|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
General |
|
1 |
General |
temas yoluyla öğrenme |
tactile learning n.
|
|
2 |
General |
menkul veya gayrimenkul bir şeyi veya bir malı başkasına ferağ edilememe koşuluyla bir kimseye veya mirasçılarına tesis yoluyla bağışlama |
entailed interests n.
|
|
3 |
General |
insan ırkının soyaçekim yoluyla ıslahına çalışma |
eugenism n.
|
|
4 |
General |
iğne yoluyla verilen ilaç |
shot n.
|
|
5 |
General |
kalıtım yoluyla geçen herhangi bir özellik |
heritage n.
|
|
|
6 |
General |
yeryüzünün derinliklerinden magmanın fışkırması yoluyla oluşan dağ |
volcano n.
|
|
7 |
General |
sezgi yoluyla öğrenim |
inductive teaching n.
|
|
8 |
General |
yayın yoluyla hakaret |
libel n.
|
|
9 |
General |
posta yoluyla oy veren seçmen |
absentee voter n.
|
|
10 |
General |
sondaj yoluyla yapılan denetim |
audit testing n.
|
|
11 |
General |
alacaklılarla konkordato yoluyla uzlaşma |
composition with creditors n.
|
|
12 |
General |
anlam yoluyla terapi |
logotherapy n.
|
|
13 |
General |
zevk ve eleştirme yeteneklerinin öğrenim ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş olan biçimi |
culture n.
|
|
14 |
General |
uydulardan bilgi alma yoluyla seyir sistemi |
satellite navigation n.
|
|
15 |
General |
uydulardan bilgi alma yoluyla seyir sistemi |
satnav n.
|
|
16 |
General |
posta yoluyla verilen oy |
absentee ballot n.
|
|
17 |
General |
bir maddenin yıkama yoluyla diğer maddeden ayrılması |
elution n.
|
|
18 |
General |
hava yoluyla gönderilen posta |
airmail n.
|
|
19 |
General |
miras yoluyla kazanılan mülk |
fee n.
|
|
20 |
General |
televizyon yoluyla misyonerlik yapan kimse |
televangelist n.
|
|
21 |
General |
televizyon yoluyla misyonerlik |
televangelism n.
|
|
22 |
General |
önceden sezme yoluyla kontrol |
anticipating control n.
|
|
23 |
General |
kan yoluyla geçen hastalık |
blood-borne disease n.
|
|
24 |
General |
kan yoluyla bulaşan hastalık |
blood-borne disease n.
|
|
25 |
General |
evlenme yoluyla akrabalık |
inlaws n.
|
|
|
26 |
General |
hava yoluyla taşıma |
airlift n.
|
|
27 |
General |
evlilik yoluyla |
through marriage n.
|
|
28 |
General |
beden dili yoluyla iletişim |
nonverbal communication n.
|
|
29 |
General |
bireylerarası etkileşim yoluyla öğrenme |
interpersonal learning n.
|
|
30 |
General |
tahkim yoluyla çözülebilme |
arbitrability n.
|
|
31 |
General |
öğrenim yoluyla edinilen bilgi |
lair [scottish] n.
|
|
32 |
General |
posta yoluyla yapılan dolandırıcılık |
mail fraud n.
|
|
33 |
General |
posta yoluyla yapılan dolandırıcılık |
mail-fraud n.
|
|
34 |
General |
(sihir yoluyla) dönüşüm |
metamorphosis n.
|
|
35 |
General |
hile yoluyla daha değerli bir çeşidine dönüştürülmeye çalışılan hakiki posta pulu |
fake n.
|
|
36 |
General |
miras yoluyla geçen mülk parçası |
heritable n.
|
|
37 |
General |
budama yoluyla kesilmiş dallar |
brash n.
|
|
38 |
General |
seks ve yakınlık yoluyla bilgi toplayan casus |
honeypot n.
|
|
39 |
General |
suyun yapay kanal yoluyla hareketi |
hydragogy [obsolete] n.
|
|
40 |
General |
kamu yoluyla kaplı arazi |
right of way n.
|
|
41 |
General |
miras yoluyla geçebilme |
descendibility n.
|
|
42 |
General |
özel grupların psikolojik danışmanlık ve rehberlik yoluyla topluma uyum sağlaması için verilen program veya hizmet |
guidance n.
|
|
43 |
General |
kendine odaklanma yoluyla bir tür meditasyon |
omphaloskepsis n.
|
|
44 |
General |
ezber yoluyla öğrenilen şey |
rote n.
|
|
45 |
General |
diri diri gömme yoluyla uygulanan idam cezası |
immurement n.
|
|
46 |
General |
evlilik yoluyla akraba |
connection n.
|
|
47 |
General |
akıl yoluyla bulma |
devisal n.
|
|
48 |
General |
ağız yoluyla alınan şey |
ingesta n.
|
|
49 |
General |
ağız yoluyla alınan şey |
ingestant n.
|
|
50 |
General |
dikte yoluyla aktarılan şey |
dictation n.
|
|
51 |
General |
olumsuzu inkar yoluyla olumluyu doğrulama |
double negative n.
|
|
52 |
General |
hava, deniz veya kara yoluyla yapılan yasadışı uyuşturucu ticaretinin önlenmesi |
drug interdiction n.
|
|
53 |
General |
tekrar yoluyla öğretme |
inculcation n.
|
|
54 |
General |
vurma veya bastırma yoluyla oluşan ufak yüzey çöküntüsü |
indenture n.
|
|
55 |
General |
mizah yoluyla eleştiriye yatkınlık |
irony n.
|
|
56 |
General |
evlilik yoluyla aileye giren kimse |
in-law n.
|
|
57 |
General |
tedavi veya ameliyat yoluyla bir hastalığın veya yaralanmanın gidişatını değiştiren eylem |
intervention n.
|
|
58 |
General |
sivil anayasada ima yoluyla garanti altına alınan haklar |
penumbra n.
|
|
59 |
General |
müzakere grubunda karşıt görüşlü üye sayısının oylama yoluyla belirlenmesi |
division n.
|
|
60 |
General |
ışık sinyallerinin cam elyafı yoluyla iletimi |
fiberoptics n.
|
|
61 |
General |
sayılar yoluyla anlatım yapan kimse |
figurist n.
|
|
62 |
General |
(kültürel grup veya özelliklerde) karşılıklı nüfuz yoluyla gerçekleşen etkileşim |
osmosis n.
|
|
63 |
General |
(kırsal bölgede) garaj yoluyla yolun kesişme noktası |
outlet n.
|
|
64 |
General |
duyular yoluyla bir şeyin farkına varma |
perception n.
|
|
65 |
General |
(birlikleri veya ikmal maddelerini) kara veya hava yollarının kapalı olması gibi durumlarda deniz yoluyla nakletme sistemi |
sealift n.
|
|
|
66 |
General |
(birlikleri veya ikmal maddelerini) kara veya hava yollarının kapalı olması gibi durumlarda deniz yoluyla nakletme |
sealift n.
|
|
67 |
General |
büyü yoluyla ruh çağırmak |
conjure v.
|
|
68 |
General |
vasiyet yoluyla bir şeyi birine bırakmak |
will to v.
|
|
69 |
General |
aralarındaki anlaşmazlıkları uzlaşma yoluyla gidermek |
accommodate their differences v.
|
|
70 |
General |
ilham yoluyla bildirmek |
reveal v.
|
|
71 |
General |
büyü yoluyla çağırmak (ruh vb) |
conjure v.
|
|
72 |
General |
hava yoluyla taşımak |
airlift v.
|
|
73 |
General |
yayın yoluyla hakaret etmek |
libel v.
|
|
74 |
General |
hava yoluyla götürmek |
airlift v.
|
|
75 |
General |
ikna etmeye çalışmak (mantık yoluyla) |
reason with v.
|
|
76 |
General |
dini konuları soru cevap yoluyla öğretmek |
catechize v.
|
|
77 |
General |
kalıtım yoluyla edinmek |
come by v.
|
|
78 |
General |
miras yoluyla sahip olmak |
come by v.
|
|
79 |
General |
ağız yoluyla almak |
incept v.
|
|
80 |
General |
yoluyla almak |
obtain through v.
|
|
81 |
General |
yoluyla almak |
receive through v.
|
|
82 |
General |
yoluyla almak |
take through v.
|
|
83 |
General |
kalıtım yoluyla almak |
inherit v.
|
|
84 |
General |
ilan yoluyla bulmaya çalışmak |
advertise for v.
|
|
85 |
General |
deniz yoluyla göndermek |
send by sea v.
|
|
86 |
General |
zamanaşımı yoluyla elde etmek |
acquire by prescription v.
|
|
87 |
General |
telekinezi yoluyla birini veya bir şeyi bir yerden başka bir yere taşımak |
teleport v.
|
|
88 |
General |
internet yoluyla satmak |
sell on the internet v.
|
|
89 |
General |
bir antibiyotiği ağız yoluyla vermek |
give an antibiotic orally v.
|
|
90 |
General |
evlenecek kimselerin durumunu nüfus kayıtlarının bulunduğu yerde askı yoluyla ilan etmek/askıya çıkarmak |
publish the banns v.
|
|
91 |
General |
evlenecek kimselerin durumunu nüfus kayıtlarının bulunduğu yerde askı yoluyla ilan etmek/askıya çıkarmak |
ask the banns v.
|
|
92 |
General |
evlenecek kimselerin durumunu nüfus kayıtlarının bulunduğu yerde askı yoluyla ilan etmek/askıya çıkarmak |
call the banns v.
|
|
93 |
General |
dini konuları soru cevap yoluyla öğretmek |
catechise v.
|
|
94 |
General |
(ter yoluyla) vücuttan atmak |
sweat something out of the body v.
|
|
95 |
General |
sulh yoluyla çözmek |
settle a conflict by peaceful means v.
|
|
96 |
General |
sulh yoluyla çözmek |
resolve/settle a problem amicably v.
|
|
97 |
General |
kan yoluyla tevarüs etmek |
inherite through blood v.
|
|
98 |
General |
kalıtım yoluyla birinden diğerine geçmek |
inherite through blood v.
|
|
99 |
General |
sihir yoluyla yaratmak |
conjure v.
|
|
100 |
General |
alay yoluyla yermek |
satirize v.
|
|
101 |
General |
dava yoluyla almak |
obtain via litigation v.
|
|
102 |
General |
miras yoluyla geçmek |
transfer v.
|
|
103 |
General |
kalıtım yoluyla aktarmak |
transmit v.
|
|
104 |
General |
tartışma veya pazarlık yoluyla ikna etmek |
banter v.
|
|
105 |
General |
(özellikle ölüm yoluyla) elinden almak |
bereave v.
|
|
106 |
General |
şaka yoluyla söylemek |
joke v.
|
|
107 |
General |
şaka yoluyla yazmak |
joke v.
|
|
108 |
General |
kaynatma yoluyla oluşturmak |
bile [dialect] v.
|
|
109 |
General |
tehdit veya baskı yoluyla zorlamak |
blackjack v.
|
|
110 |
General |
hava yoluyla taşımak |
wing v.
|
|
111 |
General |
hava yoluyla nakletmek |
wing v.
|
|
112 |
General |
hava yoluyla götürmek |
wing v.
|
|
113 |
General |
düşünce yoluyla ayırt edilemez hale getirmek |
blur v.
|
|
114 |
General |
(bilgi, sır) ima, kandırma veya kurnazca sorgulama yoluyla almak |
worm v.
|
|
115 |
General |
(borç yoluyla) bir kimseden bir şey almak |
borrow v.
|
|
116 |
General |
kontrollü çiftleştirme ve seçim yoluyla yeni organizma suşları geliştirmek |
breed v.
|
|
117 |
General |
ıslah yoluyla kazanmak |
gain v.
|
|
118 |
General |
satış veya kiralama yoluyla elden çıkarttırmak |
move v.
|
|
119 |
General |
çalışma veya vardiya yoluyla (parayı) güçlükle bir araya getirmek |
mucker [obsolete] v.
|
|
120 |
General |
aktarım yoluyla geçmek |
descend v.
|
|
121 |
General |
dedikodu yoluyla söylemek |
gossip v.
|
|
122 |
General |
dedikodu yoluyla iletmek |
gossip v.
|
|
123 |
General |
temas yoluyla aktarılmak |
rub v.
|
|
124 |
General |
yargı yoluyla incelemede bulunmak |
discuss [obsolete] v.
|
|
125 |
General |
yoluyla yordamıyla söylemek |
clothe v.
|
|
126 |
General |
açıklayıcı bir araç yoluyla sunmak |
clothe v.
|
|
127 |
General |
baypas yoluyla geçmek |
bypass v.
|
|
128 |
General |
evlilik yoluyla birbirine bağlanmak |
intermarry v.
|
|
129 |
General |
sanat yoluyla anlayıp temsil etmek |
interpret v.
|
|
130 |
General |
deneyim yoluyla bilmek |
sample v.
|
|
131 |
General |
zamanaşımı yoluyla hak iddia etmek |
prescribe v.
|
|
132 |
General |
(birlikleri veya ikmal maddelerini) kara veya hava yollarının kapalı olması gibi durumlarda deniz yoluyla nakletmek |
sealift v.
|
|
133 |
General |
varış veya eşya teslimini imza yoluyla kaydetmek |
sign in v.
|
|
134 |
General |
bir ifade veya eylem yoluyla kasıtsız olarak kendini utandırmak veya zarara sokmak |
self-own v.
|
|
135 |
General |
muhakeme yoluyla çözmek |
puzzle v.
|
|
136 |
General |
genellikle sessizlik yoluyla esrarengiz olmak |
sphinx v.
|
|
137 |
General |
hava yoluyla sevk etmek |
lift v.
|
|
138 |
General |
yoğunlaşma ve buharlaşma yoluyla arıtılabilir |
distillable adj.
|
|
139 |
General |
böcekler yoluyla taşınan |
entomophilous adj.
|
|
140 |
General |
miras yoluyla geçen |
hereditary adj.
|
|
141 |
General |
sentez yoluyla yapılan |
synthetic adj.
|
|
142 |
General |
kıyas yoluyla |
analogical adj.
|
|
143 |
General |
deniz yoluyla seyahat eden |
seafaring adj.
|
|
144 |
General |
karşılaştırma yoluyla yapılan |
comparative adj.
|
|
145 |
General |
su yoluyla taşınan |
waterborne adj.
|
|
146 |
General |
deniz yoluyla taşınan |
seaborne adj.
|
|
147 |
General |
sezgi yoluyla keşfedilen |
intuitive adj.
|
|
148 |
General |
su yoluyla bulaşan |
waterborne adj.
|
|
149 |
General |
toplantılara gelmeyip mektup yoluyla cemiyetin faaliyetlerine katılan (üye) |
corresponding adj.
|
|
150 |
General |
miras yoluyla intikal etmeyen |
nonhereditary adj.
|
|
151 |
General |
deniz yoluyla taşınan |
waterborne adj.
|
|
152 |
General |
solunum yoluyla |
inhalative adj.
|
|
153 |
General |
bitkilerden damıtma yoluyla elde edilmiş |
abstractitious [obsolete] adj.
|
|
154 |
General |
hava yoluyla |
aerial adj.
|
|
155 |
General |
emme yoluyla çalışan |
vacuum adj.
|
|
156 |
General |
evlilik yoluyla kazanılan |
married adj.
|
|
157 |
General |
miras yoluyla unvana sahip olan |
hereditable adj.
|
|
158 |
General |
miras yoluyla mülke sahip olan |
hereditable adj.
|
|
159 |
General |
bilimsel gözlem yoluyla keşfedilen |
observed adj.
|
|
160 |
General |
bilimsel gözlem yoluyla belirlenen |
observed adj.
|
|
161 |
General |
teşbih yoluyla ifade edilen |
parabolical adj.
|
|
162 |
General |
büyü yoluyla olan |
fascinous adj.
|
|
163 |
General |
veraset yoluyla intikal edebilen |
inheritable adj.
|
|
164 |
General |
miras yoluyla pay edilebilen |
inheritable adj.
|
|
165 |
General |
yutularak mide yoluyla uygulanabilen |
internal adj.
|
|
166 |
General |
tümdengelim yoluyla bilgi üreten |
scientific [obsolete] adj.
|
|
167 |
General |
vekil yoluyla olan |
proxy adj.
|
|
168 |
General |
su yoluyla |
waterborne adj.
|
|
169 |
General |
deneme yanılma yoluyla |
by trial and error adv.
|
|
170 |
General |
dişler yoluyla |
dentally adv.
|
|
171 |
General |
denklem yoluyla |
equationally adv.
|
|
172 |
General |
seçim yoluyla |
choicely adv.
|
|
173 |
General |
medya yoluyla |
via media adv.
|
|
174 |
General |
solunum yoluyla ilgili olarak |
bronchially adv.
|
|
175 |
General |
deniz yoluyla |
by water adv.
|
|
176 |
General |
kalıtım yoluyla |
by heredity adv.
|
|
177 |
General |
eşitlik yoluyla |
equationally adv.
|
|
178 |
General |
deniz yoluyla |
by sea adv.
|
|
179 |
General |
dedikodu yoluyla |
on the grapevine adv.
|
|
180 |
General |
sibernetik yoluyla |
cybernetically adv.
|
|
181 |
General |
konsensüs yoluyla |
consensually adv.
|
|
182 |
General |
eşeysiz üreme yoluyla |
apomictically adv.
|
|
183 |
General |
koenzim yoluyla |
coenzymatically adv.
|
|
184 |
General |
deri yoluyla |
cutaneously adv.
|
|
185 |
General |
diyet yoluyla |
dietetically adv.
|
|
186 |
General |
örnekleme yoluyla |
by way of illustration adv.
|
|
187 |
General |
kalıtım yoluyla |
by inheritance adv.
|
|
188 |
General |
kıyas yoluyla |
by analogy adv.
|
|
189 |
General |
miras yoluyla |
by inheritance adv.
|
|
190 |
General |
evlilik yoluyla |
connubially adv.
|
|
191 |
General |
evlilik yoluyla |
conjugally adv.
|
|
192 |
General |
evlilik yoluyla |
maritally adv.
|
|
193 |
General |
barış yoluyla |
peacefully adv.
|
|
194 |
General |
su yoluyla |
by water adv.
|
|
195 |
General |
şiddet yoluyla |
through violence adv.
|
|
196 |
General |
şiddet yoluyla |
by violence adv.
|
|
197 |
General |
şiddet yoluyla |
by force adv.
|
|
198 |
General |
şiddet yoluyla |
by way of violence adv.
|
|
199 |
General |
üreme/çoğalma yoluyla |
reproductively adv.
|
|
200 |
General |
osmoz yoluyla |
osmotically adv.
|
|
201 |
General |
barış yoluyla |
peaceably adv.
|
|
202 |
General |
barış yoluyla |
pacifically adv.
|
|
203 |
General |
taklit yoluyla |
mimetically adv.
|
|
204 |
General |
ima yoluyla |
allusively adv.
|
|
205 |
General |
refleksler yoluyla |
reflexly adv.
|
|
206 |
General |
burun yoluyla |
nasally adv.
|
|
207 |
General |
hırsızlık yoluyla |
thievingly adv.
|
|
208 |
General |
su yoluyla |
aqueously adv.
|
|
209 |
General |
yardım yoluyla |
auxiliarly adv.
|
|
210 |
General |
miras yoluyla |
hereditably adv.
|
|
211 |
General |
ölümcül günah yoluyla |
mortally adv.
|
|
212 |
General |
hükümsüz kılma yoluyla |
revokingly adv.
|
|
213 |
General |
fesih yoluyla |
revokingly adv.
|
|
214 |
General |
deha yoluyla |
genially [obsolete] adv.
|
|
215 |
General |
deniz yoluyla |
bye adv.
|
|
216 |
General |
su yoluyla |
bye adv.
|
|
217 |
General |
kozmografi yoluyla |
cosmographically adv.
|
|
218 |
General |
bölünme yoluyla |
dichotomously adv.
|
|
219 |
General |
söyleme yoluyla |
dictionally adv.
|
|
220 |
General |
dizin yoluyla |
indexically adv.
|
|
221 |
General |
teşbih yoluyla |
parabolically adv.
|
|
222 |
General |
kalıtım yoluyla |
inheritably adv.
|
|
223 |
General |
miras yoluyla |
inheritably adv.
|
|
224 |
General |
imtiyaz yoluyla |
prerogatively adv.
|
|
225 |
General |
seçim yoluyla |
selectedly adv.
|
|
226 |
General |
işaret yoluyla |
signally adv.
|
|
227 |
General |
deneyler yoluyla |
experimentally adv.
|
|
228 |
General |
hangisi yoluyla |
wherethrough conj.
|
|
229 |
General |
yoluyla anlamı veren ön ek |
per- pref.
|
|
Phrasals |
|
230 |
Phrasals |
evlilik yoluyla bir aileye girmek |
marry into v.
|
|
231 |
Phrasals |
evlilik yoluyla bir aileye girmek |
marry in v.
|
|
232 |
Phrasals |
evlilik yoluyla bir sınıfa girmek |
marry in v.
|
|
233 |
Phrasals |
evlilik yoluyla bir sınıfa girmek |
marry into v.
|
|
234 |
Phrasals |
yoluyla yönetmek |
act through v.
|
|
235 |
Phrasals |
yoluyla yönetmek |
govern by means of v.
|
|
236 |
Phrasals |
(email/telefon yoluyla) ulaşmak |
go through v.
|
|
237 |
Phrasals |
(telefon/email yoluyla) iletişim kurmak |
go through v.
|
|
238 |
Phrasals |
(birinden bir şeyi) tehdit yoluyla elde etmek |
exact (something) from (one) v.
|
|
239 |
Phrasals |
(bir şey) yoluyla pompalamak |
pump through (something) v.
|
|
240 |
Phrasals |
(bir şey) yoluyla para akıtmak |
pump through (something) v.
|
|
241 |
Phrasals |
(bir şey) yoluyla para sağlamak |
pump through (something) v.
|
|
242 |
Phrasals |
posta yoluyla iletişim kurmak |
write in v.
|
|
243 |
Phrasals |
(bir şeye/yere) mesajını posta, e-posta, kısa mesaj yoluyla yazarak iletmek |
write into (something or some place) v.
|
|
244 |
Phrasals |
(bir şeyle/yerle) posta, e-posta, kısa mesaj yoluyla iletişim kurmak |
write into (something or some place) v.
|
|
245 |
Phrasals |
kara yoluyla yola çıkmak |
wheel off v.
|
|
246 |
Phrasals |
birinin vücudundan terleme yoluyla bir şeyi, zehri, hastalığı attırmak |
sweat something out of someone v.
|
|
247 |
Phrasals |
birinin vücudundan terleme yoluyla bir şeyi, zehri, hastalığı attırmak |
sweat something out v.
|
|
248 |
Phrasals |
(zıtlık yoluyla) dikkati yöneltmek |
bring out v.
|
|
249 |
Phrasals |
-den tehdit yoluyla almak |
exact from v.
|
|
250 |
Phrasals |
yakın ilişki veya temas yoluyla etki yaratmak |
rub off v.
|
|
251 |
Phrasals |
kalıtım yoluyla (birinden bir özellik) almak |
inherit (something) from (someone) v.
|
|
252 |
Phrasals |
evlilik yoluyla (bir sınıfa) girmek |
marry into (something) v.
|
|
253 |
Phrasals |
yoluyla pompalamak |
pump through v.
|
|
254 |
Phrasals |
yoluyla para sağlamak |
pump through v.
|
|
255 |
Phrasals |
yoluyla para akıtmak |
pump through v.
|
|
256 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şey) yoluyla uygulamaya geçirmeye çalışmak |
railroad (something) through v.
|
|
257 |
Phrasals |
(bir şey) üzerinde (bir şey) yoluyla dayatmada bulunmak |
railroad (something) through v.
|
|
258 |
Phrasals |
yoluyla/kullanarak uygulamaya geçirmek |
railroad through v.
|
|
259 |
Phrasals |
yoluyla/kullanarak dayatmak |
railroad through v.
|
|
260 |
Phrasals |
(birini) ikna etmeye çalışmak (mantık yoluyla) |
reason with (one) v.
|
|
261 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şey) yoluyla göndermek |
send (someone or something) by (some means) v.
|
|
262 |
Phrasals |
(bir şeyi) mail yoluyla sipariş etmek |
send away for (something) v.
|
|
263 |
Phrasals |
mail yoluyla (bir şey) siparişi vermek |
send away for (something) v.
|
|
264 |
Phrasals |
ile/yoluyla göndermek |
send by v.
|
|
265 |
Phrasals |
(ter yoluyla) vücuttan atmak |
sweat out of v.
|
|
266 |
Phrasals |
terleme yoluyla bir şeyi, zehri, hastalığı attırmak |
sweat out of v.
|
|
267 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şey yoluyla) ele geçirmek |
take (someone or something) by (something) v.
|
|
268 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şey yoluyla) almak |
take (someone or something) by (something) v.
|
|
269 |
Phrasals |
(bir şeyi birine/bir şeye) radyo sinyali, taşıma hattı, fiber optik kablo yoluyla göndermek/iletmek/aktarmak |
transmit (something) to (someone or something) v.
|
|
270 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) frekans yoluyla (bir şey) iletmek |
transmit (something) to (someone or something) v.
|
|
271 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) kalıtım yoluyla (bir şey) aktarmak |
transmit (something) to (someone or something) v.
|
|
272 |
Phrasals |
(bir şey) yoluyla yolculuk etmek |
travel by (something) v.
|
|
273 |
Phrasals |
(bir şey) yoluyla seyahat etmek |
travel on (something) v.
|
|
274 |
Phrasals |
(birine) elektronik transfer yoluyla geri göndermek |
wire back to (one) v.
|
|
Phrases |
|
275 |
Phrases |
temyiz kararıyla/yoluyla |
on appeal expr.
|
|
276 |
Phrases |
burada (işbu belgede) belirtilen kalemlere ilişkin ne sarahaten (açıkça) ne de ima yoluyla hiçbir garanti veya teminatı kabul etmez |
hereby expressly disclaims any warranty or guarantee whether express or implied with regard to items described herein expr.
|
|
277 |
Phrases |
e-mail yoluyla |
by e-mail expr.
|
|
278 |
Phrases |
yoluyla elde edilen |
obtained via expr.
|
|
Colloquial |
|
279 |
Colloquial |
mantıksal/sezgisel çıkarım yoluyla test etme |
duck test n.
|
|
280 |
Colloquial |
iğne yoluyla uyuşturucu alan uyuşturucu bağımlısı |
jabber n.
|
|
Idioms |
|
281 |
Idioms |
e-posta yoluyla yayılan mesaj |
word of mouse n.
|
|
282 |
Idioms |
postane yoluyla gelen posta |
snail-mail n.
|
|
283 |
Idioms |
özellikle vergi artışı yoluyla devlet harcamalarını finanse etmek |
feed the beast [us] v.
|
|
284 |
Idioms |
kalıtım yoluyla edinmek |
come by (something) honestly v.
|
|
285 |
Idioms |
kalıtım yoluyla edinmek |
come by something honestly v.
|
|
286 |
Idioms |
(bir özelliğini) kalıtım yoluyla edinmek |
come by (something) honestly v.
|
|
287 |
Idioms |
(hırsızlık vb yoluyla) yoktan elde edilmek |
fall off the back of a truck v.
|
|
288 |
Idioms |
(hırsızlık vb yoluyla) yoktan elde edilmek |
fall off the back of a lorry v.
|
|
289 |
Idioms |
deneme yanılma yoluyla ilerlemek |
be flying blind v.
|
|
290 |
Idioms |
(bir şeyi) dedikodu yoluyla duymak |
hear (something) on the jungle telegraph [uk] v.
|
|
291 |
Idioms |
(birinin) vücudundan terleme yoluyla (bir şeyi, zehri, hastalığı) attırmak |
sweat (something) out of (one) v.
|
|
292 |
Idioms |
kalıtım yoluyla edinmek |
come by honestly v.
|
|
293 |
Idioms |
(hırsızlık vb yoluyla) yoktan elde edilmek |
fall off a lorry v.
|
|
294 |
Idioms |
(hırsızlık vb yoluyla) yoktan elde edilmek |
fall off a truck v.
|
|
295 |
Idioms |
evlilik yoluyla (bir sınıfa) girmek |
marry way out of v.
|
|
296 |
Idioms |
kara yoluyla gitmek |
ride the roads v.
|
|
297 |
Idioms |
doğanın kendi yoluyla (bir şey yapması) |
nature's way of (doing something) expr.
|
|
298 |
Idioms |
kara yoluyla |
on wheels expr.
|
|
299 |
Idioms |
(bir şeyin) mümkün olan her yoluyla/yöntemiyle |
by all means of (something) expr.
|
|
300 |
Idioms |
bir şey yoluyla |
by dint of something expr.
|
|
301 |
Idioms |
(bir şey) yoluyla |
by means of (something) expr.
|
|
302 |
Idioms |
(bir şey) yoluyla |
by way of (something) expr.
|
|
303 |
Idioms |
dedikodu/söylenti yoluyla |
through the grapevine expr.
|
|
Formal |
|
304 |
Formal |
miras yoluyla yönetici olan kimse |
hereditary n.
|
|
305 |
Formal |
lordlar kamarası'nda miras yoluyla lord olan kimse |
hereditary n.
|
|
Trade/Economic |
|
306 |
Trade/Economic |
spekülatörlerin hisse senedi fiyatlarını koordine satış yoluyla düşürme girişimi |
raid n.
|
|
307 |
Trade/Economic |
hava yoluyla nakliye ücretleri |
airfreight n.
|
|
308 |
Trade/Economic |
hava yoluyla nakliye ücretleri |
air-freight n.
|
|
309 |
Trade/Economic |
posta yoluyla satış yapan yerden alışveriş yapma |
catalog buying n.
|
|
310 |
Trade/Economic |
açık artırma yoluyla ihale |
competitive bidding n.
|
|
311 |
Trade/Economic |
anket veya görüşme yoluyla bilgi toplanması esasına dayalı bir araştırma yöntemi |
survey n.
|
|
312 |
Trade/Economic |
açık artırma veya eksiltme yoluyla satış |
sale by auction n.
|
|
313 |
Trade/Economic |
açık artırma yoluyla satış |
auction sale n.
|
|
314 |
Trade/Economic |
anlaşma yoluyla fesih |
negotiated settlement n.
|
|
315 |
Trade/Economic |
anlaşma yoluyla sözleşme |
negotiated contract n.
|
|
316 |
Trade/Economic |
bankalar tarafından özellikle çek hesapları yoluyla yaratılan ve para arzının bir bölümünü oluşturan para |
bank money n.
|
|
317 |
Trade/Economic |
bir işin yarışma yoluyla en düşük fiyatı teklif edene yaptırılması yöntemi |
auction by underbidding n.
|
|
318 |
Trade/Economic |
çağrı yoluyla vekalet toplanması |
proxy solicitation n.
|
|
319 |
Trade/Economic |
çağrı yoluyla hisse senedi toplanması |
takeover n.
|
|
320 |
Trade/Economic |
deniz yoluyla ithal edilmiş mal vergisi |
a.f.r.m.m n.
|
|
321 |
Trade/Economic |
deniz yoluyla taşıma sözleşmesi |
affreightment n.
|
|
322 |
Trade/Economic |
deniz yoluyla mal taşımasında taraf |
affreighter n.
|
|
323 |
Trade/Economic |
deniz yoluyla sevkıyat |
sea shipment n.
|
|
324 |
Trade/Economic |
füzyon katılma yoluyla birleşme |
merger n.
|
|
325 |
Trade/Economic |
etrafta dolaşma yoluyla yönetim |
management by walking around n.
|
|
326 |
Trade/Economic |
genel önerilerden akıl yürütme yoluyla daha dar kapsamlı sonuçlar çıkartılması |
deduction n.
|
|
327 |
Trade/Economic |
hava yoluyla nakliye ücretleri |
air freight n.
|
|
328 |
Trade/Economic |
işten çıkarma yoluyla işgücünün azaltılması |
downsize n.
|
|
329 |
Trade/Economic |
ihale yoluyla borçlanma |
borrowing by auction n.
|
|
330 |
Trade/Economic |
icra yoluyla satış |
judicial sale n.
|
|
331 |
Trade/Economic |
ihale yoluyla satış |
tender offer n.
|
|
332 |
Trade/Economic |
icra yoluyla cebri satış |
forced sale by auction n.
|
|
333 |
Trade/Economic |
ithalat yoluyla kiralama |
leasing by import n.
|
|
334 |
Trade/Economic |
ilan yoluyla tebliğ |
notification by publication n.
|
|
335 |
Trade/Economic |
kaynaktan tevkif yoluyla vergi tahsili |
tax collection at source n.
|
|
336 |
Trade/Economic |
katılma yoluyla birleşme |
merger n.
|
|
337 |
Trade/Economic |
konuta bağlı abonelik yoluyla elektrik veya doğalgaz vs. gibi hizmet alımı yapan müşteri |
residential customer n.
|
|
338 |
Trade/Economic |
konsinye satış yoluyla ihracat |
export by consignment n.
|
|
339 |
Trade/Economic |
maliyete belirli kar yüzdesi ekleme yoluyla satış fiyatının tespiti |
cost plus pricing n.
|
|
340 |
Trade/Economic |
müşterilerden tahsilatı geç gösterme yoluyla kasadaki parayı kullanma |
lapping n.
|
|
341 |
Trade/Economic |
miras yoluyla edinme |
title by descent n.
|
|
342 |
Trade/Economic |
mübadele yoluyla alışveriş |
barter n.
|
|
343 |
Trade/Economic |
mezat yoluyla cebri satış |
compulsory sale by auction n.
|
|
344 |
Trade/Economic |
örnekleme yoluyla doğrulama |
verification by sampling n.
|
|
345 |
Trade/Economic |
örnekleme yoluyla denetleme |
inspection by sampling n.
|
|
346 |
Trade/Economic |
prim yoluyla koruma |
protection by bounty n.
|
|
347 |
Trade/Economic |
posta yoluyla sipariş alan kuruluş |
mail order house n.
|
|
348 |
Trade/Economic |
posta yoluyla yapılmış başvuru |
mailed application n.
|
|
349 |
Trade/Economic |
para piyasası yoluyla kur riskinden korunma |
money market hedge n.
|
|
350 |
Trade/Economic |
piyasa yapıcısı bankalara repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma imkanı |
borrowing facilities provided for primary dealers via repo transactions n.
|
|
351 |
Trade/Economic |
rödovans yoluyla ihale |
royalty tender n.
|
|
352 |
Trade/Economic |
satın alma yoluyla elde etme |
acquisition through purchase n.
|
|
353 |
Trade/Economic |
sermayesi ağırlıklı olarak hissedarlardan borçlanma yoluyla sağlanan şirket |
thin capitalization n.
|
|
354 |
Trade/Economic |
sermayesi ağırlıklı olarak hissedarlardan borçlanma yoluyla sağlanan şirket |
thin corporation n.
|
|
355 |
Trade/Economic |
sözleşme yoluyla saptanan kira |
contract rent n.
|
|
356 |
Trade/Economic |
ticari anlaşmazlıkların dava açma yoluyla çözümlenmeye çalışılması |
litigation n.
|
|
357 |
Trade/Economic |
takas yoluyla ticarette ödemeleri iki yanlı denkleştirme için yapılan anlaşma |
bilateral payment agreement n.
|
|
358 |
Trade/Economic |
ticari anlaşmazlıkların hakem yoluyla çözümü |
commercial arbitration n.
|
|
359 |
Trade/Economic |
test yoluyla denetim |
test audit n.
|
|
360 |
Trade/Economic |
tahvil ihracı yoluyla sağlanan sermaye |
debenture capital n.
|
|
361 |
Trade/Economic |
tahvil ihracı yoluyla yapılan borç |
bonded debt n.
|
|
362 |
Trade/Economic |
takas yoluyla kazanılan mallar |
traded-in property n.
|
|
363 |
Trade/Economic |
veraset yoluyla tahta çıkma sırası |
line of succession n.
|
|
364 |
Trade/Economic |
veraset yoluyla pay sahibi olanlar |
shareholders by inheritance n.
|
|
365 |
Trade/Economic |
verginin kaynaktan kesme yoluyla toplanması |
collection at source n.
|
|
366 |
Trade/Economic |
otomat yoluyla ürün satışı |
automatic line finder n.
|
|
367 |
Trade/Economic |
paranın posta yoluyla güvenli bir şekilde gönderilmesi için bir postadan satın alınıp muhtemelen başka ülkede kullanılmak üzere bozdurulan bir çek |
money order n.
|
|
368 |
Trade/Economic |
kısmi takas yoluyla yapılan alışveriş |
part exchange n.
|
|
369 |
Trade/Economic |
sürekli satış yoluyla fiyat düşürme girişimi |
bear raid n.
|
|
370 |
Trade/Economic |
deniz yoluyla göndermek |
send by sea v.
|
|
371 |
Trade/Economic |
miras yoluyla devralmak |
inherit v.
|
|
372 |
Trade/Economic |
vergi yoluyla para toplamak |
raise money v.
|
|
373 |
Trade/Economic |
ödeme yoluyla feshetmek |
wipe (out) v.
|
|
374 |
Trade/Economic |
ödeme yoluyla feshetmek |
wipe (off) v.
|
|
375 |
Trade/Economic |
(ücret, fiyat) endeksleme yoluyla düzenlemek |
index v.
|
|
376 |
Trade/Economic |
karşılıklı ticaret yoluyla mal alım satımı yapmak |
countertrade v.
|
|
377 |
Trade/Economic |
(ödemenin yalnızca banka yoluyla yapılabileceğini göstermek için) çeke iki paralel çizgi çizmek |
cross [uk] v.
|
|
378 |
Trade/Economic |
deniz yoluyla taşınan |
seaborne adj.
|
|
379 |
Trade/Economic |
kara yoluyla |
overland adj.
|
|
380 |
Trade/Economic |
(madeni para) damgalama veya delme yoluyla üretilmiş |
incuse adj.
|
|
381 |
Trade/Economic |
(madeni para) deseni damgalama veya delme yoluyla oluşturulmuş |
incuse adj.
|
|
382 |
Trade/Economic |
kiralama yoluyla |
by renting adv.
|
|
383 |
Trade/Economic |
ciro yoluyla |
by endorsement expr.
|
|
Law |
|
384 |
Law |
mülkün vasiyet yoluyla dağıtılması |
testation n.
|
|
385 |
Law |
işgal yoluyla mülkiyetin elde edilmesi |
title by occupancy n.
|
|
386 |
Law |
arazinin uzun süreli kullanımı yoluyla edinilmesi |
prescription n.
|
|
387 |
Law |
anlaşmazlığın sulh yoluyla çözülmesi |
amicable settlement n.
|
|
388 |
Law |
başkasına miras yoluyla geçen mülkü işgal eden kimse |
abator n.
|
|
389 |
Law |
barış yoluyla bölüşme |
voluntary partition n.
|
|
390 |
Law |
barış yoluyla uzlaşma |
settlement in pais n.
|
|
391 |
Law |
bir şeyin talep yoluyla sağlanması |
impetration n.
|
|
392 |
Law |
dava yoluyla iddia olunan şey |
relief n.
|
|
393 |
Law |
değiştirme yoluyla tayin edilen vasiyeti takip memuru |
executor by substitution n.
|
|
394 |
Law |
evlenme yoluyla edinilen akrabalık |
alliance n.
|
|
395 |
Law |
evlenme yoluyla kazanılan akrabalık |
kinship by marriage n.
|
|
396 |
Law |
gramer yoluyla yorum |
grammatical interpretation n.
|
|
397 |
Law |
hakem yoluyla anlaşma |
compromise by arbitration n.
|
|
398 |
Law |
hakkın müruru zaman yoluyla edinimi |
acquisition of a right by statute of limitations n.
|
|
399 |
Law |
hakkın müruru zaman yoluyla iktisabı |
acquisition of a right by statute of limitations n.
|
|
400 |
Law |
işgal yoluyla mülkiyetin kazanılması |
occupancy n.
|
|
401 |
Law |
istinaf yoluyla |
appellate n.
|
|
402 |
Law |
ihtilafların hakem yoluyla çözülmesi |
arbitrament n.
|
|
403 |
Law |
icra yoluyla satın alınmayan malların tahsilinin gerçekleştirilmesi için bir yedieminin görevlendirilmesi |
equitable execution n.
|
|
404 |
Law |
icra yoluyla haciz koyma hakkı |
lien and retention right n.
|
|
405 |
Law |
istinabe yoluyla ifade |
deposition n.
|
|
406 |
Law |
ilan yoluyla mahkemeye davet |
summons by publication n.
|
|
407 |
Law |
internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkında kanun |
law on regulation of publications on the internet and suppression of crimes committed by means of such publications n.
|
|
408 |
Law |
kan bağı yoluyla varis |
heir of the blood n.
|
|
409 |
Law |
kanun yoluyla vasi atanması |
guardian by statute n.
|
|
410 |
Law |
kanun yoluyla zilyetlik |
constructive possession n.
|
|
411 |
Law |
kefalet yoluyla tahliye |
bailable process n.
|
|
412 |
Law |
kişisel kefalet yoluyla suçlunun tahliyesi |
mainprize n.
|
|
413 |
Law |
mahkemenin aldığı icra yoluyla satış kararı |
foreclosure decree n.
|
|
414 |
Law |
mahkemenin verdiği icra yoluyla satış emri |
foreclosure decree n.
|
|
415 |
Law |
mahkeme emri yoluyla yapılan temliki işlem |
conveyance by record n.
|
|
416 |
Law |
miras yoluyla intikal etme |
transfer by inheritance n.
|
|
417 |
Law |
miras yoluyla kalan arazi |
hereditary land n.
|
|
418 |
Law |
miras yoluyla geçmemiş/edinilmemiş mülk |
acquest n.
|
|
419 |
Law |
nifak yoluyla huzursuzluk yaratan şahıs |
barrater n.
|
|
420 |
Law |
nifak yoluyla huzursuzluk yaratan şahıs |
barrator n.
|
|
421 |
Law |
posta ve havale (para) yoluyla yapılan dolandırıcılık/sahtekarlık |
mail and wire fraud n.
|
|
422 |
Law |
sanığın kefalet yoluyla serbest bırakılacağı dava |
bailable action n.
|
|
423 |
Law |
seçim yoluyla vasi atama |
guardian by election n.
|
|
424 |
Law |
tehdit veya şantaj yoluyla para elde etme |
racketeering n.
|
|
425 |
Law |
tehdit yoluyla zor kullanma |
duress per minas n.
|
|
426 |
Law |
tahkim yoluyla uzlaşma |
compromise by arbitration n.
|
|
427 |
Law |
vasiyetname yoluyla tevarüs eden |
testamentary heir n.
|
|
428 |
Law |
yayın yoluyla hakaret |
libel n.
|
|
429 |
Law |
zamanaşımı yoluyla iktisap |
usucaption n.
|
|
430 |
Law |
zamanaşımı yoluyla edinme |
usucaption n.
|
|
431 |
Law |
hakimin (hukuki boşluk durumunda) içtihat yoluyla hukuk/kural yaratması |
interstitial law-making n.
|
|
432 |
Law |
oylama yoluyla tarım arazisi tahsisi |
ballot [new zealand] n.
|
|
433 |
Law |
basın yoluyla hakaret eden kimse |
libelant n.
|
|
434 |
Law |
basın yoluyla hakaret eden kimse |
libellant n.
|
|
435 |
Law |
misilleme yoluyla alma |
withernam n.
|
|
436 |
Law |
miras yoluyla geçebilen mülk |
hereditaments n.
|
|
437 |
Law |
kanuni veraset yoluyla miras kalan bir şey |
heritage n.
|
|
438 |
Law |
kanuni veraset yoluyla miras alınan bir şey |
heritage n.
|
|
439 |
Law |
ingiltere'nin bazı yorkshire ilçelerinde kiralama yoluyla mülk sahibi olan kimse |
borough-holder n.
|
|
440 |
Law |
ötenazi yoluyla kendi yaşamını sonlandırmaya karar verme hakkı |
right to choose n.
|
|
441 |
Law |
taşınabilir veya miras yoluyla geçebilen malların varislere merhumun vasiyetnamesindeki sıraya göre tayin edilmesi |
destination [scotland] n.
|
|
442 |
Law |
taşınabilir veya miras yoluyla geçebilen malların merhumun vasiyetnamesindeki sıraya göre tayin edildiği varisler |
destination [scotland] n.
|
|
443 |
Law |
(miras yoluyla) mülk sahibi olan kimse |
odaller n.
|
|
444 |
Law |
miras yoluyla geçen mülk |
immovable [scotland] n.
|
|
445 |
Law |
miras yoluyla geçen mülk |
immoveable [scotland] n.
|
|
446 |
Law |
tarihsel olarak mülkiyete bağlı olmayıp bağış veya emir yoluyla uzun süreli istifade için ilhak edilmiş arazi parçası |
common appurtenant n.
|
|
447 |
Law |
bağış veya senet yoluyla mirasçılara bahşedilen arazi parçası |
common in gross n.
|
|
448 |
Law |
aslında cezai yaptırımı olmayıp mahkeme tarafından çıkarım ve ima yoluyla isnat edilen suç |
constructive crimes n.
|
|
449 |
Law |
mahkeme yoluyla ceza kesme |
preference n.
|
|
450 |
Law |
miras yoluyla aktarılabilen mülk |
freehold n.
|
|
451 |
Law |
normalde mirasçı olamayacak birine vasiyet veya senet yoluyla verilen hediye |
provision [scotland] n.
|
|
452 |
Law |
dava yoluyla almak |
recover v.
|
|
453 |
Law |
geçerli olup olmadığını deneme yoluyla öğrenmek (bir kanunun) |
test v.
|
|
454 |
Law |
haciz yoluyla tahsil etmek |
to levy an execution v.
|
|
455 |
Law |
icra yoluyla tahsil etmek |
to levy an execution v.
|
|
456 |
Law |
miras yoluyla geçmek |
descend v.
|
|
457 |
Law |
yayın yoluyla hakaret suçunu işlemek |
libel v.
|
|
458 |
Law |
yargı yoluyla incelemede bulunmak |
try v.
|
|
459 |
Law |
veraset yoluyla intikal etmek |
descend v.
|
|
460 |
Law |
zamanaşımı yoluyla elde etmek |
prescribe v.
|
|
461 |
Law |
(vasiyeti) mahkeme yoluyla bozmak |
break v.
|
|
462 |
Law |
miras yoluyla geçirmek |
devolve [obsolete] v.
|
|
463 |
Law |
dava yoluyla kazanılabilen |
remediable adj.
|
|
464 |
Law |
hakem yoluyla çözülemez |
nonarbitrable adj.
|
|
465 |
Law |
hakem yoluyla çözülebilir |
arbitrable adj.
|
|
466 |
Law |
irsiyet yoluyla geçen |
hereditary adj.
|
|
467 |
Law |
miras yoluyla geçebilen |
descendible adj.
|
|
468 |
Law |
miras yoluyla geçebilen |
heritable adj.
|
|
469 |
Law |
sözleşme yoluyla |
contractual adj.
|
|
470 |
Law |
tahkim yoluyla çözülemez |
nonarbitrable adj.
|
|
471 |
Law |
tahkim yoluyla çözülebilir |
arbitrable adj.
|
|
472 |
Law |
temyiz yoluyla |
appellate adj.
|
|
473 |
Law |
veraset yoluyla intikal edebilen |
descendible adj.
|
|
474 |
Law |
yargı yoluyla sağlanabilen |
remediable adj.
|
|
475 |
Law |
temyiz yoluyla |
appellant adj.
|
|
476 |
Law |
sözleşme yoluyla sınırlandırılmamış |
bald-faced adj.
|
|
477 |
Law |
mülkiyet yoluyla sınırlandırılmamış |
bald-faced adj.
|
|
478 |
Law |
kişisel kefalet yoluyla tahliye edilebilir olan |
mainpernable adj.
|
|
479 |
Law |
gerçekleştirilmiş eylem yoluyla olan |
commissive adj.
|
|
480 |
Law |
kanun yoluyla |
legislatively adv.
|
|
481 |
Law |
karşılıklı uzlaşma yoluyla |
by mutual consent expr.
|
|
482 |
Law |
kanun yoluyla |
by law expr.
|
|
483 |
Law |
karar yoluyla |
by resolution expr.
|
|
484 |
Law |
mukavele yoluyla |
by contract expr.
|
|
485 |
Law |
tahkim yoluyla |
by arbitration expr.
|
|
486 |
Law |
tevkifat yoluyla |
by means of deduction expr.
|
|
Politics |
|
487 |
Politics |
abd eyaletlerinin federal yasalara fesih yoluyla karşı koyabileceğini savunan kimse |
nullifier n.
|
|
488 |
Politics |
abd'de faaliyet gösteren ve hedeflerine siyasal reform yerine doğrudan eylem yoluyla ulaşmayı amaçlayan özerk eylemci gruplardan oluşmuş antifaşist bir politik aktivist hareket |
antifa n.
|
|
489 |
Politics |
barış yoluyla anlaşma |
peaceful settlement n.
|
|
490 |
Politics |
görüşmeler yoluyla haritalama |
mapping by interviews n.
|
|
491 |
Politics |
inkar yoluyla caydırıcılık |
deterrence by denial n.
|
|
492 |
Politics |
ihtilafın barış yoluyla çözülmesi |
amicable settlement n.
|
|
493 |
Politics |
istinaf yoluyla |
appellate n.
|
|
494 |
Politics |
karşılıklı yardım yoluyla iki kişinin birbirini tutması |
logrolling n.
|
|
495 |
Politics |
mülksüzleştirme yoluyla sermaye birikimi |
accumulation by dispossession n.
|
|
496 |
Politics |
müzakere yoluyla çözüm |
negotiated settlement n.
|
|
497 |
Politics |
posta yoluyla kullanılan oy |
absentee ballot n.
|
|
498 |
Politics |
posta yoluyla oy kullanan seçmen |
absentee voter n.
|
|
499 |
Politics |
posta yoluyla kullanılan oy |
absentee vote n.
|
|
500 |
Politics |
tasarımların tescil yoluyla korunması |
protect designs by registration n.
|
|