tanımak - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

tanımak



Bedeutungen von dem Begriff "tanımak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 50 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
tanımak identify v.
tanımak recognize v.
tanımak know v.
tanımak recognise v.
General
tanımak distinguish v.
tanımak get to know v.
tanımak be recognizant of v.
tanımak put finger on v.
tanımak place v.
tanımak legitimatize v.
tanımak ken v.
tanımak familiarize v.
tanımak acknowledge v.
tanımak cognize v.
tanımak spot v.
tanımak own v.
tanımak be acquainted with v.
tanımak obey v.
tanımak affiliate v.
tanımak give scope for v.
tanımak accept v.
tanımak know v.
tanımak legitimize v.
tanımak give v.
tanımak recognise v.
tanımak acquaint oneself with v.
tanımak recognize v.
tanımak familiarise v.
tanımak cognise v.
tanımak legitimatise v.
tanımak recognosce [obsolete] v.
tanımak be acknown v.
tanımak be aknow v.
tanımak establish v.
tanımak id v.
tanımak distinguish of [obsolete] v.
tanımak single v.
Phrasals
tanımak pick out v.
Colloquial
tanımak key in v.
Trade/Economic
tanımak recognise v.
tanımak recognize v.
tanımak acknowledge v.
Law
tanımak legitimatise v.
tanımak legitimise v.
tanımak legitimatize v.
tanımak acknowledge v.
Politics
tanımak acknow v.
Technical
tanımak recognise v.
tanımak recognize v.
Card
tanımak make v.

Bedeutungen, die der Begriff "tanımak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 325 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
olanak tanımak enable v.
General
(gizli cemiyetin) birbirlerini tanımak için kullandıkları özel tokalaşma şekli grip n.
fırsat tanımak give chance v.
süre tanımak respite v.
birini sadece yüzünden tanımak know someone by sight only v.
olanak tanımak facilitate v.
birine serbestlik tanımak give a free hand v.
yakından tanımak be closely acquainted with v.
olanak tanımak make possible v.
öncelik tanımak give priority to v.
ayrıcalık tanımak bestow favors on v.
fırsat tanımak give an opportunity v.
imkan tanımak enable v.
fırsat tanımak furnish an occasion v.
fırsat tanımak give a handle v.
ayrıcalık tanımak favor one person v.
şans tanımak take a chance on v.
fırsat tanımak give a chance v.
tanımak (süre) allot v.
olanak tanımak allow of v.
hak tanımak entitle v.
ayrıcalık tanımak privilege v.
hak tanımak intitle v.
olanak tanımak serve v.
yakından tanımak know somebody well v.
(ayrıcalık) tanımak charter v.
olarak tanımak refer to as v.
şans tanımak give somebody a break v.
öncelik tanımak prioritize v.
hak tanımak enfranchise v.
ayrıcalık tanımak enfranchise v.
fırsat tanımak provide with an opening v.
fırsat tanımak provide with a chance v.
birine ayrıcalık tanımak bestow a privilege upon v.
birine ayrıcalık tanımak bestow a privilege on v.
mahkeme kararını tanımak accept the court's sentence v.
mahkeme yetkisini tanımak acknowledge the court's authority v.
mahkeme kararını tanımak acknowledge court order v.
özgürlük tanımak give someone freedom v.
özgürlük tanımak allow someone freedom v.
özgürlük tanımak permit someone freedom v.
resmen tanımak recognize officially v.
simaen tanımak know by sight v.
simaen tanımak cognosce v.
ismen tanımak cognosce v.
kendini tanımak know oneself v.
muafiyet tanımak give someone exemption v.
muafiyet tanımak grant someone exemption v.
uzun süredir tanımak know (someone) for a long time v.
zaman tanımak give time v.
ismen tanımak know somebody by name v.
isim olarak tanımak know somebody by name v.
olanak tanımak admit v.
birini (yolda görüp) tanımak acknowledge v.
simaen tanımak know (someone) by sight v.
birisini yanlış tanımak think wrong about someone v.
ismen tanımak know (someone) by name v.
cismen tanımak know (someone) by sight v.
yanlış tanımak think wrong about someone v.
öncelik tanımak prefer v.
birisini tanımak know someone v.
birisini tanımak recognize someone v.
öncelik tanımak give priority v.
birebir tanımak know personally v.
tolerans tanımak show tolerance v.
tolerans tanımak tolerance v.
insanları gözünden tanımak read people v.
birini gözlerinden tanımak recognize someone by one's eyes v.
tekrar tanımak get reacquainted v.
imkan tanımak allow for v.
sima olarak tanımak know someone by sight v.
ikinci bir şans tanımak give a second chance v.
birini tanımak get to know someone v.
ek süre vermek/tanımak grant an extension of time v.
olanak tanımak give an opportunity v.
(hak) tanımak bestow v.
bir hakkı tanımak/vermek bestow a right v.
birini çok iyi tanımak know someone very well v.
birine bir şey yapması için olanak tanımak/imkan sağlamak enable someone to do something v.
kurbanı tanımak know the victim v.
hayatı görmek/tanımak see life v.
öncelik tanımak prioritise v.
birbirini tanımak know each other v.
kültür tanımak get to know a culture v.
soykırımı tanımak recognize the genocide v.
yeniden imkan tanımak re-enable v.
tekrar olanak tanımak re-enable v.
yeniden imkan tanımak reenable v.
tekrar olanak tanımak reenable v.
çevreyi tanımak know the environment v.
geçmesine olanak tanımak admit v.
söz hakkı tanımak give voice to v.
birbirini az tanımak be on speaking terms v.
bir kişinin karakterini tanımak take one's measure v.
(hak) tanımak allow [obsolete] v.
hak tanımak effranchise v.
ayrıcalık tanımak/izin vermek give special dispensation v.
ayrıcalık tanımak give special dispensation v.
çalışarak tanımak verse v.
deneyimleyerek tanımak verse v.
yanlış tanımak misken [uk dialectal] v.
faaliyet alanı tanımak licentiate v.
… gerçeğini tanımak claim v.
olanak tanımak grease v.
muafiyet tanımak dispense v.
imkan tanımak inable [obsolete] v.
imtiyaz tanımak distinguish v.
imtiyaz tanımak distinguish of [obsolete] v.
Öncelik/ üstünlük tanımak accord precedence (over) v.
hata payı tanımak discount v.
öncelik tanımak premiss v.
imkân tanımak enable v.
oy hakkı tanımak enfranchise v.
Phrasals
herkesin önünde tanımak/hakkını teslim etmek acknowledge (one) as (something) v.
herkesin önünde tanımak/hakkını teslim etmek acknowledge someone as something v.
herkesin önünde tanımak/hakkını teslim etmek acknowledge something as something v.
bahşetmek/hak tanımak/ayrıcalık vermek confer upon (someone or something) v.
bahşetmek/hak tanımak/ayrıcalık vermek confer on (someone or something) v.
birini (taktığı/giydiği) bir şey ile tanımak identify someone by something v.
birini başka birinden bilmek/tanımak know someone from someone v.
süre tanımak allow for v.
zaman tanımak allow for v.
...den onu bilmek/tanımak tell someone or something by something v.
birinin bir şeyi yapmasına olanak tanımak entitle someone to do something v.
birine geçiş izni vermek/tanımak entitle someone to do something v.
(birini/bir şeyi biri/bir şey) olarak tanımak recognize (someone or something) as (someone or something) v.
birini biri/bir şey olarak tanımak recognize someone as someone or something v.
bir şeyi bir şey olarak tanımak recognize something as something v.
kendine öncelik tanımak look after numero uno v.
(bir şeye) olanak tanımak allow of (something) v.
(bir şeye) olanak tanımak allow of (something) v.
(birine/bir şeye) zaman tanımak bear with (someone or something) v.
yavaş yavaş tanımak ease in v.
yavaş yavaş tanımak ease into (something) v.
birini (daha yakından) tanımak get with someone v.
(birini/bir şeyi bir şey) ile tanımak identify (someone or something) by (something) v.
(birini/bir şeyi bir şeyinden) tanımak identify (someone or something) by (something) v.
ile tanımak identify by v.
'-den tanımak identify by v.
(birini/bir şeyi bir şey) olarak tanımak know (someone or something) as (something) v.
olarak bilmek/tanımak know as v.
-den tanımak/bilmek know by v.
olarak tanımak/bilmek know by v.
(bir şeyden) bilmek/anlamak/tanımak know by (something) v.
(bir şeyden/bir şeyinden) tanımak/ayırt etmek know by (something) v.
(birini/bir şeyi bir şeylerin/bir grubun) arasından tanımak pick (someone or something) out of (something) v.
(birini/bir şeyi bir özelliğinden) tanımak recognize (someone or something) by (something) v.
(birini bir şeyi bir şeyinden) tanımak recognize (someone or something) by (something) v.
olarak tanımak recognize as v.
-den tanımak recognize by v.
-den bilmek/tanımak tell by v.
-den bilmek/tanımak tell from v.
Phrases
olarak tanımak/ilan etmek hail (someone) as (something) v.
Colloquial
şans/fırsat tanımak give (one) a break v.
imkan/olanak tanımak give (one) a break v.
çok iyi tanımak know inside out v.
çok iyi tanımak know someone good v.
(birine) daha fazla özgürlük tanımak let (one) have (one's) head v.
(birine) öncelik tanımak do all right by (one) v.
bir gruptakileri tek tek tanımak know who's who v.
birine avantaj tanımak spot someone  (something) v.
birine üstünlük tanımak spot someone  (something) v.
birine avantaj tanımak spot someone (something) v.
birine üstünlük tanımak spot someone (something) v.
yüksek bir mevkideki (birini) tanımak have an in with (someone) v.
(birini) tanımak be in with (someone) v.
(birini) bilmek/tanımak know (someone) v.
birini tanımak make someone v.
çok iyi (bilmek/tanımak) only too well expr.
hem de çok iyi/yakından (bilmek/tanımak) only too well expr.
Idioms
iki kişinin birlikte vakit geçirip romantik bağlamda birbirini tanımak için ilk buluşması a blind date n.
birine fırsat tanımak/vermek give a fair crack at something v.
az biraz tanımak have a passing acquaintance with someone v.
birine şans tanımak/vermek give a fair crack at something v.
özgürlük tanımak give one rope v.
(bir yeri, yapıyı, alanı) iyi tanımak/avucunun içi gibi bilmek know (one's) way about v.
(bir yeri, yapıyı, alanı) iyi tanımak/avucunun içi gibi bilmek know your way about (something) v.
(bir yeri, yapıyı, alanı) iyi tanımak/avucunun içi gibi bilmek know your way around (something) v.
artı ve eksileriyle birini tanımak get the measure of someone v.
birini çok az tanımak have a nodding acquaintance with v.
birine hareket/manevra alanı tanımak/vermek give someone some elbow room v.
birini çok iyi tanımak get on a first-name basis with someone v.
birisine şans tanımak give somebody a fair crack of the whip v.
birbirlerini çok uzun bir süredir tanımak go back a long way v.
barış görüşmelerine olanak tanımak open the door to peace talks v.
birine öncelik tanımak put someone first v.
birini parfümünden tanımak know someone by one's perfume v.
birini çok iyi tanımak be on a first-name basis with someone v.
çok iyi tanımak read like a book v.
görür görmez bilmek/tanımak know at a glance that v.
prim tanımak set a premium on v.
prim tanımak put a premium on v.
prim tanımak place a premium on v.
bir şeyi kolayca tanımak/ayırt etmek see something a mile off v.
bir şeyi kolayca tanımak/ayırt etmek tell something a mile off v.
bir şeyi kolayca tanımak/ayırt etmek spot something a mile off v.
(birine) bir şans tanımak give (one) a fair shake v.
(birine) eşit şans tanımak give (one) a fair shake v.
(birine) yeni bir başlangıç yapma şansı vermek/tanımak give (one) a fresh start v.
birini çok iyi anlamak/tanımak get under (one's) skin v.
birini çok iyi anlamak/tanımak get under your skin v.
(birine) ilk hakkı tanımak give (one) (the right of) first refusal v.
(birine) ilk hakkı tanımak give (one) (the right to) first refusal v.
(bir şeyi yapmak için) önce (birine) şans vermek/tanımak give (someone) the first crack at (something) v.
(bir şeyi yapmada) önce (birine) fırsat vermek/tanımak give (someone) the first crack at (something) v.
(bir şeyi yapmada) önceliği (birine) vermek/tanımak give (someone) the first crack at (something) v.
(bir şeye) olanak tanımak give wing to (something) v.
birine ya da bir şeye birisi ya da bir şeye göre öncelik tanımak put (someone or something) in front of (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) ismen tanımak know (someone or something) by name v.
(birinin/bir şeyi) isim olarak tanımak know (someone or something) by name v.
birine ya da bir şeye zaman tanımak make allowance v.
birine ya da bir şeye zaman tanımak make allowances v.
çok az tanımak be on nodding terms v.
uzaktan tanımak be on nodding terms v.
az tanımak have a nodding acquaintance v.
(birini) herkesin önünde tanımak acknowledge (one) to be right v.
(bir şeyi) tanımak/bilmek be acquainted with (something) v.
(birini) az tanımak be on speaking terms (with somebody) v.
(birine bir şey yapması) için olanak tanımak/imkan sağlamak enable (one) to (do something) v.
yapması için olanak tanımak/imkan sağlamak enable to do v.
yapmasına olanak tanımak entitle to do v.
(birini) çok iyi anlamak/tanımak/bilmek get (one's) number v.
artı ve eksileriyle birini tanımak get the measure of v.
'-i iyi tanımak get the measure of v.
artı ve eksileriyle (birini/bir şeyi) tanımak get the measure of (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) iyi tanımak get the measure of (someone or something) v.
artı ve eksileriyle birini tanımak get/have/take the measure of somebody v.
artı ve eksileriyle birini tanımak get/have/take somebody's measure v.
(birine) özgürlük tanımak give (one) (one's) head v.
(birine) ilk hakkı tanımak give (one) (the right of) first refusal v.
(birine) ilk hakkı tanımak give (one) (the right to) first refusal v.
(birine) istediğini yapma özgürlüğü vermek/tanımak give (one) a blank check v.
(birine) şans tanımak give (one) a fair crack of the whip v.
(birine) istediğini yapma özgürlüğü tanımak give (one) a free hand v.
(birine bir şeyi) deneme/deneyimleme imkanı tanımak give (one) a shot at (something) v.
(birine birinin) hakkından gelmek için şans tanımak give (one) a shot at (someone) v.
(birine) istediğini yapma özgürlüğü vermek/tanımak give (one) carte blanche v.
(birine) istediğini yapma özgürlüğü vermek/tanımak give (one) free rein v.
(birine) istediğini yapma özgürlüğü vermek/tanımak give (one) full rein v.
(birine/bir şeye) bir fırsat tanımak give (someone or something) a chance v.
(birini/bir şeyi tanımak için) ona bir şans vermek give (someone or something) a chance v.
(birine/bir şeye kendini gösterebilmesi için) bir şans tanımak give (someone or something) a chance v.
istediğini yapma özgürlüğü vermek/tanımak give a blank check v.
(birine) istediğini yapma özgürlüğü vermek/tanımak give a blank check to (one) v.
(birine) istediğini yapma özgürlüğü vermek/tanımak give free rein to (one) v.
(birine) istediğini yapma özgürlüğü vermek/tanımak give full rein to (one) v.
(birine/bir şeye) istediğini yapma özgürlüğü vermek/tanımak give rein to (someone or something) v.
birine istediğini yapma/kafasına göre hareket etme özgürlüğü vermek/tanımak give somebody their head v.
birine bir şans tanımak give someone a break v.
birine istediğini yapma özgürlüğü tanımak give someone his or her head v.
birine özgürlük tanımak give someone his or her head v.
birine istediğini yapma özgürlüğü tanımak give someone their head v.
birine özgürlük tanımak give someone their head v.
(birine/bir şeye) öncelik vermek/tanımak give way to (someone or something) v.
birine/bir şeye istediğini yapma özgürlüğü vermek/tanımak give/allow somebody/something free/full rein v.
birine/bir şeye istediğini yapma özgürlüğü vermek/tanımak give/allow free/full rein to somebody/something v.
birbirlerini çok uzun bir süredir tanımak go back a long way [uk] v.
birbirlerini çok uzun bir süredir tanımak go way back [us] v.
birini/bir şeyi çok az tanımak have a nodding acquaintance with someone or something v.
(birini/bir şeyi) artı ve eksileriyle tanımak have the measure of (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) simaen tanımak know (someone or something) by sight v.
(birini/bir şeyi) sima olarak tanımak know (someone or something) by sight v.
(birini/bir şeyi) cismen tanımak/bilmek know (someone or something) by sight v.
(birini/bir şeyi) dışarıdan bilmek/tanımak know (someone or something) by sight v.
(birini/bir şeyi) çok iyi bilmek/tanımak know (someone or something) inside out v.
(birini/bir şeyi) a'dan z'ye bilmek/tanımak know (someone or something) inside out v.
(birini/bir şeyi bir şey) olarak bilmek/tanımak know (someone or something) to be (something) v.
(durumun ne olduğunu/aslını) görür görmez tanımak/anlamak/fark etmek know at a glance that (something is the case) v.
birini bir şey olarak bilmek/tanımak know one for what one is v.
birini simaen tanımak know somebody by sight v.
birini sima olarak tanımak know somebody by sight v.
birini dışarıdan bilmek/tanımak know somebody by sight v.
birini/bir şeyi çok iyi bilmek/tanımak know somebody/something backwards [uk] v.
birini/bir şeyi çok iyi bilmek/tanımak know somebody/something inside out v.
kendini bilmek/tanımak know your own mind v.
-e fırsat yaratmak/tanımak open the door to v.
için fırsat yaratmak/tanımak open the door to v.
(birini) tanımak place (someone) v.
(birine/bir şeye) öncelik vermek/tanımak put (someone or something) first v.
bir şeyi kolayca tanımak/ayırt etmek see, spot, smell something a mile off v.
(birine/bir şeye) bir şans tanımak take a chance on (someone or something) v.
Speaking
bu birbirimizi tanımak için bir fırsat it's a chance to get to know each other expr.
sizi tanımak güzel it's good to meet you expr.
seni tanımak isterim I would like to know you expr.
sizi tanımak güzeldi it was good to know you expr.
sizi yakından tanımak istiyorum I'd like to get to know you better expr.
seni tanımak güzeldi it's been nice knowing you expr.
sizi tanımak istiyorum I want to know you expr.
seni tanımak istiyorum I want to know you expr.
sizi yakından tanımak istiyorum I want to get to know you expr.
sizi daha fazla tanımak isterim I would like to know you more expr.
seni tanımak isterim I'd like to know you expr.
seni daha fazla tanımak isterim I would like to know you more expr.
Trade/Economic
ayrıcalık tanımak enfranchise v.
ayrıcalık tanımak grant privileges v.
mülkü belirli süreliğine sabit bir fiyata satma veya alma hakkı tanımak option v.
Law
resmen tanımak recognize v.
resmen tanımak recognise v.
hak tanımak vest v.
mülkün yeni malikini tanımak attorn v.
mahkemelerinin ve icra dairelerinin yargı yetkisini tanımak ve kabul etmek accept and acknowledge the jurisdiction of the courts and enforcement offices v.
kanun kararıyla tanımak ken [scotland] v.
yasa veya sorumlulukla ilgili özel muafiyet tanımak dispense (with) v.
Politics
bir ülkeyi hükümdarının bazı selahiyetlerini tanımak koşulu ile ilhak etme mediatisation n.
bir ülkeyi hükümdarının bazı selahiyetlerini tanımak koşulu ile ilhak etme mediatization n.
yeniden ayrıcalık tanımak recharter v.
avantaj tanımak accord advantages v.
ayrıcalık tanımak enfranchise v.
birine sığınma hakkı tanımak give someone asylum v.
bağımsızlığını tanımak recognize one's independence v.
farklı ülkelerdeki aynı vatandaşlara eşit hakları tanımak intercitizenship v.
hak tanımak accord a right v.
öncelik tanımak prefer v.
özgürlük tanımak liberate v.
toprak bütünlüğünü tanımak recognize the territorial integrity v.
Biology
(antijeni, substratı vb.) tanımak recognize v.
(antijeni, substratı vb.) tanımak recognise v.
Education
(diploma için) denklik tanımak/vermek nostrificate v.
Military
gece operasyonlarında askerlerin birbirlerini tanımak için üniformalarının üstüne giydikleri gömlek camisade n.
Sport
serbest atış hakkı tanımak penalise v.
serbest atış hakkı tanımak penalize v.
Archaic
hak tanımak infranchise v.
ayrıcalık tanımak infranchise v.
öncelik tanımak prefard v.
British Slang
tanımak amacıyla şöyle bir tur atmak go off for a gander v.