to cross

Bedeutungen, die der Begriff "to cross" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 135 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
Colloquial
1	Colloquial	cross my heart (and point to god/hope to die) expr.	yemin ederim ki
I cross my heart and hope to die that this will stay between us. Yemin ederim ki bu aramızda kalacak. More Sentences
General
2	General	(something) to never cross (one's) mind v.	aklının ucundan geçmemek
3	General	wait for a permission to cross the border v.	sınırdan geçmek için izin beklemek
Phrasals
4	Phrasals	cross from some place to some place v.	bir yerden bir yere geçmek
Proverb
5	Proverb	don't cross that bridge till you come to it	dereyi görmeden paçaları sıvama
6	Proverb	don't cross that bridge till you come to it	ortada fol yok yumurta yokken telaş yapma
7	Proverb	don't cross that bridge till you come to it	doğmamış çocuğa don biçme
8	Proverb	don't cross that bridge till you come to it	zamanı gelmeden endişelenme
9	Proverb	don't cross that bridge till you come to it	henüz olmamış bir şey için canını sıkma
10	Proverb	don't cross that bridge till you come to it	o zaman gelince düşünürsün
11	Proverb	don't cross that bridge till you come to it	zamanı gelince düşünürsün
Colloquial
12	Colloquial	cross one's heart and hope to die v.	vallahi billahi demek
13	Colloquial	cross one's heart and hope to die v.	yemin etmek
14	Colloquial	cross that bridge when you come to it expr.	o işi de/onu da zamanı gelince hallederiz
15	Colloquial	cross my heart (and point to god/hope to die) expr.	allah canımı alsın ki
16	Colloquial	cross my heart (and point to god/hope to die) expr.	allah belamı versin ki
17	Colloquial	cross my heart (and point to god/hope to die) expr.	ekmek musaf çarpsın ki
18	Colloquial	cross my heart (and point to god/hope to die) expr.	iki gözüm önüme aksın ki
19	Colloquial	cross my heart (and point to god/hope to die) expr.	vallahi billahi
20	Colloquial	cross my heart (and point to god/hope to die) expr.	vallahi de billahi de
Idioms
21	Idioms	a cross somebody has to carry n.	kabullenilmesi gereken sorun
22	Idioms	a cross to bear n.	kabullenilmesi gereken sorun
23	Idioms	a cross to carry n.	kabullenilmesi gereken sorun
24	Idioms	a cross somebody has to bear n.	kabullenilmesi gereken sorun
25	Idioms	a cross to carry n.	katlanılması gereken durum
26	Idioms	a cross to bear n.	katlanılması gereken külfet
27	Idioms	a cross somebody has to bear n.	katlanılması gereken külfet
28	Idioms	a cross somebody has to carry n.	katlanılması gereken külfet
29	Idioms	a cross somebody has to bear n.	katlanılması gereken durum
30	Idioms	a cross to carry n.	katlanılması gereken külfet
31	Idioms	a cross somebody has to carry n.	katlanılması gereken durum
32	Idioms	a cross to bear n.	katlanılması gereken durum
33	Idioms	a cross somebody has to bear n.	yerine getirilmesi gereken sorumluluk/zor durum
34	Idioms	a cross somebody has to carry n.	yerine getirilmesi gereken sorumluluk/zor durum
35	Idioms	cross (somebody has) to carry n.	(birinin) kabullenmesi gereken sorun
36	Idioms	cross (somebody has) to carry n.	(birinin) katlanması gereken külfet
37	Idioms	cross (somebody has) to carry n.	(birinin) katlanması gereken durum
38	Idioms	cross (somebody has) to carry n.	birinin yerine getirmesi gereken sorumluluk/zor durum
39	Idioms	cross to bear n.	tek başına göğüslenen/üstlenilen sorumluluk
40	Idioms	cross to bear n.	tek başına üstlenilen/göğüslenen yük
41	Idioms	cross to bear n.	yalnız başına yüklenilmek zorunda olunan sorumluluk/yük
42	Idioms	cross to bear n.	yalnız başına kaldırılmak zorunda olunan sorumluluk/yük
43	Idioms	cross to bear n.	yalnız başına çekilmesi gereken çile/dert
44	Idioms	cross to bear n.	çile
45	Idioms	cross to bear n.	dert
46	Idioms	cross to bear n.	ağır sorumluluk
47	Idioms	cross to bear n.	ağır yük
48	Idioms	cross to bear n.	zor sorumluluk
49	Idioms	cross to bear n.	altından kalkması güç durum
50	Idioms	one's cross to bear n.	birinin çilesi
51	Idioms	one's cross to bear n.	birinin derdi
52	Idioms	one's cross to bear n.	birinin ağır yükü/sorumluluğu
53	Idioms	one's cross to bear n.	birinin kabullenmesi gereken sorun
54	Idioms	one's cross to bear n.	birinin tek başına göğüslemesi/üstlenmesi/altından kalkması gereken sorumluluk
55	Idioms	one's cross to bear n.	birinin yalnız başına yüklenmesi gereken sorumluluk/yük
56	Idioms	one's cross to bear n.	birinin sırtındaki yük/sorumluluk
57	Idioms	have a (heavy) cross to bear v.	(ağır bir/bütün) yükü/sorumluluğu tek başına üstlenmek
58	Idioms	have a (heavy) cross to bear v.	(ağır bir/bütün) yükü/sorumluluğu tek başına sırtlanmak
59	Idioms	have a (heavy) cross to bear v.	(ağır bir/bütün) yükü/sorumluluğu tek başına yüklenmek
60	Idioms	have a (heavy) cross to bear v.	(ağır bir/bütün) yükü/sorumluluğu tek başına üzerine almak
61	Idioms	have a (heavy) cross to bear v.	(ağır bir/bütün) yükü/sorumluluğu tek başına omuzlamak
62	Idioms	have a (heavy) cross to bear v.	(ağır bir/bütün) yükü/sorumluluğu tek başına taşımak
63	Idioms	have a (heavy) cross to bear v.	(ağır bir/bütün) yük/sorumluluk (birine) kalmak
64	Idioms	nail someone to a cross v.	birisini azarlamak
65	Idioms	nail someone to a cross v.	birisini ağır biçimde cezalandırmak
66	Idioms	cross that bridge before one comes to it v.	bir şeyin olacağından endişe etmek
67	Idioms	cross a bridge before one comes to it v.	bir şeyin olacağından endişe etmek
68	Idioms	nail someone to a cross v.	birisini azarlayarak yerin dibine sokmak
69	Idioms	cross a bridge before one comes to it v.	(bir şey olmadan önce) yersiz yere ve aşırı endişelenmek
70	Idioms	cross that bridge before one comes to it v.	(bir şey olmadan önce) yersiz yere ve aşırı endişelenmek
71	Idioms	have (one's) cross to bear v.	ağır bir yükün altına girmek
72	Idioms	have (one's) cross to bear v.	zor bir sorumluluk üstlenmek
73	Idioms	have (one's) cross to bear v.	altından kalkması güç bir sorumluluğu olmak
74	Idioms	have (one's) cross to bear v.	bütün sorumluluğu tek başına üstlenmek
75	Idioms	have your cross to bear v.	ağır bir yükün altına girmek
76	Idioms	have your cross to bear v.	zor bir sorumluluk üstlenmek
77	Idioms	have your cross to bear v.	altından kalkması güç bir sorumluluğu olmak
78	Idioms	have your cross to bear v.	bütün sorumluluğu tek başına üstlenmek
79	Idioms	have a (heavy) cross to bear v.	ağır bir yükün altına girmek
80	Idioms	have a (heavy) cross to bear v.	zor bir sorumluluk üstlenmek
81	Idioms	have a (heavy) cross to bear v.	altından kalkması güç bir sorumluluğu olmak
82	Idioms	have a (heavy) cross to bear v.	bütün sorumluluğu tek başına üstlenmek
83	Idioms	cross a bridge when one comes to it v.	sorunları öngörmemek
84	Idioms	cross a bridge when one comes to it v.	sorunlarla ancak ortaya çıktığında uğraşmak
85	Idioms	cross abridge when you come to it v.	sorunlarla ancak ortaya çıktığında uğraşmak
86	Idioms	cross abridge when you come to it v.	o zaman geldiğinde düşünmek
87	Idioms	cross abridge when you come to it v.	zamanı gelince bakmak/harekete geçmek
88	Idioms	cross your bridges when you come to them v.	sorunlarla ancak ortaya çıktığında uğraşmak
89	Idioms	cross your bridges when you come to them v.	o zaman geldiğinde düşünmek
90	Idioms	cross your bridges when you come to them v.	zamanı gelince bakmak/harekete geçmek
91	Idioms	cross a/that bridge before (one) comes to it v.	bir şeyin olacağından endişe etmek
92	Idioms	cross a/that bridge before (one) comes to it v.	(bir şey olmadan önce) yersiz yere ve aşırı endişelenmek
93	Idioms	cross a/that bridge before (one) comes to it v.	ortada fol yok yumurta yokken telaş yapmak
94	Idioms	cross a/that bridge before (one) comes to it v.	bir şey daha olmadan telaşına kapılmak
95	Idioms	cross a/that bridge before (one) comes to it v.	vaktinden önce/erkenden telaş yapmak/karar almak
96	Idioms	cross that bridge when (one) comes to it v.	sorunlarla ancak ortaya çıktığında uğraşmak
97	Idioms	cross that bridge when (one) comes to it v.	o zaman geldiğinde düşünmek
98	Idioms	cross that bridge when (one) comes to it v.	zamanı gelince bakmak/harekete geçmek
99	Idioms	cross that bridge when (one) gets to it v.	sorunlarla ancak ortaya çıktığında uğraşmak
100	Idioms	cross that bridge when (one) gets to it v.	o zaman geldiğinde düşünmek
101	Idioms	cross that bridge when (one) gets to it v.	zamanı gelince bakmak/harekete geçmek
102	Idioms	cross that bridge when one comes to it v.	sorunlarla ancak ortaya çıktığında uğraşmak
103	Idioms	cross that bridge when one comes to it v.	o zaman geldiğinde düşünmek
104	Idioms	cross that bridge when one comes to it v.	zamanı gelince bakmak/harekete geçmek
105	Idioms	have a cross to bear v.	yükü/sorumluluğu tek başına üstlenmek
106	Idioms	have a cross to bear v.	yükü/sorumluluğu tek başına sırtlanmak
107	Idioms	have a cross to bear v.	yükü/sorumluluğu tek başına yüklenmek
108	Idioms	have a cross to bear v.	yükü/sorumluluğu tek başına üzerine almak
109	Idioms	have a cross to bear v.	yükü/sorumluluğu tek başına omuzlamak
110	Idioms	nail (one) to a cross v.	(birini) ağır biçimde cezalandırmak
111	Idioms	nail (one) to a cross v.	(birini) azarlayarak yerin dibine sokmak
112	Idioms	nail (one) to a cross v.	(birini) azarlamak
113	Idioms	nail (one) to a cross v.	(birini) fena fırçalamak
114	Idioms	nail (one) to a cross v.	(birinin) hesabını görmek
115	Idioms	nail jell-o to a cross v.	deveye hendek atlatmak
116	Idioms	nail jell-o to a cross v.	deveyi iğne deliğinden geçirmek
117	Idioms	nail jell-o to a cross v.	havanda su dövmek
118	Idioms	nail jell-o to a cross v.	boşuna uğraşmak
119	Idioms	nail jell-o to a cross v.	imkansız bir şeyi yapmaya çalışmak
120	Idioms	nail to a cross v.	azarlamak
121	Idioms	nail to a cross v.	ağır biçimde cezalandırmak
122	Idioms	nail to a cross v.	azarlayarak yerin dibine sokmak
123	Idioms	cross my heart (and hope to die) expr.	allah belamı versin ki
124	Idioms	cross my heart (and hope to die) expr.	allah canımı alsın ki
125	Idioms	never cross a bridge until you come to it expr.	dereyi görmeden paçaları sıvama
126	Idioms	don't cross the bridge 'til you come to it expr.	dereyi görmeden paçaları sıvama
127	Idioms	cross my heart (and hope to die) expr.	ekmek mushaf çarpsın ki
128	Idioms	let's cross that bridge when we come to it expr.	olmamış bir şey için endişelenmeyelim
129	Idioms	cross my heart (and hope to die) expr.	yemin ederim ki
130	Idioms	like nailing jell-o to a cross expr.	deveye hendek atlatmak kadar zor
131	Idioms	like trying to nail jell-o to a cross expr.	deveye hendek atlatmak kadar zor
Trade/Economic
132	Trade/Economic	capital adjustments due to cross-ownership n.	karşılıklı iştirak sermaye düzeltmesi
Textile
133	Textile	color fastness to cross-dyeing n.	çapraz boyamaya karşı renk haslığı
Football
134	Football	(ball) to cross the touchline v.	top taca çıkmak
135	Football	(ball) to cross the touchline v.	top taça çıkmak