aşık - Turkish English Dictionary
History

aşık



Meanings of "aşık" in English Turkish Dictionary : 62 result(s)

Turkish English
Common Usage
aşık lover n.
aşık in love adj.
General
aşık horizontal beam n.
aşık swain n.
aşık spoon n.
aşık suitor n.
aşık fancy man n.
aşık sweetheart n.
aşık singer n.
aşık wooer n.
aşık troubadour n.
aşık inamorato n.
aşık paramour n.
aşık adorer n.
aşık beau n.
aşık wandering minstrel n.
aşık admirer n.
aşık minstrel n.
aşık turkish popular poet-singer n.
aşık aficionado n.
aşık afficionado n.
aşık enamorado [obsolete] n.
aşık engle n.
aşık mash n.
aşık querida n.
aşık lovyer n.
aşık ingle [obsolete] n.
aşık dowsabel [obsolete] n.
aşık poet-singer n.
aşık stallion [obsolete] n.
aşık gone adj.
aşık smitten adj.
aşık besotted adj.
aşık in ecstasy adj.
aşık loved adj.
aşık enamored adj.
aşık enamoured adj.
aşık fond adj.
aşık gallant adj.
aşık épris adj.
aşık kipper [uk] adj.
aşık mashed adj.
aşık fain [scotland] adj.
aşık lovesome adj.
aşık inamorate adj.
aşık smicker adj.
aşık spoony adj.
aşık in love with prep.
Colloquial
aşık gone under adj.
Idioms
aşık googoo n.
Architecture
aşık purlin n.
Construction
aşık purlin n.
aşık purline n.
Anatomy
aşık knucklebone n.
aşık talus n.
Geology
aşık talus n.
Art
aşık ashik n.
Music
aşık amorous adj.
Archaic
aşık rhymer n.
aşık lief n.
Slang
aşık tootsy-wootsy n.
British Slang
aşık loved up adj.

Meanings of "aşık" with other terms in English Turkish Dictionary : 340 result(s)

Turkish English
General
aşık oyunu dib n.
aşık etme enamoring n.
aşık etme enamouring n.
delicesine aşık olma infatuation n.
delicesine aşık olma infatuation with n.
aşık kemiği dib n.
aşık olunan kadın inamorata n.
kişinin kendinden daha üstün bir insanın kendisine aşık olduğuna inanması clerambault's syndrome n.
aşık oyunu knucklebones n.
kişinin kendinden daha üstün bir insanın kendisine aşık olduğuna inanması erotomania n.
aşık kemiği astragalus n.
kadınlara aşık rolü yapmayı seven erkek flirt n.
aşık oyunu jacksnipe n.
aşık oyunu triddler n.
aşık atışması call-and-response n.
aşık atışması call-and-response duet n.
gizemli aşık mysterious lover n.
gizemli aşık dark lover n.
gizli aşık secret lover n.
aşık olunan ünlü celebrity crush n.
aptal aşık foolish/dumb/silly lover n.
çılgınca aşık olma infatuation n.
delice aşık olma infatuation n.
aşık kemiği (çoğul) tali n.
aşık kadın aficionada n.
bir zamanlar aşık olunan ama artık olunmayan birini görünce oluşan tuhaf duygu razbliuto [russian] n.
zekaya aşık kimse. zeki insanı romantik veya cinsel yönden çekici bulan kişi sapiophile n.
aşık olma amorance n.
aşık olma amorism n.
aşık oyunu jack n.
aşık oyununda kullanılan altı köşeli metal boncuklar jack n.
aşık oyununda kullanılan altı köşeli metal boncuklar jackstone n.
aşık oyunu jackstone n.
aşık oyununda kullanılan altı köşeli metal boncuklar jackstones n.
aşık olma béguin n.
çok aşık olan kadın juliet n.
çok aşık olunan kadın juliet n.
erkek aşık man n.
aşık olunan kimse minikin [obsolete] n.
aşık olma durumu love n.
aşık olunan kimse loved n.
aşık çocuk loverboy n.
(erkek) genç aşık loverboy n.
aşık erkek loverboy n.
delicesine aşık olma heartthrob n.
aşık olunan kimse heart-throb n.
aşık kemiği dibstone n.
aşık oyununda kullanılan çakıl taşı dibstone [dated] n.
aşık olunan kadın inamorata n.
delice aşık kimse infatuate n.
delice aşık olunan kimse infatuation n.
reddedilen aşık spurned lover n.
aşık kimse fancier n.
aşık olma fancy n.
ilk görüşte sırılsıklam aşık olma coup de foudre n.
tutulmak (aşık olmak) fall in love v.
aşık olmak fall in love with v.
aşık atmak vie with v.
aşık etmek enamour v.
aşık gibi davranmak flirt with v.
aşık olmak love v.
ile aşık atmak rival v.
aşık olmak fall in love v.
aşık atmak match v.
ile aşık atmak keep up with v.
aşık atmak rival v.
aşık olmak be enamored of v.
aşık olmak (birisine) fall for somebody v.
aşık oynamak compete with v.
aşık olmak be in love with v.
aşık atmak compete v.
birisine aşık olmak have a crush on someone v.
aşık atmak compete with v.
aşık etmek enamor v.
aşık olmak be smitten with v.
aşık atmak vie v.
kendine aşık etmek sweep someone off one's feet v.
aşık olmak get stuck on v.
delicesine aşık olmak be infatuated with v.
aşırı aşık olmak overlove v.
aşık olmak have a crush on v.
birine aşık olmak become infatuated with v.
aşık olmak fall for v.
birine aşık olmak fall in love with v.
aşık olmak become infatuated with v.
birine aşık olmak fall for v.
ilk görüşte aşık olmak love at first sight v.
-e deli gibi aşık olmak be infatuated with v.
-e aşık olmak be in love with v.
deli gibi aşık olmak be madly in love v.
sırılsıklam aşık olmak be madly in love v.
aşık olmak fancy [obsolete] v.
birlikte aşık olmak coenamour v.
birlikte aşık olmak coenamor v.
aşık atmak corival v.
kendine aşık etmek becharm v.
(aşık) olmak fall v.
tutkun/aşık amorous adj.
aşık olmuş fell in love with adj.
deli gibi aşık infatuated adj.
aşık olmuş fallen in love with adj.
delicesine aşık infatuated adj.
çok aşık madly in love adj.
güzelliğe aşık esthetic adj.
güzelliğe aşık aesthetic adj.
aşık olmamış unsmitten adj.
(katil/hırsız/aşık olduğunu) kabul eden self-confessed adj.
(katil/hırsız/aşık olduğunu) itiraf eden self-confessed adj.
delice aşık olmuş gaga adj.
aşık olunan lovered adj.
aşık gibi loverlike adj.
aşık gibi loverly adj.
çok aşık overenamoured adj.
çok aşık overenamored adj.
deli gibi aşık infatuate adj.
aşık atan corrival adj.
aşık atan corival adj.
takıntılı düzeyde aşık olan superstitious [obsolete] adj.
aşık kimse tarzında loverly adv.
e aşık in amours with prep.
Phrasals
'-e aşık olmak crush on v.
kendinden üstün biriyle/bir şeyle aşık atmak punch above (something) v.
(bir şeyde biriyle/bir şeyle) aşık atmak rival (someone or something) in (something) v.
-de aşık atmak rival in v.
(birine/bir şeye) aşık olmuş taken with (someone or something) v.
Phrases
mutlu ve aşık birini herkes/çoğu kişi sever all the world loves a lover expr.
mutlu ve aşık birini görmek herkesi/çoğu kişiyi mutlu eder all the world loves a lover expr.
mutlu ve aşık birini herkes/çoğu kişi sever all the world loves a lover expr.
mutlu ve aşık birini görmek herkesi/çoğu kişiyi mutlu eder all the world loves a lover expr.
Proverb
hem aşık hem akıllı olunmaz one cannot love and be wise
insanların aşık olmasından yerçekimini sorumlu tutamazsın gravitation cannot be held responsible for people falling in love
Colloquial
aşık kavgası lover's spat n.
aşık kavgası lovers spat n.
aşka aşık olmuş kimse hopeless romantic n.
bir kadının beğendiği/aşık olunan kadın girl crush n.
kadın aşık woman n.
erkek aşık rhanja [hinglish] n.
aşık kimse lovebird n.
birden fazla kişiye aşık olanlara duyulan korku polyphobia n.
(aşık olunan birinin) peşinden koşmak chase v.
başkasının sevgilisine aşık olmak bird-dog v.
aptal aşık gibi bakmak caste sheep's eyes v.
aptal aşık gibi bakmak make sheep's eyes v.
aşık olmak fall for in a big way v.
aşık olmak lose one's heart v.
birine sırılsıklam aşık olmak fall head over heels in love with someone v.
çılgınca aşık olmak be hooked on v.
çok aşık olmak have got it bad v.
aşık atmak mix it (up) v.
aşık olmak lurve v.
(birine) aşık olmak crush on (someone) v.
aşık gibi olmayan unloverlike adj.
-e aşık olmuş enamored of adj.
(birine) aşık olmuş enamored of (someone) adj.
'-e aşık olmuş infatuated with adj.
(birine/bir şeye) delicesine aşık infatuated with (someone or something) adj.
(birine/bir şeye) aşık olmuş infatuated with (someone or something) adj.
(birine/bir şeye) deli gibi aşık olmuş infatuated with (someone or something) adj.
birine aşık serious about someone adj.
-e aşık olmuş sweet on adj.
'-e aşık sweet on adj.
(birine) aşık olmuş sweet on (one) adj.
(birine) aşık sweet on (one) adj.
çok aşık got it bad expr.
(birine/bir şeye) aşık in love (with someone or something) expr.
Idioms
birbirine çok aşık çift love's young dream n.
komşusuyla aşık atma keeping up with the joneses n.
birine aşık/sevdalı olmak be stuck on v.
birine çıldırasıya aşık olmak be stuck on v.
(birine) aşık olmak have a case on (someone) v.
(birine) aşık olmak have a crush on (someone) v.
aşık atmak match wits with someone v.
aşık atmak hold a candle to v.
aşık etmek steal someone's heart (away) v.
aşık olmak be head over heels in love v.
aşık olmak carry a torch for someone v.
aşık olmak fall over heels in love v.
aşık olmak fall for someone v.
birisine aşık olmak be smitten by someone v.
birine sırılsıklam aşık olmak be head over heels in love with v.
birine sırılsıklam aşık olmak be head over heels in love with someone v.
birine aşık olmak have a crush on someone v.
birbirlerine aşık olmak fall in love with each other v.
deliler gibi aşık olmak fall deeply in love with someone v.
deliler gibi aşık olmak fall head-over-heels in love v.
ilk görüşte aşık olmak fall in love at first sight v.
kendinden üstün biriyle aşık atmak punch above one's weight v.
komşusuyla aşık atmak keep up with the joneses v.
sırılsıklam aşık olmak be head over heels v.
sırılsıklam aşık olmak be head over heels in love v.
sırılsıklam aşık olmak fall head over heels v.
aşık olmak have a case on v.
hazırlıksızken bir anda aşık olmak jump off the deep end v.
aptal aşık gibi bakmak cast your eye on something v.
(biriyle) aşık atmak try a fall with (someone) v.
aşık olmak have one’s nose wide open v.
çok aşık olmak love to pieces v.
(birine/bir şeye) delicesine aşık olmak be infatuated with (someone or something) v.
(birine/bir şeye) deli gibi aşık olmak be infatuated with (someone or something) v.
aşık olmak be moonstruck v.
biriyle/bir şeyle aşık atamamak be no match for somebody/something v.
(birine) aşık olmak be stuck on (someone) v.
(birine) aşık olmak be sweet on (one) v.
(birine/bir şeye) aşık olmak be taken with (someone or something) v.
(birine/bir şeye) deli gibi aşık olmak become infatuated with (someone or something) v.
(birine/bir şeye) delicesine aşık olmak become infatuated with (someone or something) v.
(birine) aşık olmak carry a torch for (one) v.
(birine) gizli/karşılıksız bir şekilde aşık olmak carry a torch for (one) v.
(birine) platonik aşık olmak carry a torch for (one) v.
(birine) sırılsıklam aşık olmak fall for (someone) hook, line, and sinker v.
(birine) körkütük aşık olmak fall for (someone) hook, line, and sinker v.
(birine) deli gibi aşık olmak fall for (someone) hook, line, and sinker v.
birine sırılsıklam aşık olmak fall for someone hook, line and sinker v.
birine körkütük aşık olmak fall for someone hook, line and sinker v.
birine deli gibi aşık olmak fall for someone hook, line and sinker v.
deliler gibi aşık olmak fall head over heels in love v.
sırılsıklam aşık olmak fall head over heels in love v.
(bir şeye) aşık olmak fall in love (with something) v.
aşık olmak have a case v.
(birine) aşık olmak have a thing for (someone) v.
(birine/bir şeye) aşık olmak heart (someone or something) v.
(birine) aşık olmak lose (one's) heart to (someone) v.
aşık olmak lose your heart v.
aşık atmak match wits v.
(biriyle) aşık atmak match wits (with one) v.
kendinden üstün biriyle/bir şeyle aşık atmak punch above your weight [uk] v.
tehlikeli insanlarla aşık atmak swim with sharks v.
aşık atmak zor olmak take some beating [uk] v.
ile aşık atmak try a fall with v.
aşık atılması zor olmak take a lot of beating v.
sırılsıklam aşık love-besotted adj.
(birine) aşık soft on (someone) adj.
birine/bir şeye aşık stuck on someone or something adj.
(birine) deli gibi aşık wild about (one) adj.
(birine) delicesine aşık wild about (one) adj.
sırılsıklam aşık head over heels in love expr.
bürokratik sistemle aşık atamazsın go fight city hall expr.
Speaking
aşık oldum I fell in love expr.
aşık mı oldun? are you in love? expr.
aşık oldum galiba I guess I have fallen in love with expr.
aşık oldum galiba I guess I am in love expr.
aşık oldum galiba I think I am in love expr.
aşık oldum galiba I think I have fallen in love with expr.
aşık oldum sanırım I guess I have fallen in love with expr.
aşık oldum sanırım I guess I am in love expr.
aşık olmayın do not fall in love expr.
birisiyle tanıştım ve aşık oldum I met someone and I fell in love expr.
biz birbirimize aşık olduk we've fallen in love expr.
beni kendine aşık ettin you made me fall in love with you expr.
ben hiç aşık olmadım I've never been in love expr.
hiç aşık oldun mu? have you ever fallen in love? expr.
ilk görüşte aşık olduğun ünlü kim? who is your celebrity crush? expr.
kadının birine sırılsıklam aşık oldum I've fallen deeply in love with a woman expr.
sana aşık oldum I fell in love with you expr.
sana deli gibi aşık oldum I fell madly in love with you expr.
sana aşık oluyorum I am falling into you expr.
Politics
gözü kara aşık knight n.
Technical
aşık planı purlin layout n.
aşık dikmesi purlin post n.
aşık arası purlin spacing n.
aşık düzeni purlin arrangement n.
aşık oynağı purlin hinge n.
aşık mafsalı purlin hinge n.
aşık mesafesi purlin spacing n.
ara aşık intermediate purlin n.
aşık bağlantısı purlin connection n.
aşık genel konumu purlin layout n.
aşık kemiği knucklebone n.
aşık kotu purlin level n.
aşık uzaklığı purlin spacing n.
aşık yükseltisi purlin level n.
aşık yükü purlin load n.
Construction
aşık takozu cleat n.
Automotive
direksiyon aşık mili steering pin n.
Medical
aşık kemiği trochlea n.
aşık kemiği talus n.
aşık ve kaval kemiği ile ilgili talotibial adj.
talus (aşık kemiği) ve tibia (kaval kemik) ile ilgili talotibial adj.
aşık kemiğine ilişkin trochlear adj.
Anatomy
aşık çıkıntısı malleolus n.
aşık kemiği ankle bone n.
aşık kemiği anklebone n.
aşık kemiği çıkıntısı malleolus n.
aşık kemiği astragal n.
kaval kemiği, baldır kemiği ve aşık kemiği arasındaki bir düz eklem articulatio talocruralis n.
kaval kemiği, baldır kemiği ve aşık kemiği arasındaki bir düz eklem mortise joint n.
aşık kemiği whirlbone n.
insanın vücut ağırlığını taşıyan aşık kemiği huckle bone n.
insanın vücut ağırlığını taşıyan aşık kemiği hucklebone n.
ayak başparmağının bulunduğu tarafta, aşık kemiği ile piramit kemikleri arasında yer alan yedi ayak bileği kemiğinden biri scaphoid n.
ayak başparmağının bulunduğu tarafta, aşık kemiği ile piramit kemikleri arasında yer alan yedi ayak bileği kemiğinden biri scaphoid bone n.
aşık kemiği ya da bilekle ilgili talar adj.
aşık kemiği ile ilgili trochleary adj.
aşık kemiği ile bağlantılı trochleary adj.
aşık çıkıntısı ile ilgili malleolar adj.
aşık kemiği ile ilgili talonavicular adj.
Psychology
yeniliğe aşık kimse neophile n.
yeniliğe aşık kimse neophiliac n.
aşık olma veya sevilme korkusu philophobia n.
kendi düşüncelerine aşık kimse philodox n.
tutkuyla aşık olma hali limerance n.
Literature
aşık edebiyatı minstrelsy n.
aşık edebiyatı minstrel literature n.
pastoral edebiyatta iki aşık daphnis and chloe n.
aşık olduğu genç kız tarafından terk edilmiş lasslorn [obsolete] adj.
aşık olduğu genç kız tarafından terk edilmiş lass-lorn adj.
History
(ortaçağ avrupa'sında) aşık jongleur n.
(büyüde kullanılan) koyun/keçi aşık kemiği dolos n.
Art
kadın aşık trobairitz n.
Cinema
genellikle mutsuz ana kadın karakterin aşık olduğu ve kişilik gelişimine katkıda bulunan çılgın, özgür ruhlu, hoş erkek karakter manic pixie dream boy n.
genellikle mutsuz ana erkek karakterin aşık olduğu ve kişilik gelişimine katkıda bulunan çılgın, özgür ruhlu, güzel kadın karakter manic pixie dream girl n.
genellikle mutsuz ana kadın karakterin aşık olduğu ve kişilik gelişimine katkıda bulunan çılgın, özgür ruhlu, hoş erkek karakter manic pixie dream guy n.
Mythology
galatha'ya aşık olan çobanın adı acis n.
yunan mitolojisinde sudaki yansımasına aşık olup suya düşerek adını taşıyan çiçeğe dönüştüğüne inanılan kişi narcissus n.
(yunan mitolojisinde) zeus'un aşık olup hera'nın gazabından korumak için yavru ineğe çevirdiği bakire io n.
roma mitolojisinde bahsi geçen iki genç aşık pyramus and thisbe n.
Latin
aşık olmak amo v.
her aşık bir savaşçıdır militat omnis amans expr.
Archaic
aşık olma enamorment n.
koyunun eski dönemlerde oyun ve falda bir zar işlevi gören aşık kemiği huckle bone n.
koyunun eski dönemlerde oyun ve falda bir zar işlevi gören aşık kemiği hucklebone n.
aşık oyunu dibstones n.
uçarı aşık fancymonger [obsolete] n.
havai aşık fancymonger [obsolete] n.
aşık olmak belove v.
aşık atmak compare v.
aşık eden lovely adj.
Slang
terkedilmiş aşık jilted lover n.
reddedilen aşık jilted lover n.
ölesiye aşık ride-or-die chick n.
yetersiz aşık detrimental n.
hazırlıksızken bir anda aşık olmak go off the deep end v.
aşık olmak be gone on v.
(birine) aşık gone on (one) adj.
British Slang
aşık çocuk lover boy n.
aşık olmak fancy the arse off someone v.
aşık olmak fancy the pants off someone v.
Modern Slang
yaşlı bir adamın genç bir kıza aşık olması age gap love n.
uygun olmayan kişilere aşık olmak anaxiphilia n.
olmayacak kişilere aşık olmak anaxiphilia n.