|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
General |
|
1 |
General |
one out of every three n.
|
her üç kişiden biri |
|
2 |
General |
one out of three of the patients n.
|
hastaların üçünden bir tanesi |
|
3 |
General |
one out of every seven pron.
|
her yedi kişiden biri |
|
Phrasals |
|
4 |
Phrasals |
bilk (one) out of (something) v.
|
bir şeyi birisinden usulsüz bir biçimde ve kişisel çıkarları için almak |
|
5 |
Phrasals |
bilk (one) out of (something) v.
|
iç etmeye çalışmak |
|
6 |
Phrasals |
bilk (one) out of (something) v.
|
üstüne konmaya/yatmaya çalışmak |
|
7 |
Phrasals |
burn (one) out of (something) v.
|
bir yeri yakarak (birini) dışarı çıkmaya zorlamak |
|
8 |
Phrasals |
burn (one) out of (something) v.
|
yangın nedeniyle bulunduğu yeri terk etmek zorunda kalmak |
|
9 |
Phrasals |
put (one) out of (something or some place) v.
|
(birini/bir hayvanı bir yerden) dışarı çıkarmak |
|
10 |
Phrasals |
put (one) out of (something or some place) v.
|
(birini/bir hayvanı bir yerden) çıkmaya zorlamak |
|
11 |
Phrasals |
exorcise (something) out of (one) v.
|
(birinin) içinden (bir şey, ruh, cin, şeytan) çıkarmak |
|
12 |
Phrasals |
roust (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden) kendine getirmek |
|
13 |
Phrasals |
roust (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden) ayıltmak |
|
14 |
Phrasals |
roust (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden) uyandırmak |
|
15 |
Phrasals |
terrify (one) out of (something or some place) v.
|
(birini) korkutup (bir şeyden/yerden) kaçırmak |
|
16 |
Phrasals |
terrify (one) out of (something or some place) v.
|
(birini) zorla (bir yerden/şeyden) çıkarmak |
|
17 |
Phrasals |
terrify (one) out of (something or some place) v.
|
(birini) tehditle (bir şeyden/yerden) çıkarmak |
|
18 |
Phrasals |
terrify (one) out of (something or some place) v.
|
(birini bir şeyden/yerden) çıkmaya zorlamak |
|
19 |
Phrasals |
terrify (one) out of (something or some place) v.
|
(birini bir şeyi/yeri) terk etmek zorunda bırakmak |
|
20 |
Phrasals |
terrify (one) out of (something or some place) v.
|
(birini bir şeyi/yeri) terk etmeye zorlamak |
|
|
21 |
Phrasals |
terrify (one) out of (something or some place) v.
|
(birini) korkudan (bir şeyi) yapmamaya itmek |
|
22 |
Phrasals |
terrify (one) out of (something or some place) v.
|
(birini) korkuyla (bir şeyi) yapmaktan vazgeçirmek |
|
23 |
Phrasals |
terrify (one) out of (something or some place) v.
|
(birini) korkutup (bir şeyi) yapmaktan uzaklaştırmak |
|
24 |
Phrasals |
terrify (one) out of (something or some place) v.
|
(birini) dehşetle (bir şeyi) yapmaktan uzaklaştırmak/vazgeçirmek |
|
25 |
Phrasals |
terrify (one) out of (something or some place) v.
|
(birini bir şey) yapmaktan caydırmak |
|
26 |
Phrasals |
terrorize (one) out of (something) v.
|
(birini) dehşetle/korkuyla (bir şeyden) kaçırmak |
|
27 |
Phrasals |
terrorize (one) out of (something) v.
|
(birini) zorla (bir şeyden) çıkarmak |
|
28 |
Phrasals |
terrorize (one) out of (something) v.
|
(birini) tehditle (bir şeyden) çıkarmak |
|
29 |
Phrasals |
terrorize (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden) çıkmaya zorlamak |
|
30 |
Phrasals |
terrorize (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyi) terk etmek zorunda bırakmak |
|
31 |
Phrasals |
terrorize (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyi) terk etmeye zorlamak |
|
32 |
Phrasals |
terrorize (one) out of (something) v.
|
(birini) korkudan (bir şeyi) yapmamaya itmek |
|
33 |
Phrasals |
terrorize (one) out of (something) v.
|
(birini) korkuyla (bir şeyi) yapmaktan vazgeçirmek |
|
34 |
Phrasals |
terrorize (one) out of (something) v.
|
(birini) korkutup (bir şeyi) yapmaktan uzaklaştırmak |
|
35 |
Phrasals |
terrorize (one) out of (something) v.
|
(birini) dehşetle (bir şeyi) yapmaktan uzaklaştırmak/vazgeçirmek |
|
36 |
Phrasals |
terrorize (one) out of (something) v.
|
(birini bir şey) yapmaktan caydırmak |
|
37 |
Phrasals |
snap (one) out of (something) v.
|
(birini) bir duygu durumundan çıkarmak/kurtarmak |
|
38 |
Phrasals |
snap (one) out of (something) v.
|
(birinin bir şeyini) geçirmek |
|
39 |
Phrasals |
put (one) out of (something or some place) v.
|
(birini bir şeyden/yerden) kapı dışarı etmek |
|
40 |
Phrasals |
put (one) out of (something or some place) v.
|
(birini bir şeyin/yerin) dışına atmak |
|
|
41 |
Phrasals |
cajole (one) out of (something) v.
|
birini bir şeyden caydırmak |
|
42 |
Phrasals |
cajole (one) out of (something) v.
|
birini bir şeyi yapmamaya ikna etmek |
|
43 |
Phrasals |
cajole (one) out of (something) v.
|
birini bir şey yapmaması için kandırmak |
|
44 |
Phrasals |
cajole (one) out of (something) v.
|
birini bir şey yapmamaya razı etmek |
|
45 |
Phrasals |
cajole (one) out of (something) v.
|
birini bir şeyden vazgeçirmek |
|
46 |
Phrasals |
cajole (one) out of (something) v.
|
birini bir şeyden feragat etmeye ikna etmek |
|
47 |
Phrasals |
cajole (one) out of (something) v.
|
birine bir şeyden el çektirmek |
|
48 |
Phrasals |
cheat (one) out of (something) v.
|
(birinin bir şeyini) dolandırmak |
|
49 |
Phrasals |
cheat (one) out of (something) v.
|
dolandırıcılıkla (birinin bir şeyini) elinden almak |
|
50 |
Phrasals |
cheat (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyinden) etmek |
|
51 |
Phrasals |
close (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyin) dışında tutmak |
|
52 |
Phrasals |
close (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden) dışlamak |
|
53 |
Phrasals |
close (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeye) dahil etmemek |
|
54 |
Phrasals |
deal (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden) çıkarmak |
|
55 |
Phrasals |
deal (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden) dışlamak |
|
56 |
Phrasals |
deal (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyin) dışında bırakmak/tutmak |
|
57 |
Phrasals |
deal (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeye) dahil etmemek |
|
58 |
Phrasals |
deal (one) out of (something) v.
|
(birini/bir şeyi) atmak |
|
59 |
Phrasals |
deal (one) out of (something) v.
|
(birini/bir şeyi) saymamak |
|
60 |
Phrasals |
elbow (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden) istifa etmeye zorlamak |
|
61 |
Phrasals |
elbow (one) out of (something) v.
|
(birine bir şeyden) el çektirmek |
|
62 |
Phrasals |
hound (something) out of (one) v.
|
(birinden) zorla (bir bilgi) almak |
|
63 |
Phrasals |
hound (something) out of (one) v.
|
(birini bir şey) söylemesi/(bir bilgi) vermesi için zorlamak |
|
64 |
Phrasals |
hound (something) out of (one) v.
|
(birinden bir bilgi) almak için yakasına yapışmak |
|
65 |
Phrasals |
hound (something) out of (one) v.
|
(birine bir şeyi) söyletene kadar peşini bırakmamak |
|
66 |
Phrasals |
jolt (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden) ayıltmak |
|
67 |
Phrasals |
jolt (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden) uyandırmak |
|
68 |
Phrasals |
jolt (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden) kendine getirmek |
|
69 |
Phrasals |
maneuver (one) out of (something) v.
|
(birini) hileyle/kandırarak (bir şeyi) yapmaktan caydırmak |
|
70 |
Phrasals |
maneuver (one) out of (something) v.
|
(birini) hileyle (bir şeyden) etmek |
|
71 |
Phrasals |
mulct (one) out of (something) v.
|
(birinden bir şey) koparmak |
|
72 |
Phrasals |
mulct (one) out of (something) v.
|
(birinin bir şeyini) çarpmak |
|
73 |
Phrasals |
mulct (one) out of (something) v.
|
(birinin bir şeyini) dolandırmak |
|
74 |
Phrasals |
mulct (one) out of (something) v.
|
hileyle (birini bir şeyden) etmek |
|
75 |
Phrasals |
mulct (one) out of (something) v.
|
kandırarak/dolandırarak (bir şeyi birinin) elinden almak/çarpmak |
|
76 |
Phrasals |
muscle (one) out (of something or some place) v.
|
(birini bir şeyden/yerden) zorla çıkarmak |
|
77 |
Phrasals |
muscle (one) out (of something or some place) v.
|
(birini bir şeyden/yerden) zor kullanarak çıkarmak |
|
78 |
Phrasals |
muscle (one) out (of something or some place) v.
|
(birini bir şeyden/yerden) güç kullanarak dışarı atmak |
|
79 |
Phrasals |
muscle (one) out (of something or some place) v.
|
(birini) zorla (bir şeyin/yerin) dışında bırakmak |
|
80 |
Phrasals |
muscle (one) out (of something or some place) v.
|
(birini) zorla (bir şeyden/yerden) ekarte etmek |
|
|
81 |
Phrasals |
muscle (one) out (of something or some place) v.
|
(birini konumunu/bir şeyi) bırakmak zorunda bırakmak |
|
82 |
Phrasals |
order (one) out (of some place) v.
|
(birinin bir yerden) çıkmasını emretmek |
|
83 |
Phrasals |
order (one) out (of some place) v.
|
(birinin bir yeri) terk etmesini emretmek |
|
84 |
Phrasals |
order (one) out (of some place) v.
|
(birini bir yerden) çıkarmak/atmak |
|
85 |
Phrasals |
permit (one) out (of something or some place) v.
|
(birinin bir yerden/bir şeyden) çıkmasına izin vermek |
|
86 |
Phrasals |
pester (one) out of v.
|
(birini) zorla vazgeçirmek |
|
87 |
Phrasals |
pester (one) out of v.
|
(birinin) başının etini yiyip vazgeçirmek |
|
88 |
Phrasals |
pester (one) out of v.
|
(birini) yapmaması için taciz etmek |
|
89 |
Phrasals |
pester (one) out of v.
|
yapmaması için (birinin) başının etini yemek |
|
90 |
Phrasals |
pester (one) out of v.
|
(birini) canından bezdirmek |
|
91 |
Phrasals |
pester (one) out of v.
|
(birini) bıktırmak |
|
92 |
Phrasals |
pester (one) out of v.
|
(birini) bunaltmak |
|
93 |
Phrasals |
pester (one) out of v.
|
(birini) hayatından bezdirmek |
|
94 |
Phrasals |
rouse (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden) uyandırmak/ayıltmak |
|
95 |
Phrasals |
rouse (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden) kendine getirmek |
|
96 |
Phrasals |
roust (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden) uyandırmak/ayıltmak |
|
97 |
Phrasals |
roust (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden) kendine getirmek |
|
98 |
Phrasals |
roust (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden/bir yerden) çıkarmak |
|
99 |
Phrasals |
roust (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden/bir yerden) dışarı atmak |
|
100 |
Phrasals |
roust (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden/bir yerden) uzaklaştırmak |
|
101 |
Phrasals |
roust (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden/bir yerden) kovmak |
|
102 |
Phrasals |
roust (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden/bir yerden) def etmek |
|
103 |
Phrasals |
roust (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden/bir yerden) zorla/ite kaka çıkarmak |
|
104 |
Phrasals |
send (one) out of (some place) v.
|
(birine bir yerden) çıkmasını söylemek |
|
105 |
Phrasals |
send (one) out of (some place) v.
|
(birini bir yerden) dışarı göndermek |
|
106 |
Phrasals |
shake (one) out of (something) v.
|
(birini) sarsıp (bir durumdan) çıkarmak |
|
107 |
Phrasals |
shake (one) out of (something) v.
|
(birini) sarsıp (bir durumdan) kendine getirmek |
|
108 |
Phrasals |
startle (one) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden) zıplatmak/uyandırmak |
|
109 |
Phrasals |
startle (one) out of (something) v.
|
(birini bir durumdan) sıçratarak uyandırmak/çıkarmak |
|
110 |
Phrasals |
startle (one) out of (something) v.
|
(birini bir durumdan) korkutarak/ürküterek uyandırmak/kendine getirmek |
|
111 |
Phrasals |
starve (one) out of (something or some place) v.
|
(birini) aç bırakarak (bir şeyden/bir yerden) çıkmaya zorlamak |
|
112 |
Phrasals |
starve (one) out of (something or some place) v.
|
(birini) aç bırakarak (bir şeyi/bir yeri) terk etmesini sağlamak |
|
113 |
Phrasals |
starve (one) out of (something or some place) v.
|
(birini bir şeyden/bir yerden) çıkmak zorunda kalana kadar aç bırakmak |
|
114 |
Phrasals |
trick (one) out of (something) v.
|
(birinin bir şeyini) dolandırmak |
|
115 |
Phrasals |
trick (one) out of (something) v.
|
(birinin bir şeyini) tokatlamak |
|
116 |
Phrasals |
trick (one) out of (something) v.
|
(birinin) elinden hileyle (bir şey) almak |
|
117 |
Phrasals |
trick (one) out of (something) v.
|
(birinin bir şeyini) çarpmak |
|
118 |
Phrasals |
trick (one) out of (something) v.
|
(birini) kandırıp (bir şeyini) çalmak |
|
119 |
Phrasals |
trick (something) out of (one) v.
|
(birinin bir şeyini) dolandırmak |
|
120 |
Phrasals |
trick (something) out of (one) v.
|
(birinin bir şeyini) tokatlamak |
|
121 |
Phrasals |
trick (something) out of (one) v.
|
(birinin) elinden hileyle (bir şey) almak |
|
122 |
Phrasals |
trick (something) out of (one) v.
|
(birinin bir şeyini) çarpmak |
|
123 |
Phrasals |
trick (something) out of (one) v.
|
(birini) kandırıp (bir şeyini) çalmak |
|
124 |
Phrasals |
vote (one) out of (something) v.
|
(birini bir pozisyondan, görevden) seçimle indirmek |
|
125 |
Phrasals |
vote (one) out of (something) v.
|
(birini bir gruptan, kuruluştan) seçimle göndermek |
|
126 |
Phrasals |
wheedle (one) out of (something) v.
|
hileyle (birinin bir şeyini) çalmak/elde etmek |
|
127 |
Phrasals |
wheedle (one) out of (something) v.
|
dolandırıcılıkla (birinin bir şeyini) elinden almak |
|
128 |
Phrasals |
wheedle (one) out of (something) v.
|
(birini) kandırıp (bir şeyini) almak/çalmak |
|
129 |
Phrasals |
wheedle (one) out of (something) v.
|
(birine) yalvararak (bir şeyini) almak |
|
130 |
Phrasals |
wheedle (something) out of (one) v.
|
hileyle (birinin bir şeyini) çalmak/elde etmek |
|
131 |
Phrasals |
wheedle (something) out of (one) v.
|
dolandırıcılıkla (birinin bir şeyini) elinden almak |
|
132 |
Phrasals |
wheedle (something) out of (one) v.
|
(birini) kandırıp (bir şeyini) almak/çalmak |
|
133 |
Phrasals |
wheedle (something) out of (one) v.
|
(birine) yalvararak (bir şeyini) almak |
|
134 |
Phrasals |
worm (something) out of (one) v.
|
(birinin) ağzından bilgi/laf almak |
|
135 |
Phrasals |
worm (something) out of (one) v.
|
(birine bir şey) söyletmek |
|
Colloquial |
|
136 |
Colloquial |
take (one) out of (oneself) v.
|
(birinin) kafasını dağıtmak |
|
137 |
Colloquial |
take (one) out of (oneself) v.
|
(birini kendinden/endişelerden/stresten) uzaklaştırmak |
|
138 |
Colloquial |
knock the starch out of (one) v.
|
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
|
139 |
Colloquial |
knock the starch out of (one) v.
|
(birini) öldüresiye dövmek |
|
140 |
Colloquial |
knock the starch out of (one) v.
|
(birini) çok fena benzetmek |
|
141 |
Colloquial |
knock the starch out of (one) v.
|
(birinin) ağzını burnunu kırmak/dağıtmak |
|
142 |
Colloquial |
knock the starch out of (one) v.
|
(birini) açık ara farkla yenmek |
|
143 |
Colloquial |
knock the starch out of (one) v.
|
tozunu attırmak |
|
144 |
Colloquial |
knock the starch out of (one) v.
|
(birini) bozguna/hezimete uğratmak |
|
145 |
Colloquial |
knock the starch out of (one) v.
|
(birini) tamamen geride bırakmak |
|
146 |
Colloquial |
knock the starch out of (one) v.
|
(birinin) egosunu kırmak |
|
147 |
Colloquial |
knock the starch out of (one) v.
|
(birinin) gururunu yerle bir etmek |
|
148 |
Colloquial |
knock the starch out of (one) v.
|
(birinin) kibrini kırmak |
|
149 |
Colloquial |
knock the starch out of (one) v.
|
(birini) küçük düşürmek |
|
150 |
Colloquial |
knock the starch out of (one) v.
|
(birini) rezil etmek |
|
151 |
Colloquial |
knock the starch out of (one) v.
|
(birini) bozum etmek |
|
152 |
Colloquial |
knock the starch out of (one) v.
|
(birinin) gururunu incitmek |
|
153 |
Colloquial |
knock the starch out of (one) v.
|
(birinin) gururunu yere sermek |
|
154 |
Colloquial |
knock the stuffing out of (one) v.
|
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
|
155 |
Colloquial |
knock the stuffing out of (one) v.
|
(birini) öldüresiye dövmek |
|
156 |
Colloquial |
knock the stuffing out of (one) v.
|
(birini) çok fena benzetmek |
|
157 |
Colloquial |
knock the stuffing out of (one) v.
|
(birinin) ağzını burnunu kırmak/dağıtmak |
|
158 |
Colloquial |
knock the stuffing out of (one) v.
|
(birinin) kendine güvenini kırmak |
|
159 |
Colloquial |
knock the stuffing out of (one) v.
|
(birinin) özgüvenini yerle bir etmek |
|
160 |
Colloquial |
knock the stuffing out of (one) v.
|
(birinin) özgüvenini yıkmak |
|
Idioms |
|
161 |
Idioms |
laugh one out of v.
|
bir tarafıyla gülmek |
|
162 |
Idioms |
put one out of conceit with v.
|
birini bir şeye kayıtsız bırakmak |
|
163 |
Idioms |
laugh one out of v.
|
dalga geçerek (birini bir şeyden) vazgeçirmek |
|
164 |
Idioms |
put one out of conceit with v.
|
umursamaz hale getirmek |
|
165 |
Idioms |
screw (one) out of (something) v.
|
hakkını yemek |
|
166 |
Idioms |
screw (one) out of (something) v.
|
iç etmek |
|
167 |
Idioms |
screw (one) out of (something) v.
|
hile/aldatmaca ile eline geçirmek/elinden almak |
|
168 |
Idioms |
screw (one) out of (something) v.
|
parasının/malının üstüne konmak |
|
169 |
Idioms |
screw (one) out of (something) v.
|
dolandırarak soyup soğana çevirmek |
|
170 |
Idioms |
screw (one) out of (something) v.
|
dolandırarak dımdızlak ortalıkta bırakmak |
|
171 |
Idioms |
screw (one) out of (something) v.
|
para sızdırmak |
|
172 |
Idioms |
screw (one) out of (something) v.
|
varını yoğunu gasp etmek |
|
173 |
Idioms |
screw (one) out of (something) v.
|
dolandırmak |
|
174 |
Idioms |
knock the hell out of (one) v.
|
pelte gibi oluncaya kadar dövmek |
|
175 |
Idioms |
knock the hell out of (one) v.
|
ayakta duramayacak hale gelinceye kadar dövmek |
|
176 |
Idioms |
knock the hell out of (one) v.
|
ağzı burnu kanayıncaya kadar dövmek |
|
177 |
Idioms |
knock the hell out of (one) v.
|
pestili çıkıncaya kadar dövmek |
|
178 |
Idioms |
knock the hell out of (one) v.
|
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak |
|
179 |
Idioms |
knock the hell out of (one) v.
|
pestilini çıkarmak |
|
180 |
Idioms |
knock the hell out of (one) v.
|
bir güzel benzetmek |
|
181 |
Idioms |
knock the hell out of (one) v.
|
ağzını burnunu kırmak/dağıtmak |
|
182 |
Idioms |
knock the hell out of (one) v.
|
beynini dağıtmak/patlatmak |
|
183 |
Idioms |
knock the hell out of (one) v.
|
canını çıkarmak |
|
184 |
Idioms |
knock the hell out of (one) v.
|
canına okumak |
|
185 |
Idioms |
knock the hell out of (one) v.
|
öldüresiye dövmek |
|
186 |
Idioms |
knock the hell out of (one) v.
|
açık ara farkla yenmek |
|
187 |
Idioms |
knock the hell out of (one) v.
|
açık ara farkla kazanmak |
|
188 |
Idioms |
knock the hell out of (one) v.
|
açık ara farkla galip gelmek |
|
189 |
Idioms |
knock the hell out of (one) v.
|
açık ara farkla mağlup etmek |
|
190 |
Idioms |
knock the hell out of (one) v.
|
bozguna/hezimete uğratmak |
|
191 |
Idioms |
beat the bejesus out of (one) v.
|
pelte gibi oluncaya kadar dövmek |
|
192 |
Idioms |
beat the bejesus out of (one) v.
|
ayakta duramayacak hale gelinceye kadar dövmek |
|
193 |
Idioms |
beat the bejesus out of (one) v.
|
ağzı burnu kanayıncaya kadar dövmek |
|
194 |
Idioms |
beat the bejesus out of (one) v.
|
pestili çıkıncaya kadar dövmek |
|
195 |
Idioms |
beat the bejesus out of (one) v.
|
itiraf edinceye kadar dövmek |
|
196 |
Idioms |
beat the bejesus out of (one) v.
|
pes edinceye kadar dövmek |
|
197 |
Idioms |
beat the bejesus out of (one) v.
|
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak |
|
198 |
Idioms |
beat the bejesus out of (one) v.
|
pestilini çıkarmak |
|
199 |
Idioms |
beat the bejesus out of (one) v.
|
bir güzel benzetmek |
|
200 |
Idioms |
beat the bejesus out of (one) v.
|
ağzını burnunu kırmak/dağıtmak |
|
201 |
Idioms |
beat the bejesus out of (one) v.
|
beynini dağıtmak/patlatmak |
|
202 |
Idioms |
beat the bejesus out of (one) v.
|
canını çıkarmak |
|
203 |
Idioms |
beat the bejesus out of (one) v.
|
canına okumak |
|
204 |
Idioms |
beat the bejesus out of (one) v.
|
öldüresiye dövmek |
|
205 |
Idioms |
beat the bejesus out of (one) v.
|
canını cehenneme göndermek/yollamak |
|
206 |
Idioms |
beat the bejesus out of (one) v.
|
gebertmek |
|
207 |
Idioms |
frighten one out of one's mind v.
|
birisini çok korkutmak |
|
208 |
Idioms |
get one out of one's shelli bring one out v.
|
birisini kabuğundan çıkarmak |
|
209 |
Idioms |
bring (one) out of one's shell v.
|
birini kabuğundan çıkarmak |
|
210 |
Idioms |
frighten one out of wits v.
|
birisini çok korkutmak |
|
211 |
Idioms |
scare one out of one's wits v.
|
birisini çok korkutmak |
|
212 |
Idioms |
frighten one out of one's wits v.
|
birisini çok korkutmak |
|
213 |
Idioms |
get one out of one's shell v.
|
birini kabuğundan çıkarmak |
|
214 |
Idioms |
bring one out of one's shell v.
|
birisini kabuğundan çıkarmak |
|
215 |
Idioms |
scare one out of one's mind v.
|
birisini çok korkutmak |
|
216 |
Idioms |
drive one out of one's mind v.
|
çileden çıkarmak |
|
217 |
Idioms |
frighten one out of one's wits v.
|
çok korkutmak |
|
218 |
Idioms |
scare one out of one's wits v.
|
çok korkutmak |
|
219 |
Idioms |
frighten one out of one's mind v.
|
çok korkutmak |
|
220 |
Idioms |
drive one out of one's mind v.
|
deli etmek |
|
221 |
Idioms |
frighten one out of wits v.
|
çok korkutmak |
|
222 |
Idioms |
scare one out of one's mind v.
|
çok korkutmak |
|
223 |
Idioms |
look as if one has come out of a bandbox v.
|
iki dirhem bir çekirdek |
|
224 |
Idioms |
scare one out of one's wits v.
|
ödünü patlatmak |
|
225 |
Idioms |
frighten one out of wits v.
|
ödünü koparmak |
|
226 |
Idioms |
frighten one out of one's wits v.
|
ödünü koparmak |
|
227 |
Idioms |
scare one out of one's wits v.
|
ödünü koparmak |
|
228 |
Idioms |
frighten one out of one's mind v.
|
ödünü koparmak |
|
229 |
Idioms |
scare one out of one's mind v.
|
ödünü koparmak |
|
230 |
Idioms |
frighten one out of wits v.
|
ödünü patlatmak |
|
231 |
Idioms |
scare one out of one's mind v.
|
ödünü patlatmak |
|
232 |
Idioms |
frighten one out of one's mind v.
|
ödünü patlatmak |
|
233 |
Idioms |
frighten one out of one's wits v.
|
ödünü patlatmak |
|
234 |
Idioms |
drive one out of one's mind v.
|
sinir etmek |
|
235 |
Idioms |
drive one out of one's mind v.
|
tepesini attırmak |
|
236 |
Idioms |
drive one out of one's mind v.
|
uyuz etmek |
|
237 |
Idioms |
put (one) out of (one's) misery v.
|
(öldürerek/uyutarak) acısına son vermek |
|
238 |
Idioms |
drive (one) out of (one's) wits v.
|
çileden çıkarmak |
|
239 |
Idioms |
drive (one) out of (one's) wits v.
|
deli etmek |
|
240 |
Idioms |
drive (one) out of (one's) wits v.
|
tepesini attırmak |
|
241 |
Idioms |
drive (one) out of (one's) wits v.
|
sinir etmek |
|
242 |
Idioms |
drive (one) out of (one's) wits v.
|
uyuz etmek |
|
243 |
Idioms |
drive (one) out of (one's) wits v.
|
sinirini ayağa kaldırmak |
|
244 |
Idioms |
drive (one) out of (one's) wits v.
|
sinirini bozmak |
|
245 |
Idioms |
put (one) out of humour [uk] v.
|
(birinin) neşesini almak |
|
246 |
Idioms |
put (one) out of humour [uk] v.
|
(birini) mutsuz etmek |
|
247 |
Idioms |
put (one) out of humour [uk] v.
|
(birini) asabi yapmak |
|
248 |
Idioms |
put (one) out of humour [uk] v.
|
(birini) kötü hissettirmek |
|
249 |
Idioms |
put (one) out of humour [uk] v.
|
(birinin) neşesini kaçırmak |
|
250 |
Idioms |
put (one) out of humour [uk] v.
|
(birinin) canını sıkmak |
|
251 |
Idioms |
put (one) out of humour [uk] v.
|
(birinin) huzurunu kaçırmak |
|
252 |
Idioms |
put (one) out of sorts v.
|
(birinin) canını sıkmak |
|
253 |
Idioms |
put (one) out of sorts v.
|
(birinin) keyfini kaçırmak |
|
254 |
Idioms |
put (one) out of sorts v.
|
(birini) mutsuz etmek |
|
255 |
Idioms |
put (one) out of sorts v.
|
(birine) kötü hissettirmek |
|
256 |
Idioms |
put (one) out of sorts v.
|
(birinin) modunu düşürmek |
|
257 |
Idioms |
put (one) out of sorts v.
|
(birinin) moralini/ruh halini bozmak |
|
258 |
Idioms |
scare the bejabers out of (one) v.
|
(birinin) ödünü koparmak/patlatmak |
|
259 |
Idioms |
scare the bejabers out of (one) v.
|
(birini) korkudan şoka sokmak |
|
260 |
Idioms |
knock the spots out of (one) v.
|
(birini) alt etmek |
|
261 |
Idioms |
knock the spots out of (one) v.
|
(birine) üstün gelmek |
|
262 |
Idioms |
knock the spots out of (one) v.
|
(birini) yenmek |
|
263 |
Idioms |
knock the spots out of (one) v.
|
(birini) geçmek |
|
264 |
Idioms |
knock the spots out of (one) v.
|
(birini) geride bırakmak |
|
265 |
Idioms |
knock the spots out of (one) v.
|
(birini) bastırmak |
|
266 |
Idioms |
knock the spots out of (one) v.
|
(birini) alt etmek |
|
267 |
Idioms |
knock the spots out of (one) v.
|
(birini) yenmek |
|
268 |
Idioms |
knock the spots out of (one) v.
|
(birine) üstün gelmek |
|
269 |
Idioms |
knock the spots out of (one) v.
|
(birini) bozguna uğratmak |
|
270 |
Idioms |
knock the spots out of (one) v.
|
(birini) yıkıp geçmek |
|
271 |
Idioms |
scare the bejabbers out of (one) v.
|
(birinin) ödünü koparmak/patlatmak |
|
272 |
Idioms |
scare the bejabbers out of (one) v.
|
(birini) korkudan şoka sokmak |
|
273 |
Idioms |
scare the bejabbers out of (one) v.
|
(birini) çok korkutmak |
|
274 |
Idioms |
scare the bejabers out of (one) v.
|
(birinin) ödünü koparmak/patlatmak |
|
275 |
Idioms |
scare the bejabers out of (one) v.
|
(birini) korkudan şoka sokmak |
|
276 |
Idioms |
scare the bejabers out of (one) v.
|
(birini) çok korkutmak |
|
277 |
Idioms |
whale the tar out of (one) v.
|
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
|
278 |
Idioms |
whale the tar out of (one) v.
|
(birinin) ağzını burnunu dağıtmak |
|
279 |
Idioms |
whale the tar out of (one) v.
|
(birini) fena pataklamak |
|
280 |
Idioms |
whale the tar out of (one) v.
|
(birine) dayak atmak |
|
281 |
Idioms |
whale the tar out of (one) v.
|
(birini) bozguna uğratmak |
|
282 |
Idioms |
whale the tar out of (one) v.
|
(birini) perişan etmek |
|
283 |
Idioms |
whale the tar out of (one) v.
|
(birini) fena alt etmek |
|
284 |
Idioms |
whale the tar out of (one) v.
|
(birini) hezimete uğratmak |
|
285 |
Idioms |
whale the tar out of (one) v.
|
(birini) dağıtmak |
|
286 |
Idioms |
whale the tar out of (one) v.
|
(birini) açık ara yenmek/geride bırakmak |
|
287 |
Idioms |
sweat (something) out of (one) v.
|
(birini) terleterek (bir şeyi, zehri, hastalığı) attırmak |
|
288 |
Idioms |
sweat (something) out of (one) v.
|
(birini) terleterek vücudundan (bir şeyi, zehri, hastalığı) attırmak |
|
289 |
Idioms |
sweat (something) out of (one) v.
|
(birinin) vücudundan terleme yoluyla (bir şeyi, zehri, hastalığı) attırmak |
|
290 |
Idioms |
sweat (something) out of (one) v.
|
(birinin) terlemesini sağlayarak vücudundan (bir şeyi, zehri, hastalığı) attırmak |
|
291 |
Idioms |
sweat (something) out of (one) v.
|
(bir şeyi birine) zorla söyletmek |
|
292 |
Idioms |
sweat (something) out of (one) v.
|
(birine bir şeyi) söyletmek için zor kullanmak |
|
293 |
Idioms |
sweat (something) out of (one) v.
|
(birinin) ağzından zorla laf almak |
|
294 |
Idioms |
sweat (something) out of (one) v.
|
şiddet uygulayarak (birinin) ağından laf almak |
|
295 |
Idioms |
sweat (something) out of (one) v.
|
(birine bir şeyi) şiddet uygulayarak söyletmek |
|
296 |
Idioms |
sweat (something) out of (one) v.
|
(birine bir şeyi) zor kullanarak söyletmek |
|
297 |
Idioms |
sweat (something) out of (one) v.
|
zor kullanarak (birinin) ağzından laf almak |
|
298 |
Idioms |
bowler hat (one) out (of something or some place) [dated] [uk/australia] v.
|
(birini bir şeyden/yerden) çıkarmak |
|
299 |
Idioms |
bowler hat (one) out (of something or some place) [dated] [uk/australia] v.
|
(birini bir şeyden/yerden) defetmek |
|
300 |
Idioms |
bowler hat (one) out (of something or some place) [dated] [uk/australia] v.
|
(birini bir şeyden/yerden) kovmak |
|
301 |
Idioms |
bowler hat (one) out (of something or some place) [dated] [uk/australia] v.
|
(birini bir şeyden/yerden) atmak |
|
302 |
Idioms |
put (one) out of (one's) misery v.
|
(birini) öldürerek acılarına son vermek |
|
303 |
Idioms |
put (one) out of (one's) misery v.
|
(birini) öldürerek acı çekmekten kurtarmak |
|
304 |
Idioms |
put (one) out of (one's) misery v.
|
(birini) öldürerek ıstırabına son vermek |
|
305 |
Idioms |
put (one) out of (one's) misery v.
|
(birine) acıyıp/merhamet edip onu öldürmek |
|
306 |
Idioms |
put (one) out of (one's) misery v.
|
(birinin) merakını bastırmak |
|
307 |
Idioms |
put (one) out of (one's) misery v.
|
(birinin) merakını yatıştırmak |
|
308 |
Idioms |
put (one) out of (one's) misery v.
|
(birinin) merakını gidermek |
|
309 |
Idioms |
put (one) out of (one's) misery v.
|
(birinin) merakına son vermek |
|
310 |
Idioms |
bail (one) out of jail v.
|
(birini) kefaletini ödeyerek hapisten çıkarmak |
|
311 |
Idioms |
bail (one) out of jail v.
|
(birini) kefaletle hapisten kurtarmak |
|
312 |
Idioms |
be out of favor (with one) v.
|
(birinin) gözünden düşmek |
|
313 |
Idioms |
be out of favor (with one) v.
|
(birinin) gözünde değerini kaybetmek |
|
314 |
Idioms |
beat the (living) daylights out of (one) v.
|
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
|
315 |
Idioms |
beat the (living) daylights out of (one) v.
|
(birini) fena halde benzetmek |
|
316 |
Idioms |
beat the (living) daylights out of (one) v.
|
(birini) ciddi benzetmek |
|
317 |
Idioms |
beat the (living) daylights out of (one) v.
|
(birinin) pestilini çıkarmak |
|
318 |
Idioms |
beat the (living) daylights out of (one) v.
|
(birini) iyi pataklamak |
|
319 |
Idioms |
beat the (living) daylights out of (one) v.
|
(birinin) ağzını burnunu kırmak |
|
320 |
Idioms |
beat the (living) daylights out of (one) v.
|
(birini) öldüresiye dövmek |
|
321 |
Idioms |
beat the (living) daylights out of (one) v.
|
(birini) bozguna uğratmak |
|
322 |
Idioms |
beat the (living) daylights out of (one) v.
|
(birini) farklı yenmek |
|
323 |
Idioms |
beat the (living) daylights out of (one) v.
|
(birini) hezimete uğratmak |
|
324 |
Idioms |
beat the (living) daylights out of (one) v.
|
(birini) gölgede bırakmak |
|
325 |
Idioms |
beat the hell out of (one) v.
|
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
|
326 |
Idioms |
beat the hell out of (one) v.
|
(birini) fena halde benzetmek |
|
327 |
Idioms |
beat the hell out of (one) v.
|
(birini) ciddi benzetmek |
|
328 |
Idioms |
beat the hell out of (one) v.
|
(birinin) pestilini çıkarmak |
|
329 |
Idioms |
beat the hell out of (one) v.
|
(birini) iyi pataklamak |
|
330 |
Idioms |
beat the hell out of (one) v.
|
(birinin) ağzını burnunu kırmak |
|
331 |
Idioms |
beat the hell out of (one) v.
|
(birini) öldüresiye dövmek |
|
332 |
Idioms |
beat the hell out of (one) v.
|
(birini) bozguna uğratmak |
|
333 |
Idioms |
beat the hell out of (one) v.
|
(birini) farklı yenmek |
|
334 |
Idioms |
beat the hell out of (one) v.
|
(birini) hezimete uğratmak |
|
335 |
Idioms |
drive (one) out of office v.
|
(birini) istifaya zorlamak |
|
336 |
Idioms |
drive (one) out of office v.
|
(birine) el çektirmek |
|
337 |
Idioms |
drive one out of mind v.
|
birini çileden çıkarmak |
|
338 |
Idioms |
drive one out of mind v.
|
birini deli etmek |
|
339 |
Idioms |
drive one out of mind v.
|
birini sinir etmek |
|
340 |
Idioms |
drive one out of mind v.
|
birinin tepesini attırmak |
|
341 |
Idioms |
drive one out of mind v.
|
birini uyuz etmek |
|
342 |
Idioms |
eat (one) out of house and home v.
|
(birinin) varını yoğunu yemek |
|
343 |
Idioms |
eat (one) out of house and home v.
|
(birinin) nesi var nesi yok silip süpürmek |
|
344 |
Idioms |
fall out of favor (with one) v.
|
(birinin) gözünden düşmek |
|
345 |
Idioms |
force (one) out of office v.
|
(birini) istifaya zorlamak |
|
346 |
Idioms |
force (one) out of office v.
|
(birini) pozisyonunu/koltuğunu bırakmaya zorlamak |
|
347 |
Idioms |
force (one) out of office v.
|
(birini) pozisyonundan ayrılmaya zorlamak |
|
348 |
Idioms |
force (one) out of office v.
|
(birini) istifa etmek/pozisyonundan ayrılmak zorunda bırakmak |
|
349 |
Idioms |
force (one) out of office v.
|
(birini) el çekmeye zorlamak |
|
350 |
Idioms |
frighten (one) out of a year's growth v.
|
(birini) çok korkutmak |
|
351 |
Idioms |
frighten (one) out of a year's growth v.
|
(birinin) ödünü patlatmak |
|
352 |
Idioms |
frighten (one) out of a year's growth v.
|
(birinin) ödünü koparmak |
|
353 |
Idioms |
frighten the hell out of (one) v.
|
(birini) çok korkutmak |
|
354 |
Idioms |
frighten the hell out of (one) v.
|
(birinin) ödünü koparmak |
|
355 |
Idioms |
frighten the hell out of (one) v.
|
(birinin) ödünü patlatmak |
|
356 |
Idioms |
frighten the life out of (one) v.
|
(birini) çok korkutmak |
|
357 |
Idioms |
frighten the life out of (one) v.
|
(birinin) ödünü koparmak |
|
358 |
Idioms |
frighten the life out of (one) v.
|
(birinin) ödünü patlatmak |
|
359 |
Idioms |
get the wind knocked out of (one) v.
|
nefessiz kalmak |
|
360 |
Idioms |
get the wind knocked out of (one) v.
|
(temaslı sporlarda karın bölgesine alınan sert bir darbe nedeniyle) bir süre nefes alamamak |
|
361 |
Idioms |
go out of favor (with one) v.
|
(birinin) rağbetini/desteğini kaybetmek |
|
362 |
Idioms |
go out of favor (with one) v.
|
(birinin) gözünden düşmek |
|
363 |
Idioms |
knock seven bells out of (one) v.
|
(birinin) ağzını yüzünü dağıtmak |
|
364 |
Idioms |
knock seven bells out of (one) v.
|
(birine) sağlam bir sopa çekmek |
|
365 |
Idioms |
knock seven bells out of (one) v.
|
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
|
366 |
Idioms |
knock the (living) daylights out of (one) v.
|
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
|
367 |
Idioms |
knock the (living) daylights out of (one) v.
|
(birinin) ağzını yüzünü kırmak |
|
368 |
Idioms |
knock the (living) daylights out of (one) v.
|
(birini) fena benzetmek |
|
369 |
Idioms |
knock the (living) daylights out of (one) v.
|
(birini) fena pataklamak |
|
370 |
Idioms |
knock the (living) daylights out of (one) v.
|
(birinin) pestilini çıkarmak |
|
371 |
Idioms |
knock the (living) daylights out of (one) v.
|
(birini) açık ara yenmek |
|
372 |
Idioms |
knock the (living) daylights out of (one) v.
|
(birini) hezimete uğratmak |
|
373 |
Idioms |
knock the wind out of (one) v.
|
(birinin) nefesini kesmek |
|
374 |
Idioms |
knock the wind out of (one) v.
|
(birini) soluksuz bırakmak |
|
375 |
Idioms |
make an example (out) of (one) v.
|
(birini) ibret olsun diye cezalandırmak |
|
376 |
Idioms |
make an example (out) of (one) v.
|
(birini) başkalarına ibret olsun diye cezalandırmak |
|
377 |
Idioms |
make an example (out) of (one) v.
|
(birini) ibret-i alem olsun diye cezalandırmak |
|
378 |
Idioms |
make an example (out) of (one) v.
|
(birini) ibreti alem için cezalandırmak |
|
379 |
Idioms |
make hamburger (out) of (one) v.
|
(birinin) pestilini çıkarmak |
|
380 |
Idioms |
make hamburger (out) of (one) v.
|
(birini) pataklamak |
|
381 |
Idioms |
make hamburger (out) of (one) v.
|
(birini) tepelemek |
|
382 |
Idioms |
make hamburger (out) of (one) v.
|
(birini) yenmek |
|
383 |
Idioms |
make hamburger (out) of (one) v.
|
(birini) bozguna uğratmak |
|
384 |
Idioms |
make hamburger (out) of (one) v.
|
(birini) mağlup etmek |
|
385 |
Idioms |
make hamburger (out) of (one) v.
|
(birinin) hakkından gelmek |
|
386 |
Idioms |
make hamburger (out) of (one) v.
|
(birinin) ağzını burnunu kırmak |
|
387 |
Idioms |
make hamburger (out) of (one) v.
|
(birini) mahvetmek |
|
388 |
Idioms |
make hamburger (out) of (one) v.
|
(birini) ezip geçmek |
|
389 |
Idioms |
pester the life out of (one) v.
|
(birini) bunaltmak |
|
390 |
Idioms |
pester the life out of (one) v.
|
(birini) bezdirmek |
|
391 |
Idioms |
pester the life out of (one) v.
|
(birini) usandırmak |
|
392 |
Idioms |
pester the life out of (one) v.
|
(birini) canından bezdirmek |
|
393 |
Idioms |
pester the life out of (one) v.
|
(birini) bunaltmak |
|
394 |
Idioms |
pull one out of the hat v.
|
şapkadan çıkarmak |
|
395 |
Idioms |
pull one out of the hat v.
|
bir anda ortaya çıkarmak |
|
396 |
Idioms |
pull one out of the hat v.
|
hiç hesapta yokken ortaya çıkarmak |
|
397 |
Idioms |
pull one out of the hat v.
|
sürpriz şekilde ortaya çıkarmak |
|
398 |
Idioms |
scare the bejeebers out of (one) v.
|
(birinin) ödünü koparmak/patlatmak |
|
399 |
Idioms |
scare the bejeebers out of (one) v.
|
(birini) korkudan şoka sokmak |
|
400 |
Idioms |
scare the bejeebers out of (one) v.
|
(birini) çok korkutmak |
|
401 |
Idioms |
scare the bejesus out of (one) v.
|
(birinin) ödünü koparmak/patlatmak |
|
402 |
Idioms |
scare the bejesus out of (one) v.
|
(birini) korkudan şoka sokmak |
|
403 |
Idioms |
scare the bejesus out of (one) v.
|
(birini) çok korkutmak |
|
404 |
Idioms |
scare the devil out of (one) v.
|
(birinin) ödünü koparmak/patlatmak |
|
405 |
Idioms |
scare the devil out of (one) v.
|
(birini) korkudan şoka sokmak |
|
406 |
Idioms |
scare the devil out of (one) v.
|
(birini) çok korkutmak |
|
407 |
Idioms |
scare the dickens out of (one) v.
|
(birinin) ödünü koparmak/patlatmak |
|
408 |
Idioms |
scare the dickens out of (one) v.
|
(birini) korkudan şoka sokmak |
|
409 |
Idioms |
scare the dickens out of (one) v.
|
(birini) çok korkutmak |
|
410 |
Idioms |
take a lot out of (one) v.
|
(birinden) çok şeyler almak/götürmek |
|
411 |
Idioms |
take a lot out of (one) v.
|
(iş/görev, birinin) enerjisini almak |
|
412 |
Idioms |
take a lot out of (one) v.
|
(birini) çok yormak |
|
413 |
Idioms |
take it out of (one) v.
|
(birinin) enerjisini/gücünü almak/tüketmek |
|
414 |
Idioms |
take it out of (one) v.
|
(birinin) yaşama sevincini almak |
|
415 |
Idioms |
another peep out of (one) expr.
|
(birinden) bir kelime |
|
416 |
Idioms |
another peep out of (one) expr.
|
(birinden) herhangi bir ses |
|
417 |
Idioms |
another peep out of (one) expr.
|
(birinden) bir çıt |
|
418 |
Idioms |
another peep out of (one) expr.
|
(birinden) başka bir laf/ses |
|
419 |
Idioms |
out of courtesy (to one) expr.
|
(birine) hürmeten |
|
420 |
Idioms |
out of courtesy (to one) expr.
|
(birine) nezaketen |
|
421 |
Idioms |
out of courtesy (to one) expr.
|
(birinin) hatırına |
|
422 |
Idioms |
out of courtesy (to one) expr.
|
(birine) olan saygıdan dolayı |
|
423 |
Idioms |
out of courtesy (to one) expr.
|
(birine) ayıp/saygısızlık olmasın diye |
|
424 |
Idioms |
out of favor (with one) expr.
|
(birinin) gözünden düşmüş |
|
425 |
Idioms |
out of favor (with one) expr.
|
(birinin) gözünde değerini kaybetmiş |
|
426 |
Idioms |
out of favor (with one) expr.
|
(birinin) rağbetini/desteğini kaybetmiş |
|
Slang |
|
427 |
Slang |
beat the bejesus out of (one) v.
|
pelte gibi oluncaya kadar dövmek |
|
428 |
Slang |
beat the bejesus out of (one) v.
|
ayakta duramayacak hale gelinceye kadar dövmek |
|
429 |
Slang |
beat the bejesus out of (one) v.
|
ağzı burnu kanayıncaya kadar dövmek |
|
430 |
Slang |
beat the bejesus out of (one) v.
|
pestili çıkıncaya kadar dövmek |
|
431 |
Slang |
beat the bejesus out of (one) v.
|
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak |
|
432 |
Slang |
beat the bejesus out of (one) v.
|
pestilini çıkarmak |
|
433 |
Slang |
beat the bejesus out of (one) v.
|
bir güzel benzetmek |
|
434 |
Slang |
beat the bejesus out of (one) v.
|
ağzını burnunu kırmak/dağıtmak |
|
435 |
Slang |
beat the bejesus out of (one) v.
|
beynini dağıtmak/patlatmak |
|
436 |
Slang |
beat the bejesus out of (one) v.
|
canını çıkarmak |
|
437 |
Slang |
beat the bejesus out of (one) v.
|
canına okumak |
|
438 |
Slang |
beat the bejesus out of (one) v.
|
öldüresiye dövmek |
|
439 |
Slang |
go out of one´s mind v.
|
kafayı çizmek |
|
440 |
Slang |
go out of one´s mind v.
|
kafayı sıyırmak |
|
441 |
Slang |
frighten the shit out of (one) v.
|
(birinin) ödünü bokuna karıştırmak |
|
442 |
Slang |
frighten the shit out of (one) v.
|
(birinin) ödünü patlatmak |
|
443 |
Slang |
frighten the shit out of (one) v.
|
(birini) çok korkutmak |
|
444 |
Slang |
knock the shit out of (one) v.
|
(birini) iyice pataklamak |
|
445 |
Slang |
knock the shit out of (one) v.
|
(birinin) ağzı burnu kanayıncaya kadar dövmek |
|
446 |
Slang |
knock the shit out of (one) v.
|
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
|
447 |
Slang |
knock the shit out of (one) v.
|
(birini) bir güzel benzetmek |
|
448 |
Slang |
knock the shit out of (one) v.
|
(birinin) ağzını burnunu kırmak/dağıtmak |
|
449 |
Slang |
knock the shit out of (one) v.
|
(birini) ayakta duramayacak hale gelinceye kadar dövmek |
|
450 |
Slang |
knock the shit out of (one) v.
|
(birini) öldüresiye dövmek |
|
451 |
Slang |
knock the shit out of (one) v.
|
(birinin) canını çıkarmak |
|
452 |
Slang |
knock the shit out of (one) v.
|
(birini) açık ara farkla yenmek |
|
453 |
Slang |
knock the shit out of (one) v.
|
açık ara farkla (birine) galip gelmek |
|
454 |
Slang |
knock the shit out of (one) v.
|
(birini) açık ara farkla mağlup etmek |
|
455 |
Slang |
knock the shit out of (one) v.
|
(birini) bozguna/hezimete uğratmak |
|
456 |
Slang |
lick the stuffing out of (one) v.
|
(birini) çok fena benzetmek |
|
457 |
Slang |
lick the stuffing out of (one) v.
|
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
|
458 |
Slang |
lick the stuffing out of (one) v.
|
(birinin) ağzını yüzünü kırmak/dağıtmak |
|
459 |
Slang |
lick the stuffing out of (one) v.
|
(birine) sağlam bir sopa çekmek |
|
460 |
Slang |
lick the stuffing out of (one) v.
|
(birinin) kendine güvenini kırmak |
|
461 |
Slang |
lick the stuffing out of (one) v.
|
(birinin) özgüvenini yerle bir etmek |
|
462 |
Slang |
lick the stuffing out of (one) v.
|
(birinin) özgüvenini yıkmak |
|
463 |
Slang |
lick the stuffing out of (one) v.
|
(birinin) motivasyonunu kırmak |
|
464 |
Slang |
lick the stuffing out of (one) v.
|
(birinin) onurunu kırmak |
|
465 |
Slang |
scare the crap out of (one) v.
|
(birini) korkudan altına ettirmek/sıçtırmak |
|
466 |
Slang |
scare the crap out of (one) v.
|
(birinin) ödünü bokuna karıştırmak |
|
467 |
Slang |
get the shit kicked out of (one) v.
|
pestili çıkmak |
|
468 |
Slang |
get the shit kicked out of (one) v.
|
anasından emdiği süt burnundan gelmek |
|
469 |
Slang |
get the shit kicked out of (one) v.
|
hezimete uğramak |
|
470 |
Slang |
get the shit kicked out of (one) v.
|
bozguna uğramak |
|
471 |
Slang |
get the shit kicked out of (one) v.
|
açık ara farkla yenilmek |
|
472 |
Slang |
get the stuffing kicked out of (one) v.
|
pestili çıkmak |
|
473 |
Slang |
get the stuffing kicked out of (one) v.
|
anasından emdiği süt burnundan gelmek |
|
474 |
Slang |
get the stuffing kicked out of (one) v.
|
hezimete uğramak |
|
475 |
Slang |
get the stuffing kicked out of (one) v.
|
bozguna uğramak |
|
476 |
Slang |
get the stuffing kicked out of (one) v.
|
açık ara farkla yenilmek |
|
477 |
Slang |
kick the shit out of (one) v.
|
(birine) saldırmak |
|
478 |
Slang |
kick the shit out of (one) v.
|
(birini) fena benzetmek |
|
479 |
Slang |
kick the shit out of (one) v.
|
(birine) dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek |
|
480 |
Slang |
kick the shit out of (one) v.
|
(birini) dövmek/pataklamak |
|
481 |
Slang |
kick the shit out of (one) v.
|
(birine) tekme tokat girmek |
|
482 |
Slang |
kick the shit out of (one) v.
|
(birini) öldüresiye dövmek |
|
483 |
Slang |
kick the shit out of (one) v.
|
(birini) pelte gibi oluncaya kadar dövmek |
|
484 |
Slang |
kick the shit out of (one) v.
|
(birinin) ağzını burnunu kırmak/dağıtmak |
|
485 |
Slang |
kick the shit out of (one) v.
|
(birini) ayakta duramayacak hale gelinceye kadar dövmek |
|
486 |
Slang |
kick the shit out of (one) v.
|
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
|
487 |
Slang |
kick the shit out of (one) v.
|
(birinin) canını çıkarmak |
|
488 |
Slang |
kick the shit out of (one) v.
|
(birinin) canına okumak |
|
489 |
Slang |
kick the shit out of (one) v.
|
(birine) sağlam bir sopa çekmek |
|
490 |
Slang |
kick the shit out of (one) v.
|
(birini) yenmek/yenilgiye uğratmak |
|
491 |
Slang |
kick the shit out of (one) v.
|
(birini) bozguna/hezimete uğratmak |
|
492 |
Slang |
kick the shit out of (one) v.
|
(birinin) kıçını tekmelemek |
|
493 |
Slang |
kick the shit out of (one) v.
|
(birini) alt etmek |
|
494 |
Slang |
kick the shit out of (one) v.
|
(birini) açık ara yenmek |
|
495 |
Slang |
kick the stuffing out of (one) v.
|
(birine) saldırmak |
|
496 |
Slang |
kick the stuffing out of (one) v.
|
(birini) fena benzetmek |
|
497 |
Slang |
kick the stuffing out of (one) v.
|
(birine) dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek |
|
498 |
Slang |
kick the stuffing out of (one) v.
|
(birini) dövmek/pataklamak |
|
499 |
Slang |
kick the stuffing out of (one) v.
|
(birine) tekme tokat girmek |
|
500 |
Slang |
kick the stuffing out of (one) v.
|
(birini) öldüresiye dövmek |
|