run to - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

run to

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "run to" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 35 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
run to v. -e koşmak
Phrasals
run to v. birini/bir şeyi bir duruma gelene kadar koşturmak
run to v. '-e kadar koşturmak
run to v. birini/bir şeyi ölümüne, yığılana kadar koşturmak
run to v. (şikayet, yardım istemek için) birine koşmak
run to v. (şikayet, yardım istemek için)koşarak birine gitmek
run to v. koşup birine sığınmak
run to v. toplamda (belli bir miktar) olmak
run to v. toplamda (belli bir miktar) etmek
run to v. toplamda (belli bir miktara) ulaşmak/gelmek
run to v. toplamda (belli bir miktarı) bulmak
run to v. toplamda (belli bir miktar) tutmak
run to v. belli bir miktar olmak
run to v. belli bir miktar etmek
run to v. belli bir miktara ulaşmak/gelmek
run to v. belli bir miktarı bulmak
run to v. belli bir miktar tutmak
run to v. belli bir miktara varmak
run to v. tutarında olmak
run to v. rakamına erişmek
run to v. kadar etmek
run to v. yatkın olmak
run to v. meyilli olmak
run to v. daha yakın olmak
run to v. -e uğramak
run to v. yetmek
run to v. yeterli olmak
run to v. yeterince parası olmak
run to v. yeterli para bulundurmak
run to v. yatkın olmak
run to v. meyletmek
run to v. eğiliminde olmak
run to v. (bir şey) olmak
run to v. '-e kaçmak
run to v. '-e gitmek

Bedeutungen, die der Begriff "run to" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 186 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
run up to v. erişmek
run counter to v. aykırı düşmek
cause to run v. koşturmak
run true to form v. kendisinden beklenildiği gibi davranmak
run over to v. gidivermek
run to seed v. güçten düşmek
run counter to v. zıt gitmek
run counter to v. aksine gitmek
run counter to v. karşı çıkmak
run from pillar to post   v. mekik dokumak  
run to the schedule v. programa uymak
run to the schedule v. programa sadık kalmak
run to waste v. ziyan olmak
run to waste v. israf olmak
run counter to v. -e uymamak
run to seed v. tohuma kalkmak
be unable to run v. koşamamak
run to the end of the road v. yolun sonuna kadar koşmak
run back to the car v. arabaya geri koşmak
run back to the car v. geri arabaya koşmak
run up to the store v. (markete kadar) gidip gelmek
run up to the store v. bir koşu (bakkala) gitmek
run out of things to say v. söyleyecek şeyleri tükenmek
one's mascara to run v. rimeli akmak
Phrasals
run to someone v. birine doğru koşmak
run to someone v. birine koşmak
run over to (someone or something) v. (birine/bir şeye) koşmak
run over to (someone or something) v. hemen (birine/bir şeye) gitmek
run over to (someone or something) v. koşarak (birine/bir şeye) gitmek
run over to (someone or something) v. (birine/bir şeye) götürmek
run over to (someone or something) v. (birine/bir şeye) ulaştırmak
run something over to someone or something v. bir şeyi birine/bir şeye götürmek
run something over to someone or something v. bir şeyi birine/bir şeye ulaştırmak
run in (to something) v. akmak
run in (to something) v. koşarak girmek
run down to (someone or something) v. bir şeyi bir koşu (birine/bir şeye) götürmek
run down to (someone or something) v. bir şeyi hızlıca/hemen (birine/bir şeye) götürmek
run down to (something) v. bir koşu (bir yere/şeye) gitmek
run down to (something) v. hızlıca/hemen (bir yere/şeye) gitmek
run down to (something) v. çabucak (bir yere/şeye) uğramak
run down to someone or something v. bir koşu birine bir şeye gitmek/gelmek
run down to someone or something v. hızlıca/hemen birine/bir şeye gitmek
run down to someone or something v. hızlıca/hemen birine/bir şeye gelmek
run down to someone or something v. bir yerden aşağı birine/bir şeye koşmak
run down to someone or something v. koşarak birinin/bir şeyin yanına inmek
run down to someone or something v. aşağıdaki birine/bir şeye koşmak
run down to someone or something v. koşarak birine/bir şeye inmek
run down to v. bir koşu gitmek
run down to v. hızlıca/hemen gitmek
run down to v. uğramak
run from (someone or something) to (someone or something v. (birinden/bir şeyden birine/bir şeye) koşmak
run from (someone or something) to (someone or something v. (biri/bir şey ile biri bir şey) arasında koşturmak
run from (someone or something) to (someone or something v. (birinden/bir şeyden birine bir şeye) koşturmak
run from something to something v. bir şeyden bir şeye koşmak
run from something to something v. bir şeyden bir şeye koşturmak
run to something v. toplamda belli bir miktar olmak
run to something v. toplamda belli bir miktar etmek
run to something v. toplamda belli bir miktara ulaşmak/gelmek
run to something v. toplamda belli bir miktarı bulmak
run to something v. toplamda belli bir miktar tutmak
run to something v. toplamda belli bir miktara varmak
run back (to someone or something) v. koşarak (birine/bir şeye/bir yere) geri dönmek
run back (to someone or something) v. (birine/bir şeye/bir yere) hemen geri dönmek
run back (to someone or something) v. (birine/bir şeye/bir yere) hızla geri dönmek
run back (to someone or something) v. (birine/bir şeye/bir yere) iade etmek
run back (to someone or something) v. (birine/bir şeye/bir yere) geri vermek
run up (to someone or something) v. (birine/bir şeye) koşmak
run up (to someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yanına koşmak
run up (to someone or something) v. (birine/bir şeye) kadar koşmak
run back to v. -e geri koşmak
run back to v. -e koşarak geri dönmek
run back to v. -e hemen/hızla geri dönmek
run back to v. -e iade etmek/geri vermek
run up to (someone, something, or some place) v. (birine/bir şeye/bir yere) kadar koşmak
run up to (someone, something, or some place) v. hızla (birine/bir şeye/bir yere) kadar gitmek
run up to (someone, something, or some place) v. hızla (birine/bir şeye/bir yere) koşmak/gitmek
run up to (someone, something, or some place) v. (birinin/bir şeyin/bir yerin) yanına/önüne koşmak
run up to (someone, something, or some place) v. (birinin/bir şeyin/bir yerin) yanına/önüne gidivermek
Phrases
the run-up to something expr. önemli bir olayın arifesi
the run-up to something expr. önemli bir olayın arifesinde
the run-up to something expr. önemli bir olayın öncesi
the run-up to something expr. önemli bir olayın öncesinde
Proverb
we must learn to walk before we can run koşmadan önce yürümeyi öğrenmeliyiz
you have to (learn to) walk before you (can) run koşmadan önce yürümeyi öğrenmek gerek
you must (learn to) walk before you (can) run koşmadan önce yürümeyi öğrenmek gerek
you've got to (learn to) walk before you (can) run koşmadan önce yürümeyi öğrenmek gerek
Colloquial
(one) has to run along expr. (birisi) gitmek zorunda
(one) has to run along expr. (birisi) çıkmak zorunda
(one) has to run along expr. (birisi) yola koyulmak zorunda
(one) has to run along expr. (birisi) ayrılmak zorunda
(one) has to run along expr. (birinin) gitmesi/çıkması gerek
got to run expr. gitmem/kaçmam lazım
time to run expr. gitme/ayrılma vakti
we have to (learn to) walk before we (can) run expr. koşmadan önce yürümeyi öğrenmeliyiz
Idioms
run somebody to earth v. arayıp bulmak
run counter to something v. bir şey ile çelişmek
run counter to something v. bir şey ile ters düşmek
be going to run and run v. dönüp dolaşılıp konuşulmak
go/run to seed v. çaptan düşmek
be going to run and run v. gündemden düşmemek
run counter to v. ters düşmek
run counter to v. taban tabana zıt olmak
run to seed v. tohuma kaçmak
run counter to v. zıtlaşmak
run somebody to ground v. uzun aramalardan sonra bulmak
run counter to v. zıt gitmek
run to fat v. yağ tulumu gibi olmak
run to form v. beklendiği gibi gitmek
run to form v. beklendiği şekilde ilerlemek
run to form v. beklendiği şekilde hareket etmek
run to form v. beklendiği gibi davranmak
run to form v. kendinden beklendiği gibi davranmak/hareket etmek
run to form v. kendinden bekleneni yapmak
run to form v. şaşırtmamak
run to form v. her zamanki gibi olmak
not be able to run a chook raffle v. beceriksiz olmak
not be able to run a chook raffle v. elinden hiçbir iş gelmemek
go/run to waste v. ziyan olmak
go/run to waste v. israf olmak
go/run to waste v. heder olmak
go/run to waste v. boşa gitmek
go/run to waste v. çöpe gitmek
have to run along v. kaçmak/gitmek/ayrılmak zorunda olmak
run (someone or something) to earth v. (birini/bir şeyi) arayıp bulmak
run (someone or something) to earth v. uzun süre aradıktan sonra (birinin/bir şeyin) yerini bulmak/tespit etmek
run (someone or something) to earth v. (birini/bir şeyi) uzun aramalardan sonra bulmak
run (someone or something) to earth v. (birini/bir şeyi) iz sürerek bulmak
run (someone or something) to earth v. (birini/bir şeyi) izini sürüp bulmak
run (someone or something) to ground v. (birini/bir şeyi) arayıp bulmak
run (someone or something) to ground v. (birinin/bir şeyin) yerini bulmak/tespit etmek
run (someone or something) to ground v. (birini/bir şeyi) uzun aramalardan sonra bulmak
run (someone or something) to ground v. (birini/bir şeyi) iz sürerek bulmak
run (someone or something) to ground v. (birini/bir şeyi) izini sürüp bulmak
run counter to (someone or something) v. (birine/bir şeye) aykırı düşmek
run counter to (someone or something) v. (birine/bir şeye) zıt gitmek
run counter to (someone or something) v. (birine/bir şeye) uymamak
run counter to (someone or something) v. (birine/bir şeye) ters düşmek
run counter to (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) çelişmek
run counter to (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) çatışmak
run somebody/something to earth v. birini/bir şeyi uzun aramalardan sonra bulmak
run somebody/something to earth v. uzun süre aradıktan sonra birinin/bir şeyin yerini tespit etmek
run somebody/something to ground v. birini/bir şeyi uzun aramalardan sonra bulmak
run somebody/something to ground v. uzun süre aradıktan sonra birinin/bir şeyin yerini tespit etmek
run to earth v. bulmak
run to earth v. izini sürüp bulmak
run to ground v. bulmak
run to ground v. izini sürüp bulmak
run up to some place v. hızla bir yere gitmek
run up to some place v. bir yere gidivermek
run up to some place v. bir yere kadar gidivermek
hate to eat and run expr. kalkmak hoşuma gitmiyor ama
hate to eat and run expr. yedikten sonra böyle hemen kalktığım için üzgünüm
Speaking
there is nowhere left to run expr. artık kaçacak yerin yok
I have some errands to run expr. bir kaç işim var
it's time to run expr. gitme/ayrılma vakti
I've got to run expr. gitmem/kaçmam lazım
I have to run along expr. kaçmak/gitmek/ayrılmak zorundayım
I hate to eat and run expr. kalkmak hoşuma gitmiyor ama
even if you choose to run from it expr. ondan kaçmayı seçseniz bile
I hate to eat and run expr. yedikten sonra böyle hemen kalktığım için üzgünüm
Trade/Economic
the right to run n. çalıştırma hakkı
the right to run n. işletme hakkı
Technical
run-up to rated speed n. nominal hıza çıkarma
designed to run on solar energy adj. güneş enerjisiyle çalışmak üzere tasarlanmış
intended to run on solar energy adj. güneş enerjisiyle çalışmak üzere tasarlanmış
intended to run on solar power adj. güneş enerjisiyle çalışmak üzere tasarlanmış
designed to run on solar power adj. güneş enerjisiyle çalışmak üzere tasarlanmış
Computer
services to run at startup n. başlangıçta çalıştırılacak hizmetler
command to run n. çalıştırılacak komut
program to run n. çalıştırılacak program
task to run n. çalıştırılacak görev
error starting console to run external program n. dış program çalıştırmak için ana makineyi başlatma hatası
do you want to run this application? expr. bu uygulamayı çalıştırma istiyor musunuz?
run to cursor expr. imlece git
Railway
(train) to run off its track v. (tren) raydan çıkmak
Marine
run ashore to v. karaya gitmek
run ashore to v. karaya oturmak
to run on the rocks v. kayalıklara bindirmek
to cut and run v. palamarı kesip süratle gitmek
Agriculture
run to seed v. tohuma kalkmak
Geography
run perpendicular to the sea v. denize dik uzanmak
run parallel to coastline v. kıyıya paralel uzanmak
Sport
run a close second to the winner v. burun farkıyla ikinci olmak
run a close second to the winner v. birincinin hemen ardından gelmek
Slang
run it down (to one) v. (birine) tüm gerçeği anlatmak/açıklamak
run it down (to one) v. (birine) her şeyi anlatmak