zarar vermek - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

zarar vermek



Bedeutungen von dem Begriff "zarar vermek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 100 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
zarar vermek damage v.
General
zarar vermek infest v.
zarar vermek injure v.
zarar vermek encroach v.
zarar vermek cripple v.
zarar vermek do a disservice v.
zarar vermek do harm v.
zarar vermek wreck v.
zarar vermek endanger v.
zarar vermek hurt v.
zarar vermek get at v.
zarar vermek disadvantage v.
zarar vermek scathe v.
zarar vermek labefy v.
zarar vermek flaw v.
zarar vermek shatter v.
zarar vermek scourge v.
zarar vermek spite v.
zarar vermek shend v.
zarar vermek bring damage v.
zarar vermek cause a loss v.
zarar vermek harm v.
zarar vermek damage v.
zarar vermek strain v.
zarar vermek impair v.
zarar vermek vandalize v.
zarar vermek vandalise v.
zarar vermek vitiate v.
zarar vermek bang up v.
zarar vermek punish v.
zarar vermek aggrieve v.
zarar vermek be in mischief v.
zarar vermek do violence to v.
zarar vermek emperish v.
zarar vermek endamage v.
zarar vermek eviscerate v.
zarar vermek maim v.
zarar vermek vulnerate [obsolete] v.
zarar vermek wither v.
zarar vermek hinder [obsolete] v.
zarar vermek misbede v.
zarar vermek mischief v.
zarar vermek bung v.
zarar vermek riddle v.
zarar vermek dere v.
zarar vermek dinge v.
zarar vermek offend v.
zarar vermek infringe [obsolete] v.
zarar vermek crack v.
zarar vermek curse v.
zarar vermek injury [obsolete] v.
zarar vermek savage v.
zarar vermek scaith v.
zarar vermek give harm to v.
zarar vermek disaster [obsolete] v.
zarar vermek disavaunce [obsolete] v.
zarar vermek flaw v.
zarar vermek shent v.
zarar vermek founder v.
zarar vermek skaith v.
zarar vermek skin v.
zarar vermek poison v.
zarar vermek spight v.
Phrasals
zarar vermek offend against v.
zarar vermek rack up v.
zarar vermek mow down v.
zarar vermek mess up v.
zarar vermek carve up v.
zarar vermek pick away at (one) v.
zarar vermek rip (someone or something) to shreds v.
Colloquial
zarar vermek go low v.
zarar vermek underminde v.
zarar vermek jack up v.
Idioms
zarar vermek lift up the hand against v.
zarar vermek bad for v.
zarar vermek lay a finger on v.
zarar vermek play hell with v.
zarar vermek play hell (merry hell) v.
zarar vermek play merry hell with v.
zarar vermek take something apart v.
zarar vermek play (up) old gooseberry [obsolete] v.
zarar vermek fold, spindle, or mutilate v.
Law
zarar vermek impair v.
zarar vermek prejudice v.
zarar vermek harm v.
zarar vermek cause a loss v.
Technical
zarar vermek attack v.
zarar vermek impair v.
zarar vermek endamage v.
zarar vermek mar v.
zarar vermek disserve v.
zarar vermek spoil v.
Archaic
zarar vermek bane v.
zarar vermek indamage v.
zarar vermek forlese v.
zarar vermek spurgall v.
Slang
zarar vermek crock up v.
zarar vermek whack something up v.
zarar vermek rambo v.
zarar vermek ramboize v.

Bedeutungen, die der Begriff "zarar vermek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 205 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
hayvanlara zarar vermek harm animals v.
General
kandırmak ve zarar vermek için verilen hediye greek gift n.
disk üzerindeki bilgiye zarar vermek scag v.
şöhretine zarar vermek damage the reputation v.
zarar vermek (soyut bir şeye) make inroads on v.
çok zarar vermek wreak havoc on v.
gözlerine zarar vermek strain one's eyes v.
zarar vermek (hastalık) affect v.
zarar vermek (bir uzva) hurt v.
itibarına zarar vermek harm someone's reputation v.
zarar vermek (yavaş yavaş/sinsice) undermine v.
bir şeye çok zarar vermek take a heavy toll v.
ülkeye vb'ne zarar vermek do disservice to v.
zarar vermek (bir uzva) injure v.
çizerek zarar vermek/berelemek scratch v.
saygınlığına zarar vermek vilify v.
zarar vermek (bir şeyin yüzeyine) deface v.
maddi zarar vermek damage financially v.
zarar vermek istemek intend to harm v.
zarar vermek istemek want to harm v.
çevreye zarar vermek damage the environment v.
bir uzva zarar vermek hurt v.
bir şeyin yüzeyine zarar vermek deface v.
birine zarar vermek take it's toll on someone v.
bir uzva zarar vermek injure v.
çevreye zarar vermek harm the environment v.
kendi kendine zarar vermek self-harm v.
daha fazla zarar vermek damage further v.
doğaya zarar vermek damage the nature v.
doğaya zarar vermek harm the nature v.
ağır zarar vermek damage badly v.
ağır zarar vermek damage heavily v.
ağır zarar vermek inflict heavy damage v.
sağlığına zarar vermek harm one's health v.
ağır şekilde zarar vermek bang up v.
kötü göstermek (saygınlığına zarar vermek) villainize v.
yeniden zarar vermek redamage v.
yeniden zarar vermek reinjure v.
anahtarla çizerek zarar vermek key v.
çiğneyerek zarar vermek chew v.
sert davranarak zarar vermek hack v.
(birine) devamlı zarar vermek hammer v.
(bir kimseye veya şeye) açık bir zarar vermek bloody v.
pusla zarar vermek bloom v.
keserek zarar vermek mince v.
gerçek karakterine ve namına zarar vermek break v.
(itibarına, saygınlığına) ağır şekilde zarar vermek demolish v.
gravür gibi görselleri keserek kitaba zarar vermek grangerize v.
gravür gibi görselleri keserek kitaba zarar vermek grangerise v.
gravürleri kırparak (kitaba) zarar vermek grangerise v.
kalıcı zarar vermek incapacitate v.
ekolojik ilişkilere zarar vermek disturb v.
sarsarak zarar vermek disturb v.
sallayarak zarar vermek disturb v.
kendi kendine zarar vermek cut v.
gitgide zarar vermek invade v.
peşin hüküm ile zarar vermek prejudice v.
kendine zarar vermek self-destroy v.
kendine zarar vermek self-destruct v.
(birine) zarar vermek serve v.
Phrasals
hasar/zarar vermek bung up v.
hasar/zarar vermek bung something up v.
birine kötü davranmak/zarar vermek/kötülük etmek mess someone over v.
çizerek zarar vermek/berelemek scratch away v.
(sırayı/masayı) çizerek zarar vermek mar something up v.
büyük zarar/hasar vermek take out v.
bir şeye zarar vermek bang something up v.
bir şeye zarar vermek beat something up v.
vurup kırmak/zarar vermek bump up v.
birine/bir şeye zarar vermek bump someone or something up v.
birine/bir şeye zarar vermek carve someone or something up v.
(birine) gelip zarar vermek come for (someone) v.
(birine) zarar vermek için gelmek/peşine düşmek come for (someone) v.
birine/bir şeye zarar vermek crock someone/something up v.
ile bir şeyin yüzeyine zarar vermek deface with v.
(birine zarar, acı) vermek/çektirmek inflict (something) on (one) v.
(bir şeye bir şeyle) zarar vermek pock (something) with (something else) v.
dönüp (birine/bir şeye) zarar vermek redound on (someone or something) v.
dönüp (birine/bir şeye) zarar vermek redound upon (someone or something) v.
(bir şeye) çizerek zarar vermek scratch away at (something) v.
yüzeyine/derisine zarar vermek scratch up v.
Colloquial
bebeğe zarar vermek harm the baby v.
(birine veya bir şeye) zarar vermek be rough on (someone or something) v.
(birine veya bir şeye) zarar vermek do a number on (someone or something) v.
(birine) zarar vermek istememek mean (one) no harm v.
(birine) zarar vermek istememek not mean (one) any harm v.
gemiye zarar vermek lay up v.
acemilikle zarar vermek hames [ireland] v.
birinin itibarına zarar vermek do someone dirt v.
fiziksel olarak zarar vermek bust up v.
çizerek zarar vermek mar up v.
birine/bir şeye zarar vermek wack someone/something up v.
bir şeye zarar vermek wack something v.
bir şeye zarar vermek wack something out v.
Idioms
engelli kalacak şekilde omurgaya zarar vermek break the back v.
büyük zarar vermek play the mischief v.
büyük zarar vermek blow someone out of the water v.
büyük zarar vermek take a toll v.
birisine zarar vermek do one an ill turn v.
büyük zarar vermek take its toll v.
birine zarar vermek do a number on someone v.
birine zarar vermek do a job on someone v.
büyük zarar vermek cut a wide swath through v.
büyük zarar vermek take (quite) a toll (on someone or something) v.
büyük zarar vermek cut a wide swathe v.
bir şeye çok zarar vermek take a heavy toll on v.
bir şeye zarar vermek play havoc with something v.
büyük zarar vermek cut a wide swath v.
bile bile zarar vermek istemek have it in for v.
birine zarar vermek put the hurt on someone v.
büyük zarar vermek cut a wide swathe through v.
birine zarar vermek screw up v.
çok zarar vermek cut a wide swath v.
çok zarar vermek cut a wide swathe v.
isteyerek zarar vermek have it in for v.
kendi kendinize zarar vermek foul one's own nest v.
kendine zarar vermek do yourself a mischief v.
yarardan çok zarar vermek/getirmek do more harm than good v.
(zarar vermek için) birinin peşine düşmek birini desteklemek be gunning for somebody v.
(birine/bir şeye) zarar vermek rip (someone or something) to bits v.
(kendine) birine zarar vermek do (oneself or someone) an injury v.
kendine/birine fiziksel zarar vermek do somebody/yourself an injury v.
kendi kendine zarar vermek do somebody/yourself an injury v.
(bir şeye) ciddi zarar vermek play old harry with (something) v.
(birine/bir şeye) zarar vermek tear (someone or something) to pieces v.
(birine/bir şeye) zarar vermek tear (someone or something) to shreds v.
(birinin/bir şeyin) başarısına zarar vermek gain ground on (someone or something) v.
kötü durumdaki birine zarar vermek/üzmek kick (one) when (one) is down v.
kötü durumdaki birine zarar vermek/üzmek kick someone when they are down v.
kötü durumdaki birine zarar vermek/üzmek kick somebody when they're down v.
yaralamak/zarar vermek için ateş etmek fire in anger v.
etrafa zarar vermek be/go on the rampage v.
kendine zarar vermek burn one's fingers v.
büyük zarar vermek cut a big swath v.
çok zarar vermek cut a big swath v.
büyük zarar vermek cut a swathe through v.
(birine/bir şeye) büyük zarar vermek deal (someone or something) a blow v.
(birine/bir şeye) zarar vermek deal (someone or something) a blow v.
birine/bir şeye büyük zarar vermek deal somebody/something a blow v.
birine/bir şeye zarar vermek deal somebody/something a blow v.
birine/bir şeye büyük zarar vermek deal a blow to somebody/something v.
birine/bir şeye zarar vermek deal a blow to somebody/something v.
(birine) zarar vermek do (one) a disservice v.
(birine) zarar vermek do (one) a mischief [uk/australia] v.
birine zarar vermek do someone a mischief v.
kendine zarar vermek do yourself a mischief v.
(kendine/birine) zarar vermek do (oneself or someone) an injustice v.
(kendine) zarar vermek do (oneself) a mischief [uk/australia] v.
birine zarar vermek do somebody a disservice v.
birine zarar vermek do somebody no service v.
kendine zarar vermek do yourself a mischief v.
birine zarar vermek do somebody a mischief v.
birine zarar vermek do someone a mischief v.
kendi kendine zarar vermek foul one's nest v.
kendi kendine zarar vermek foul one's own nest v.
kendi kendine zarar vermek foul own nest v.
kendi kendine zarar vermek foul your own nest v.
birine sürekli zarar vermek get your knife into somebody v.
birine sürekli zarar vermek have your knife in somebody v.
geleceğe zarar vermek give hostage to fortune v.
kılına zarar vermek harm a hair on (one's) head v.
saçının teline zarar vermek harm a hair on (one's) head v.
(birine/bir şeye) fiziksel zarar vermek istemek have a hard-on for (someone or something) v.
birine fiziksel zarar vermek istemek have a hard-on for someone v.
kötü durumdaki birine zarar vermek/üzmek hit (one) when (one) is down v.
kötü durumdaki birine zarar vermek/üzmek hit somebody when they're down v.
fazla kibarlıktan/iyilikten birine zarar vermek kill somebody with kindness v.
fazla kibarlıktan/iyilikten birine zarar vermek kill with kindness v.
zarar vermek istememek mean no harm v.
(birine/bir şeye) zarar vermek play (merry) hell with (someone or something) v.
(birine/bir şeye) zarar vermek play hell with someone or something v.
birine/bir şeye zarar vermek play the devil with someone/something v.
bir şeye zarar vermek play havoc with something v.
bir şeye zarar vermek wreak havoc with something v.
(birine/bir şeye) sürekli zarar vermek take a toll (on someone or something) v.
(birine/bir şeye) zarar vermek take a toll (on someone or something) v.
çok zarar vermek wreak havoc v.
(birine/bir şeye) çok zarar vermek wreak havoc with (someone or something) v.
geri dönüşü olmayan zarar vermek cut one's throat v.
Speaking
size zarar vermek niyetinde değiliz we don't mean you any harm expr.
Trade/Economic
ticaret gemilerine zarar vermek için kullanılan bir çeşit süratli ve zırhsız muhrip commerce raider n.
ticaret gemilerine zarar vermek için kullanılan bir çeşit süratli ve zırhsız muhrip commerce destroyer n.
Law
sırf zarar vermek maksadıyla dava açmak vitiligate v.
Politics
oylamaya zarar vermek overvote [us] v.
Traffic
kaldırım kenarına doğru sürerek tekerleklere zarar vermek curb v.
Marine
kullanılamayacak şekilde gemi direğine zarar vermek spring a mast v.
(gemi tabanına) deniz suyu içeri sızacak şekilde zarar vermek bilge v.
Agriculture
çimlenmeye yardım etmek için tohumun dış tabakalarına zarar vermek chit [dialect] v.
Religious
zarar vermek ve zararla karşılık vermek yoktur no mischief nor mutual harming n.
Military
askeri personele zarar vermek üzere tasarlanmış kara mayını antipersonnel mine (land mine warfare) n.
pruvasında düşman gemilerine zarar vermek için çıkıntı bulunan savaş gemisi beak n.
sualtı bombası ile zarar vermek depth-charge v.
sualtı bombası ile zarar vermek depth-bomb v.
Archaic
(parça veya özelliği) bütüne zarar vermek için ortadan kaldırmak derogate v.
saygınlığına zarar vermek impugn v.
Slang
-e zarar vermek do a job on v.
-e zarar vermek do a number on v.
(birine/bir şeye) zarar vermek do a job on (someone or something) v.
birine zarar vermek do a job on someone from do a number on something. v.
birine/bir şeye zarar vermek do a number on somebody/something [us] v.
bir şeye zarar vermek do a number on something v.
(bir şeye) zarar vermek shoot (something) (all) to hell v.
birine/bir şeye zarar vermek wack someone/something up v.
birine/bir şeye zarar vermek whack someone/something up v.
Modern Slang
sağa sola zarar vermek be acting the ass v.