line in - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

line in

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "line in" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 3 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
line in v. içine çizmek
Computer
line in n. hat girişi
Military
line in v. namlu içinden nişan almak

Bedeutungen, die der Begriff "line in" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 305 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
in a line n. bir sıra durumunda
troops in line n. alay
line in the face n. yüzdeki çizgi
line in one's face n. yüzündeki çizgi
in-line processing n. hat içi işlem
in-line-skate n. tek sıra tekerlekli paten
in-line-skates n. tek sıra tekerlekli paten
first line in defense n. savunma hattının ön cephesi
be in line with v. ile bir hizada olmak
stand in line v. sıralanmak
stand in line v. kuyrukta beklemek
bring in line v. sıraya sokmak
be in line with the rules v. kurallara bağlı kalmak
be in line with v. -e uymak
be in line to the throne v. tahtın varisi olmak
be killed in line of duty v. görevi başında öldürülmek
be killed in the line of duty v. görevi esnasında öldürülmek
be killed in the line of duty v. görevi sırasında öldürülmek
get in the line v. sıraya geçmek
wait in a line v. sırada beklemek
wait in a line v. kuyrukta beklemek
cut in line v. (kuyruğa) kaynak yapmak
cut in line v. (kuyruktakilerin) önüne geçmek
get in the teller line v. (bankada vb) sıra almak
get in line v. (bankada vb) sıra almak
get back in line v. tekrar sıraya (kuyruğa) girmek/geçmek
wait in line at the atm v. bankamatik sırası beklemek
wait in line at the atm v. atm sırasını beklemek
wait in line at the atm v. atm'de sıra beklemek
wait in line at the atm v. bankamatikde sıra beklemek
wait in line at the atm v. atm'de kuyrukta beklemek
be in line v. sırada olmak
be in line v. sırada beklemek
in-line adj. sıralı
in line for adj. -e aday
in line adj. gelecekte belirli bir pozisyonda olacak
in-line adj. düz bir çizgide olan
in-line adj. düz sıralı
in-line adj. düzenli
in-line adj. hizalı
in line with adv. uyumlu olarak
in direct line adv. babadan oğula
in line with the requirements adv. ihtiyaçlar doğrultusunda
in line with the requirements adv. ihtiyaç doğrultusunda
in line with the demands from the sector adv. sektörden gelen talepler doğrultusunda
in line with this purpose adv. bu amaç doğrultusunda
in line with demand adv. talep doğrultusunda
in line with this objective adv. bu hedef doğrultusunda
in line with this objective adv. bu amaç doğrultusunda
in line with this purpose adv. bu hedef doğrultusunda
in line with these developments adv. bu gelişmeler doğrultusunda
in line adv. sıra sıra
in line for prep. için sırada
in line with prep. ile uyarınca
in line with prep. ile aynı doğrultuda
in line with prep. doğrultusunda
in line expr. uyum halinde
in line expr. düzen halinde
in line expr. kontrol altında
Phrasals
line up in something v. sıra oluşturmak
line up in v. (bir şekilde) sıralanmak
line up in v. (bir şekilde) sıraya girmek
line up in v. (bir şekilde) dizilmek
line up in v. (bir şey halinde) sıraya girmek/dizilmek
line up in v. (bir şekilde) sıralamak
line up in v. (bir şekilde) sıraya sokmak
line up in v. (bir şekilde) dizmek
line up in v. (bir şey halinde) sıraya sokmak/dizmek
line up in v. (bir yerde/bir yerin veya bir şeyin içerisinde) sıraya girmek/dizilmek
line up in v. (bir yerde/bir yerin veya bir şeyin içerisinde) sıraya sokmak/dizmek
Phrases
in our line of work expr. bizim meslekte
in line with this target expr. bu amaç doğrultusunda
in line with this target expr. bu hedef doğrultusunda
in line of duty expr. görevi başında
in line with the requirement expr. ihtiyaç doğrultusunda
in line with request expr. talep doğrultusunda
in line with someone's demand expr. -in talebi doğrultusunda
in line with something expr. (bir şey) doğrultusunda
in line with something expr. (bir şeye) uygun/uyumlu olarak
in line for something expr. bir şey için aday
in line for something expr. bir şey için sırada
in line with (someone or something) expr. (birine/bir şeye) göre
in line with (someone or something) expr. (biri/bir şey) gereğince
in line with (someone or something) expr. (biri/bir şey) mucibince
in line with (someone or something) expr. (birine/bir şeye) uygun olarak
in line with (someone or something) expr. (biri/bir şey) uyarınca
in line with somebody/something expr. biriyle/bir şeyle uyumlu
Colloquial
cutting in line n. (kuyruk/sıra) kaynak yapma
get a line in someone v. birine serum vermek
be in the line of fire v. iki ateş arasında kalmak
next in line adj. sıradaki
next in line adj. sıradaki kişi
next in line adj. bir sonraki
next in line adj. takip eden
next in line adj. bir sonraki
next in line adj. hemen ardından gelen
in the firing line expr. ateş altında
in the firing line expr. ateş hattında
in line with expr. bağdaşan
in the line of duty expr. görev/görevi esnasında
in the line of duty expr. görevinin bir parçası olarak
in the line of duty expr. görevdeyken
in the line of duty expr. görev/görevi sırasında
in the firing line expr. kritik bir noktada
in a line expr. kuyrukta
in a line expr. sırada
in line with expr. uyumlu
Idioms
a line in the sand n. son nokta
line in the sand n. son nokta
line in the sand n. (sembolik bir) sınır
be in the firing line v. ateş hattında olmak
be in the line of fire v. ateşle oynamak
keep someone in line v. birinin uslu durmasını sağlamak
keep someone in line v. birini hizaya getirmek
keep someone in line v. birini yola getirmek
keep someone in line v. birini dizginlemek
be in line with v. çoğunluğa uymak
draw the line in the sand v. destek verilmeyeceğini söylemek
fall in line v. dediklerini yapmak
find oneself in the line of fire v. eleştirilerin hedefi olmak
keep in line v. hizaya sokmak
fall in line v. hizaya gelmek
be in the line of fire v. eleştiri oklarına hedef olmak
be in line with v. genel kararlara uymak
be in the line of fire v. iki ateş arasında kalmak
be in line for the job v. iş için sırada beklemek
be in line for the job v. iş için aday olmak
find oneself in the line of fire v. kendini ateş hattında bulmak
be in the front line v. ön saflarda yer almak
fall in line with the rules v. kurallara uymak
fall in line with the rules v. kurallara riayet etmek
fall in line v. şartlarına uymak
fall in line v. sıra/kuyruk oluşturmak
draw the line in the sand v. son noktayı koymak
walk in single line v. tek sıra halinde yürümek
be in the firing line v. topun ağzında olmak
walk in a single line v. tek sıra halinde yürümek
be in line with v. takip etmek
march in single line v. tek sıra halinde yürümek
march in a single line v. tek sıra halinde yürümek
be in line with v. (kural vb) izlemek
be in line with v. uymak
be in somebody's line v. (bir şey) (birinin) ilgi alanı olmak
be in line v. ilk sırada olmak
be in line v. (ödül alacak/işe girecek) ilk kişi olmak
be in line v. uyumlu olmak
be in line v. paralel olmak
be in line v. (birine veya kurallara) uygun olmak
be in line v. (biriyle) aynı fikirde/çizgide olmak
be in line v. (birinin) becerileri dahilinde olmak
be in line v. (birinin) ilgisini çekmek
be in the front line v. ön saflarda olmak
be in the front line v. eleştirilerin ilk hedefi olmak
be in the front line v. şikayetlerin ilk hedefi olmak
be in line v. aday olmak
be in line for v. için sırada olmak
be in line for v. için aday olmak
be in line for something v. bir şey için sırada olmak
be in line for something v. bir şey için aday olmak
be in line with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) tutarlı olmak
be in line with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) uyumlu olmak
be in line with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) aynı çizgide olmak
be in line with (someone or something) v. (birine/bir şeye) uygun olmak
fall in line v. yoluna girmek
fall in line v. uyum sağlamak
fall in line v. hizaya gelmek/girmek
fall in line v. genel kurallara, inançlara, davranış biçimlerine uymak
fall in line v. genele uymak
fall in line v. beklenenleri yapmak
fall in line v. beklenenlere uymak
fall in line v. genel kuralların dışına çıkmamak
fall in line v. aynı çizgide ilerlemek
fall in line v. izinden gitmek
keep (one) in line v. (birinin) uslu durmasını sağlamak
keep (one) in line v. (birini) hizaya getirmek/sokmak
keep (one) in line v. (birini) yola getirmek
keep (one) in line v. (birini) dizginlemek
draw a line in the sand v. destek verilmeyeceğini söylemek
draw a line in the sand v. son noktayı koymak
in line adj. uygun
in line adj. münasip
in line adj. beklenti, norm, ideal veya kurallara uygun
in the line of fire expr. ateş hattında
in the firing line expr. ateş hattında
in the pipe line expr. bitmek üzere
in the line of duty expr. görevi gereği
in the firing line expr. eleştirilerin hedefinde
in the line of job expr. işi gereği
in the line of fire expr. iki karşıt taraf içinde
in line for expr. kazanmak üzere olan
in line for expr. kazanma şansı yüksek olan
in the pipe line expr. yolda
in the front line expr. ön saflarda
in the front line expr. görünür işlerde
in the front line expr. eleştirilerin ilk hedefinde
in the front line expr. şikayetlerin ilk hedefinde
in the front line (of something) expr. (bir şeyin) ön saflarında
in the front line (of something) expr. (eleştirilerin) ilk hedefinde
in the front line (of something) expr. (şikayetlerin) ilk hedefinde
Speaking
that's not in my line expr. beni alakadar etmez
in my line of business expr. benim mesleğimde
that's not in my line expr. benim işim değildir
I made friends in the line expr. kuyrukta birkaç arkadaş edindim
get in line expr. sıraya gir
no talking in line expr. sırada konuşmayın
get in line expr. sıraya girin
get in the line expr. sıraya geç
Trade/Economic
in-line adj. bağlantılı üretim sekansıyla ilgili
in-line adj. sıralı üretilen
in-line adj. üretim bandıyla ilgili
in-line adj. seri üretim süreciyle ilgili
Law
kinship in the direct line n. üstsoy altsoy hısımlığı
kinship in the direct line n. üstsoy-altsoy hısımlığı
kinship in the collateral line n. yan-soy hısımlığı
in the descending line expr. füru hısımlığı içinde olan (aile)
Technical
double in-line coupler n. çift hatlı birleştirici
in-line valve n. düz vana
in-line pumps n. düz sıra pompa
in-line processing n. gelişigüzel veri işleme
in-line splices n. hattaki bağlantılar
in-line variation n. kalınlık oynaması
cradle-mounted in line fuel injection pump n. kızak bağlantılı sıra tipi yakıt enjeksiyon pompası
in line refrigerant dryer n. klima gazı nem gidericisi
in-line routine n. programa doğrudan sokulan altyordam
in-line coding n. programın temel yapısındaki kom grubu
in-line processing n. seçkisiz işlem
in-line engine n. silindirleri dikey olarak yan yana motor
single in-line coupler n. tekli hatlı birleştirici
in-line rolling n. üretimde haddeleme
in-line straightening n. üretimde düzleme
in-line vacuum bag filter n. üretimde vakumlu torbalı süzgeç
in-line bar measurament n. üretimde çubuk ölçümü
transmission line reflections in the time domain n. zaman bölgesindeki iletim hattı yansımaları
in-line adj. aynı doğruda
in-line adj. aynı eksende
in line adj. aynı eksenli
in-line adj. aynı eksenli
dual-in-line adj. çift sıra hatlı
dual-in-line adj. çift hatlı
in line adv. bir hizada
in line expr. çizgisinde
in line expr. sırada
Computer
dual in-line memory module (dimm) n. çift sıralı bellek modülü
line-in digital n. dijital hat-giriş
line-in connection n. gelen hat bağlantısı
input level control for line in n. gelen hat için giriş düzeyi denetimi
line-in input meter n. gelen hat giriş ölçer
line-in/cd input meter n. gelen hat/cd giriş ölçer
volume control for line in n. gelen hat için ses denetimi
line-in/cd volume level n. gelen hat/cd ses düzeyi
line-in input level n. gelen hat giriş düzeyi
line-in n. gelen hat
line-in/cd input level n. gelen hat/cd giriş düzeyi
line in volume n. giriş hattı sesi
line-in volume n. giriş ses düzeyi
line-in n. giriş hattı
line in vol n. hat giriş sesi
internal line in n. iç gelen hat
dock line in n. kundak hat girişi
line-in volume level n. line-ın volume level
in-line coding n. programın temel yapısındaki komutlar grubu
in-line subroutine n. programa doğrudan sokulan altyordam
line-in digital n. sayısal hat-giriş
in-line images n. yazı içi resimler
in-line coding n. yazı içine kodlama
in line adj. hizada
in-line adj. satır içi
new line in field expr. alanda yeni satır
line in use expr. hat kullanımda
line-in mute expr. giriş hattı sessiz
line-in/cd expr. gelen hat/cd
line-in/cd expr. giriş hattı/cd
line-in mute expr. gelen hat sessiz
line-in/cd mute expr. giriş hattı/cd sessiz
line-in/cd mute expr. gelen hat/cd sessiz
line in mute expr. hat sessiz
fit in line expr. satıra sığdır
simm (single in-line memory module) abrev. bellek içeren bir devre kartı türü
Telecom
dual in line package n. çift  sıralı uçlu paket
dual in-line package switch n. çift sıralı paket anahtarı
dual in line integrated circuit n. çift  sıralı uçlu tümleşik devre
single in-line package n. tek sıralı entegre devre paketi
Automotive
in-line engine n. düz sıra silindirli motor
dual in-line parallel switch n. dip anahtarı
engine assemblies ford produced spark ignition in-line n. ford imali kıvılcım ateşlemeli sıralı motor tertibatı
engine assemblies ford produced diesel in-line n. ford imali dizel sıralı motor tertibatı
right-hand and left-hand in-line engine n. sağ ve sol bir sıra motor
in-line engine n. sıra silindirli motor
in-line engine n. sıra tipi motor
in-line fuel-injection pump n. sıra tipi yakıt enjeksiyon pompası
cylinder in line n. sıra motor
in-line engine n. sıra motor
engine assemblies vendor produced diesel in-line n. tedarikçi imali dizel sıralı motor tertibatı
engine assemblies vendor produced spark ignition in-line n. tedarikçi imali kıvılcım ateşlemeli sıralı motor tertibatı
in-line adj. içten yanmalı
Aeronautic
in line cruciform n. düz hac şeklinde yakıt
lead-in line n. giriş hattı
in line engine n. sıra silindirli motor
Biochemistry
in-line filter n. düz eksenli filtre
Sport
touch-in-goal line n. ragbide kale çizgisi ile saha çizgisinin arasındaki alanın çizgisi
in-line skating n. tek sıra paten
in-line skate n. düz tekerlekli paten
Printery
in line adj. (yazı) metnin akışı içine yerleştirilmiş
Engineering
dimm (dual in-line memory module) abrev. çift sıralı bellek modülü
dimm (dual in-line memory module) abrev. bellek çiplerini ana karttaki çift sıralı bellek modülü soketine bağlayan baskılı devre kartı