|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
olanak sağlayan |
conducive adj.
|
|
General |
|
2 |
General |
sağlayan (bilgi, cevap) |
elicitor n.
|
|
3 |
General |
bir hayır kurumu vb için gelir sağlayan |
endower n.
|
|
4 |
General |
tahliye sağlayan aygıt |
evacuator n.
|
|
5 |
General |
denge sağlayan |
equilibrator n.
|
|
6 |
General |
mal sağlayan firma |
supplier n.
|
|
7 |
General |
sağlayan kimse |
procurer n.
|
|
8 |
General |
delik (gaz veya sıvının giriş çıkışını sağlayan) |
vent n.
|
|
9 |
General |
sürekli tekrarlandığında ruhani güçlerin uyandırılmasını sağlayan kutsal söz |
mantra n.
|
|
10 |
General |
sal ya da benzeri bir deniz aracının insan gücü ile suda hareket etmesini sağlayan alet |
oar n.
|
|
|
11 |
General |
sağlayan kimse |
purveyor n.
|
|
12 |
General |
hava şartlarından koruma da sağlayan küçük motosiklet |
motor scooter n.
|
|
13 |
General |
bir yapıya girmeyi sağlayan veya odaları birleştiren genellikle dar geçit |
corridor n.
|
|
14 |
General |
kredi sağlayan |
creditor n.
|
|
15 |
General |
bisikletin veya motosikletin ayakta durmasını sağlayan destek |
kickstand n.
|
|
16 |
General |
hayvanın sınırlı bir alan içinde serbestçe hareket etmesini sağlayan ip |
tether n.
|
|
17 |
General |
sağlayan kimse |
provider n.
|
|
18 |
General |
ön ve arka kısımları daha geniş böylece dönüşlerde kolaylık sağlayan kayak |
carving ski n.
|
|
19 |
General |
para sağlayan kimse |
sponsor n.
|
|
20 |
General |
gelişme sağlayan kimse |
refiner n.
|
|
21 |
General |
üstünlük sağlayan şey |
advantage n.
|
|
22 |
General |
kişinin kara batmadan yürümesini sağlayan bir ayakkabı veya ayakkabıya iliştirilen bir düzenek |
snowshoe n.
|
|
23 |
General |
gerekli alet veya silahları sağlayan |
equipper n.
|
|
24 |
General |
maddi destek sağlayan kimse |
sponsor n.
|
|
25 |
General |
genellikle çocuklar için, yatacak yer hazırlamada kolaylık sağlayan küçük yatak |
cot n.
|
|
26 |
General |
embriyonun gelişimini sağlayan yumurta kısmı |
yolk n.
|
|
27 |
General |
geçimini sağlayan kimse |
breadwinner n.
|
|
28 |
General |
gözleme sistemine bilgi sağlayan birim |
reporting unit for surveillance n.
|
|
29 |
General |
kanuni yetkisi olmayan, kendi fikrine göre zorla düzen sağlayan kimse |
vigilante n.
|
|
30 |
General |
yiyecek sağlayan kimse |
caterer n.
|
|
|
31 |
General |
haksız çıkar sağlayan |
gonif n.
|
|
32 |
General |
bir sıvının sprey halinde dağıtılmasını sağlayan aygıt |
nebuliser n.
|
|
33 |
General |
bir sıvının sprey halinde dağıtılmasını sağlayan aygıt |
nebulizer n.
|
|
34 |
General |
rahatlık sağlayan şey |
amenity n.
|
|
35 |
General |
fermuarın tutup çekilmesini sağlayan minik sapı |
pull n.
|
|
36 |
General |
ailenin geçimini sağlayan kişi |
breadwinner n.
|
|
37 |
General |
barışı sağlayan |
peace maker n.
|
|
38 |
General |
göğüsleri alttan destekleyerek dik ve yukarda görünmelerini sağlayan sütyen |
push-up bra n.
|
|
39 |
General |
finans sağlayan kimse |
financial provider n.
|
|
40 |
General |
bedenin rahatını sağlayan şeyler |
creature comforts n.
|
|
41 |
General |
geçimini balıkçılıkla sağlayan köy |
fishing village n.
|
|
42 |
General |
enerji tasarrufu sağlayan |
energy saver n.
|
|
43 |
General |
yiyecek içecek sağlayan kimse |
caterer n.
|
|
44 |
General |
geçimini kiliseye yapılan bağışlarla sağlayan din görevlisi |
friar n.
|
|
45 |
General |
geçimini kiliseye yapılan bağışlarla sağlayan din görevlisi |
mendicant n.
|
|
46 |
General |
uyum sağlayan kişi veya şey |
acclimatiser n.
|
|
47 |
General |
uyum sağlayan kişi veya şey |
acclimatizer n.
|
|
48 |
General |
içme suyu sağlayan kaynak |
spring supplying drinking water n.
|
|
49 |
General |
mal veya hizmet sağlayan iş |
purveyor n.
|
|
50 |
General |
ödev sitesi veya bedava veya ücretle makale-kitap sağlayan internet sitesi |
paper mills n.
|
|
51 |
General |
cep telefonunun kılıfında telefonun dik durmasını sağlayan ince bölme |
standee n.
|
|
52 |
General |
(kitapların rafta sabit durmasını sağlayan) kitap desteği |
bookend n.
|
|
53 |
General |
mal veya hizmet sağlayan iş |
achatour n.
|
|
54 |
General |
sağlayan kimse |
achatour n.
|
|
55 |
General |
uyum sağlayan |
accorder n.
|
|
56 |
General |
bir ürün veya cihazın kolayca alınabilmesini sağlayan mekanizma |
takedown n.
|
|
57 |
General |
üstünlük sağlayan yer |
advantage ground n.
|
|
58 |
General |
bilişim şirketinde bilgi aktarımını sağlayan fiziksel altyapının hasar görmesi sonucunda hiçbir işin yapılamadığı gün |
backhoe day n.
|
|
59 |
General |
su ihtiyaçlarını gidermeleri için bitkilerin altına serilen, kılcal hareketle su aktarımı sağlayan altlık |
capillary matting n.
|
|
60 |
General |
güvenlik ve gizlilik sağlayan yer |
castle n.
|
|
61 |
General |
pikapta kayıtların otomatik olarak art arda çalmasını sağlayan uzantı |
record-changer n.
|
|
62 |
General |
karşılığında benzer bir hizmet veya ödül almak için başka birine hizmet, şirket veya kamu parası sağlayan kişi |
backscratcher n.
|
|
63 |
General |
zor dönemlerde destek sağlayan kimse |
backstop n.
|
|
64 |
General |
at arabasında seyahat eden yolcunun sürücüyle iletişim kurmasını sağlayan ip |
checkstring n.
|
|
65 |
General |
bir yarışmada diğerlerine göre avantaj sağlayan pozisyon |
the inside track n.
|
|
66 |
General |
yürüyerek ulaşım sağlayan kimse |
tramp n.
|
|
67 |
General |
belirli bir konuda pratik bilgi sağlayan öğretici yayın |
tutorial n.
|
|
68 |
General |
aynı anda iki kriteri sağlayan şey |
twofer n.
|
|
69 |
General |
kazanç sağlayan |
yielder n.
|
|
70 |
General |
yoksul insanlara konaklama sağlayan ev |
ashram n.
|
|
|
71 |
General |
çok çabuk uyum sağlayan kimse |
zelig n.
|
|
72 |
General |
denge sağlayan |
evener n.
|
|
73 |
General |
karakter veya ahlaki tutarlılık sağlayan özellik |
ballast n.
|
|
74 |
General |
zihinsel veya duygusal tutarlılık sağlayan şey |
ballast n.
|
|
75 |
General |
haksız kazanç sağlayan kimse |
bandit n.
|
|
76 |
General |
nesneleri diz üstüne koyabilme imkanı sağlayan yastıklı veya kısa ayaklı düz tahta |
lap desk n.
|
|
77 |
General |
eve caddeden veya sokaktan girişi sağlayan kapı |
maindoor n.
|
|
78 |
General |
üstünlük sağlayan yer |
vantage ground n.
|
|
79 |
General |
yiyecek sağlayan kimse |
viander n.
|
|
80 |
General |
güvenliği sağlayan mekanik cihaz |
safeguard n.
|
|
81 |
General |
hukuk yardımı sağlayan kimse/bölüm |
legal n.
|
|
82 |
General |
galibiyeti sağlayan kimse |
winner n.
|
|
83 |
General |
geçimini kiliseye yapılan bağışlarla sağlayan din görevlisi |
mendiant n.
|
|
84 |
General |
geçimini kiliseye yapılan bağışlarla sağlayan din görevlisi |
mendinant [obsolete] n.
|
|
85 |
General |
kısıtlı okuyucu kitlesine, genellikle abonelik sistemi ile özel bilgi akışı sağlayan online yayıncılık |
micropublishing n.
|
|
86 |
General |
belirli bir topluluğa süt sağlayan bölge |
milkshed n.
|
|
87 |
General |
el işleri için desteklenmiş bir yüzey sağlayan bir yatay panel |
workboard n.
|
|
88 |
General |
el işleri için desteklenmiş bir yüzey sağlayan bir yatay panel |
work-board n.
|
|
89 |
General |
kayakçıları helikopter ile tepelere bırakılıp oradan aşağı kaymalarını sağlayan bir spor türü |
heliskiing n.
|
|
90 |
General |
başka hava aracını taşıyan, havalanmasını sağlayan veya kumanda eden uçak |
mother plane n.
|
|
91 |
General |
(tahkimat) yayaların sur duvarı gibi bariyer teşkil eden yapılardan geçmesini sağlayan ahşap dönerkapı |
moulinet n.
|
|
92 |
General |
hava sağlayan şey |
lung n.
|
|
93 |
General |
(eskiden) gel-git ırmaklarının çamurundaki ıvır zıvırları toplayarak geçim sağlayan kimse |
mudlark n.
|
|
94 |
General |
hoş bir değişiklik sağlayan şey |
oasis n.
|
|
95 |
General |
ölçü sağlayan |
rhythmist n.
|
|
96 |
General |
fayda sağlayan etkinlik |
grace [obsolete] n.
|
|
97 |
General |
fayda sağlayan güç |
grace [obsolete] n.
|
|
98 |
General |
imtiyaz sağlayan faaliyet veya başarı |
grace n.
|
|
99 |
General |
turnuvalarda sol omuz ve göğüs için ek koruma sağlayan zırhlı levha parçası |
grand-guard n.
|
|
100 |
General |
avantaj sağlayan şey |
offset n.
|
|
101 |
General |
güvenlik veya destek sağlayan kimse |
rock n.
|
|
102 |
General |
iletişimi sağlayan kimse tarafından irtibat kurulan kişi |
communicatee n.
|
|
103 |
General |
bilgi sağlayan kimse |
informer [obsolete] n.
|
|
104 |
General |
bilgi sağlayan film |
infotainment n.
|
|
105 |
General |
çıkar sağlayan şey |
ingratiation n.
|
|
106 |
General |
sıkı disiplin sağlayan yönetici |
drillmaster n.
|
|
107 |
General |
hakimiyet sağlayan konum |
drivers seat n.
|
|
108 |
General |
üstünlük sağlayan şey |
favor n.
|
|
109 |
General |
yemek sağlayan şey |
feeder n.
|
|
110 |
General |
besin sağlayan şey |
feeder n.
|
|
111 |
General |
mahrem bilgilere erişim sağlayan konum |
inside n.
|
|
112 |
General |
tam görüş alanı sağlayan bölge |
panopticon n.
|
|
113 |
General |
genel görüş sağlayan bina |
panorama n.
|
|
114 |
General |
iskoçya reformist kilisesinde bağışlardan yeterli pay almayı sağlayan bir plan |
plat [obsolete] n.
|
|
115 |
General |
iskoçya reformist kilisesinde bağışlardan yeterli pay almayı sağlayan plandan sorumlu komisyon |
plat [obsolete] n.
|
|
116 |
General |
(kurgu) boyutlar arası geçiş sağlayan kapı |
portal n.
|
|
117 |
General |
ticari işlemleri kaydederek ilgili kayıtlara giriş sağlayan kimse |
poster n.
|
|
118 |
General |
hendeğin dibine kazılıp içinde yakılan ateşle kale savunması sağlayan siper |
coffer n.
|
|
119 |
General |
çalışanlar için mesai saatinde gündüz kursu sağlayan program |
day release [uk] n.
|
|
120 |
General |
engelli bireylere mali destek sağlayan program |
disability n.
|
|
121 |
General |
engelli bireylere mali destek sağlayan programın sunduğu ekonomik yardım |
disability n.
|
|
122 |
General |
beş atın yan yana araç çekmesini sağlayan düzenek |
five-abreast n.
|
|
123 |
General |
beş atın yan yana araç çekmesini sağlayan düzenek |
five-horse string out n.
|
|
124 |
General |
film kamerasının önünde yer alan ve filmin ışık almasını sağlayan dikdörtgen açıklık |
gate n.
|
|
125 |
General |
(anglo-sakson ve töton kanunlarında) tutuklanmadan muafiyet sağlayan güvenli bölge |
precinct n.
|
|
126 |
General |
bazı yahudi topluluklarındaki çöpçatanlıkla geçimini sağlayan kimse |
schatchen n.
|
|
127 |
General |
fiziksel bir nesnenin farkına varmayı sağlayan şey |
sensation n.
|
|
128 |
General |
dış dünyanın idrak edilmesini sağlayan yeti |
sensory faculty n.
|
|
129 |
General |
dolandırıcının kurban adayının sevgisini kazanmasını sağlayan kimse |
shill n.
|
|
130 |
General |
kabuk ayıklayarak geçimini sağlayan kimse |
shucker n.
|
|
131 |
General |
sessizlik sağlayan kimse |
shusher n.
|
|
132 |
General |
emek tasarrufu sağlayan cihaz |
labour-saving device n.
|
|
133 |
General |
emek tasarrufu sağlayan cihaz |
labor-saving device n.
|
|
134 |
General |
dört atın yan yana gitmesini sağlayan aparat |
four-abreast n.
|
|
135 |
General |
mesleki eğitim sağlayan devlet destekli kuruluş |
skillcentre [uk] n.
|
|
136 |
General |
üst fıçıdaki genç şarabın alt fıçıdaki olgun şarap ile karıştırılması sonucu lezzet istikrarı sağlayan bir sistem |
solera n.
|
|
137 |
General |
üst fıçıdaki genç şarabın alt fıçıdaki olgun şarap ile karıştırılması sonucu lezzet istikrarı sağlayan bir sistem |
solera system n.
|
|
138 |
General |
denge sağlayan kimse/nesne |
poiser n.
|
|
139 |
General |
koruma sağlayan madde |
protectant n.
|
|
140 |
General |
belirli hususlarda koruma sağlayan resmi yazı |
protection n.
|
|
141 |
General |
daha iyi duyabilmeyi sağlayan borumsu bir cihaz |
sonifer n.
|
|
142 |
General |
kağıt üzerinde eşit gerilim sağlayan küçük merdane |
spreader n.
|
|
143 |
General |
kiranın belirli bir bölümünde indirim sağlayan devlet desteği |
standard housing benefit n.
|
|
144 |
General |
(erkek için) maddi getiri sağlayan mal |
stock [obsolete] n.
|
|
145 |
General |
bir şemsiyenin açılıp kapanmasını sağlayan esnek tel |
stretcher n.
|
|
146 |
General |
ödenek sağlayan kimse |
subsidiser [uk] n.
|
|
147 |
General |
ödenek sağlayan kimse |
subsidizer [us] n.
|
|
148 |
General |
sinir hücreleri arasındaki iletişimi sağlayan fonksiyon |
synapse n.
|
|
149 |
General |
bir şeyin aynı anda meydana gelmesini sağlayan uyarlama |
synchronising n.
|
|
150 |
General |
bir şeyin aynı anda meydana gelmesini sağlayan uyarlama |
synchronizing n.
|
|
151 |
General |
bir şeyi sağlayan kişi olarak bilinmek |
be credited with v.
|
|
152 |
General |
topun ağzını nişan çizgisinin namlu içine paralel olmasını sağlayan metal parça ile teçhiz etmek |
dispart v.
|
|
153 |
General |
üstünlük sağlayan |
favouring v.
|
|
154 |
General |
üstünlük sağlayan |
favoring v.
|
|
155 |
General |
uyum sağlayan |
cohesive adj.
|
|
156 |
General |
doğum kontrolü sağlayan |
contraceptive adj.
|
|
157 |
General |
dolaşımı sağlayan |
cyclical adj.
|
|
158 |
General |
zamana uyum sağlayan |
timeserving adj.
|
|
159 |
General |
dolaşımı sağlayan |
cyclic adj.
|
|
160 |
General |
uyum sağlayan |
adaptable adj.
|
|
161 |
General |
kendi geçimini sağlayan |
independent adj.
|
|
162 |
General |
çok çalışmaya karşılık az kazanç sağlayan |
hardscrabble adj.
|
|
163 |
General |
üstünlük sağlayan |
outmaneuvering adj.
|
|
164 |
General |
üremeyi sağlayan |
reproductive adj.
|
|
165 |
General |
su tasarrufu sağlayan |
water-saving adj.
|
|
166 |
General |
dezavantaj sağlayan |
disadvantaging adj.
|
|
167 |
General |
yüksek güvenlik sağlayan |
providing high security adj.
|
|
168 |
General |
dolaşımı sağlayan |
circulatory adj.
|
|
169 |
General |
üstünlük sağlayan |
outmanoeuvring adj.
|
|
170 |
General |
yardım sağlayan |
habilitative adj.
|
|
171 |
General |
indirim sağlayan (kupon) |
cents-off adj.
|
|
172 |
General |
ferahlık sağlayan |
balmy adj.
|
|
173 |
General |
üstünlük/avantaj sağlayan |
advantageous adj.
|
|
174 |
General |
yardım sağlayan |
adminicular adj.
|
|
175 |
General |
yardım sağlayan |
adminiculary adj.
|
|
176 |
General |
mahremiyet sağlayan (yer) |
reclusive adj.
|
|
177 |
General |
huzuru sağlayan |
reconciling adj.
|
|
178 |
General |
oldukça geniş yer sağlayan |
rangy adj.
|
|
179 |
General |
emek tasarrufu sağlayan |
labor-saving adj.
|
|
180 |
General |
beslenme sağlayan |
nutritionary adj.
|
|
181 |
General |
geçiş hakkı sağlayan |
through adj.
|
|
182 |
General |
hoşluk sağlayan |
amenity adj.
|
|
183 |
General |
kazanç sağlayan |
yielding adj.
|
|
184 |
General |
imkan sağlayan |
enabling adj.
|
|
185 |
General |
olanak sağlayan |
enabling adj.
|
|
186 |
General |
ihtiyaç duyulan faydayı sağlayan |
utility adj.
|
|
187 |
General |
yeterli boş yere olanak sağlayan |
uncrowded adj.
|
|
188 |
General |
denge sağlayan |
equilibratory adj.
|
|
189 |
General |
kaçış sağlayan |
escape adj.
|
|
190 |
General |
finansal destek sağlayan kişi tarafından kontrol edilen |
kept adj.
|
|
191 |
General |
değerli eşyaların emniyetini sağlayan |
safe-deposit adj.
|
|
192 |
General |
büyük miktarda para sağlayan |
big-money adj.
|
|
193 |
General |
gerekli olanın en azını sağlayan |
minimalist adj.
|
|
194 |
General |
ortalamadan daha yüksek gelir sağlayan (finansal araç) |
high-income adj.
|
|
195 |
General |
inziva sağlayan |
retreatful adj.
|
|
196 |
General |
geri dönüş sağlayan |
return adj.
|
|
197 |
General |
değişim sağlayan |
revolutional adj.
|
|
198 |
General |
kar sağlayan |
lucriferous adj.
|
|
199 |
General |
kar sağlayan |
lucrific adj.
|
|
200 |
General |
lükslük sağlayan |
luxury adj.
|
|
201 |
General |
zamanın ruhuna uyum sağlayan |
right-on adj.
|
|
202 |
General |
uygulama sağlayan |
implemental adj.
|
|
203 |
General |
uygulama sağlayan |
implementary adj.
|
|
204 |
General |
birçok farklı şeyi sağlayan |
omnibus adj.
|
|
205 |
General |
birçok farklı durumu sağlayan |
omnibus adj.
|
|
206 |
General |
bir odadan diğerine doğrudan geçiş sağlayan |
communicating adj.
|
|
207 |
General |
rakibe üstünlük sağlayan |
competitive adj.
|
|
208 |
General |
uyum sağlayan |
congenial adj.
|
|
209 |
General |
katılaşma sağlayan |
concretive [obsolete] adj.
|
|
210 |
General |
bütünleşme sağlayan |
concretive [obsolete] adj.
|
|
211 |
General |
fayda sağlayan |
do-good adj.
|
|
212 |
General |
huzurevi bakımı sağlayan |
domiciliary adj.
|
|
213 |
General |
bakım hizmeti sağlayan |
domiciliary adj.
|
|
214 |
General |
yiyecek sağlayan |
pabulous adj.
|
|
215 |
General |
beslenme sağlayan |
pabulous adj.
|
|
216 |
General |
düzeni sağlayan |
policied adj.
|
|
217 |
General |
asayişi sağlayan |
policied adj.
|
|
218 |
General |
güvenliği sağlayan |
policied adj.
|
|
219 |
General |
olanak sağlayan |
favorable adj.
|
|
220 |
General |
ayrıcalık sağlayan |
favored adj.
|
|
221 |
General |
olanak sağlayan |
favourable adj.
|
|
222 |
General |
ayrıcalık sağlayan |
favoured adj.
|
|
223 |
General |
(topluluğa, kulübe) giriş sağlayan |
initiatory adj.
|
|
224 |
General |
olanak sağlayan |
inservient [obsolete] adj.
|
|
225 |
General |
ileri-geri hareket sağlayan cihaz ile ilgili |
positive adj.
|
|
226 |
General |
(hükümet) asayişi sürdürenlerin ötesinde faaliyet kontrolü sağlayan |
positive adj.
|
|
227 |
General |
(hükümet) asayişi sürdürenlerin ötesinde faaliyet düzenlemesi sağlayan |
positive adj.
|
|
228 |
General |
güvenliği sağlayan |
salvatory adj.
|
|
229 |
General |
şartları sağlayan |
fitted adj.
|
|
230 |
General |
uyum sağlayan |
fitting adj.
|
|
231 |
General |
düzeni sağlayan |
orderly adj.
|
|
232 |
General |
dış tarafa erişim sağlayan |
outside adj.
|
|
233 |
General |
gözlemlenmiş verinin basitçe açıklanmasını sağlayan |
parsimonious adj.
|
|
234 |
General |
tüm grup üyelerinin katılımını sağlayan |
participatory adj.
|
|
235 |
General |
amatör olmasına karşın maddi kazanç sağlayan |
semiamateur adj.
|
|
236 |
General |
hizmet sağlayan |
service adj.
|
|
237 |
General |
hizmet sağlayan |
servient adj.
|
|
238 |
General |
koruma sağlayan |
sheltery adj.
|
|
239 |
General |
barınak sağlayan |
sheltery adj.
|
|
240 |
General |
kestirme sağlayan |
shortcut adj.
|
|
241 |
General |
(özellikle yoksul) çocuklar için kır veya açık hava aktiviteleri sağlayan |
fresh air adj.
|
|
242 |
General |
koruma sağlayan |
protective adj.
|
|
243 |
General |
inziva ortamı sağlayan |
snug adj.
|
|
244 |
General |
caddeye geçiş sağlayan |
street adj.
|
|
245 |
General |
kolayca uyum sağlayan |
supple adj.
|
|
246 |
General |
(çorap) basınç sağlayan |
support adj.
|
|
247 |
General |
dayanak sağlayan |
support adj.
|
|
248 |
General |
sağ kalmayı sağlayan |
survivable adj.
|
|
249 |
General |
uyum sağlayan |
synergistical adj.
|
|
250 |
General |
köpeği oturtan ve o halde kalmasını sağlayan bir emir kelimesi |
hup interj.
|
|
251 |
General |
sağlayan anlamı veren son ek |
-genous suf.
|
|
Phrasals |
|
252 |
Phrasals |
(bilardo oyunlarında) topa geriye dönmesini sağlayan bir vuruş yapmak |
screw back v.
|
|
Colloquial |
|
253 |
Colloquial |
vergi indirimi veya yasalardaki açıkları kullanarak kazanç sağlayan şirket/yönetici |
corporate welfare bum n.
|
|
254 |
Colloquial |
işletmeye ilk aşamalarında yatırım yaparak büyümesini sağlayan girişimci |
angel investor n.
|
|
255 |
Colloquial |
işletmeye ilk aşamalarında yatırım yaparak büyümesini sağlayan girişimci |
business angel n.
|
|
256 |
Colloquial |
acı veya ekşi gıdaların tatlı olarak algılanmasını sağlayan bir proteine sahip synsepalum meyvesi |
miracle fruit n.
|
|
257 |
Colloquial |
birleşik krallık'ta eskiden 16-18 yaş arasındaki gençlere staj ve çalışma sağlayan programla işe girmiş genç |
yopper [uk] n.
|
|
258 |
Colloquial |
hırsızlara kalacak yer sağlayan pansiyon |
flash-case [obsolete] n.
|
|
259 |
Colloquial |
hırsızlara kalacak yer sağlayan pansiyon |
flash-ken [obsolete] n.
|
|
260 |
Colloquial |
akranlarının değerlerine, kültürüne ve davranışlarına uyum sağlayan beyaz güneyli |
good ol' boy n.
|
|
261 |
Colloquial |
beyaz topun istenen topa çarpmasından sonra geri dönüp gelmesini sağlayan vuruşu yapmak |
put some reverse english on it v.
|
|
262 |
Colloquial |
gülümseyin (fotoğraf çekilirken söylendiğinde ağzın gülümseme şeklini almasını sağlayan ifade) |
cheese interj.
|
|
Idioms |
|
263 |
Idioms |
birinin daha iyi bir insan olmasını sağlayan neden |
the making of n.
|
|
264 |
Idioms |
kişinin takip edilmesini sağlayan fiziksel/dijital iz |
paper trail n.
|
|
265 |
Idioms |
avantaj yaratan/sağlayan konum/görev |
a bully pulpit n.
|
|
266 |
Idioms |
rahatlığı sağlayan şeyler |
one's creature comforts n.
|
|
267 |
Idioms |
sistemin işlemesini sağlayan küçük bir parça |
a cog in the machine n.
|
|
268 |
Idioms |
başkasının ölümü ya da talihsizliğinden kazanç sağlayan kimse |
grave-dancer n.
|
|
269 |
Idioms |
kusurların görmezden gelinmesini sağlayan özellik |
redeeming feature n.
|
|
270 |
Idioms |
kötü yönlerin/kusurların tolere edilmesini sağlayan özellik |
redeeming feature n.
|
|
271 |
Idioms |
belli bir alanda/işte her şeye erişimi sağlayan şey/anahtar/kilit nokta |
the keys to the kingdom n.
|
|
272 |
Idioms |
bir şeye açık erişim sağlayan anahtar/şey/kilit nokta |
the keys to the kingdom n.
|
|
273 |
Idioms |
birini bir yere gönderip olmayan bir şey istetip uzunca bir süre orada boşuna beklemesini sağlayan şaka |
a long stand n.
|
|
274 |
Idioms |
birini bir yere gönderip olmayan bir şey istetip uzunca bir süre orada boşuna beklemesini sağlayan şaka |
a long weight n.
|
|
275 |
Idioms |
yük treninin en arkasında bulunan ve mürettebat için yaşama ve uyuma alanı sağlayan vagon |
monkey wagon [dated] n.
|
|
276 |
Idioms |
avantaj sağlayan başarı |
a calling card [us] n.
|
|
277 |
Idioms |
kolay kar sağlayan iş |
a licence to print money [uk/australia] n.
|
|
278 |
Idioms |
birinin kendinden geçmesini sağlayan ilaç |
a mickey finn n.
|
|
279 |
Idioms |
işlerin hallolmasını sağlayan kimse |
a mover and a shaker n.
|
|
280 |
Idioms |
gücünü/nüfuzunu/parasını kullanarak işlerin olmasını sağlayan kimse |
a mover and a shaker n.
|
|
281 |
Idioms |
telefon ya da uzaktan bilgisayar kullanımı aracılığıyla mesaj bırakmayı sağlayan bilgisayar hizmeti |
bulletin board n.
|
|
282 |
Idioms |
avantaj sağlayan konum/görev |
bully pulpit n.
|
|
283 |
Idioms |
indirimde olup kalmayan bir ürünü sonraki bir tarihte alabilme hakkı sağlayan kağıt |
rain check (on something) n.
|
|
284 |
Idioms |
kadınların gelmesini sağlayan şey |
chick magnet n.
|
|
285 |
Idioms |
sistemin işlemesini sağlayan küçük bir parça |
cog in the machine n.
|
|
286 |
Idioms |
sistemin işlemesini sağlayan küçük bir parça |
cog in the wheel n.
|
|
287 |
Idioms |
bedenin rahatını sağlayan şey |
creature comfort n.
|
|
288 |
Idioms |
yiyecek, giyinme, barınma gibi fiziksel rahatlığı sağlayan ihtiyaçlar |
creature comfort n.
|
|
289 |
Idioms |
rahatlığı sağlayan şey |
creature comfort n.
|
|
290 |
Idioms |
kolay kazanç sağlayan iş |
gravy train n.
|
|
291 |
Idioms |
ulaşımını kaykayla sağlayan kimse |
sidewalk surfer n.
|
|
292 |
Idioms |
takım çalışmasına/gruba uyum sağlayan kimse |
team player n.
|
|
293 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) iyi yerlere gelmesini sağlayan şey olmak |
be the making of (someone or something) v.
|
|
294 |
Idioms |
birinin/bir şeyin iyi yerlere gelmesini sağlayan şey olmak |
be the making of somebody/something v.
|
|
295 |
Idioms |
birinin iyi yerlere gelmesini sağlayan şey olmak |
be the making of someone v.
|
|
296 |
Idioms |
birinin/bir şeyin iyi yerlere gelmesini sağlayan şey olmak |
be the making of someone/something v.
|
|
297 |
Idioms |
konfor sağlayan modern eşyalı |
(with) all mod cons adj.
|
|
298 |
Idioms |
konfor sağlayan elektronik eşyalı |
(with) all mod cons adj.
|
|
299 |
Idioms |
cinsiyetin değişmesini sağlayan |
gender-bending adj.
|
|
300 |
Idioms |
haksız vergi kazancı sağlayan |
tax-and-spend adj.
|
|
301 |
Idioms |
doğaçlama davranmayı sağlayan kısım |
the top of one's mind expr.
|
|
302 |
Idioms |
doğaçlama davranmayı sağlayan kısım |
the top of one's head expr.
|
|
303 |
Idioms |
sistemin işlemesini sağlayan önemsiz kişi |
a small cog in a large machine expr.
|
|
304 |
Idioms |
sistemin işlemesini sağlayan önemsiz kişi |
a small cog in a large wheel expr.
|
|
Trade/Economic |
|
305 |
Trade/Economic |
erzak sağlayan |
achatour n.
|
|
306 |
Trade/Economic |
rüçhan hakkı sağlayan hisse senedi çıkarma |
capitalization issue n.
|
|
307 |
Trade/Economic |
borsada işlem gören menkul kıymetler için borsa aracılarına fiyat teklifleri sağlayan bilgisayarlı veri sistemi |
national association of securities dealers automated quotations n.
|
|
308 |
Trade/Economic |
müşterilerin bilgisayar ağı aracılığıyla bankacılık hizmetlerinden yararlanmalarını sağlayan uygulama |
telebanking n.
|
|
309 |
Trade/Economic |
(özellikle doğu asya'da) hızlı ekonomik büyüme sağlayan ülke |
tiger n.
|
|
310 |
Trade/Economic |
şirkette satış, nakliye, halkla ilişkiler veya üretim programına uyulmasını sağlayan departman |
traffic department n.
|
|
311 |
Trade/Economic |
küçük şirketlerin sermaye artırmasına olanak sağlayan londra menkul kıymetler borsası |
alternative investment market (aim) n.
|
|
312 |
Trade/Economic |
açıklama sağlayan belge numarası |
legend n.
|
|
313 |
Trade/Economic |
ailelere kolaylık sağlayan otel |
family hotel n.
|
|
314 |
Trade/Economic |
antrepo makbuzunun başkasına devrini sağlayan belge |
warehouse transfer permit n.
|
|
315 |
Trade/Economic |
aynı fabrikada ufak partiler halinde farklı malların üretilmesine olanak sağlayan türde bir otomasyon |
flexible manufacturing system n.
|
|
316 |
Trade/Economic |
aynı hisse senetlerini alıp satarak arada oluşan farktan kar sağlayan yatırım kurumu |
open end investment trust n.
|
|
317 |
Trade/Economic |
az gelişmiş ülkelere kalkınma amaçlı uzun vadeli kredi sağlayan uluslararası finansal kuruluş |
international bank for reconstruction and development n.
|
|
318 |
Trade/Economic |
belirli bir minimum gerektiren ve faiz geliri sağlayan çek hesabı |
super-now account n.
|
|
319 |
Trade/Economic |
dağıtılan malların mülkiyetini hiçbir zaman üzerine almadan malın devrini sağlayan firma |
agent middleman n.
|
|
320 |
Trade/Economic |
değer artışı sağlayan hisse senedi |
growth stock n.
|
|
321 |
Trade/Economic |
emek tasarrufu sağlayan teknolojik gelişme |
labor saving technological progress n.
|
|
322 |
Trade/Economic |
erzak sağlayan |
purveyor n.
|
|
323 |
Trade/Economic |
gelir sağlayan |
earner n.
|
|
324 |
Trade/Economic |
gelecekteki tüm belirsizlik durumlarında diğer bir mali varlığa göre daha düşük getiri sağlayan yatırım aracı |
dominated asset n.
|
|
325 |
Trade/Economic |
görerek ve işiterek öğretmeyi sağlayan araçlar |
audio-visual aids n.
|
|
326 |
Trade/Economic |
gümrük resminin iadesini sağlayan belge |
debenture n.
|
|
327 |
Trade/Economic |
hizmet sağlayan işletmelerinin stok maliyeti |
cost of inventories of a service provider n.
|
|
328 |
Trade/Economic |
her bir değişkenin etkilerini belirlemek amacıyla bu değişkenlerin ayarlanmasına olanak sağlayan özel bilgisayar yazılımları |
spreadsheets n.
|
|
329 |
Trade/Economic |
hızlı değer artışı sağlayan fonlar |
rapid growth funds n.
|
|
330 |
Trade/Economic |
işgücü tasarrufu sağlayan |
labour saver n.
|
|
331 |
Trade/Economic |
insan gücünden ve emeğinden tasarruf sağlayan makineler |
labour saving machinery n.
|
|
332 |
Trade/Economic |
işten ayrılma sonrasında fayda sağlayan planlar |
post-employment benefit plans n.
|
|
333 |
Trade/Economic |
internet ortamında projelere katılımcı finansman desteği sağlayan bir kitle-fonlama biçimi |
crowd financing n.
|
|
334 |
Trade/Economic |
ıskontolu tahviller için kullanılan ve bunları kuponlu tahvillerle karşılaştırmaya olanak sağlayan bir getiri türü |
basic needs n.
|
|
335 |
Trade/Economic |
imalatçı ile toptancı arasında ilişki sağlayan şahıs |
missionary salesman n.
|
|
336 |
Trade/Economic |
internet ortamında projelere katılımcı finansman desteği sağlayan bir kitle-fonlama biçimi |
crowdfunding n.
|
|
337 |
Trade/Economic |
internet ortamında projelere katılımcı finansman desteği sağlayan bir kitle-fonlama biçimi |
equity crowdfunding n.
|
|
338 |
Trade/Economic |
internet ortamında projelere katılımcı finansman desteği sağlayan bir kitle-fonlama biçimi |
hyper funding n.
|
|
339 |
Trade/Economic |
ihraç malı sağlayan |
export supplier n.
|
|
340 |
Trade/Economic |
ihracat için mal sağlayan |
export supplier n.
|
|
341 |
Trade/Economic |
işgücü tasarrufu sağlayan |
labor saver n.
|
|
342 |
Trade/Economic |
işletmenin mülkiyetine ortaklık hakkı sağlayan ve karşılığında temettü elde edilen kıymetli evrak |
equity n.
|
|
343 |
Trade/Economic |
internet ortamında projelere katılımcı finansman desteği sağlayan bir kitle-fonlama biçimi |
crowd funding n.
|
|
344 |
Trade/Economic |
kira geliri sağlayan kişi |
rentier n.
|
|
345 |
Trade/Economic |
krediye kaynak sağlayan |
originator n.
|
|
346 |
Trade/Economic |
mal sağlayan önde gelen ülke |
principal supplier n.
|
|
347 |
Trade/Economic |
mal sağlayan |
supplier n.
|
|
348 |
Trade/Economic |
levazımat sağlayan küçük tekne |
tender n.
|
|
349 |
Trade/Economic |
mali destek sağlayan |
sponsor n.
|
|
350 |
Trade/Economic |
muhasebe işlemlerinin doğruluğunu sağlayan kurallar |
accounting control n.
|
|
351 |
Trade/Economic |
onu sağlayan kimseden ayrılamayan biriktirilemeyen ve insan ihtiyaçlarını karşılama özelliğine sahip olan bir ekonomik faaliyet |
service n.
|
|
352 |
Trade/Economic |
ortaklık ve alacaklılık hakkını sağlayan finansal araçlar |
compound financial instruments n.
|
|
353 |
Trade/Economic |
ödemeler bilançosundaki bir açık veya fazlanın giderilmesini sağlayan mekanizmalar |
adjustment in the balance of payments n.
|
|
354 |
Trade/Economic |
parasal destek sağlayan |
financial backer n.
|
|
355 |
Trade/Economic |
rüçhan hakkı sağlayan hisse senedi çıkartma |
rights issue n.
|
|
356 |
Trade/Economic |
sahibine faizden başka gelirler sağlayan tahvil |
passive bond n.
|
|
357 |
Trade/Economic |
sermaye tasarrufu sağlayan teknik ilerleme |
capital-saving technical advance n.
|
|
358 |
Trade/Economic |
sürekli faiz geliri sağlayan |
perpetuity n.
|
|
359 |
Trade/Economic |
tahvil gibi değerli kağıtların üzerinde bulunan ve belirli zamanlarda sahibine faiz veya kazanç payı sağlayan kesilmiş parça |
coupon n.
|
|
360 |
Trade/Economic |
tasarruf sandığında açtırılan üzerine çek çekilen ve sahibine faiz geliri sağlayan mevduat hesabı |
share draft account n.
|
|
361 |
Trade/Economic |
ürünün/hizmetin yapan ve şirketten çıkışını sağlayan bölümler/müdürlükler |
line department n.
|
|
362 |
Trade/Economic |
vergi yükümlüsüne vereceği sıkıntıya değmeyecek kadar az gelir sağlayan vergi |
nuisance tax n.
|
|
363 |
Trade/Economic |
yatırımcıların iki farklı borç türü arasında birinden diğerine geçmesine olanak sağlayan bonolar |
flip-flop note n.
|
|
364 |
Trade/Economic |
belirli bir dönem yeni şirketlere sermaye sağlayan ve düzenli aktarımlarla onların gelişimini destekleyen bir fon |
evergreen fund n.
|
|
365 |
Trade/Economic |
azınlık hissedarının, çoğunluk hissedarı tarafından bir şirketin satışına katılmaya zorlanmasını sağlayan sözleşme hükmü |
drag-along right n.
|
|
366 |
Trade/Economic |
mobil iletişim hizmetleri sağlayan ticari firma |
wireless operator n.
|
|
367 |
Trade/Economic |
bayındırlık işlerinde ödemesi devlet tarafından yapılan işler sağlayan bir program |
works program n.
|
|
368 |
Trade/Economic |
mevcut borcun yeniden ipotek edilmesi ve eski faiz oranıyla piyasa rayici arasında kalan bir faiz oranıyla yeni borç verilmesini sağlayan bir finansman aracı |
wraparound n.
|
|
369 |
Trade/Economic |
yüksek faiz oranlarını ve enflasyonu yüksek tutmayı sağlayan diğer mali politikaları savunan memur |
hawk n.
|
|
370 |
Trade/Economic |
müşterilerle iyi ilişkiler kurarak alım satım yapmalarını sağlayan bir broker çalışanı |
broker n.
|
|
371 |
Trade/Economic |
ticari bir oluşumun düzenli ödemeyi doğrudan kişinin banka hesabına yansıtmasını sağlayan tekli sipariş |
direct debit n.
|
|
372 |
Trade/Economic |
kredi sağlayan kimse |
grantor n.
|
|
373 |
Trade/Economic |
iş yerinde tüm hükümet düzenlemelerine uyulmasını sağlayan bölüm |
compliance n.
|
|
374 |
Trade/Economic |
bir bilgisayardan diğerine doğrudan veri aktarımı sağlayan bir ingiliz telekom hizmeti markası |
datel® n.
|
|
375 |
Trade/Economic |
finansal destek sağlayan kurum |
finance company n.
|
|
376 |
Trade/Economic |
vergi mükelleflerinin kendi vergi yükümlülüklerini değerlendirmelerini sağlayan bir sistem |
self-assessment n.
|
|
377 |
Trade/Economic |
ham madde sağlayan ülke/bölge |
supplier n.
|
|
378 |
Trade/Economic |
(işletme için) finansman sağlayan birkaç kuruluştan biri olmak |
cofinance v.
|
|
379 |
Trade/Economic |
işten tasarruf sağlayan |
labor saving adj.
|
|
380 |
Trade/Economic |
iş tasarrufu sağlayan |
labour-saving adj.
|
|
381 |
Trade/Economic |
işten tasarruf sağlayan |
labour saving adj.
|
|
382 |
Trade/Economic |
iş tasarrufu sağlayan |
laboursaving adj.
|
|
383 |
Trade/Economic |
para sağlayan |
financier adj.
|
|
384 |
Trade/Economic |
uzun vadeli anlaşma sağlayan |
long-term adj.
|
|
385 |
Trade/Economic |
minimum riskle orta düzeyde istikrarlı büyüme sağlayan (hisse, menkul kıymet) |
protective adj.
|
|
386 |
Trade/Economic |
kontratlarının gereğini yerine getiremeyen üyelerin hesabına borsa yetkilisi tarafından alış veya satış yapılabilmesini sağlayan (kural) |
under the rule adv.
|
|
Law |
|
387 |
Law |
haksız yere alıkonmuş mülkün sahibine geri iadesini sağlayan yasa |
recto n.
|
|
388 |
Law |
haksız yere alıkonmuş mülkün sahibine geri iadesini sağlayan yasa |
writ of right n.
|
|
389 |
Law |
abd'de üretim hatasına sahip arabaların geri iade edilmesini sağlayan yasa |
lemon law n.
|
|
390 |
Law |
bir gayrimenkulden yararlanma olanağı sağlayan irtifak hakkı |
easement of convenience n.
|
|
391 |
Law |
bir kimseye oy hakkı sağlayan mülk sahipliği |
property qualification n.
|
|
392 |
Law |
ilgililerin mahkemede bulunmalarını sağlayan görevli |
bailiff n.
|
|
393 |
Law |
hukukçuları ve tanıkları korumak, mahkumları taşımak gibi görevleri olan yargı sisteminin etkili bir şekilde işlemesini sağlayan kuruluş |
united states marshals service n.
|
|
394 |
Law |
hukukçuları ve tanıkları korumak, mahkumları taşımak gibi görevleri olan yargı sisteminin etkili bir şekilde işlemesini sağlayan kuruluş |
marshals n.
|
|
395 |
Law |
hukukçuları ve tanıkları korumak, mahkumları taşımak gibi görevleri olan yargı sisteminin etkili bir şekilde işlemesini sağlayan kuruluş |
us marshals service n.
|
|
396 |
Law |
tutuklama ve mahkeme kararlarının infaz edilmesini sağlayan şerif memuru |
bailiff n.
|
|
397 |
Law |
verenle alana karşılıklı fayda sağlayan kefalet |
bailment for hire n.
|
|
398 |
Law |
iflas etmiş bir şirketin alacaklılarıyla anlaşmaya varmasını ve mali sorunlarını çözmesini sağlayan bir prosedür |
voluntary arrangement n.
|
|
399 |
Law |
belirli ülkelerdeki belirli kişilerin istihdamı için gerekli bilgileri sağlayan bir yasal belge |
work papers n.
|
|
400 |
Law |
bir davanın geldiği mahkemeye geri gönderilmesini sağlayan bir mahkeme emri |
writ of consultation n.
|
|
401 |
Law |
kamu arazilerini yerleşimcilerin çiftlik olarak kullanmasını sağlayan yasalar |
homestead law n.
|
|
402 |
Law |
arazi sahiplerine özel ayrıcalıklar sağlayan çeşitli eyalet yasaları |
homestead law n.
|
|
403 |
Law |
belediye kiracılarının belediyeden metruk mülk satın alıp devlet hibesi yardımıyla orayı yenilemelerine olanak sağlayan program |
homesteading [uk] n.
|
|
404 |
Law |
haksız yere alıkonmuş mülkün sahibine iadesini sağlayan yasaya dayanarak yapılan kovuşturmaya konu olan mal |
mise n.
|
|
405 |
Law |
haksız yere alıkonmuş mülkün sahibine iadesini sağlayan yasa |
mise n.
|
|
406 |
Law |
yargıya intikal edecek olan her bir iddianın kanıtlanmasını veya çürütülmesini sağlayan hukuk kaidesi |
rule of evidence n.
|
|
407 |
Law |
mahkumun eşi ile ilişkiye girebilmesini sağlayan eş görüşmesi |
conjugal visitation n.
|
|
408 |
Law |
mahkumun eşi ile ilişkiye girebilmesini sağlayan eş görüşmesi |
conjugal visitation right n.
|
|
409 |
Law |
iflas edenin borçlarından muaf olmasını sağlayan bir eyalet yasası |
insolvent law [us] n.
|
|
410 |
Law |
iflas edenin borçlarından muaf olmasını sağlayan bir eyalet yasası |
insolvency law [us] n.
|
|
411 |
Law |
iflas edenin borçlarından muaf olmasını sağlayan bir eyalet yasası |
insolvency statute [us] n.
|
|
412 |
Law |
iflas edenin borçlarından muaf olmasını sağlayan bir eyalet yasası |
insolvent statute [us] n.
|
|
413 |
Law |
yükleniciye sabit ücret ödenmesini sağlayan maliyet iade tipi sözleşme |
cost-plus a fixed-fee contract n.
|
|
414 |
Law |
eskiden ingiliz kraliyet sarayı çalışanları arasındaki adaleti sağlayan bir mahkeme |
court of marshalsea n.
|
|
415 |
Law |
bir davanın yürürlükte kalmasını sağlayan emir |
stet n.
|
|
416 |
Law |
bir yasal işlemin yürürlükte kalmasını sağlayan emir |
stet n.
|
|
417 |
Law |
ek ödenek sağlayan bir mevzuat maddesi |
supplemental n.
|
|
418 |
Law |
yasal geçerlilik sağlayan unsurlardan yoksun |
nude adj.
|
|
419 |
Law |
mahkumların cezalarını çekerken cezaevi dışında çalışmalarını sağlayan bir programa ait veya ilgili |
work-release adj.
|
|
Politics |
|
420 |
Politics |
basık maden bölgelerinin geliştirilmesi ve yeniden düzenlemesi için fon sağlayan ab programı |
rechar n.
|
|
421 |
Politics |
kısıtlama olmaksızın bir eylemin yapılabilmesini sağlayan izin belgesi |
laisser passer n.
|
|
422 |
Politics |
kısıtlama olmaksızın bir eylemin yapılabilmesini sağlayan izin belgesi |
laissez-passer n.
|
|
423 |
Politics |
çok yönlü bağış sağlayan taraf |
multilateral donor n.
|
|
424 |
Politics |
ilhak ederek fayda sağlayan |
annexationist n.
|
|
425 |
Politics |
iki taraflı bağış sağlayan |
bilateral donor n.
|
|
426 |
Politics |
teknik yardım sağlayan |
technical assistance provider n.
|
|
427 |
Politics |
ilhak ederek fayda sağlayan kimse |
annexionist n.
|
|
428 |
Politics |
rejimden yana siyasi tutumlar için gerekli teorileri üreten, ve bunların yayılmasını sağlayan entelektüellerden oluşan uzman topluluk |
epistemic community n.
|
|
429 |
Politics |
iskoçya'da parlamentoya üye sağlayan bir belediye |
borough n.
|
|
430 |
Politics |
ayrıcalık sağlayan resmi yazı |
brevet n.
|
|
431 |
Politics |
kendisini kontrol eden ulusa malzeme sağlayan bölge |
hinterland n.
|
|
432 |
Politics |
iki ulus veya grup arasında ihtilaflı konuları kalıcı bir çözüme kavuşturmadan uzlaşmayı sağlayan bir uygulama |
modus vivendi n.
|
|
433 |
Politics |
belirli sayıda seçmenin dilekçeyle kanun teklifi yapmalarını sağlayan bir mekanizma |
initiative n.
|
|
434 |
Politics |
nitelikli öğrencilere devlet destekli düşük maliyetli krediler sağlayan abd hükümeti özel iştiraki |
sallie mae n.
|
|
435 |
Politics |
(abd'de) erkeklere oy hakkı veren ve kendi kendini yönetmeyi sağlayan ilk yazılı anayasa |
orders of connecticut n.
|
|
436 |
Politics |
partinin politikalarına uyum sağlayan |
on-message adj.
|
|
437 |
Politics |
bill clinton'un 1992'de seçim kampanyasını kazanmasını sağlayan, ekonomiye dikkat çekmek amaçlı sloganı |
it's the economy, stupid expr.
|
|
Institutes |
|
438 |
Institutes |
ortak yayınlarda ön inceleme veya düzenleme makamlarına teknik veya idari uzmanlık sağlayan kuruluş |
technical review authority n.
|
|
439 |
Institutes |
alkolle mücadelede destek sağlayan uluslararası bir örgüt |
alcoholics anonymous (aa) n.
|
|
440 |
Institutes |
elektrik sağlayan şirket |
electricity board n.
|
|
441 |
Institutes |
abd'de posta hizmeti sağlayan bağımsız kurum |
united states post office n.
|
|
442 |
Institutes |
abd'de posta hizmeti sağlayan bağımsız kurum |
us post office n.
|
|
443 |
Institutes |
abd'de posta hizmeti sağlayan bağımsız kurum |
united states postal inspection service n.
|
|
444 |
Institutes |
(kanada'da) afetten etkilenen bölgelere 40 güne kadar yardım sağlayan 200 kişilik bir ekip |
disaster assistance response team n.
|
|
445 |
Institutes |
öğrencilere eğitim kredisi sağlayan resmi bir kuruluş |
slma (student loan marketing association) n.
|
|
446 |
Institutes |
(yeni zelanda'da) dünya genelinde işsiz yoğunluklu bölgelere yardım sağlayan çeşitli kurumları koordine eden bir kuruluş |
corso (council of organizations for relief services overseas) abrev.
|
|
Industry |
|
447 |
Industry |
(geçmişte ingiltere'de) yetişkin çalışanlar için eğitim sağlayan kuruluş |
training agency n.
|
|
448 |
Industry |
silo dolduran veya konveyörlerle birbirine bağlı kutular yoluyla malzeme akışını sağlayan işçi |
binman n.
|
|
449 |
Industry |
bir işçinin temizleme veya onarma amacıyla yer altına veya lağım, elektrik borusu, buhar kazanı gibi kapalı bir yapıya erişimini sağlayan delik |
manhead n.
|
|
450 |
Industry |
yetişkin çalışanlara eğitim sağlayan bir tür kuruluş |
manpower services commission n.
|
|
451 |
Industry |
kürklerin parlamasını sağlayan kimse |
glazer n.
|
|
452 |
Industry |
her gün belirlenen süre kadar çalışmak kaydıyla mesaiye başlama ve mesaiyi bitirme saatlerinde esneklik sağlayan çalışma sistemi |
glide time [new zealand] n.
|
|
453 |
Industry |
tavukların tüylerinin kolay yolunabilmesini sağlayan ön işlem makinesi |
scalder n.
|
|
454 |
Industry |
demirin dönmesini sağlayan çubuklu değirmen işçisi |
shortstop n.
|
|
455 |
Industry |
etkili koruma sağlayan esnek plastikten bir ambalaj türü |
shrink-wrapping n.
|
|
Insurance |
|
456 |
Insurance |
iki kişinin hayatı üzerinden gelir sağlayan ve kişilerden birinin ölmesi durumunda bu geliri durduran bir tür müşterek hayat teminatı |
joint life annuity n.
|
|
457 |
Insurance |
işçilerin iş yerinde yaralanmasına karşı tazminat ödenmesini sağlayan bir devlet sigortası türü |
industrial injuries insurance n.
|
|
458 |
Insurance |
özel bir filo için anlaşılmış ve normal olarak verilenden daha geniş teminat sağlayan klozlar |
owners clauses n.
|
|
459 |
Insurance |
maddi destek sağlayan kimse |
underwriter n.
|
|
460 |
Insurance |
tedavi şansı olmayan hastalar için evde bakım sağlayan bakım ve destek programı |
hospice n.
|
|
461 |
Insurance |
sigortalının teminat kaybı olmadan prim ödemesini durdurmasına ve kalıcı olarak engelli olması halinde emekli maaşı veya tazminat almasını sağlayan bir madde |
disability clause n.
|
|
462 |
Insurance |
tam zarar ihtimali bulunmayan durumları kapsayıcı kısmi teminat sağlayan bir sigorta türü |
first-loss policy n.
|
|
463 |
Insurance |
üçüncü kişilerin kazara yaralanması veya ölümü ya da mallarının zarar görmesinden kaynaklanan sorumluluklara karşı koruma sağlayan (sigorta) |
third party adj.
|
|
Media |
|
464 |
Media |
basın locasında bulunma koşullarını sağlayan haber muhabirleri |
press gallery n.
|
|
465 |
Media |
tek iletim yolu sağlayan tekniklerle ses iletimi, kaydı veya üretilmesine ait |
mono adj.
|
|
466 |
Media |
tek iletim yolu sağlayan tekniklerle ses iletimi, kaydı veya üretilmesiyle ilgili |
mono adj.
|
|
Technical |
|
467 |
Technical |
bir ucu tutturulup diğer ucu dönerken çemberin hareket etmesini sağlayan çubuk |
radius bar n.
|
|
468 |
Technical |
sistemin fonksiyonlarını yerine getirmesini sağlayan parça ve elemanların etkileşimi ve birbirine bağlılığını düzenleyen asgari kurallar kümesi |
tecnical architecture n.
|
|
469 |
Technical |
gizli ve hassas bilgilere yetkisiz erişim sağlayan sızma yöntemlerini tespit ve etkisizleştirme amaçlı önlemler |
technical surveillance countermeasures n.
|
|
470 |
Technical |
tam olarak dengeye getiren, denge sağlayan ağırlık |
casting weight n.
|
|
471 |
Technical |
pikapta kayıtların otomatik olarak art arda çalmasını sağlayan uzantı |
record changer n.
|
|
472 |
Technical |
görüntüdeki veya haritadaki noktaları bulmak için koordinatlar sağlayan, yatay ve dikey çizgilerden oluşan çizim |
reference grid n.
|
|
473 |
Technical |
yüksek enerjili iyonların yük alışverişinden sonra plazmadan kurtulmasını sağlayan hızlandırıcı |
charge-exchange accelerator n.
|
|
474 |
Technical |
araba, uçak ve gemilerde yön ve konum bulmayı sağlayan aparat |
navigator n.
|
|
475 |
Technical |
stadyumlardaki dev ekranlarda görüntülerin yansıtılmasına olanak sağlayan sistem |
teletron n.
|
|
476 |
Technical |
iki düzlem arasında dönme sağlayan bağlantı çubuğu |
trace n.
|
|
477 |
Technical |
org düğmesini dönmesini sağlayan parça |
trace n.
|
|
478 |
Technical |
işçilerin üzerinde durabilmesine olanak sağlayan, yüksekliği ayarlanabilir platformu olan kamyon |
tower wagon n.
|
|
479 |
Technical |
kapı, çekmece gibi hareketli parçaların sürüklenmesini sağlayan bilyeli kılavuz |
trackway n.
|
|
480 |
Technical |
(bir mekanizmanın çalışmasını sağlayan) düzen |
train n.
|
|
481 |
Technical |
yangın aparatı üzerindeki pompadan tazyikli su akışı sağlayan bir manifold |
turret n.
|
|
482 |
Technical |
yangın aparatı üzerindeki pompadan tazyikli su akışı sağlayan bir manifold |
turret nozzle n.
|
|
483 |
Technical |
yangın aparatı üzerindeki pompadan tazyikli su akışı sağlayan bir manifold |
turret pipe n.
|
|
484 |
Technical |
arka türbine buhar sağlayan nozullar |
astern nozzles n.
|
|
485 |
Technical |
aynı endüviden hem doğru ve hem de alternatif akım sağlayan üreteç |
double current generator n.
|
|
486 |
Technical |
besleme deliği (fren merkez silindirinde hidrolik yağ haznesine bağlantı sağlayan ince dar delik) |
filling slot n.
|
|
487 |
Technical |
benzin motoruna yakıt sağlayan depo |
gasoline supply tank n.
|
|
488 |
Technical |
basınçlı hava ile püskürtme sağlayan mekanik enjektör |
air injection valve n.
|
|
489 |
Technical |
belirli debideki yakıtın tanka geri dönüşünü sağlayan valf |
constant bleed valve n.
|
|
490 |
Technical |
bir parçanın diğerinin üstüne geçmesini sağlayan metal dirsek |
joggle n.
|
|
491 |
Technical |
bir şehir halkının su ihtiyacını sağlayan şirket |
water company n.
|
|
492 |
Technical |
cumar (dağcılıkta ipten yukarıya tırmanmayı sağlayan bir malzeme) |
jumar n.
|
|
493 |
Technical |
cisimlerin asılmasını sağlayan şey |
hanger n.
|
|
494 |
Technical |
denizaltının uzun süre su altında kalmasını sağlayan boru tertibatı |
snorkel n.
|
|
495 |
Technical |
gelen elektrik voltajını belli bir aralıkta düşürerek elektrikli beslenmeyi sağlayan transformatör |
step-down autotransformer n.
|
|
496 |
Technical |
giriş valfinin açılmasını sağlayan kem |
intake cam n.
|
|
497 |
Technical |
güneş enerjisi sağlayan tertibat |
solar array n.
|
|
498 |
Technical |
hava-yakıt karışımının silindirlere girmesini sağlayan supap |
intake valve n.
|
|
499 |
Technical |
hava akımını sağlayan cihaz |
blower n.
|
|
500 |
Technical |
iletişimi sağlayan kişi veya şey |
communicator n.
|
|