old-age - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

old-age

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen, die der Begriff "old-age" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 97 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
old age n. yaşlılık
General
types of old age n. yaşlanma türleri
old age pensions n. yaşlılık aylıkları
old age psychosis n. yaşlılık psikozu
old age asylum n. huzurevi
old age n. yaşlılık dönemi
old age pension n. emeklilik maaşı
types of old age n. yaşlılık halleri
old age pension n. emekli aylığı
old age n. ihtiyarlık
old age pension n. sosyal sigorta aylığı
old age pensions n. yaşılık aylıkları
old age psychology n. yaşlılık psikolojisi
old age problems n. yaşlılık sorunları
old age risk n. yaşlılık riskleri
old age population n. yaşlı nüfus
old age n. kocalık
old age pension n. yaşlılık aylığı
old age in literature n. edebiyatta yaşlılık
old age assistance n. yaşlılık yardımı
old-age pensioner n. emekli
old-age insurance n. yaşlılık sigortası
old-age pensioner n. tekaüt
self-realization in old age n. yaşlılarda öz gerçekleştirim
old-age pension n. emekli aylığı
old-age insurance n. emeklilik sigortası
old-age home n. huzur evi
old-age pensioner n. yaşlı emekli
old age n. ilerlemiş yaş
old age n. ileri yaş
live to a ripe old age v. dünyaya kazık kakmak
in one's extreme old age adv. son yaşlarında
in one's extreme old age adv. ilerlemiş yaşında
in the old age adv. yaşlılıkta
in one's old age adv. yaşlılığında
Idioms
a grand old age n. çok ileri yaş
a grand old age n. ilerlemiş yaş
the grand old age of n. çok ileri yaş
the grand old age of n. ilerlemiş yaş
a grand old age n. ileri bir yaş
a grand old age n. ilerlemiş yaş
the grand old age n. ileri bir yaş
the grand old age n. ilerlemiş yaş
ripe old age n. çok ileri bir yaş
live to a grand old age v. dünyaya kazık çakmak
live to a grand old age v. çok uzun bir yaşam sürmek
live to a ripe old age v. çok uzun yaşamak
live to a ripe old age v. çok yaşlanıncaya kadar yaşamak
live to a ripe old age v. çok yaşamak
live to a ripe old age v. iyice yaşlanana kadar yaşamak
at the ripe old age of (something) v. iyice yaşlanana kadar yaşamak
live to the ripe old age v. torun torba sahibi olmak
live to the (ripe old) age of something v. (70/80 vb) yaşına kadar yaşamak
at the ripe old age expr. bir hayli yaşlı
at the ripe old age expr. çok yaşlı
at a ripe old age expr. bir hayli yaşlı
at a ripe old age expr. çok yaşlı
at the ripe old age expr. bir hayli yaşlı
at the ripe old age expr. çok yaşlı
at a ripe old age expr. geç bir yaşta
at a ripe old age expr. bir hayli yaşlı
to a ripe old age expr. geç bir yaşa kadar
to a ripe old age expr. iyice yaşlanana kadar
to a ripe old age expr. geç yaşa kadar
to a ripe old age expr. iyice yaşlanana kadar
to the ripe old age expr. geç yaşa kadar
to the ripe old age expr. iyice yaşlanana kadar
Trade/Economic
old age pension fund n. emeklilik fonu
old-age pension n. emeklilik maaşı
old age pension n. emeklilik maaşı
old age pension assurance n. ihtiyarlık sigortası
old age insurance n. ihtiyarlık sigortası
old age pension n. ihtiyarlık sigortası
old age security n. ihtiyarlık yardımı
invalidity and old age pension assurance n. maluliyet ve ihtiyarlık sigortası
old-age pension n. yaşlılık maaşı
old age insurance n. yaşlılık sigortası
old age and survivor's insurance n. yaşlılık ve ölüm sigortası
old age security n. yaşlılık yardımı
old-age exemption n. yaşlılık muafiyeti
old age security n. yaşlılık sigortası
old age security n. yaşlılık güvencesi
old age pension fund n. yaşlılık emekli aylığı fonu
Law
old age security act n. yaşlılık güvencesi kanunu
Politics
protocol to the european interim agreement on social security schemes relating to old age invalidity and survivors n. yaşlılar maluller ve felaketzedelere ilişkin sosyal güvenlik planlarına dair geçici avrupa sözleşmesine ek protokol
european interim agreement on social security other than schemes for old age invalidity and survivors n. yaşlılar maluller ve felaketzedeler için planlardan başkaları için sosyal güvenliğe dair avrupa geçici sözleşmesi
protocol to the european interim agreement on social security other than schemes for old age invalidity and survivors n. yaşlılar maluller ve felaketzedeler için planlardan başkaları için sosyal güvenliğe dair geçici avrupa sözleşmesine ek protokol
european interim agreement on social security schemes relating to old age invalidity and survivors n. yaşlılar maluller ve felaketzedelere ilişkin sosyal güvenlik planlarına dair geçici avrupa sözleşmesi
Insurance
old age insurance n. yaşlılık sigortası
old age pension n. yaşlılık sigortası
old-age pension [uk] n. yaşlılık aylığı bağlanmasını gerektiren sigorta
oap (old age pension) [uk] abrev. emeklilik maaşı
oap (old age pension) [uk] abrev. emekli aylığı
Medical
old age spots n. yaşlılık lekeleri
Environment
old age n. erozyon döngüsünün son aşaması
Geography
topographic old age n. bölgenin erozyon nedeniyle neredeyse taban seviyesine indirgenmesi
Ottoman Turkish
as a result of (old) age n. tevellütten mütevellit