sözlü - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

sözlü



Bedeutungen von dem Begriff "sözlü" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 31 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
sözlü oral adj.
sözlü verbal adj.
sözlü vocal adj.
General
sözlü oral examination n.
sözlü fiancee n.
sözlü fiance n.
sözlü viva n.
sözlü verbatim adj.
sözlü verbalized adj.
sözlü parol adj.
sözlü vocal adj.
sözlü spoken adj.
sözlü literal adj.
sözlü nuncupative adj.
sözlü engaged to be married adj.
sözlü verbal adj.
sözlü engaged adj.
sözlü verbalised adj.
sözlü parol adj.
sözlü vocular [rare] adj.
sözlü word for word adj.
sözlü wordish [obsolete] adj.
sözlü plighted adj.
sözlü verbally adv.
sözlü viva voce adv.
sözlü in words adv.
Law
sözlü nuncupative adj.
sözlü nuncupatory adj.
sözlü oral adj.
Technical
sözlü oral test n.
sözlü verbal adj.

Bedeutungen, die der Begriff "sözlü" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 418 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
açık sözlü frank adj.
açık sözlü outspoken adj.
General
sözlü takdim oral presentation n.
sözlü sınav viva n.
sözlü olma pledge n.
sözlü tarih oral history n.
bir şeyi sözlü olarak ifade eden kimse sayer n.
sözlü anlaşma compact n.
sözlü iletişim oral communication n.
sözlü haberleşme oral communication n.
sözlü kaynak oral source n.
sözlü sınav oral exam n.
sözlü ikaz verbal warning n.
sözlü sınav oral examination n.
sözlü uyarı verbal warning n.
sözlü anlatım sanatı narrative art n.
sözlü çeviri interpreting n.
sözlü anlaşma assumpsit n.
sözlü anlaşmalar verbal agreements n.
sözlü anlaşma verbal agreement n.
sözlü davranış verbal behavior n.
sözlü gelenek oral tradition n.
sözlü öğrenme verbal learning n.
sözlü anlaşma oral agreement n.
sözlü ifade etme verbalisation n.
sözlü ifade etme verbalization n.
sözlü istek verbal request n.
sözlü iletişim verbal communication n.
sözlü tercüme interpretation n.
sözlü tercüme oral translation n.
sözlü tercümanlık oral interpreting n.
sözlü tercümanlık occupation of translating orally n.
sözlü tercümanlık interpreting n.
sözlü bildirim oral notice n.
sözlü savunma verbal self-defense n.
sözlü bildiri verbal statement n.
sözlü bildiri verbal notification n.
sözlü bildirim verbal notice n.
sözlü bildiri verbal notice n.
sözlü bildiri verbal announcement n.
sözlü akit verbal agreement n.
sözlü akit oral agreement n.
sözlü çeviri oral translation n.
yazılı metinden sözlü çeviri sight translation n.
yazılı belgelerin sözlü çevirisi sight translation n.
sözlü saldırı brickbat n.
sözlü sataşma brickbat n.
direkt/açık sözlü yaklaşım straight-forward approach n.
sözlü tanıtım oral introduction n.
sözlü tanıtım verbal introduction n.
sözlü saldırı verbal injury n.
sözlü anlatım geleneği oral narrative tradition n.
sözlü anlatım verbal lecture n.
sözlü saldırı verbal attack n.
sözlü sunum oral presentation n.
sözlü kınama cezası verbal reprimand n.
sözlü taciz verbal harassment n.
sözlü taciz verbal abuse n.
sözlü kültür oral culture n.
sözlü ironi verbal irony n.
sözlü veya yazılı uyarı verbal or written warning n.
sözlü etkileşim verbal interaction n.
konuşmacının söylediklerine, dinleyicinin sözlü/sözsüz olarak verdiği karşılıktan doğan iletişim biçimi call-and-response n.
sözlü zorbalık verbal bullying n.
(latin) sözlü öğreti acroama [obsolete] n.
sözlü ya da fiziksel saldırı cannonade n.
kamusal alanda sözlü taciz catcall n.
sözlü mülakat oral interview n.
iletişim teorisinde bilgi aktarımında kullanılan sözlü ve yazılı araçlar channel n.
sözlü ceza chastisement n.
sözlü şiddet verbal violence n.
müzikal bir sesin sözlü olarak taklit edilmesi tirralirra n.
sözlü saldırı verbal assault n.
sert ve aleni sözlü saldırılarıyla tanınan kimse attack dog n.
sözlü sataşma bashing n.
iletmesi için bir kimseye verilen sözlü mesaj errand n.
sözlü anlaşma league n.
harita gibi belirleyici ve ayırt edici olan görünüş özelliği veya sözlü tarif map n.
doğal ve spontane sözlü ifade woodnote n.
(sözlü veya yazılı) sert saldırı bloodletting n.
sözlü saldırı harangue n.
(sirkte) sözlü talimatlar doğrultusunda belirli figürleri sergileyerek gösteri yapan binicisiz at liberty horse n.
sözlü betimleme delineation n.
sözlü olarak tasvir etme delineation n.
sözlü saldırı démarche n.
sözlü saldırı onrush n.
yazılı veya sözlü programdan atılma emri dismissal n.
doğrudan ve açık sözlü olma downrightness n.
sözlü saldırı pop n.
sözlü saldırı invective n.
sözlü anlaşmazlık fight n.
sözlü saldırı fire n.
sözlü sınav oral n.
sözlü tarih röportajlarının ses kaydı oral history n.
sözlü tarih röportajlarının video kaydı oral history n.
sözlü tarih röportajlarının yazılı kaydı oral history n.
ateşkes sırasında düşmanla yapılan sözlü görüşme parley n.
sözlü açıklama parol n.
sözlü beyan parol n.
hedefi on ikiden vuran sözlü veya yazılı saldırı sharpshooting n.
sözlü atışma shouting match n.
sözlü saldırı shy n.
(sözlü) sert karşılık squelcher n.
sözlü olarak kavga etmek quarrel v.
sözlü olarak kavga etmek row v.
sözlü olarak kavga etmek argue v.
sözlü ifade etmek articulate v.
sözlü saldırı yapmak assault verbally v.
sözlü olmayan iletişim non-verbal communication v.
sözlü olarak tercüme etmek interpret v.
sözlü tercüme yapmak interpret v.
sözlü çeviri yapmak interpret v.
birine sözlü olarak saldırmak attack someone verbally v.
"fuck" kelimesini kullanarak sözlü saldırıda bulunmak f-bomb v.
sözlü tacizde bulunmak catcall v.
sözlü olarak yöneltmek throw v.
alenen sözlü saldırıda bulunmak bash v.
sözlü saldırıda bulunmak batter v.
aniden sözlü saldırıda bulunmak jump v.
sözlü saldırıda bulunmak betongue v.
sözlü saldırıda bulunmak hammer v.
şiddetli sözlü saldırıda bulunmak blister v.
sözlü saldırıda bulunmak broadside v.
sözlü saldırıda bulunmak hop v.
sözlü olarak ifade etmek give v.
sözlü şaka yapmak riff v.
sözlü olarak teklif etmek offer v.
açık sözlü olmak be frank v.
sözlü olarak hazırlamak prepare v.
doğru sözlü veracious adj.
açık sözlü plain spoken adj.
doğru sözlü frank adj.
açık sözlü explicit adj.
açık sözlü honest adj.
tok sözlü bluff adj.
açık sözlü unreserved adj.
açık sözlü forthcoming adj.
açık sözlü ingenuous adj.
açık sözlü blunt adj.
doğru sözlü veridical adj.
açık sözlü plainspoken adj.
doğru sözlü truthful adj.
doğru sözlü straightforward adj.
açık sözlü bluff adj.
açık sözlü expansive adj.
açık sözlü plump adj.
açık sözlü free-spoken adj.
açık sözlü straight-out adj.
açık sözlü outright adj.
açık sözlü direct adj.
sözlü olmayan nonoral adj.
fiziksel veya sözlü olarak kötü muamele görmemiş unabused adj.
fiziksel veya sözlü olarak kötü muamelede bulunmayan unabusive adj.
sözlü veya yazılı ifadede aşırı tasarruf ile alakalı elliptic adj.
açık sözlü unguarded adj.
(evlenmek üzere) sözlü olmayan unpledged adj.
sözlü olmayan unpromised adj.
açık sözlü unreserved adj.
açık sözlü hardball adj.
açık sözlü ve mutlak direct adj.
açık sözlü open-hearted adj.
son derece açık sözlü overfrank adj.
açık sözlü round adj.
açık sözlü straightforward adj.
açık sözlü artless adj.
açık sözlü downright adj.
açık sözlü outspoken adj.
açık sözlü forthright adj.
açık sözlü ingenious [obsolete] adj.
(duygu, fikir) sözlü olarak ifade edilmeyen dumb adj.
açık sözlü irrepressible adj.
tok sözlü outspoken adj.
açık sözlü plain-spoken adj.
açık sözlü single adj.
doğru sözlü pretenseless adj.
açık sözlü bir şekilde bluffly adv.
sözlü olarak viva adv.
açık sözlü bir şekilde downrightly adv.
sözlü olarak orally adv.
açık sözlü bir biçimde ingenuously adv.
açık sözlü bir biçimde forthcomingly adv.
açık sözlü bir şekilde forthrightly adv.
sözlü olarak viva voce adv.
sözlü olarak by word of mouth adv.
sözlü olarak verbally adv.
açık sözlü bir şekilde braid adv.
açık sözlü şekilde plumply adv.
Phrasals
sözlü sesleniş yapmak launch forth on (something) v.
sözlü sesleniş yapmak launch forth upon (something) [old-fashioned] v.
sözlü olarak anlatılan bir şeyi yazıya dökmek transcribe something from someone or something v.
sözlü veya fiziksel münakaşaya girmek get into it v.
sözlü saldırıda bulunmak jump on v.
(birine) sözlü saldırıda bulunmak lay into (someone) v.
(birine) sözlü saldırıda bulunmak pounce on (someone) v.
'-e sözlü saldırıda bulunmak pounce on v.
(birine) (fiziksel/sözlü olarak) saldırmak strike out at (one) v.
fiziksel/sözlü saldırıda bulunmak wade into v.
(birine ya da bir şeye) sözlü olarak saldırmak level (something) against (someone or something) v.
sözlü/fiziksel saldırıda bulunmak work over v.
sözlü/fiziksel olarak üstüne gitmek work over v.
'-e sözlü saldırıda bulunmak start in on v.
-e sözlü saldırıda bulunmak swipe at v.
sözlü aktarmak give up v.
(birine/bir şeye) sözlü veya fiziksel olarak saldırmak lash into (someone or something) v.
(birine) sözlü saldırıda bulunmak pounce on (someone) v.
(birine bir konuda) kısa sınav/sözlü/test yapmak quiz (one) about (something) v.
(birine bir konuda) kısa sınav/sözlü/test yapmak quiz (one) on (something) v.
(bir konuda) kısa sınav/sözlü/test yapmak quiz on v.
sözlü olarak anlatılan bir şeyi yazıya dökmek transcribe from v.
(birine) sözlü saldırıda bulunmak wade into (one) v.
sözlü saldırıda bulunmak set about v.
(sözlü veya fiziksel) şiddet uygulamak set about v.
Phrases
gerek sözlü gerekse fiziki olarak both verbally and physically adv.
doğru sözlü word is good expr.
Proverb
sözlü bir kontratın yazıldığı kağıt kadar değeri yoktur a verbal contract isn't worth the paper it's written on
yazılı olarak yapılan kontrat sözlü olarak yapılandan çok daha değerlidir a verbal contract isn't worth the paper it's written on
Colloquial
sözlü atışma the dozens n.
genellikle siyahi amerikalılar arasında şaka olarak birbirlerinin aile üyelerine hakaret ederek yapılan sözlü düello the dirty dozens n.
sözlü atışma the dirty dozens n.
(birine) sözlü saldırıda bulunma a go (at someone) n.
sözlü saldırı blast n.
ağır sözlü saldırı monstering n.
sözlü saldırı go n.
sözlü taciz pelters [scotland] n.
sözlü olarak sataşmak be all over v.
sözlü atışma yapmak play the dozens v.
sözlü atışma yapmak play the dozens v.
sözlü atışma yapmak shoot the dozens v.
açık sözlü/dürüst olmak play it straight v.
sözlü baskı uygulamak jaw v.
sözlü baskı uygulamak jawbone v.
sözlü saldırıda bulunmak blast v.
sözlü tacize maruz kalmak get catcalled v.
sözlü sataşma içeren -bashing adj.
Idioms
dürüst/doğru sözlü kadın a woman of her word n.
dürüst/açık sözlü kişi straight shooter n.
sözlü anlaşma gentleman's pact n.
(birine) karşı sözlü saldırı a whack at (someone) n.
sözlü anlaşma a gentleman's agreement n.
(birine) sözlü saldırıda bulunma a shot at (someone) n.
(birine) sözlü saldırıda bulunma a whack at (someone) n.
sözlü saldırı the rough side of one's tongue n.
belli bir meseleyi çözmek için açık sözlü bir biçimde yürütülen toplantı come-to-jesus meeting n.
samimi olmak, açık sözlü ve cesur davranmak not to stand on ceremony v.
açık sözlü olmak not pull any punches v.
açık sözlü olmak not pull any punches v.
birine (sözlü olarak) girişmek/saldırmak (açtı ağzını yumdu gözünü) let someone have it with both barrels v.
sözlü tacizde bulunmak give it large [uk] v.
(birini) sözlü veya fiziksel olarak cezalandırmak give it to (one) v.
başkalarından gelen sözlü saldırı ve eleştirileri göz ardı edebilmek have a hide like a rhinoceros v.
sözlü saldırı ve eleştirileri kaldırabilmek have a hide like a rhinoceros v.
başkalarından gelen sözlü saldırı ve eleştirileri göz ardı edebilmek have a skin like a rhinoceros v.
sözlü saldırı ve eleştirileri kaldırabilmek have a skin like a rhinoceros v.
sözlü olarak saldırmak make heads roll v.
açık sözlü olmak not pull (one's) punches v.
(birini) sözlü olarak uyarmak/azarlamak rap (one) on the knuckles v.
genellikle sözlü olarak ideolojik tartışmaya girmek go to the mat v.
sözlü saldırıda bulunmak open fire v.
dürüst/doğru sözlü bir kadın/adam olmak be a man/woman of his/her word v.
dürüst/doğru sözlü biri olmak be as good as (one's) word v.
dürüst/doğru sözlü biri olmak be as good as your word v.
açık sözlü olmak not pull your punches v.
açık sözlü olmak pull no punches v.
açık sözlü blunt-talking adj.
tatlı sözlü honey-mouthed adj.
açık sözlü blunt talking and straight shooting expr.
sözlü olarak on a handshake expr.
Trade/Economic
sözlü anlaşma oral agreement n.
sözlü mutabakat verbal agreement n.
sözlü vaat oral promise n.
sözlü ödeme vaadi oral promise to pay n.
sözlü konfirmasyon verbal confirmation n.
sözlü anlaşma verbal contract n.
sözlü anlaşma parol contract n.
sözlü anlaşma verbal agreement n.
sözlü sipariş verbal order n.
sözlü anlaşma gentleman's agreement n.
sözlü kanıt parol evidence n.
sözlü olmayan iletişim nonverbal communication n.
sözlü teklif verbal offer n.
sözlü uzlaşı verbal agreement n.
sözlü teyit verbal confirmation n.
sözlü olarak verbally adv.
Law
sözlü anlaşmanın ihlali davasında suçlamaya itiraz veya mesuliyeti reddetme non assumpsit n.
sözlü beyan nuncupation n.
sözlü vasiyetname nuncupation n.
sözlü duruşma oral hearing n.
sözlü not verbal note n.
sözlü mukavele oral agreement n.
sözlü anlaşma parol agreement n.
sözlü anlaşma parol contract n.
sözlü duruşma oral proceedings n.
sözlü kanıt verbal evidence n.
sözlü duruşma oral hearing n.
sözlü veya yazılı uyarı verbal or written warning n.
sözlü hakaret slander n.
sözlü nota verbal note n.
sözlü vaat oral promise n.
sözlü vasiyetname nuncupatory will n.
sözlü delil oral evidence n.
sözlü şahadet parole evidence n.
sözlü kontrat oral contract n.
sözlü anlaşma verbal contract n.
sözlü hakaret oral defamation n.
sözlü veya yazılı uyarı oral or written admonition n.
sözlü yargılama oral proceeding n.
sözlü vasiyet oral will n.
sözlü akit parol contract n.
sözlü anlaşma oral agreement n.
sözlü ifade oral testimony n.
sözlü akit oral agreement n.
sözlü anlaşma verbal agreement n.
sözlü vasiyetname nuncupative will n.
sözlü anlaşma oral contract n.
sözlü kanıt spoken evidence n.
sözlü kanıt oral evidence n.
sözlü taksimat parole partition n.
sözlü anlaşma parol contract n.
sözlü delil kuralı parol evidence rule n.
sözlü yargılama oral argument n.
(mahkeme ifadeleri gibi) sözlü ifadeleri yazıya döken kişi voice writer n.
(mahkeme ifadeleri gibi) sözlü ifadeleri yazıya döken kişi stenomask writer n.
(mahkeme ifadeleri gibi) sözlü ifadeleri yazıya döken kişi stenotype reporter n.
(mahkeme ifadeleri gibi) sözlü ifadeleri yazıya döken kişi court reporter n.
başvuranın genellikle duruşma yapılması konusunda yönlendirme talep ettiği, mahkemeye veya yargıca yapılan sözlü veya yazılı başvuru motion n.
yazılı bir şikayet olmaksızın sulh hakiminin sözlü emri doğrultusunda yapılan tutuklama parol arrest n.
sözlü (delil) parol adj.
sözlü olarak orally adv.
Politics
sözlü vaat oral promise n.
sözlü nota note verbal n.
sözlü düello verbal duel n.
sözlü nota note verbale n.
sözlü önerge verbal motion n.
sözlü önerge oral motion n.
(sözlü) tercüme genel müdürlüğü directorate-general for interpretation n.
Insurance
basın, yayın yoluyla iftira, sözlü hakarete karşı sigorta libel and slander insurance n.
Media
(radyo veya tv programını) sözlü olarak sunmak introduce v.
Technical
sözlü ve işitsel oral and aural adj.
Informatics
sözlü mesaj sistemi voice messaging system n.
sözlü mesaj postası voice mail n.
Medical
ağrının sözlü ifadesi verbal expression of pain n.
sözlü terapi oral therapy n.
Psychology
sözlü güçlendirme verbal strengthening n.
sözlü düşünme verbal thought n.
nesnelerin yazılı veya sözlü adlarını tanıyamama amnesic aphasia n.
nesnelerin yazılı veya sözlü adlarını tanıyamama nominal aphasia n.
nesnelerin yazılı veya sözlü adlarını tanıyamama anomic aphasia n.
nesnelerin yazılı veya sözlü adlarını tanıyamama anomia n.
nesnelerin yazılı veya sözlü adlarını tanıyamama amnestic aphasia n.
sözlü telkin verbal suggestion adj.
Math
sözlü problem word problem n.
Social Sciences
(halk bilimde) özellikle bir efsanenin öncülü niteliğinde olan ve kişisel deneyimleri aktaran sözlü anlatım memorate n.
yazı yerine sözlü olarak aktarılıp sürdürülen yasa oral law n.
Education
sözlü hak edebiyatı folk literature n.
sözlü sınav oral examination n.
sözlü sınav viva n.
(ingiltere/avrupa) sözlü sınav viva voce n.
Literature
sanatsal ifadenin yazılı veya sözlü alegori olarak yorumlanması allegoresis n.
sözlü manzumecilik/mısracılık oral verse-making n.
sözlü kompozisyon teorisi theory of oral composition n.
sözlü edebiyat geleneği tradition of oral literature n.
sözlü iletişim rhetoric n.
kompozisyonun sözlü içeriği rhetoric n.
alan yazınının sözlü içeriği rhetoric n.
sözlü abartıya düşkün kimse rhetorician n.
(siyahi amerikalıların sözlü geleneğinde) kafiyeli anlatı şiiri yazmak toast v.
her performansta hafızaya yardımcı olacak sözlü formüllerle doğaçlama yapılan (şiir) oral-formulaic adj.
Linguistics
sözlü-yazılı söylem spoken-written discourse n.
sözlü dil speech n.
sözlü dil spoken language n.
sözlü edebiyat oral literature n.
12. yüzyıldan 17. yüzyılın ortalarına kadar kullanılan sözlü ve yazılı bretonca medieval breton n.
14. yüzyıldan 17. yüzyılın başına kadar kullanılan sözlü ve yazılı kernevekçe medieval cornish n.
sözlü olmayan iletişim kinesic adj.
Religious
din eğitimi gören kimseye verilen sözlü dersler catechesis n.
(musevilikte) musa'dan sözlü olarak devredildiği varsayılan yasalar tradition n.
ağızdan ağıza yayılan sözlü ve geleneksel dini öğretiler unwritten doctrines n.
havarilerin sözlü olarak yaydığı bozulmamış incil kerugma n.
(zen budizmi'nde) bir aydınlanma aracı olarak öğrencilere verilen sözlü bulmaca koan n.
talmud'un yaklaşık olarak m.s. 200 yılında derlenmiş kutsal metinlerin sözlü tefsirini içeren ilk bölümü mishna n.
talmud'un yaklaşık olarak m.s. 200 yılında derlenmiş kutsal metinlerin sözlü tefsirini içeren ilk bölümü mishnah n.
Philosophy
sözlü iletişime dair acroamatic adj.
sözlü iletişime dair acroamatical adj.
sözlü iletişime dair acroatic adj.
Military
sözlü emir oral order n.
sözlü emir veren komutan verbal orders commanding officer n.
sözlü emir verbal order n.
sözlü meslek testi oral trade test n.
Sport
savunmasız hedefe haksız sözlü saldırı cheap shot n.
savunmasız hedefe haksız sözlü saldırı cheapshot n.
Art
sözlü anlatım sanatında tasvir edilen dünya diegesis n.
sözlü hale getirmek render v.
Music
16. yüzyıla özgü üç parçalı sözlü eser tricinium n.
ingilizlere özgü güldürücü sözlü bir rond catch n.
sözlü geleneğe ait olmayıp bir besteci tarafından bestelenmiş şarkı art music n.
daha çok yasadışı işleri konu alan bol küfürlü ve yaratıcı sözlü rap müzik türü underground rap n.
sözlü bölümleri tam ve orkestra bölümlerini piyano transkripsiyonu şeklinde gösteren nota vocal score n.
(şarkı yollu sözlü atışmalarda) dalga geçme veya iğneleme amaçlı meydan okuma picong [caribbean] n.
Theatre
sözlü diyalogları olan opera opéra comique n.
Cinema
sözlü film talking picture n.
sözlü yorum eklemek (belgesel veya performans gibi eserlere) narrate v.
Latin
sözlü akit verbis contrahitur n.
Archaic
bir konunun yazılı veya sözlü olarak gösterilmesi remonstrance n.
sözlü iletişim mouth n.
sözlü aktarım mouth n.
sözlü iletişim dialogism n.
Slang
sözlü iltifat warm fuzzies n.
sözlü uzlaşı lip service n.
umuma açık yerde kadınlara yapılan (özellikle sözlü) cinsel taciz eve teasing [india] n.
açık sözlü kimse squarehead [australia] n.
sözlü şiddet stick n.
sözlü tacize maruz kalmak get the business v.
sözlü tacizde bulunmak give (someone) the business v.
birine sözlü olarak saldırmak rank on someone v.
sözlü veya fiziksel saldırıda bulunmak hop [uk] v.
-e sözlü olarak saldırmak rank on v.
British Slang
birine sözlü olarak saldırmak eat the head off someone v.
Modern Slang
açık sözlü a buck fifty expr.