their own - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

their own

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen, die der Begriff "their own" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 77 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
leave people to their own devices v. insanları kendi hallerine bırakmak
give somebody a taste of their own medicine v. biriyle anladığı dilden konuşmak
give somebody a taste of their own medicine v. kendi silahıyla vurmak
give somebody a dose of their own medicine v. aynı şekilde karşılık vermek
give somebody a dose of their own medicine v. kendi silahıyla vurmak
give somebody a dose of their own medicine v. aynıyla mukabele etmek
give somebody a dose of their own medicine v. biriyle anladığı dilden konuşmak
give somebody a taste of their own medicine v. aynıyla mukabele etmek
give somebody a taste of their own medicine v. aynı şekilde karşılık vermek
reduce their own sentence v. kendi cezalarında indirim almak
on their own adv. kendi kendilerine
on their own adv. tek başlarına
on their own adv. kendi başlarına
Phrases
revolutions devour their own children expr. devrimler kendi çocuklarını yer
to each his/her/their own expr. herkesin zevki kendine
to each his/her/their own expr. herkesin fikri kendini bağlar
to each his/her/their own expr. herkesin tercihi kendine
Proverb
men are blind in their own cause insanlar kendi davalarına körü körüne inanırlar
men are blind in their own cause körü körüne inanç aklı da kör eder
men are blind in their own cause insanlar kendi inandıklarına kördür
men are blind in their own cause kimse ayranım/yoğurdum ekşi demez
men are blind in their own cause yoğurdum/ayranım ekşidir diyen olmaz
men are blind in their own cause kimse inandığı şeye toz kondurmaz
men are blind in their own cause inandığın şeyin kusurlarını görmezsin
everyone walks at their own pace her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır
Idioms
a legend in their own lifetime n. ünlü kimse
a legend in their own lifetime n. efsane kimse
a legend in their own lifetime n. adı çıkmış kimse
give someone a taste of their own medicine v. aynı şekilde karşılık vermek
give someone a dose of their own medicine v. aynı şekilde karşılık vermek
leave somebody to their own devices v. başına buyruk bırakmak
give someone a taste of their own medicine v. biriyle anladığı dilden konuşmak
give someone a dose of their own medicine v. biriyle anladığı dilden konuşmak
leave someone to stew in their own juice v. birini kendi haline bırakmak
give someone a taste of their own medicine v. kendi silahıyla vurmak
beat someone at their own game v. kendi oyunuyla yenmek
play someone at their own game v. kendi oyunuyla/taktiğiyle yenmek
give someone a dose of their own medicine v. kendi silahıyla vurmak
nip their own noses off v. kendi ihtiyaçlarını bir kenara bırakmak
leave somebody to their own devices v. kararı kendisine bırakmak
play someone at their own game v. kendi oyunuyla yenmek
play somebody at their own game v. kendi oyunuyla/taktiğiyle yenmek
beat somebody at their own game v. birini kendi oyunuyla yenmek
beat somebody at their own game v. birini onun tekniklerini kullanarak yenmek
beat somebody at their own game v. birini onun taktikleriyle yenmek
beat somebody at their own game v. birini onun gücünü kullanarak yenmek
beat somebody at their own game v. birini kendi yöntemiyle/silahıyla vurmak
beat someone at their own game v. birini kendi alanında yenmek
beat someone at their own game v. birini uzmanlık alanında yenmek
beat someone at their own game v. birini kendi sahasında yenmek
beat someone at their own game v. birini çok iyi olduğu bir alanda/konuda geride bırakmak
beat someone at their own game v. bir konuda en iyi olduğu düşünülen kişiyi geride bırakmak
give somebody a taste of their own medicine v. birini kendi silahıyla vurmak
give somebody a taste of their own medicine v. birine yaptığını aynı şekilde ödetmek
give somebody a taste of their own medicine v. birine aynı şekilde karşılık vermek
give somebody a dose of their own medicine v. birini kendi silahıyla vurmak
give somebody a dose of their own medicine v. birine yaptığını aynı şekilde ödetmek
give somebody a dose of their own medicine v. birine aynı şekilde karşılık vermek
let someone stew in their own juice v. birini burnu sürtülsün diye bırakmak
let someone stew in their own juice v. (birini) yaptığı yanlıştan kaynaklanan sonuçlarla baş başa bırakmak
let someone stew in their own juice v. (birinin) yaptığı yanlışın cezasını çekmesine/sonucuna katlanmasına izin vermek
let someone stew in their own juice v. birini bir durumdan kurtarmak için bir şey yapmamak
pay someone back in their own coin [old-fashioned] v. birini kendi silahıyla vurmak
pay someone back in their own coin [old-fashioned] v. birine misilleme yapmak
pay someone back in their own coin [old-fashioned] v. birinden intikam almak
pay someone back in their own coin [old-fashioned] v. birine aynı şekilde karşılık vermek
each to their own expr. herkesin fikri kendini bağlar
each to their own expr. herkesin fikri kendini bağlar
each to their own expr. herkesin tercihi kendine
each to their own expr. herkesin zevki kendine
Speaking
for their own safety expr. kendi güvenlikleri için
Law
suum cuique (to each his own or may all get their due) n. herkese hak ettiğini verme
Politics
establishment of their own independent state n. kendi bağımsız devletini kurma
Computer
only their own expr. yalnızca kendilerine ait olanlar
Informatics
eating their own dog food expr. bir yazılım firmasının geliştirdiği yazılımı kendi projelerinde kullanması
Social Sciences
men going their own way n. kendi yollarına giden erkekler
Music
tears dry on their own (lyrics) expr. gözyaşları kendiliğinden kurur (şarkı sözleri)