içten - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

içten



Bedeutungen von dem Begriff "içten" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 115 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
içten candid adj.
içten frank adj.
içten sincere adj.
General
içten cant [dialect] n.
içten interior adj.
içten true adj.
içten intimate adj.
içten kind adj.
içten warm adj.
içten outspoken adj.
içten real adj.
içten open adj.
içten expansive adj.
içten self sacrificing adj.
içten truthful adj.
içten friendly adj.
içten familiar adj.
içten devout adj.
içten forthright adj.
içten heartfelt adj.
içten bona fide adj.
içten ingenuous adj.
içten hearty adj.
içten genuine adj.
içten undesigning adj.
içten childlike adj.
içten gut adj.
içten sidesplitting adj.
içten kindly adj.
içten inboard adj.
içten affable adj.
içten willing adj.
içten openhearted adj.
içten earnest adj.
içten internal adj.
içten unaffected adj.
içten bluff adj.
içten honest adj.
içten faithful adj.
içten wholehearted adj.
içten cordial adj.
içten unfeigned adj.
içten artless adj.
içten chummy adj.
içten hail-fellow-well-met adj.
içten heart-to-heart adj.
içten honest-to-goodness adj.
içten heart-whole adj.
içten honest-to-god adj.
içten open-hearted adj.
içten open-armed adj.
içten true-hearted adj.
içten outright adj.
içten unreserved adj.
içten whole-hearted adj.
içten profound adj.
içten aefauld adj.
içten acquaintable adj.
içten cant [scotland/northern england] adj.
içten back-slapping adj.
içten truthy [rare] adj.
içten ungrudging adj.
içten unguarded adj.
içten unhesitating adj.
içten unreserved adj.
içten hertely [obsolete] adj.
içten homey adj.
içten homish adj.
içten homy adj.
içten plain-speaking adj.
içten heavenly-minded adj.
içten implicit adj.
içten common [dialect] adj.
içten pack [scotland] adj.
içten fellowly adj.
içten plain-hearted adj.
içten plain-spoken adj.
içten out-front adj.
içten foursquare adj.
içten pressing adj.
içten pretenseless adj.
içten truly adv.
içten sincerely adv.
içten without pose adv.
içten from the inside adv.
içten deeply adv.
içten deep adv.
içten inly adv.
içten delightedly adv.
içten at heart adv.
içten internally adv.
içten inwardly adv.
içten from within adv.
içten profoundly adv.
içten ab intra adv.
içten withinforth adv.
içten innerly adv.
içten inside adv.
Colloquial
içten folksy adj.
içten palsy adj.
içten ftbomh (from the bottom of my heart) expr.
içten in there expr.
içten on the up and up [us] expr.
Idioms
içten heart to heart adv.
içten at the bottom of one's heart expr.
içten from the bottom of one's heart expr.
içten hale-fellow-well-met expr.
içten from the bottom of one's hearts expr.
içten hail-fellow-well-met expr.
içten from the depths of (one's) heart expr.
Psychology
içten sincere adj.
içten intimate adj.
Music
içten affettuoso adj.
içten espressivo adj.
Archaic
içten feal adj.

Bedeutungen, die der Begriff "içten" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 358 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
içten merak true concern n.
içten gelme spontaneity n.
açık ve içten olma candidness n.
içten bağlılık devotion n.
içten pazarlıklı kimse dissembler n.
içten düğmeli bir tür palto chesterfield n.
içten gelme spontaneousness n.
içten özür heartfelt apology n.
içten evlenme endogamy n.
içten kabul cordial reception n.
içten dua a sincere prayer n.
içten dua a heartfelt prayer n.
içten (bir) kahkaha belly laugh n.
içten kucaklama warm hug n.
içten yanmalı motorlar internal combustion engines n.
yapılmaması gerektiğine inandığın ancak yapmaya devam edip içten içe pişmanlık duyduğun zevkler guilty pleasure n.
içten duygu regard n.
içten, safiyane ya da eleştirel olmayan bir ifade ya da davranış naiveness n.
içten, safiyane ya da eleştirel olmayan bir ifade ya da davranış naiveté n.
içten/samimi ifadeler sincere statements n.
içten olma true-heartedness n.
içten olma trueheartedness n.
içten olmama uncandidness n.
içten olma unfeignedness n.
içten olmama unreceptiveness n.
içten olmama unwelcomeness n.
içten olmama unreceptiveness n.
içten kahkaha bellylaugh n.
içten işbirliği hearty cooperation n.
içten içe yiyip bitiren şey worm n.
içten pazarlıklı kimse dissimuler [obsolete] [us] n.
içten pazarlıklı kimse dissimulour [obsolete] [uk] n.
sinsice içten tüketme insidiousness n.
içten olmayan şey insincerity n.
içten konuşma insinuation [obsolete] n.
içten davranış insinuation [obsolete] n.
içten tavır insinuation [obsolete] n.
içten gelerek kabul etme good will n.
en içten duygular cockles n.
içten pazarlık counsel n.
içten talep prayer n.
içten talep precation [rare] n.
içten gelen hareket self-motion n.
içten içe kaynama simmering n.
içten içe kemiren durum fretter n.
içten pazarlıklı kimse sneak n.
içten pazarlıklı hareket sneak n.
içten pazarlıklı olma sneakishness n.
içten içe kaynamak simmer v.
içten içe kaynatmak simmer v.
iyi çalışmamak (içten yanmalı motor) misfire v.
içten dileklerini iletmek send one's best wishes v.
içten dileklerini sunmak send one's best wishes v.
içten içe olmak smolder v.
içten teşekkürlerini sunmak express one's sincere thanks v.
içten bir hoşça kal demek wish someone a fond farewell v.
içten içe olmak smoulder v.
içten olmak be open v.
içten istemek emplore v.
içten dikmek enseam [obsolete] v.
sürekli içten yanmayı sağlamak için ateşin üstünü kapatmak bank v.
içten yükselmek upwell v.
iyi çalışmamak (içten yanmalı motor) miss v.
içten içe ölmek die v.
(içten yanmalı motor veya silah) içten yanmak pop v.
(içten yanmalı motoru) ateşlemek fire v.
içten içe kaynamak sile [dialect] [uk] v.
içten içe kaynamak simper [dialect] [uk] v.
içten içe yanmak smoulder v.
içten gelen heartfelt adj.
içten bağlantılı endocentric adj.
içten gelen genuine adj.
içten içe güdülen silent adj.
içten pazarlıklı stealthy adj.
içten gelen spontaneous adj.
içten olmayan frigid adj.
içten olmayan set adj.
içten gelen willing adj.
içten pazarlıklı sneaky adj.
içten geldiği gibi improvised adj.
içten pazarlıklı mealymouthed adj.
içten olmayan hollow-hearted adj.
-e içten bağlı devoted to adj.
içten pazarlıklı mealy-mouthed adj.
içten gelen gut adj.
içten insan expansive adj.
içten doğmuş endogenous adj.
içten geldiği gibi extemporaneous adj.
içten doğan spontaneous adj.
içten gelen cheerful adj.
içten gelen autogenic adj.
içten olmayan uncandid adj.
içten olmayan uncordial adj.
içten olmayan unexpansive adj.
içten gelen untaught adj.
içten geldiği gibi extemporanean adj.
içten pazarlıklı mealy adj.
içten davranan riant adj.
içten sevilen heartdear adj.
aşırı içten overfrank adj.
içten içe suçlu olan conscious adj.
içten olmayan disingenuous adj.
içten pazarlıklı disingenuous adj.
içten yanmış inburnt adj.
içten gelen pectoral adj.
içten pazarlıklı fly [scotland] adj.
içten gelen güç ile hareket eden self-moved adj.
(kahkaha) içten ve gürültülü side-splitting adj.
içten gelen free-will adj.
içten itilerek çalıştırılan push-through adj.
içten bir şekilde friendlily adv.
içten içe sneakingly adv.
içten dileklerle with warm wishes adv.
içten gelen cheerfully adv.
içten içe inwardly adv.
içten olarak heartfeltly adv.
içten içe secretly adv.
içten olmayan bir şekilde uncandidly adv.
içten bir şekilde unfeignedly adv.
içten içe innerly adv.
içten içe secrely adv.
içten bir şekilde foursquare adv.
Phrasals
içten istemek burn with v.
içten içe büyümek bubble under v.
içten içe güçlenmek/yoğunlaşmak/artmak bubble up v.
(birini) içten içe rahatsız etmek/üzmek eat (away) at (someone) v.
Phrases
içten dileklerimle with kind regards n.
en içten dileklerimle with my best wishes expr.
en içten dileklerimle with kindest regards expr.
en içten dileklerimle warm wishes expr.
en içten dileklerimle with my warmest wishes expr.
en içten dileklerimle best wishes expr.
en içten dileklerimle with my sincere wishes expr.
en içten dileklerimle with my best regards expr.
en içten dileklerimle sincerely expr.
en içten dileklerimle with my warm wishes expr.
içten dileklerimle kind regards expr.
içten dileklerimle with warm wishes expr.
içten dışa doğru from the inside out expr.
içten dileklerimle warm wishes expr.
i̇çten başlayıp dışa doğru from the inside out expr.
içten içe deep down inside expr.
Proverb
içten bölünen bir grup/kurum ayakta kalamaz a house divided against itself cannot stand
Colloquial
içten istemek have one's heart in it v.
içten olmak be oneself v.
içten bölünmüş divided against itself adj.
içten bir şekilde coşkulu ve sadık gung-ho adj.
içten bir şekilde hand on heart expr.
Idioms
içten biri a good value [australia] n.
içten pazarlıklı thief in the night n.
içten gelen tepki a gut reaction n.
içten bölünen grup/kurum a house divided n.
içten yıkılan grup/kurum a house divided n.
düşmanını içten çökerten kimse a trojan horse n.
derinden/içten gelen bir kahkaha belly laugh n.
(bir şeye) karşı içten gelen tepki gut reaction to (something) n.
içten konuşma heart-to-heart talk n.
birini içten içe yiyip bitirmek eat someone up inside v.
içten bir kahkaha atmak have a hearty laugh v.
içten konuşmak speak from heart v.
içten olmak have one's heart in the right place v.
içten istemek have one's heart in v.
samimi/içten görüşünü belirtmek speak as you find v.
(birine) kaleyi içten fethetme şansı vermek give (one) the inside track v.
(bir şeyle) içten/candan/gönülden ilgilenmek have (something) at heart v.
(keyifle) içten içe sevinmek be rubbing (one's) hands (with glee) v.
içten içe sevinmek be rubbing your hands v.
(keyifle) içten içe sevinmek be rubbing your hands with glee v.
içten yıkılmak/çökmek turn in upon (oneself) v.
içi/içten çürümüş olmak be rotten to the core v.
içten gelmek (come) (straight) from the heart v.
içten olmak (come) (straight) from the heart v.
(bir şeyi) içten istemek have (one's) heart in (something) v.
'-i içten istemek have your heart in v.
'-i içten istemek put your heart in v.
içten olmak have heart in the right place v.
içten istemek/yapmak have/put your heart in v.
içten olmak have your heart in the right place v.
(bir şeyi) içten istememek not have (one's) heart in (something) v.
içten istememek not have one's heart in it v.
içten konuşmak speak from the heart v.
içten konuşmak speak from one's heart v.
sevgiyle/içten duygularla yazılmış/yollanmış swalk (sealed with a loving kiss) adj.
içten duygularla from the bottom of one's hearts expr.
içten olmadan with a bad grace expr.
içten içe deep down inside expr.
içten bir şekilde with (one's) hand on (one's) heart expr.
içten bir şekilde with your hand on your heart expr.
içten içe in a minor key expr.
içten içe like a thief in the night expr.
içten fethetmeye çalışan düşman gibi like greeks bearing gifts expr.
içten yıkmaya/zehirlemeye çalışan düşman gibi like greeks bearing gifts expr.
en içten from the bottom of (one's) heart expr.
en içten from the depths of (one's) heart expr.
en içten from the bottom of heart expr.
en içten from the bottom of your heart expr.
içten içe in heart of hearts expr.
içten içe in your heart of hearts expr.
en içten dilekler kindest regards expr.
içten sevgilerle/dileklerle warm regards expr.
içten olmadan with bad grace expr.
Speaking
bu beni içten içe yiyip bitiriyor it's eating me up inside expr.
en içten saygılarımla with warmest regards expr.
en içten teşekkürlerimi sunarım my profound thanks to expr.
içten teşekkürler heartfelt thanks expr.
Trade/Economic
içten finansman autofinancing n.
Politics
karayolu dışında kullanılan hareketli makinelere takılan içten yanmalı motorlardan çıkan gaz ve partikül kirleticilerin emisyonuna karşı alınacak tedbirlerle ilgili üye devlet kanunlarının yakınlaştırılması komitesi committee for the approximation of the laws of the member states relating to measures against the emission of gaseous and particulate pollutants from internal combustion engines to be installed in non-road mobile machinery n.
Technical
içten yanmalı motorlarda doğru oranda hava yakıt karıştırma işlemi carburation n.
içten yanmalı motorlarda doğru oranda hava-yakıt karıştırma işlemi carburation n.
elle tutulan içten yanmalı motorlu zincirli testerenin ön ve arka el koruyucuları front and rear hand-guards of portable hand-held combustion engine chain-saw n.
gidip gelme hareketli içten yanmalı motor tahrikli jeneratör grupları reciprocating internal combustion engine driven generating sets n.
gidip gelme hareketli içten yanmalı motorlar reciprocating internal combustion engines n.
gidip gelme hareketli içten yanmalı motorla tahrik edilen alternatif akım jeneratör grupları reciprocating internal combustion engine driven alternating current generating sets n.
içten içe yanmaya deep-seated fire n.
içten yanmalı motorlu kesme makinesi internal combustion cutting-off-machine n.
içten yanmalı dört zamanlı olan makine valve-in-head engine n.
içten borulanma internal piping n.
içten oyulma internal scour n.
içten yanmalı motorlar internal combustion engines n.
içten dişli mikrometre internal thread micrometer n.
içten yanmalı motorlar tarafından tahrik edilen jenaratörler generators powered by internal combustion engines n.
içten yanmalı motor internal combustion engine n.
içten yanmalı kıvılcımla ateşlemeli motor spark ignited internal combustion engine n.
içten yanma internal combustion n.
içten yaylı kompas inside spring caliper n.
içten ısıtmalı fırın internally heated furnace n.
içten konik torna etme taper boring n.
içten yanmalı kazan firebox boiler n.
içten kenetli ek joggled joint n.
içten ısıtma internal heating n.
içten yaylı yatak innerspring mattress n.
içten karıştırıcı internal mixer n.
içten oyulma undercutting n.
içten ısıl koruma built-in thermal protection n.
içten oluk açma internal broaching n.
içten taşlama internal grinding n.
içten yanmalı pistonlu motor reciprocating internal combustion engine n.
içten yağmur iniş borusu internal downspout n.
içten yanmalı motorla teçhiz edilmiş ünite unit fitted with internal combustion engine n.
içten yanmalı motor ic engine n.
içten yanmalı motorlar tarafından çalıştırılan jeneratörler generators powered by internal combustion engines n.
içten arıtma internal treatment n.
kendi kendine içten yanma spontaneous combustion n.
pistonlu içten yanmalı motor reciprocating internal combustion engine n.
silindirleri karşılıklı olan içten yanmalı makine ya da motor vis-à-vis engine n.
silindirlerdeki sıkıştırılmış havanın ısısının yakıtı ateşlediği içten yanmalı motor diesel engine n.
içten yanmalı motorun hava giriş kanalındaki basıncın düşürülmesi ile çalıştırılan bir servomekanizma vacuum servo n.
boruyu veya bağlantı parçasını diğerine bağlamak için kullanılan içten ve dıştan dişli tıpa bouche n.
düğümün son kısmının içten perçinlenmesi inside clinch n.
içten yanmalı motorlarda motor yataklarına yağ pompalayan sistem pressure-feed lubricating system n.
içten tersinir endoreversible adj.
içten doğan spontaneous adj.
içten merkezlemeli with internal centering adj.
içten vidalı internal threaded adj.
içten yanmalı internal-combustion adj.
içten zehirleyen endotoxic adj.
içten yaylı innerspring adj.
içten kesmeli self-quenched adj.
içten çözütmeli internal airwinding adj.
kıvılcım eksikliği gibi sorunlardan kaynaklı tekleyerek çalışan (içten yanmalı motor) missing adj.
(motor) içten yanmalı semi-diesel adj.
Mechanic
içten dişli annular gear n.
(birden çok silindirli içten yanmalı motorda) devrede batarya veya mıknatıs ile farklı silindirlere uygun vibratörsüz kullanılan bobinlerin arasına yerleştirilen indüksiyon bobini ve vibratör master vibrator n.
içten yanmalı motor motor n.
yağ karterinin içten yanmalı motorlarda motor yağı olarak kullanılan alt kısmı oilpan n.
içten yanmalı motor internal-combustion engine n.
hava ile beslenen (içten yanmalı motor) aspirated adj.
silindirleri krank milinin zıt taraflarına yerleştirilmiş olan (içten yanmalı motor) opposed-cylinder adj.
Construction
içten ısıl koruma built-in thermal protection n.
içten metal tespit tertibatı internal metal fittings n.
Automotive
gidip gelme hareketli içten yanmalı motorlar reciprocating internal combustion engines n.
hidrojen yakıtlı içten yanmalı motorlu araç hydrogen ice vehicle n.
içten yanmalı gidip gelme hareketli motorlar reciprocating internal combustion engines n.
içten yanmalı motorla çalışan araç internal combustion engine-powered vehicle n.
içten pabuçlu fren internal shoe brake n.
içten bantlı fren inside band brake n.
içten yanmalı motor fuel-injection engine n.
içten yanmalı motor enstitüsü internal combustion engine institute n.
içten yanmalı motor internal combustion engine n.
içten yanmalı motorlu araç internal combustion engine vehicle n.
içten yanmalı motor internal combustion motor n.
içten pabuçlu fren inside shoe brake n.
içten dişli pompa internal gear pump n.
içten dişli rondela internal tooth washer n.
içten kilitleme pimi interlock roller n.
içten tersinir internally reversible n.
içten yanmalı gidip gelme hareketli motor reciprocating internal combustion engine n.
içten çok dişli (xzn) vida triple-square spline head screw n.
pistonlu içten yanmalı motor reciprocating internal combustion engine n.
pistonlu içten yanmalı motorlar reciprocating internal combustion engines n.
yarı küresel yanma odalarına sahip içten yanmalı bir motor hemi n.
içten yanmalı bir motor veya pistonlu pompanın biyel kolunun küçük ucu little end n.
içten yanmalı bir motor veya pistonlu pompanın biyel kolunun küçük ucu top end n.
giriş ve egzoz supapları pistonların üzerinde yer alan silindir kapağının içinde bulunan içten yanmalı motor overhead-valve engine n.
(içten yanmalı motorda) ön ateşleme pre-ignition n.
altı silindirli içten yanmalı motor six n.
(içten yanmalı motora) hava vermek aspirate v.
içten dişli internal-gear adj.
içten yanmalı in-line adj.
(içten yanmalı motor) altı silindirli six-cylinder adj.
Aeronautic
içten yanmalı motor piston engine n.
içten gelme inset n.
yakıtta içten yanma kanalı conduit n.
(içten yanmalı motorun) endüksiyon basıncını ortam basıncının üzerine çıkarmak boost v.
Marine
içten motorlu gezinti teknesi inboard-engined pleasure craft n.
içten yanmalı motor kullanan bot veya kayık motor boat n.
içten takmalı dizel motor inboard diesel engine n.
içten takma motorlu tekne inboard n.
içten takma motor inboard n.
(hız teknesi) motoru içten takmalı inboard adj.
Anatomy
diz ardı çukurunu içten ve dıştan sınırlayan kirişler hamstring tendon n.
Psychology
içten konuşma endophasia n.
içten etkime intra-action n.
Physiology
mikroorganizma parçalandığında veya öldüğünde içten salgılanan toksinler endotoxin n.
beyinden omuriliğe giden ve duyuları içten dışa doğru aktaran (sinir lifleri) cerebrifugal adj.
içten alıcı interoceptive adj.
içten salgılayan endocrine adj.
Math
içten bölme internal division n.
içten teğet çember internally tangent circles n.
daire üzerindeki çeşitli noktaları içten birleştiren düz çizgiler circular lines n.
Physics
içten büyüme endogeny n.
Biology
içten büyüme endogeny n.
içten büyüme endogenesis n.
hücrelerin içten büyümesi endogenesis n.
içten büyüme endogenicity n.
hücrelerin içten büyümesi endogenicity n.
içten büyüyen endogenous adj.
Biochemistry
içten dışa akış inside-out flow n.
Marine Biology
içten tıkanma obstruction n.
Zoology
hayvanın içten ısı üreterek oluşturduğu sıcaklık kontrol sistemi endothermy n.
Botanic
giderek zararlı hale gelerek bitkiyi içten içe öldüren hastalık decline disease n.
genç sebze hücresini içten kaplayan yüzey primordial utricle n.
hem içten hem dıştan çevreleyen soymuk dokusuna sahip amphiphloic adj.
Forestry
kesilip yere devrilmiş kütüğü içten oyan kimse notcher n.
Literature
içten olmama uncandour n.
Environment
karayolu dışında kullanılan hareketli makinelara takılan içten yanmalı motorlardan çıkan gazlara ve partikül halindeki kirleticilere karşı alınacak tedbirler measures against the emission of gaseous and particulate pollutants from internal combustion engines to be installed in non-road mobile machinery n.
Art
heykeli içten destekleyerek iskelet görevi gören çerçeve armature n.
Music
içten gelerek affettuoso adv.
Photography
mekanik olarak kağıt üzerine resim yapmaya olanak tanıyan, sehpaya monte edilmiş, içten yansıtmalı aygıt camera lucida n.
Archaic
içten pazarlıklı kimse simular n.
içten geldiği gibi extemporal adj.
içten yanma inburning adj.
içten gelen infelt adj.
içten olmayan bir biçimde from the teeth forward adv.
içten olmayan bir biçimde from the teeth outward adv.
içten içe secret adv.
Engineering
içten yanmalı cihazdaki kapalı silindir ucu head n.
ateşlenme gerçekleşene kadar yakıt ve havanın sıkıştırıldığı bir içten yanma şekli homogeneous charge compression ignition n.
dört zamanlı içten yanmalı motor four-stroke internal-combustion engine n.
Entomology
larvaları kök içerisine yerleşerek sebzeyi içten çürüten havuç haşeresi carrot fly (psila rosae) n.
Slang
yüksek sesli ve içten kahkaha yock n.
yüksek sesli ve içten kahkaha attıran şaka yock n.
yüksek sesli ve içten kahkaha attıran durum yock n.
içten bir şekilde konuşmak blow off v.
içten bir şekilde on the rilla expr.
Modern Slang
havaalanında uzun zamandır görmediği biriyle kavuşup içten bir şekilde sarılma airport hug n.
her zaman/baştan beri içten a 1 since day 1 expr.
en içten sevgilerimle/dileklerimle all my love expr.