aynı şey - Turkish English Dictionary
History

aynı şey



Meanings of "aynı şey" in English Turkish Dictionary : 5 result(s)

Turkish English
General
aynı şey ditto n.
aynı şey the same thing n.
aynı şey same pron.
Speaking
aynı şey it makes no difference expr.
Archaic
aynı şey semblable n.

Meanings of "aynı şey" with other terms in English Turkish Dictionary : 89 result(s)

Turkish English
General
aynı türden şey congener n.
aynı türden olan şey homogenesis n.
aynı anda iki kriteri sağlayan şey twofer n.
aynı kategorideki diğerlerinden farklı olan şey odd bod n.
(birden fazla şey) aynı anda doğum connascence n.
(birden fazla şey) aynı anda doğum connascency n.
aynı türden olan şey cogener n.
bir şey için aynı anda birden fazla isim/eş anlamlı sözcük kullanılması poecilonymy n.
iki aynı şey arasına yerleşmiş intermediate adj.
(bir şey ile) aynı olan coterminous adj.
hemen hemen aynı şey nearly adv.
aynı tür şey such pron.
Phrasals
(birini bir şey ile) aynı kefeye koymak equate someone with something v.
(birine/bir şeye) karşı (bir şey) için aynı şekilde karşılık vermek avenge (oneself) against (someone or something) for (something) v.
(biriyle) biri/bir şey hakkında aynı fikirde olmak concur on someone or something (with someone) v.
(biriyle) biri/bir şey hakkında aynı fikirde olmak concur (on someone or something) with someone v.
(biriyle biri/bir şey hakkında) aynı fikirde olmamak disagree (with someone) (about someone or something) v.
(biriyle biri/bir şey hakkında) aynı fikirde olmamak disagree (with someone) (on someone or something) v.
(biriyle bir şey hakkında/bir konuda) aynı fikirde olmamak disagree with (one) on (something) v.
aynı zamanda bir şey daha olmak double as v.
(aynı zamanda) bir şey olarak da çalışmak/hizmet vermek double as v.
aynı zamanda bir şey de olmak double as v.
Phrases
hiç bir şey aynı kalmaz nothing stays the same expr.
hiç bir şey aynı kalmaz things never stay the same expr.
ikisi de aynı şey potayto, potahto expr.
Proverb
adına başka bir şey de deseydik gül yine aynı güzellikte kokacaktı rose by any other name would smell as sweet
iki şey aynı anda yapılamaz you can't dance at two weddings at the same time
iki şey aynı anda yapılamaz you can't sit in two chairs at the same time
iki şey aynı anda yapılamaz you can't sit in two chairs with one butt
Colloquial
her şey aynı another day another dollar expr.
al işte yine aynı şey there you go (again) expr.
bak yine aynı şey there you go (again) expr.
yine aynı şey there (one) goes again expr.
yine aynı şey here (one) goes again expr.
biri bir şey yapmayı da aynı derecede ister he/she would just as soon do a expr.
yine aynı şey here/there (one) goes again expr.
Idioms
aynı anda birden fazla şey yapmak zorunda kalınan durum a balancing act n.
aynı anda birden fazla şey yapmak zorunda kalınan durum a juggling act n.
bir şeyle aynı işlevi görebilecek şey the next best thing n.
hep aynı şey the same old rigmarole n.
birbirinin aynı iki şey tweedledee and tweedledum n.
aynı şey olmak add up to the same thing v.
aynı şey olmak amount to the same thing v.
aynı şey olmak come to the same thing v.
aynı şey değil be another matter v.
(biriyle veya bir şeyle) aynı şey demek be (right) up there with (someone or something) v.
(biri/bir şey) hakkında aynı şeyleri tekrarlayıp durmak keep harping on about (someone or something) v.
aynı (bir şey) hikayesini anlatmak tell the same tale (of something) v.
aynı (bir şey) bilgisini vermek tell the same tale (of something) v.
aynı şey/hikaye okunmak tell the same tale (of something) v.
aynı (bir şey) hikayesinin göstergesi olmak tell the same tale (of something) v.
aynı şey/hikaye okunmak tell the same story (of something) v.
aynı (bir şey) hikayesinin göstergesi olmak tell the same story (of something) v.
aynı şey olmak come to the same thing v.
aynı şey olmak amount to the same thing v.
aynı şey olmak come to the same thing v.
aynı şey olmak amount to the same thing v.
aynı şey değil be another thing v.
(biri/bir şey konusunda) aynı kafada olmak be of one/the same mind (about/on somebody/something) v.
(biri/bir şey hakkında) aynı düşüncede olmak be of one/the same mind (about/on somebody/something) v.
(biri/bir şey hakkında) aynı görüşte olmak be of one/the same mind (about/on somebody/something) v.
aynı birisi/bir şey olmak be the image of somebody/something v.
aynı birisi/bir şey olmak be the living image of somebody/something v.
aynı birisi/bir şey olmak be the spitting image of somebody/something v.
aynı birisi/bir şey olmak be the very image of somebody/something v.
(bir şey) olarak iki işi/görevi aynı anda yapmak do double duty as (something) v.
(bir şey hakkında) bozuk plak gibi aynı şeyi yapmak go into a song and dance (about something) v.
(bir şey hakkında) dönüp dönüp aynı tepkiyi vermek go into a song and dance (about something) v.
(bir şey hakkında) sürekli aynı tepkiyi vermek go into a song and dance (about something) v.
(bir şey hakkında) bozuk plak gibi aynı şeyi yapmak go into the same old song and dance (about something) v.
(bir şey hakkında) dönüp dönüp aynı tepkiyi vermek go into the same old song and dance (about something) v.
(bir şey hakkında) sürekli aynı tepkiyi vermek go into the same old song and dance (about something) v.
aynı şey hakkında konuşup durmak labor the point v.
(biri/bir şey) hakkında aynı düşüncede of a single mind about (someone or something) adj.
(biri/bir şey) hakkında aynı fikirde of a single mind about (someone or something) adj.
sen ayrıldıktan sonra evde çok şey değişmiştir, aynı eve dönemezsin you can't go home again expr.
aynı kapıya çıkan/aynı şey all (the) one expr.
hiçbir şey bildiğimiz gibi/aynı kalmaz the end of the world as we know it expr.
hiçbir şey eskiden olduğu gibi/aynı kalmaz you can't go home again expr.
hep aynı şey it's the same old rigmarole expr.
hep aynı şey it's the same old rigmarole expr.
Speaking
hiçbir şey aynı kalmayacak nothing will remain the same v.
aynı şey değil it isn't the same thing expr.
aynı şey onun için de geçerli the same goes for him expr.
aynı şey değil it's not the same expr.
aynı şey sana yapılsa nasıl hissederdin? how'd you like it if somebody did the same to you? expr.
bu aynı şey değil that's not the same thing expr.
her şey aynı everything is the same expr.
her seferinde aynı şey the same thing every time expr.