to call - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

to call



Bedeutungen, die der Begriff "to call" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 68 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
click to call n. tek tuşla arama
not to call v. aramamak
Colloquial
a place to call own n. evi diyeceği bir yer
a place to call own n. kendi evi
a place to call own n. kendine ait bir yer
go so far as to call someone stupid v. birisine aptal diyecek kadar ileri gitmek
parents are advised to call their child's school for more information expr. ebeveynlere daha fazla bilgi için çocuklarının okullarını aramaları tavsiye ediliyor
we have to call the police expr. polisi aramalıyız
(it's) time to call it a day expr. bugünlük bu kadar
(it's) time to call it a day expr. bugünlük bu kadar çalışma yeter
(it's) time to call it a day expr. bugünlük paydos
(it's) time to call it a day expr. bugünlük yeter
(it's) time to call it a night expr. bu gecelik bu kadar
(it's) time to call it a night expr. bu gecelik bu kadar çalışma yeter
(it's) time to call it a night expr. bu gecelik paydos
(it's) time to call it a night expr. bu gecelik yeter
(something) to call (one's) own expr. (birinin) kendine ait (bir şey)
(something) to call (one's) own expr. (birinin) kendine ayırdığı (bir şey)
(something) to call (one's) own expr. (birinin) benim diyebileceği (bir şey)
(something) to call (one's) own expr. (birinin) sahip olduğu (bir şey)
(something) to call (one's) own expr. (birinin) kontrolünde olan (bir şey)
Idioms
a place to call one's own n. evi diyeceği bir yer
a place to call one's own n. kendi evi
not able to call one's time one's own v. başını kaşıyacak vakti olmamak
not have a minute to call your own v. çok meşgul olmak
not have a minute to call your own v. kafasını kaşıyacak vakti olmamak
not able to call one's time one's own v. kafasını kaşıyacak vakti olmamak
not have a minute to call your own v. kafasını kaşıyacak zamanı olmamak
not able to call time own v. başını kaşıyacak vakti olmamak
not able to call time own v. kafasını kaşıyacak vakti olmamak
not have a minute to call (one's) own v. çok meşgul olmak
not have a minute to call (one's) own v. kafasını kaşıyacak vakti olmamak
not have a minute to call (one's) own v. kafasını kaşıyacak zamanı olmamak
to call one's own expr. kendine ait
to call one's own expr. yalnızca ona ait
time to call it a day expr. bu kadar çalışma yeter
time to call it a day expr. bugünlük bu kadar çalışma yeter
time to call it a night expr. bu gecelik bu kadar
too close to call expr. (sonucunu) tahmin etmesi zor (sınav/seçim)
too close to call expr. başa baş
Speaking
he wants to call a truce expr. ateşkes yapmak istiyor
do not hesitate to call me expr. beni tereddüt etmeden arayabilirsiniz
I was about to call you expr. ben de tam seni arayacaktım
I was about to call you expr. ben de seni aramak üzereydim
I was about to call you expr. ben de tam seni arıyordum
can you ask him to call me? expr. beni aramasını söyler misin?
I want you to call me expr. beni aramanı istiyorum
what are we going to call her? expr. ismini ne koyacağız?
what are we going to call him? expr. ismini ne koyacağız?
tell him to call me expr. ona beni aramasını söyle
I tried to call your mobile but it's off expr. seni cepten aramayı denedim ama kapalıydı
I'm sorry to call you so early expr. seni bu kadar erken aradığım için özür dilerim
what do you want me to call you? expr. sana nasıl hitap etmemi istersin?
I waited for you to call expr. senin aramanı bekledim
we've got to call the police expr. polisi aramalıyız
I told you not to call me expr. sana beni aramamanı söylemiştim
I told you not to call my husband expr. sana kocamı arama demiştim
what do you want me to call you? expr. size nasıl hitap etmemi istersiniz?
I waited three hours for you to call me expr. üç saat beni aramanı bekledim
Trade/Economic
yield to call n. bir tahvilin, (tahvili çıkaran tarafından) bedelinin geri ödenmek üzere istenmesine (yani geri çağrılmasına) kadar geçen süredeki getirisi
option to call n. öncelik hakkı
option to call n. rüçhan hakkı
option to call n. tercih hakkı
yield to call n. tahvil getirişi
Law
right to call evidence n. delil gösterme hakkı
option to call n. öncelik hakkı
option to call n. rüçhan hakkı
option to call n. tercih hakkı