in court - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

in court

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen, die der Begriff "in court" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 95 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
supreme court in ottoman empire n. divan-ı hümayun
day in court n. görüş bildirme imkanı
end up in court v. mahkemelik olmak
appear in court v. hakim karşısına çıkmak
appear in court v. mahkemeye çıkmak
have a dispute to be settled in court v. mahkemelik olmak
face charges in court v. mahkemede yargılanacak olmak
summon to court case in a lawsuit v. duruşmaya çağırmak
discuss in court v. mahkemede tartışmak
defend oneself in court v. mahkemede kendini savunmak
file a claim in court v. istihkak davası açmak
appear in court v. mahkeme huzuruna çıkmak
end up in a court of law v. soluğu mahkemede almak
end up in a court of law v. sonu mahkemede bitmek
represent someone in court v. birini mahkemede temsil etmek
settle it in court v. mahkemede çözmek/halletmek
be due back in court v. (...'de/da) tekrar mahkemeye çıkmak
Phrases
in the case before the court n. huzurdaki davada
in the case before the court expr. huzurdaki dava
in the case before the court expr. mahkemenin huzurundaki davada
in the case before the court expr. (mahkeme) huzurdaki davada
the ball's in your court expr. senin sıran
the ball's in your court expr. top sende
the ball's in your court expr. sana bağlı/kalmış
the ball's in your court expr. senin sorumluluğun
Idioms
in contempt of court n. mahkemeye itaatsizlik
in contempt of court n. mahkemeye saygısızlık
friend(s) in court n. torpil
friend(s) in court n. tanıdık
friend(s) in court n. yüksek konumdaki/yerdeki tanıdık
friend(s) in court n. arka
friend in court n. torpil yapan kişi
friend in court n. yüksek konumdaki/yerdeki tanıdık
friend in court n. konumunu kullanarak iş yaptıran kişi
friend in court n. yüksek konumunu kullanarak tanıdıklarına yardım eden kişi
friend in court n. nüfuzunu kullanarak tanıdıklarına yardım eden kişi
friend in court n. nüfuzunu kullanarak tanıdıklarının işlerini kolaylaştıran/hızlandıran kişi
(one's) day in court n. kendini savunma fırsatı
(one's) day in court n. yaptıklarını/kendini açıklama fırsatı
(one's) day in court n. şikayetlerini dile getirme fırsatı
have the ball in one's court v. bir işi yapma sorumluluğu gelmek
stand up in court v. dava açılacak nitelikte olmak
stand up in court v. davayı kazandıracak nitelikte olmak
have one's day in court v. kendisini savunma fırsatı bulmak
get one's day in court v. kendisini savunma fırsatı bulmak
the ball is in someone's court v. sıra onda olmak
have the ball in one's court v. sorumluluk sırası gelmek
ball is in court v. sıra onda olmak
the ball is in someone's court v. sırası gelmek
ball is in court v. sırası gelmek
stand up in court v. sağlam delillere/kanıtlara dayanmak
have the ball in one's court v. topu kendi sahasında tutmak
the ball is in someone's court v. top onda olmak
ball is in court v. top onda olmak
have the ball in court v. topu kendi sahasında tutmak
have the ball in court v. sorumluluk sırası gelmek
have the ball in court v. bir işi yapma sorumluluğu gelmek
the ball is in one's court expr. sıra onda
the ball is in one's court expr. sorumluluk onda
the ball's in your court now expr. artık senin sıran
the ball's in your court now expr. artık top sende
in contempt of court expr. mahkemeye çıkmama
in contempt of court expr. mahkemenin verdiği karara uymama
the ball's in your court now expr. top sende artık
the ball is in your court expr. top sizde
Speaking
you're due in court in ten minutes expr. on dakika sonra mahkemede olmalısın
you have the right to remain silent, anything you say can and will be used against you in a court of law expr. sessiz kalma hakkına sahipsin, söyleyeceğin her şey mahkemede aleyhinde delil olarak kullanılabilir
you have the right to remain silent, anything you say can and will be used against you in a court of law expr. sessiz kalma hakkına sahipsiniz, söyleyeceğiniz her şey mahkemede aleyhinizde delil olarak kullanılabilir
Trade/Economic
appear in court v. mahkeme huzuruna çıkmak
Law
hearing in camera (law court) n. gizli oturum
hearing in camera (law court) n. gizli celse
hearing in camera (law court) n. kapalı celse
hearing in camera (law court) n. kapalı oturum
nonappearance in court n. mahkemede hazır bulunmama
nonappearance in court n. mahkemede hazır olmama
undertaking to appear in court n. mahkeme huzuruna çıkma taahhüdü
nonappearance in court n. mahkemeye gelmeme
defendant in court of appeal n. temyiz mahkemesinde davalı olma
court in banc n. tam kadro mahkeme oturumu
day in court n. mahkemede kendini savunma günü
day in court n. mahkemeye çıkma fırsatı
to appear in court v. hakimin karşısına çıkmak
be tried in a court v. mahkeme edilmek
testify in court v. mahkemede ifade vermek
to appear in court v. mahkeme huzuruna çıkmak
to appear in court v. mahkemeye çıkmak
lodge in court v. mahkemeye vermek
be tried in a court v. yargılanmak
in a public court session expr. açık celsede
in open court expr. açık celsede
in a public court session expr. aleni celsede
in open court expr. aleni celsede
anything you say can and will be used against you in a court of law expr. söylediğin her şey mahkemede aleyhine delil olarak kullanılabilir
Politics
european agreement relating to persons participating in proceedings of the european court of human rights n. avrupa insan hakları mahkemesi önündeki yargılama sürecine katılan kişilere ilişkin avrupa sözleşmesi
Institutes
extraordinary chambers in the court of cambodia n. kamboçya mahkemeleri olağanüstü duruşmaları