tanık - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

tanık



Bedeutungen von dem Begriff "tanık" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 22 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
tanık witness n.
General
tanık witness n.
tanık attester n.
tanık eyewitness n.
tanık evidence n.
tanık deponent n.
tanık witnesseth (archaic) n.
tanık witnesser n.
tanık onlooker n.
tanık stander-by n.
tanık wit (witness) abrev.
tanık dept. (deponent) abrev.
Law
tanık testate [obsolete] n.
tanık testation n.
tanık teste n.
tanık witness n.
tanık testifier n.
tanık attestant n.
tanık deponent n.
tanık attestor n.
tanık attestator n.
tanık deposer n.

Bedeutungen, die der Begriff "tanık" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 122 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
tanık olmak witness v.
General
tanık kürsüsü witness box n.
yalancı tanık perjurer n.
tanık kürsüsü witness stand n.
tanık çağırmak call the witness n.
yeminli ifade veren tanık dethroner n.
en önemli tanık key witness n.
tanık olarak imzalayan attestator n.
tanık beyanı witness acknowledgement n.
tanık ikrarı witness acknowledgement n.
sessiz tanık mute witness n.
tanık ifadeleri eye witness reports n.
gizli tanık anonymous witness n.
gizli tanık secret witness n.
tanık olma witnessing n.
genellikle anekdotlara dayanan veya samimi bir dille yazılmış, odağına yazarın şahsen tanıdığı kişileri ve tanık olduğu olay veya dönemleri alan otobiyografik yazı memoir n.
tanıklık etmek üzere tanık kürsüsüne çıkmak take the witness stand v.
tanık olmak be a witness to v.
tanık olmak bear witness v.
-e tanık olmak witness v.
tanık olmak witness v.
tanık kürsüsünden inmek stand down v.
babasının ölümüne tanık olmak witness one's father's death v.
annesinin ölümüne tanık olmak witness one's mother's death v.
bir otopsiye tanık olmak witness an autopsy v.
bir cinayete tanık olmak witness a murder v.
cinayete tanık olmak witness the murder v.
tanık koruma programına girmek go into witness protection v.
tanık ifadesi vermek testify v.
suça tanık olmak witness a crime v.
tanık olmak overeye [obsolete] v.
tanık olunabilir witnessable adj.
tanık olunmamış unwitnessed adj.
tanık yeminiyle suçu aklayan compurgatorial [obsolete] adj.
Phrasals
tanık olmak pick up v.
'-e tanık/şahit olmak witness to v.
Phrases
-ye tanık olarak in testimony whereof expr.
Idioms
doğrudan tanık olmak see something with one's own eyes v.
tanık göstermek give evidence to v.
bir şeye tanık/şahit olmak witness to something v.
bir şeye tanık olmak be witness to something v.
(bir şeye) tanık olmak be (a) witness to (something) v.
tanık kürsüsünde on the witness stand expr.
tanık sandalyesinde on the stand expr.
Trade/Economic
sadece başkalarından işittiğini aktaran tanık ear-witness n.
tanık olarak kaydedilme attestation n.
tanık görevi izni witness duty leave n.
Law
tanık olan kimse testificator n.
sanığın mazeret sunarken dayandığı tanık alibi witness n.
açılmış davanın tanık ifadelerine duruşma tarihinden önce başvurma talebi bill to take testimony de bene esse n.
aleyhte tanık adverse witness n.
baş tanık material witness n.
bilirkişi tanık expert-witness n.
bir belgenin doğruluğunu ve varlığını ispat için düzenleyenin isteğiyle o belgeye imza koyan tanık attesting witness n.
bir davada karşı tarafa yardımcı olan kanıt sunan tanık adverse witness n.
bir davada karşı tarafa yardımcı olan kanıt sunan tanık hostile witness n.
davada tanık durumunda bulunan kimse prosecuting witness n.
davanın gidişatını etkileyecek bilgilere sahip tanık material witness n.
duruşmaya gelmeyen tanık defaulting witness n.
esas tanık principal witness n.
esas tanık material witness n.
karşıt tanık adverse witness n.
maddi tanık material witness n.
mügayir tanık adverse witness n.
mügayir tanık hostile witness n.
muhasım tanık hostile witness n.
mukabil tanık adverse witness n.
olayı gören tanık eyewitness n.
önemli tanık material witness n.
savcının gösterdiği tanık witness for the prosecution n.
şahsen gördüğü konularda tanıklık eden tanık eye witness n.
tanık koruma programı witsec n.
tanık celbi için çıkarılan mahkeme müzekkeresi subpoena n.
tanık ifadesinin alınması deposition n.
tanık ifadesi deposition n.
tanık yeri witness box n.
tanık dinletme hakkı call to witness n.
tanık kürsüsü witness box n.
tanık koruma programı witness protection program n.
tanık ifadesi witness statement n.
tanık beyanı witness statement n.
tanık dinletme call witnesses n.
tanık tarafgirliği bias of witness n.
tanık koruma dairesi witness protection department n.
tanık ifadesi witness acknowledgement n.
tarafsız tanık non-party witness n.
tanık beyanı witness acknowledgement n.
tanık koruma kanunu witness protection act n.
tanık yemini witness's oath n.
tanık yolluğu conduct money n.
tanık kürsüsü witness stand n.
tanık olarak dinlenen şahit prosecuting witness n.
yalancı tanık false witness n.
yeminli tanık beyanı witness' affidavit n.
yalancı tanık perjurer n.
yeminli tanık ifadesi testimony n.
yeminli tanık beyanı witness' sworn statement n.
gördüğü değil işittiği bir şeyi aktaran tanık earwitness n.
bir duruşmadaki en önemli veya asıl tanık star witness n.
tanık beyanı declaration n.
tanık ifade tutanağı information n.
tanık kürsüsü stand n.
tanık olmak testify v.
tanık olarak çağırmak call witness v.
tanık dinlemek hear the witness v.
tanık ifadesi dinlemek hear the witness testimony v.
tanık çağırmak bring a witness to court v.
tanık çağırmak summon a witness to court v.
tanık göstermek produce a witness v.
tanık göstermek protest [obsolete] v.
tanık olan kimse ile ilgili testificatory adj.
cezai ehliyeti bulunan (tanık) competent adj.
Politics
atandığı eyalette yeminli belgeler, tanık ifadeleri gibi verileri edinme yetkisi bulunan memur commissioner of deeds [us] n.
Institutes
tanık koruma kurulu board of witness protection n.
tanık koruma kurulu board of witness protection n.
Technical
tanık örnek proof bar n.
tanık olmak witness v.
Automotive
tanık işaretleri witness marks n.
Psychology
içsel tanık inner witness n.
Chemistry
tanık deney blank determination n.
Latin
tanık olarak dinlenme yeterliğinden yoksun olan kimse intestabilis n.
Slang
tanık kürsüsüne çıkmak mount v.