|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
açıkça göstermek |
manifest v.
|
|
General |
|
2 |
General |
açıkça söyleme |
avowal n.
|
|
3 |
General |
açıkça tartışma |
ventilation n.
|
|
4 |
General |
çevresi kapatılmış ya da açıkça tanımlanmış alan |
precinct n.
|
|
5 |
General |
açıkça gösterme |
manifestation n.
|
|
6 |
General |
hakların açıkça çiğnenmesi |
outrage n.
|
|
7 |
General |
açıkça itiraf eden |
avower n.
|
|
8 |
General |
açıkça söyleme |
avowing n.
|
|
9 |
General |
açıkça ortaya koyma |
explicitation n.
|
|
10 |
General |
açıkça görülen başarı |
éclat n.
|
|
11 |
General |
bir taraf için açıkça adaletsiz teklif |
highway robbery n.
|
|
12 |
General |
açıkça suçlama |
denouncement n.
|
|
13 |
General |
açıkça suçlayan |
denouncer n.
|
|
14 |
General |
açıkça yanlış oldukları ispatlansa dahi eski yöntemlerden şaşmayan kimse |
mumpsimus n.
|
|
15 |
General |
açıkça söyleyememe |
silence n.
|
|
16 |
General |
açıkça anlatmak |
speak clearly v.
|
|
17 |
General |
bir şeyi açıkça göstermek |
show something up v.
|
|
18 |
General |
açıkça belirtmek |
specify v.
|
|
19 |
General |
açıkça belirtmek |
enounce v.
|
|
20 |
General |
açıkça belirtmek |
express clearly v.
|
|
21 |
General |
fikirlerini açıkça söylemek |
lay the cards on the table v.
|
|
22 |
General |
açıkça anlatmak |
explain clearly v.
|
|
23 |
General |
açıkça ortaya koymak |
lay bare v.
|
|
24 |
General |
açıkça söylenmek |
be avowed v.
|
|
25 |
General |
ne düşündüğünü açıkça söylemek |
speak one's mind v.
|
|
26 |
General |
ne düşündüğünü açıkça söylemek |
speak out v.
|
|
27 |
General |
açıkça belirtmek |
enunciate v.
|
|
28 |
General |
açıkça anlamak |
clearly understand v.
|
|
29 |
General |
açıkça söylemek |
articulate v.
|
|
30 |
General |
ne düşündüğünü açıkça söylemek |
speak up v.
|
|
31 |
General |
bir şeyi açıkça söylemek |
put something plainly v.
|
|
32 |
General |
açıkça söylemek |
profess v.
|
|
33 |
General |
açıkça göstermek |
evince v.
|
|
34 |
General |
düşüncelerini açıkça söylemek |
put all the cards on the table v.
|
|
35 |
General |
açıkça anlatılmak |
be clearly explained v.
|
|
36 |
General |
açıkça söylemek |
speak out v.
|
|
37 |
General |
açıkça anlamak |
perfectly understand v.
|
|
38 |
General |
açıkça konuşmak |
speak up v.
|
|
39 |
General |
açıkça anlatmak |
tell out v.
|
|
40 |
General |
düşüncelerini açıkça söylemek |
put the cards on the table v.
|
|
41 |
General |
açıkça tartışmak |
ventilate v.
|
|
42 |
General |
açıkça söylemek |
make no secret of v.
|
|
43 |
General |
fikirlerini açıkça söylemek |
put the cards on the table v.
|
|
44 |
General |
açıkça anlatılmak |
(something) to be clearly explained v.
|
|
45 |
General |
açıkça söylemek |
avow v.
|
|
46 |
General |
fikrini açıkça anlatmak |
make one's point v.
|
|
47 |
General |
açıkça anlaşılmak |
be understood clearly v.
|
|
48 |
General |
açıkça görülmek |
be clearly seen v.
|
|
49 |
General |
açıkça görülmek |
be seen obviously v.
|
|
50 |
General |
açıkça belirtmek |
pin down v.
|
|
51 |
General |
açıkça söylemek |
make no bones of v.
|
|
52 |
General |
açıkça söylemek |
make no bones about v.
|
|
53 |
General |
düşüncelerini açıkça belirtmek |
enunciate v.
|
|
54 |
General |
çekinmeden açıkça söylemek |
speak up v.
|
|
55 |
General |
bir şeyi birine açıkça ifade etmek |
enunciate something to someone v.
|
|
56 |
General |
tekrar açıkça söylemek |
reavow v.
|
|
57 |
General |
açıkça kanıt sunmak |
testimonialize v.
|
|
58 |
General |
açıkça kanıt sunmak |
testimonialise v.
|
|
59 |
General |
açıkça meydan okumak |
bid defiance to v.
|
|
60 |
General |
açıkça konuşmak |
give a piece of one's mind to v.
|
|
61 |
General |
ne düşündüğünü açıkça ortaya koymak |
declare one's self v.
|
|
62 |
General |
açıkça telaffuz etmek |
enunciate v.
|
|
63 |
General |
açıkça belirtmek |
enounce v.
|
|
64 |
General |
açıkça telaffuz etmek |
enounce v.
|
|
65 |
General |
açıkça ifade etmek |
enunciate v.
|
|
66 |
General |
açıkça göstermek |
write v.
|
|
67 |
General |
açıkça suçlamak |
denunciate v.
|
|
68 |
General |
açıkça belirtmek |
despecificate v.
|
|
69 |
General |
açıkça ortaya koymak |
communicate v.
|
|
70 |
General |
açıkça göstermek |
communicate v.
|
|
71 |
General |
anlaşmazlıkları açıkça tartışarak çözmek |
dialogue v.
|
|
72 |
General |
açıkça göstermek |
ostend [obsolete] v.
|
|
73 |
General |
açıkça belirtmek |
outspeak v.
|
|
74 |
General |
açıkça söylemek |
outspeak v.
|
|
75 |
General |
açıkça direnmek |
outstand v.
|
|
76 |
General |
açıkça karşı koymak |
outstand v.
|
|
77 |
General |
açıkça söylemek |
outtell v.
|
|
78 |
General |
açıkça konuşmak |
outtell v.
|
|
79 |
General |
üzerinde açıkça göstermek |
bear v.
|
|
80 |
General |
birisini toplum içinde açıkça suçlamak |
denounce somebody v.
|
|
81 |
General |
açıkça söylenmemiş |
tacit adj.
|
|
82 |
General |
açıkça yazılmamış |
tacit adj.
|
|
83 |
General |
açıkça belirtilmiş |
articulate adj.
|
|
84 |
General |
hislerini açıkça gösteren |
feely adj.
|
|
85 |
General |
açıkça görülen |
overt adj.
|
|
86 |
General |
açıkça söylenebilir |
avowable adj.
|
|
87 |
General |
açıkça ilan edilmiş olan |
avowed adj.
|
|
88 |
General |
duygularını açıkça gösteren |
frank adj.
|
|
89 |
General |
açıkça belirtilmemiş |
unspecified adj.
|
|
90 |
General |
kendini açıkça etkili olarak ifade eden |
smooth-spoken adj.
|
|
91 |
General |
açıkça ayırt edilebilir |
clearly distinguishable adj.
|
|
92 |
General |
açıkça ayırt edilebilen |
clearly distinguishable adj.
|
|
93 |
General |
açıkça söylenmemiş |
unstated adj.
|
|
94 |
General |
açıkça işaretlenmiş |
clearly-marked adj.
|
|
95 |
General |
açıkça yazılmış |
clearly written adj.
|
|
96 |
General |
açıkça yazılı |
clearly written adj.
|
|
97 |
General |
kanunda açıkça belirtilmiş |
bright-line adj.
|
|
98 |
General |
boyunsuz, yüzü açıkça görülen canavar başı imgesi |
caboched adj.
|
|
99 |
General |
açıkça ifade edilebilir |
articulable adj.
|
|
100 |
General |
açıkça belirtilmemiş |
unarticulated adj.
|
|
101 |
General |
açıkça konuşmayan |
uncommunicable adj.
|
|
102 |
General |
açıkça görülen |
uncoy adj.
|
|
103 |
General |
açıkça söylenmemiş |
unprofessed adj.
|
|
104 |
General |
açıkça gösterilebilir |
manifestable adj.
|
|
105 |
General |
açıkça gösterilebilir olan |
manifestible adj.
|
|
106 |
General |
açıkça belirtilmiş |
hard-edge adj.
|
|
107 |
General |
gerçekleri açıkça söylemeyen |
meal-mouthed adj.
|
|
108 |
General |
açıkça konuşulabilen |
mentionable adj.
|
|
109 |
General |
açıkça algılanmayan |
faint adj.
|
|
110 |
General |
açıkça yapay |
hokey adj.
|
|
111 |
General |
kişinin tefekkür veya tasavvur ederek veya içrek ışığı sayesinde tanrı'yı doğrudan veya yakından bilmesini veya tanrı ile birlik içinde olmasını açıkça ortaya koyan |
mystical adj.
|
|
112 |
General |
(dürtü, duygu, niyet) açıkça sergileyen |
obvious adj.
|
|
113 |
General |
açıkça söylenebilir |
declarable adj.
|
|
114 |
General |
açıkça ifade edilen |
direct adj.
|
|
115 |
General |
açıkça ifade edilmeyen |
covert adj.
|
|
116 |
General |
açıkça onaylanan |
favorable adj.
|
|
117 |
General |
açıkça onaylanan |
favourable adj.
|
|
118 |
General |
taslağı açıkça gösteren |
outlined adj.
|
|
119 |
General |
ana hatları açıkça gösteren |
outlined adj.
|
|
120 |
General |
profili açıkça gösteren |
outlined adj.
|
|
121 |
General |
sınırı açıkça gösteren |
outlined adj.
|
|
122 |
General |
açıkça bilinen |
avowed adj.
|
|
123 |
General |
açıkça belirten |
professed adj.
|
|
124 |
General |
açıkça belirtilmemiş |
unstated adj.
|
|
125 |
General |
açıkça tanılabilir biçimde |
in a clearly identifiable way adv.
|
|
126 |
General |
açıkça söylenebilir şekilde |
avowably adv.
|
|
127 |
General |
açıkça algılanabilir bir şekilde |
vividly adv.
|
|
128 |
General |
açıkça taahhüt edilerek |
handfastly [obsolete] adv.
|
|
129 |
General |
açıkça ve kesin olarak |
flat-footed adv.
|
|
Phrasals |
|
130 |
Phrasals |
'-e açıkça kınamak |
clamor against n.
|
|
131 |
Phrasals |
açıkça desteklemek |
clamor for n.
|
|
132 |
Phrasals |
açıkça/alenen olmakla suçlamak/itham etmek |
denounce (one) as (something) v.
|
|
133 |
Phrasals |
açıkça/alenen olmakla suçlamak/itham etmek |
denounce someone as something v.
|
|
134 |
Phrasals |
(bir şeye) açıkça kınamak |
clamor against (something) v.
|
|
135 |
Phrasals |
açıkça desteklemek |
clamor for (something) v.
|
|
136 |
Phrasals |
düşüncesini açıkça söylemek |
come out v.
|
|
137 |
Phrasals |
açıkça ifade etmek |
peg down v.
|
|
138 |
Phrasals |
açıkça tanımlamak |
peg down v.
|
|
139 |
Phrasals |
bir özelliği/yaklaşımı açıkça belli etmek/göstermek |
drip with (something) v.
|
|
140 |
Phrasals |
bir özelliği/yaklaşımı açıkça belli etmek/göstermek |
drip with something v.
|
|
141 |
Phrasals |
birine bir şeyi açıkça söylemek/göstermek |
disclose something to someone v.
|
|
142 |
Phrasals |
açıkça belirtmek |
lay out v.
|
|
143 |
Phrasals |
(bir şeyi) açıkça ortaya dökmek |
come out with (something) v.
|
|
144 |
Phrasals |
(birini) açıkça (bir şey) için suçlamak |
denounce (one) for (something) v.
|
|
145 |
Phrasals |
(birini) açıkça (bir şeyle) suçlamak |
denounce (one) for (something) v.
|
|
146 |
Phrasals |
(bir özelliği/yaklaşımı) açıkça belli etmek/göstermek |
drip with v.
|
|
147 |
Phrasals |
(bir şeyi birine) açıkça belirtmek |
enunciate (something) to (one) v.
|
|
148 |
Phrasals |
(bir şeyi birine) açıkça ifade etmek |
enunciate (something) to (one) v.
|
|
149 |
Phrasals |
-e açıkça belirtmek |
enunciate to v.
|
|
150 |
Phrasals |
-e açıkça ifade etmek |
enunciate to v.
|
|
151 |
Phrasals |
kendini açıkça ifade etmek |
get through v.
|
|
Phrases |
|
152 |
Phrases |
açıkça söylemek gerekirse |
tell openly expr.
|
|
153 |
Phrases |
açıkça söylemek gerekirse |
not to put too fine a point on it expr.
|
|
154 |
Phrases |
aksi yönde açıkça hüküm bulunduğu halde |
where expressly provided otherwise expr.
|
|
155 |
Phrases |
aksine açıkça hüküm bulunduğu takdirde |
where expressly provided otherwise expr.
|
|
156 |
Phrases |
burada (işbu belgede) belirtilen kalemlere ilişkin ne sarahaten (açıkça) ne de ima yoluyla hiçbir garanti veya teminatı kabul etmez |
hereby expressly disclaims any warranty or guarantee whether express or implied with regard to items described herein expr.
|
|
157 |
Phrases |
daha açıkça ifade etmek gerekirse |
to put it more explicitly expr.
|
|
158 |
Phrases |
açıkça kabul ediyorum |
I don't mind admitting expr.
|
|
159 |
Phrases |
açıkça kabul ediyorum |
I don't mind admitting expr.
|
|
Proverb |
|
160 |
Proverb |
kötü dost açıkça düşman olan birinden daha kötüdür |
a false friend is worse than an open enemy
|
|
161 |
Proverb |
iki yüzlü bir dost açıkça düşman olan birinden daha kötüdür |
a false friend is worse than an open enemy
|
|
162 |
Proverb |
dost gibi görünen arkadaştansa açıkça düşman olan biri yeğdir |
a false friend is worse than an open enemy
|
|
163 |
Proverb |
dost görünen düşmandansa açıkça düşman olan kişi yeğdir |
a false friend is worse than an open enemy
|
|
164 |
Proverb |
iki yüzlü birine dost diye güvenmek, birinin düşman olduğunu açıkça bilmekten daha kötüdür |
a false friend is worse than an open enemy
|
|
165 |
Proverb |
kötü dostlar açıkça düşman olanlardan daha kötüdür |
false friends are worse than open enemies
|
|
166 |
Proverb |
iki yüzlü dostlar açıkça düşman olanlardan daha kötüdür |
false friends are worse than open enemies
|
|
167 |
Proverb |
iki yüzlü arkadaşlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir |
false friends are worse than open enemies
|
|
168 |
Proverb |
dost gibi görünen arkadaşlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir |
false friends are worse than open enemies
|
|
169 |
Proverb |
dost görünen düşmanlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir |
false friends are worse than open enemies
|
|
170 |
Proverb |
iki yüzlü insanlara dost diye güvenmek, birinin düşman olduğunu açıkça bilmekten daha kötüdür |
false friends are worse than open enemies
|
|
Colloquial |
|
171 |
Colloquial |
şirket devrinde niyetini açıkça belli etmeden karşı teklifte bulunan bir müdahil |
grey knight n.
|
|
172 |
Colloquial |
açıkça söylemek |
put it to v.
|
|
173 |
Colloquial |
(birine) açıkça söylemek |
put it to (someone) v.
|
|
174 |
Colloquial |
duygularını/düşüncelerini açıkça söylemek |
let rip v.
|
|
175 |
Colloquial |
açıkça ortaya koymak |
be out v.
|
|
176 |
Colloquial |
açıkça söylemek/anlatmak |
be out v.
|
|
177 |
Colloquial |
ile açıkça konuşmak |
be open with v.
|
|
178 |
Colloquial |
(birine karşı olan) cinsel isteğini açıkça göstermek/belli etmek |
get fresh (with somebody) v.
|
|
179 |
Colloquial |
olduğu gibi/açıkça söylemek |
tilii (tell it like it is) v.
|
|
180 |
Colloquial |
açıkça konuşmak |
pop off v.
|
|
181 |
Colloquial |
açıkça söz söylemek |
pop off v.
|
|
182 |
Colloquial |
açıkça anlaşılmış |
in focus adj.
|
|
183 |
Colloquial |
açıkça görülüyor ki |
clearly adv.
|
|
184 |
Colloquial |
ve açıkça konuşmak gerekirse |
and quite frankly expr.
|
|
185 |
Colloquial |
açıkça söylemek gerekirse |
(if the) truth be known expr.
|
|
186 |
Colloquial |
açıkça söylemek gerekirse |
(if the) truth be told expr.
|
|
Idioms |
|
187 |
Idioms |
açıkça beyan edilen taahhüt |
avowed intent n.
|
|
188 |
Idioms |
açıkça ortada olan cevap |
answer on a postcard n.
|
|
189 |
Idioms |
her şeyin açıkça ortada olduğu bir dava/suç |
an open-and-shut case n.
|
|
190 |
Idioms |
açıkça ifade |
irish hint n.
|
|
191 |
Idioms |
açıkça bildirim |
irish hint n.
|
|
192 |
Idioms |
açıkça anlamak |
make out v.
|
|
193 |
Idioms |
açıkça anlaşılmamak |
be out of focus v.
|
|
194 |
Idioms |
açıkça dile getirmek |
call a spade a spade v.
|
|
195 |
Idioms |
açıkça görmek |
make out v.
|
|
196 |
Idioms |
açıkça ortaya koymak |
lay one's card on the table v.
|
|
197 |
Idioms |
açıkça söylemek |
make no bones about v.
|
|
198 |
Idioms |
açıkça söylemek |
make no bones of v.
|
|
199 |
Idioms |
açıkça ve dürüstçe konuşmak |
not to put too fine a point on it v.
|
|
200 |
Idioms |
(düşüncelerini) açıkça söylemek |
give tongue to v.
|
|
201 |
Idioms |
kusurları açıkça/apaçık ortada olmak |
could drive a truck through (something) [us] v.
|
|
202 |
Idioms |
açıkça/direkt söylemek |
tell (one) point-blank v.
|
|
203 |
Idioms |
(birine karşı olan) cinsel isteğini açıkça göstermek/belli etmek |
get fresh with (one) v.
|
|
204 |
Idioms |
planlarını, niyetini, fikirlerini, kaynaklarını diğerlerine açıkça bildirmek |
reveal (one's) hand v.
|
|
205 |
Idioms |
(bir şeyi) açıkça anlayabilmek |
keep (something) straight (in one's mind/head) v.
|
|
206 |
Idioms |
açıkça bildirmek |
give someone an irish hint v.
|
|
207 |
Idioms |
açıkça/açık açık konuşmak |
shoot from the hip v.
|
|
208 |
Idioms |
açıkça ortada olup fark edilmemiş/gözden kaçmış |
look/stare you in the face v.
|
|
209 |
Idioms |
açıkça dalga geçmek |
stick (one's) tongue out v.
|
|
210 |
Idioms |
açıkça dalga geçmek |
stick out (one's) tongue v.
|
|
211 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) açıkça dalga geçmek |
stick out (one's) tongue at (someone or something) v.
|
|
212 |
Idioms |
açıkça sunmak |
leave little to the imagination v.
|
|
213 |
Idioms |
açıkça göstermek |
leave little to the imagination v.
|
|
214 |
Idioms |
dolaylı olarak veya açıkça yanlış bir mesaj vermek |
send the wrong message v.
|
|
215 |
Idioms |
birine açıkça/direkt sormak, söylemek |
ask (or tell) someone point-blank v.
|
|
216 |
Idioms |
birine açıkça/direkt sormak |
ask someone point-blank v.
|
|
217 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) açıkça desteklemek |
beat the drum (for someone or something) v.
|
|
218 |
Idioms |
birini/bir şeyi açıkça desteklemek |
beat the drum for someone or something v.
|
|
219 |
Idioms |
birini/bir şeyi açıkça desteklemek |
bang the drum for someone or something v.
|
|
220 |
Idioms |
birini/bir şeyi açıkça desteklemek |
beat the drum for someone/something v.
|
|
221 |
Idioms |
açıkça söylemekten kaçınmak |
mince the matter v.
|
|
222 |
Idioms |
açıkça göstermek |
bring home v.
|
|
223 |
Idioms |
bir şeyi açıkça göstermek |
bring something home v.
|
|
224 |
Idioms |
bir şeyi birine açıkça göstermek |
bring something home to somebody v.
|
|
225 |
Idioms |
(bir şeyi) açık açık/açıkça söylemek |
lay (something) on the line v.
|
|
226 |
Idioms |
açıkça sunmak |
leave nothing to the imagination v.
|
|
227 |
Idioms |
açıkça göstermek |
leave nothing to the imagination v.
|
|
228 |
Idioms |
duruşunu/tarafını açıkça ortaya koymak/belirtmek |
make (one's) position clear v.
|
|
229 |
Idioms |
fikrini/görüşünü/niyetini açıkça ortaya koymak |
make (one's) position clear v.
|
|
230 |
Idioms |
fikrini/görüşünü/niyetini açıkça belirtmek |
make (one's) position clear v.
|
|
231 |
Idioms |
(bir şeyi) açıkça söylemek |
make no bones about (something) v.
|
|
232 |
Idioms |
fikrini açıkça anlatmak |
make your point v.
|
|
233 |
Idioms |
fikrini/düşüncesini açıkça söylemek |
nail your colours to the mast [uk] v.
|
|
234 |
Idioms |
tarafını açıkça belli etmek |
nail your colours to the mast [uk] v.
|
|
235 |
Idioms |
kimi/neyi desteklediğini açıkça ortaya koymak |
nail your colours to the mast [uk] v.
|
|
236 |
Idioms |
(bir şeyi) açıkça ifade etmek/anlatmak |
put (something) into plain language v.
|
|
237 |
Idioms |
açıkça söylemek |
put plainly v.
|
|
238 |
Idioms |
düşüncelerini açıkça/çekinmeden belirtmek |
put your head above the parapet v.
|
|
239 |
Idioms |
düşüncelerini açıkça/çekinmeden belirtmek |
stick your head above the parapet [uk] v.
|
|
240 |
Idioms |
(bir şeyi) açıkça belirtmek |
ram (something) home [uk] v.
|
|
241 |
Idioms |
(bir şeyi) açıkça/açık bir dille söylemek |
say (something) in plain language v.
|
|
242 |
Idioms |
niyetini açıkça ortaya koymak |
set out your stall [uk] v.
|
|
243 |
Idioms |
düşüncesini açıkça belirtmek |
set out your stall [uk] v.
|
|
244 |
Idioms |
ne düşündüğünü açıkça söylemek |
speak mind v.
|
|
245 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) açıkça dalga geçmek |
stick (one's) tongue out at (someone or something) v.
|
|
246 |
Idioms |
açıkça dalga geçmek |
stick tongue out v.
|
|
247 |
Idioms |
açıkça yüzleşmek |
come down to v.
|
|
248 |
Idioms |
kanunda açıkça/kesin olarak belirtilmiş |
bright-line adj.
|
|
249 |
Idioms |
açıkça belli |
crystal clear expr.
|
|
250 |
Idioms |
açıkça/çok net bir şekilde |
in no uncertain terms expr.
|
|
251 |
Idioms |
ayağa kalk ve açıkça fikrini söyle |
stand up and be counted expr.
|
|
252 |
Idioms |
(bir şey) kendini açıkça ortaya koyuyor |
(something) speaks for itself expr.
|
|
253 |
Idioms |
açıkça düşman |
at swords' points expr.
|
|
254 |
Idioms |
açıkça söylenecek olursa |
when you get right down to it expr.
|
|
255 |
Idioms |
abd'de açıkça eşcinsel olanların orduda görev yapmasına izin vermeyen, eşcinsel kimliklerini gizli tuttukları sürece orduda görev yapmasına izin verilen ordu politikası |
dadt (don't ask, don't tell) abrev.
|
|
Speaking |
|
256 |
Speaking |
açıkça görülüyor ki |
obviously adv.
|
|
257 |
Speaking |
açıkça söyle! |
tell it clearly! expr.
|
|
258 |
Speaking |
kendimi açıkça ifade edebildim mi? |
do I make myself clear? expr.
|
|
259 |
Speaking |
olduğu gibi/açıkça söylemek |
tell it like it is expr.
|
|
260 |
Speaking |
size açıkça söylüyorum |
I tell you straight expr.
|
|
Trade/Economic |
|
261 |
Trade/Economic |
sözleşmeler bu hükümle başlayarak anlaşmanın taraflarının kimler olduğu açıkça ortaya konur |
agreement clause n.
|
|
262 |
Trade/Economic |
açıkça bahsedilen |
explicitly mentioned adj.
|
|
263 |
Trade/Economic |
açıkça belirtilen |
explicitly mentioned adj.
|
|
264 |
Trade/Economic |
açıkça bir şeye katılmayı veya izin vermeyi tercih ederek yapılan (seçim) |
opt in adj.
|
|
265 |
Trade/Economic |
açıkça bir şeye katılmamayı veya bir şeyi yasaklamayı tercih ederek yapılan (seçim) |
opt out adj.
|
|
266 |
Trade/Economic |
açıkça bir şeye katılmamayı veya bir şeyi yasaklamayı tercih ederek yapılan (seçim) |
opt-out adj.
|
|
Law |
|
267 |
Law |
açıkça görünen irtifak hakkı |
apparent easement n.
|
|
268 |
Law |
açıkça görünen irtifak hakkı |
conspicuous easement n.
|
|
269 |
Law |
açıkça iddia veya itiraf |
open avowal n.
|
|
270 |
Law |
yasal yapılanma ile kurulduğu halde kuruluş amacı açıkça ifade edilmeyen vakıf |
implied trust n.
|
|
271 |
Law |
açıkça göstermek |
testify v.
|
|
272 |
Law |
açıkça dayanaktan yoksun |
manifestly ill-founded adj.
|
|
Politics |
|
273 |
Politics |
açıkça mesnetsiz başvuru |
manifestly unfounded claim n.
|
|
274 |
Politics |
açıkça mesnetsiz başvuru |
manifestly unfounded application n.
|
|
275 |
Politics |
açıkça ifade edilmeyen hareket |
groundswell n.
|
|
Media |
|
276 |
Media |
film yapımcısı harvey weinstein'a karşı yapılan cinsel istismar suçlamalarının basında yer bulmasını takiben açıkça yapılan cinsel şiddet ve taciz suçlamalarının artması |
the weinstein effect n.
|
|
Pathology |
|
277 |
Pathology |
açıkça görülen (hastalık) |
outspoken adj.
|
|
Literature |
|
278 |
Literature |
bir eserde başka bir esere açıkça atıfta bulunma |
quotation n.
|
|
Linguistics |
|
279 |
Linguistics |
açıkça anlatım kabiliyeti |
articulateness n.
|
|
280 |
Linguistics |
açıkça söylenmiş |
articulated adj.
|
|
Archaic |
|
281 |
Archaic |
açıkça konuşmak |
steven v.
|
|
282 |
Archaic |
açıkça görülen |
fair adj.
|
|
Slang |
|
283 |
Slang |
açıkça aşağılamak |
trash v.
|
|
284 |
Slang |
davranışlarıyla eşcinsel olduğunu açıkça gösteren |
(as) gay as a three-dollar bill adj.
|
|
Modern Slang |
|
285 |
Modern Slang |
açıkça flört eden |
all up on my jock adj.
|
|