik
be well in hand v. çok iyi denetlenmek
get one's hand in v. deneyimden dolayı bir şeyi yapmaya alışkın olmak
be caught with one's hand in the cookie jar v. enselenmek
put one's hand in one's pocket v. elini cebine atmak
throw one's hand in v. havlu atmak
have in hand v. ele almak
get one's hand in v. eli yatkın olmak
put your hand in your pocket v. hayır kurumuna vb bağışta bulunmak
have a hand in v. emeği geçmek
can't see one's hand in front of one's face v. göz gözü görmemek
get one's hand in v. eli alışmak
keep one's hand in v. eli alışmak
have in hand v. el koymak
have a hand in v. herhangi bir işin içinde olmak
keep one's hand in v. eli yatkın olmak
keep one's hand in v. eli alışkın olmak
take a hand in v. herhangi bir işin içinde olmak
get one's hand in v. eli alışkın olmak
take a hand in v. işte parmağı olmak
have a hand in v. işte sorumluluğu olmak
work hand in glove with somebody v. işbirliğine girişmek
keep one's hand in something v. içinde olmaya/faaliyette bulunmaya devam etmek
have a hand in v. işte parmağı olmak
take a hand in v. işte sorumluluğu olmak
have the game in one's hand v. oyunun kaderinin elinde olması
have the game in one's hand v. oyunun kaderini ellerinde tutmak
have someone well in hand v. kontrolünde olmak
be well in hand v. kontrol edilmek
have something in hand v. kontrolü altında tutmak
be well in hand v. kontrol altında olmak
have someone well in hand v. kontrolü altında tutmak
have something in hand v. kontrolünde olmak
throw one's hand in v. pes etmek
hand in glove with someone v. sıkı fıkı olmak
take a hand in v. rol oynamak
work hand in glove with somebody v. sırt sırta vermek
have a hand in v. rol oynamak
close only counts in horseshoes and hand grenades v. sonuna kadar gelip de başaramamak
be caught with one's hand in the cookie jar v. suçüstü yakalanmak
have in hand v. sorumluluğunu yüklenmek
come/go hat in hand v. utana sıkıla istemek
come cap in hand v. utana sıkıla yapmak/gelmek/gitmek
go hand in hand v. yan yana olmak
have in hand v. üzerine almak
go hat in hand v. utana sıkıla yapmak/gelmek/gitmek
come hat in hand v. utana sıkıla yapmak/gelmek/gitmek
be hand in hand v. yan yana olmak
throw one's hand in v. yenilgiyi kabullenmek
have in hand v. üstlenmek
go cap in hand v. utana sıkıla yapmak/gelmek/gitmek
come/go cap in hand v. utana sıkıla istemek
find (one) with (one's) hand in the till v. (birini) suçüstü yakalamak
find (one) with (one's) hand in the till v. (birini) iş üstünde yakalamak
find (one) with (one's) hand in the till v. (birini) para çalarken yakalamak
find (one) with (one's) hand in the till v. (birini) iş yerinden para çalarken yakalamak
find (one) with (one's) hand in the till v. (birini) iş yerinden para sızdırırken yakalamak
hand in (one's) dinner pail v. ölmek
hand in (one's) dinner pail v. ruhunu teslim etmek
hand in (one's) dinner pail v. son yolculuğuna çıkmak
hand in your dinner pail v. mevta olmak
hand in your dinner pail v. nalları dikmek
hand in your dinner pail v. öbür dünyayı boylamak
hand in your dinner pail v. tahtalı köyü boylamak
hand in your dinner pail v. gebermek
hand in your dinner pail v. mortu çekmek
hand in your dinner pail v. tahtalı köye gitmek
go cap in hand (to someone) [uk] v. utana sıkıla (birinden) yardım istemek
go cap in hand (to someone) [uk] v. utana sıkıla (birinden) maddi yardım/para istemek
go cap in hand (to someone) [uk] v. başı önde (birinden) yardım/para istemek
go cap in hand (to someone) [uk] v. (birinden) ezilip büzülerek yardım/para istemek
go cap in hand (to someone) [uk] v. (birinden) mahcup bir şekilde yardım/para istemek
catch (one) with (one's) hand in the till v. (birini) kendi iş yerinden/iş vereninden para çalarken yakalamak
work hand in hand v. el ele çalışmak
work hand in hand v. dirsek temasında olmak
work hand in hand v. birlikte çalışmak
work hand in hand v. bağlantılı çalışmak
work hand in hand v. yan yana/omuz omuza çalışmak
work hand in hand v. aynı amaç uğruna çalışmak
work hand in hand v. ortaklaşa çalışmak
work hand in hand v. tek bir amaç uğruna çalışmak
work hand in hand v. bir arada çalışmak
work hand in hand v. çok yakın ilişkiler içinde çalışmak
be in hand v. kontrol altında olmak
be in hand v. sabit/stabil olmak
go hand in hand v. ayrılmaz ikili olmak
can't see hand in front of face v. burnunun ucunu görememek
can't see hand in front of face v. göz gözü görmemek
catch (one) with (one's) hand in the cookie jar v. (birini) suçüstü yakalamak
catch (one) with (one's) hand in the cookie jar v. (birini) iş üstünde yakalamak
catch (one) with (one's) hand in the cookie jar v. (birini) kesin kanıtla/delille yakalamak
catch (one) with (one's) hand in the cookie jar v. (birini) rüşvet alırken yakalamak
catch (one) with (one's) hand in the cookie jar v. (birini) yasadışı bir şey yaparken yakalamak
catch (one) with (one's) hand in the cookie jar v. (birini) bir iş çevirirken yakalamak
catch someone with their hand in the cookie jar [us] v. birini suç üst yakalamak
catch someone with their hand in the cookie jar [us] v. birini iş üstünde yakalamak
catch someone with their hand in the cookie jar [us] v. birini bir iş çevirirken yakalamak
catch someone with their hand in the cookie jar [us] v. birini bir şey çalarken yakalamak
get (one's) hand in (something) v. bir şeyde eli olmak
get (one's) hand in (something) v. bir şeyde parmağı olmak
get (one's) hand in (something) v. bir şeyde payı olmak
get (one's) hand in (something) v. (bir şeyden) elini çekmemek
get (one's) hand in (something) v. (bir şeyi) tamamen bırakmamak
get your hand in v. belirli bir işe alışmak
get your hand in v. belirli bir işe başlamak
get your hand in v. usta olmak
get your hand in v. eli alışmak
get your hand in v. alışmak
get your hand in v. eli yatkın olmak
keep your hand in v. belirli bir işe alışmak
keep your hand in v. belirli bir işe başlamak
keep your hand in v. usta olmak
keep your hand in v. eli alışmak
keep your hand in v. alışmak
keep your hand in v. eli yatkın olmak
go cap in hand (to somebody) [uk] v. utana sıkıla (birinden) yardım istemek
go cap in hand (to somebody) [uk] v. başı önde (birinden) bir şey istemek/dilenmek
go cap in hand (to somebody) [uk] v. (birinden) mahcup bir şekilde bir şey istemek/dilenmek
go cap in hand (to somebody) [uk] v. utana sıkıla (birinden) maddi yardım/para istemek
go cap in hand (to somebody) [uk] v. (birine) el açmak
go hat in hand (to somebody) [us] v. utana sıkıla (birinden) yardım istemek
go hat in hand (to somebody) [us] v. başı önde (birinden) bir şey istemek/dilenmek
go hat in hand (to somebody) [us] v. (birinden) mahcup bir şekilde bir şey istemek/dilenmek
go hat in hand (to somebody) [us] v. utana sıkıla (birinden) maddi yardım/para istemek
go hat in hand (to somebody) [us] v. (birine) el açmak
go hand in hand (with something) v. (bir şeyle) el ele gitmek
go hand in hand (with something) v. (bir şeyle) paralel gitmek
go hand in hand (with something) v. (bir şeyle) yakından bağlantılı ilerlemek
go hand in hand (with something) v. (bir şeyle) birlikte/yakın ilişki içinde ilerlemek
go hat in hand to someone [us] v. birinden utana sıkıla yardım/maddi estek istemek
go hat in hand to someone [us] v. birinden başı önde yardım/maddi destek istemek
have one's hand in something v. bir şeyde payı olmak
have one's hand in something v. bir şeyde önemli rol oynamak
have one's hand in something v. bir şey üzerinde kontrol sahibi olmak
have one's hand in something v. bir şeyi kontrol altında tutmak
have someone or something (well) in hand v. birini/bir şeyi kontrolü altında tutmak
have someone or something (well) in hand v. biri/bir şey kontrolünde olmak
have (something) well in hand v. (bir şeyi) kontrolü altında tutmak
have (something) well in hand v. (bir şey) kontrolünde olmak
have hand in v. -e bulaşmak
have hand in v. '-de parmağı olmak
have hand in v. '-de rolü olmak
have hand in v. '-i kontrolü altında tutmak
have one's hand in something v. bir şeyde parmağı/rolü olmak
have one's hand in something v. bir şeyi kontrolü altında tutmak
have one's hand in something v. bir şey üzerinde kontrolü olmak
have hand in the till v. çalıştığı şirketten para çalmak
have somebody in the palm of your hand v. birini kontrolü altında tutmak
have somebody in the palm of your hand v. birini avucunun içine almak
have somebody in the palm of your hand v. birini tamamen etkisi/kontrolü altına almak
hold someone in the palm of your hand v. birisini avucunun içine almak
hold someone in the palm of your hand v. birisini denetimi altında bulundurmak
hold someone in the palm of your hand v. birini avucunun içinde tutmak
hold someone in the palm of your hand v. birini parmağında oynatmak
hold someone in the palm of your hand v. birini her istediğini yapacak şekilde kontrol etmek
hold someone in the palm of your hand v. birini tamamen etkisi/kontrolü altına almak
have (with) your hand in the till v. çalıştığı şirketten para çalmak
have (with) your hand in the till v. para araklamak
have (with) your hand in the till v. para tırtıklamak
have (with) your hand in the till v. işvereninden para çalmak
have your hand in the till v. çalıştığı şirketten para çalmak
have your hand in the till v. para araklamak
have your hand in the till v. para tırtıklamak
have your hand in the till v. işvereninden para çalmak
have/take a hand in something/in doing something v. bir şeyde/bir şey yapmada payı olmak
have/take a hand in something/in doing something v. bir şeyin/bir şey yapmanın içinde olmak
have/take a hand in something/in doing something v. bir şeyde/bir şey yapmada parmağı olmak
rule with an iron hand (in a velvet glove) v. katı bir şekilde yönetmek
rule with an iron hand (in a velvet glove) v. katı bir biçimde yönetmek
rule with an iron hand (in a velvet glove) v. acımasız bir şekilde/gaddarca yönetmek
rule with an iron hand (in a velvet glove) v. zorbalıkla yönetmek
rule with an iron hand (in a velvet glove) v. otoriter bir şekilde yönetmek
keep hand in v. alışkın olmak
keep hand in v. alışmak
keep hand in v. deneyimden dolayı bir şeyi yapmaya alışkın olmak
keep hand in v. eli alışkın olmak
keep hand in v. eli alışmak
keep hand in v. eli yatkın olmak
keep your hand in v. yeteneklerini kullanmak
keep your hand in v. yeteneklerini köreltmemek
keep your hand in v. yeteneklerini canlı tutmak
keep your hand in v. el yatkınlığını kaybetmemek
keep your hand in v. el yatkınlığını/alışkanlığını kullanmak/devam ettirmek
put your hand in your pocket [uk] v. elini cebine atmak
put your hand in your pocket [uk] v. para vermek/harcamak
take (someone or something) in hand v. (birinin/bir şeyin) yönetimi ele almak
take (someone or something) in hand v. (birinin/bir şeyin) idaresini ele almak
take (someone or something) in hand v. (birini/bir şeyi) idare etmeye başlamak
take (someone or something) in hand v. (biriyle/bir şeyle) düzeltmek/geliştirmek amaçlı ilgilenmek
take (someone or something) in hand v. (birinin/bir şeyin) yönetimini/idaresini üstüne almak/üstlenmek
take a hand in (something) v. (bir işin) içinde olmak
take a hand in (something) v. (bir işte) parmağı olmak
take a hand in (something) v. (bir şeyde) rol oynamak
throw in (one's) hand v. havlu atmak
throw in (one's) hand v. pes etmek
throw in (one's) hand v. yenilgiyi kabullenmek
throw in your hand v. havlu atmak
throw in your hand v. pes etmek
throw in your hand v. yenilgiyi kabullenmek
throw your hand in v. çekilmek
throw your hand in v. havlu atmak
throw your hand in v. bırakmak
throw your hand in v. vazgeçmek
work hand in glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) yakın temas içerisinde çalışmak
work hand in glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) yakın iş birliği içerisinde çalışmak
work hand in glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) dirsek temasında olmak/çalışmak
work hand in glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) sırt sırta çalışmak
work hand in glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) yan yana/omuz omuza çalışmak
work hand in glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) ortaklaşa çalışmak
work hand in glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) bir arada çalışmak
bear in hand v. idare etmek
bear in hand v. elinde oynatmak
bear in hand v. iddia etmek
bear in hand v. sürdürmek
bear in hand v. vadetmek
well in hand adj. kontrol altında
with (one's) hand in the till adj. iş yerinden/iş vereninden para çalan
with (one's) hand in the till adj. iş yerinden/iş vereninden para sızdıran
caught with (one's) hand in the cookie jar adj. suçüstü yakalanmış
caught with (one's) hand in the cookie jar adj. iş üstünde yakalanmış
caught with (one's) hand in the cookie jar adj. kesin kanıtla/delille yakalanmış
caught with (one's) hand in the cookie jar adj. suçüstü yapılmış
hand-in-glove adj. birbirine uygun
hand-in-glove adj. birbirini tamamlayan
a bird in the hand is worth two in the bush expr. bugunkü tavuk yarınki kazdan iyidir
a bird in the hand is worth two in the bush expr. bugünün tavuğu yarının kazından iyidir
be hand in hand expr. çok yakın
go hand in hand expr. çok yakın
be hand in hand expr. çok yakın ilişkiler içinde
go hand in hand expr. çok yakın ilişkiler içinde
go hand in hand expr. el ele
be hand in hand expr. el ele
in hand expr. el altında
hand in glove expr. etle tırnak gibi
in hand expr. hazır
cap in hand expr. ezilip büzülerek
bird in the hand is worth two in the bush expr. eldeki bir kuş daldaki iki kuştan iyidir
in hand expr. kullanıma hazır
cap in hand expr. süklüm püklüm
hand in glove expr. sıkı fıkı
in the hollow of (one's) hand expr. etkisi altında
in the hollow of (one's) hand expr. avucunun içinde
in the hollow of (one's) hand expr. egemenliği/hakimiyeti altında
in the hollow of (one's) hand expr. kontrolü altında
in the hollow of your hand expr. avucunda
in the hollow of your hand expr. avucunun içinde
in the hollow of your hand expr. tamamen kontrolünde
in the hollow of your hand expr. tamamen etkin altında
in the hollow of your hand expr. egemenliğin/hakimiyetin altında
cap in hand expr. utana sıkıla
cap in hand expr. başı önde
cap in hand expr. başı eğik
hand in glove (with somebody) expr. (biriyle) iş birliği içinde
hand in glove (with somebody) expr. (biriyle) dirsek temasında
hand in glove (with somebody) expr. (biriyle) sırt sırta
hand in glove with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) iş birliği içinde
hand in glove with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) dirsek temasında
hand in glove with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) sırt sırta
in the palm of (one's) hand expr. (birinin) avucunda
in the palm of (one's) hand expr. (birinin) avucunun içinde
in the palm of (one's) hand expr. (birinin) denetimi altında
in the palm of (one's) hand expr. (birinin) kontrolü altında
with (one's) hand in the cookie jar expr. suçüstü
with (one's) hand in the cookie jar expr. iş üstünde
with (one's) hand in the cookie jar expr. kesin kanıtla/delille
with (one's) hand in the cookie jar expr. yasadışı bir şey yaparken
with (one's) hand in the cookie jar expr. bir iş çevirirken
with your hand in the cookie jar [us] expr. suçüstü
with your hand in the cookie jar [us] expr. iş üstünde
with your hand in the cookie jar [us] expr. kesin kanıtla/delille
with your hand in the cookie jar [us] expr. yasadışı bir şey yaparken