sit in - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

sit in

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "sit in" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 13 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
sit in v. bakmak
sit in v. katılmak
sit in v. yerini almak
sit in v. bir başkasının yerine temsil elmek
sit in v. (toplantı/ders vb'ye) konuk olarak alınmak
sit in v. oturma eylemi yapmak
sit in v. birinin yerini almak
sit in v. (birinin) vekili olmak
sit in v. katılmak
sit in v. yer almak
sit in v. oturma eylemi yapmak
Card
sit in v. (kart oyununda) el almak
sit in v. oyunu yönetmek

Bedeutungen, die der Begriff "sit in" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 84 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
sit-in n. oturma grevi
sit-in n. bir yerde yapılan oturma eylemi (protesto amacıyla)
sit in for v. birine vekalet etmek
sit in for v. yerini almak
sit in on v. dinleyici olarak bir toplantıya katılmak
stage a sit-in v. oturma eylemi yapmak
sit in judgement v. karşısındaki hakkında karar vermek
sit in judgement v. karşısındakini yargılamak
sit in the tent v. çadırda oturmak
sit hand in hand v. ele ele oturmak
want to sit and talk in person v. oturup yüz yüze konuşmak istemek
sit in the front passenger seat v. (arabada) ön koltukta oturmak
sit in a cross-legged position v. bağdaş kurarak oturmak
sit in front of the tv v. tv karşısına geçmek
sit in front of the tv v. televizyon karşısına geçmek
hold a sit-in v. oturma eyleminde bulunmak
sit in the garden v. bahçede oturmak
sit in the cafe v. kafede oturmak
sit in [uk] v. bakıcılık yapmak
sit in [uk] v. dadılık yapmak
sit in [uk] v. masaya oturmak
sit in [uk] v. sofraya oturmak
Phrasals
sit in (for somebody) v. birinin yerine bakmak
sit in (for somebody) v. birinin görevini vekaleten yapmak
sit in on (something) v. (bir şeye) dinleyici/izleyici/katılımcı/ziyaretçi olarak katılmak
Proverb
you can't sit in two chairs at once aynı anda her yere yetişemezsin
you can't sit in two chairs at once aynı anda bir çok işi yapamazsın
you can't sit in two chairs at the same time aynı anda her yere yetişemezsin
you can't sit in two chairs at the same time aynı anda bir çok işi yapamazsın
you can't sit in two chairs at the same time iki şey aynı anda yapılamaz
you can't sit in two chairs at the same time ikisinden birini seçmesi gerek
you can't sit in two chairs with one butt aynı anda her yere yetişemezsin
you can't sit in two chairs with one butt aynı anda bir çok işi yapamazsın
you can't sit in two chairs with one butt iki şey aynı anda yapılamaz
you can't sit in two chairs with one butt ikisinden birini seçmesi gerek
Idioms
sit in judgment upon someone v. biri hakkında hüküm vermek
sit in judgment upon someone v. birini yargılamak
sit in judgment on someone v. birini yargılamak
sit in judgment of somebody v. biri hakkında hüküm vermek
sit in judgment on someone v. biri hakkında hüküm vermek
sit in judgment on/over v. hüküm vermek
sit tall in the saddle v. gururlu olmak/kalmak
sit tall in the saddle v. başı dik olmak/kalmak
sit tall in the saddle v. dimdik ayakta olmak/durmak
sit tall in the saddle v. dimdik durmak
sit tall in the saddle v. yıkılmamak
sit tall in the saddle v. duruşunu bozmamak
sit tall in one's saddle v. gururlu olmak/kalmak
sit tall in one's saddle v. başı dik olmak/kalmak
sit tall in one's saddle v. dimdik ayakta olmak/durmak
sit tall in one's saddle v. dimdik durmak
sit tall in one's saddle v. yıkılmamak
sit tall in one's saddle v. duruşunu bozmamak
sit tall in the saddle v. dik durmak
sit tall in the saddle v. duruşunu bozmamak
sit tall in the saddle v. yıkılmamak
sit tall in the saddle v. metin olmak
sit tall in the saddle v. dimdik durmak
sit tall in the saddle v. gururu elden bırakmamak
sit tall in the saddle v. heybetinden/görkeminden bir şey kaybetmemek
sit tall in one's saddle v. dik durmak
sit tall in one's saddle v. duruşunu bozmamak
sit tall in one's saddle v. yıkılmamak
sit tall in one's saddle v. metin olmak
sit tall in one's saddle v. dimdik durmak
sit tall in one's saddle v. gururu elden bırakmamak
sit tall in one's saddle v. heybetinden/görkeminden bir şey kaybetmemek
sit in judgment of (someone) v. (birinin) suçlu olup olmadığına karar vermek için jürilik yapmak
sit in judgment of (someone) v. (biri) hakkında hüküm vermek
sit in judgment of (something) v. (bir şeyin) doğruluğunu yargılamak
sit in judgment of (something) v. (bir şeyi) yargılamak
come in and sit a spell expr. buyrun (gelin oturun)
come in and sit down expr. buyrun (gelin oturun)
Speaking
can I sit in your lap? expr. kucağına oturabilir miyim?
my grandma likes to sit in the rocking chair expr. babaannem sallanan sandalyede oturmayı çok sever
my grandmother loves to sit in the rocking chair expr. babaannem sallanan sandalyede oturmayı çok sever
Trade/Economic
sit-in oturma n. oturma grevi
stage a sit-in v. oturma grevi yapmak
Law
sit-in protest n. oturma eylemi
(defendant) to sit in the dock v. sanık sandalyesine oturmak
Politics
sit in a plenary session n. genel kurul halinde toplanma
sit-in n. oturma eylemi
sit-in act n. oturma eylemi
Football
sit in bench v. yedek kulübesinde beklemek