Verlauf

yüksekte

Bedeutungen von dem Begriff "yüksekte" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 5 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	yüksekte	up adj.
2	General	yüksekte	at the full adv.
3	General	yüksekte	high adv.
4	General	yüksekte	high up adv.
Colloquial
5	Colloquial	yüksekte	up high adj.

Bedeutungen, die der Begriff "yüksekte" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 60 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	gözü yüksekte olan kişi	high-flier n.
2	General	oyun, yarış gibi etkinliklerde yüksekte duran bilgi panosu	telegraph n.
3	General	yüksekte olan şey	alp n.
4	General	yerden çok yüksekte olma	height n.
5	General	yüksekte tutmak	hold something high above v.
6	General	yüksekte tutmak	keep something high above v.
7	General	yukarıya bakmak (bakılan şey bakan kişiden büyük veya yüksekte)	stare up v.
8	General	yüksekte uçmak	fly high v.
9	General	yüksekte uçan	soaring adj.
10	General	çok yüksekte	sky-high adj.
11	General	yüksekte uçan	winged adj.
12	General	yüksekte olan	overplaced adj.
13	General	burnu yüksekte olan	puffed up adj.
14	General	burnu yüksekte olan	puffed-up adj.
15	General	burnu yüksekte olan	puffy adj.
16	General	başı yüksekte	with his head held high adv.
17	General	daha yüksekte	higher up adv.
18	General	koltuk çok yüksekte	the seat is too high expr.
Phrasals
19	Phrasals	yüksekte bir yere sokmak	stick up v.
20	Phrasals	bir şeyi yukarda/yüksekte bırakmak	leave something up v.
21	Phrasals	yüksekte bir yere hızlıca veya kısa süreliğine çıkmak	zip up v.
22	Phrasals	yüksekte (bir şeye/yere) atmak/fırlatmak	throw up to (something) v.
Colloquial
23	Colloquial	kendini olduğundan yüksekte gören kimse	cleverdick n.
24	Colloquial	kendi düzeyinden yüksekte birisiyle evlenmek	marry above v.
25	Colloquial	burun kanamasına neden olabilecek kadar yüksekte	nosebleed [usa] adj.
Idioms
26	Idioms	gözü yüksekte olan kişi	high-flyer n.
27	Idioms	stadyumda, konser alanında yüksekte kalan ve sahaya/sahneye en uzak bölüm	nosebleed seat n.
28	Idioms	kendi düzeyinden yüksekte birisiyle evlenmek	marry above oneself v.
29	Idioms	yüksekte kendini rahat hissetmek	have a head for heights v.
30	Idioms	yüksekte kendini rahat hissetmek	have a (good) head for heights v.
31	Idioms	gözü yüksekte olmamak	set (one's) sights low v.
32	Idioms	gözü pek yüksekte olmamak	set (one's) sights low v.
33	Idioms	kendini yüksekte gören	above (oneself) adj.
34	Idioms	kendini yüksekte gören	above yourself adj.
Speaking
35	Speaking	yüksekte kal	stay high expr.
Trade/Economic
36	Trade/Economic	yüksekte çalışan personel	personnel working aloft n.
37	Trade/Economic	yüksekte güvenli çalışma	safe working at heights n.
Technical
38	Technical	yüksekte çalışma	working at height n.
39	Technical	eski gemilerde güverte kavsinin yüksekte olup küpeşte korkuluğunun sona erdiği yer	drift n.
Construction
40	Construction	bir yapıda en yüksekte bulunan mimari parça	amortizement n.
Railway
41	Railway	bir yol veya demiryolu rayının dış kenarının iç kenarından ne kadar yüksekte olduğu	superelevation n.
Medical
42	Medical	koruma, dinlenme, buz, kompres ve yüksekte tutma	price (protection, rest, ice, compression, and elevation) n.
Geography
43	Geography	yüksekte yer alan büyükçe ve düz toprak parçası	plateau n.
44	Geography	bitişiğindeki bataklıktan daha yüksekte bulunan ağaçlık alan	hummock [us] n.
45	Geography	yüksekte yer alan plato	paramo n.
Military
46	Military	yüksekte infilak	high airburst n.
Sport
47	Sport	kompres ve yüksekte tutma	compression and elevation (rice) n.
48	Sport	kompres ve yüksekte tutma	ice n.
49	Sport	kompres ve yüksekte tutma	rest n.
50	Sport	yüksekte tutma ve teşhis	compression n.
51	Sport	yüksekte tutma ve teşhis	ice n.
52	Sport	yüksekte tutma ve teşhis	rest n.
53	Sport	yüksekte tutma ve teşhis	elevation and diagnosis (riced) n.
54	Sport	(buz hokeyinde) sopanın omuzdan yüksekte tutulması sonucu gelişen kural ihlali	sticks n.
Music
55	Music	cümle veya pasajın her seferinde bir adım veya yarım adım daha yüksekte art arda tekrarlandığı bir melodi	rosalia n.
Theatre
56	Theatre	tiyatroda en yüksekte bulunan, en ucuz fiyatlı koltuklar	the gods n.
Archaic
57	Archaic	yüksekte bulunan konum	mount n.
58	Archaic	yüksekte olan	overplast adj.
Ornithology
59	Ornithology	diğer parmaklara göre yalnızca ucu yere değecek kadar yüksekte olan (kuş arka parmağı)	insistent adj.
Slang
60	Slang	(havada) daha yüksekte	upstairs adv.