tatlı tatlı - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

tatlı tatlı



Bedeutungen von dem Begriff "tatlı tatlı" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
tatlı tatlı delightfully adv.
tatlı tatlı suavely adv.

Bedeutungen, die der Begriff "tatlı tatlı" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
tatlı su freshwater n.
tatlı dessert n.
tatlı sweet n.
tatlı pretty adj.
General
tatlı afters n.
tatlı su biyolojisi fresh water biology n.
tatlı sözle kandırma cajolery n.
tatlı söz endearment n.
tatlı (yemeğin sonunda yenen) dessert n.
tatlı çörek cookie n.
tatlı mısır sweet corn n.
tatlı (yemeğin sonunda yenilen) pudding n.
tatlı özsu honeydew n.
tatlı su fresh water n.
pekmez kıvamındaki tatlı sıvı syrup n.
tatlı şirin kişi jo n.
tatlı bisküvi cookie n.
tatlı bir tür kırmızı biberin tozuyla yapılan baharat paprika n.
tatlı patates yank n.
tatlı bakış beam n.
tatlı tütün honeydew n.
tatlı kaşığı coffee spoon n.
tatlı (yemeğin sonunda yenilen) sweet n.
tatlı çörek doughnut n.
tatlı patates sweet potato n.
tatlı şey sweet n.
tatlı kaşığı dessert spoon n.
yeterince tatlı sweet enough n.
bir tür tatlı kırmızıbiber pimento n.
hem acı hem tatlı olan dulcamara n.
tatlı bir çörek friedcake n.
tatlı yapma sweetening n.
krem karamele benzeyen bir tatlı custard n.
aşırı tatlı dillilik unction n.
tatlı kuru pasta cookie n.
tatlı bir ürperti tingle n.
tatlı su ıstakozu crayfish n.
tatlı sözlerle kandırma cajolement n.
tatlı su gelinciği burbot n.
tatlı bela sweet curse n.
tatlı sweeties n.
şarap/tatlı wine/dessert n.
meyveyle tatlandırılmış bir tür buzlu tatlı sherbert n.
tatlı sweetie n.
tatlı dessert n.
tatlı su kaplumbağası terrapin n.
kremşantiyi ve meyve ile yapılan bir tatlı trifle n.
tatlı patates yam n.
çok tatlı olma oversweetness n.
donmuş tatlı water ice n.
tatlı su biyolojisi freshwater biology n.
tatlı sözler sugary words n.
tatlı söz sugar n.
tatlı sweetmeat n.
tatlı su soft water n.
tatlı söz blandishment n.
tatlı yapan madde (yiyeceği/içeceği) sweetener n.
tatlı su omurgasızları freshwater invertebrates n.
tatlı yunan şarabı malmsey n.
bir tatlı kaşığı kadar dessertspoonful n.
tatlı dillilik suavity n.
bu hamur işiyle yapılan meyveli ve tatlı bir yiyecek shortcake n.
tatlı kimse dear n.
tatlı (yemek aralarında yenilen) snack n.
tatlı bir mısır türü sweet corn n.
tatlı şey honey n.
tatlı dil soft words n.
buzlu şerbetten yapılan tatlı ice n.
bal gibi tatlı olma mellifluousness n.
tatlı sözler sweet words n.
tatlı kaşığı dessertspoon n.
tatlı kiraz gean n.
hem acı hem tatlı olma bittersweetness n.
tatlı su sweet water n.
tatlı çörek brioche n.
tatlı suda yaşayan bir tür ördek shoveller n.
tatlı dilli smoothy n.
tatlı krep slapjack n.
tatlı sweets n.
bir tatlı su balığı ide n.
tatlı su ekolojisi freshwater ecology n.
tatlı su bitkileri freshwater plants n.
tatlı su balıkları freshwater fish n.
tatlı mısır sweetcorn n.
acı tatlı anılar bitter sweet memories n.
tatlı confectionery n.
yemeğin sonunda yenen tatlı dessert n.
lokma benzeri bir tür tatlı doughnut n.
tatlı goody n.
tatlı su gölü freshwater lake n.
tatlı eğim gentle slope n.
tatlı su balıkçılığı freshwater fishery n.
uzun saplı tatlı kaşığı iced-tea spoon n.
tatlı su balıkçılığı fresh-water fishing n.
tulumba tatlı syrup-soaked pastry n.
tatlı pleasant-tasting n.
meyvalı bir tatlı dumpling n.
meyveli tatlı trifle n.
tatlı telaş sweet rush n.
tatlı rüya sweet dream n.
düğünde yapılan yemek salata ve tatlı ikramı cocktail prolonge n.
üç kap yemek (başlangıç, ana yemek, tatlı vb) three-course meal n.
tatlı kız lovely girl n.
tatlı dillilik suaveness n.
tatlı sözler courteous words n.
tatlı sözler gentle words n.
tatlı sözler fair words n.
tatlı cehalet sweet ignorance n.
iyi/tatlı kimse goody-two-shoes n.
ana yemekle tatlı arasında yenen hafif şekerli tatlılar entremets n.
tatlı gece lovely night n.
yemek sonrası yenilen tatlı vb. afters n.
tatlı hayat dolce vita n.
tatlı çocuk sweet boy n.
tatlı suda yaşayan bir tür ördek shoveler n.
pekmez kıvamındaki tatlı sıvı sirup n.
lokma benzeri bir tür tatlı donut n.
tatlı çörek donut n.
muzlu tatlı banana split n.
bir tür tatlı ruffle n.
tatlı kasım sweet november n.
tatlı aşk sweet love n.
tatlı patates sweet potato (kumara) n.
rendelenmiş buz veya kar üzerine şurup ekilerek hazırlanan bir tatlı shaved ice n.
fırına dayanıklı tatlı kasesi oven-safe dessert cup n.
tatlı bir portekiz şarabı calcavella n.
bütün bir muzun üzerine birkaç top dondurma, aromalı şurup, meyve ve fındık kremşanti ile servis edilen tatlı banana split n.
bir tür tatlı portekiz şarabı charneco [obsolete] n.
tatlı bıçağı dessert knife n.
tatlı ses mellifluous voice n.
aşırı tatlı ve duygusal müzik treacle n.
aşırı tatlı ve duygusal yazı treacle n.
aşırı tatlı ve duygusal müzik glop n.
aşırı tatlı ve duygusal yazı glop n.
aşırı tatlı ve duygusal müzik mush n.
aşırı tatlı ve duygusal yazı mush n.
aşırı tatlı ve duygusal müzik slop n.
aşırı tatlı ve duygusal yazı slop n.
nazikçe, tatlı dille ikna etme coaxing n.
aşırı tatlı dilli olma unctuosity n.
tatlı dil dökerek ikna etme wheedling n.
tatlı dilli blandisher n.
tatlı dille ve dil dökerek ikna etmeye çalışan kimse wheedler n.
tatlı dille ve dil dökerek ikna etmeye çalışan kimse coaxer n.
şarapla birlikte servis edilen bir tür tatlı bisküvi wine biscuit n.
sevgiliye söylenen tatlı söz handsome n.
yalandan tatlı dilli olup dindarlık taslayan ikiyüzlü kimse mawworm n.
koyu renkli ve buruşuk kabuğu olan büyük, tatlı ve yumuşak bir hurma medjool date n.
tatlı ve yumuşak akış mellifluence n.
tatlı özsu honeydew n.
bal gibi tatlı şey honeydew n.
tatlı ama boş sözler honeyed words n.
tatlı sözlerle kandırmak honeyfuggle [dialect] n.
tatlı sözlerle kandırmak honeyfugle [dialect] n.
tatlı şey morsel n.
ahlak dersi veren, kinayeli, abartılı derecede tatlı hikayeler glurge n.
kek, kurabiye yapımında kullanılan tatlı bir tür çikolata german chocolate n.
meyve püresi, kahve veya şarapla tatlandırılan tanecikli buzlu bir tatlı granite n.
dondurulmuş tatlı gıda ice n.
tatlı kız dote [ireland] n.
yemekten hoşlanılan tatlı şey goodie n.
lezzetli bir tatlı/turta whoopie n.
bir tür tatlı/turta whoopie cake n.
tatlı kimse cutie-pie n.
tatlı ve hoş konuşma dulciloquy n.
tatlı kimse poppet n.
tatlı sözle kandırma favel [obsolete] n.
tatlı dille akıl çelme fleechment n.
yaygın bir tatlı su salyangozu cinsi physa n.
süt, yumurta akı veya jelatinli donmuş tatlı sherbert n.
tatlı servisinde kullanılan ayaklı cam kupa sherbert n.
tatlı servisinde kullanılan ayaklı cam kupa sherbet glass n.
tatlı servisinde kullanılan ayaklı cam kupa sherbet n.
tatlı sesli kadın siren n.
tatlı cadı sweet witch n.
tatlı dilli, kurnaz ve iki yüzlü kimse slapeface n.
şekilsiz tatlı su incisi slug n.
tatlı dille istediğini yaptıran kimse smooth-talker n.
tatlı su kaynakları fresh water resources n.
tatlı kuş birb n.
tatlı söz ile kandırma sooth [obsolete] n.
tatlı dil ile akılını çelme sooth [obsolete] n.
tatlı sorgum suyundan yapılan sorghum molasses n.
tatlı atıştırmalık sucket n.
tatlı şey sugar n.
tatlı şey sugar candy n.
tatlı dilli kimse sugarer n.
tatlı şey sugarplum n.
tatlı söz sugarplum n.
tatlı karbohidratlar sugars n.
tatlı dil ile ikna etme suppalpation n.
tatlı sözlerle kandırmak coax v.
tatlı sözler etmek sugar v.
tatlı yapmak sweeten v.
tatlı sözle kandırmak cajole v.
tatlı bir şekilde ürpermek tingle v.
tatlı sözle kandırmak coax v.
bir şeyi tatlı bir şekilde ürpertmek make something tingle v.
birini tatlı sözlerle teşvik etmek jolly someone along v.
tatlı bir sıcaklığın karşısında uzanmak bask v.
birini tatlı sözlerle kandırarak bir şey elde etmek coax something out of someone v.
tatlı sözlerle birini bir şeye ikna etmek jolly someone into v.
tatlı sözlerle kandırmak cajole v.
tatlı sözlerle birini bir şeyden vazgeçirmek jolly someone out of v.
canı tatlı olmak be fond of comfort v.
tatlı yemek eat dessert v.
tatlı yemek have dessert v.
tatlı söz söylemek compliment v.
tatlı dille ikna etmek wheedle v.
birine tatlı sözlerle veya yoğun ısrarla ve sıkboğaz ederek bir işi yaptırmak tease someone into doing something v.
birinin kulağına tatlı şeyler fısıldamak whisper sweet nothings into one's ear v.
birinin kulağına tatlı şeyler fısıldamak whisper honeyed words into one's ear v.
tatlı siparişi vermek order dessert v.
tatlı sözle ikna etmek canoodle v.
tılsımlar, müzik ya da tatlı sözle (hayvanı) yönlendirip kontrol etmek charm v.
daha tatlı hale getirmek edulcorate [obsolete] v.
tatlı dille aklını çelmek enveigle v.
tatlı dille sevgisini kazanmak enveigle v.
tatlı dille aklını çelmek inveigle v.
tatlı dille sevgisini kazanmak inveigle v.
tatlı sözlerle ikna etmeye çalışmak blandise v.
tatlı dilli olmak honey v.
tatlı sözle idare etmek mooch v.
market alışverişi sırasında reyonlardan tatlı aşırıp yemek graze v.
tatlı sözlerle kandırmak ingle [obsolete] v.
tatlı söz ile kandırmak palp [obsolete] v.
tatlı dille kandırmak cuittle [scotland] v.
tatlı dille seslenmek soap v.
tatlı söz ile kandırmak soother [dialect] v.
tatlı duruma getirmek sugar v.
tatlı duruma getirmek sugar-coat v.
tatlı sweeter adj.
tatlı nice adj.
tatlı dulcet adj.
tatlı (ses) dulcet adj.
tatlı luscious adj.
hem acı hem tatlı bittersweet adj.
tatlı suda yaşayıp denize yumurtlayan catadromous adj.
tatlı soft adj.
tatlı subtile adj.
tatlı pleasant adj.
tatlı dilli soft spoken adj.
yapışkan ve tatlı gooey adj.
tatlı smooth adj.
tatlı kokulu sweetscented adj.
tatlı dilli candied adj.
kötü tatlı (tadı kötü) unsavoury adj.
fazla tatlı luscious adj.
en tatlı sweetest adj.
tatlı mellifluous adj.
tatlı winsome adj.
tatlı syrupy adj.
tatlı honied adj.
tatlı caressing adj.
tatlı winning adj.
tatlı beautiful adj.
tatlı yapan madde (yiyeceği/içeceği) sweetening adj.
tatlı enjoyable adj.
acı tatlı good and bad adj.
tatlı sugary adj.
tatlı sapid adj.
tatlı delightful adj.
çok tatlı saccharine adj.
tatlı gentle adj.
daha tatlı zestier adj.
tatlı honeyed adj.
yalandan tatlı dilli mealymouthed adj.
tatlı pleasing adj.
aşırı tatlı dilli unctuous adj.
tatlı (ses/renk) mellow adj.
tatlı debonair adj.
tatlı mellow adj.
ekşi veya acı tatlı wersh adj.
tatlı dilli smooth spoken adj.
tatlı (konusma/ses/ müzik vb) mellifluous adj.
tatlı sweet adj.
tatlı endearing adj.
tatlı fruity adj.
yarı tatlı semisweet adj.
en tatlı zestiest adj.
tatlı yummy adj.
tatlı dilli suave adj.
tatlı toothsome adj.
tatlı (su) fresh adj.
tatlı tasty adj.
tatlı saccharine adj.
tatlı blancmange adj.
tatlı affable adj.
tatlı amiable adj.
tatlı agreeable adj.
kadar tatlı as sweet as adj.
tatlı mellifluent adj.
tatlı sociable adj.
aşırı tatlı saccharine adj.
tatlı suave adj.
yapmacık tatlı sugary adj.
tatlı melodious adj.
tatlı drinkable adj.
tatlı suda yaşayan freshwater adj.
daha tatlı sweeter adj.
tatlı (ses) silky adj.
tatlı subtle adj.
tatlı suya ait freshwater adj.
pek tatlı luscious adj.
tatlı veya tatsız sweet or dry adj.
canı tatlı fond of comfort adj.
tatlı gustable adj.
bal gibi tatlı sweet like honey adj.
acı tatlı bitter sweet adj.
tatlı appealing adj.
acı-tatlı bittersweet adj.
bal gibi tatlı honey-sweet adj.
tatlı sesli soft-spoken adj.
tatlı dilli smooth-spoken adj.
tatlı dilli smooth-tongued adj.
tatlı dilli soft-spoken adj.
tatlı dilli pleasant-spoken adj.
yapmacık tatlı dilli mealy-mouthed adj.
fazla tatlı olmayan bland adj.
tatlı dainty adj.
tatlı delicious adj.
(ses) tatlı melodious adj.
tatlı musical adj.
bal gibi tatlı mellifluous adj.
aşırı tatlı treacly adj.
tatlı saporous adj.
tatlı flavorous adj.
tatlı flavorsome adj.
tatlı flavourful adj.
tatlı flavoursome adj.
tatlı flavorful adj.
tatlı flavourous adj.
kötü tatlı (tadı kötü) unsavory adj.
aşırı tatlı perfumed adj.
tatlı dille ikna eden coaxing adj.
aşırı tatlı veya ağır olmayan (yiyecek) uncloying adj.
aşırı tatlı dilli unctious adj.
tatlı olmayan unendearing adj.
tatlı olmayan unsoot adj.
tatlı olmayan unsoote [obsolete] adj.
tatlı bir heyecan veren zingy adj.
tatlı malmy [dialect] [uk] adj.
tatlı queme adj.
tatlı winsing adj.
yalandan tatlı dilli mealy adj.
tatlı konuşan melliloquent adj.
aşırı tatlı dilli mellowy adj.
hafif tatlı (yiyecek) mild-tasting adj.
keskin tatlı harsh adj.
tatlı sesli honey-mouthed adj.
tatlı hyblaean adj.
tatlı liefsome adj.
tatlı delightable adj.
tatlı delightous adj.
tatlı delitable adj.
çok tatlı heavenly adj.
aşırı derecede tatlı dilli oily adj.
çok tatlı overripe adj.
aşırı tatlı oversweet adj.
aşırı tatlı cloying adj.
lüzumundan fazla tatlı cloysome adj.
aşırı tatlı cutesy adj.
tatlı douce [obsolete] adj.
tatlı familiar [obsolete] adj.
tatlı dilli pleasant-tongued adj.
kötü tatlı potent adj.
tatlı sert çıkışarak pouty adj.
tatlı gibi olan flavorsome adj.
hafif, tatlı ve yumuşak (içki) plum [dialect] [uk] adj.
tatlı (ses) plummy adj.
tatlı precious adj.
tatlı silken adj.
tatlı ve nazik silver [obsolete] adj.
tatlı sirupy adj.
tatlı sudan alınan freshwater adj.
tatlı suda meydana gelen freshwater adj.
yalnızca tatlı suya alışkın olan fresh-water adj.
tatlı dilli pretty-spoken adj.
tatlı smicker adj.
tatlı dille ikna eden smooth-talking adj.
tatlı soote [obsolete] adj.
tatlı sote adj.
tatlı sothe adj.
tatlı sugar adj.
tatlı sugared adj.
aşırı tatlı supersweet adj.
bayacak kadar tatlı supersweet adj.
tatlı bir şekilde saccharinely adv.
tatlı bir şekilde zestfully adv.
tatlı bir biçimde mellifluously adv.
tatlı bir şekilde dulcetly adv.
tatlı bir biçimde fruitily adv.
hem acı hem tatlı bir şekilde bittersweetly adv.
tatlı dil kullanarak cajolingly adv.
tatlı dil ile cajolingly adv.
tatlı dille endearedly adv.
tatlı bir şekilde mellifluently adv.
tatlı şekilde mellowingly adv.
tatlı bir şekilde dolcemente adv.
tatlı bir şekilde prettily adv.
tatlı bir şekilde pretty adv.
tatlı küçük olan anlamına gelen son ek -ie suf.
tatlı menüsünü alabilir miyim lütfen? the dessert menu, please expr.
tatlı dol. (dolce) abrev.
Phrasals
tatlı sözlerle kandırmak cajole someone into something v.
(birini bir şey yapması için) tatlı sözle kandırmak nudge (someone) into (doing) (something) v.
tatlı sözle kandırmak talk around v.
birini tatlı tatlı kızdırmak josh around v.
tatlı dille ikna etmek get around v.
tatlı dille sevgisini kazanmak get around v.
(birini) tatlı sözlerle teşvik etmek/yüreklendirmek jolly (one) along v.
(birini) tatlı sözlerle (bir şey yapmaya) teşvik etmek/yüreklendirmek/ikna etmek jolly (someone) into (doing) (something) v.
(birini/kendini bir şey yapmak konusunda) tatlı dille kandırmak talk (someone or oneself) into (doing) (something) v.
tatlı sözlerle veya yoğun ısrarla ve sıkboğaz ederek bir işi yaptırmak tease into doing v.
Phrases
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır kindness opens all the doors expr.
tatlı sert kindly but firmly expr.
tatlı sert kind but firm expr.
Proverb
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır kindness does more than harshness
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır you can catch more flies with honey than with vinegar
tatlı dil yılanı deliğinden çıkartır soft answer turneth away wrath
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır soft answer turneth away wrath
tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır soft answer turneth away wrath
acı bir gerçek tatlı bir yalandan daha inciticidir the greater the truth the greater the libel
dört gözle beklenen tatlı gelir desires are nourished by delays
ne kadar beklersen o kadar tatlı gelir desires are nourished by delays
acı/kötü söz insanı/adamı dininden, tatlı söz yılanı ininden çıkarır you attract more flies with honey than vinegar
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır you attract more flies with honey than vinegar
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır a word of praise is equal to ointment on a sore
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır a soft answer turneth away wrath
tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır a soft answer turneth away wrath
tatlı dille her şey çözülür a soft answer turneth away wrath
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır a soft answer turns away wrath
tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır a soft answer turns away wrath
tatlı dille her şey çözülür a soft answer turns away wrath
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır honey catches more flies than vinegar
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır you can catch more flies with honey than you can with vinegar
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır you will catch more flies with honey than (with) vinegar
Colloquial
tatlı sözle kandırmak carney [brit] n.
çikolata parçalı naneli dondurma/tatlı mint chocolate chip n.
çikolata parçacıklı naneli dondurma/tatlı mint chocolate chip n.
çok tatlı/hoş biri peach n.
kadınları kolaylıkla tavlayan tatlı dilli adam smoothie n.
kadınları kolaylıkla tavlayan tatlı dilli adam charmer n.
kadınları kolaylıkla tavlayan tatlı dilli adam smoothy n.
kadınları kolaylıkla tavlayan tatlı dilli adam sweet talker n.
sınırsız tatlı su kaynağı unlimited supply of fresh water n.
tatlı boşluk pleasant idleness n.
tatlı krizi sweet craving n.
tatlı boşluk dolce far niente n.
tatlı iş a piece of cake n.
tatlı kız sweet girl n.
tatlı boşluk sweet doing nothing n.
tatlı bir adam good old boy n.
ucuz tatlı şarap pop wine n.
acı veya ekşi gıdaların tatlı olarak algılanmasını sağlayan bir proteine sahip synsepalum meyvesi miracle fruit n.
tatlı şey chocolate-box n.
yürüyüşlere götürülen granola benzeri pratik tatlı atıştırmalık scroggin [new zealand] n.
tatlı küçük canavar beastie n.
tatlı sözle kandırmak carny [brit] v.
tatlı dille ikna etmek fast talk v.
yapmacık tatlı dilli mealy-mouthed adj.
yapmacık tatlı dilli mealymouthed adj.
değişik ve tatlı funky adj.
değişik ve tatlı phunky adj.
tatlı doux adj.
tatlı tatlı didişen ornery [dialect] adj.
aşırı tatlı supercute [us] adj.
kimmiş bu güzel/tatlı çocuk who's a pretty boy then interj.
değişik ve tatlı far out expr.
iyi geceler, tatlı rüyalar night, night sleep tight expr.
tatlı rüyalar sweet dreams expr.
tatlı on fleek expr.
tatlı rüyalar night night expr.
tatlı/hoş (bir şeyi) var lovely and (something) [uk] expr.
tatlı/hoş bir serinliği olan lovely and quiet [uk] expr.
tatlı rüyalar nighty night exclam.
Idioms
tatlı dilli sweet talker n.
tatlı dil sweet talk n.
tatlı dil silver tongue n.
çok tatlı/cana yakın kimse a living doll n.
tatlı dil a silver tongue n.
tatlı dil a smooth tongue n.
tatlı/şekerli şeyler yemeyi sevme a sweet tooth n.
tatlı/şeker düşkünlüğü a sweet tooth n.
tatlı dille ikna etme smooth talking n.
tatlı dilli bir konuşmacı silver-tongued orator n.
tatlı dil dökerek birisini ikna etmeye çalışmak put some sweet lines on someone v.
tatlı sözlerle ayartmak entice away v.
tatlı dil dökerek birisini ikna etmeye çalışmak lay some sweet lines on someone v.
tatlı dil ile birini bir şey yapmaya ikna etmek sweet-talk somebody into doing something v.
tatlı sözlerle kandırmak sweet-talk v.
tatlı dilli olmak have a silver tongue v.
çok tatlı olmak be as cute as a button v.
tatlı mı tatlı/şeker mi şeker olmak be as cute as a button v.
tatlı dil dökerek ikna etmeye çalışmak lay some sweet lines on v.
tatlı sözler söylemek lay some sweet lines on v.
tatlı dil dökerek (birini) ikna etmeye çalışmak lay some sweet lines on (one) v.
(birine) tatlı sözler söylemek lay some sweet lines on (one) v.
tatlı dille (birini bir şey yapmaya) ikna etmek sweet-talk (one) into (doing something) v.
(kulağına) tatlı şeyler/sözler fısıldamak whisper sweet nothings v.