her yer - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

her yer



Bedeutungen von dem Begriff "her yer" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 24 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
her yer everywhere adv.
General
her yer every place n.
her yer corner n.
her yer all around adj.
her yer everyplace adv.
her yer any gate adv.
her yer everywhere adv.
her yer anywhere adv.
her yer everwhere [obsolete] [us] adv.
Phrases
her yer whole wide world expr.
Colloquial
her yer all over the place expr.
Idioms
her yer any old place n.
her yer all points of the compass expr.
her yer every point of the compass expr.
her yer all over creation expr.
her yer from hell to breakfast expr.
her yer to hell and gone expr.
her yer all the ins and outs of expr.
her yer up hill and down dale expr.
her yer all over hell and gone expr.
her yer all over hell and half of georgia expr.
her yer all over creation [us] expr.
her yer hell and half of georgia expr.
her yer the whole wide world expr.

Bedeutungen, die der Begriff "her yer" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 75 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
kuzey amerika kıtasında yer alan ülkelerden her biri north american country n.
kuzey amerika kıtasında yer alan ülkelerden her biri north american nation n.
gemi geçiş yolunda yer alan ve her iki tarafında kanal bulunan sığlık middle n.
eli her yer uzanan kimse spider n.
armalı kalkanın her bir kenarında yer alan desen supporter n.
her yer(d)e everywhere adv.
neredeyse her yer almost everywhere adv.
her yer anlamı veren ön ek omni- pref.
Phrasals
her gün (yaşadığı ve çalıştığı yer) arasında gidip gelmek commute between (places) v.
Phrases
her yer taksim, heryer direniş everywhere Taksim, everywhere resistance expr.
her yer taksim her yer direniş taksim everywhere resistance everywhere expr.
Colloquial
her yer her yerde from here to sunday expr.
Idioms
istediğin her şeyi bulabildiğin yer/cennet a happy hunting ground n.
önemli önemsiz her yer the highways and the byways expr.
önemli önemsiz her yer the highways and byways expr.
Speaking
her yer kan içindeydi there was blood all over the place expr.
her yer didik didik arandı no stone has been left unturned expr.
Technical
bir dökümdeki birleşme çizgisinin her iki tarafında karşılıklı yer alan metal levha match plate n.
uçaksavar balonunda yer alan şişik torbalardan her biri lobe n.
her yer adreslenir all points addressable expr.
Construction
ingiltere'nin kent kontluğunda yer alan, her birinde birkaç semt bulunan idari bölümlerden biri lathe n.
Marine
gemi geçiş yolunda yer alan ve her iki tarafında kanal bulunan sığlık middle ground n.
(gemi postalarında) omurga boyunca yer alan işaret noktalarından her biri station n.
Medical
larenksin arka yüzünde krikoid kıkırdak üzerinde yer alan iki kıkırdaktan her biri arytenoid cartilage n.
Anatomy
beynin loblarını birbirinden ayıran orta girintilerin iki tarafında yer alan kıvrımların her biri central gyrus n.
beynin her iki yarısındaki şakakların iç kısmında yer alan serebral korteksin bir kısmı temporal cortex n.
omuz bölgesinde yer alan, omuz ve kolları hareket ettiren iki kastan her biri teres n.
omuz bölgesinde yer alan, omuz ve kolları hareket ettiren iki kastan her biri teres muscle n.
larenksin arka yüzünde krikoid kıkırdak üzerinde yer alan iki kıkırdaktan her biri arytaenoid n.
larenksin arka yüzünde krikoid kıkırdak üzerinde yer alan iki kıkırdaktan her biri arytenoid cartilage n.
ağzın her iki köşesinin hemen altında yer alan güldürücü kas mandarin crease n.
alt çenenin her iki tarafında yer alan, gece salgılanan tükürüğün çoğunu üreten ve dilin altından ağza tahliye eden tükürük bezi mandibular gland n.
omuriliğin her bir lateral kesitinin dorsal bölümünde yer alan gri maddenin boylamsal alt bölümü dorsal column n.
omuriliğin her bir lateral kesitinin dorsal bölümünde yer alan gri maddenin boylamsal alt bölümü dorsal horn n.
omuriliğin her bir lateral kesitinin dorsal bölümünde yer alan gri maddenin boylamsal alt bölümü posterior column n.
omuriliğin her bir lateral kesitinin dorsal bölümünde yer alan gri maddenin boylamsal alt bölümü posterior horn n.
beynin alt yüzeyinde yer alan iki yuvarlak yapıdan her biri corpus mamillare n.
her bir akciğerde yer alan iki adet otonom sinir ağından her biri plexus pulmonalis n.
(omurgalılarda) üst çenede maksiller kemiklerin önü ve arasında yer alan iki kemikten her biri premaxilla n.
kafatasının her iki yanında yer alıp alın kemiği ile kafatası yan kemiğinin ön ucunun, şakak kemiğinin ve temel kemiğinin büyük kanadının birleştiği düzensiz şekilli alan sphenoid fontanel n.
(balıkta) hyoid arkın her iki tarafında yer alan küçük yapılara ait veya ilişkili hypohyal adj.
(balıkta) hyoid arkın her iki tarafında yer alan küçük yapıları oluşturan hypohyal adj.
(balıkta) hyoid arkın her iki tarafında yer alan küçük yapılara ait veya ilişkili basihyoid adj.
(balıkta) hyoid arkın her iki tarafında yer alan küçük yapıları oluşturan basihyoid adj.
Logic
sınıfında yer alan her üyeyi niteleyen terim distributed term n.
Biology
kılcal damarların iç duvarlarında yer alan, dallanan birçok hücreden her biri rouget cell n.
her bir azotlu bazın tümleyici bazı ile yer değiştirdiği nükleotit dizilimi complement n.
ayrı coğrafi bölgelerde yer alan yakın akraba takson gruplarından her biri vicariant n.
Marine Biology
bothidae familyasına ait, her iki gözü de başının sol tarafında yer alan yassı balıklara verilen ad lefteye flounder n.
bothidae familyasına ait, her iki gözü de başının sol tarafında yer alan yassı balıklara verilen ad lefteyed flounder n.
(kabuklu deniz canlılarda) kabuğun her bir halkasının ortasında yer alan üçgen bölüm paries n.
(balıkta) hyoid arkın her iki tarafında yer alan küçük yapıları oluşturan basihyal adj.
(balıkta) hyoid arkın her iki tarafında yer alan küçük yapılara ait veya ilişkili basihyal adj.
Zoology
eklem bacaklılarda kıskaçların yer aldığı bacaklardan her biri cheliped n.
birçok memelinin göğüs kemiği ile her bir köprücük kemiğinin arasında yer alan interartiküler kıkırdak veya kemik omosternum n.
Botanic
bazı tatlısu yosunlarının anteridyumunun duvarını oluşturan sekiz kılıftan her birinin iç duvarının orta kısmında yer alan ve dışa doğru çıkıntı yapan silindirik hücreler manubrium n.
sapının her iki tarafında yaprakçıklar yer alıp ucunda yaprakçık bulunmayan paripinnate adj.
Agriculture
arpacık soğanının yer altındaki soğancık veya filizlerinden her biri multiplier n.
çitin her bir tarafında yer alan boş arazi fencerow n.
History
(antik roma'da) savaş ilanlarında ve barış müzakerelerinde yer alan 20 müjdeci rahipten her biri fetial n.
Religious
yeni ahit'te yer alan, aziz paul'un timothy'e yazdığı iki mektuptan her biri timothy n.
eski ahit kitaplarında yer alan hezekiel, daniel, yeşaya ve yeremya adlı dört ibrani peygamberden her biri major prophet n.
Geography
yer kabuğunu oluşturan büyük parçalardan her biri plate n.
Geology
aşamalı jeolojik yer şekillerinde basamaksı yüzeylerin her biri tread n.
Sport
ligde yer alan takımların her biri leaguer n.
ilk kez 1912 olimpiyat oyunları'nda düzenlenen ve her bir katılımcının beş etkinlikte yer aldığı bir atletik yarışma modern pentathlon n.
Music
trombon sürgüsünde yer alan yedi derecelik uzatmaların her biri position n.
Archaic
oraya buraya, her yer/yere hither, thither, and yon expr.
Reptiles
geko kabilesinde yer alan kertenkele gruplarından her biri thecodactyl n.
Entomology
kabukluların maksilalarının hemen arkasında yer alan üç çift uzantıdan her biri maxilliped n.
kabukluların maksilalarının hemen arkasında yer alan üç çift uzantıdan her biri maxillipede n.
böceğin önde yer alan iki bacağının her birinde bulunan trokanter scapula n.
pul kanatlıların çoğunun protoraksında yer alan iki küçük çıkıntıdan her biri scapula n.
Heraldry
kalkanın her iki tarafında yer alıp merkeze doğru bombe yapan bölümlerinden biri flanch n.
Star Wars
her yer odası anywhere room n.