çerçevesinde - Turkish English Dictionary
History

çerçevesinde



Meanings of "çerçevesinde" in English Turkish Dictionary : 7 result(s)

Turkish English
General
çerçevesinde frame n.
çerçevesinde pursuant to something prep.
çerçevesinde as part of prep.
çerçevesinde pursuant to prep.
çerçevesinde within prep.
Phrases
çerçevesinde within the scope of expr.
çerçevesinde within the frame of expr.

Meanings of "çerçevesinde" with other terms in English Turkish Dictionary : 76 result(s)

Turkish English
General
karşılıklı sevgi ve saygı çerçevesinde gerçekleşen yüzleşme carefrontation n.
ileriyi gelecek çerçevesinde ele alma long view n.
birleşik devletler sinyal istihbarat sisteminin ilgili hususları çerçevesinde ulusal güvenlik ajansı/merkezi güvenlik hizmeti tarafından hazırlanan planlar sigint support plans n.
mantık çerçevesinde düşünmek think out v.
mantık çerçevesinde değerlendirmek intellectualize v.
mantık çerçevesinde irdelemek intellectualise v.
mantık çerçevesinde değerlendirmek intellectualise v.
mantık çerçevesinde irdelemek intellectualize v.
hak çerçevesinde sahip olmak bear v.
mantık çerçevesinde uygulanabilir reasonably practicable adj.
mantık çerçevesinde (birbirini) takip eden consectaneous [obsolete] adj.
mantık çerçevesinde rationally adv.
mantık çerçevesinde reasonably adv.
mantık çerçevesinde logically adv.
işbu sözleşme çerçevesinde in the framework of this contract adv.
mantık çerçevesinde conscionably adv.
Phrasals
bir şeyi biri/bir şey çerçevesinde tutmak confine something to someone or something v.
(bir şeyi biri/bir şey) çerçevesinde tutmak confine (something) to (someone or something) v.
Phrases
bilgisi çerçevesinde to the best of (one's) belief adv.
(birinin) bildiğine göre/düşüncesine göre/bildiği kadarıyla/bilgisi dahilinde/bilgisi çerçevesinde to the best of your belief/knowledge adv.
bu anlaşma kapsamında/çerçevesinde under this agreement expr.
bilgim çerçevesinde to the best of my knowledge expr.
divan kararı çerçevesinde within the terms of the judgment of the court expr.
işbu esaslar çerçevesinde now therefore be it resolved expr.
karşılıklı saygı çerçevesinde within the framework of mutual respect expr.
kanunlar çerçevesinde within the limits of the law expr.
kural çerçevesinde within the framework of the rule expr.
karşılıklı saygı çerçevesinde on the basis of mutual respect expr.
kural çerçevesinde within the rule expr.
sözleşme kapsamında/çerçevesinde under the contract expr.
saygı çerçevesinde with due regard expr.
yasalar çerçevesinde within the limits of the law expr.
makul bir görüş çerçevesinde/çerçevesine in perspective expr.
Colloquial
makul sınırlar çerçevesinde within reasonable bounds expr.
sınırlamalar çerçevesinde within bounds expr.
Idioms
(birine) saygıdan çerçevesinde mesafeyi korumak hold (one) at a respectful distance v.
olanaklar çerçevesinde within the bounds of possibility expr.
(bir şey) çerçevesinde under the banner (of) (something) expr.
Trade/Economic
avrupa topluluğunun ortak tarım politikası çerçevesinde tarımsal ürünlere uygulanan en düşük fiyat threshold price n.
iki tarafın ödemelerini bazı esas ve kurallar çerçevesinde karşılıklı olarak değiştirmeleri swap n.
şirketin kurulmasına yasalar çerçevesinde izin verildiğini gösteren belge certificate of incorporation n.
adil ticaret anlaşması çerçevesinde yapılan alım satım fair trade n.
(değişim değeri veya alım gücü çerçevesinde) bir para türünün diğer para türünü aştığı miktar premium n.
(malı) adil ticaret anlaşması çerçevesinde pazarlamak fair trade v.
bu tanım çerçevesinde ... dikkate alınmayacaktır taking no account, for the purposes of this definition, of expr.
işlerin normal seyri çerçevesinde in the ordinary course of business expr.
işbu sözleşme çerçevesinde in the framework of this agreement expr.
Law
(kişinin kendi mülkü çerçevesinde) diğerlerinin haklarına halel getiren borçlardan muaf tutulması talebi inhibition [scotland] n.
bağışların kanunlar çerçevesinde meşru sayılmayan dini ritüeller için kullanılması durumu superstitious use n.
medeni hukuk çerçevesinde civiliter adj.
hakları çerçevesinde suo jure adv.
işbu sözleşmenin hüküm ve şartları çerçevesinde subject to the terms and conditions of this agreement expr.
kanun ve hakkaniyet çerçevesinde at law or in equity expr.
tarafların bağımsızlığı ve eşitliği prensibi çerçevesinde on an arm's length basis expr.
vasiyetname çerçevesinde under a will expr.
Politics
uluslararası hukuk çerçevesinde dokunulmazlığa (ülke olarak) yatırım yapmak neutralize v.
uluslararası hukuk çerçevesinde dokunulmazlığa (ülke olarak) yatırım yapmak neutralise v.
görev çerçevesinde within the framework of the task expr.
Industry
çeşitli taahhütler çerçevesinde çalışmaya başlama attack n.
Technical
krank mili yatağı motor çerçevesinde yerleşik bir buhar makinesi türü self-contained steam engine n.
Architecture
(kapı veya pencere çerçevesinde) uzayan pervaz bölümü horn n.
(pencere çerçevesinde) pencere kasnağının sabitlendiği çıkarılabilir parça pocket piece n.
Pharmaceutics
farmakoloji çerçevesinde pharmacologically adv.
Printing
yazıcı çerçevesinde bulunan bir tür çubuk crossbar n.
Math
bir dizi bağlantılı noktanın belirli kurallar çerçevesinde komşularıyla etkileşimde olduğu çeşitli matematiksel modellere verilen ad sandpile n.
Education
belirli bir dini inanç çerçevesinde eğitim veren okul faith school [uk] n.
History
john wycliffe öğretileri çerçevesinde oluşturulan bir ingiliz reform fırkası lollards n.
Religious
hristiyanlık ilkeleri çerçevesinde insanlığın kendini gerçekleştirmesi gerektiğini savunan felsefe humanism n.
Military
tek bir komutanın ortak bir plan çerçevesinde operasyonel veya stratejik hedeflere ulaşmak için yürüttüğü bir dizi taktiksel eylem major operation n.
belirli bir format çerçevesinde geniş ifadelerle yazılmış, sisteme özel olmayan ve operasyona ait ihtiyaçları içeren rapor mission needs statement n.
ulusal sınırlar dışındaki savaş veya operasyonlara ortak anlaşmalar çerçevesinde sağlanan sivil veya askeri yardım foreign nation support n.
Sport
(golf) oyuncuya oyun sırasında kurallar çerçevesinde yardımcı olan kişi caddie n.
Music
arp çerçevesinde bulunan dikey boru pillar n.
aynı şair veya bestecinin elinden çıkmış olup ortak bir tema çerçevesinde söylenen bir grup piyanolu şarkı song cycle n.
Latin
yetki çerçevesinde intra vires adj.
Archaic
mantık çerçevesinde consequently adv.