muhafaza etmek - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

muhafaza etmek



Bedeutungen von dem Begriff "muhafaza etmek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 34 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
muhafaza etmek preserve v.
muhafaza etmek conserve v.
General
muhafaza etmek retain v.
muhafaza etmek hold v.
muhafaza etmek protect v.
muhafaza etmek store v.
muhafaza etmek uphold v.
muhafaza etmek save v.
muhafaza etmek conserve v.
muhafaza etmek take care of v.
muhafaza etmek maintain v.
muhafaza etmek observe v.
muhafaza etmek cherish v.
muhafaza etmek insure v.
muhafaza etmek wite v.
muhafaza etmek hod [dialect] v.
muhafaza etmek inshrine v.
muhafaza etmek fossilise v.
muhafaza etmek fossilize v.
muhafaza etmek sklere v.
muhafaza etmek sport v.
Phrasals
muhafaza etmek hold out [obsolete] v.
muhafaza etmek put up v.
Colloquial
muhafaza etmek hang onto v.
Idioms
muhafaza etmek hang on v.
Law
muhafaza etmek keep v.
muhafaza etmek retain v.
Technical
muhafaza etmek secure v.
muhafaza etmek conserve v.
muhafaza etmek preserve v.
muhafaza etmek keep v.
Medical
muhafaza etmek conserve v.
Archaic
muhafaza etmek enshield v.
muhafaza etmek overshadow v.

Bedeutungen, die der Begriff "muhafaza etmek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 59 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
tuz muhafaza etmek için olan bir kutu saltbox n.
itidalini muhafaza etmek keep one's temper v.
garajda muhafaza etmek garage v.
tuz ile muhafaza etmek salta v.
standartı muhafaza etmek maintain the standard v.
soğukkanlılığını muhafaza etmek keep one's shirt v.
soğukkanlılığını muhafaza etmek keep one's hair v.
buzdolabında muhafaza etmek store in a refrigerator v.
yerini muhafaza etmek maintain v.
(yiyeceği) kurutarak muhafaza etmek desiccate v.
güzelce muhafaza etmek desk v.
buz üstünde muhafaza etmek ice v.
(zamanı geçmiş bir fikri, kurumu) işlevsiz olduğu halde muhafaza etmek mummify v.
kış boyu muhafaza etmek overwinter v.
muhafaza etmek üzere ayırmak commit v.
belirli bir koşulda muhafaza etmek possess v.
durumunu muhafaza etmek sit v.
(yiyecekleri) dondurarak muhafaza etmek freeze v.
nispeten kalıcı ve değişmez formda muhafaza etmek freeze v.
Phrasals
(bir şeyi) korunaklı bir şeyin içinde muhafaza etmek enclose (something) (with)in (something) v.
(bir şeyi bir şeyde/yerde) muhafaza etmek store (something) in (something or some place) v.
biri için birini/bir şeyi muhafaza etmek keep someone or something for someone v.
birini/bir şeyi bir şeyin altında muhafaza etmek keep someone or something under something v.
(belli bir zamana) kadar muhafaza etmek keep until (some point in time) v.
(bir şeyin/yerin) içinde muhafaza etmek keep within (something or some place) v.
-in içinde muhafaza etmek enclose in v.
(birini/bir şeyi) muhafaza etmek hang onto (someone or something) v.
(bir şeyi) değiştirmemek/muhafaza etmek hold to (something) v.
(bir şeydeki) yerini/hayatını muhafaza etmek maintain (oneself or someone) in (something) v.
(bir şeyi biri/bir şey) için muhafaza etmek preserve (something) for (someone or something) v.
için muhafaza etmek preserve for v.
(birinin/bir şeyin) üzerindeki (kontrolünü, etkisini, gücünü) muhafaza etmek retain (something) over (someone or something) v.
üzerindeki (kontrolünü, etkisini, gücünü) muhafaza etmek retain over v.
Colloquial
soğukkanlılığını muhafaza etmek keep a level head v.
Idioms
itidalini muhafaza etmek hold one's temper v.
soğukkanlılığını muhafaza etmek have a level head v.
bir şeyi muhafaza etmek lay something up in lavender v.
soğukkanlılığını muhafaza etmek keep (one's) hair on [uk] v.
itidalini muhafaza etmek keep temper v.
bir zamana kadar tutmak/muhafaza etmek keep until some time v.
Trade/Economic
ihraç edilmek üzere muhafaza etmek reserve for issuance v.
Law
borcu muhafaza etmek için başkasının mülkü üzerindeki hak lien n.
kanunsuz muhafaza etmek detain v.
Industry
tabaklama için muhafaza etmek üzere yünü kırkılıp havayla kurutulmuş olan koyun postu slat n.
Technical
istiridye yumurtasını yakalayıp muhafaza etmek için kullanılan bir tür kutu benzeri yapı ruche n.
mevcut durumu muhafaza etmek maintain v.
mevcut durumu muhafaza etmek hold v.
kaynama noktasının altında muhafaza etmek simmer v.
Aeronautic
mevcut durumu muhafaza etmek hold v.
Marine
(gemiyi) bağlayıp muhafaza etmek lash down v.
Printing
kullanılan baskı harfini muhafaza etmek stand v.
Gastronomy
tuzlu suda muhafaza etmek brine v.
(etin dış kısmını) iç kısmındaki suyu muhafaza etmek için şiddetli ısıya maruz bırakmak seal v.
Biology
muhafaza etmek veya çoğaltmak için organik yapıların içine yerleştirildiği sıvı veya katı madde medium n.
(canlı dokuyu) çok düşük sıcaklıkta muhafaza etmek cryopreserve v.
Breeding
sığırları muhafaza etmek için inşa edilmiş bina neathouse n.
güvenle muhafaza etmek fank v.
Apiculture
(balı, poleni) kovanda muhafaza etmek hive v.
Archaic
yıl boyunca muhafaza etmek overyear v.