ölü - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

ölü



Bedeutungen von dem Begriff "ölü" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 80 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
ölü dead adj.
General
ölü the dead n.
ölü carcass n.
ölü corpse n.
ölü cadaver n.
ölü carcase n.
ölü clay cold n.
ölü deceased person n.
ölü infernal [obsolete] n.
ölü dead n.
ölü deadman n.
ölü defunct adj.
ölü inanimate adj.
ölü breathless adj.
ölü exanimate adj.
ölü died adj.
ölü deceased adj.
ölü late adj.
ölü still adj.
ölü stillborn adj.
ölü dead adj.
ölü lifeless adj.
ölü dull adj.
ölü asleep adj.
ölü exanimous adj.
ölü brute adj.
ölü bung adj.
ölü deid [scotland] adj.
ölü stiff adj.
ölü sure [obsolete] adj.
Phrases
ölü under the sod adj.
Colloquial
ölü dead meat n.
ölü cold adj.
ölü stone dead adj.
ölü gone on adj.
ölü gone to meet one's maker expr.
ölü pushing up the daisies expr.
ölü deader than a doornail expr.
Idioms
ölü food for worms n.
ölü kickeraboo [obsolete] n.
ölü kickerapoo [obsolete] n.
ölü toes up adj.
ölü dead as mutton adj.
ölü living impaired adj.
ölü dead as a dodo adj.
ölü dead as a doornail adj.
ölü dead as a herring adj.
ölü dead as mutton adj.
ölü dead as the dodo adj.
ölü gone to meet maker adj.
ölü pushing up daisies adj.
ölü as dead as mutton expr.
ölü as dead as a dodo expr.
ölü as dead as a doornail expr.
ölü six feet under expr.
ölü in abraham's bosom expr.
Informal
ölü be toast adj.
Trade/Economic
ölü dead adj.
Law
ölü deceased adj.
Politics
ölü casualty n.
Technical
ölü dead adj.
Medical
ölü death n.
ölü vsa (vital signs absent) expr.
Geology
ölü azoic adj.
Military
ölü loss n.
Latin
ölü defunctus n.
Archaic
ölü unlively adj.
ölü parted adj.
Slang
ölü the q-sign n.
ölü q-sign n.
ölü dode n.
ölü worm food n.
ölü worm-food n.
ölü deader n.
ölü boxed adj.
ölü flatline adj.
ölü crapped out adj.
ölü crumped out adj.
British Slang
ölü brown bread n.
ölü hovis (rhyming slang for brown bread) n.

Bedeutungen, die der Begriff "ölü" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
yaralı/ölü casualty n.
General
ölü kent ghost town n.
ölü yakılan odun yığını pyre n.
ölü ayini ilahisi requiem n.
ölü deri slough n.
ölü bölge birimi dead zone unit n.
tırnak çevresindeki ölü deri cuticle n.
ölü doğum dead birth n.
bir ölü hakkında yazılan kısa biyografi obituary n.
ölü küllerinin saklandığı kap urn n.
ölü evi funeral home n.
ölü gibi olma effeteness n.
ölü yakma cremation n.
ölü kemiklerinin koyulduğu yer ossuary n.
ölü sertliği cadaveric rigidity n.
ölü sayısı death toll n.
yaşayan ölü zombie n.
ölü ile ilgili yazı necrology n.
ölü dil dead language n.
ölü yakılan odun yığını funeral pyre n.
ölü yakma yeri crematorium n.
yaşayan ölü living death n.
ölü kaldırıcı undertaker n.
ölü bedene karşı gösterilen cinsel istek necrofetishism n.
ölü eti yeme necrophagia n.
ölü adam dead man n.
ölü nokta zero point n.
ölü doğum stillbirth n.
ölü hacim clearance n.
ölü budak dead knot n.
ölü nokta dead point n.
toplam ölü sayısı total loss of life n.
ölü yük dead load n.
ölü doğan çocuk stillborn child n.
tırnakların çevresindeki ölü deri cuticle n.
ölü nokta break-even point n.
ölü deri scurf n.
ölü yük own weight n.
ölü deniz swell n.
ölü gömme interment n.
ölü gömme burial n.
ölü gömme sepulture n.
ölü gömme inhumation n.
ölü gömme entombment n.
ölü hırsızı resurrectionist n.
ölü yıkama bathing the deceased n.
yaşayan ölü living dead n.
ölü kahraman dead hero n.
yaralı ve ölü sayısı number of casualties n.
hastaneye yetiştirilemeden yolda ölen veya hastaneye ölü gelen dead on arrival n.
ölü bir ay a dead month n.
ölü maymun dead monkey n.
ölü sayısı casualties n.
ölü kemiklerinin koyulduğu yer charnel house n.
ölü yakma fırını cinerator n.
yürüyen ölü walking dead n.
vücuttaki (vücut için) ölü deriyi kaldırma kremi body scrub n.
ölü nehir dead river n.
ölü soğukluğu algor mortis n.
ölü sezon slack season n.
ölü çalı dead bush n.
ölü gömme gelenekleri burial customs n.
kilise bodrumunda ölü kemiklerinin koyulduğu mahzen carnary n.
kıyıma uğramış ölü bedenler carnage [obsolete] n.
ölü köpek dead dog n.
ölü mahzeni charnel-house n.
ölü beden ve kemiklerin konulduğu yer charnel-house n.
istenmeyen maddenin (mukus, ölü doku) bir geçit veya delikten çıkarılması toilet n.
ölü yakılan odun yığını bonfire [obsolete] n.
ölü başkan dead president n.
gazlı ölü yakma odası gas oven n.
ölü insan bedeni clay n.
(ölüm yılıyla kullanılır) ölü gest n.
ölü yakmak için kullanılan odun yığını pile n.
ölü beden dead n.
ölü insan dead person n.
ölü kimse dead person n.
ölü kimse dead soul n.
ölü dönem dead zone n.
ölü evre dead zone n.
ölü mekan dead zone n.
ölü olma deadlihood n.
devrilmemiş ölü ağaç dead-tree n.
(basın bağlamında) ölü sezon silly season n.
ölü yakmak cremate v.
ölü numarası yapmak play possum v.
yakmak (ölü vb) cremate v.
ölü bulunmak be found dead v.
ölü doğmak be born dead v.
ölü yıkamak wash dead v.
ölü ele geçirilmek be caught dead v.
ölü olarak ele geçirilmek be captured dead v.
ölü olarak ele geçirmek capture dead v.
ölü olarak ele geçirilmek be caught dead v.
ölü ele geçirilmek be captured dead v.
ölü noktaya getirmek bring to a dead end v.
ölü taklidi yapmak pretend to be dead v.
ölü numarası yapmak pretend to be dead v.
ölü taklidi yapmak sham dead v.
ölü yıkamak bath the deceased v.
ölü gibi görünmek look dead v.
ölü taklidi yapmak play possum v.
ölü sayısının artmasından endişe etmek fear rise in death toll v.
ölü yakmak burn a dead body v.
(ölü vb) birini teşhis etmek confirm one’s identity v.
havuzunda ölü bulunmak be found dead in one’s pool v.
ölü ilan edilmek be pronounced dead v.
omzunda bir kurşun deliğiyle yarı ölü bir halde olmak be half dead with a bullet hole in one's shoulder v.
ölü numarası yapmak play dead v.
evinde ölü bulunmak be found dead at her/his home v.
dairesinde ölü bulunmak be found dead in her/his apartment v.
dairesinde ölü bulunmak be found dead at her/his apartment v.
evinde ölü bulunmak be found dead in her/his home v.
evinde ölü bulunmak be found dead in her/his house v.
dairesinde ölü bulunmak be found dead at her/his flat v.
evinde ölü bulunmak be found dead at her/his house v.
dairesinde ölü bulunmak be found dead in her/his flat v.
ölü numarası yapmak feign death v.
ölü taklidi yapmak pretend dead v.
ölü numarası yapmak pretend dead v.
ölü taklidi yapmak feign death v.
(çiçek) ölü başları temizlemek deadhead v.
ölü doğmak be stillborn v.
(kolay taşımak için ölü tavşanın) bir ayağını diğerine bağlamak harl v.
(kolay taşımak için ölü tavşanın) bir ayağını diğerine bağlamak harle v.
ölü halde yatmak repose v.
ölü taklidi yapmak possum v.
ölü gibi yığılmak sull v.
ölü gibi solgun ghastly adj.
ölü gibi lifeless adj.
ölü (renk) drab adj.
ölü fiyatına dirt cheap adj.
ölü gibi cadaverous adj.
ölü (renk) dead adj.
ölü doğmuş stillborn adj.
yaşayan ölü undead adj.
ölü gibi deadpan adj.
ölü doğmuş dead born adj.
hastaneye yetiştirilemeden yolda ölen veya hastaneye ölü gelen dead in the field adj.
ölü organik maddeler ve bitki döküntüleriyle beslenen saprophagous adj.
ölü organik maddeler ve bitki döküntüleriyle beslenen detritivorous adj.
ölü gibi solgun charnel adj.
ölü gibi charnel adj.
toprağın altında yatan (ölü) belowground adj.
ölü gibi blate [obsolete] adj.
ölü (renk) grave adj.
ölü gibi uyuyan fast asleep adj.
ölü gibi dead adj.
ölü gibi pokey adj.
üzerinde ölü yakılan (odun yığını) pyral adj.
(ölü gibi) kaskatı kesilmiş stark adj.
ölü gibi stirless adj.
ölü gibi deadly adv.
ölü gibi bir halde deadly adv.
ölü gibi cadaverously adv.
ölü gibi effetely adv.
ölü bir şekilde lifelessly adv.
ölü halde asleep adv.
ölü gibi ghastly adv.
Phrasals
(parayı) ölü yatırımla ziyan etmek tie up v.
ölü gibi görünmek glass over v.
(bir şeyin) içinde ölü olarak yatmak/uzanmak repose in (something) v.
üzerindeki ölü toprağını atmak dust up v.
Phrases
ölü ya da diri dead or alive expr.
Proverb
ölü bir kahraman olmaktansa, canlı bir korkak olmayı yeğlerim better a live coward than a dead hero
sadece ölü balıklar akıntıya kapılır only dead fish swim with the stream
sadece ölü balıklar akıntıya kapılır only dead fish swim with the stream
yaşayan bir köpek ölü bir aslandan iyidir (it's) better to be a live dog than a dead lion
yaşayan bir korkak olmak ölü bir kahraman olmaktan iyidir (it's) better to be a live dog than a dead lion
ölü gözünden yaş çıkarılmaz you cannot get blood from a stone
ölü gözünden yaş çıkarılmaz you cannot get blood from a turnip
ölü gözünden yaş çıkarılmaz you can't get blood from a stone
ölü gözünden yaş çıkarılmaz you can't get blood from a turnip
ölü gözünden yaş çıkarılmaz you can't get blood out of a turnip
ölü gözünden yaş çıkarılmaz you can't squeeze blood from a stone
ölü gözünden yaş çıkarılmaz you can't squeeze blood from a turnip
Colloquial
ölü fiyatına satılan şey a steal n.
ölü eşek fiyatına satılan şey a steal n.
ölü sayısının artması death toll rise n.
ölü doğmuş (plan/proje) a dead duck n.
ölü kimse/şey a goner n.
ölü pil/akü dead battery n.
ölü numarası yapmak lie doggo v.
ölü sanılıp bırakılmak leave for dead v.
ölü numarası yapmak play possum v.
ölü taklidi yapmak play possum v.
ölü taklidi yapmak play dead v.
ölü gibi uyumak fast asleep v.
yarı ölü gibi olmak be half-dead v.
(saklanırken) ölü gibi sessiz olmak lie doggo v.
(ölü beden ve kemikleri) gömüldüğü yerden çıkarmak uncharnel v.
ölü gibi hareketsiz still as death adj.
yarı ölü half dead adj.
(ölü beden ve kemikleri) gömüldüğü yerden çıkarmak uncharnelled adj.
ölü halde feet first adv.
ölü olarak feet first adv.
ölü sayısı artıyor death toll is on the rise expr.
ölü sayısı 38'e ulaştı death toll reach to 38 expr.
Idioms
ölü doğmuş a losing game n.
ölü taklidi yapma playing possum n.
yaşayan ölü walking dead n.
(basın bağlamında) ölü sezon the silly season n.
ölü ağaç baskısı dead-tree edition n.
ölü ağaç biçimi dead-tree format n.
ölü ağaç basını dead-tree press n.
ölü kedi sıçrayışı a dead cat bounce n.
ölü/hayalet gibi kimse/şey a shadow of (one's) former self n.
ölü/hayalet gibi kimse/şey a shadow of (one's) old self n.
ölü/hayalet gibi kimse/şey a shadow of (oneself) n.
ölü kedi sıçrayışı dead cat bounce n.
ölü gibi ağırlık dead weight n.
ölü kedi sıçrayışı deadcat bounce n.
ölü birini suya atma watery grave n.
birini ölü sanıp bırakmak leave someone for dead v.
ölü sanıp bırakmak leave someone for dead v.
ölü noktaya gelmek be at a dead end v.
ölü gibi uyumak dead to the world v.
ölü saymak take someone for dead v.
ölü taklidi yapmak play possum v.
ölü sanılıp bırakılmak be left for dead v.
üzerindeki ölü toprağını atmak blow the cobwebs away v.
üzerindeki ölü toprağını atmak blow away the cobwebs v.
ölü gibi olmak feel like death v.
ölü gibi hissetmek feel like death v.
ölü gibi olmak feel like death warmed over v.
ölü gibi hissetmek feel like death warmed over v.
ölü bir bedeni gömülmeye hazırlamak lay (one) out in lavender [obsolete] v.
tam anlamıyla ölü olmak be (as) dead as a doornail v.
ölü gibi solgun olmak be (as) white as snow v.
ölü doğmuş olmak be a dead duck v.
ölü gibi solgun olmak be as white as a sheet v.
baygın/ölü gibi uyumak be knocked out cold v.
(ölü) gömülmek be laid to rest v.
üzerindeki ölü toprağını atmak blow away the cobwebs v.
üzerindeki ölü toprağını atmak clear away the cobwebs v.
ölü bir bedeni gömülmeye hazırlamak lay out in lavender v.
ölü gibi görünmek look like death v.
ölü gibi uyumak sleep like a rock v.
ölü saymak take for dead v.
yarı ölü gibi/çok yorgun all-a-mort adj.
ölü gibi sessiz silent as the dead adj.
ölü gibi half-hearted adj.
ölü fiyatına dirt-cheap adj.
ölü gibi sessiz silent as the grave adj.
ölü fiyatına dirt cheap adj.
ölü gibi uyuyan down for the count adj.
ölü fiyatına cheap at twice the price [uk/australia] adj.
ölü gibi sessiz (as) quiet as the grave adj.
ölü gibi sessiz (as) silent as the dead adj.
ölü gibi sessiz (as) silent as the grave adj.
ölü gibi uykuda dead asleep adj.
ölü gözünden yaş çıkarma one can't get blood from a stone expr.
ölü gözünden yaş çıkarma one can't get blood from a turnip expr.
ölü gibi solgun as white as the driven snow expr.
ölü gibi solgun as white as snow expr.
ölü gibi solgun as white as a ghost expr.
ölü gibi solgun as pale as death expr.
ölü gibi solgun as pale as a death expr.
ölü gibi beyaz as pale as death expr.
ölü gibi dead and alive expr.
ölü gibi like a bump on a log expr.
ölü gibi more dead than alive expr.
ölü gibi solgun as pale as a ghost expr.
ölü fiyatına as cheap as dirt expr.
ölü gibi solgun as white as a sheet expr.
ölü gibi hareketsiz as still as death expr.
ölü gibi taken for dead expr.
ölü gibi dead beat expr.
tam anlamıyla ölü as dead as a doornail expr.
kesinlikle ölü (as) dead as a herring expr.
tam anlamıyla ölü (as) dead as a herring expr.
ölü adam yürüyor dead man walking [us/south africa] expr.
ölü noktada at a dead end expr.
ölü gözünden yaş çıkarılmaz one can't get blood from a stone expr.
ölü gözünden yaş çıkarılmaz one can't get blood from a turnip expr.
ölü gibi death warmed up expr.
Speaking
onu ölü istiyorum I want him dead expr.
ölü gibi yorgunum I am dead tired expr.
ölü gibi yorgunum I am pooped expr.
rüyanda hiç ölü olduğunu gördün mü? have you ever had a dream where you were dead? expr.
Trade/Economic
ölü hesap dead account n.
ölü stok dead stock n.
ölü para dead money n.
ölü yatırım dead investment n.
ölü sermaye dormant capital n.
ölü sermaye unapplied funds n.
ölü sermaye unproductive capital n.
ölü sermaye dead capital n.
ölü sermaye unapplied fund n.
ölü yakma belgesi cremation certificate n.
ölü kira dead rent n.
ölü yatırım impair investment n.
ölü şirket defunct company n.
ölü belge dead letter n.
ölü sezon dead season n.
ölü kargo bare cargo n.
ölü mevsim slack season n.
ölü stok idle stock n.
ölü kedi sıçrayışı dead-cat bounce n.
ölü teminat dead security n.
ölü nokta breakeven point n.
ölü fonlar unapplied funds n.
ölü nokta grafiği breakeven chart n.
ölü fiyat rock bottom price n.
ölü mevsim dead season n.
ölü navlun dead freight n.
ölü fiyat vermek lowball v.
ölü (yatırım) red adj.
ölü fiyatlar ile ilgili lowball adj.
ölü fiyatlara ait lowball adj.
Law
hukuken ölü sayılan kimse civiliter mortuus n.
ölü doğum belgesi stillbirth certificate n.
ölü doğmuş bebek için verilen belge stillbirth certificate n.
ölü rehin dead pledge n.
ölü muayenesi examination of deceased n.
ölü muayenesi examination of corpse n.
Politics
ölü bulunanlar those found dead n.
Industry
yağı çıkarılmış ölü balina crang n.
Insurance
ölü yakma masrafları insurance of cremation expenses n.
Tourism
ölü sezon dead season n.
ölü sezon off-season n.
ölü mevsim dead season n.
ölü sezon off season n.
Technical
alt ölü noktası crank dead center n.
alt ölü noktası bottom dead center n.
alt ölü merkez outer dead center n.
alt ölü nokta bottom dead center n.
dış ölü nokta outer dead center n.
hesaplanan ölü zaman predicted dead time n.
iç ölü nokta inner dead-centre n.
iç ölü nokta inner dead center n.
mot iç ölü nokta inner dead center n.
ölü yük dead load n.
ölü nokta dead centre n.
ölü hacim seviyesi dead storage level n.
ölü süre dead time n.
ölü göz dead cell n.
ölü levha dead plate n.
ölü nokta backlash n.
ölü katman dead layer n.
ölü hacim kapasitesi dead storage capacity n.
ölü hacim dead space n.
ölü alan dead space n.
ölü akü dead cell n.
ölü gaz inert gas n.
ölü boşluk dead space n.
ölü depolama hacmi dead storage capacity n.
ölü zaman dead time n.
ölü uzay dead space n.
ölü süre deadtime n.
ölü hacim clearance n.
ölü bölge neutral zone n.
ölü hat dead line n.
ölü mil pivot shaft n.
ölü ağırlık self weight n.
ölü bölge dead bend n.
ölü kuşak dead zone n.
ölü köşe dead corner n.
ölü yolluk dead riser n.
ölü zaman predicting interval n.
ölü yük static load n.
ölü hacim dead storage n.
ölü hav dead pile n.
ölü su bölgesi dead water region n.
ölü duruma düşme drop-dead halt n.
ölü mil stub axle n.
ölü süre düzeltimi dead time correction n.
ölü yük self weight n.
ölü bölge dead zone n.
ölü kent necropolis n.
ölü zaman idle time n.
ölü dingil dead axle n.
ölü kent decayed town n.
ölü kalıp waste mold n.
ölü kavurma dead roasting n.
ölü bölgeli denetim neutral zone control n.
ölü ağırlık yüklemesi dead weight loading n.
ölü bant dead band n.
ölü bölge dead band n.
ölü nokta dead center n.
ölü şehir decayed town n.
ölü merkez dead centre n.
ölü ağırlık dead weight n.
ölü açı dead angle n.
ölü deniz ground sea n.
ölü nokta back lash n.
ölü nokta dead spot n.
ölü zon dead bend n.
ölü nokta valfi neutral position valve n.
ölü renkler dead colours n.
ölü yük own weight n.
ölü yük dead weight n.
ölü nokta klapesi neutral position valve n.
ölü hayvan yapağısı fallen wool n.
ölü nokta zero point n.
ölü kalıp permanent form n.
ölü tel dead wire n.
ölü duruma gelme drop-dead halt n.
üst ölü nokta top dead center n.
üst ölü noktadan önce before dead center n.
uzun ölü zamana sahip kontrol sistemi long dead time control system n.
yarı ölü çelik semi-killed steel n.
(karbüratör) ölü nokta flat spot n.
ölü yük deadweight n.
ölü koyundan kırkılan yün slipe n.
ölü koyundan kırkılan yün slipe wood n.
(ölü otları) çayır toprağını havalandırma amacıyla ortadan kaldırmak dethatch v.
toprağı havalandırmak için çayırdaki ölü otları ortadan kaldırmak dethatch v.
üst ölü noktadan sonra after dead center expr.
Computer
ölü bellek dead storage n.
ölü bölgeli denetim neutral zone control n.
ölü link dead link n.
ölü oda dead room n.
ölü hacim dead storage n.
ölü bölge birimi dead zone unit n.
ölü bölge dead band n.
ölü süre dead time n.
ölü bellek düzeyi dead-storage level n.
ölü kuşak dead band n.
ölü link link broken n.
ölü zaman idle time n.
ölü kuşak dead zone n.
ölü bölge neutral zone n.
ölü internet teorisi dead internet theory n.
Telecom
ölü nokta dead spot n.
ölü bölge zone of silence n.
Electric
ölü uç dead end n.
ölü bant dead band n.
ölü direnç dead resistance n.
ölü kısa devre dead short n.
ölü bant deadband n.
Mechanic
pistonların üst ölü noktadan alt ölü noktaya doğru yaptığı hareket downward stroke n.
Textile
ölü hayvan yapağısı fallen wool n.
Construction
ölü yük dead load n.
ölü açı dead angle n.
ölü demirleme deadman n.
Automotive
alt ölü bölge öncesi before bottom dead centre n.
alt ölü merkez sonrası after bottom dead centre n.
alt ölü bölge bottom dead centre n.
alt ölü nokta bottom dead center n.
alt ölü nokta bottom dead center n.
alt ölü nokta lower dead center n.
ölü hacim dead space n.
ölü nokta dead spot n.
ölü aks dead axle n.
ölü fiyatı verme lowball n.
ölü hacim clearance volume n.
ölü nokta dead center n.
ölü nokta flat spot n.
ölü hacim clearance volume n.
üst ölü noktadan sonra after top dead center n.
üst ölü nokta top dead center n.
üst ölü nokta top dead center n.
üst ölü nokta sensörü top dead center sensor n.
üst ölü noktadan önce before top dead center n.
üst ölü noktadan sonra after top dead center n.
üst ölü bölge top dead centre n.
üst ölü noktadan önce before top dead center n.
üst ölü bölge öncesi before top dead centre n.
üst ölü bölge sonrası after top dead centre n.
yakıtın püskürtülmeye başlandığı nokta ile üst ölü nokta arasındaki açı advanced angle n.
alt ölü nokadan önce before bottom dead center expr.
alt ölü notadan sonra after bottom dead center expr.
Aeronautic
irtifa ölü sahası altitude hole n.
irtifa ölü sahası altitude slot n.
ölü nokta dead spot n.
ölü zamanı dead time n.
Marine
ölü navlun deadfreight n.
ölü ağırlık deadweight n.
ölü gemi dead ship n.
Medical
ölü ve yaralıları sebep ve ciddiyete göre sınıflandırıp raporlamaya yarayan terim casualty category n.
ölü fetüs başını küçülterek çıkarmak üzere ezip parçalara ayırma cephalotomy n.
ölü fetüs başını küçülterek çıkarmaya yarayan alet cephalotribe n.
ölü fetüs başının sefalotrip ile dışarı çıkarılması cephalotripsy n.
ölü doğumların tüm doğumlara oranı natimortality n.
dokunun ölü hale gelmesi necrose n.
ölü dokunun canlı bedenden cerrahi yolla çıkarılması necrotomy n.
ölü kemiğin kesilip çıkarılması necrotomy n.
cildi ölü hücrelerden arındırma exfoliation n.
gözelerin ölü dokuya dönüşmesi necrobiosis n.
ölü doku oluşumu infarction n.
ölü lekesi livor mortis n.
ölü katılığı rigor mortis n.
ölü stratum korneum hücresi corneocyte n.
ölü kol sendromu dead arm syndrome n.
ölü doku infarct n.
ölü bölge dead zone n.
ölü cilt yüzeyi hücresi dead surface skin cell n.
ölü doğan stillborn n.
ölü sertliği rigor mortis n.
ölü doğum stillbirth n.
ölü beyin hücreleri dead brain cells n.
ölü lekesi postmortem lividity n.
ölü doğum oranı rate of stillbirths n.
ölü hızı death rate n.
ölü vücudunun kesilerek incelenmesi thanatopsy n.
ölü açımı autopsy n.
ölü beyin hücresi dead brain cell n.
yüzeydeki ölü cilt hücresi dead surface skin cell n.
ağır yaraların iyileşmesi için ölü dokuyla beslenen larvaların kullanılması larval therapy n.