History

üstün bir

Meanings of "üstün bir" in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

	Category	Turkish	English
Idioms
1	Idioms	üstün bir	a peach of a (something) adj.

Meanings of "üstün bir" with other terms in English Turkish Dictionary : 142 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	kişinin kendinden daha üstün bir insanın kendisine aşık olduğuna inanması	clerambault's syndrome n.
2	General	kişinin kendinden daha üstün bir insanın kendisine aşık olduğuna inanması	erotomania n.
3	General	bir dini inancın diğerlerinden üstün olduğuna dair tutum	triumphalism n.
4	General	(bir şeye) kendisinden üstün birine bağlı olarak sahip olan kimse	underpossessor n.
5	General	bir kimsenin üstün olduğu alan	kingdom n.
6	General	tartışma ve münazaralarda kullanılan, karşı tarafın gerçek önermesini daha zayıf bir sav ile değiştirip çürüterek üstün gelindiği yanılsamasını yaratan bir taktik	man of straw n.
7	General	üstün konumdaki bir hükümdara benzeyen kimse	monarch n.
8	General	kendinden açık bir şekilde üstün rakibi yenen taraf	giant killer n.
9	General	kendinden daha büyük veya üstün bir rakibi yenen taraf	giant-killer n.
10	General	belirli bir alanda üstün başarısı ile tanınan kimse	great n.
11	General	bir gömlek üstün olmak	be a cut above v.
12	General	bir gömlek üstün olmak	have an edge on v.
13	General	bir tartışmada üstün çıkmak	argue someone down v.
14	General	bir kimseye karşı üstün olduğunu hissettirmeye çalışmak	pull v.
15	General	bir gömlek üstün	a cut above adj.
16	General	-den bir gömlek üstün	a cut above adj.
17	General	üstün veya gerçek dışı bir mükemmelliğe sahip	fairy-tale adj.
18	General	bir yarışmacının diğerine açık ara üstün olması ile nitelenen	one-sided adj.
19	General	üstün bir kuvvetle zapt edilmiş	overborne adj.
20	General	üstün bir şekilde	goldenly adv.
21	General	üstün bir konumda	thereover adv.
22	General	üstün bir biçimde	excellently adv.
23	General	üstün bir şekilde	famously adv.
24	General	üstün bir şekilde	primely adv.
25	General	üstün bir şekilde	superior adv.
26	General	üstün anlamını veren bir ön ek	preter- pref.
27	General	üstün anlamını veren bir ön ek	praeter- pref.
28	General	alanında en üstün anlamına gelen bir ön ek	super- pref.
29	General	üstün anlamına gelen bir ön ek	super- pref.
Phrasals
30	Phrasals	(biri/bir şey belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak	exceed (someone or something) by (something) v.
31	Phrasals	(biri/bir şey belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak	exceed someone or something by something v.
32	Phrasals	(önem açısından) bir şeyden üstün tutmak	put ahead v.
33	Phrasals	birinden/bir şeyden bir miktar daha üstün olmak	exceed someone or something by something v.
34	Phrasals	birinden/bir şeyden bir konuda üstün olmak	exceed someone or something in something v.
35	Phrasals	(birinden/bir şeyden) üstün pozisyona/konuma geçmek	pull away from (someone or something) v.
36	Phrasals	(birinden/bir şeyden) üstün olmak	go before (someone or something) v.
37	Phrasals	(rütbesi üstün biri karşısında belli bir şekilde) selam durmak	salute (one) with (something) v.
38	Phrasals	(rütbesi üstün birini resmi bir jest ile) karşılamak/selamlamak	salute (one) with (something) v.
39	Phrasals	birini veya bir şeyi birinden veya bir şeyden daha üstün/yukarıda tutmak	set someone or something above someone or something v.
40	Phrasals	birine/bir şeye bir şeyde üstün gelmek	surpass someone or something in something v.
41	Phrasals	birini/bir şeyi üstün bir grup içerisinde saymak	reckon someone or something among something v.
42	Phrasals	(birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden) üstün tutmak	prize (someone or something) above (someone or something else) v.
43	Phrasals	birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden üstün tutmak	prize someone or something above someone or something v.
44	Phrasals	birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden üstün tutmak	put (someone or something) above (someone or something) v.
45	Phrasals	birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden üstün tutmak	put someone or something above someone or something v.
46	Phrasals	(birisinden ya da bir şeyden) rütbece üstün olmak	rank above (someone or something) v.
47	Phrasals	(belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak	exceed by v.
48	Phrasals	(bir konuda) üstün olmak	exceed in v.
49	Phrasals	(birinden/bir şeyden) üstün olmak	pull ahead (of someone or something) v.
50	Phrasals	kendinden üstün biriyle/bir şeyle aşık atmak	punch above (something) v.
51	Phrasals	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) üstün tutmak	put (someone or something) ahead of (someone or something) v.
52	Phrasals	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) üstün tutmak	put (someone or something) before (someone or something) v.
53	Phrasals	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) üstün tutmak	put (someone or something) in front of (someone or something) v.
54	Phrasals	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) üstün tutmak	value (someone or something) above (someone or something else) v.
Phrases
55	Phrases	(birine/bir şeye) üstün gelme	the better of (someone or something) n.
56	Phrases	(birinden/bir şeyden) üstün/avantajlı olma	the better of (someone or something) n.
57	Phrases	(birine/bir şeye) üstün gelme	better of someone n.
58	Phrases	(birinden/bir şeyden) üstün/avantajlı olma	better of someone n.
Colloquial
59	Colloquial	bir konuda (birinden/bir şeyden) üstün/daha iyi olmak	have (got) it over (someone or something) v.
60	Colloquial	(bir şeyde) birinden/bir şeyden açık ara üstün olmak	have it (all) over someone or something (in something) v.
61	Colloquial	bir şeyden gömlek gömlek üstün olmak	that beats something all to pieces [rural] v.
62	Colloquial	birinden/bir şeyden üstün olmak	top someone or something v.
63	Colloquial	birisine veya bir şeye karşı üstün olan	one-up adj.
64	Colloquial	(birileri/bir şeyler) arasında en üstün özelliklere sahip olan kişi/şey	a (certain type of person or thing) among (others) expr.
Idioms
65	Idioms	bir diğerine göre daha üstün plan, fikir veya öneri	a trick worth two of (something) [obsolete] n.
66	Idioms	bariz bir şekilde üstün olma	a turkey shoot n.
67	Idioms	birine karşı üstün bir konum	jump on someone n.
68	Idioms	bir şeyden üstün	cut above something n.
69	Idioms	birinden/bir şeyden üstün	a cut above somebody/something n.
70	Idioms	üstün bir adam	a man among men n.
71	Idioms	üstün bir kadın	a woman among women n.
72	Idioms	üstün bir adam	a man among men n.
73	Idioms	üstün bir kadın	a woman among women n.
74	Idioms	(birine/bir şeye) üstün gelme	the best of (someone or something) n.
75	Idioms	bir şeyde üstün olmak	bear away the bell v.
76	Idioms	(birine/bir şeye) üstün gelmek	have the better of (someone or something) v.
77	Idioms	(birinden/bir şeyden) üstün/avantajlı olmak	have the better of (someone or something) v.
78	Idioms	(biriyle daha üstün bir başkasının) adını aynı cümle içinde kullanmak	mention (someone or something) in the same breath v.
79	Idioms	ahlaken üstün bir tutum sergilemek	claim the moral high ground v.
80	Idioms	ahlaken üstün bir tavır takınmak	claim the moral high ground v.
81	Idioms	ahlaken üstün bir tutum sergilemek	take the moral high ground v.
82	Idioms	ahlaken üstün bir tavır takınmak	take the moral high ground v.
83	Idioms	ahlaken üstün bir tutum sergilemek	seize the moral high ground v.
84	Idioms	ahlaken üstün bir tavır takınmak	seize the moral high ground v.
85	Idioms	bir şeyi olduğundan daha üstün göstermek	err on the side of v.
86	Idioms	birinden/bir şeyden çok daha üstün olmak	tower head and shoulders above v.
87	Idioms	bir konuda en uç/en üstün örnek olmak	be the living end v.
88	Idioms	benzerlerine göre üstün bir konumda olmak	be in a different league v.
89	Idioms	(birini birine karşı) üstün bir konuma getirmek	give (one) a jump on (someone or something) v.
90	Idioms	(birini birine karşı) üstün bir konuma getirmek	give (one) the jump on (someone or something) v.
91	Idioms	(birinden/bir şeyden) daha üstün olmamak	have got nothing on (someone or something) v.
92	Idioms	bir gömlek daha üstün olmak	be a huckleberry above a persimmon v.
93	Idioms	(bir şeyden) gömlek gömlek üstün olmak	beat (something) all to pieces v.
94	Idioms	(birine/bir şeye) üstün gelmek	breeze past (someone or something) v.
95	Idioms	(bir şeyden) üstün olmak	be far and away the (something) v.
96	Idioms	(birine/bir şeye) üstün gelmek	beat (someone or something) all hollow [uk/australia] v.
97	Idioms	(birinden/bir şeyden) üstün olmak	get the best of (someone or something) v.
98	Idioms	birinden/bir şeyden üstün olmak	get the better of somebody/something v.
99	Idioms	(birine/bir şeye karşı) üstün çıkmak/üstünlük sağlamak	get the upper hand on (someone or something) v.
100	Idioms	bir şeyde üstün gelmek	get/have the best of something v.
101	Idioms	(birini birine/bir şeye) karşı üstün bir konuma getirmek	give (one) a jump on (someone or something) v.
102	Idioms	(birini birine/bir şeye) karşı üstün bir konuma getirmek	give (one) the jump on (someone or something) v.
103	Idioms	(birini birine/bir şeye) karşı üstün bir konuma getirmek	give (one) an advantage over (someone or something) v.
104	Idioms	(birini birine/bir şeye) karşı üstün bir konuma getirmek	give (one) the advantage over (someone or something) v.
105	Idioms	(birini birine/bir şeye) karşı üstün bir konuma getirmek	give (one) an edge on (someone or something) v.
106	Idioms	(birini birine/bir şeye) karşı üstün bir konuma getirmek	give (one) the edge on (someone or something) v.
107	Idioms	(birini birine/bir şeye) karşı üstün bir konuma getirmek	give (one) an edge over (someone or something) v.
108	Idioms	(birini birine/bir şeye) karşı üstün bir konuma getirmek	give (one) the edge over (someone or something) v.
109	Idioms	(bir konuda birinden/bir şeyden) üstün/daha iyi olmak	have (got) it over (someone or something) in (something) v.
110	Idioms	(birinden/bir şeyden) bir gömlek üstün olmak	have an edge on (someone or something) v.
111	Idioms	birine karşı bir üstünlüğü/üstün bir yönü olmamak	have nothing on somebody v.
112	Idioms	(birinden/bir şeyden) üstün olmak	have the edge on (someone or something) v.
113	Idioms	birinden/bir şeyden üstün olmak	have an edge on/over somebody/something v.
114	Idioms	birinden/bir şeyden üstün olmak	have the edge on/over somebody/something v.
115	Idioms	(birinden/bir şeyden) üstün olmak	knock (the) spots off (someone or something) [uk/australia] v.
116	Idioms	(birinden/bir şeyden) üstün olmak	knock the socks off (someone or something) v.
117	Idioms	kendinden üstün biriyle/bir şeyle aşık atmak	punch above your weight [uk] v.
118	Idioms	(birinden/bir şeyden) üstün olmak	put (someone or something) to shame v.
119	Idioms	(birinden/bir şeyden) çok üstün olmak	stand head and shoulders above (someone or something) v.
120	Idioms	(birinden/bir şeyden) çok daha üstün olmak	stay head and shoulders above (someone or something) v.
121	Idioms	(birinden/bir şeyden) çok daha üstün olmak	tower head and shoulders above (someone or something) v.
122	Idioms	(birinden/bir şeyden) çok daha üstün olmak	tower head and shoulders over (someone or something) v.
123	Idioms	diğerlerinden bir gömlek üstün	a cut above the rest adj.
124	Idioms	bir gömlek daha üstün	huckleberry above a persimmon [dated] adj.
125	Idioms	bir gömlek üstün	a cut above expr.
126	Idioms	bir gömlek üstün	a cut above someone or something expr.
127	Idioms	üstün bir başarıyla	with flying colours expr.
128	Idioms	üstün bir …	a peach of a … expr.
129	Idioms	birinden/bir şeyden epeyce üstün	head and shoulders above someone or something expr.
130	Idioms	birinden/bir şeyden kat kat üstün	head and shoulders above someone or something expr.
131	Idioms	insandan daha önemli/değerli/üstün bir şey yoktur	man is the measure of all things expr.
132	Idioms	birinden üstün bir konuma/mevkiye/makama/pozisyona	over one's head expr.
Trade/Economic
133	Trade/Economic	bir müşterinin diğerinden üstün olması	preference n.
Pathology
134	Pathology	bireyin zihinsel engeline karşın belirli alanlarda üstün yetenek sergilediği bir bozukluk	savant syndrome n.
Biology
135	Biology	bir genin diğerine üstün gelmesi	cosuppression n.
Marine Biology
136	Marine Biology	üstün bir japon balığı ırkı	comet n.
Breeding
137	Breeding	(özellikle üstün bir dişinin) ataları	family n.
Philosophy
138	Philosophy	algılanabilir bir nesnenin mevcut bir ideaya veya üstün bir arketipe katılma süreci	imitation n.
Environment
139	Environment	bir ortamdaki aynı kritik kaynak için rekabet eden iki türden birinin sonunda diğerine üstün gelip o türü yerinden edeceği ilkesi	competitive exclusion principle n.
140	Environment	bir ortamdaki aynı kritik kaynak için rekabet eden iki türden birinin sonunda diğerine üstün gelip o türü yerinden edeceği ilkesi	gause's law n.
Military
141	Military	abd deniz kuvvetlerinin üstün kahramanlık gösterenlere verdiği bir tür nişan	navy cross n.
Slang
142	Slang	bilim kurgu hayranları arasında bilim kurgu hayranlarının diğer türlerin hayranlarına kıyasla zeka ve hayal gücü yönünden daha üstün olduklarına dair bir görüş/ifade	fans are slans [dated] expr.