olduğu halde - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

olduğu halde



Bedeutungen von dem Begriff "olduğu halde" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 11 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
olduğu halde while conj.
General
olduğu halde much as/though adv.
olduğu halde despite prep.
olduğu halde in spite of prep.
olduğu halde notwithstanding prep.
olduğu halde malgrado prep.
olduğu halde by [scotland] prep.
olduğu halde over prep.
olduğu halde although conj.
olduğu halde even though conj.
Colloquial
olduğu halde still and all adv.

Bedeutungen, die der Begriff "olduğu halde" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 49 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
rezervasyonlu olduğu halde gitmeme no show n.
yasak olduğu halde yere çöp atma tipping n.
okuma yazması olduğu halde okumaya ilgi duymama aliteracy n.
okuma yazması olduğu halde okumaya ilgi duymayan kimse aliterate n.
okuma yazması olduğu halde okumaya ilgi duymayan kimse aliterate person n.
kötü niyetli olduğu halde dıştan erdemli gibi görünen kimse whited sepulcher n.
kötü niyetli olduğu halde dıştan erdemli gibi görünen kimse whited sepulchre n.
yalnızca telefonla çağırıldığında müşteri taşıma yetkisi olduğu halde yoldan da müşteri alan taksi gypsy n.
yalnızca telefonla çağırıldığında müşteri taşıma yetkisi olduğu halde yoldan da müşteri alan taksi gypsy cab n.
(zamanı geçmiş bir fikri, kurumu) işlevsiz olduğu halde muhafaza etmek mummify v.
imkanı olduğu halde okumayan aliterate adj.
okuma yazması olduğu halde okumaya ilgi duymayan aliterate adj.
(kağıt) pürüzsüz olduğu halde parlaklığı düşük dull adj.
öyle olduğu halde bile ever at that adv.
öyle olduğu halde even now adv.
öyle olduğu halde, bile ever at that adv.
bilerek olduğu halde kazara yapmış gibi göstererek on purpose adv.
(mümkün olduğu) halde when conj.
-ması mümkün olduğu halde when conj.
(olduğu) halde as conj.
Phrasals
(siyahi olduğu halde) beyazmış gibi geçinmek get by v.
Colloquial
enerji tasarruflu olduğu halde daha basit teknoloji kadar verimli olmayan alet eco-bling n.
bilerek olduğu halde kazara yapmış gibi göstermek accidentally on purpose v.
… olduğu halde for all... expr.
Idioms
bir başarıda emeği geçmiş olduğu halde adı zikredilmeyen kimse unsung hero n.
bir başarıda emeği geçmiş olduğu halde adı zikredilmeyen kimseler unsung heroes n.
suçlu olduğu halde masum görünmek look as if butter wouldn't melt in one's mouth v.
suçlu olduğu halde masum görünmek look as if butter wouldn't melt in mouth v.
suçlu olduğu halde masum görünmek look as if butter wouldn't melt in your mouth v.
Trade/Economic
vakti geçmiş olduğu halde ödenmemiş overdue bill n.
Politics
soy ve kültür birlikteliği olduğu halde herhangi bir devletin sınırları dışında yer alan halk ile söz konusu devletin birleşmesi fikri irredentism n.
Tourism
reservasyonu yaptırmış olduğu halde gelmeme no show n.
Construction
resmi makamlarca oturulmaz halde olduğu belirtilmiş (yapı) condemned adj.
Physics
katı haldeki nişasta parçacıklarının suyun içinde asılı halde olduğu bir karışım oobleck n.
Social Sciences
hasta olduğu halde işinin başında bulunma durumu presenteeism n.
Religious
mesih'in gerçek bedeninin komünyonda somut olarak değil soyut halde mevcut olduğu doktrini zwinglianism n.
(geç orta çağ'da) zorla hristiyan olduğu halde gizlice museviliğe bağlı kalan ispanyol veya portekizli bir yahudinin durumu veya davranışları marranism n.
Military
kadrosuz olduğu halde subay rütbesine sahip gönüllü reformado n.
harekat alanında olduğu bilindiği halde yeterli süre içinde yeri belirlenemeyen acil hedefler unplanned immediate targets n.
Card
mümkün ve zorunlu olduğu halde mevcut takımla aynı türden bir kart oynamama renege n.
mümkün ve zorunlu olduğu halde mevcut takımla aynı türden bir kart oynamama renegue n.
mümkün ve zorunlu olduğu halde mevcut takımla aynı türden bir kart oynamamak renege v.
mümkün ve zorunlu olduğu halde mevcut takımla aynı türden bir kart oynamamak renegue v.
Slang
aktif cinsel hayatı olduğu halde hiç orgazm olamamış kadın veya erkek pre-orgasmic n.
ilişkisi olduğu halde seks partneri aramak cat v.
British Slang
bilerek olduğu halde kazara gibi gösterilen accidentally-on-purpose expr.
Modern Slang
tüm avantajlar lehine olduğu halde işleri berbat etme agincourt n.
anlama kapasitesi olduğu halde anlamak istememe amathia n.
zeki olduğu halde bilerek aptal gibi davranma amathia n.