kapalı - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

kapalı



Bedeutungen von dem Begriff "kapalı" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 74 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
kapalı off adj.
kapalı closed adj.
kapalı shut adj.
General
kapalı inclose adj.
kapalı secret adj.
kapalı close adj.
kapalı recondite adj.
kapalı cryptic adj.
kapalı sable adj.
kapalı impenetrable adj.
kapalı gray adj.
kapalı enclosed adj.
kapalı shut adj.
kapalı sullen adj.
kapalı backhanded adj.
kapalı secluded adj.
kapalı indoor adj.
kapalı privy adj.
kapalı skyless adj.
kapalı stuffy adj.
kapalı murky adj.
kapalı grey adj.
kapalı impervious adj.
kapalı muggy adj.
kapalı introverted adj.
kapalı crypto adj.
kapalı obscure adj.
kapalı cloistered adj.
kapalı cloudy adj.
kapalı unopened adj.
kapalı hidden adj.
kapalı covered adj.
kapalı closed adj.
kapalı overcast adj.
kapalı down adj.
kapalı gratin adj.
kapalı roofed adj.
kapalı sealed adj.
kapalı confined adj.
kapalı heavy adj.
kapalı implicit adj.
kapalı tacit adj.
kapalı airless adj.
kapalı unopen adj.
kapalı kerchered [obsolete] adj.
kapalı lowery adj.
kapalı lucken adj.
kapalı occluse adj.
kapalı shy adj.
kapalı stivy adj.
kapalı sub-rosa adj.
kapalı cloudily adv.
Idioms
kapalı in purdah expr.
Trade/Economic
kapalı blocked adj.
kapalı sealed adj.
kapalı implicit adj.
Technical
kapalı shutdown adj.
kapalı stowed adj.
kapalı power off expr.
kapalı sld (sealed) abrev.
Computer
kapalı collapsed adj.
kapalı on hook adj.
kapalı offline adj.
kapalı turned off adj.
kapalı closed adj.
kapalı off line adj.
Math
kapalı closed adj.
Linguistics
kapalı closed adj.
kapalı close adj.
Meteorology
kapalı overcast adj.
Geology
kapalı endorheic adj.
Military
kapalı air-gapped adj.
kapalı converge adj.
Latin
kapalı clausum adj.

Bedeutungen, die der Begriff "kapalı" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
kapalı spor salonu indoor sports facility n.
kapalı spor salonu indoor sports hall n.
kapalı alan confined space n.
General
kapalı araba hardtop n.
üstü kapalı yüzme havuzu natatorium n.
üstü kapalı söz ya da imalarla etki altına alınmış earwigged n.
kapalı deniz inland sea n.
kapalı stadyum covered stadium n.
dışa kapalı yerleşim bölgesi enclave n.
ucu kapalı soru closed end question n.
kapalı tepkime kabı calandria n.
basına kapalı toplantı closed-door meeting n.
kapalı deniz epicontinental sea n.
açık havada çalan müzik topluluklarına özgü ve çoğu zaman üstü kapalı platform bandstand n.
devlet dairelerinin ve ticari işletmelerin de çoğunun kapalı olduğu gün public holiday n.
lokomotif veya kamyon sürücüsünün oturduğu kapalı bölüm cab n.
kapalı gişe sellout n.
üstü kapalı tekerlekli sandalye bath chair n.
kapalı tribün covered grandstand n.
kapalı diplomasi closed diplomacy n.
kapalı arazi avı canned hunt n.
üstü kapalı (kötü) söz insinuation n.
kapalı alan closed area n.
üstü kapalı yolcu veya yük arabası caravan n.
üstü kapalı, üç yanı açık ve evin bir cephesinde boydan boya uzanan balkon veranda n.
kapalı kutu closed book n.
üstü kapalı söz innuendo n.
kapalı olarak equivocally n.
üstü kapalı söyleme intimation n.
kalın ve kapalı tava dutch oven n.
üstü kapalı balkon piazza n.
kapalı büğet lock n.
kapalı oturum closed session n.
kapalı geçit cloister n.
üstü kapalı söz hint n.
üstü kapalı ifade inexplicit expression n.
kapalı duruşma closed hearing n.
kapalı akım closed circuit n.
kapalı çarşı covered market n.
üstü kapalı söyleme insinuation n.
kapalı kutu a dark horse n.
kapalı alışveriş merkezi mall n.
kapalı bisiklet park yeri bicycle shed n.
kapalı uçlu soru closed ended question n.
kapalı hece closed syllable n.
sürücüyle yolcu arasında ayırıcı bölme bulunmayan kapalı araba saloon n.
üstü kapalı söz ya da imalarla etki altına alma earwigging n.
denize çıktıktan sonra açılmak üzere kaptana verilen kapalı zarf içindeki emir sealed orders n.
kapalı vagon covered wagon n.
kapalı çarşı mall n.
kapalı kutu secretive n.
üstü kapalı anlatma intimation n.
kapalı araba brougham n.
üstü kapalı söz insinuation n.
havuz (kapalı) baths n.
kapalı tenis kortu indoor tennis court n.
arkası kapalı kamyon van n.
eski üstü kapalı hafif gezinti arabası shandrydan n.
kapalı gişe house full n.
kapalı mekan indoor n.
kapalı spor salonu xyst n.
kapalı spor salonu gymnasium n.
kapalı spor salonu gym n.
açık ve kapalı raflar open and closed shelves n.
üstü kapalı konuşan hinter n.
kapalı havuz indoor pool n.
kapalı yüzme havuzu indoor pool n.
kapalı otopark parking garage n.
kapalı ifade close expression n.
rüzgara kapalı yer lees n.
kapalı devre televizyon sistemi closed circuit television system n.
kapalı devre tv sistemi closed circuit television system n.
kapalı yalak closed bearing n.
kapalı paten alanı covered skating rink n.
kapalı yüzme havuzu covered swimming pool n.
kapalı deniz enclosed sea n.
kapalı mekan enclosed space n.
kapalı kutu close-lipped n.
kapalı devre televizyon closed-circuit television n.
kapalı kutu close-tongued n.
kapalı gişe sell-out n.
üzeri kapalı otobüs durağı bus shelter n.
bina dışında birkaç basamakla çıkılan üstü kapalı sahanlık stoop n.
taşıtlara kapalı cadde mail n.
kapalı durum off-position n.
kapalı devre kamera sistemi closed circuit camera system (cctv) n.
kapalı devre kamera sistemi closed circuit camera system n.
kapalı kamyonet van n.
kapalı hizmetler closed services n.
çok katlı kapalı otopark multi story parking garage n.
kapalı formül closed formula n.
üstü kapalı tavsiye implicit recommendation n.
kapalı devre kamera izleme sistemi closed circuit camera monitoring system n.
kapalı toplum closed society n.
kapalı elbise modest dress n.
kapalı kayıt closed record n.
kapalı gişe oynayan film/oyun box-office hit n.
giriş izni gerektiren kapalı alan permit-required confined space n.
kapalı çarşı covered bazaar n.
kapalı hava overcast weather n.
kapalı hava overcast n.
kapalı alanlar closed spaces n.
kapalı alanlar closed areas n.
ibadethanelerin halka kapalı kısımları adytum n.
(kapalı) at arabası clarence n.
kapalı gişe oyun bumper house n.
üstü kapalı/dile getirilmemiş itham unspoken accusation n.
üstü kapalı/dile getirilmemiş suçlama unspoken accusation n.
üstü kapalı/dile getirilmemiş suçlama veiled accusation n.
üstü kapalı/dile getirilmemiş itham veiled accusation n.
kapalı pazar yeri covered market n.
kapalı/gizli olmama aletheia n.
kapalı alan confined space n.
kapalı alışveriş merkezi enclosed mall n.
kapalı olma closedness n.
çok katlı kapalı otopark multi storey car park n.
üstü kapalı şekilde böbürlenme humblebrag n.
(tutsakların tutulduğu) etrafı çitlerle çevrili kapalı alan compound n.
kapalı otopark indoor parking n.
kenarları açık üstü kapalı barınak ramada [southwestern us] n.
kapalı gişe oynama capacity audience n.
sıçanların spor amacıyla köpeklere öldürtüldüğü kapalı alan rat pit n.
üstü kapalı büyük yolcu veya yük arabası, taşıt/araç katarı caravan n.
karanlık ve kapalı yer cavern n.
iki tekerlekli, üstü kapalı hafif bir gezinti arabası chariotee n.
kapalı el nieve [dialect] n.
kapalı yumruk içerisinde tutulabilecek miktar nieveful n.
kapalı hava heavy cloud n.
tartışmaya kapalı olma unanswerability n.
kapalı koru undergrove n.
üstü kapalı koru undergrove n.
kapalı bahçe undergrove n.
üstü kapalı bahçe undergrove n.
üstü kapalı kavaklık undergrove n.
üstü kapalı söyleme undernote n.
üstü kapalı anlatma undernote n.
uzlaşmaya kapalı zıtlaşma ungradable opposition n.
arkası kapalı sahne bandshell n.
kapalı araç park yeri barn n.
üstü kapalı ifade equivocation n.
üstü kapalı tartışma jesuitry n.
kapalı çarşı mail [obsolete] n.
üstü kapalı söyleme wind n.
bir tür kapalı poker bluff n.
bir tür kapalı poker straight poker n.
amerikan tazısı gibi bazı köpeklere özgü uzun dar kapalı ayak harefoot n.
bazı amerikan yerlileri tarafından kullanılan, içinde kişisel veya kabileye ait dini nesnelerin bulunduğu kapalı veya sarılı bohça medicine bundle n.
özellikle on sekizinci yüzyılda kullanılan, üstü kapalı bir at arabası booby hutch n.
ölçülü şekilde veya üstü kapalı konuşan kimse mincer n.
sığır, at gibi hayvanları kapalı tutmak için kullanılan etrafı çevrili alan brake n.
ilk turda kapalı olarak dağıtma (poker) hole n.
sahibinin evinin bulunduğu kapalı arsa home lot n.
içinde mağazaların olduğu genellikle cam tavanlı geçit veya kapalı alan galleria n.
kapalı yumuşakça kabuğu arasındaki boşluk gape n.
üstü kapalı, küçümseyici yorumlar veiled snide comments n.
kapalı kutu olan kimse dark horse n.
kapalı çene ile konuşan kimse dentiloquist n.
kapalı çene ile konuşma dentiloquy n.
tomrukçu kampında yemek pişirme ve uyuma alanları arasında yer alan ve genellikle depo olarak kullanılan üstü kapalı koridor dingle n.
gereksiz yere üstü kapalı konuşma gibberish n.
değerli eşyanın yerine genellikle kapalı zarfta değersiz bir şey konularak yapılan dolandırıcılık murphy game n.
sekiz yarışmadan oluşup kapalı alanda düzenlenen bir erkek atletizm yarışması octathlon n.
kapalı olma off n.
evler arasındaki üstü kapalı dar geçit ope [dialect] [uk] n.
geminin kapalı kısmının üstü overhead n.
kapalı mekan aktiviteleri indoor activities n.
kapalı alan aktiviteleri indoor activities n.
üstü kapalı öne sürülen şey implicate n.
üstü kapalı söylenen şey implication n.
üstü kapalı söz imputation n.
üst bölümde kapalı bağcığı bulunan bir ayakkabı türü oxford n.
üst bölümde kapalı bağcığı bulunan bir ayakkabı türü oxford tie n.
üst bölümde kapalı bağcığı bulunan bir ayakkabı türü oxfords n.
etrafı kapalı veya çitlerle çevrili alan inclosure n.
manastırın dışarıya kapalı bölümü inclosure n.
üç tekerlekli üstü kapalı motosiklet auto rickshaw n.
çanların yerleştirildiği üstü kapalı korunaklı alan bell cot n.
çanların yerleştirildiği üstü kapalı korunaklı alan bell cote n.
çanların yerleştirildiği üstü kapalı korunaklı alan bellcote n.
(abd'de) genellikle taşlarla kaplı, üstü kapalı depolama çukuru cist n.
kapalı alan cloister [obsolete] n.
kapalı yer close n.
kapalı alan closure [obsolete] n.
arka kısmında bagaj bölümü olan, geniş ve kapalı bir tür fayton concord n.
arka kısmında bagaj bölümü olan, geniş ve kapalı bir tür fayton concord coach n.
(hipodrom, stadyum) üstü kapalı seyirci bölümü covered stand n.
kapalı bisiklet park yeri cycle shed n.
(oda, baca, fırın) kapalı alandaki hava akımı draft n.
bir şeyi kapalı tutan alet fastener n.
üstü kapalı söz inuendo n.
üstü kapalı olumsuz söz inuendo n.
kapalı konserveleri yerleştiren kimse panner n.
kapalı konserveleri yerleştiren kimse racker n.
pan davul çalışılan kapalı alan panyard [caribbean] n.
kapalı yol pend [scotland] n.
kapalı pasaj pend [scotland] n.
kapalı barınak pound covert n.
başıboş hayvanların kapalı tutuldukları yer dağıtılarak salıverilmeleri pound-breach n.
kapalı el fist n.
tavlada altı kapalı noktadan oluşan blok prime n.
trafiğe kapalı alan precinct n.
trafiğe kapalı bölge precinct n.
üstü kapalı söyleme scent n.
atların eğitildiği etrafı kapalı alan school n.
düz tabanlı kapalı ev terliği scuff n.
düz tabanlı kapalı ev terliği scuffer n.
(birlikleri veya ikmal maddelerini) kara veya hava yollarının kapalı olması gibi durumlarda deniz yoluyla nakletme sistemi sealift n.
(birlikleri veya ikmal maddelerini) kara veya hava yollarının kapalı olması gibi durumlarda deniz yoluyla nakletme sealift n.
üstü kapalı hafif gezinti arabası shandry n.
(hipodromda) bir dizi ahırın önünde uzanan üst kapalı yürüme yolu shedrow n.
üstü kapalı sığınak shroud [obsolete] n.
üstü kapalı barınak shroud [obsolete] n.
üstü kapalı ihmal silence n.
üstü kapalı şekilde gösterme subindication n.
üstü kapalı söz subinsinuation n.
üstü kapalı söz subintellection n.
üstü kapalı söz subintelligence n.
üstü kapalı söz subintelligitur n.
üstü kapalı söylemek hint at v.
kapalı olmak (makine/aygıt) be off v.
üstü kapalı konuşmak riddle v.
kapalı gişe oynamak play to a full house v.
gemiyi kapalı bir kanal içinden geçirmek lock v.
üstü kapalı söylemek intimate v.
üstü kapalı bir şekilde eleştirmek snipe v.
üstü kapalı anlatmak intimate v.
kapalı gişe oynamak be a blockbuster v.
kapalı olmak (elektrik/ışık) be off v.
üstü kapalı söylemek allude v.
üstü kapalı söylemek (kötü bir şeyi) insinuate v.
kapalı anlamını keşfetmek read between the lines v.
üstü kapalı söylemek hint v.
kapalı olmak be up v.
kapağı kapalı ve ağır ateşte pişirmek stew v.
üstü kapalı bir şekilde bahsetmek allude to v.
bir yazıdaki kapalı anlamı keşfetmek read between the lines v.
kapalı bir yerde tutmak coop up v.
üstü kapalı söylemek insinuate v.
kapalı konuma getirmek switch to off position v.
borcundan dolayı kapalı olmak be disconnected due to nonpayment v.
kapalı bir yerde durmak stay indoor v.
kapalı bir yerde oturmak stay indoor v.
telefonu kapalı tutmak keep the phone switched off v.
bilinci kapalı olmak be unconscious v.
telefonu kapalı olmak have one's phone turned off v.
kapalı kalmak stay closed v.
kapalı kalmak remain closed v.
kapalı gişe oynamak have a sell-out v.
kapalı yerde şemsiye açmak open an umbrella in the house v.
kapalı yerde şemsiye açmak open an umbrella indoors v.
üstü kapalı şekilde böbürlenmek humblebrag v.
(evde/kapalı bir yerde) barındırmak tabernacle v.
üstü kapalı söylemek enounce v.
(üstü kapalı söyleneni) açıklamak unpack v.
kapalı tutmak zip v.
üstü kapalı söylemek worm v.
üstü kapalı söylemek mint [scotland] v.
üstü kapalı bir şekilde bahsetmek glance [obsolete] v.
üstü kapalı söylemek incle [rare] v.
üstü kapalı söylemek infer v.
kapalı kalmak close v.
kapalı yerde incloister v.
(hayvanı) kapalı alana koymak paddock v.
yarı kapalı gözlerle bakmak pink v.
açık pozisyondan kapalı pozisyona getirmek fold v.
kapalı vana sayesinde bir şeyi içeride tutmak gate v.
(birlikleri veya ikmal maddelerini) kara veya hava yollarının kapalı olması gibi durumlarda deniz yoluyla nakletmek sealift v.
üstü kapalı söylemek signify v.
(yaklaşan trenin mürettebatına) ilerideki yol kapalı uyarısı vermek protect v.
yoruma kapalı bilgi sağlamak spoon-feed v.
(yoğunluğu belirtmek için) kapıyı kapalı tutmak sport [uk] v.
üstü kapalı şekilde göstermek subindicate v.
üstü kapalı söylemek subinduce v.
üstü kapalı insinuating adj.
üstü kapalı implicit adj.
üstü kapalı obscure adj.
sımsıkı kapalı hermetic adj.
parmaklıkla kapalı barred adj.
basına kapalı closed adj.
kapalı (hava) overcast adj.
üstü kapalı covert adj.
gözü kapalı blindfolded adj.
kapalı (gök) heavy adj.
basına kapalı closed to the press adj.
üstü kapalı veiled adj.
dudakları kapalı tightlipped adj.
üstü kapalı söylenmiş alluded adj.
gelişime kapalı nonprogressive adj.
temyize kapalı inappellable adj.
halka kapalı non-public adj.
umuma kapalı non-public adj.
(telefon) kapalı on-hook adj.
kapalı (deniz) mediterranean adj.
(hava) kapalı muggy adj.
üstü kapalı vague adj.
dışa kapalı self-enclosed adj.
başı kapalı headscarfed adj.
başı kapalı turbaned adj.
tek tarafı kapalı blind-end adj.
tek tarafı kapalı blind-ended adj.
-e kapalı closed to adj.
üstü kapalı allusive adj.
tartışmaya kapalı not negotiable adj.
üstü kapalı subtle adj.
geçici olarak kapalı temporarily closed adj.
halka kapalı nonpublic adj.
umuma kapalı nonpublic adj.
ağzı kapalı reserved adj.
tartışmaya kapalı non-negotiable adj.
üstü kapalı tacit adj.
kapalı kutu cagey adj.
kapalı kutu cagy adj.
kapalı kapılar ardında backstage adj.
sıkıca kapalı nonbreathing adj.
tartışmaya kapalı nonnegotiable adj.
üstü kapalı top adj.
üstü kapalı allusory adj.
tartışmaya kapalı undebatable adj.
alttan kapalı undershut adj.
üstü kapalı olan equivocatory adj.
kısmen kapalı half-closed adj.
yarı kapalı half-closed adj.
yarı kapalı half-covered adj.
kısmen kapalı half-shut adj.
yarı kapalı half-shut adj.
üstü kapalı quidditative adj.
(tüp, çuval) tek yanı kapalı blind adj.
(pencere) güneşlikleri kapalı blinded adj.
(ağzı kapalı yiyecek kabı) içeriğinin bozulması nedeniyle şişmiş blown adj.
dış etkiye kapalı hermetic adj.
değişime kapalı hostile adj.
kapalı anahtardan akmasına izin verilen on adj.
sürekli olarak kapalı bir kanal devresinden oluşmayan open adj.
tartışmaya kapalı imperious adj.
üstü kapalı implicate adj.
üstü kapalı öne sürülen implicated adj.
kapalı görüş sunan distanceless adj.
üstü kapalı söylenen inferred adj.
üstü kapalı insinuant [obsolete] adj.
üstü kapalı insinuative adj.
üstü kapalı insinuatory adj.
içe kapalı closed adj.
(av sezonu) kapalı closed adj.
kepenkleri kapalı closed adj.
panjurları kapalı closed adj.
üstü kapalı closed adj.
trafiğe kapalı closed adj.
dışa kapalı closed adj.
kapalı ve kasvetli (hava) dour adj.
kapalı ve kasvetli (hava) drumly [scotland] adj.
kapalı ve kasvetli (hava) drumlie [scotland] adj.
yarı kapalı (göz) pink [dialect] adj.
kapalı mekanda çalışan inside adj.
içine kapalı inturned adj.
kapalı tencerede tutulan potted adj.
kapalı kavanozda saklanan potted adj.
kapalı kutuda muhafaza edilen potted adj.
üstü kapalı coded adj.
kapalı haldeyken katlanarak veya aşağı çekilerek açılabilen foldout adj.
üstü kapalı olasılıklar taşıyan pregnant adj.
üstü kapalı sidelong adj.
üstü kapalı sideways adj.
üstü kapalı sidewise adj.
kapalı akademik çevreye ait veya ilişkin ivy adj.
her yeri kapalı smothered adj.
tamamen kapalı smothered adj.
üstü kapalı snide adj.
üstü kapalı euphemistic adj.
kapalı zarf usulü ile by sealed tender adv.
üstü kapalı olarak implicitly adv.
üstü kapalı olarak insinuatingly adv.
kapalı bir halde impenetrably adv.
ucu kapalı sonlanan bir şekilde cecally adv.
kapalı yer korkusuna ilişkin claustrophobically adv.
kapalı kapılar ardında behind closed doors adv.
üstü kapalı olarak tacitly adv.
üstü kapalı olarak tacitely adv.
resimli tarafı kapalı olarak (iskambil kâğıdı) facedown adv.
kapalı yapıda/formda in closed form adv.
tartışmaya kapalı bir şekilde undebatably adv.
gözü kapalı blindingly adv.
kapalı bir şekilde obscurely adv.
tartışmaya kapalı biçimde imperiously adv.
üstü kapalı bir şekilde impliedly adv.
kapalı bir şekilde confusely adv.
Phrasals
üstü kapalı söylemek hint at v.
kinayeli/üstü kapalı konuşmak mean (something) by (something) v.
kinayeli/üstü kapalı konuşmak mean by something v.
bir yerde kapalı kalmak close in v.
kapalı bırakmak close in v.
(birine veya bir şeye) kapalı olmak close to (someone or something) v.
(kapalı bir yere) götürmek carry in (some place) v.
(kapalı bir yere) götürmek carry into (some place) v.
(kapalı bir yere) götürmek carry someone or something into some place v.
(kapalı bir yere) götürmek carry someone or something in v.
kapalı bir yere inmek descend into (something) v.
kapalı bir yere inmek descend into something v.
kapalı kalmak remain down v.
bir şeyi inik/kapalı tutmak keep something down v.
inik/kapalı tutmak keep down v.
kapalı tutmak keep off v.
yağmurdan dolayı kapalı alanda olmak rain in v.
birinden/bir şeyden üstü kapalı bir şekilde bahsetmek allude to someone or something v.
birinden/bir şeyden üstü kapalı bir şekilde bahsetmek allude to someone or something v.
kapalı alanda yetiştirilen fidanları tarhlara dikmek bed out v.
birini/bir şeyi kapalı bir yerde tutmak coop someone or something up v.
kapalı bir yere inmek descend into v.
üstü kapalı bir şey söylemek hint at something v.
kapalı tutmak keep inside v.
bilinci kapalı kalmak remain under (something) v.
Phrases
halka kapalı closed off to the public adj.
kapalı ve bulutlu dull and overcast expr.
tatil sebebiyle kapalı closed for a holiday expr.
Proverb
bir kapı ya açık durmalı ya kapalı a door must be either shut or open
çeneni kapalı tutarsan ağzından bir şey kaçırmazsın if you keep your mouth shut, you won't put your foot in it
çeneni kapalı tutarsan pot kırmazsın if you keep your mouth shut, you won't put your foot in it
çeneni kapalı tutarsan ağzından bir şey kaçırmazsın a fly will not get into a closed mouth
çeneni kapalı tutarsan pot kırmazsın a fly will not get into a closed mouth
Colloquial
gözü kapalı with one arm tied behind one's back n.
kapalı sezon close season n.
kıyafetin kapalı haldeki kapama yerleri arasındaki boşluk gaposis n.
gözü kapalı yapmak be able to do something blindfold v.
kapalı anlamı bulmak read between the lines v.
telefonu kapalı olmak one's phone/fone be off v.
üstü kapalı ima etmek drop a hint v.
üstü kapalı olmak be above one's head v.
yağmurdan dolayı kapalı bir yerde kalmak be rained in v.
gözü kapalı desteklemek fan club v.
giriş çıkışa kapalı locked down adj.
kapıları kapalı locked down adj.
açık/kapalı şekilde koyulan face up adj.
ön yüzü açık/kapalı şekilde koyulan face up adj.
yağmurdan dolayı kapalı bir yerde kalmış rained in adj.
düğmeleri kapalı buttoned-down [us] adj.
değişime kapalı fixed in (one's) ways adj.
kapalı kapılar ardında behind closed doors expr.
kapıyı kapalı tut keep the door shut expr.
cehennem (ingilizce "hell" kelimesinin ilk iki harfi ve hokey sopalarının "l" harfine benzemesinden yola çıkarak üstü kapalı şekilde/dolaylı yoldan söylenmesi) h-h-double-hockey-sticks expr.
cehennem (ingilizce "hell" kelimesinin ilk iki harfi ve çift "l" harfi şeklinde üstü kapalı/dolaylı olarak söylenmesi) h-h-double-l expr.
cehennem (ingilizce "hell" kelimesinin ilk iki harfi ve kürdanın "l" harfi şekline benzemesinden yola çıkarak üstü kapalı/dolaylı olarak söylenmesi) h-e-double-toothpicks expr.
hell kelimesinin üstü kapalı bir söyleniş biçimi h-e-double-hockey-sticks expr.
hell kelimesinin üstü kapalı bir söyleniş biçimi h-e-double-l expr.
Idioms
üstü kapalı konuşma a nudge and a wink n.
kapalı kutu gibi olan şey a riddle wrapped in an enigma n.
kapalı kutu gibi olan şey a riddle, wrapped in a mystery, inside an enigma n.
üstü kapalı teşvik a nudge and a wink n.
(bir şeyi) gözü kapalı sevme a sucker for (someone or something) n.
gözü kapalı sevme sucker for someone or something n.
kapalı kapı a closed door n.
kapalı kapı closed door n.
kapalı kutu wild card n.
kapalı kutu wild card n.
kapalı kitap a closed book n.
kapalı kutu a wild card n.
kapalı kutu a closed book n.
kapalı kapılar ardında gerçekleşen siyasi toplantı smoke-filled room n.
kapalı kutu a hard egg to crack n.
kapalı kutu tough egg (to crack) n.
kapalı kutu tough egg to crack n.
kapalı kutu tough nut to crack n.
kapalı kapılar ardında yapılan anlaşma back-room deal n.
(biri için) kapalı kutu a closed book (to somebody) n.
kapalı kutu a hard nut (to crack) n.
pokerde oyuncuya kapalı olarak dağıtılan/verilen kart hole card n.
gücü/nüfuzu/parası sayesinde kapalı kapıları açan kimse a mover and a shaker n.
kapalı kapıları açan kimse a mover and a shaker n.
gözü kapalı alışveriş a pig in a poke [old-fashioned] n.
kapalı kutu an unknown quantity n.
uzun süre kapalı bir yerde kalmak sonucu oluşan anksiyete/depresyon cabin fever n.
uzun süre kapalı bir yerde kalmaktan daralma/afakanlar basma cabin fever n.
tabutun kapağı kapalı olarak yapılan cenaze töreni closed-casket funeral n.
gelişmeye kapalı konu dead-end n.
(hava) bulutlu/kapalı olmak breed up a storm v.
bir şeyi gözü kapalı yapabilmek be able to (do something) in (one's) sleep v.
ağzını kapalı tutmak keep one's mouth trap shut v.
ağzını kapalı tutmak keep one's mouth shut v.
bir işi gözü kapalı yapabilmek be able to do something blindfolded v.
bir şeye gözü kapalı inanmak take something on faith v.
çenesini kapalı tutmak keep one's mouth shut v.
gözü kapalı bilmek see with half an eye v.
gözü kapalı atlamak/dalmak/girmek walk blindly into something v.
gözü kapalı yapabilmek do something with one's eyes shut v.
gözü kapalı girişmek go off the deep end v.
gözü kapalı yapabilmek do something with one's eyes closed v.
gözü kapalı satın almak buy a pig in a poke v.
gözü kapalı girişmek jump off the deep end v.
gözleri kapalı olsa da bilmek see with half an eye v.
gözü kapalı almak buy a pig in a poke v.
gözü kapalı yapabilmek be able to do something with one's eyes closed v.
gözleri kapalı yapabilmek be able to do something with one's eyes closed v.
gözü kapalı yapabilmek somebody could do something with their eyes shut v.
gözü kapalı inanmak fall for something hook line and sinker v.
gözü kapalı yapabilmek somebody could do something with their eyes closed v.
kapalı oynamak keep one's cards close to one's vest v.
kapalı oynamak hold one's cards close to one's chest v.
kapalı oynamak play one's cards close to one's chest v.
kapalı oynamak play one's cards close to one's vest v.
kapalı kutu olmak be a closed book v.
kapalı oynamak keep one's cards close to one's chest v.
kolayca/zorlanmadan/gözü kapalı yapmak could do something standing on your head v.