karanlıkta - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

karanlıkta



Bedeutungen von dem Begriff "karanlıkta" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 4 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
karanlıkta by night adv.
karanlıkta in the dark adv.
karanlıkta darklings [obsolete] adv.
karanlıkta in darkness adv.

Bedeutungen, die der Begriff "karanlıkta" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 88 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
ayın karanlıkta kalan tarafı dark side of the moon n.
gittikçe basan karanlıkta in the gathering darkness n.
karanlıkta bırakma/bırakılma black out n.
entelektüel açıdan karanlıkta bırakmak benight v.
karanlıkta hayal meyal görünen birşeye dikkatle bakmak peer v.
karanlıkta gözden kaybolmak darkle v.
karanlıkta kalmak be left in the dark v.
karanlıkta yürümek walk in the dark v.
karanlıkta pusuya yatmak darkle v.
karanlıkta gizlenmek darkle v.
karanlıkta olan darkling adj.
karanlıkta ışık saçan (fosforlu boya gibi) luminous adj.
karanlıkta kalmış benighted adj.
karanlıkta kendiliğinden parlayan luminous adj.
alaca karanlıkta çıkan crepuscular adj.
karanlıkta kalacak biçimde darkly adj.
kedi gibi karanlıkta görebilen gözlere sahip cat-eyed adj.
karanlıkta kalmamış unbenighted adj.
karanlıkta bırakılmamış uneclipsed adj.
karanlıkta parlayan glow-in-the-dark adj.
karanlıkta parlayan glow in the dark adj.
karanlıkta kalarak darkling adv.
Phrasals
karanlıkta el yordamıyla birini aramak feel after v.
Phrases
karanlıkta yalnız başına alone in the dark expr.
karanlıkta tek başına alone in the dark expr.
Proverb
karanlıkta bütün kediler gridir all cats are grey at night n.
gece/karanlıkta her şey birbirine benzer all cats are grey at night n.
karanlıkta bütün kediler gridir all cats are grey by night n.
gece/karanlıkta her şey birbirine benzer all cats are grey by night n.
karanlıkta bütün kediler gridir all cats are gray in the dark
ne karanlıkta yat ne kara düş gör foresight is better than hindsight
zifiri karanlıkta her şey siyahtır/aynıdır all cats are gray after dark/at night
zifiri karanlıkta her şey aynıdır all cats are gray at night
karanlıkta bütün kediler gridir all cats are gray at night
zifiri karanlıkta her şey aynıdır all cats are gray by night
karanlıkta bütün kediler gridir all cats are gray by night
zifiri karanlıkta her şey aynıdır all cats are gray in the dark
zifiri karanlıkta her şey aynıdır all cats are grey in the dark
karanlıkta bütün kediler gridir all cats are grey in the dark
zifiri karanlıkta her şey aynıdır all cats are gray at night
karanlıkta bütün kediler gridir all cats are gray at night
zifiri karanlıkta her şey aynıdır all cats are gray by night
karanlıkta bütün kediler gridir all cats are gray by night
zifiri karanlıkta her şey aynıdır all cats are gray in the dark
zifiri karanlıkta her şey aynıdır all cats are grey in the dark
karanlıkta bütün kediler gridir all cats are grey in the dark
Colloquial
karanlıkta/gece bütün kediler gridir nifty n.
karanlıkta her şey aynıdır nifty n.
karanlıkta atılan adım a leap in the dark expr.
Idioms
işe sabah karanlıkta gidip gece yarılarına kadar çalışmak burn both ends of the candle v.
karanlıkta (korkmadığını göstermek için) ıslık çalmak whistle in the dark v.
karanlıkta ıslık çalmak whistle in the dark v.
karanlıkta ıslık çalmak be whistling in the dark v.
karanlıkta kalmak be out of focus v.
karanlıkta (korkmadığını göstermek için) ıslık çalmak be whistling in the dark v.
karanlıkta olmak be in the dark about v.
karanlıkta bırakmak keep dark v.
(birini bir konuda) karanlıkta bırakmak keep someone in ignorance about something v.
körebe oynar gibi karanlıkta tutunmaya çalışmak grasp in the dark v.
karanlıkta yoklamak grope in the dark v.
körebe oynar gibi karanlıkta tutunmaya çalışmak grope in the dark v.
karanlıkta kalmak stay in the dark v.
karanlıkta bırakılmak stay in the dark v.
karanlıkta kalmış in the dark expr.
Speaking
karanlıkta kayıp düştüm I slipped and fell in the dark expr.
karanlıkta uyuyamam I can't sleep in the dark expr.
Technical
karanlıkta veya körler tarafından okunabilecek şekilde tasarlanmış saat touch watch n.
karanlıkta ışıldar phosphorescent n.
karanlıkta ışıma phosphorescence n.
karanlıkta görülebilen ölçü aleti kadranı luminous dial n.
karanlıkta yazı yazmak için kullanılan bir alet scotograph n.
Optics
nesneleri karanlıkta veya yetersiz ışıkta açığa çıkarmaya yarayan bir alet scotoscope n.
Biology
sölenterlerin karanlıkta parlayan tek hücreli deniz canlılarını içeren bölümü myxocystodea n.
karanlıkta daha iyi yetişen organizma photophobe n.
karanlıkta yaşayan scotophil adj.
karanlıkta büyüyen scotophil adj.
Zoology
karanlıkta parlayan tek hücreli deniz canlısı noctiluca n.
Botanic
karanlıkta büyüyen bitkilerdeki sarı renkli bir klorofil türü etiolin n.
karanlıkta büyümüş etiolated adj.
Meteorology
karanlıkta parlama noctilucence n.
karanlıkta bulutluluk ölçen alet polestar recorder n.
karanlıkta ışıldayan noctilucous adj.
Military
şafak ve alaca karanlıkta hedefe yapılan muharebe hava devriyesi zippers n.
Mythology
zifiri karanlıkta bile ışık saçtığı rivayet edilen efsanevi taş carbuncle n.
karanlıkta yaşayan canavar darkling n.
Archaic
karanlıkta kalacak biçimde dark adv.
karanlıkta giderek dark adv.
Modern Slang
tamamen karanlıkta seks yapmayı tercih etme amaurophilia n.