sağlayan - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

sağlayan



Bedeutungen von dem Begriff "sağlayan" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 10 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
sağlayan ensurer n.
sağlayan deliverer n.
sağlayan supplier n.
sağlayan obtainer n.
sağlayan supply adj.
sağlayan supplying adj.
Computer
sağlayan supplier n.
sağlayan provider n.
sağlayan vendor n.
Linguistics
sağlayan causer n.

Bedeutungen, die der Begriff "sağlayan" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
olanak sağlayan conducive adj.
General
sağlayan (bilgi, cevap) elicitor n.
bir hayır kurumu vb için gelir sağlayan endower n.
tahliye sağlayan aygıt evacuator n.
denge sağlayan equilibrator n.
mal sağlayan firma supplier n.
sağlayan kimse procurer n.
delik (gaz veya sıvının giriş çıkışını sağlayan) vent n.
sürekli tekrarlandığında ruhani güçlerin uyandırılmasını sağlayan kutsal söz mantra n.
sal ya da benzeri bir deniz aracının insan gücü ile suda hareket etmesini sağlayan alet oar n.
sağlayan kimse purveyor n.
hava şartlarından koruma da sağlayan küçük motosiklet motor scooter n.
bir yapıya girmeyi sağlayan veya odaları birleştiren genellikle dar geçit corridor n.
kredi sağlayan creditor n.
bisikletin veya motosikletin ayakta durmasını sağlayan destek kickstand n.
hayvanın sınırlı bir alan içinde serbestçe hareket etmesini sağlayan ip tether n.
sağlayan kimse provider n.
ön ve arka kısımları daha geniş böylece dönüşlerde kolaylık sağlayan kayak carving ski n.
para sağlayan kimse sponsor n.
gelişme sağlayan kimse refiner n.
üstünlük sağlayan şey advantage n.
kişinin kara batmadan yürümesini sağlayan bir ayakkabı veya ayakkabıya iliştirilen bir düzenek snowshoe n.
gerekli alet veya silahları sağlayan equipper n.
maddi destek sağlayan kimse sponsor n.
genellikle çocuklar için, yatacak yer hazırlamada kolaylık sağlayan küçük yatak cot n.
embriyonun gelişimini sağlayan yumurta kısmı yolk n.
geçimini sağlayan kimse breadwinner n.
gözleme sistemine bilgi sağlayan birim reporting unit for surveillance n.
kanuni yetkisi olmayan, kendi fikrine göre zorla düzen sağlayan kimse vigilante n.
yiyecek sağlayan kimse caterer n.
haksız çıkar sağlayan gonif n.
bir sıvının sprey halinde dağıtılmasını sağlayan aygıt nebuliser n.
bir sıvının sprey halinde dağıtılmasını sağlayan aygıt nebulizer n.
rahatlık sağlayan şey amenity n.
fermuarın tutup çekilmesini sağlayan minik sapı pull n.
ailenin geçimini sağlayan kişi breadwinner n.
barışı sağlayan peace maker n.
göğüsleri alttan destekleyerek dik ve yukarda görünmelerini sağlayan sütyen push-up bra n.
finans sağlayan kimse financial provider n.
bedenin rahatını sağlayan şeyler creature comforts n.
geçimini balıkçılıkla sağlayan köy fishing village n.
enerji tasarrufu sağlayan energy saver n.
yiyecek içecek sağlayan kimse caterer n.
geçimini kiliseye yapılan bağışlarla sağlayan din görevlisi friar n.
geçimini kiliseye yapılan bağışlarla sağlayan din görevlisi mendicant n.
uyum sağlayan kişi veya şey acclimatiser n.
uyum sağlayan kişi veya şey acclimatizer n.
içme suyu sağlayan kaynak spring supplying drinking water n.
mal veya hizmet sağlayan iş purveyor n.
ödev sitesi veya bedava veya ücretle makale-kitap sağlayan internet sitesi paper mills n.
cep telefonunun kılıfında telefonun dik durmasını sağlayan ince bölme standee n.
(kitapların rafta sabit durmasını sağlayan) kitap desteği bookend n.
mal veya hizmet sağlayan iş achatour n.
sağlayan kimse achatour n.
uyum sağlayan accorder n.
bir ürün veya cihazın kolayca alınabilmesini sağlayan mekanizma takedown n.
üstünlük sağlayan yer advantage ground n.
bilişim şirketinde bilgi aktarımını sağlayan fiziksel altyapının hasar görmesi sonucunda hiçbir işin yapılamadığı gün backhoe day n.
su ihtiyaçlarını gidermeleri için bitkilerin altına serilen, kılcal hareketle su aktarımı sağlayan altlık capillary matting n.
güvenlik ve gizlilik sağlayan yer castle n.
pikapta kayıtların otomatik olarak art arda çalmasını sağlayan uzantı record-changer n.
karşılığında benzer bir hizmet veya ödül almak için başka birine hizmet, şirket veya kamu parası sağlayan kişi backscratcher n.
zor dönemlerde destek sağlayan kimse backstop n.
at arabasında seyahat eden yolcunun sürücüyle iletişim kurmasını sağlayan ip checkstring n.
bir yarışmada diğerlerine göre avantaj sağlayan pozisyon the inside track n.
yürüyerek ulaşım sağlayan kimse tramp n.
belirli bir konuda pratik bilgi sağlayan öğretici yayın tutorial n.
aynı anda iki kriteri sağlayan şey twofer n.
kazanç sağlayan yielder n.
yoksul insanlara konaklama sağlayan ev ashram n.
çok çabuk uyum sağlayan kimse zelig n.
denge sağlayan evener n.
karakter veya ahlaki tutarlılık sağlayan özellik ballast n.
zihinsel veya duygusal tutarlılık sağlayan şey ballast n.
haksız kazanç sağlayan kimse bandit n.
nesneleri diz üstüne koyabilme imkanı sağlayan yastıklı veya kısa ayaklı düz tahta lap desk n.
eve caddeden veya sokaktan girişi sağlayan kapı maindoor n.
üstünlük sağlayan yer vantage ground n.
yiyecek sağlayan kimse viander n.
güvenliği sağlayan mekanik cihaz safeguard n.
hukuk yardımı sağlayan kimse/bölüm legal n.
galibiyeti sağlayan kimse winner n.
geçimini kiliseye yapılan bağışlarla sağlayan din görevlisi mendiant n.
geçimini kiliseye yapılan bağışlarla sağlayan din görevlisi mendinant [obsolete] n.
kısıtlı okuyucu kitlesine, genellikle abonelik sistemi ile özel bilgi akışı sağlayan online yayıncılık micropublishing n.
belirli bir topluluğa süt sağlayan bölge milkshed n.
el işleri için desteklenmiş bir yüzey sağlayan bir yatay panel workboard n.
el işleri için desteklenmiş bir yüzey sağlayan bir yatay panel work-board n.
kayakçıları helikopter ile tepelere bırakılıp oradan aşağı kaymalarını sağlayan bir spor türü heliskiing n.
başka hava aracını taşıyan, havalanmasını sağlayan veya kumanda eden uçak mother plane n.
(tahkimat) yayaların sur duvarı gibi bariyer teşkil eden yapılardan geçmesini sağlayan ahşap dönerkapı moulinet n.
hava sağlayan şey lung n.
(eskiden) gel-git ırmaklarının çamurundaki ıvır zıvırları toplayarak geçim sağlayan kimse mudlark n.
hoş bir değişiklik sağlayan şey oasis n.
ölçü sağlayan rhythmist n.
fayda sağlayan etkinlik grace [obsolete] n.
fayda sağlayan güç grace [obsolete] n.
imtiyaz sağlayan faaliyet veya başarı grace n.
turnuvalarda sol omuz ve göğüs için ek koruma sağlayan zırhlı levha parçası grand-guard n.
avantaj sağlayan şey offset n.
güvenlik veya destek sağlayan kimse rock n.
iletişimi sağlayan kimse tarafından irtibat kurulan kişi communicatee n.
bilgi sağlayan kimse informer [obsolete] n.
bilgi sağlayan film infotainment n.
çıkar sağlayan şey ingratiation n.
sıkı disiplin sağlayan yönetici drillmaster n.
hakimiyet sağlayan konum drivers seat n.
üstünlük sağlayan şey favor n.
yemek sağlayan şey feeder n.
besin sağlayan şey feeder n.
mahrem bilgilere erişim sağlayan konum inside n.
tam görüş alanı sağlayan bölge panopticon n.
genel görüş sağlayan bina panorama n.
iskoçya reformist kilisesinde bağışlardan yeterli pay almayı sağlayan bir plan plat [obsolete] n.
iskoçya reformist kilisesinde bağışlardan yeterli pay almayı sağlayan plandan sorumlu komisyon plat [obsolete] n.
(kurgu) boyutlar arası geçiş sağlayan kapı portal n.
ticari işlemleri kaydederek ilgili kayıtlara giriş sağlayan kimse poster n.
hendeğin dibine kazılıp içinde yakılan ateşle kale savunması sağlayan siper coffer n.
çalışanlar için mesai saatinde gündüz kursu sağlayan program day release [uk] n.
engelli bireylere mali destek sağlayan program disability n.
engelli bireylere mali destek sağlayan programın sunduğu ekonomik yardım disability n.
beş atın yan yana araç çekmesini sağlayan düzenek five-abreast n.
beş atın yan yana araç çekmesini sağlayan düzenek five-horse string out n.
film kamerasının önünde yer alan ve filmin ışık almasını sağlayan dikdörtgen açıklık gate n.
(anglo-sakson ve töton kanunlarında) tutuklanmadan muafiyet sağlayan güvenli bölge precinct n.
bazı yahudi topluluklarındaki çöpçatanlıkla geçimini sağlayan kimse schatchen n.
fiziksel bir nesnenin farkına varmayı sağlayan şey sensation n.
dış dünyanın idrak edilmesini sağlayan yeti sensory faculty n.
dolandırıcının kurban adayının sevgisini kazanmasını sağlayan kimse shill n.
kabuk ayıklayarak geçimini sağlayan kimse shucker n.
sessizlik sağlayan kimse shusher n.
emek tasarrufu sağlayan cihaz labour-saving device n.
emek tasarrufu sağlayan cihaz labor-saving device n.
dört atın yan yana gitmesini sağlayan aparat four-abreast n.
mesleki eğitim sağlayan devlet destekli kuruluş skillcentre [uk] n.
üst fıçıdaki genç şarabın alt fıçıdaki olgun şarap ile karıştırılması sonucu lezzet istikrarı sağlayan bir sistem solera n.
üst fıçıdaki genç şarabın alt fıçıdaki olgun şarap ile karıştırılması sonucu lezzet istikrarı sağlayan bir sistem solera system n.
denge sağlayan kimse/nesne poiser n.
koruma sağlayan madde protectant n.
belirli hususlarda koruma sağlayan resmi yazı protection n.
daha iyi duyabilmeyi sağlayan borumsu bir cihaz sonifer n.
kağıt üzerinde eşit gerilim sağlayan küçük merdane spreader n.
kiranın belirli bir bölümünde indirim sağlayan devlet desteği standard housing benefit n.
(erkek için) maddi getiri sağlayan mal stock [obsolete] n.
bir şemsiyenin açılıp kapanmasını sağlayan esnek tel stretcher n.
ödenek sağlayan kimse subsidiser [uk] n.
ödenek sağlayan kimse subsidizer [us] n.
sinir hücreleri arasındaki iletişimi sağlayan fonksiyon synapse n.
bir şeyin aynı anda meydana gelmesini sağlayan uyarlama synchronising n.
bir şeyin aynı anda meydana gelmesini sağlayan uyarlama synchronizing n.
bir şeyi sağlayan kişi olarak bilinmek be credited with v.
topun ağzını nişan çizgisinin namlu içine paralel olmasını sağlayan metal parça ile teçhiz etmek dispart v.
üstünlük sağlayan favouring v.
üstünlük sağlayan favoring v.
uyum sağlayan cohesive adj.
doğum kontrolü sağlayan contraceptive adj.
dolaşımı sağlayan cyclical adj.
zamana uyum sağlayan timeserving adj.
dolaşımı sağlayan cyclic adj.
uyum sağlayan adaptable adj.
kendi geçimini sağlayan independent adj.
çok çalışmaya karşılık az kazanç sağlayan hardscrabble adj.
üstünlük sağlayan outmaneuvering adj.
üremeyi sağlayan reproductive adj.
su tasarrufu sağlayan water-saving adj.
dezavantaj sağlayan disadvantaging adj.
yüksek güvenlik sağlayan providing high security adj.
dolaşımı sağlayan circulatory adj.
üstünlük sağlayan outmanoeuvring adj.
yardım sağlayan habilitative adj.
indirim sağlayan (kupon) cents-off adj.
ferahlık sağlayan balmy adj.
üstünlük/avantaj sağlayan advantageous adj.
yardım sağlayan adminicular adj.
yardım sağlayan adminiculary adj.
mahremiyet sağlayan (yer) reclusive adj.
huzuru sağlayan reconciling adj.
oldukça geniş yer sağlayan rangy adj.
emek tasarrufu sağlayan labor-saving adj.
beslenme sağlayan nutritionary adj.
geçiş hakkı sağlayan through adj.
hoşluk sağlayan amenity adj.
kazanç sağlayan yielding adj.
imkan sağlayan enabling adj.
olanak sağlayan enabling adj.
ihtiyaç duyulan faydayı sağlayan utility adj.
yeterli boş yere olanak sağlayan uncrowded adj.
denge sağlayan equilibratory adj.
kaçış sağlayan escape adj.
finansal destek sağlayan kişi tarafından kontrol edilen kept adj.
değerli eşyaların emniyetini sağlayan safe-deposit adj.
büyük miktarda para sağlayan big-money adj.
gerekli olanın en azını sağlayan minimalist adj.
ortalamadan daha yüksek gelir sağlayan (finansal araç) high-income adj.
inziva sağlayan retreatful adj.
geri dönüş sağlayan return adj.
değişim sağlayan revolutional adj.
kar sağlayan lucriferous adj.
kar sağlayan lucrific adj.
lükslük sağlayan luxury adj.
zamanın ruhuna uyum sağlayan right-on adj.
uygulama sağlayan implemental adj.
uygulama sağlayan implementary adj.
birçok farklı şeyi sağlayan omnibus adj.
birçok farklı durumu sağlayan omnibus adj.
bir odadan diğerine doğrudan geçiş sağlayan communicating adj.
rakibe üstünlük sağlayan competitive adj.
uyum sağlayan congenial adj.
katılaşma sağlayan concretive [obsolete] adj.
bütünleşme sağlayan concretive [obsolete] adj.
fayda sağlayan do-good adj.
huzurevi bakımı sağlayan domiciliary adj.
bakım hizmeti sağlayan domiciliary adj.
yiyecek sağlayan pabulous adj.
beslenme sağlayan pabulous adj.
düzeni sağlayan policied adj.
asayişi sağlayan policied adj.
güvenliği sağlayan policied adj.
olanak sağlayan favorable adj.
ayrıcalık sağlayan favored adj.
olanak sağlayan favourable adj.
ayrıcalık sağlayan favoured adj.
(topluluğa, kulübe) giriş sağlayan initiatory adj.
olanak sağlayan inservient [obsolete] adj.
ileri-geri hareket sağlayan cihaz ile ilgili positive adj.
(hükümet) asayişi sürdürenlerin ötesinde faaliyet kontrolü sağlayan positive adj.
(hükümet) asayişi sürdürenlerin ötesinde faaliyet düzenlemesi sağlayan positive adj.
güvenliği sağlayan salvatory adj.
şartları sağlayan fitted adj.
uyum sağlayan fitting adj.
düzeni sağlayan orderly adj.
dış tarafa erişim sağlayan outside adj.
gözlemlenmiş verinin basitçe açıklanmasını sağlayan parsimonious adj.
tüm grup üyelerinin katılımını sağlayan participatory adj.
amatör olmasına karşın maddi kazanç sağlayan semiamateur adj.
hizmet sağlayan service adj.
hizmet sağlayan servient adj.
koruma sağlayan sheltery adj.
barınak sağlayan sheltery adj.
kestirme sağlayan shortcut adj.
(özellikle yoksul) çocuklar için kır veya açık hava aktiviteleri sağlayan fresh air adj.
koruma sağlayan protective adj.
inziva ortamı sağlayan snug adj.
caddeye geçiş sağlayan street adj.
kolayca uyum sağlayan supple adj.
(çorap) basınç sağlayan support adj.
dayanak sağlayan support adj.
sağ kalmayı sağlayan survivable adj.
uyum sağlayan synergistical adj.
köpeği oturtan ve o halde kalmasını sağlayan bir emir kelimesi hup interj.
sağlayan anlamı veren son ek -genous suf.
Phrasals
(bilardo oyunlarında) topa geriye dönmesini sağlayan bir vuruş yapmak screw back v.
Colloquial
vergi indirimi veya yasalardaki açıkları kullanarak kazanç sağlayan şirket/yönetici corporate welfare bum n.
işletmeye ilk aşamalarında yatırım yaparak büyümesini sağlayan girişimci angel investor n.
işletmeye ilk aşamalarında yatırım yaparak büyümesini sağlayan girişimci business angel n.
acı veya ekşi gıdaların tatlı olarak algılanmasını sağlayan bir proteine sahip synsepalum meyvesi miracle fruit n.
birleşik krallık'ta eskiden 16-18 yaş arasındaki gençlere staj ve çalışma sağlayan programla işe girmiş genç yopper [uk] n.
hırsızlara kalacak yer sağlayan pansiyon flash-case [obsolete] n.
hırsızlara kalacak yer sağlayan pansiyon flash-ken [obsolete] n.
akranlarının değerlerine, kültürüne ve davranışlarına uyum sağlayan beyaz güneyli good ol' boy n.
beyaz topun istenen topa çarpmasından sonra geri dönüp gelmesini sağlayan vuruşu yapmak put some reverse english on it v.
gülümseyin (fotoğraf çekilirken söylendiğinde ağzın gülümseme şeklini almasını sağlayan ifade) cheese interj.
Idioms
birinin daha iyi bir insan olmasını sağlayan neden the making of n.
kişinin takip edilmesini sağlayan fiziksel/dijital iz paper trail n.
avantaj yaratan/sağlayan konum/görev a bully pulpit n.
rahatlığı sağlayan şeyler one's creature comforts n.
sistemin işlemesini sağlayan küçük bir parça a cog in the machine n.
başkasının ölümü ya da talihsizliğinden kazanç sağlayan kimse grave-dancer n.
kusurların görmezden gelinmesini sağlayan özellik redeeming feature n.
kötü yönlerin/kusurların tolere edilmesini sağlayan özellik redeeming feature n.
belli bir alanda/işte her şeye erişimi sağlayan şey/anahtar/kilit nokta the keys to the kingdom n.
bir şeye açık erişim sağlayan anahtar/şey/kilit nokta the keys to the kingdom n.
birini bir yere gönderip olmayan bir şey istetip uzunca bir süre orada boşuna beklemesini sağlayan şaka a long stand n.
birini bir yere gönderip olmayan bir şey istetip uzunca bir süre orada boşuna beklemesini sağlayan şaka a long weight n.
yük treninin en arkasında bulunan ve mürettebat için yaşama ve uyuma alanı sağlayan vagon monkey wagon [dated] n.
avantaj sağlayan başarı a calling card [us] n.
kolay kar sağlayan iş a licence to print money [uk/australia] n.
birinin kendinden geçmesini sağlayan ilaç a mickey finn n.
işlerin hallolmasını sağlayan kimse a mover and a shaker n.
gücünü/nüfuzunu/parasını kullanarak işlerin olmasını sağlayan kimse a mover and a shaker n.
telefon ya da uzaktan bilgisayar kullanımı aracılığıyla mesaj bırakmayı sağlayan bilgisayar hizmeti bulletin board n.
avantaj sağlayan konum/görev bully pulpit n.
indirimde olup kalmayan bir ürünü sonraki bir tarihte alabilme hakkı sağlayan kağıt rain check (on something) n.
kadınların gelmesini sağlayan şey chick magnet n.
sistemin işlemesini sağlayan küçük bir parça cog in the machine n.
sistemin işlemesini sağlayan küçük bir parça cog in the wheel n.
bedenin rahatını sağlayan şey creature comfort n.
yiyecek, giyinme, barınma gibi fiziksel rahatlığı sağlayan ihtiyaçlar creature comfort n.
rahatlığı sağlayan şey creature comfort n.
kolay kazanç sağlayan iş gravy train n.
ulaşımını kaykayla sağlayan kimse sidewalk surfer n.
takım çalışmasına/gruba uyum sağlayan kimse team player n.
(birinin/bir şeyin) iyi yerlere gelmesini sağlayan şey olmak be the making of (someone or something) v.
birinin/bir şeyin iyi yerlere gelmesini sağlayan şey olmak be the making of somebody/something v.
birinin iyi yerlere gelmesini sağlayan şey olmak be the making of someone v.
birinin/bir şeyin iyi yerlere gelmesini sağlayan şey olmak be the making of someone/something v.
konfor sağlayan modern eşyalı (with) all mod cons adj.
konfor sağlayan elektronik eşyalı (with) all mod cons adj.
cinsiyetin değişmesini sağlayan gender-bending adj.
haksız vergi kazancı sağlayan tax-and-spend adj.
doğaçlama davranmayı sağlayan kısım the top of one's mind expr.
doğaçlama davranmayı sağlayan kısım the top of one's head expr.
sistemin işlemesini sağlayan önemsiz kişi a small cog in a large machine expr.
sistemin işlemesini sağlayan önemsiz kişi a small cog in a large wheel expr.
Trade/Economic
erzak sağlayan achatour n.
rüçhan hakkı sağlayan hisse senedi çıkarma capitalization issue n.
borsada işlem gören menkul kıymetler için borsa aracılarına fiyat teklifleri sağlayan bilgisayarlı veri sistemi national association of securities dealers automated quotations n.
müşterilerin bilgisayar ağı aracılığıyla bankacılık hizmetlerinden yararlanmalarını sağlayan uygulama telebanking n.
(özellikle doğu asya'da) hızlı ekonomik büyüme sağlayan ülke tiger n.
şirkette satış, nakliye, halkla ilişkiler veya üretim programına uyulmasını sağlayan departman traffic department n.
küçük şirketlerin sermaye artırmasına olanak sağlayan londra menkul kıymetler borsası alternative investment market (aim) n.
açıklama sağlayan belge numarası legend n.
ailelere kolaylık sağlayan otel family hotel n.
antrepo makbuzunun başkasına devrini sağlayan belge warehouse transfer permit n.
aynı fabrikada ufak partiler halinde farklı malların üretilmesine olanak sağlayan türde bir otomasyon flexible manufacturing system n.
aynı hisse senetlerini alıp satarak arada oluşan farktan kar sağlayan yatırım kurumu open end investment trust n.
az gelişmiş ülkelere kalkınma amaçlı uzun vadeli kredi sağlayan uluslararası finansal kuruluş international bank for reconstruction and development n.
belirli bir minimum gerektiren ve faiz geliri sağlayan çek hesabı super-now account n.
dağıtılan malların mülkiyetini hiçbir zaman üzerine almadan malın devrini sağlayan firma agent middleman n.
değer artışı sağlayan hisse senedi growth stock n.
emek tasarrufu sağlayan teknolojik gelişme labor saving technological progress n.
erzak sağlayan purveyor n.
gelir sağlayan earner n.
gelecekteki tüm belirsizlik durumlarında diğer bir mali varlığa göre daha düşük getiri sağlayan yatırım aracı dominated asset n.
görerek ve işiterek öğretmeyi sağlayan araçlar audio-visual aids n.
gümrük resminin iadesini sağlayan belge debenture n.
hizmet sağlayan işletmelerinin stok maliyeti cost of inventories of a service provider n.
her bir değişkenin etkilerini belirlemek amacıyla bu değişkenlerin ayarlanmasına olanak sağlayan özel bilgisayar yazılımları spreadsheets n.
hızlı değer artışı sağlayan fonlar rapid growth funds n.
işgücü tasarrufu sağlayan labour saver n.
insan gücünden ve emeğinden tasarruf sağlayan makineler labour saving machinery n.
işten ayrılma sonrasında fayda sağlayan planlar post-employment benefit plans n.
internet ortamında projelere katılımcı finansman desteği sağlayan bir kitle-fonlama biçimi crowd financing n.
ıskontolu tahviller için kullanılan ve bunları kuponlu tahvillerle karşılaştırmaya olanak sağlayan bir getiri türü basic needs n.
imalatçı ile toptancı arasında ilişki sağlayan şahıs missionary salesman n.
internet ortamında projelere katılımcı finansman desteği sağlayan bir kitle-fonlama biçimi crowdfunding n.
internet ortamında projelere katılımcı finansman desteği sağlayan bir kitle-fonlama biçimi equity crowdfunding n.
internet ortamında projelere katılımcı finansman desteği sağlayan bir kitle-fonlama biçimi hyper funding n.
ihraç malı sağlayan export supplier n.
ihracat için mal sağlayan export supplier n.
işgücü tasarrufu sağlayan labor saver n.
işletmenin mülkiyetine ortaklık hakkı sağlayan ve karşılığında temettü elde edilen kıymetli evrak equity n.
internet ortamında projelere katılımcı finansman desteği sağlayan bir kitle-fonlama biçimi crowd funding n.
kira geliri sağlayan kişi rentier n.
krediye kaynak sağlayan originator n.
mal sağlayan önde gelen ülke principal supplier n.
mal sağlayan supplier n.
levazımat sağlayan küçük tekne tender n.
mali destek sağlayan sponsor n.
muhasebe işlemlerinin doğruluğunu sağlayan kurallar accounting control n.
onu sağlayan kimseden ayrılamayan biriktirilemeyen ve insan ihtiyaçlarını karşılama özelliğine sahip olan bir ekonomik faaliyet service n.
ortaklık ve alacaklılık hakkını sağlayan finansal araçlar compound financial instruments n.
ödemeler bilançosundaki bir açık veya fazlanın giderilmesini sağlayan mekanizmalar adjustment in the balance of payments n.
parasal destek sağlayan financial backer n.
rüçhan hakkı sağlayan hisse senedi çıkartma rights issue n.
sahibine faizden başka gelirler sağlayan tahvil passive bond n.
sermaye tasarrufu sağlayan teknik ilerleme capital-saving technical advance n.
sürekli faiz geliri sağlayan perpetuity n.
tahvil gibi değerli kağıtların üzerinde bulunan ve belirli zamanlarda sahibine faiz veya kazanç payı sağlayan kesilmiş parça coupon n.
tasarruf sandığında açtırılan üzerine çek çekilen ve sahibine faiz geliri sağlayan mevduat hesabı share draft account n.
ürünün/hizmetin yapan ve şirketten çıkışını sağlayan bölümler/müdürlükler line department n.
vergi yükümlüsüne vereceği sıkıntıya değmeyecek kadar az gelir sağlayan vergi nuisance tax n.
yatırımcıların iki farklı borç türü arasında birinden diğerine geçmesine olanak sağlayan bonolar flip-flop note n.
belirli bir dönem yeni şirketlere sermaye sağlayan ve düzenli aktarımlarla onların gelişimini destekleyen bir fon evergreen fund n.
azınlık hissedarının, çoğunluk hissedarı tarafından bir şirketin satışına katılmaya zorlanmasını sağlayan sözleşme hükmü drag-along right n.
mobil iletişim hizmetleri sağlayan ticari firma wireless operator n.
bayındırlık işlerinde ödemesi devlet tarafından yapılan işler sağlayan bir program works program n.
mevcut borcun yeniden ipotek edilmesi ve eski faiz oranıyla piyasa rayici arasında kalan bir faiz oranıyla yeni borç verilmesini sağlayan bir finansman aracı wraparound n.
yüksek faiz oranlarını ve enflasyonu yüksek tutmayı sağlayan diğer mali politikaları savunan memur hawk n.
müşterilerle iyi ilişkiler kurarak alım satım yapmalarını sağlayan bir broker çalışanı broker n.
ticari bir oluşumun düzenli ödemeyi doğrudan kişinin banka hesabına yansıtmasını sağlayan tekli sipariş direct debit n.
kredi sağlayan kimse grantor n.
iş yerinde tüm hükümet düzenlemelerine uyulmasını sağlayan bölüm compliance n.
bir bilgisayardan diğerine doğrudan veri aktarımı sağlayan bir ingiliz telekom hizmeti markası datel® n.
finansal destek sağlayan kurum finance company n.
vergi mükelleflerinin kendi vergi yükümlülüklerini değerlendirmelerini sağlayan bir sistem self-assessment n.
ham madde sağlayan ülke/bölge supplier n.
(işletme için) finansman sağlayan birkaç kuruluştan biri olmak cofinance v.
işten tasarruf sağlayan labor saving adj.
iş tasarrufu sağlayan labour-saving adj.
işten tasarruf sağlayan labour saving adj.
iş tasarrufu sağlayan laboursaving adj.
para sağlayan financier adj.
uzun vadeli anlaşma sağlayan long-term adj.
minimum riskle orta düzeyde istikrarlı büyüme sağlayan (hisse, menkul kıymet) protective adj.
kontratlarının gereğini yerine getiremeyen üyelerin hesabına borsa yetkilisi tarafından alış veya satış yapılabilmesini sağlayan (kural) under the rule adv.
Law
haksız yere alıkonmuş mülkün sahibine geri iadesini sağlayan yasa recto n.
haksız yere alıkonmuş mülkün sahibine geri iadesini sağlayan yasa writ of right n.
abd'de üretim hatasına sahip arabaların geri iade edilmesini sağlayan yasa lemon law n.
bir gayrimenkulden yararlanma olanağı sağlayan irtifak hakkı easement of convenience n.
bir kimseye oy hakkı sağlayan mülk sahipliği property qualification n.
ilgililerin mahkemede bulunmalarını sağlayan görevli bailiff n.
hukukçuları ve tanıkları korumak, mahkumları taşımak gibi görevleri olan yargı sisteminin etkili bir şekilde işlemesini sağlayan kuruluş united states marshals service n.
hukukçuları ve tanıkları korumak, mahkumları taşımak gibi görevleri olan yargı sisteminin etkili bir şekilde işlemesini sağlayan kuruluş marshals n.
hukukçuları ve tanıkları korumak, mahkumları taşımak gibi görevleri olan yargı sisteminin etkili bir şekilde işlemesini sağlayan kuruluş us marshals service n.
tutuklama ve mahkeme kararlarının infaz edilmesini sağlayan şerif memuru bailiff n.
verenle alana karşılıklı fayda sağlayan kefalet bailment for hire n.
iflas etmiş bir şirketin alacaklılarıyla anlaşmaya varmasını ve mali sorunlarını çözmesini sağlayan bir prosedür voluntary arrangement n.
belirli ülkelerdeki belirli kişilerin istihdamı için gerekli bilgileri sağlayan bir yasal belge work papers n.
bir davanın geldiği mahkemeye geri gönderilmesini sağlayan bir mahkeme emri writ of consultation n.
kamu arazilerini yerleşimcilerin çiftlik olarak kullanmasını sağlayan yasalar homestead law n.
arazi sahiplerine özel ayrıcalıklar sağlayan çeşitli eyalet yasaları homestead law n.
belediye kiracılarının belediyeden metruk mülk satın alıp devlet hibesi yardımıyla orayı yenilemelerine olanak sağlayan program homesteading [uk] n.
haksız yere alıkonmuş mülkün sahibine iadesini sağlayan yasaya dayanarak yapılan kovuşturmaya konu olan mal mise n.
haksız yere alıkonmuş mülkün sahibine iadesini sağlayan yasa mise n.
yargıya intikal edecek olan her bir iddianın kanıtlanmasını veya çürütülmesini sağlayan hukuk kaidesi rule of evidence n.
mahkumun eşi ile ilişkiye girebilmesini sağlayan eş görüşmesi conjugal visitation n.
mahkumun eşi ile ilişkiye girebilmesini sağlayan eş görüşmesi conjugal visitation right n.
iflas edenin borçlarından muaf olmasını sağlayan bir eyalet yasası insolvent law [us] n.
iflas edenin borçlarından muaf olmasını sağlayan bir eyalet yasası insolvency law [us] n.
iflas edenin borçlarından muaf olmasını sağlayan bir eyalet yasası insolvency statute [us] n.
iflas edenin borçlarından muaf olmasını sağlayan bir eyalet yasası insolvent statute [us] n.
yükleniciye sabit ücret ödenmesini sağlayan maliyet iade tipi sözleşme cost-plus a fixed-fee contract n.
eskiden ingiliz kraliyet sarayı çalışanları arasındaki adaleti sağlayan bir mahkeme court of marshalsea n.
bir davanın yürürlükte kalmasını sağlayan emir stet n.
bir yasal işlemin yürürlükte kalmasını sağlayan emir stet n.
ek ödenek sağlayan bir mevzuat maddesi supplemental n.
yasal geçerlilik sağlayan unsurlardan yoksun nude adj.
mahkumların cezalarını çekerken cezaevi dışında çalışmalarını sağlayan bir programa ait veya ilgili work-release adj.
Politics
basık maden bölgelerinin geliştirilmesi ve yeniden düzenlemesi için fon sağlayan ab programı rechar n.
kısıtlama olmaksızın bir eylemin yapılabilmesini sağlayan izin belgesi laisser passer n.
kısıtlama olmaksızın bir eylemin yapılabilmesini sağlayan izin belgesi laissez-passer n.
çok yönlü bağış sağlayan taraf multilateral donor n.
ilhak ederek fayda sağlayan annexationist n.
iki taraflı bağış sağlayan bilateral donor n.
teknik yardım sağlayan technical assistance provider n.
ilhak ederek fayda sağlayan kimse annexionist n.
rejimden yana siyasi tutumlar için gerekli teorileri üreten, ve bunların yayılmasını sağlayan entelektüellerden oluşan uzman topluluk epistemic community n.
iskoçya'da parlamentoya üye sağlayan bir belediye borough n.
ayrıcalık sağlayan resmi yazı brevet n.
kendisini kontrol eden ulusa malzeme sağlayan bölge hinterland n.
iki ulus veya grup arasında ihtilaflı konuları kalıcı bir çözüme kavuşturmadan uzlaşmayı sağlayan bir uygulama modus vivendi n.
belirli sayıda seçmenin dilekçeyle kanun teklifi yapmalarını sağlayan bir mekanizma initiative n.
nitelikli öğrencilere devlet destekli düşük maliyetli krediler sağlayan abd hükümeti özel iştiraki sallie mae n.
(abd'de) erkeklere oy hakkı veren ve kendi kendini yönetmeyi sağlayan ilk yazılı anayasa orders of connecticut n.
partinin politikalarına uyum sağlayan on-message adj.
bill clinton'un 1992'de seçim kampanyasını kazanmasını sağlayan, ekonomiye dikkat çekmek amaçlı sloganı it's the economy, stupid expr.
Institutes
ortak yayınlarda ön inceleme veya düzenleme makamlarına teknik veya idari uzmanlık sağlayan kuruluş technical review authority n.
alkolle mücadelede destek sağlayan uluslararası bir örgüt alcoholics anonymous (aa) n.
elektrik sağlayan şirket electricity board n.
abd'de posta hizmeti sağlayan bağımsız kurum united states post office n.
abd'de posta hizmeti sağlayan bağımsız kurum us post office n.
abd'de posta hizmeti sağlayan bağımsız kurum united states postal inspection service n.
(kanada'da) afetten etkilenen bölgelere 40 güne kadar yardım sağlayan 200 kişilik bir ekip disaster assistance response team n.
öğrencilere eğitim kredisi sağlayan resmi bir kuruluş slma (student loan marketing association) n.
(yeni zelanda'da) dünya genelinde işsiz yoğunluklu bölgelere yardım sağlayan çeşitli kurumları koordine eden bir kuruluş corso (council of organizations for relief services overseas) abrev.
Industry
(geçmişte ingiltere'de) yetişkin çalışanlar için eğitim sağlayan kuruluş training agency n.
silo dolduran veya konveyörlerle birbirine bağlı kutular yoluyla malzeme akışını sağlayan işçi binman n.
bir işçinin temizleme veya onarma amacıyla yer altına veya lağım, elektrik borusu, buhar kazanı gibi kapalı bir yapıya erişimini sağlayan delik manhead n.
yetişkin çalışanlara eğitim sağlayan bir tür kuruluş manpower services commission n.
kürklerin parlamasını sağlayan kimse glazer n.
her gün belirlenen süre kadar çalışmak kaydıyla mesaiye başlama ve mesaiyi bitirme saatlerinde esneklik sağlayan çalışma sistemi glide time [new zealand] n.
tavukların tüylerinin kolay yolunabilmesini sağlayan ön işlem makinesi scalder n.
demirin dönmesini sağlayan çubuklu değirmen işçisi shortstop n.
etkili koruma sağlayan esnek plastikten bir ambalaj türü shrink-wrapping n.
Insurance
iki kişinin hayatı üzerinden gelir sağlayan ve kişilerden birinin ölmesi durumunda bu geliri durduran bir tür müşterek hayat teminatı joint life annuity n.
işçilerin iş yerinde yaralanmasına karşı tazminat ödenmesini sağlayan bir devlet sigortası türü industrial injuries insurance n.
özel bir filo için anlaşılmış ve normal olarak verilenden daha geniş teminat sağlayan klozlar owners clauses n.
maddi destek sağlayan kimse underwriter n.
tedavi şansı olmayan hastalar için evde bakım sağlayan bakım ve destek programı hospice n.
sigortalının teminat kaybı olmadan prim ödemesini durdurmasına ve kalıcı olarak engelli olması halinde emekli maaşı veya tazminat almasını sağlayan bir madde disability clause n.
tam zarar ihtimali bulunmayan durumları kapsayıcı kısmi teminat sağlayan bir sigorta türü first-loss policy n.
üçüncü kişilerin kazara yaralanması veya ölümü ya da mallarının zarar görmesinden kaynaklanan sorumluluklara karşı koruma sağlayan (sigorta) third party adj.
Media
basın locasında bulunma koşullarını sağlayan haber muhabirleri press gallery n.
tek iletim yolu sağlayan tekniklerle ses iletimi, kaydı veya üretilmesine ait mono adj.
tek iletim yolu sağlayan tekniklerle ses iletimi, kaydı veya üretilmesiyle ilgili mono adj.
Technical
bir ucu tutturulup diğer ucu dönerken çemberin hareket etmesini sağlayan çubuk radius bar n.
sistemin fonksiyonlarını yerine getirmesini sağlayan parça ve elemanların etkileşimi ve birbirine bağlılığını düzenleyen asgari kurallar kümesi tecnical architecture n.
gizli ve hassas bilgilere yetkisiz erişim sağlayan sızma yöntemlerini tespit ve etkisizleştirme amaçlı önlemler technical surveillance countermeasures n.
tam olarak dengeye getiren, denge sağlayan ağırlık casting weight n.
pikapta kayıtların otomatik olarak art arda çalmasını sağlayan uzantı record changer n.
görüntüdeki veya haritadaki noktaları bulmak için koordinatlar sağlayan, yatay ve dikey çizgilerden oluşan çizim reference grid n.
yüksek enerjili iyonların yük alışverişinden sonra plazmadan kurtulmasını sağlayan hızlandırıcı charge-exchange accelerator n.
araba, uçak ve gemilerde yön ve konum bulmayı sağlayan aparat navigator n.
stadyumlardaki dev ekranlarda görüntülerin yansıtılmasına olanak sağlayan sistem teletron n.
iki düzlem arasında dönme sağlayan bağlantı çubuğu trace n.
org düğmesini dönmesini sağlayan parça trace n.
işçilerin üzerinde durabilmesine olanak sağlayan, yüksekliği ayarlanabilir platformu olan kamyon tower wagon n.
kapı, çekmece gibi hareketli parçaların sürüklenmesini sağlayan bilyeli kılavuz trackway n.
(bir mekanizmanın çalışmasını sağlayan) düzen train n.
yangın aparatı üzerindeki pompadan tazyikli su akışı sağlayan bir manifold turret n.
yangın aparatı üzerindeki pompadan tazyikli su akışı sağlayan bir manifold turret nozzle n.
yangın aparatı üzerindeki pompadan tazyikli su akışı sağlayan bir manifold turret pipe n.
arka türbine buhar sağlayan nozullar astern nozzles n.
aynı endüviden hem doğru ve hem de alternatif akım sağlayan üreteç double current generator n.
besleme deliği (fren merkez silindirinde hidrolik yağ haznesine bağlantı sağlayan ince dar delik) filling slot n.
benzin motoruna yakıt sağlayan depo gasoline supply tank n.
basınçlı hava ile püskürtme sağlayan mekanik enjektör air injection valve n.
belirli debideki yakıtın tanka geri dönüşünü sağlayan valf constant bleed valve n.
bir parçanın diğerinin üstüne geçmesini sağlayan metal dirsek joggle n.
bir şehir halkının su ihtiyacını sağlayan şirket water company n.
cumar (dağcılıkta ipten yukarıya tırmanmayı sağlayan bir malzeme) jumar n.
cisimlerin asılmasını sağlayan şey hanger n.
denizaltının uzun süre su altında kalmasını sağlayan boru tertibatı snorkel n.
gelen elektrik voltajını belli bir aralıkta düşürerek elektrikli beslenmeyi sağlayan transformatör step-down autotransformer n.
giriş valfinin açılmasını sağlayan kem intake cam n.
güneş enerjisi sağlayan tertibat solar array n.
hava-yakıt karışımının silindirlere girmesini sağlayan supap intake valve n.
hava akımını sağlayan cihaz blower n.
iletişimi sağlayan kişi veya şey communicator n.