have at - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

have at

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "have at" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 9 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Colloquial
have at v. vurmak
have at v. dövmek
have at v. dövüşmek
have at v. kavgaya tutuşmak
have at v. girişmek/kalkışmak
have at v. kolları sıvamak
have at v. saldırmak
have at v. kapışmak
have at v. istekle/şevkle yapmak

Bedeutungen, die der Begriff "have at" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 332 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
have a bash at something v. teşebbüs etmek
have a shy at v. tecrübe etmek
have many projects going at once v. bin tarakta bezi olmak
have a fling at v. bir şey yapmayı denemek
have a look at v. gözden geçirmek
have a bash at something v. bir denemek
have a gander at v. bakmak
have a stab at v. denemek
have a bash at something v. el atmak
have a stab at v. kalkışmak
have a dig at somebody v. taş atmak
have something at one's fingertips v. bir şeyi çok iyi bilmek
have a go at v. denemek
have a shy at v. denemek
have something at one's fingertips v. girdisini çıktısını bilmek
have something at one's fingertips v. bir şey elinin altında bulunmak
have a bash at v. el atmak
have (someone) at one's mercy v. gagasından yakalamak
have two spouses at the same time v. aynı anda iki eşe birden sahip olmak
have a good look at v. iyice/dikkatlice bakmak
have a short day at work v. erken paydos etmek
have at one's retinue v. tutmak
have at vantage v. avantajlı olmak
have at one's retinue v. saklamak
have at one's retinue v. sabitleyici olarak kullanmak
have a go at it v. cinsel ilişkiye girmek
Phrasals
have at someone v. birine saldırmak
have at someone v. birine vurmak
have at someone v. birine girişmek
have at someone v. biriyle kapışmak
have at someone v. biriyle dövüşmek
have at someone v. biriyle kavgaya tutuşmak
Phrases
the person you have called can not be reached at the moment please try again later expr. aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor lütfen daha sonra tekrar deneyiniz
Proverb
tis better to have loved and lost than never to have loved at all sevip de yitirmiş olmak hiç sevmemiş olmaktan daha iyidir
it is better to have loved and lost than never to have lost at all sevip de kaybetmek hiç sevmemekten daha iyidir
it is better to have loved and lost than never to have loved at all sevip de kaybetmek sevmemiş olmaktan iyidir
it is better to have loved and lost than never to have loved at all sevip de kaybetmiş olmak hiç sevmemiş olmaktan iyidir
Colloquial
have at (someone or something) v. (birine veya bir şeye) vurmak
have at (someone or something) v. (birine veya bir şeye) saldırmak
have at (someone or something) v. (birini) dövmek
have at (someone or something) v. (biriyle) dövüşmek
have at (someone or something) v. (biriyle) kavgaya tutuşmak
have at (something) v. (bir şeyi) denemek
have at (something) v. (bir şeyi yapmaya) girişmek/kalkışmak/koyulmak
have at (something) v. (bir şeyi yapmaya) kolları sıvamak
have at (something) v. (bir şeye) girişmek
have at (something) v. (yemek gibi bir şeye) saldırmak
have at (something) v. (yemek gibi bir şeyi) kapışmak
have at (something) v. (bir şeyi) istekle/şevkle yapmak
at least I have a job expr. en azından bir işim var
I have too much at stake expr. kaybedecek çok şeyim var
have at it expr. başla
have at it expr. hadi başla
have at it expr. git başla
have at it expr. kolları sıva
have at it expr. (yemeğe) yumul
have at it expr. işe koyul marş
if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr. eğer söyleyecek güzel bir şeyin yoksa ağzını hiç açma daha iyi
if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr. eğer iyi bir şey söylemeyeceksen hiçbir şey söyleme daha iyi
if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr. eğer ağzından kötü sözler çıkacaksa ağzını hiç açma/sus daha iyi
if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr. kötü söz söyleyeceğine sus/hiç konuşma daha iyi
if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr. kötü sözler/şeyler söyleyeceksen sus
if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr. eğer kötü konuşacaksan sus daha iyi
Idioms
have at heart v. yürekten arzulamak
have at one's fingers' ends v. içini dışını bilmek
have something at the back of someone's mind v. aklının bir köşesinde bulundurmak
have something at the back of someone's mind v. aklının köşesinde bulundurmak
have something at one's fingertips v. avucunun içi gibi bilmek
have a go at someone v. birisini eleştirmek
have a go at someone v. birisini azarlamak
have a shot at something v. bir şeyi denemek
have a shot at someone v. birisini eleştirmek
have something at one's fingertips v. bir şeyi çok iyi yapabilmek
have a go at someone v. birisine saldırmak
have something at one's fingertips v. çok iyi bilmek
have a stab at something v. denemek
have something at one's fingertips v. çok bilgili olmak
have the world at one’s feet v. çok başarılı olmak
have at one's fingertips v. çok iyi bilmek
have something at one's fingertips v. çok iyi becerebilmek
have a friend at court v. çok yüksek yerlerde adamı olmak
have at one's fingertips v. en ince ayrıntısına kadar bilmek
have something at one's hand v. elinin altında olmak
have something at one's fingertips v. elinin altında olmak
have a stab at something v. girişimde bulunmak
have a go at doing something v. hele bir denemek/başlamak
have a stab at v. ilk kez denemek
have at one's fingertips v. ıcığını cıcığını bilmek
have at one's fingertips v. içini dışını bilmek
have at one's fingertips v. işin ustası olmak
have something at one's fingertips v. ne olduğunu bilmek
have a whack at v. son bir deneme yapmak
have a crack at v. son bir deneme yapmak
have a crack at something v. şansını denemek
have a whack at v. sırası gelmek
have a crack at v. son bir girişimde bulunmak
have a crack at v. sırası gelmek
have a whack at v. riske girmek
have a crack at v. riske girmek
have the world at one’s feet v. popülerlik kazanmak
have a whack at v. son bir girişimde bulunmak
have someone's best interests at heart v. (bir karar verirken) birinin iyiliğini/çıkarını düşünmek
have a stab at something v. yeni veya farklı bir şey denemek
have someone's best interest at heart v. (bir karar verirken) birinin iyiliğini/çıkarını düşünmek
have (the) first crack at (something) v. (bir şeyde) ilk sırada yer almak
have (the) first crack at (something) v. (bir şeyde) ilk fırsatı yakalamak
have (the) first crack at (something) v. (bir şeyde) önceliği olmak
have (something) at heart v. (bir şeyle) içten/candan/gönülden ilgilenmek
have (something) at heart v. (bir şeyi) yürekten istemek/arzulamak
have (something) at heart v. (bir şeye) canı kadar değer vermek
have (the) first crack at (something) v. (bir şeyi yapmak için) ilk şansı elde etmek
have (the) first crack at (something) v. (bir şeyi yapmada) ilk fırsatı elde etmek
have (the) first crack at (something) v. (bir şeyi yapmada) önceliği olmak
have a jab at (someone or something) v. (biriyle veya bir şeyle) dalga geçmek
have a jab at (someone or something) v. (biriyle veya bir şeyle) alay etmek
have a jab at (someone or something) v. (birine) laf sokmak
have a jab at (someone or something) v. (birini) eleştirmek
have a jab at (someone or something) v. (birine) iğneli sözler söylemek
have a jab at (someone or something) v. (birine) kırıcı sözler söylemek
have a jab at (someone or something) v. (biriyle) kinayeli konuşmak
have a lash at (something) v. (bir şeyi) ilk kez denemek
have a lash at (something) v. (bir şeyi yapmaya) ilk kez girişmek/kalkışmak
have a lash at (something) v. (bir şeyi yapmaya) ilk kez teşebbüs etmek
have a pop at (someone or something) [uk] v. (birine veya bir şeye) vurmak
have a pop at (someone or something) [uk] v. (birine veya bir şeye) patlatmak
have a pop at (someone or something) [uk] v. (birine veya bir şeye) geçirmek
have a pop at (someone or something) [uk] v. (birine veya bir şeye) yumruk atmak/indirmek/sallamak
have a pop at (someone) [uk] v. (birini) eleştirmek
have a pop at (someone) [uk] v. kararını onaylamamak
have a pop at (something) [uk] v. (bir şeyi) denemek
have a pop at (something) [uk] v. (bir şeyi yapmaya) girişmek/kalkışmak
have a pop at (something) [uk] v. (bir şeyi yapmaya) kolları sıvamak
have a smack at (something) [uk] v. (bir şeyi) denemek
have a smack at (something) [uk] v. (bir şeyi yapmaya) girişmek/kalkışmak
have a smack at (something) [uk] v. (bir şeyi yapmaya) teşebbüs etmek
have the ball at (one's) feet v. top ayağına gelmek
have the ball at (one's) feet v. top (birinde) olmak
have the ball at (one's) feet v. kontrol (birinde) olmak
have the ball at (one's) feet v. bir işi yapmak için en uygun konumda olmak
have the ball at (one's) feet v. (birinin) başarı şansı yüksek olmak
have a punt at [australia/new zealand] v. (bir şeyi) denemek
have a punt at [australia/new zealand] v. (bir şeye) çabalamak
have a punt at [australia/new zealand] v. (bir şeyi) yapmaya çaba göstermek
(take/have a) try at someone v. (birini) konuşturmaya çalışmak
(take/have a) try at someone v. (birine bir şey) yapmayı öğretmeye çalışmak
(take/have a) try at someone v. (birine bir şey) yaptırmayı bir denemek
(take/have a) try at someone v. (birine bir şey) yaptırmada şansını denemek
(take/have a) shot at someone v. (birini) konuşturmaya çalışmak
(take/have a) shot at someone v. (birine bir şey) yapmayı öğretmeye çalışmak
(take/have a) shot at someone v. (birine bir şey) yaptırmayı bir denemek
(take/have a) shot at someone v. (birine bir şey) yaptırmada şansını denemek
(take/have a) crack at someone v. (birini) konuşturmaya çalışmak
(take/have a) crack at someone v. (birine bir şey) yapmayı öğretmeye çalışmak
(take/have a) crack at someone v. (birine bir şey) yaptırmayı bir denemek
(take/have a) crack at someone v. (birine bir şey) yaptırmada şansını denemek
(take/have a) stab at someone v. (birini) konuşturmaya çalışmak
(take/have a) stab at someone v. (birine bir şey) yapmayı öğretmeye çalışmak
(take/have a) stab at someone v. (birine bir şey) yaptırmayı bir denemek
(take/have a) stab at someone v. (birine bir şey) yaptırmada şansını denemek
(take/have a) go at someone v. (birini) konuşturmaya çalışmak
(take/have a) go at someone v. (birine bir şey) yapmayı öğretmeye çalışmak
(take/have a) go at someone v. (birine bir şey) yaptırmayı bir denemek
(take/have a) go at someone v. (birine bir şey) yaptırmada şansını denemek
(take/have a) try at something v. (bir şey) yapmayı denemek
(take/have a) try at something v. (bir şey) yapmayı bir denemek
(take/have a) try at something v. (bir şeyde) şansını denemek
(take/have a) shot at something v. (bir şey) yapmayı denemek
(take/have a) shot at something v. (bir şey) yapmayı bir denemek
(take/have a) shot at something v. (bir şeyde) şansını denemek
(take/have a) crack at something v. (bir şey) yapmayı denemek
(take/have a) crack at something v. (bir şey) yapmayı bir denemek
(take/have a) crack at something v. (bir şeyde) şansını denemek
(take/have a) stab at something v. (bir şey) yapmayı denemek
(take/have a) stab at something v. (bir şey) yapmayı bir denemek
(take/have a) stab at something v. (bir şeyde) şansını denemek
(take/have a) go at something v. (bir şey) yapmayı denemek
(take/have a) go at something v. (bir şey) yapmayı bir denemek
(take/have a) go at something v. (bir şeyde) şansını denemek
have the ball at (one's) feet v. top ayağına gelmek
have the ball at (one's) feet v. top (birinde) olmak
have the ball at (one's) feet v. kontrol (birinde) olmak
have the ball at (one's) feet v. bir işi yapmak için en uygun konumda olmak
have the ball at (one's) feet v. (birinin) başarı şansı yüksek olmak
have the wind at your back v. rüzgarı arkasına almak
have the ball at one's feet v. bir şeyi yapma fırsatına sahip olmak
have a go at it v. denemek
have a go at it v. ilk adımı atmak
have a go at it v. üzerine gitmek
have a go at it v. eleştirmek
have a go at it v. saldırmak
all (one's) christmases have come at once [uk] v. (birinin) şansı açılmak/açık olmak
all (one's) christmases have come at once [uk] v. (birinin) şansı yaver gitmek
all (one's) christmases have come at once [uk] v. (biri) için şanslı olaylar üst üste gelmek
all (one's) christmases have come at once [uk] v. (biri) için tüm güzel olaylar üst üste/arka arkaya gelmek
all (one's) christmases have come at once [uk] v. (birinin) bahtı açılmak
all (one's) christmases have come at once [uk] v. (birinin) hayatı bayrama dönmek
all (one's) christmases have come at once [uk] v. bayram etmek
have a bash at (doing) something [uk] v. bir şey (yapmaya) teşebbüs etmek
have a bash at (doing) something [uk] v. bir şey (yapmayı) denemek
have a bash at (doing) something [uk] v. bir işe el atmak
have a bash at (doing) something [uk] v. bir şey (yapmaya) çalışmak
have a bash at (doing) something [uk] v. bir şey (yapma) girişiminde bulunmak
have a shot (at something/at doing something) v. (bir şeyi/bir şeyi yapmayı) denemek
have a shot (at something/at doing something) v. (bir şeyde/bir şeyi yapmakta) şansını denemek
have (one's) (best) interests at heart v. (bir karar verirken birinin) iyiliğini/çıkarını düşünmek
have somebody's (best) interests at heart v. (birinin) iyiliğini istemek/düşünmek
have (someone or something) at hand v. (birini/bir şeyi) yanında bulundurmak
have (someone or something) at hand v. (birini/bir şeyi) elinin altında bulundurmak
have (someone or something) at hand v. (birini/bir şeyi) hazır bulundurmak
have a crack at (doing) something v. bir şey (yapmayı) denemek
have a crack at (doing) something v. bir şeyi tecrübe etmek
have a crack at (doing) something v. bir şeyde şansını denemek
have a crack at (doing) something v. bir şey girişiminde/teşebbüsünde bulunmak
have a dig at (someone or something) v. (birine/bir şeye) taş atmak
have a gander (at someone or something) v. (birine/bir şeye) bakmak
have a go (at something/at doing something) v. (bir şeyi/bir şey yapmayı) denemek
have a go (at something/at doing something) v. (bir şey/bir şey yapma) girişiminde bulunmak
have a go (at something/at doing something) v. (bir şeye ya da bir şey yapmaya) teşebbüs etmek
have a go (at someone or something) v. (birine/bir şeye) saldırmak
have a go (at someone or something) v. (birini/bir şeyi) eleştirmek
have a go (at someone or something) v. (birine bir şey yaptırmada/bir şey yapmada) şansını denemek
have a go (at someone or something) v. (birine bir şey yaptırmayı/bir şey yapmayı) denemek
have a go at v. -e saldırmak
have a go at v. '-i eleştirmek
have a lash at v. -i denemek
have a lash at v. '-i ilk kez denemek
have a lash at v. '-e girişmek/kalkışmak
have a lash at v. '-e teşebbüs etmek
have a look (at someone or something) v. (birini/bir şeyi) gözden geçirmek
have a look (at someone or something) v. (birine/bir şeye) bir bakmak
have a pop at v. -e sataşmak
have a pop at v. '-e hakaret etmek
have a pop at v. '-e sözle saldırmak
have a pop at v. '-e vurmak
have a pop at v. '-e patlatmak
have a pop at v. '-e geçirmek
have a pop at v. '-i eleştirmek
have a pop at v. '-i tiye almak
have a shot at (someone or something) v. (birine bir şey) yaptırmada şansını denemek/(bir şey) denemek
have a shot at (someone or something) v. (birine bir şey) yapmayı öğretmeye çalışmak/(bir şey) yapmaya çalışmak
have a shot (at something/at doing something) v. (bir şeyi/bir şey yapmayı) denemek
have a shot (at something/at doing something) v. (bir şeyde/bir şeyi yapmakta) şansını denemek
have a shufti (at somebody/something) [uk] v. (birine/bir şeye) şöyle bir göz atmak/bakmak
have a shy at (something) v. (bir şeyi) tecrübe etmek
have a shy at (something) v. (bir şey) denemek
have a smack at v. -i denemek
have a smack at v. '-e girişmek/kalkışmak
have a smack at v. '-e teşebbüs etmek
have a stab at (doing something) v. (bir şey yapmayı) denemek
have a stab at (doing something) v. (bir şey yapma) girişiminde bulunmak
have a stab at (doing something) v. (bir şey yapmayı) ilk kez denemek
have a stab at (doing something) v. (bir şey yapmada) şansını denemek
have a stab at (doing something) v. (bir şey yapmayı) bir denemek
have a stab at something/at doing something v. bir şeyi/bir şey yapmayı denemek
have a stab at something/at doing something v. bir şey/bir şey yapma girişiminde bulunmak
have a stab at something/at doing something v. bir şeyi/bir şey yapmayı ilk kez denemek
have a stab at something/at doing something v. bir şeyde/bir şey yapmada şansını denemek
have a stab at something/at doing something v. bir şeyi/bir şey yapmayı bir denemek
have a whack (at something) v. (bir şeyde) riske girmek
have a whack (at something) v. (bir şeyde) son bir deneme yapmak
have a whack (at something) v. (bir şeyde) sırası gelmek
have at fingertips v. elinin/el altında bulundurmak
have at fingertips v. yakınında/yakında bulundurmak
have at fingertips v. kolayca ulaşabileceği bir yerde bulundurmak
have back at (one) v. (birine) saldırmak
have back at (one) v. (birini) eleştirmek
have back at (one) v. (birini) azarlamak
have best interest at heart v. (bir karar verirken) birinin iyiliğini/çıkarını düşünmek
have best interest at heart v. iyi niyetle yapmak
have somebody at your mercy v. birini tamamen kontrolü altına almak
have somebody at your mercy v. biri üzerinde güç sağlamak
have somebody at your mercy v. biri birinin merhametine/insafına kalmak
have somebody at your mercy v. birini avucunun içine almak
have somebody at your mercy v. birinin ipi ellerinde olmak
have somebody at your mercy v. birini köşeye sıkıştırmak
have somebody at your mercy v. birini eline düşürmek
have somebody's (best) interests at heart v. (bir karar verirken) birinin iyiliğini/çıkarını düşünmek
have something at your feet v. bir şey gücü/yönetimi altında olmak
have something at your feet v. bir şey kontrolünde olmak
have something at your feet v. bir şey üzerinde güç sahibi olmak
have something at your fingertips v. bir şeyi çok iyi bilmek
have something at your fingertips v. bir şey elinin altında bulunmak
have something at your fingertips v. bir şeyin girdisini çıktısını bilmek
have something at your fingertips v. bir şeyi avucunun içi gibi bilmek
have something at your fingertips v. bir şeyi çok iyi yapabilmek
have something at your fingertips v. bir konuda çok bilgili olmak
have something at your fingertips v. bir şey elinin altında olmak
have the ball at your feet v. top ayağına gelmek
have the ball at your feet v. bir işi yapmak için en uygun konumda olmak
have the ball at your feet v. başarı şansın yüksek olmak
have the ball at your feet v. kontrol sende olmak
have the world at your feet v. çok başarılı olmak
have the world at your feet v. popülerlik kazanmak
have the world at your feet v. çok avantajı/seçeneği olmak
have/take a gander (at something) v. (bir şeye) bir göz atmak
have/take a gander (at something) v. (bir şeye) bir bakmak
have/take a shot (at something/at doing something) v. (bir şeyi/bir şey yapmayı) denemek
have/take a shufti (at somebody/something) [uk] v. (birine/bir şeye) şöyle bir göz atmak
Speaking
have a look at interj. bir bak
why do you always have to lay your problems at my doorstep? expr. ben dert babası mıyım?
let me have a look at it expr. dur bir bakayım
you couldn't have asked at a better time expr. daha iyi bir zamanda soramazdın
let's have a look at expr. hadi bir bakalım
you could have consulted me at least expr. en azından bana danışabilirdin
you don't have to say anything at all expr. hiçbir şey söylemen gerekmiyor
why do you always have to lay your problems at my doorstep? expr. niçin sorunlarını hep benim çözmemi bekliyorsun?
I have a lot of friends at school expr. okulda bir sürü arkadaşım var
why do you always have to lay your problems at my doorstep? expr. neden sorunlarını hep bana getiriyorsun?
do you have a pencil near at hand? expr. oralarda kalem var mı?
do you have a number we can reach you at? expr. size ulaşabileceğimiz bir numara var mı?
do you have a number we can reach you at? expr. sana ulaşabileceğim bir numara var mı?
have a look at these photographs expr. şu fotoğraflara bir bak
it's better to have loved and lost than never to have loved at all expr. sevip de yitirmiş olmak hiç sevmemiş olmaktan daha iyidir
I have breakfast at seven thirty expr. yedi buçukta kahvaltı yaparım
Slang
have at it v. başlamak
have at it v. bir şeye başlama komutu vermek
have a chinaman at (one's) neck v. uyuşturucu bağımlısı olmanın sıkıntılarını omuzlarında hissetmek
have a chinaman at (one's) neck v. uyuşturucu bağımlılığı (birinin) sırtına yük olmak
have a chinaman at (one's) neck v. uyuşturucu bağımlılığı (birine) ayak bağı olmak
have a chinaman at (one's) neck v. uyuşturucu bağımlısı olmaktan muzdarip olmak
British Slang
have a pop at (someone) v. birine sataşmak
have a dab at something v. bir şey denemek
have a squiz at v. bir bakmak
have a butchers at v. bir göz atmak
have a dab at something v. bir işe girişmek
have a dab at something v. bir yere girmeyi denemek
have a gander at v. bakmak
have a pop at (someone) v. hakaret etmek
have a pop at (someone) v. sözle saldırmak
have a shufty at expr. bir bak
have a skeg at (hull/yorkshire use) expr. bir bak
let's have a goosey at expr. hadi bir bakalım