ıslak - Turkish English Dictionary
History

ıslak



Meanings of "ıslak" in English Turkish Dictionary : 44 result(s)

Turkish English
Common Usage
ıslak wet adj.
General
ıslak liquid adj.
ıslak damp adj.
ıslak splashy adj.
ıslak moist adj.
ıslak sloppy adj.
ıslak sticky adj.
ıslak clammy adj.
ıslak dank adj.
ıslak soggy adj.
ıslak soppy adj.
ıslak watersoeked adj.
ıslak slobbery adj.
ıslak wet adj.
ıslak drenched adj.
ıslak squidgy adj.
ıslak adrip adj.
ıslak englaimed [obsolete] adj.
ıslak lash adj.
ıslak madid adj.
ıslak wiery adj.
ıslak woosy adj.
ıslak humoristic [obsolete] adj.
ıslak humourous [obsolete] adj.
ıslak hydrophilic adj.
ıslak watery adj.
ıslak soaky adj.
ıslak drunk [obsolete] adj.
ıslak slattery [dialect] [uk] adj.
ıslak sleek adj.
ıslak slipsloppy adj.
ıslak slobby adj.
ıslak socky adj.
ıslak soft [ireland/scotland] adj.
ıslak sobby adj.
ıslak sozzly adj.
ıslak spouty adj.
ıslak squashy adj.
ıslak subriguous adj.
Technical
ıslak wet adj.
ıslak watery adj.
ıslak logged adj.
Textile
ıslak wet adj.
Archaic
ıslak slabby adj.

Meanings of "ıslak" with other terms in English Turkish Dictionary : 299 result(s)

Turkish English
General
ıslak yolda kayma aquaplaning n.
ıslak yüzey wet surface n.
ıslak zeminde yükseltilmiş yol causeway n.
ıslak zemin wet ground n.
ıslak zemin wet floor n.
bir nesne veya kişinin içinde batabileceği ıslak ve gevşek kum quicksand n.
ıslak zeminler wet surfaces n.
ıslak bez compressor n.
ıslak sis wet fog n.
ıslak sünger wet sponge n.
ıslak sünger damp sponge n.
ıslak sünger dampened sponge n.
ıslak mendil wet napkin n.
ıslak kazı etching n.
ıslak ortam wet environment n.
ıslak çöp kitchen waste n.
bebeklerin tenine zarar vermeyecek şekilde tasarlanmış ıslak mendil baby wipe n.
ıslak mekan/yer wet place n.
ıslak mendil wet nap n.
ıslak mendil moist towelette n.
ıslak mendil wet towel n.
ıslak mendil wet wipe n.
ıslak boya wet paint n.
ıslak boya üstüne ıslak boya kullanma tekniği wet-on-wet painting technique n.
ıslak elektrik süpürgesi wet vac n.
ıslak mendil baby wipes n.
ıslak permalı saç stili jheri curl n.
ıslak silinen kalem wet-erase pen n.
ıslak bez damp cloth n.
ıslak kum rengi wet sand color n.
ıslak kek wet cake n.
ıslak temizleme mendili tissue n.
ıslak temizleme mendili cleansing tissue n.
ıslak mendil kleenex n.
(saç) ıslak görünüm wet-look n.
evde ıslak ve çamurlu kıyafetlerin veya ayakkabıların çıkarıldığı bir bölüm mud room n.
ıslak yer dank n.
yumuşak, ıslak ve bükülebilir çim parçası ooze n.
ıslak imza ink signature n.
ağaç veya çalının üst tabakasının yağmurdan sonra bitki etrafında ıslak halka oluşturacak şekilde su damlattığı hat drip line n.
ıslak kum pompalayan araç sandpump n.
güney afrika'da kullanılan bir tür ıslak killi harç dagga n.
(kağıt yapımında) ıslak kağıt tomarının nemini alıp sıkıştırmak için arasından geçirildiği bir çift silindir press n.
yarı ıslak semimoist n.
ıslak yer sloo n.
ıslak domuz yemi slops n.
ıslak öpücük smouch [dialect] n.
ıslak kütle sop n.
ıslak toprak parçası spew [dialect] [uk] n.
(kurutma amaçlı) ıslak deriyi asan kimse spreader n.
yer yer ıslak olma subsaturation n.
sıkmak (meyve/ıslak bez vb'ni) squeeze v.
bir şekle sokmak (ıslak saçı) set v.
ıslak mendille temizlemek tissue v.
(ıslak yüzeyde) su filmi destekli olarak sürmek hydroplane v.
(tandır fırını) ıslak kil ile kapatmak clam [dialect] [uk] v.
(ıslak toprak veya çimentoyu) sertleştirmek puddle v.
(ıslak toprak veya çimentoyu) yoğunlaştırmak puddle v.
(büyükbaş) ıslak zemini çiğneyerek balçık hale getirmek pug v.
yeterince ıslak wet enough adj.
kadar ıslak as wet as adj.
çok ıslak sodden adj.
ıslak (boya) tacky adj.
ıslak ve yapışkan clammy adj.
ıslak (boya) tackey adj.
ıslak olmayan unwatery adj.
ıslak olmayan unwet adj.
ıslak ayaklı olan wet-shod adj.
ıslak ayakkabılı olan wet-shod adj.
kısmen ıslak wettish adj.
biraz ıslak wettish adj.
ıslak ve kirli bruckeled adj.
hafif ıslak dankish adj.
aşırı ıslak saturated adj.
ıslak ve kirli slashy adj.
(hamur kağıt) ıslak slow adj.
(ıslak zemin) bataklığa benzer soft adj.
(ıslak zemin) balçık gibi soft adj.
(ıslak zemin) dayanıksız soft adj.
yer yer ıslak subsaturated adj.
ıslak bir şekilde clammily adv.
ıslak bir biçimde wetly adv.
ıslak bir biçimde liquidly adv.
ıslak halde adrip adv.
Phrasals
aşırı ıslak drip with (something) v.
ıslak, pis, istenmeyen bir şeye basmak step into something v.
ıslak, pis, istenmeyen bir şeye basmak step in something v.
(ıslak post veya deri) düzeltmek set out v.
(ıslak post veya deri) düzleştirmek set out v.
(ıslak post veya deri) pürüzlerini gidermek set out v.
Phrases
dikkat ıslak zemin caution wet floor expr.
dikkat zemin ıslak caution wet floor expr.
Colloquial
(kriket) ıslak top a sticky wicket n.
ıslak rüya wet dream n.
ıslak rüya sex dream n.
ıslak rüya nightfall n.
ıslak rüya sleep orgasm n.
tamamen ıslak/ıslanmış all wet adj.
tamamen ıslak/ıslanmış all wet adj.
Idioms
sırılsıklam ıslak olmak be all wet v.
tamamen ıslak soaked through adj.
Speaking
ıslak bez wet rag n.
saçın ıslak your hair is damp expr.
saçları hala ıslak his hair is still wet expr.
saçı hala ıslak his hair is still wet expr.
saçı hala ıslak her hair is still wet expr.
saçları hala ıslak her hair is still wet expr.
saçı hala ıslak his hair's still wet expr.
saçları hala ıslak his hair's still wet expr.
saçları hala ıslak her hair's still wet expr.
saçı hala ıslak her hair's still wet expr.
Trade/Economic
ıslak imzalı belge original signed document n.
ıslak imza original signature n.
ıslak kaşe wet stamp n.
ıslak imzalı belge document with wet signature n.
ıslak imza wet signature n.
ıslak kaşe ile kaşelenmiş wet stamped adj.
ıslak kaşeli wet stamped adj.
Law
ıslak imza wet-ink signature n.
Industry
tuğlanın ıslak kalıpta kuruma alanına taşındığı üretim süreci slop molding n.
tuğlanın ıslak kalıpta kuruma alanına taşındığı üretim süreci slop-molding n.
Technical
ıslak yoğunluk wet density n.
ıslak kazı wet cut n.
ıslak yapım wet construction n.
ıslak kalıplama yöntemi wet pressed process n.
ıslak tozlama wet dusting n.
ıslak eleme wet sieving n.
ıslak basınç kalıplama wet compression molding n.
ıslak dönem wet period n.
ıslak alarm çek vanası wet alarm valve n.
ıslak karışım wet mix n.
ıslak buharlı dekatirleme finish decating n.
ıslak basınç kalıplama wet compression moulding n.
ıslak rotor wet rotor n.
ıslak eleme ile incelik tayini determination of fineness by wet sieving n.
ıslak pistten dolayı aşınma ice burn n.
ıslak veya kuru kum wet and dry sand n.
ıslak yöntem wet process n.
ıslak yöntem döner fırın wet process rotary kiln n.
ıslak depolama wet storage n.
ıslak sıyırma deneyi wet peel test n.
ıslak havalık wet vent n.
ıslak alarm vanası wet alarm valve n.
ıslak hücreli batarya wet-cell battery n.
ıslak silindir gömleği wet liner n.
ıslak elek analizi wet-sieve analysis n.
ıslak yüzey wet surface n.
ıslak elek analizi wet mechanical analysis n.
ıslak kür wet cure n.
ıslak kısa devre deneyi wet short circuit test n.
ıslak kaynak wet welding n.
ıslak sıcaklıkölçer wet-thermometer n.
ıslak haslık değeri wet fastness value n.
ıslak alan wetted area n.
ıslak hazneli sıcaklıkölçer wet-bulb thermometer n.
ıslak mekanlar wet areas n.
ıslak bakım wet cured n.
ıslak kopma mukavemeti wet tensile strength n.
ıslak dönüş wet return n.
ıslak eleme wet screening n.
ıslak buhar wet steam n.
ıslak birim ağırlık wet density n.
ıslak ve kuru hazneli termometre wet-and-dry-bulb thermometer n.
ıslak haslık wet fastness n.
ıslak patlama mukavemeti wet bursting strength n.
ıslak haldeki birim ağırlık unit weight in moist state n.
ıslak şartlar altında sünme faktörü creep factor under wet conditions n.
ıslak varil hidrant (itfaiyecilik) wet barrel hydrant n.
ıslak hacim yoğunluğu wet bulk density n.
ıslak tip soğutma kulesi wet cooling tower n.
ıslak hacim wet area n.
ıslak tip elektrostatik filtre wet-type electric precipitator n.
ıslak toz tutucu wet type dust collector n.
ıslak filtre pompası wet filter pump n.
ıslak kum püskürtme wet sand blasting n.
ıslak sondaj wet drilling n.
ıslak çevre wetted perimeter n.
ıslak termometre sıcaklığı wet bulb temperature n.
ıslak çözümleme wet analysis n.
ıslak buharlı dekatirleme wet steam decatizing n.
ıslak taşlama wet grinding n.
ıslak soğutma kulesi wet cooling tower n.
ıslak temas wet contact n.
ıslak silme wet grinding n.
ıslak tip alarm vana tertibatı wet alarm valve assembly n.
ıslak elek çözümlemesi wet mechanical analysis n.
ıslak kumlama wet blasting n.
ıslak kütle wet mass n.
ıslak analiz wet analysis n.
ıslak kil wet clay n.
ıslak hazırlama wet preparation n.
ıslak boyama wet coating n.
ıslak kapasite wet capacity n.
sıkı ince ıslak kum dense fine moist sand n.
ambalajlama ve nakliyat için uygun boyutlarda katlanmış ıslak kağıt hamuru tabakası lap n.
el yapımı ıslak kağıt topu post n.
(sonsuz elek kağıt makinesinde) ıslak parti bölümünü sağ-sol yönünde sallayan mekanizma shake n.
ıslak hazne küre sıcaklığı wet bulb globe temperature (wbgt) n.
ıslak öğütmek wet-grind v.
(erimiş cam) ıslak bir ahşap veya metal kupa içinde şekillendirmek block v.
(ıslak kağıt tabakasını) keçeye bastırmak couch v.
(ıslak kağıt hamurunu) pompalamak slush v.
bir dereceye kadar ıslak wettish adj.
ıslak tip wet-type adj.
ıslak elenmiş wet-screened adj.
ıslak bitiş wf (water finish) abrev.
ıslak yüzey ws (wetted surface) abrev.
Textile
aprenin ıslak bükülmeye karşı dayanımı wet flex resistance of finish n.
ipek ve yünden yapılmış poplinlere benzeyen ıslak bir kumaş tabinet n.
ıslak sürtme wet rubbing n.
ıslak buharlı dekatirleme wet steam decatizing n.
ıslak sürtme wet scrubbing n.
ıslak buharlı dekatirleme finish decatizing n.
ıslak buharlı dekatirleme finish decating n.
pigment baskılı tekstil maddelerinin ıslak sürtmeye karşı renk haslığı color fastness to wet scrubbing of pigment printed textiles n.
Construction
ıslak temel zemini water-bearing ground n.
ıslak ve kuru metod wet and dry method n.
ıslak karışım yöntemi wet-mix process n.
ıslak harç püskürtme yöntemi wet-mix shotcreting process n.
(ıslak betonu) beton malası ile düzeltmek lute v.
Woodworking
ıslak ovma direnci wet scrub resistance n.
ıslak sıcaklığa karşı yüzey dayanıklılığı surface resistance to wet heat n.
ıslak ovmaya dayanım wet scrub resistance n.
Dyeing
ıslak film kalınlığı wet film thickness n.
Automotive
ıslak silindir gömleği wet cylinder liner n.
ıslak boya tabakası wet paint film n.
ıslak hücreli akü wet cell battery n.
ıslak kaynama noktası wet boiling point n.
ıslak yatırma wet lay-up n.
ıslak yol tutuş wet grip n.
ıslak zeminde temasın azalması hydroplaning n.
ıslak yolda kayma aquaplaning n.
ıslak asfalt wet asphalt n.
kuru ve ıslak zemin süpürgesi dry and wet vacuum cleaner n.
Aeronautic
dielektrik ıslak dielectric curing n.
Marine
ıslak dil wet tongue n.
ıslak kum wet sand n.
ıslak yüzey alanı wetted surface area n.
Petrol
mekanik hava akımlı seri ıslak soğutma kulesi mechanical draught series wet cooling tower n.
Mining
ıslak cevher wet ore n.
Medical
ıslak akciğer adult respiratory distress syndrome n.
ıslak akciğer wet lung n.
ıslak elek yöntemi wet sieving method n.
ıslak kompres wet gauze n.
Psychology
ıslak rüya wet dream n.
Physiology
ıslak rüya nocturnal emission n.
Gastronomy
ıslak hamburger steamed burger n.
kakaolu ıslak kek moist chocolate cake n.
çikolatalı ıslak kek moist chocolate cake n.
(britanya ve yeni zelanda'da) genellikle yulaf ezmesi içeren zencefilli ıslak kek parkin n.
(britanya ve yeni zelanda'da) genellikle yulaf ezmesi içeren zencefilli ıslak kek perkin n.
kuru erik püresi içeren ıslak kek prune cake n.
Chemistry
ıslak emdirme wet impregnation n.
ıslak gluten wet gluten n.
ıslak kimya wet chemistry n.
Marine Biology
ıslak filtre wet filter n.
suyun dışında bir süre durabilen ve ıslak çamur ile kumun üzerinde sekebilen, asya ve polinezya'ya özgü çeşitli küçük kayabalıkları mangrove fish n.
suyun dışında bir süre durabilen ve ıslak çamur ile kumun üzerinde sekebilen, asya ve polinezya'ya özgü çeşitli küçük kayabalıkları mangrove skipper n.
Botanic
pennatifit yaprakları olan ve ıslak yerlerde yetişen bir eğrelti otu marsh fern (thelypteris palustris) n.
pennatifit yaprakları olan ve ıslak yerlerde yetişen bir eğrelti otu dryopteris thelypteris n.
doğu ve kuzey abd ve kanada'ya özgü, ıslak mera ve çayırlarda yaygın bir şekilde görülen bir biden çiçeği swampy beggar-ticks (bidens connata) n.
ıslak yerlerde yetişen çeşitli labadalara verilen ad bloodwort n.
ıslak yerlerde yetişen çeşitli labadalara verilen ad water dock n.
batı ve kuzey amerika'nın ıslak veya bataklık bölgelerinde görülen beyaz çiçekli bir orkide bog candles n.
batı ve kuzey amerika'nın ıslak veya bataklık bölgelerinde görülen beyaz çiçekli bir orkide bog rein orchid n.
batı ve kuzey amerika'nın ıslak veya bataklık bölgelerinde görülen beyaz çiçekli bir orkide habenaria dilatata n.
ıslak yerlerde yetişen maydanozgiller familyasından olan ince bir ot cinsi mock bishop's weed n.
nemli veya ıslak ortamda büyüyen bitki hygrophyte n.
meyvelerin çekirdeklerine yakın dokularının ıslak, sert ve camsı hale gelmesi ile karakterize edilen bir hastalık glassiness n.
bor eksikliği sebebiyle turpu ıslak, sert ve camsı hale getiren bir hastalık glassiness n.
kuzey yarımkürenin ıslak ve batak bölgelerinde yetişen bir su kerevizi cinsi sium n.
kuzey yarımkürenin ıslak ve batak bölgelerinde yetişen bir su kerevizi cinsi genus sium n.
Agriculture
ıslak sağım wet milking n.
Fishery
ıslak sinek balıkçılığında atılan üç oltadan en üstteki olma bob n.
Environment
ıslak ormanlık bölgelere özgü kısmen çürümüş bitkisel maddelerden oluşan kalın tortu tabakası muskeg n.
ıslak ormanlık bölgelere özgü kısmen çürümüş bitkisel maddelerden oluşan kalın tortu tabakası maskeeg n.
Geography
bataklık gibi ıslak arazileri inceleyen coğrafya dalı telmatology n.
ıslak kuru termometreli bir higrometre türü hygrodeik n.
Meteorology
ıslak gün wet day n.
ıslak hazneli termometre wet bulb thermometer n.
ıslak hava moist air n.
ıslak termometre wet-bulb thermometer n.
ıslak termometre sıcaklığı wet-bulb temperature n.
ıslak hazne sıcaklığı wet bulb temperature n.
ıslak hazne depresyonu wet bulb depression n.
Sport
ıslak veya çamurlu pistte iyi koşan yarış atı mudder n.
ıslak veya çamurlu sahada iyi oynayan oyuncu mudder n.
ıslak veya çamurlu sahada iyi oynayan takım mudder n.
(yarış pisti yüzeyi) ıslak sloppy adj.
(yarış pisti yüzeyi) ıslak ve yapış yapış slow adj.
Art
üstüne fresk yapılan ıslak sıvalı yüzey intonaco n.
Music
notalara göre dizilip ıslak parmağın sürtülmesiyle çalınan bir dizi bardak musical glasses n.
Printery
ıslak mürekkebin başka yere bulaşması offset n.
Archaic
yumuşak ve ıslak toprak arazi marish n.
ıslak bez dab n.
tamamen ıslak moistful adj.
ıslak ve kirli sposhy [us] adj.
Engineering
(hindistan'da) havayı elektrikli vantilatörle ıslak otların arasında dolaştıran soğutma cihazı desert cooler [india] n.
Slang
ıslak dudaklar juicy lips n.