karşı çıkan - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

karşı çıkan



Bedeutungen von dem Begriff "karşı çıkan" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 16 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
karşı çıkan encounterer n.
karşı çıkan antagonist n.
karşı çıkan exceptor n.
karşı çıkan gainsayer n.
karşı çıkan naysayer n.
karşı çıkan exceptive adj.
karşı çıkan opposed adj.
karşı çıkan antagonistic adj.
karşı çıkan deprecatory adj.
karşı çıkan recusative adj.
karşı çıkan exceptant adj.
karşı çıkan disagreeable [obsolete] adj.
karşı çıkan protest adj.
Archaic
karşı çıkan disaccordant [rare] adj.
karşı çıkan disconformable adj.
karşı çıkan outstanding adj.

Bedeutungen, die der Begriff "karşı çıkan" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 80 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
kamuya ait su kaynaklarına flüor eklenmesine karşı çıkan kimse antifluoridationist n.
gelenek veya kurumlara karşı çıkan kimse iconoclast n.
değişime karşı çıkan aginner n.
vaftize karşı çıkan mezhep anabaptism n.
vaftize karşı çıkan kimse anabaptist n.
karşı çıkan kişi deprecator n.
vaftize karşı çıkan kimse dipper n.
karşı çıkan kimse aginner n.
karşı çıkan kimse exceptioner n.
toplum kurallarına karşı çıkan genç hippie n.
toplum kurallarına karşı çıkan genç hippy n.
kamusal anlaşmazlıklarda rakip cenaha karşı çıkan kimse gladiator n.
bazı yerleşik politikalara karşı çıkan kimse objector n.
karşı çıkan kimse opposer n.
karşı çıkan kimse impugner n.
baskın siyasi ve sosyal değerlere karşı çıkan kimse dissidents n.
karşı çıkan kimse contradicter n.
karşı çıkan kimse contradictor n.
karşı çıkan kimse disagreer n.
karşı çıkan kimse disavower n.
kabul görmüş uygulamalara karşı çıkan kimse scofflaw n.
geleneklere karşı çıkan kimse solecist n.
gelenek veya kurumlara karşı çıkan iconoclastic adj.
yerleşmiş geleneklere karşı çıkan iconoclastic adj.
ingiliz kilisesine karşı çıkan recusant adj.
rahiplerin politikaya karışmasına karşı çıkan anticlerical adj.
şiddetle karşı çıkan damning adj.
insanlara karşı duyulan nefret veya iğrenme duygusu ile öne çıkan misanthropic adj.
insanlara karşı duyulan nefret veya iğrenme duygusu ile öne çıkan misanthropical adj.
şiddetle karşı çıkan loath (to) adj.
mevcut görüşe karşı çıkan contrarian adj.
gerçeklere karşı çıkan (hipotez) contrary to fact adj.
yaygın geleneklere karşı çıkan iconoclastic adj.
Colloquial
her şeye karşı çıkan çocuk/adam/kişi but-boy n.
Politics
emzirmeyi savunup biberonla beslemeye karşı çıkan ve bu yönde protestolar yapan kimse lactivist n.
duke dükü'nün ingiliz tahtına roma katolikliği nedeniyle aday olamamasına karşı çıkan tory n.
ırak'a daha fazla asker gönderilmesine karşı çıkan kitle surge protectors n.
karayolu dışında kullanılan hareketli makinelere takılan içten yanmalı motorlardan çıkan gaz ve partikül kirleticilerin emisyonuna karşı alınacak tedbirlerle ilgili üye devlet kanunlarının yakınlaştırılması komitesi committee for the approximation of the laws of the member states relating to measures against the emission of gaseous and particulate pollutants from internal combustion engines to be installed in non-road mobile machinery n.
komünizme karşı çıkan aşırı sağcı bir dernek john birch society n.
resmi kiliseye devlet desteği verilmesine karşı çıkan kimse disestablishmentarian n.
amerikan iç savaşı öncesinde köleliğin yayılmasına karşı çıkan düşünceyi savunma free soilism n.
cumhuriyetçi parti bünyesinde kamu hizmet reformuna karşı çıkan siyasi bir grup stalwart n.
emzirmeyi savunup biberonla beslemeye karşı çıkan lactivist adj.
Technical
doğru akım sistemlerinden çıkan serseri akım korozyonuna karşı koruma protection against corrosion by stray current from direct current systems n.
Automotive
araçlarda kullanılan sıkıştırma ateşlemeli motorlardan çıkan gaz ve partikül kirleticilerin emisyonlarına karşı alınacak tedbirler measures to be taken against the emission of gaseous pollutants from diesel engines for use in vehicles n.
dizel motorlardan çıkan kirletici emisyonlarına karşı alınan önlemler measures to be taken against the emission of pollutants from diesel engines n.
motorlu araçlarda kullanılan dizel motorlardan çıkan kirletici emisyonlara karşı alınan önlemler measures to be taken against the emission of pollutants from diesel engines for use in vehicles n.
motorlu araçların pozitif ateşleme sisteminden çıkan gazların neden olduğu hava kirliliğine karşı alınacak tedbirler measures to be taken against air pollution by gases from positive-ignition engines of motor vehicles n.
Pathology
bir şeye karşı hassas olan kimsede teması takiben dakikalar içinde ortaya çıkan alerjik reaksiyon type I allergic reaction n.
bir şeye karşı hassas olan kimsede teması takiben dakikalar içinde ortaya çıkan alerjik reaksiyon immediate allergy n.
bir şeye karşı hassas olan kimsede teması takiben dakikalar içinde ortaya çıkan alerjik reaksiyon atopic allergy n.
bir şeye karşı hassas olan kimsede teması takiben dakikalar içinde ortaya çıkan alerjik reaksiyon atopy n.
Agriculture
tarım veya orman traktörlerinde kullanılan dizel motorlardan çıkan kirletici emisyonlara karşı alınacak tedbirler measures to be taken against the emission of pollutants from diesel engines for use in wheeled agricultural or forestry tractors n.
Social Sciences
britanya krallığı'nın genişlemesine karşı çıkan ingiliz little englander n.
Education
üniversite eğitiminin yerleşik gelenek ve uygulamalarına karşı çıkan grup veya kurum antiuniversity n.
üniversite eğitiminin yerleşik gelenek ve uygulamalarına karşı çıkan antiuniversity adj.
History
abd'nin II. dünya savaşı'na girmesine karşı çıkan eski bir topluluk america firster n.
19. yüzyılda ingiltere'de endüstri devrimine karşı çıkan işçi luddite n.
19. yüzyıld ingiltere'de endüstri devrimine karşı çıkan işçiler luddites n.
helenistik yahudilere karşı çıkan bir yahudi assidean n.
(bizans imparatorluğu'nda ikonalara karşı çıkan) bir dini parti iconoclast n.
manastırların dağılmasına karşı çıkan bir ingiliz isyanı pilgrimage of grace n.
amerikan iç savaşı öncesinde köleliğin yayılmasına karşı çıkan free soil adj.
amerikan iç savaşı öncesinde köleliğin yayılmasına karşı çıkan free-soil adj.
Religious
17. yüzyıl sonlarında mennonitlerden ayrılan, ortodoks olup vaftize karşı çıkan bir hristiyan mezhebi amish sect n.
hristiyanlığa karşı çıkan kimse antichrist n.
evrim teorisine karşı çıkan düşünce sistemi antievolution n.
çileciliğe ve meryem'in bekaretine karşı çıkan 4. yüzyılda yaşamış rahibin taraftarı olan kimse jovinianist n.
Philosophy
skolastisizme ve aristo'nun diyalektiğine karşı çıkan filozof ramus'un öğretileri ramism n.
skolastisizme ve aristo'nun diyalektiğine karşı çıkan filozof ramus'un öğretilerini savunan kimse ramist n.
materyalizme karşı çıkan metafiziksel veya dini inanç sistemleri antimaterialism n.
Environment
karayolu dışında kullanılan hareketli makinelara takılan içten yanmalı motorlardan çıkan gazlara ve partikül halindeki kirleticilere karşı alınacak tedbirler measures against the emission of gaseous and particulate pollutants from internal combustion engines to be installed in non-road mobile machinery n.
Military
irlanda'nın yeniden birleşmesine karşı çıkan, kuzey irlanda'da kurulmuş bir örgüt ulster defence association n.
Abbreviation
irlanda'nın yeniden birleşmesine karşı çıkan, kuzey irlanda'da kurulmuş bir örgüt uda n.
Latin
öneri yerine, öneriyi yapan kişi tartışma konusu edilerek iddialara karşı çıkan ad hominem adj.
Archaic
karşı çıkan kimse stickler n.
galenik formülasyona karşı çıkan paracelsian tıbbı ile ilgili ya da ait chemical adj.
Slang
afrika kökenli amerikalı siyahilerin karpuz yetiştirip satmalarına gönderme olarak 1863'teki özgürlük bildirgesi'nin ardından onların özgürlüklerine karşı çıkan beyazlar tarafından kullanılan aşağılayıcı bir klişe african grape n.
afrika kökenli amerikalı siyahilerin karpuz yetiştirip satmalarına gönderme olarak 1863'teki özgürlük bildirgesi'nin ardından onların özgürlüklerine karşı çıkan beyazlar tarafından kullanılan aşağılayıcı bir klişe african golf ball n.
amerikan federal partisinin 1812 savaşına karşı çıkan kanadının bir üyesi blue light n.