sınırlandırılmış - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

sınırlandırılmış



Bedeutungen von dem Begriff "sınırlandırılmış" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 11 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
sınırlandırılmış bordered adj.
sınırlandırılmış localized adj.
sınırlandırılmış confined adj.
sınırlandırılmış limited adj.
sınırlandırılmış bounded adj.
sınırlandırılmış delimited adj.
sınırlandırılmış localised adj.
sınırlandırılmış strangled adj.
Law
sınırlandırılmış limited adj.
Technical
sınırlandırılmış circumscribed adj.
Archaic
sınırlandırılmış strict adj.

Bedeutungen, die der Begriff "sınırlandırılmış" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 43 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
kullanımı sınırlandırılmış alan restricted space n.
sınırlandırılmış yetki limited authority n.
sınırlandırılmış bilgi pemican n.
sınırlandırılmış düşünce pemican n.
hareketi sınırlandırılmış mobility-limited adj.
kelimelerle sınırlandırılmış wordbound adj.
kelimelerle sınırlandırılmış word-bound adj.
belirgin bir hatla sınırlandırılmış limitate adj.
denizle sınırlandırılmış seabound adj.
denizle sınırlandırılmış sea-walled adj.
sınırlandırılmış anlamı veren ön ek circum- pref.
Trade/Economic
sınırlandırılmış fon restricted fund n.
Technical
izometrik sistemde küpün her yüzüne tekabül eden yirmi dört eşit üçgen yüz ile sınırlandırılmış katı nesne tetrahexahedron n.
izometrik sistemde küpün her yüzüne tekabül eden yirmi dört eşit üçgen yüz ile sınırlandırılmış katı nesne tetrakishexahedron n.
sınırlandırılmış alev yayılması limited flame spread n.
sınırlandırılmış el gazı limited hand throttle n.
sınırlandırılmış yangın tehlikesi limited fire hazard n.
sınırlandırılmış alan yangını compartment fire n.
üç koordinat düzlemiyle sınırlandırılmış alan sectant n.
izometrik sistemde küpün her yüzüne tekabül eden yirmi dört eşit üçgen yüz ile sınırlandırılmış katı nesneye ait tetrahexahedral adj.
yanal genişlemesi sınırlandırılmış laterally constrained adj.
Computer
sınırlandırılmış ver export delimited expr.
sınırlandırılmış bağla link delimited expr.
Telecom
sınırlandırılmış kanal restricted channel n.
Railway
trafiği sınırlandırılmış tek hat single track with restricted traffic n.
Aeronautic
öğrenme için sınırlandırılmış zaman restricted time for n.
Medical
(röntgen veya tıbbi cihaz ile incelenen) bir organda sınırlandırılmış inceleme alanı spot n.
Pharmaceutics
bulundurulması ve kullanılması kanunen sınırlandırılmış olan (ilaç) controlled adj.
Statistics
sınırlandırılmış ki-kare sınaması restricted chi-square test n.
sınırlandırılmış ardışık işlem restricted sequential procedure n.
sınırlandırılmış raslantılama restricted randomisation n.
sınırlandırılmış en çok olabilirlik restricted maximum likelihood n.
sınırlandırılmış rasgeleleştirme restricted randomisation n.
Chemistry
(izometrik sistemde) küpün her yüzünde dört eşit üçgen bulunan ve toplamda yirmi dört eşit üçgen yüz ile sınırlandırılmış katı fluoroid n.
Biology
bilimsel deneylerde kullanılması için boyut veya kapsam olarak sınırlandırılmış ekosistem mesocosm n.
Education
özel gereksinimli çocukların, akranlarıyla en sınırlandırılmış ortamlarda bulunduğu eğitim ortamı least restrictive environment n.
Meteorology
azami yatay görüşü 55 metre (180 feet) olarak sınırlandırılmış zero adj.
Military
anlaşma ile sınırlandırılmış teçhizat treaty limited items n.
antlaşmayla sınırlandırılmış silah ve araç treaty limited equipment n.
sınırlandırılmış trafik restricted traffic n.
sınırlandırılmış alan area of limitation n.
Printery
beyaz alanla çevrili olup kesintisiz ince çizgi ile sınırlandırılmış (harf) rimmed adj.
Abbreviation
sınırlandırılmış alan aol (area of limitation) n.