The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.
|
English |
Turkish |
|
1 |
be certain |
emin olmak |
v. |
|
- Tom said that Mary was certain that she needed to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapması gerektiğinden emin olduğunu söyledi.
- Tom said that Mary was certain that John wouldn't do that.
- Tom, Mary'nin John'un bunu yapmayacağından emin olduğunu söyledi.
- Tom said that Mary was certain that John couldn't do that.
- Tom, Mary'nin John'un bunu yapamayacağından emin olduğunu söyledi.
- I can't be certain what Tom wants.
- Tom'un ne istediğinden emin olamıyorum.
- You've got to be certain.
- Emin olmak zorundasın.
- Tom said that Mary was certain that he had to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapması gerektiğinden emin olduğunu söyledi.
- Tom said that Mary was certain that she couldn't do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapamayacağından emin olduğunu söyledi.
- We can't even be certain Tom will attend the meeting.
- Tom'un toplantıya katılacağından bile emin olamayız.
- You've got to be certain.
- Emin olmalısın.
- I can't really be certain that Tom didn't take the money.
- Tom'un parayı almadığından emin olamıyorum.
- You can't be certain of that.
- Ondan emin olamazsın.
- I can't be certain.
- Emin olamam.
- I can't be certain what Tom wants.
- Tom'un ne istediğinden emin olamam.
- Tom said that Mary was certain that she wouldn't do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmayacağından emin olduğunu söyledi.
- You can't be certain of that.
- Bundan emin olamazsın.
- I can't be certain.
- Emin olamıyorum.
- Tom said that Mary was certain that John could do that.
- Tom, Mary'nin John'un bunu yapabileceğinden emin olduğunu söyledi.
- Tom told me that he thought Mary was certain.
- Tom bana Mary'nin emin olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom said that Mary was certain that he needed to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapması gerektiğinden emin olduğunu söyledi.
- Tom said that Mary was certain that she would do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapacağından emin olduğunu söyledi.
- Tom said that Mary was certain that she couldn't do that.
- Tom, Mary'in bunu yapamadığından emin olduğunu söyledi.
- We can't be certain they're Canadians.
- Kanadalı olduklarından emin olamayız.
- We can't be certain of that.
- Bundan emin olamayız.
- Tom said that Mary was certain that she could do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapabileceğinden emin olduğunu söyledi.
- Tom said that Mary was certain that he couldn't do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapamayacağından emin olduğunu söyledi.
- We can't be certain of that.
- Ondan emin olamayız.
- We can't be certain they're Canadians.
- Onların Kanadalı olduğundan emin olamayız.
- Tom said that Mary was certain that he could do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapabileceğinden emin olduğunu söyledi.
- Tom said that Mary was certain that John needed to do that.
- Tom, Mary'nin John'un bunu yapması gerektiğinden emin olduğunu söyledi.
- Tom said that Mary was certain that John would do that.
- Tom, Mary'nin John'un bunu yapacağından emin olduğunu söyledi.
Show More (27)
|
2 |
be certain |
kesin olmak |
v. |
|
- In this world nothing can be said to be certain, except death and taxes.
- Bu dünyada ölüm ve vergiler hariç hiçbir şeyin kesin olduğu söylenemez.
- In this world nothing can be said to be certain, except death and taxes.
- Bu dünyada ölüm ve vergiler dışında hiçbir şeyin kesin olduğu söylenemez.
Show More (-1)
|